YER: Cezayir Restoran (Taksim)
TARİH: 15 Ocak Pazar 14:00-17:00 arasında
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Gürcan Onat (ASSAM)
2 / Şahin Tekgündüz (İstanbul Hepimizin)
3 / Faik Güleçyüz (Kontrgerillaya karşı İnisiyatif)
4 / Alper Korkmaz (Liberal Avrupa Derneği)
5 / Ali Faik Aydın (İstanbul Platformu)
6 / Zeynep Serinkaya (Düşünce Suçuna Karşı Girişim )
SENDİKALAR
Yok
ODALAR
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ
1 / Kemal Yücel (BBP)
GÖZLEMCİ
1 / Şanar Yurdatapan (DSKG)
DİĞER KATILIMCILAR
1 /
MODERATÖR
Yakup Kadri Karabacak
GENEL GÜNDEM: Terör ve Güvenlik
KONUŞULANLAR
Sunum videosu gösterildikten sonra, toplantıya dair usülle ilgili hatırlatmalarda bulunan moderatör Karabacak, toplantıya katılımla ilgili bilgilendirme yaptı. “İstanbul’daki elektrik kesintileri” yerel gündemiyle ilgili EMO’nun cevap vermediği bilgisini paylaşan Yakup Bey, yerel gündem yerine 1,5. Konu olacak şekilde “Anayasa değişikliği paketi” ile ilgili görüşlerini katılımcılardan 2. Oturumda paylaşmalarını beklediğini belirtti. Karabacak, kamuoyunda gündemle ilgili yakın dönemde ve önceki TkMM toplantılarında öne çıkan görüşleri de paylaşarak sözü sivil topluma bıraktı.
Faik Güleçyüz: Ben sözlerime çok etkilendiğim bir şiirle başlamak isterim: Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. C. S. Tarancı
Bugün burada konuştuklarım İnisiyatif’in görüşüdür. Şu anda terör-şiddet nerden gelirse gelsin, “karşıyım” demek yeterli değil, bunun adını koyalım. 1-PKK; TAK mak hikaye o da PKK, 2-FETÖ, 3 İŞID. Bu üçü saldırıyor bize, her gün canımızı yakıyor. Bunlar illegal, silahlı, canlı bombaları var, olağanüstü bir durum var ve OHAL’den başka çare var mı? Devletin-hükümetin olağanüstü tedbirlerinden başka bir çare var mı? Meclis yeni bir karar aldı, polise internette, savcılık, maillerimize kadar girme yetkisi verildi. Girsin, benim maillerime girebilir, benim gizlim saklım yok. Biz inisiyatif olarak devlete karşı verilen silahlı mücadelenin yanlış olduğunu söylüyoruz. PKK silahlarını çeksin dedik ama ne çare, hendek savaşları 10bin ölü… hepimiz, siyasetimiz ne olursa olsun, ülkemizde silahlı mücadele denilen şeye karşı olacağız. Göğsümüzü gerip karşılarında “gel vur” diyeceğiz ama ben silah almayacağım elime. Devlete; Kontrgerillaya, Ergenekon’ a karşı mücadelemizi de veriyoruz.
