Küçükçekmece Anayasa Toplantısı-8
TARİH: 24-08- 2012 Cuma
YER: Cennet Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Küçükçekmece Belediyesi
KONUŞMACILAR: Sacit Kayasu- Celal Başlangıç
Konu: Devletin Yapısı 1: Yasama
MODERATÖR: Yakup Karabacak
KATILIMCI SAYISI: 11
GİRİŞ VE HOŞGELDİNİZ KONUŞMASI: Yakup Karabacak
Sacit Kayasu: Anayasa önce temel hak ve hürriyetleri tarif eder, daha sonra devletin yapısını tarif eder, daha sonra da devletin bu yapısı içerisindeki kurumları tarif eder. Böylelikle devletin ne şekilde idare edileceği kanunların ne şekilde çıkartılacağı kanunların ne şekilde denetleneceği vs anayasada hüküm altına alınır. Devleti idare eden organ, yasama organının seçtiği yürütme organıdır. Eğer biz yasama organını doğru düzgün düzenlersek anayasada yasama organının nasıl olduğunu tarif edersek yürütmede yargıda ona göre daha düzgün çıkar. Bunlar birbirlerinin içerisine geçmiş üç ayrı fonksiyondur birbirinden bağımsız değildir temas halindedirler. En büyük fonksiyon en büyük işlev burada yasamanındır. Çünkü halkın devletin idaresine doğrudan doğruya müdahil olduğu ilk ve hatta tek organ yasama organıdır. Yürütmeyi artık yasama seçtiği için vatandaş herhangi bir şekilde müdahalede bulunamaz. Yargı keza aynı şekilde bağımsız olduğu için vatandaşın zaten müdahalesi düşünülemez.
Yasama anayasanın temel hak ve hürriyetlerden sonraki en önemli maddesidir çünkü diğer maddelerin dayanağı yasama organıdır. Yasama organının çıkardığı kanunları yargı uygulayacaktır. Dolayısıyla yasama yargıyı da bir şekilde bağlayacaktır. Yürütmeyi yasama organı çıkartacaktır dolayısıyla yasama yürütmeden de önemlidir.
Celal Başlangıç: 1982 anayasasının oylanma ve kabulü sürecinde Cumhuriyet Gazetesinde çalışıyordum. O sırada Kenan Evren’in bütün seçim propagandalarına gittim. Seçim propagandası değil de anayasaya evet deyin propagandası idi. Çünkü o tarihte anayasaya hayır demek yasaktı.
Anayasa oylaması böyle şartlardan geçiyordu. Bugün tartışılabilir söz söylenebilir noktada olması bile önemli bir adım diye düşünüyorum.
Bu halk Teşkilatı Esas-iye’den beri kendi anayasasına yabancılaştı. Çünkü hiç fikri sorulmadı. Cumhuriyet rejimi boyunca da görmedik. Toplantılara halkın ilgisizliği yanı sıra başka bir tehlike benim dikkatimi çekiyor. Bu en temel nokta zihniyet meselesidir. Parti farkı gözetmeden söylüyorum. Her parti başkanını bir general olarak düşünün. Parlamentodaki milletvekilleri de maalesef onun atadığı subaylar. Seçilen bütün milletvekillerinin %99’nu parti başkanları seçiyor daha doğrusu atıyor. Eğer bugün mecliste oy kullanan milletvekili yarın gidip seçmenlerine hesap vermeyi değil de genel başkanına nasıl hesap vereceğini düşünüyorsa işte oradaki Kenan Evren’in askerinden fazla bir farkı kalmıyor. Anayasanın yasama maddesini değiştirmek tek başına yetmiyor aslında onunla ilgili yasayı da yani biz hala daha 12 Eylül paşalarının yaptığı seçim ve siyasi partiler kanunu ile bu işi yürütüyoruz. Hala daha %10 seçim barajı ile bu işi yürütüyoruz hala daha parti genel başkanları istediği sayıda istediği kadar milletvekilini atıyor. Ne ön seçim yapılıyor ne bir şey yapılıyor. Seçmenin bunda tek bir katkısı yok. Yani anayasa hangi maddeyi yazarsak yazalım buna uygun yasalar buna uygun yönetmelikler yapmazsak eğer bu zihniyet böyle devam ederse biz 12 Eylül anayasasının uygulamalarının benzerini fiili olarak yaşarız ne kadar güzel anayasa yazarsak yazalım. Ama tabi ki anayasanın doğru ve toplumsal uzlaşma metni olarak gündeme gelmesi de önemli bir katkıdır.
