YER: Divan Otel
TARİH: 11 Şubat 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Mersin Sanayici ve İş Adamları Derneği Mustafa Güler
2/ Girişimci Kadınlar Derneği Ayferi Tuğcu
3/ MERYAP Mustafa İşbilir
4/ Mezitli KAY. Sos. Yardımlaşma Derneği Ahsen Ak
5/ MÜSİAD
6/ Mersin Tabip Odası Ful Uğurhan
7/ Akdeniz Derneği Seyfettin Ülger
MESLEK ODALARI
1 /
SENDİKALAR
1 /
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Cemal Altan- Öğretim Üyesi
2/ Ulaş Bayraktar- Öğretim Üyesi
3/ Yusuf Zeren- Öğretim Üyesi
4/ Ayla Gündoğdu- Avukat
5/ Asiye Erdener
6/ Hasan Engin
7/ Murat Direkçi
8/ Ahmet Baran
9/ Toprak Çalışkan
10/ Baran Korkmazoğlu
GOZLEMCİLER (TkMM toplantılarında partilerin il yöneticileri gözlemci oluyor)
1 / Ahmet Uygun- CHP İlçe Yöneticisi
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Aytuğ ATICI- CHP
2 / Hüseyin ÇAMAK- CHP
BELEDİYE BAŞKANLARI
1 / Neşet TARHAN- Mezitli Belediye Başkanı
MESAJ YOLLAYANLAR
1/
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 28 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Salih Pala
2 / Abdi Satıroğlu- Tercüman
3/ Hüseyin Kar- İhlas Haber Ajansı
4/ Neslihan Yalçın- Çukurova
5/ Turgay Demirtaş- Kanal 33
6/ Abdullah Öztürk
MODERATÖR
YUSUF ZEREN- Toros Üniversitesi Öğretim Üyesi
KONULAR
GENEL KONU: Anayasa Değişikliği Paketi 1
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
(DİKKAT: Önce sivil toplum konuşacak, MV’lerine daha sonra sorulacak: Siz ne diyorsunuz, ne yapmayı düşünüyorsunuz şeklinde)
1 / Ful Uğurhan: Mersin Tabip Odası başkanı
En rahatsız olduğum nokta partili cumhurbaşkanı. Zaten fiili olarak devam eden bu durumun resmileşmesinin sonuçlarından çekiniyorum.
Benim için güvenlik sorunu en büyük sorun. İlk defa bir 1 ocakta göz yaşları ile uyandım. Hayatımda bu kadar mutsuz, güvensiz ve mutsuz olduğumu hatırlamıyorum. Barbarlığın çağından bu görüntüleri 2017 yılına yakıştıramıyoruz. Mevcut hükümetin yanlış politikalarının sonuçlarıdır bu. Değişiklik bu durumu daha vehametini arttıracak. Örneğin işten atılan büro emekçilerinin basın toplantısına katıldığım için 140 lira kabahatlar kanuna göre ceza ödedim. Hakkımızı aramak kabahat oldu. Cumhurbaşkanının partili olması ile bu tür kabahatlerin sayısı artacak.
Kadınlar için de hiç iyi gelişmeler olmayacak. O yüzden ben kuvvetli bir hayır diyeceğim. Bir de yanlış enerjı politikalar daha da kötüleşecek, ekolojik, demokratik ve kadınlar açısından hiç iyi olmayacak.
2/ Seyfettin Ülger, (Akdeniz Derneği)
Askeri mahkemeler yüksek mahkeme olmaktan çıkıyor. Siviller de yargılanabilecek. Bu doğru bu bir düzenleme…
HSYK, üyelerinin belli bir örgüt tarafından ele geçirilmesi vahim sonuçlar doğurabiliyordu. Yürütmenin etkisi artıyor ve siyasilerin etkisi artıyor. HSYK’ya yeniden seçilme hakkı, bunu sağlayacak siyasilerle daha iyi geçinme eğilimlerini ortaya çıkarbilir. Bu yakın vadede yürütülemez, düzenlemeler kaçınılmaz.
