Güngören Anayasa Toplantısı Tutanağı-10
TARİH: 26 Eylül 2012
YER: Güngören Belediyesi Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Güngören Belediyesi
KONUŞMACILAR: Feyza Geçmen- Mustafa Sütlaş
KONU: Devletin Yapısı 2: Yürütme
MODERATÖR: Melis Tantan
KATILIMCI SAYISI:5
GİRİŞ VE HOŞGELDİNİZ KONUŞMASI: Melis Tantan
Feyza Geçmen: Yasama yürütme yargı dediğimiz erkler kesinlikle birbirinden ayrı tutulmalı. Bizde yasama ve yürütme birbiri ile iç içe geçmiş durumda. Yargıda buna katılmış gibi bir görüntü var ortada.
Yürütme dediğimiz zaman aklımıza gelen başbakan bakanlar kurulu cumhurbaşkanı gibi kurumlar geliyor.
Yürütmenin görevleri, idari sistemle ilgili olan kanunlarla kendilerine verilmiş olan yetkiler ve düzenlemelerle ilgili takip denetim ve işlevleri yani devletin kurumlarının işlemesini sağlamaktır. Bunun dışında yasa yapmak, yargıya müdahale etmek gibi durumlar söz konusu değildir.
Dar bölge iki turlu seçim sistemi dediğimiz sistemi savunuyorum. Demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri olan barajın kalkması gerekir.
Şu an bir siyasi parti nasıl yönetiliyorsa, bu ülkede öyle yönetiliyor. Bu erkeleri ayırmamız gerekiyor. Sistem gerçekten daha acımasız bir tarafa doğru gidiyor. Bildiğimiz diktatörlük anlamında söylenen o tehlikeli boyuta doğru ilerliyor.
Dokunulmazlık, kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılsın deniyor. Kürsü dokunulmazlığı da olmamalı.
Aslında bu bütün herkes için geçerli olan fikir ve ifade özgürlüğünün gerçek anlamda gelmesi sağlanacak olan bireysel bir dokunulmazlık olarak algılanıyorsa evet bu her Türk vatandaşı için geçerli olmalı.
Kanunlarla yapılması gereken düzenlenebilecek şeyler bizde belli kurumlarla yapılmış.
Mesela YÖK, RTÜK bunların olmaması gerektiğini düşünüyorum.
G
enelkurmay Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalı.
Mustafa Sütlaş: Hukuku düzenlemek için bakmamız gereken iki tane değer var. Bir tanesi demokrasi.
Demokrasi bütün olumsuzluklarına rağmen birinin başka birine tabi olduğu bütün sistemlerin kimi olumlulukları -sonuçları itibariyle olsa bile- en kötüsü bile böyle bir tabiyet ilişkisinin olduğu durumdan çok daha iyi olan insana insanın onuruna haysiyetine yakışan bir model. İkinci değer bu ilişkinin hak temelli kurulması. Hak temelli demek insan onurundan varlığından kaynaklanan ve bir toplum içinde yaşarken sahip olduğu bir takım özellikler var. Konuşmak, karar verme sürecine katılmak, karnının doyması, başını sokabileceği bir mekânın olması. Bunlar bir insanın insan olarak sahip olması gereken unsurlar. Yapacağımız düzenleme ne olacaksa bu haklar çerçevesinde yapılmalı.
Yasama yürütme yargı diye üç tane erk tarif ediyoruz. Böyle bir şey yok. Yürütme dediğimiz şey esasında yöneten. Yürütme birilerinin aldığı kararın gereğini uygulayan demek. Anayasada da öyle yazıyor ama pratikte öyle değil. Yasamanın aldığı kararı uygulayan bir yürütmeden söz etmiyoruz. En son kentsel dönüşüm yasasında ormanlarla ilgili yasada olduğu gibi çok somut olarak gördük hükümet ihtiyacı olan yapmayı düşündüğü öncelik verdiği şeyi yapmak üzere meclise görev veriyor kendi istediği yasayı oradan çıkartıyor. Hatta öyle bir yasa çıkartıyor ki o yasanın bir hükmü yapılan işlemle ilgili yargı yolunu da kapatıyor. Esasında yargıyı da kumanda eden bir noktada duruyoruz. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu böyleydi. Yasama yürütme yargı böyle olduğu zaman ne başkanlık sisteminin önemi var ne meclisin nasıl olduğunun önemi var. Demokrasi ve hak temelli olduğu zaman ve bunların üçü gerçekten eşit düzeyde güç sahibi olduğu zaman bu toplum en iyi şekilde en iyiye yakın şekilde yönetilebilir. Önce bunu bir şekilde değiştirmek gerekiyor.
Şu anki seçim yasası ile siyasi partiler yasası ile meclisin çalışma biçimi ile demokrasi olamaz.
Bütün toplumu ilgilendiren bir yasa sadece bir tarafın oyu ile çıkmamalı. Bunun kuralını kendi içimizde koymamız lazım. Ya oraya giden fikirleri düşünceleri hiçbir sınırı olmadan çoğaltacağız dolayısıyla her farklılığı temsil edeceğiz veya bir ortak karar alacağımız zaman uzlaşmayı temel alacağız ya da herkesin bu noktada buluşmasını sağlayacak bir şey yapacağız. Hiç kimsenin aklına gelmiyor; Hiçbir yasa sadece iktidar partisinin çoğunluğuyla çıkamaz diyen bir yasa maddesi önergesi vermeye. Bu çok temel bir demokrasi kuralı.
Çoğunluğun egemenliği kadar olumsuz bir diktatörlük biçimi yoktur. Çoğulculuğu sağlamak lazım.
Özcan Arslan: Milletvekili halkın temsilcisi demektir. Türkiye’de milletvekilleri halkı temsil etmiyor.
Mademki güçler ayrılığı diyoruz başbakanın ve bakanların milletvekili olmaması gerekiyor. Hem yürütmedesiniz hem yasamadasınız. Hangi taraftan yana çıkacaksınız? Savcı aynı zamanda savunma avukatlığını yapıyor gibi. Aslında başkanlık sistemi benim idealim ama orada yanlış anlaşılmalar oluyor farklı düşünceler oluyor işte Amerika’da olduğu gibi eyalet sistemi falan o da bana göre saçma.
Eyalet sistemini zaten bize uymaz.
Yürütmenin yasamadan tamamıyla ayrı olması ve de gerçek anlamda bölge milletvekillerinin halkı temsil eder hale gelmesi. O zaman herkesin kendi bölgesinde bürosu olacak.
Müjdat Hıdır: Yürütmede vatandaşın din ve devletle ilgili işi ne olmalıdır?
Mustafa Sütlaş: Din ve vicdan hürriyeti bütün insanların inanmama dahil inanma hürriyeti sadece insan olduğu için sahip olduğu hak. Bu hak bağlamında din ile devletin yürütmenin diğer organların sadece yürütmenin de değil yargının yasamanın görevleri bunlara dokunmamak ve dokundurmamak bunların var olabilmesi için gerekli olanakları toplumun ortak kaynaklarından bireyler kendi başlarına sağlayamıyorlarsa yetemiyorlarsa sağlamak. Herhangi bir tanesini değil yada çoğunluğun sahip olduğu olanın değil.
Feyza Geçmen: Diyanet işleri başkanlığının devlete bağlı bir kurum olarak yer alması taraftarı değilim.