YER: Öğretmenevi Toplantı Salonu
TARİH: 12 Kasım 2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Mazlum Der (Sami Cengil-Yönetim Kurulu Üyesi)
2 / Ekolojik Der (Hasan Buran- Başkan)
3 / İnsan Hakları Derneği (Tahsin Peker- Yönetim kurulu Üyesi)
4 / Bilsam (Arzu Keleş)
5 / Beydağı Yamaçları Kültür ve Dayanışma Derneği (Sait Aytekin-Başkan)
6 / Kamer Vakfı (Nilüfer Kısak-Başkan)
7 / SakatlarDerneği (Ali Haydar Koyun-Başkan)
8 / Zeynel Abidin Kültür Vakfı (Erdoğan Ünverdi-Başkan)
9 /Çağdaş Gazeteciler Derneği (Mazlum Köse-Başkan)
MESLEK ODALARI
1 / İnşaat Mühendisleri Odası (Vehbi Aluçlu-Yönetim Kurulu Üyesi)
2 / Mimarlar Odası (Vefik Şahin-Yönetim Kurulu Üyesi)
SENDİKALAR
1 / Türkiye Büro İş (Servet Akbudak- Başkan)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Kadir Akgüneş (Avukat)
3 / Furkan Kuzu
4 / Gülşen Yağır (Bilsam)
5 / Muharrem Çamurlu
6 / Haci Çelik
7 / Nihal İlimen (Yazar)
8 / Handan Karaşahin Mengü
9 / Ramazan Kuzu (İHD)
10 / Hamza Doğuç
11 / Mustafa Baştürk
12 / İsmail Demirci (Ufuk Tv)
13 / Mehmet Balaman
14 / Haluk Tozkoparan (Malatya Belediyesi İmar ve Şehircilik Md. Yrd.)
15 / Ercan Ünal (Afad-İl Müdürü)
GOZLEMCİLER
1 / İbrahim Çakır (CHP)
2 / Kasım Tuluk (Zeynel Abidin Vakfı)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / H. Cemal Akın –AKP
2 / Veli Ağbaba- CHP
BELEDİYE BAŞKANLARI Ahmet Ceylan (Belediye Başkan Yardımcısı)
MESAJ YOLLAYANLAR
Mustafa Şahin –AKP
Ömer Faruk Öz-AKP
MEDYA
1 / Güneş Tv
2 / Vuslat Tv
3 / Er Tv
4 / Ufuk Tv
5 / AA
6 / Tv Malatya
7 / Türkiyem Tv
MODERATÖR
Vehbi Aluçlu – Akademisyen. İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi.
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye Depremlere Ne Kadar Hazır?
YEREL KONU: Van depremi İlimizde Olsa Ne Olurdu?
KONUŞULANLAR
1 / Vehbi Aluçlu: Malatya'da olası depreme karşı hazırlıklar yapılmalıdır. Öncelikle binaların genel özelliklerini belirten envanter çalışmasının yapılması gerekir. Van'da yaşanan 7.2'lik deprem sonrası Van iline gittik. Van, Bingöl ve Elazığ depremleri sonrası Malatya'da olası bir depremin şimdiden tedbirlerin alınması gerekir. Türkiye'de olmayan deprem parklarının Malatya'ya mutlaka kazandırılması önemlidir. Malatya'da bina envanteri yok, ancak Malatya Belediyesi'nin bu konuda bir çalışma başlattığı bilgisini aldık. Malatya'yı çok büyük bir sıkıntı bekliyor. Malatya'nın deprem envanterini çıkaramazsak, binaları güçlendiremezsek, çok büyük sıkıntılar bizi bekliyor. Beton santrallerini olmadığı dönemlerde, kooperatif sitelerinin yapıldığı dönemde yapılan binalar çok sıkıntılı.