Alper Korkmaz: Ne akademik ne devletler nezdinde ne de vatandaş olarak terörün tam bir tanımı yok, çok muğlak ve çok güzel bir şekilde devletler tarafından kullanılan bir şey. “Kimsenin benim mailimi okumasını, telefonlarımı dinlemesini istemiyorum” özel hayatın gizliliği diye bir şey var. Eğer bu normal bir süreçse, o zaman bunu tersine de işletmemiz lazım: Cumhurbaşkanı, bakanlar dinlendiğinde, ortaya çıkan sonuçlara aynı şekilde yaklaşılması lazım. Ne var yani… demek lazım. Cumhurbaşkanı ile benim aramda birey olarak hiç bir fark yok. Benim de telefonum dinlenmesin… terör tanım olarak kargaşa yaratarak aslında yıldırma, sivil olsun devlet olsun… yıldırarak bir sonuca varma. Sonuçta bunlardan daha kötü: Devlet terörü ortaya çıktı. 1 buçuk senede 776 vatandaş ölmüş. Güvenlik politikaları had safhada, maillerimize-telefonlarımıza kadar geliyor… iyileşti mi? OHAL ile, güvenlik politikalarıyla daha iyi bir duruma geldiğimizi inanıyor muyuz? Önümüzdeki sene bugünkünden daha iyi olacağımızı düşünüyor muyuz? Borsa’da trende karşı gelme denir… trend yokuş yukarı çıkıyor ve ben döndüğünü göremiyorum! Sırf güvenlik politikalarıyla dünyada da bir yere varılmadı. Zaten artık içerden gelene terör diyorsak, dışardan gelene savaş dememiz lazım. İçi, dışı hepsini bir araya getirip, terör paketine sokup, OHAL kararnameleriyle bireyin tüm özgürlüklerini eme eme zombilere dönüştüren sonuca vardık. En son “herkes evde dursun, dışarı çıkmasın!” işte çözüm. Savaş bitti, ölüm yok ama herkes evinde, mutlu olacak mıyız? Terörün faturası hep vatandaşa çıkıyor. Hiç devlete, yönetenlere, fatura çıkmıyor! 776 kişi oluyor benim topraklarımda, bir tane istifa olmaz mı ya? 776, 1776 olsa da bir şey değişmeyecek, halledecez, yapacaz…
Konvansiyonel savaşta, ordu strateji geliştirir, tehlikeyi bertaraf etmeye çalışır falan. Terör için de böyle, bir sistematiği vardır, mücadele yöntemi bireyin haklarını kısmadan, hakları maksimum vererek bir strateji vardır. Ben devletin içinde böyle bir strateji göremiyorum. Başka bir şeyde de öyle, dolar mı yükseliyor, -hayır yükselmiyor! Dolar 4 lira, – hayır 3 lira, deniyor. Sıkıntı var ve devlet zihniyeti değişmediği sürece vatandaşların yapacağı bir şey yok, zihniyetin değişmesi lazım.
Şahin Tekgündüz: Soru şu: Türkiye’de niçin terör var? Bunu, bugün ve önceki siyasiler de dahil “Türkiye’yi parçalamak istiyorlar” Çünkü bütün dünya milletleri, devletleri Türklere düşman…. ne alıp veremedikleri varsa, hepsi Türkiye üzerine bir takım oyunlar planlıyor. Terörü zaten onlar kışkırtıyor. Oysa bizim ne siyasilerimiz, ne yönetimimizin, ne halkımızın hiç bir günahı yok! Her birimiz sütten çıkmış ak kaşık… bir ülkenin yaşamından kim sorumludur, öncelikle? Tabi ki, halkın kendisi temelde, halkın seçtiği siyasiler o ülkeyi yönetirler, yaşamı onlar düzenlerler. Biz bunları hiç sorgulamayız da, doğrudan, terörü nasıl bastırabiliriz? Yav ,terör niçin var? Bunun müsebbibi kimdir? 80lerden beri PKK terörü var, evet… PKK niçin var, niye sorgulanmıyor? Niçin, sorunun temellerine inip, kaldırmanın bir yolunu aramıyoruz? Çünkü terör işimize yarıyor, siyasilerin işine yarıyor. Çünkü onlar daha baskıcı. Daha diktatöryal, daha ağır bir yetkiyi ellerinde tutmak kendi çıkarlarına geliyor. İkinci cehaletleri ve bilgisizlikleri yüzünden ülkenin çıkarlarını koruyamıyorlar, yönetemiyorlar. Şu dönemde müthiş bir yönetim boşluğu içindeyiz. Ülke yönetilemiyor, bugün verilen bir karar yarın değiştiriliyor. Aynı siyasi kadro içinde birisi bir şey diyor, ertesi gün bir başkası tam aksini söylüyor. Çok güzel bir şiir okudunuz ama öyle bir ülkeyi kim kuracak, oluşturacak, hesabını kimse soracağız? Birbirimize mi soracağız, suçlu biz miyiz? Sadece bugünün iktidarı değil, tüm siyasilerden hesap sormayı, yolunu bulmayı beceremezsek, ne öyle ülkeye ulaşabiliriz, ne de terörden kurtulabiliriz. Tüm dünya bize düşmandır paranoyasından kurtulmalıyız. Kendimize gelmeliyiz, mesela 15 yıldır bu ülkeyi idare eden bu iktidarı alaşağı edebilmek için tüm demokratik yolları kullanmalıyız. Çünkü gün gelecek elimizi kolumuzu bile kımıldatamayacak hale geleceğiz.