Ahmet Şanlı: Baraj kaldırılmamalı hatta belirli bir sayıda yukarıya çıkartılabilir. Ülkemizde menfaatçi insanlar var. Bunlar sırf ödenek alabilmek için parti kurabilir.
Daha genç bir meclis olsun ve siyasi parti sayıları azalsın.
Olgun Demir: Siyasi partiler olmamalı. Siyasi partiler milletin temsil edilmesinde zorluk çıkartıyor. Bizlerde gerçekten bizleri temsil edebileceğine inandığımız insanlara oy vermiş oluruz.
Sacit Kayasu: Kanunlar olmadan da memleket idare ediliyor. Ancak bunun için köklü bir demokrasi geleneği lazım. Bunun için bunun daha önceden uygulanmış köklü bir örf adet geleneğin artık içtihat haline alması gerekir.
Celal Başlangıç: Türkiye’de yaşanan darbeler süreci halkın demokrasiye, siyasi partilere olan yakınlığını kaybettirdi. Siyasi partilerimiz yapı olarak çok derme çatma. Anladığımız anlamda siyasi partiler gelenekselleşmiş kökleşmiş kurumsallaşmış mahalleden evden okuldan gelen demokrasinin yansıması olan, onu parlamentoya taşıyacak olan siyasi partiler değil, Türkiye’nin demokrasisi gibi güdük ve yüzeysel yapılardır.
Dilek Sarıkaş: Dokunulmazlıklar kaldırılmalı.
Ahmet Şanlı: Tam aksine dokunulmazlıklar arttırılmalı.
Mehmet Besim Müftüoğlu(Bşk Yrd): 24 Anayasası ve devam eden anayasaların hepsi bir partinin teklifi ve onun ilkelerine uygun olmuş olduğu bir yapı gözlemleniyor. Altı okun anayasanın temel ve değiştirilemez maddeler olduğu bir ülkede bir siyasi partinin hala bugün muhalefet olması önemli değil onun önerdiği darbe anayasalarının tartışmalarına halk tarafından katılım ne kadar başarılı olabilir.
Yeni anayasada değiştirilemez madde olmamalı.
Olgun Demir: Vekillerin kürsü dokunulmazlığı olmalı, onun dışında işlediği suçlardan sorumlu tutulmalı.
Belediyeler daha özerk olmalı. Bir il kendi içerisinde kendi yağı ile kavrulmayı becerebilmeli. O ilden gelen vergilerle o il yönetilmeli.
Ahmet Şanlı: Halktan kopuk bir yasama organı meclis var. Dolayısıyla halkın istek ve taleplerine göre bir yasama süreci kanun yapma süreci işlemiyor.
Sacit Kayasu: Bizde dokunulmazlıklar yanlış anlaşılıyor yanlış uygulanıyor. Dokunulmazlık kapsamında değerlendirilip de dokunulmazlığa girmemesi gereken olaylar var. Mesela bir milletvekilinin cinayet işlemesi, trafik kazası yapması, sana hakaret etmesi dokunulmazlık kapsamında değerlendirilmemesi gereken şeyler olduğu halde maalesef Türkiye’de hukukun tam oturmaması sebebiyle bazı yargı mensupları savcılar hâkimler bunlara dokunulmazlık kapsamında milletvekilliğinin sonuna bırakırlar yargılanmasını. Hâlbuki bunun normal şartlarda milletvekilliği görevinden dolayı dokunulmazlık kapsamında değerlendirilmemesi gerekir.
Milletvekili dokunulmazlığı bugün gerçekten çok önemli ama kürsü dokunulmazlığı kapsamında milletvekili faaliyetleri kapsamında çok önemli.