2 / Asım Demirkök: Malatya da deprem olasılığının yüksek olduğunu tüm bilim insanları kabul etti. 2003’te ki Bingöl depreminden sonra dönemin belediye başkanına “kentsel dönüşüm”e öncelik verilmesi gerektiğini söyledim. Deprem olmadan kent genelinde kriz ana merkezi oluşumunu sağlıklı yoldan yapmalıyız. Her mahallede 2-3 dönüm yeri ayırıp çadırlar için yer açmalıyız. Şu boştan muhtar evlerini bırakın zaten deprem zamanı ayakta kalmaz. Muhtar evleri yerine her mahalleye mutlaka ana kriz merkezine bağlı kriz yardımcı merkezleri oluşturulması gerekir. Mesela ana kriz merkezi yeni belediye binasının arka tarafı olabilir. Bu iki üç dönümlük yerlerin altına mutlaka kanalizasyon sistemi yapılmalıdır. 10-15 tonluk hazır su depoları yapıp şimdiden bunun önlemlerini almalıyız. Kentin yapı stokunu çıkarmalıyız. Malatya’ya kentsel dönüşüm gerekli, bizim kentsel dönüşümü gerçek anlamıyla istememiz lazım. Van’daki deprem bize bunu göstermiştir. Altı ay içerisinde 80 mahallemizde kriz yardımcı merkezlerini kurabiliriz. İkinci önerim ise Malatya’nın çevresinde belediyesi olan beldelerimiz var. Buradaki yapıların tümü denetimsiz, bunların hepsini denetime tabi tutmalıyız. Arama ve kurtarma ekiplerinin giderek kent geneline yayılacak şekilde yapılandırılmamız gerekir. Deprem anında hareket edecek sağlık ekiplerinin oluşturulması, yıkılan, hasarlı binalardan ya da korkuları nedeni ile evlerini terk etmek durumunda kalanların barınmalarını sağlayacak (çadır gibi) olanakları hazır bulundurmak, insanlarımızın yiyecek ve içeceklerini sağlayacak ekiplerin hazır hale getirilmesini sağlamak gerekir. Tuvalet ihtiyaçlarını giderecek uygun mekânlar hazırlamak, insanlarımızın psikolojik sorunlarına yardımcı olacak elemanların hazırlanması, depremin ardından hasarlı ve oturulmayacak binalar konusunda vatandaşlarımıza zamanında bilgi aktaracak teknik ekiplerin oluşumunu sağlamak, her türlü olumsuz davranışlara (hırsızlık dâhil) karşı genel güvenlik birimi oluşturmak, genel güvenliğe bağlı olarak mahalle ve gerekirse site ve apartman bazında o yöreyi tanıyanların katılımı ile alt güvenlik birimleri oluşturmak yine deprem öncesi yapılması gereken çalışmalardandır.
3 / Hamza Doğuç: Depremin başından sonuna kadar olan her şeyi eğitim meselesi olduğunu kabullenmemiz lazım. Parklarda muhtarlıklarla depreme acil müdahale konusu önemlidir. Konteynırlarda jeneratöründen, demir kesici aletine kadar her şey olmalı. Deprem olduğu zaman ise o mahallede o semtte kim demiri kesecek kim pansuman yapacak onlar eğitim meselesi onları muhtarlara vereceğimiz eğitimle halledebiliriz. Düzce depreminde Ahmet Mete Işıkara’yı da çağırdık deprem olduğu zaman tatbikatlar nasıl olacak diye okullardan başladık, Düzce’de gördüğüm yapılarda kolon ve kiriş birbiriyle bağlantılı değildi. Şu anda yapılan inşaatlarda çalışan kalıpçı, demir bağlayan bunlara eğitim verilmesi lazım. Kurumlar arası işbirliği gerekiyor. Belediye mi, bayındırlık mı, valilik mi yapar? Böyle bir emir çıksın bu insanlara eğitim verilmesi lazım. Bugün bildiğin yeter ama yarına Apartmanların site yöneticileri var. Böyle bir deprem olursa hangi komşu birbirine yardım edecek. Böyle bir eğitimde yapılmamış. Her müteahhit veya inşaat mühendisi kapıya şunu yazabiliyor mu bir levha aynen kimlik kartı gibi bana göre o işten sorumlu kimse onun ismi yazılacak eğer yazılsaydı orada ki Bayram Oteli’ni bu kadar konuşmazdık. Herkes topu birbirine atıyor. Acil destek birimlerinin kurulması lazım. 3 ya da 5 kurtarma ekibi Malatya’ ya yetmez. Her mahallede muhtarların öncülüğünde kurtarma ekibi oluşsun. Yine yapılması gereken işleri sıralayalım. Öncelik sırası verelim. Şimdi kentsel dönüşüm projesi konuşuldu tamam yapalım ama öncesinde bir yol haritası çizilmesi lazım. Dönüşüm bitmeden deprem olursa ne yapacağız?
