Güngören Anayasa Toplantısı Tutanağı-5
TARİH: 28-03-2012
YER: Güngören Belediyesi Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Güngören Belediyesi
KONUŞMACILAR: Roni Margulies
KONU: Demokrasi, yerel yönetimler, şefaflık
MODERATÖR: Yakup Karabacak
KATILIMCI SAYISI: 10
GİRİŞ VE HOŞGELDİNİZ KONUŞMASI: Yakup Karabacak
Roni Margulies: Bu topraklar 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları. İmparatorluktan kalma bir nüfusu barındıran topraklar. İmparatorluktan kalma bir nüfus olduğu için 1923’te çok dinli çok dilli çok kültürlü bir nüfus var. Ama böyle bir nüfusun devleti kurulmuyor.1923’te kurulan devlet Müslüman Türklerin devleti. Kemalist kadrolar Müslümanlığı değil Türklüğü vurgulayan kadrolar. Bu topraklarda böylesi bir ulus devlet kurmanın bazı sorunları vardır. Bu topraklarda ne Türk ne de Müslüman olan bir dizi halk yaşamaktadır. Kurucu kadrolar Anadolu’ya baktıkları zaman muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir Sünni Müslüman kalabalık değil muasır medeniyet seviyesinden çok uzak olarak gördükleri bir kalabalık yaşıyor. Dolayısıyla yeni kurulan devlet bu topraklarda yaşayan hiç kimseyi beğenmiyor. Bir kısmı gayri Müslim bir kısmı alevi bir kısmı Kürt. Sünni Müslüman ve Türk olanlar bile muasır medeniyet seviyesi imajına uygun değil. Şimdi böyle bir devlet kurulduğu zaman bu devletin yaşam şansı ancak bir yöntemle olabilir, baskı kurarak. Kendi toprakları içindeki halkın hemen hemen bütünüyle sorunları olan ve bu sorunları çözmek için bir kısmını yok etmek göç etmeye zorlamak, bir kısmını değiştirmek, bir kısmını yeniden oluşturmak siyaseti güden bir devlet bunu ancak zor kullanarak yapabilir. 24 anayasasından 1982 anayasasına kadar bütün anayasaların aslında demokratik olmaktan tümüyle uzak baskıcı özgürlükleri sınırlayan bireyin değil devletin önünü açan anayasalar olmanın temel nedeni budur.
Cengiz Bayram: Demokrasi, insan aklının üretebildiği en iyi yönetim biçimi değil. Demokrasi hiç bir zaman insanlara özgürlük getirmemiştir. Demokrasi katliamları durduran bir yönetim biçimi değil. Bugün biz ister temsili demokrasiyi seçelim ister doğrudan demokrasiyi hiçbir şey değişmeyecek. Sonuçta bizim ne kadar insan olabilmemizle alakalı bir şey. Demokrasi dediğimiz şey kendimiz gibi düşünmeyen insanların yaşama haklarına müdahale etmekse bunun adı demokrasi değildir. Bu ülkede bir tiyatrodan dolayı Sincan’da tankları yürütenler demokrasi adına yürüttüler. Bu ülkede demokrasi adına başörtülü milletvekili meclisten kovuldu. Dünyada demokrasi aslında güçten yoksun bırakılmış insanların, siyasi yönetime katıldıkları zannıyla kendi ellerine vurdukları birer zincirdir. Demokrasinin katılım yönünü temsili kısmından ziyade direkt katılım yönünde olması gerektiğinden tarafım. Çünkü bu şekilde olursa hepimiz daha rahat konuşacağız kendi aramızda uzlaşarak sorunları çözeceğiz. Bu anlamda temsiliyeti çok doğru bulmuyorum.
Roni Margulies: Bir takım saydığınız olumsuzluklar demokrasi adına yapılmış şeyler değildir. Askerin doğası icabı, demokrasinin tam tersidir. Bunların demokrasi adına yapıldığını düşünmüyorum. Çok temel düzeyde baktığınızda demokrasi insanların kendi hayatlarını ilgilendiren her konuda söz ve karar sahibi olması. Bu topluma gitmenin yolu demokrasiden geçer. Türkiye’de demokrasi olmadığı içindir ki devletin beğenmediği şeyleri engelleme hakkı vardır.
Hasan Yaman: Amerika’da seçimler bildiğim kadarıyla bir partiye bağlı değil. Bu başkanlık sisteminden kaynaklanan bir şey mi? Bizde milletvekilleri seçiliyor, milletvekillerini bir daha görmüyorsun. Hiç bir konuda bizim fikrimizi soran yok. En kötü kısımlardan biri, partilerde grup kararı diye bir şey var, istikrarı sağlama açısından mantıklı gibi. Ama bu seferde, eğer kabinede görevi yoksa sandalyelerde oturan elini kaldır deyince kaldıran kaldırma deyince de kaldırmayan milletvekillerinden oluşuyor. Gerekirse milletvekillerinin, parti liderlerinden hesap sorabilme hakkı olmalı. Partilerin grup kararlarının tümden kalkması gerekir. Milletvekili çıkıp fikrini beyan edemedikten sonra biz onları niye seçtik. Ben A partisine oy vermiş olabilirim. Ama ben o partinin bütün aldığı kararlara katılmak zorunda değilim ki. Kötü yaptığı şeylerde -nasıl bir mekanizma olabilir- milletvekili çağrılarak arkadaş biz senin partin gibi düşünmüyoruz diyerek fikir beyan etmemiz lazım.
Mehmet Emin Altürk: Hazırlanan eğitim reformu tasarısı belki de bu ülkede yapılabilecek en mükemmel bir tasarı olabilir, en mükemmel bir sonuç yaratabilir. O ayrı tartışılacak bir konu. Ama eğitim gibi özel bir uzmanlık gerektiren bir alan ve bütün vatandaşları ilgilendiren, gelecek nesillerin yetiştirilmesini ilgilendiren bir konuda oldu bitti yapılabilir mi? Eğitim sistemini değiştirelim diye bir karar alıyorlar, ne üniversiteler tarafından tartışılıyor, ne basında tartışılıyor, ne halka soruluyor, ne veliye soruluyor. Onlarca eğitim sendikası var. Sendikaların görüşü alınmıyor, öğretmenlerin görüşü alınmıyor. Ben yaptım oldu diye dayatılıyor. Demokrasi çoğunluk rejimi değil, bir çoğulculuktur, katılımcılıktır. Hiçbir konuda katılımcılık yoktur.