Zeynep Serinkaya: 1-2 yıldır toplum olarak çok ciddi travmalar yaşıyoruz. Bir olay bitmeden diğeri karşımıza çıkıyor, aydınlatılamamış binlerce olay var. En basitinden, sağlıklı yaşayabilmemiz için, bunları konuşabilmemiz gerekiyor. Yasımızı tutabilmemiz gerekiyor, 5 dakika sonra yayın yasağı geliyor, yas tutmak için karanfil bırakan insanlar göz altına alınıyor. Tutulacaksa da iktidarın istediği şekilde yas tutmamız gerekiyor, kutuplaştırılıyoruz. Terör konuşulurken, ortadaki korku tabi ki teröristin işine yarar, şok üstüne şok yaşamının- şok doktrini var üstüne kitaplar yazılmış, o şokun kimlerin işine geldiğini sorgulamamız lazım. Bunun için ifade özgürlüğü, akademik özgürlük, şu an kullanamadığımız bir sürü demokratik hakka ihtiyacımız var. Korkumuzu yaşayamıyoruz, eve kapanmış, çaresiziz. Korktuğumuz için hedef gösterilebiliyoruz, sosyal medyada görebiliriz bunu. Maalesef belli bir tarafın gösterdiği şiddete sevinen insan kitlesi var. Diğer yanda da, sen korkuyorsan teröre hizmet ediyorsun… şeklinde bastırılan bir kitle var. Bu kadar korkuyu kimse bastıramaz, imkansız. Şiddetin en kolay yeşerdiği ortam iletişimsizlik zaten. Bir insan dinlenmediği, adaletin olmadığı ortamda şiddete başvurur. Bu empati duymak değil, basit bir denklem. Söylediği dinlenmiyorsa, içindeki topluma dair güveni kalmamışsa “ben artık ne yapayım” deyip eline silah alıyor. O noktayı engelleyebilmek mesele. Düzene karşı güvenini sağlayabilmesi. Öbür türlü bir kaos olur, ürkütücü. Kamusal alan yok durumda. OHAL meşru sayılabilir ama OHALin nasıl kurgulandığı çok önemli. Güvenlik tedbiri alınmalı ama biz bunlardan haberdar mıyız, ne oluyor? Bu da önemli. Güvenli hissedebiliyor muyuz? İnsanlar güvenli hissedebiliyormuş gibi yapıyorlar, “bizim milletimiz bunlara karşı zayıf değildir, güçlüdür” şeklinden gurur yapıyorlar. Tabi ki ama güçlü olabilmek için zaafları konuşmamız gerekir. Bunları konuşamıyoruz. Bu korkunç durumdan bir şey çıkaracaksak, belki yasımızda birleşebiliriz. Bunun için de ifade özgürlüğüne ihtiyacımız var.