4 / Erdoğan Ünverdi: Müteahhit ya da mühendislerin değil de halkın ekonomik durumu daha önemli. Çöşnük’te Kiltepe’de oturanlar dayanıksız evde oturmak istemezler. Maddi durumum olsa Fahri Kayahan’da en lüks yerde otururum. Ülkenin ekonomik gerçeklerini de düşünmek lazım. Çavuşoğlu’nda 30-40 bine sağlıksız ev satıyorlar. İnsanlar burada ucuz yerlere yerleşiyorlar. Depreme dayanıklı binaların maliyeti yüksek. Adam asgari ücretle geçiniyor. Çadırda mı yaşayacak eğer yaşasa belediye bana ait yeri işgal ediyorsun diyecek. Depreme karşı mutlaka bir önlem alınmalı ama ülkenin gerçekleri de göz önüne alınmalıdır. Eğer bugün Türkiye zengin olsaydı sağlıklı binalar yapılabilinirdi. Kentsel dönüşüm diyoruz ama Malatya’da nasıl yenileyeceksin. Devletin biraz daha sosyalleşip yoksul kesimlere depreme dayanıklı konutlar üretip yerleştirmesi gerekir.
5 / Servet Akbudak: Deprem artık bizim ülkemiz için kaçınılmaz ve sürekli karşılaşacağımız bir olgu. Bir baştan diğer başa fay hatları üzerinde kurulmuş ve yüzyıllar içerisinde de felaketler yaşanmış dil, din, ırk farkı olmaksızın binlerce insanımız yaşamını yitirmiştir. Ülke yönetimi olarak bunlardan bir ders çıkarıp gereken tedbirleri alma yerine kadercilik ve kaynak yoksunluğuna sığınarak hep ötelemişiz. Van depreminden sonra çıkarılan deprem fonunun nerelere aktarıldığını maliye bakanı söyledi. Biz o kaynağı deprem için sarf edeceğimize duble yollara aktarmışız. Hiçbir deprem şu ana kadar kirli ırkçı anlayışı körüklememiştir. Bunun sebebi televizyon da sunuculuk yapan birkaç bayanın pervasızlığı olarak görmüyorum. Bunu inanç ile ilişkilendiren gazeteciler de oldu. Yeni Asya grubu beni çok etkiledi. Van’da ki deprem olayını ilahi olarak yorumladı. Demokrasinin yoksunluğu, bölge halkına bakış, siyasal dilin yol açtığı ruhsal zehirlenmenin vardığı nokta bizim için ürkütücü olmalıdır. Bunu anlamamız lazım. Deprem sonrası kriz yönetimi de bu anlayışı sürdürüyor. Yardım talebini bile rahat bir şekilde ifade edemeyecek binlerce insan soğukta bekliyor. Dolayısıyla zehirlenmenin sonucunu yaşıyoruz. Sevindirici şeyler de oldu ülkenin dört bir yanından yardım kampanyaları başlatıldı. Yerel yönetimler bu deprem organizasyonundan dışında tutuluyor. Belediye olarak bu çalışmalara katılmak istediklerini söylemişler ama reddedilmişler. İkinci talihsizlik ise depremin ilk 24 saatinde yaşanan başarısızlıktır. Bunun daha acıklısı o süre içerisinde gelen dış yardımların geri çevrilmesiydi. Koordinasyonsuzluk devam ediyor. Toplanan yardım ve ihtiyaç malzemeleri şu anda kesinlikle dağıtılmıyor. Van depremi ile ilgili bir profesörümüz geçen akşam Van’ın ovaya indirilmemesi gerektiğini söylüyordu. Biz aynı felaketi kuzey çevre yoluyla yaşayacağız. Yolun kuzeye geçirilmesiyle birlikte kent olduğu gibi oraya kayacak dolayısıyla orada bir yapılaşma olacak ve bizde Van’a benzer bir felaketle karşı karşıya kalacağız.
6 / Mustafa Baştürk: Biz bir felaket yaşıyoruz. Bu felaketten iyi dersler çıkarırsak iyi sonuca gideriz. Deprem olmuş herkesin dayanışma içinde olması gerekirken, insanları politize olmuş olarak gördüm . Halbuki burada yıllardır T.C. Hükümeti kurulmuş o zamandan beri yapılan yapılar hepsi sağlıksız ve deprem olunca hepimiz altında kalıyoruz. Yıllarca süregelen sorunun sadece son on yılını yargılıyoruz. Ondan önce yapılan yapılar nerede peki? Hepsi yıkılıyor. Yıllardır bürokraside aşamadığımız bir sürü şey var. Depremde müdahale edecek, orada çalışacak verimli olacak insan kaynağıdır. Ama insan kaynakları öyle politize olmuş ki… Önce kendimizi sorgulayalım. Biz Türkiye’de her zaman insan gözüyle baktık herkesin öyle olması gerekir. Yoksa ülkenin doğusu da batısı da hepimiz biriz, bir arada olmamız gerekir. Hepimizin özgürlük anlamında sıkıntıları oldu. Bizde yıllardır kız çocuklarımızı üniversiteye başörtülü gönderemedik, inancımıza müdahale edildi. Bu tür olaylarda bence birbirimizi suçlamayı bırakmalıyız. Devletin bürokrasinin iyi çalışmasını sağlamak önemli tüm siyasi partilerin bir araya gelip bu konuda ne verebilirizi düşünmesi gerekir. Keşke hiç kimse birbirini suçlamasaydı. Bence Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti başarısız. Cumhuriyet kurulduğundan beri biz depremle yaşıyorsak bunun tedbiri alınmamışsa biz 80-90 yılımızı sorgulamalıyız ve bunlardan ders çıkarmalıyız.
7 / Mazlum Köse: Deprem konusunda gerekli önlemlerin alınmamasını sadece Ak Parti hükümetinin sorunu olarak görmüyorum. Sistem sorunudur. Örneğin Japonya’da bir deprem oluyor ve ondan sonra gerekli önlemleri alıyorlar ve sonucunda en yüksek şiddetlere dayanan binalar inşa ediyorlar. Burada önemli olan bir zihniyeti yerleştirme meselesidir. Burada çevre yolunda bir asfaltlama işlemi yapıldı cumhurbaşkanı burada bir park açılışına geliyor diye üç gün içerisinde hemen tamamladı. Bir senesini doldurmadan yeni asfalt döküldü. Depremde yıkılan binalar en fazla kamu binaları oluyor. Kamu binalarının ihalelerini müteahhite ayni birim veriyorsa bunları verirken de kendine yakın adamları seçiyorsa işte sonuçta bunlar çıkacaktır. Bunlar kapitalizmin vahşi uygulamalarıdır. Eğer bir zaman silkinip kendimize gelmezsek bu iş olmaz. Erdoğan Bey işin ekonomik boyutuyla ilgili konuştu. Doğrudur ama Ak Parti döneminde ortaya çıkan TOKİ vardır. Herkes dört elle oraya asılmış bunu yapacak şunu yapacak diye. İlk yaptığı şeylerde daha gelir seviyesi düşük olanlara konut yapacağız diye ucuz yaptığı binalarda her gün iki üç tane haber çıkıyordu. Gerçekten devlet eli uzatılmış gibi gösterilen sistemde, insan değeri üzerine yapılması lazım. Sorunun hükümetlerin sorunu değil zihniyet sorunu olduğunu ve kapitalist sistemin de kaçınılmaz sonucu olduğunu düşünüyorum.
8 / Hasan Buran: Deprem öldürüyor ama insanlar arasında ki fay hatları daha çok öldürüyor. Japonya’da sağı da var solu da var her şeyi var ama bir standardını koymuş kim gelirse gelsin bu değişmiyor. Gelişmiş ülkelerde bunlar dikkate alınıyor. Yoksa biz G-20’lerde yer alıyoruz ama halen neyi tartışıyoruz. Bizde ki kuzey çevre yolu da aynı şekilde öyle rant kapısı var diye orada bir sürü insanın mülkiyeti para edecek diye meseleye bakıyoruz. Yarın ölecek bir sürü insanın vebaline bugünden ortak olduğumuzu düşünemedik. Türkiye’de mühendis, şehir planlayıcısı mevcut o anlamda bir eksiklik yok ama önyargılar var. Burada anlatılanların hepsine imza atarım ama hadi adım atalım dediğimiz zaman önyargılarımız ortaya çıkıyor, bizi kıran budur. Deprem olduğunda bu hepimizin başına gelecek bırakın Malatyalı olmayı dünyalı olarak düşünmemiz lazım. Evrensel normları getirip inşa etmek gerekiyor. Malatya’da hangi belediye gelirse kendisine muhalif olan mühendisler odasını karşısına alsın ki biz işin yapılıp yapılmadığını anlayalım.