Gürcan Onat: Terör hepimizin ortak sorunu. Hangi düşünce ya da inançtan olursak olalım hepimiz terörü ve destekleyenleri de kınıyoruz. Ama sanırım destekleyenler konusunda ayrışıyoruz. Ben dindar bir insanım, kendi mahallemi biliyorum. Bu Müslüman mahalle iki terör örgütü çıkartmış. FETÖ, IŞİD-DEAŞ… Müslüman mahallenin dışında PKK, YPG, DHKP-C… bunları tanımadığım için onlar hakkında konuşmayacağım. Ama FETÖ ve DEAŞı çok iyi tanıyorum, çünkü bu tarla üretmiş bunları, sizi bilgilendirmek istiyorum. Gerçi bir de El-Kaide var, Ergenekon Terör Örgütü de var…
Bu adamlar niye çıktılar, dertler ne, anlamamız lazım. FETÖ’yü hiç anlamadım. Buraya gelip konuşan Hava Harp’ten arkadaşım da vardı, şimdi yurtdışına kaçtı. Benden iki devre aşağıda ama bizden de ailelerinden de öyle şeyler saklamışlar ki, ben hala anlamış değilim. Çıktıkları yer, bizim mahalle, nereden besleniyorlar, Kuran’dan, hadisten… bu bir gerçek. Ben de aynı şekilde inanıyorum, aynı Kuran’dan besleniyorum, ben nasıl bunlarla taban tabana zıttım? Onu çözebilmiş değilim, bizim sorunumuzdur. Dindar mahallenin sorunudur, çözmek zorundadır. Bunlar kendilerini gizlemek için, kadınları başlarını açtılar, içki içtiler, zina yaptılar, o kadar yasaklana şeyleri yaptılar ki, fedakarlık yapıyoruz dediler. Sen hayatını yakıyorsun dedik, anlamadık. İşte bir meczup var başlarında, şu anda CIA’nın kontrolünde olduklarına inanmaya başladık. Paranoya olmak istemiyorum ama şu anda bunu dillendiriyoruz aramızda konuşurken. Dünyada yaptıklarına bakıyorum, tek başına bir cemaat bunu yapamaz. DEAŞ’a giden insanlara bakıyoruz, bu insanlar da samimi Müslümanlar. Cihatçı, her şeylerini feda etmiş, Kuran’dan hadisten besleniyorlar. 30 yıldır Kuran okuyorum, taban tabana zıttım bu insanlarla. Bizim mahallenin sorunudur, çözmek zorundayız, DİB’in, İslam alimlerinin görevidir. Öyle kendilerini kaybetmişler ki, bir Müslüman bir karıncayı bile öldüremez., ben öldüremem. Ayet o kadar net ki, “Bir insanı öldürdüğün zaman bütün insanlığı öldürürsün!” Cehennemliksin… binlerce masum insanı öldürüyorlar, böyle bir şey yok. Bunlar Müslüman mahallenin sorunudur, çözmek zorundadır.
Ali Faik Aydın: Geçmişte başka ülkelerdeki benzer terör olaylarını dehşetle izlerken bugün, Türkiye’de şiddetin, terörün her türlüsü var. Fakat özgürlüklerin çeşidi o kadar yok ve haklarımızın da bilincinde fazla değiliz. Bu konuda okur-yazarlık gerekiyor. Hem yönetim hem de ilgililer tarafından bu sağlanmalı. Şeffaf, dürüst bir yönetim gerekiyor. Çünkü mevcut yöntemlerle bireysel ya da grup olarak terörün-devlet şiddetinin önlenmediği ortada. Bu bir iklim, bilinç ve dürüstlük gerektiriyor.
Yakup Kadri Karabacak: Türkiye siyaseti bütün olarak bir çıkış haritası bize sunuyor mu?