9 / Nilüfer Kısak: Vakıf olarak Van’da çadır kurduk ve uzun zaman da orada tutmayı düşünüyoruz. Burada bir kişi cumhurbaşkanı gelecek diye yollar hemen yapıldı diye bir cümle kurdu ben buna katılmıyorum. Ben de sivil toplum örgütünün temsilcisiyim. Ekim ayında yurt dışından misafirim olduğunu, yolumuzun bozuk olduğunu belediyeye telefon açıp bildirdim ve gece on ikiye kadar belediye oraya gönderdiği kepçelerle işi bitirmişti ve sabah gittiğimde yol tertemiz pırıl pırıldı. Demek ki hiçbir ayrımcılık düşünmeden belediyemiz bu noktada çalışıp bir şeyler yapıyor.
10 / Sami Cengil: Japonya’da 10 şiddetindeki depremlerde yıkım ve hasar gören bina sayısı istisna denecek kadar azken bizde her yer harabeye dönüyor. İnşaat mühendisleri odası, bayındırlık, belediye, imar inşaat işleri aynı sorumsuzlukları devam ettirmekteler. Bu kurumlar üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmedikleri için müteahhitler veya ferdi konut yapanlar standart dışı, kalitesi düşük ve güvenirliği olmayan, fiyatı yüksek konutlar yapıyorlar. Vatandaşların durumu da bundan farklı değil. Ev alırken veya bir iş yeri tutarken standartlara uyup uymadığına bakmadan yapımcının yeterliğini araştırmadan alıyoruz. Tüketici böyle olunca müteahhit firma da hoyratça vatandaşın canını riske etmekte hiç tereddüt etmiyor. Belediyelerse denetimlerde usulsüzlüğe göz yumabilmekteler. Van’da bir arama kurtarma ekibimiz vardı. Sivil toplum hiçbir ayrım göstermeksizin Türkiye’nin bütün vilayetlerinden yardım yağdı.Kim ne derse desin hangi teoriler üretilirse üretilsin millet olarak birlik olmayı biliyoruz. Bizim temelimizde birlik ve kardeşlik var. Duyulduğu andan itibaren her yerden yardım gelmiştir. Acaba Türkiye depreme ne kadar hazır yeni gerçekleşen Van depreminde bunu hep birlikte gözlemledik. Japonya’da büyük depremlerde yıkım ve hasar gören bina sayısı çok azdır. Türkiye’de ise 7,2’lik depremde onlarca ölü ve şehir merkezinde onlarca bina yerle bir haldedir. Aynı manzara 1999 yılında Gölcük’te yaşanmıştı. O depremde sivil toplumun müdahale etmesine izin verilmedi ve insanlık dramı yaşandı. Van’da belki devlet yoktu ama sivil toplum vardı.
11 / Ramazan Kuzu: Türkiye’de ilk aşamada depremle mücadele bakanlığının kurulması ve bu bakanlığın mühendisler odasının vereceği üyelerle örgütlenmesini tamamlaması gerekir. Daha sonra ülkemizde bu sorunların hepsinin yerel yönetimlerle çözülmesi gerekir. Aynı zamanda sadece deprem değil bu ülkede yaşayan insanlarımızın çok sorunu vardır. Yaşadığımız coğrafyayı, suyu, havayı da kirletiyoruz. Kuzey çevre yolu ise durumu yaklaşık iki yıldır tartışılıyor. Şöyle bir düşünelim; eğer kuzeye yol kaydırılırsa baraja kadar ekili biçili hiçbir arazi kalmaz. İmkanlarınız varsa özellikle çevreyi düzgün kullanmamız gerekiyor. Buralar bize miras değil çocuklarımızdan aldığımız birer emanettir. İnsanlık burada daha ne kadar yaşar bilemeyiz. Biz gelişi güzel ovaları işgal edersek yapılaşmayı hızlandırırsak çevreyi kirletmiş oluruz. Her nerede olursa sert bir zeminde yapılaşma olmalı. Türkiye’de bir zihniyet devriminin gerçekleşmesi gerekiyor. Temel sorun o duyarlı kuşağın yetişmesi için bütün olarak yardımlaşmaları dayanışmalarını sağlamalıyız.
12 / Tahsin Peker: Sosyal fay hattından bahsedeceğim. Zaten coğrafi olarak Anadolu deprem bölgesi bununla yaşamasını öğrenmemiz gerekiyor. Ama olan büyük depremlerde her zaman büyük can kayıpları yaşanıyor.1966’da Varto depremi olmuştu 17 bine yakın insan ölmüştü. Dış ülkelerin yaptığı yardım deprem bölgesinde yaşayan insanlara bölündüğünde kişi başına 41500 lira düşüyor. Bölgede ki deprem evlerinin toplam maliyeti 4500 lira tutuyor. Erzincan depreminden sonra öğrendik ki o dönemde dış ülkelerin yaptığı yardımlar Demirel tarafından Yahya Demirel ve berber Yaşar’ a vermiştir. Van depreminde Alman kurtarma ekibi havaalanından geri çevrildi. Medyaya da yansıdı. Çadır eksikliği vardı bunların hepsi televizyonlarda gördük. Erciş’te yıkılan binalardan birisi önceki belediye tarafından yeşil alan olarak gösterilmiş. Sonraki belediye o yeşil alan üzerine bina dikmiş. Toplumda sürekli rant peşinde olmak duygusu var . Bu ilişkilerin olduğu yerde sağlıklı bir insan ilişkisi olmaz. Deprem konusunda eğitimli değiliz. Bu konuda çaresiz kalıyoruz. Sürekli konuşuyoruz ama bu konuda bir şey yapmıyoruz. Bu konuda bir zorlama ilişkisi yok gerçekten. Böyle bir toplumda zaten depremin zarar vermemesi düşünülemez. İkinci olarak bizim toplumumuzda her şey insan öncelikli değildir; insan, her şey içindir. Bunu toplum algılamıyor. Algılamadığı müddetçe toplumda tüm faylar kırılır. Başbakan üç saat içinde Van’a varıyor ama AKUT genel müdürü televizyonda program yapıyor. Oraya gitmek için bir yerden emir mi bekleniyor? Oranın başbakana ihtiyacı yok ki.
13 / Ahmet Ceylan: 2000 yılından beri Malatya’da yapılmakta olan binalar büyük bir ciddiyetle takip ediliyor ve beton analizleri yapılıyor. Bu yapı denetimine geçtikten sonra Malatya’da 10 adet yapı denetim firması kurulmuştur. Şimdiye kadar olan çalışmalarda Malatya Belediyesi olarak memnunuz. Burada zaten en önemli şey denetim ve bilgi. Ayrıca bu sene başından itibaren yeni birtakım yönetmelikler daha gelecek. Binanın harcını yapan amelenin bile mutlaka diploması olması lazım. İmar kanunun 39. maddesi binaları tanımlıyor. Sağlık koşullarına uygun olarak yapılmayan binalar belediye veya valilik tarafından tespit edildiğinde aciliyet durumuna göre 10 gün içerisinde sahibine bildirilir ve yıkılır diyor. Malatya’da bunu gerçekleştireceğiz. Birim kurup öncelikle müracaat edenlerden başlayarak gidip bina bina dolaşacağız. İkinci olarak biz taziye evi dediğimiz 250-300 m2 civarında 14 ya da 15. yapıyoruz. 16 veya 17 tane deprem konteynırımız mevcut. Bunları Malatya’nın çeşitli yerlerine yerleştirdik. Bunların içerisinde ilkyardım malzemesinden tutun da jeneratörüne kadar birçok şey mevcut. Depremle ilgili olarak bununla ilgili bir birimimiz var. Bu işin teknik organizasyonunun başına beni atadılar. Bununla ilgili olarak zaten kendi içerimizde haftaya bir toplantı yapacağız. Kentsel dönüşüme İnderesi bölgesinden başlayarak çalışmalarımız başladı. 300’e yakın bina yıkıldı ve daha da hızlanacak. Şubat ayında İnderesi bölgesi inşası için ihaleye çıkılacak ve bakanlıktan acele kamulaştırma kararı çıkarttık. Kuzey çevre yoluyla ilgili olarak hassasiyeti olan kişileri saygıyla karşılıyorum. Ancak şu var eğer büyükşehir belediyesi olursak kuzey çevre yolunun etrafını minimum parsel ve tarımsal nitelikte imar verilirse sorun kalmayacağını düşünüyorum. Eğer biz hassasiyetimizi doğru koyarsak bir sorun kalmaz ama büyükşehir olmamız şart. İlçe ve belde belediyelerine bakıyorum ne imar var ne plan var. Büyükşehir olursak onlarda bir düzene girerler.