Kemal Yücel: 35 olay 776 ölü gerçekten korkunç bir rakam. Rakamlar sorunun büyüklüğünü gözümüzün önüne koyuyor. Bu kadar olayda kimse siyasi sorumluluk üstlenmedi bu da dikkate değer bir durum. Sürekli güvenlik zafiyetinden bahsediliyor ve herkes de bunu söylüyor istihbarat ve güvenlikte sıkıntı varsa bunun sorumlusu olması gerekir. Bu konun üzerinde çok durulmuyor belki de OHAL şartları nedeniyle üzerinde durulmuyor. Reina saldırısına ayrı bir başlık açmak lazım. Yılbaşı gecesi oldu. Öncesinde başlayan yılbaşı kutlaması olur mu olmaz mı? Tartışması islama gore günahtır değildir, sosyal medyada noel kutlamalarına yönelik saldırılar bunun üzerine Reina saldırısı yani terror o kadar profesyonel ki var olan gerilimin üzerine gitti orada patlamaya hazır bir bomba vardı ve o bombayı patlattı. Doğrudan fay hattının merkezine silah sıkıldı. Bu işin uzmanlarının dediği şu bu saldırıyı üstlenen-yapan örgüt kim olursa olsun bizzat yapan kişi IŞID şu bu değil bu taşeron örgütleri kullanan büyük gizli servislerden birinin direct profosyonel elemanı. Bu saldırıya dikkat etmek lazım taşeron örgütler yerine emperyal gizli servisler direct sahneye indiler savaşın dozunu arttırdılar gibi bir görüntü var Reina’da.
TAK olayları üç dört gün sonra üstleniyor. Sanki sahipsiz kalan saldırıları üstlenen joker örgüt gibi davranıyor. Yanılmıyorsam bir iddianamede TAK diye bir örgüt yok yapılanması bilinmiyor hayali kurgusal bir örgüt aslı PKK’dir deniliyordu. TAK’ı oldukça şüpheli görüyorum. Burada ifade ettiğim görüşler şahsi görüşlerimdir.
Yakup Kadri Karabacak: Bu sorunları hep beraber çözüceksek nasık çözeceğiz? Yoksa çözemeyecek miyiz, bu inancı da mı kaybettik?
Şahin Tekgündüz: Buna çözüm yollarını biz bulamayız, bizim işimiz değil. Bir tek yolu vardır iktidarı başında tutmak veya indirmek için demokratik hakkını sonuna kadar -izin verilirse ki verilmiyor ve verilmiyecekte- kullanmaktır. O nedenle bizden bir şey beklenemez. Bir saptama var onu dile getirmek istiyorum. Gazetelerde böyle bir ülkeyi tasavvur etmek mümkün değil ceza ve tutuk evlerinde yer kalmadığı için sosyal medyada tespit edilip gözaltına alınması istenenler gözaltına alınamıyor. Türkiyenin halini anlatmaya bu haber yeter.
Alper Korkmaz: FETÖ’ye üye olanları içeri atmak için basit suçlardan olanları salmak. Devletin yol köprü yapmaya gücü var cezaevi yapmaya nedense yok. Mevcut hükümetimiz senelerce bu işi becermediği için bundan sonrada becerebileceğine dair benim içimde herhangi bir şey oluşmadığı için bu olay devam edecektir. Sorumluluk mekanizması işlemediği sürece bu olaylar devam eder. Güvenlik politikalarıyla bir yere kadar varıyorsunuz fakat özgürlüklere vurduğunuz her engel o örgütlere üç beş kişinin katılmasına sebep oluyor. Dolayısıyla kendi kendini besleyen system. Siz güvenlik önlemlerini arttırdıkça terörde tırmanıyor. Güvenlik duvarının yanında başka unsurlara da bakmak gerkiyor. Bunu da bu hükümet becereyemeyeceği için seçime giderek millet nezdinde bir güven oyu alması lazım. Daha sonra ona gore kendi bulduğu çözümleri uygulaması lazım.
Faik Güleçyüz: Bu üç terror örgütü Türkiye’ye niye saldırıyor? Bunların hepsinin siyasi hesapları var. Bana gore hesap şu: Tayyip Erdoğan’ı yok etmek. AKP’yi iktidardan indirmek. Türkiye’de muhalefet yok sıkıntı burda. Ana muhalafet olmadığı için insanlar çaresizlikten RTE indirilsin de nasıl indirilirse indirilsine gidiyor bu çok yanlış. Esas olan seçim sandığıdır. 1950 den beri bunu öğrenemediysek hiçbir şey öğrenemedik biz.