14 / Ercan Ünal: İl afet ve acil durum müdürüyüm. Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile Bayındırlık Afet İşleri birimlerinin birleşmesiyle oluşmuş yeni bir yapıdır. Kurulan müdürlüğümüzde arama-kurtarmanın yanı sıra afet sonrası hasar tespitleriyle ilgili bir birimimiz de mevcut. Bizde de 18 tane arama-kurtarma teknisyenimiz mevcuttur. Kurumlarımızda sivil savunma uzmanlarımız var. Biz afet gibi durumlarda ne yapıyoruz? AFAD ile koordineli çalışarak bu gibi durumlara hemen müdahale etmeye çalışıyoruz. 23 Ekim’de yaşanan depremle ilgili hemen bir kriz masası kuruldu. Burada bizim afetlere müdahale etmek için geniş bir kadromuz var. En çok 112 acil servis ve itfaiye müdürlüğümüz ile çalışıyoruz. Örneğin 112 acil servis bizden yardım istiyorsa mesela bir sıkışmalı trafik kazası olmuşsa acilen bizim ekiplerimizi çağırıyorlar neye yardım gerekiyorsa biz elimizden gediği kadar yardımcı oluyoruz. Bayramın 4. günü depremde yıkılan bina sayısını ilk duyduğumuzda üçtü beşti ama biz yine de koştuk üstümüzü giydik müdürlüğümüze gittik çünkü afetin sizi nerede yakalayacağı belli değil. Biz yöreye en kısa nasıl varırız diye bunun çalışmasına girdik.Yıkılan bina sayısı sonrasında 23’e çıktı. İlk olayda 43 kişilik ekip gönderdik. Bizim ekibin tamamı ve İnönü Üniversitesi kurtarma ekibi Makut’u yöreye gönderdik. Bunlarda yarı profesyonel dediğimiz ekipler. 17 Ağustostan beri görülmemiş bir yardım seferberliği vardı. Gerçekten görevlerini iyi yaptılar. O kadar çok kurtarma ekibi vardı ki zaman zaman koordinasyon eksikliği ortaya çıkıyordu. Bu iş o kadar şevkle yapılan bir iş ki artık evrensel hale gelmiştir. Her iş insanın ahlaki durumuna göredir. Şili bizden daha geri bir ülke ama 8,2 şiddetinde olan depremde dahi bizden çok daha az kayıp verdiler. Neden verdiler? İşte bunu kendi vicdanlarımıza sormamız gerekiyor.
15 / H. Cemal Akın: Kendi belediye başkanlığı dönemimizde kentsel dönüşüm projesi başlattık, şimdiki belediye başkanı Ahmet Çakır da bu çalışmaları devam ettiriyor. Malatya birinci derece deprem bölgesindedir. Yıllardan beri bu konuyla ilgili kentte gereken hassasiyet gösteriliyor. Beydağı'nın eteklerinde depreme dayanıklı yapıların inşasının devam ediyor, büyükşehir olma yolundaki Malatya'da bu konuda pek çok çalışma yapılıyor; inşallah deprem Malatya için tehlike olmaktan çıkacak.