Gürcan Onat: Bekelenen 3. Dünya Savaşı’nın çıktığını düşünüyorum. Uzmanlar bunun adına 4. nesil savaş diyorlar. Dünyada siber savaş başlamış durumda. Sosyal medya kullanılarak toplumlar dizayn edilmeye çalışılınıyor. Devletler devletleri terror örgütleriyle dizayn etmeye kendi istediği çizgiye çekmeye çalışıyorlar. Hadise Türkiye’nin Avrpa Birliği’ne ve Amerika’ya rest çekip Rusya’ya göz kırpmasıdır. Terör örgütlerinin hepsi güçlü devlet ler tarafından kullanılıyor. FETÖ’yü PKK’yi Amerika kurmadı. Büyüdükten sonra istedikleri gibi kullanmaya başladılar diye düşünüyorum.
Zeynep Serinkaya: Var olan hükümetle bir şeyler yapılabileceğine inanmıyorum. OHAL kanunlarıyla Anyasa değişikliği apar topar yapılıyor. Ne olup bittiğini izleyemiyoruz bile. Korkunun hakim olduğu bir ortamda kimseye hesap sorulabilir bir hale getirilmeden bu tartışmaları yürütüp istediği kanunları geçirmesi daha kolay iktidarın. İktidardan benim bir beklentim yok. Biz daha iyi siyasal özneler haline getirebiliriz kendimizi. Devletin bütün kurumlarının parçalandığı bir dönemden geçiyoruz. Malesef en kötü durumda olan adalet sistemimiz. Öyle soruşturmalar var ki birine FETÖ’ye üye olmaktan dava açılıyor savcı ortada yok çünkü savcı da FETÖ’den içeriye alımış veya hakim duruışmanın ortasında götürülüyor. Böyle bir ortamda herhangi bir soruşturmadan bahsetmek imkansız. Oyun oynuyoruz gibi bir şey. Neyin ne olduğu belli değil.
Ali Faik Aydın: IŞİD vb terror örgütleri bizim yönetimimizin teşvikleriyle palazlandı. Şİmdi bunları yakalamaya çalışmak samanlığa kasten iğne düşürüp o iğneyi aramaya benziyor.
Yakup Kadri Karabacak: Türkiye’nin terörle imtihanı Reyhanlı saldırısı ile başlıyor bence. O saldırının akabinde Adıyaman kMM’nin yerel konusu Adıyaman’daki IŞİD’e katılan ailelerdi. Bu mesele henüz ne Türkiye’nin gündemindeydi ne basının gündemindeydi ne de bürokrasinin gündemindeydi. Adıyaman kMM’nin ağırlıklı olarak muhafazakar olan katılımcılarının ortak sorusu yanıbaşımızda enteresan bir gelişme yaşanıyor aileler kutsal topraklara gidiyorlar -onlar açısında- emniyet devlet neden buna bir önlem almıyor du çok eski tarihli bir soruydu bu.
15 Temmuz sonrası yaptığımız ilk toplantıyı istisna tutarsak ülke genelinde kMM toplantılarına katılımda bir düşüş olduğunu görüyoruz. Yaptığımız seyahatlerde bunun bir çok sebebi olduğunu görüyoruz bunlardan bir tanesinin de insanların konuşmaktan endişe etmesi. Bunları bir tarafı kastederek söylemiyorum. İster muhafazakar ister seküler olsun.
Kemal Yücel: Evet insanlar gerçekten konuşmaktan korkuyor. Benim üyesi olduğum 10-15 kişilik whatSapp grubu var. Bunlar arkadaş çevrem iş çevrem vs Orada bile konuşmaktan korkuyorlar. Korkanlar da kimler iktidar karşıtları. Sağolsun iktidar ülkeyi bu hale getirdi.
İktidar OHAL’I terörle mücadele için çıkarttı ve yetkilerini kullanıyor. Biz de bu konuda fazla ses çıkaramıyoruz çünkü terror hakikaten farklı kanallardan çok şiddetli bir şekilde saldırıyor. Bu durumlarda iktidara yetkiler vermek lazım. OHAL demek hukuku askıya almak demek. Ama çare olmadığını görüyoruz. OHAL ilan edildiğinden bu yana olaylarda sanki bir artış var gibi ve terörün bir ajandası var gibi. Terör kendi ajandasına gore OHAL’e rağmen istediği zaman istediği yerde istediği eylemi planlıyor ve yapabiliyor. Rus elçinin vurulması inanılır gibi değil. Beşiktaş stadında çakıyla bile giremediğimiz o bölgeye koskoca bombalı kamyonun girip orada patlama yapabilmesi OHAL şartlarında inanılır gibi değil. Terör OHAL’e rağmen istediğini yapabiliyor. Çare daha fazla demokraside daha fazla insan haklarında daha fazla hukuk devletinde. Bunlar genel laflar pratikte neler olur bunları uzun uzun konuşmak lazım da, ülke bir an once kin ve nefret ortamından sıyrılmalı.
Faik Bey bu kadar terror RTE’yi indirmek için yapılıyor dedi. Belki olabilir ama ben 7 Haziran’dan bu yana yapılan tüm terror hadiselerini incelediğmde şunu gördüm. Yapılan terror olaylarının hepsi Tayyip Beyi indirmeyi değil onu daha da güçlendirmeye yarıyor. Şunu da söylemiyorum terror olaylarını RTE hükümet devlet MİT yapıyor demiyorum. Hayır asla kimseyi suçlayamam ama görünen tablo da bu.
Şanar Yurdatapan: Teröristlerin üstüne saldırmak onları yok etmeye uğraşmak istihbaratla engellemek yeterli şeyler değil. Gerçekten nereden kaynaklandığını niçin olduğunu doğru olarak anlamamız lazım. İnsanlar hayatlarını feda ediyorlar. Bundan hoşgörelim anlamı çıkmıyor. İki şey söyleyeceğim. Birincisi PKK terörünün tekrardan hızlanması meselesinin sorumlusu bizzat Erdoğan. Erdoğan seçimi kaybetti iki şey yaptı bir elden geldiğince zaman kazanmak için zamanlarını son saniyeye kadar kullandılar sonrada yapamıyoruz dediler. Ondan sonra da yeniden seçim ilan ettiler. İkisinin arasında çok önemli bir şey yaptı Amerikaya ısrarla vermediği üstleri verdi. Niçin bunu yaptı derken Türk ordusu saldırdı. Sen ona saldırırsan o da elindeki yöntemlere gore sana karşı çıkacaktır. İŞID’ın kökünde de Müslüman inancına sahip olan özellikle genç insanların içine ekilen nefret tohumudur. Bunlar ekonomiktir. Bizim kolayımıza gelir her şeyi emperyalizme atmak. Emperyalizm her şeyi yapamaz ki her şeyi planlayamaz. Evet isteyebilir ama planı tutmaz o vakit ortaya çıkan başka olayları kullanmaya her zaman için uğraşır. Bu gördüğün sonuç 30 sene öncesinden hazırlanmıştı hayır öyle bir şey yok zaten öyle bir şey mümkün de değil. Dolayısıyla İslam coğrafyasında çok kötü rejimleri desteklediler ve oradaki insanlara emperyalizme karşı değil Amerika’ya karşı nefret tohumları ektiler. Fırsat çıktığı vakit bunu kullandılar. Bunları engellemek için hiç bir şey yapmazsak istediğimiz kadar savaşalım tekrardan canını feda edecek olan Kürtler İslam mensupları olacak.