16/ Veli Ağbaba: Son depremde Erciş’te olan biri olarak gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. En önemli eksikliğin bir yönetim eksikliği olduğunu gördüm. Hükümetteki insanlar oraya hızlı ulaştıklarını söylüyorlar ama bu hızlı ulaşmanın bir fayda sağlamadığını açıkça söylemek lazım. Çünkü oraya giden arkadaşların çoğu, görev yapan insanların işlerini de aksattı. Depremde gittiğimiz zaman oradaki kaymakam jandarma komutanı herkes panik halinde hiç kimse ne yapacağını bilmeyerek etrafta koşturuyorlardı. İlk gittiğimizde 7 katlı bina yıkılmış ve çoğu asker polis eşi birbirine girmiş millet ne yapacağını şaşırmıştı Erciş’in içine girdikçe korkunçluğunu oradan gördüm müthiş bir başıbozukluk vardı. Sonradan vali geldi ve onlar da bir şey yapacak durumda değil çünkü bu konuda tecrübeleri yok. Yapılması gereken en temel şey depremi yönetecek ekipler kurmak. AFAD denen kuruluş sınıfta kaldı. Kızılay da sınıfta kaldı. Burada hiç ayırmadan kim varsa yerel yönetimler siyasi partiler herkes sınıfta kaldı buna kendimizi de katabiliriz. Benim önerim Türkiye’de her 5 ilde bir afet koordinasyon merkezi kurulması lazım. Örnek olarak Erzurum, Ağrı, Van, Bitlis, Muş burada olacak depremleri Erzurum valisi yönetmelidir ve bu tür durumlara hakim olmalıdır. Oraya yardım için kamyonlar geliyor nereye gideceği belli değil. Kurtarma ekipleri yavaş yavaş gelmeye başlamış kimin nereye gideceği belli değil. Afet yönetimi de sınıfta kaldı. Sivil savunmada kurulan birliklerin hantal olduklarını düşünüyorum. Orada başarılı olan kurumlar özel şirketlerdi. Asker de başarılı idi ama devlete bağlı olan sivil savunma ekipleri başarısızdı. Başbakan yardımcılarından biri gelen yardımları reddedip biz kendimizi test ediyoruz diyor. İnsan öldürmeyle eşdeğer bir şey bu. Dünyanın her yanında bu konuda uzman olmuş arama kurtarma ekipleri var. Maalesef biz istediğimiz noktada değiliz. 1999 depreminde kimse ders çıkarmamış. Buna devletin görev yapan tüm kurumları dahil. Bunun sonunda hiçbir şey elde edememişiz. Müteahhit olmak kadar kolay bir şey yok. İş, yapan adamın insafına kalıyor. Deprem mi katil yoksa bunlara izin veren yönetimler mi? Deprem burada olacak gibi gözüküyor. Akçadağ Anadolu Öğretmen Lisesi var 4 şiddetiyle yerle bir olacağı söyleniyor. Hasan Çelebi Lisesi de aynı şekilde. İşte ihaleyi bekliyorlar. Malatya’da hiç zaman geçirilmeden tüm binalar gözden geçirilmelidir. Deprem sonrasında ise yaşanan öyle bir rezalet var ki içler acısı. Çok sayıda çadır var ama çadır dağıtırken problem yaşanıyor. İşte yağmalıyorlar sonrasında ise yağmacı diyorlar ama buna sebep olan şeyleri araştırmıyorlar. Eğer sen güven verirsen kimse yağma yapmaz. Çadır kurulacak yer de yoktu bu düşünülmeli. Bu depremde ortaya çıkan bir şey var bir gazeteci arkadaş yazmıştı depremde ortaya çıkan iki yarık var bir deprem yarığı bir de siyasetçilerin yapmış olduğu yarık. Siyasetçilerin ekmiş olduğu tohumlar yeşermeye başladı. Bırakın ölsün diyen insanlar vardı. Türkiye’de on yıl önce böyle şeyler söylenecek denilse kimse inanmazdı. Bunun sebebi cehalet değil bunun sebebi siyasetçilerdir. Sen ayrıma başlarsan bunun önüne geçemezsin.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Email, telefon, davetiye ve ziyaret yaparak çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, telefonla davet edildiler.
MEDYA İLE
30 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email, telefon, davetiye ve ziyaret yaparak sivil toplum örgütlerini davet ettik.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM Girişimcisi
12.11.2011 Malatya kMM Toplantı Tutanağı
previous post