Yürütmenin değişmesi, bakanların meclise karşı sorumlu değil, cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacak. Seçilmiş Cumhurbaşkanının sorumluluğunu artıracak, topluma karşı. Başbakanlarla ve cumhurbaşkanlarının ayrı partili olması geçmişte çok vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Bu gerilimler çok ciddi siyasi sonuçlar çıkarabiliyor. Davutoğlu döneminde bie sıkıntılar çıktığı için bu sistemi değiştirmeyi istiyor.
Cumhurbaşkanının devleti temsil etmesi ve ordunun başında olması sebebiyle. Eksiklikleri var ama kabulü gereiyor.
3/ Cengiz Çatak (avukat)
Asıl tartışılması gereken nokta yargı. 2010 reformu ile yargı cemaate ele geçirildi. HSYK’de 2012’den sonra belli bir kesim yargıdan tasfiye edildi. Bence asıl amaç yargıyı ele geçirmek. 1980’de bile böyle işkenceler yaşanmadı çünkü mahkemeler işkence makamı oldu.Ergenekonda olduğu gibi yargı süreci sulandırılıyor. Asıl sorun demokratikleştirne olması lazım. YöK’ün kaldırılması siyasi partiler yasasının değiştirilmesi gerekli. Toplum siyasetten gittikçe uzaklaşıyor. Avukatlar ve esas hakimler hiç bir konuda aleyhte karar değil, beyanat bile veremiyor. Hakimler bile tedirgin, korkuda. Böyle bir korku imparatorluğu cumhuriyet tarihinde yaşanmadı. Bunu aşmanın yolu hayır demek.
4/ İhsan Kamalak (öğretim üyesi)
Çok daha güçlü bir hayır gerekiyor. Başta konuşmamız gereken yaşadığımız deneyim değil, hukuk devleti ilkesi. Güçler ayrılığı nedir diye sormadan tartışılmaz. Demokrasi nedir tartışmasından bağımsız bunu tartışamayız. Bazılarımız mevcut cumhurbaşkanına güveniyor olabilir. Ama diğer liderlere bu yetkiler yakıştırılabiliyor mu? Bu yetkiler ciddi güç zehirlenmesine sebep olabilir. Yasama yetkisini devrediyor kararnameler marifetiyle.
Yargıya yönelik yetkiler: yargı, HSYK başkanlığı artık seçilmiş bir bakan olmayacak, Amerikan sistemindeki gibi atanmış sekreterler olacak.
Meclis başkanın bütçesini kabul etmese bile, belli bir orandaki artışla bir önceki senenin bütçesi yürürlüğe girecek.
Güçler ayrılığı, Amerikada mesela yürütme ve meclis arasında denge var. Bu sistemde yok,
Sağı solu yok, bir partiye oy vermiyoruz. Türkiye’nin geleceğine karar veriyoruz.
5/ Aytuğ Atıcı:
Bize üç soru sordu. Yakup bey bize 3 soru sordu: karar süreçlerinin demokratikleştirilmesini istiyor muyuz?
Konuşmaya devam etmek istiyor muyuz?
Diyalog zemini nasıl kurulacak?
Tek soru OHAL’de karar alma süreci demokratik midir, değil midir? Şu referandum sürecinde evet dediğinizde başınıza bir şey geliyor mu, hayır dediğinizde geliyor mu?. Sosyal medyada görüş paylaştığınızda başınıza bir şey geliyor mu? Partiler tv’de eşit temsil edilebiliyor mu? Hayır tshirtü giyenin başına bir şey geliyor mu?
Yürütmenin başı bir partinin genel başkanı olmalı mı? Cumhurbaşkanının herkesi kucaklaması gerekir mi gerekmez mi? Oysa bu sistem tarafsızlığı yok ediyor.
15 temmuzda hain bir kalkışma yapıldı. Cumhurbaşkanının yanına gittik mesela oraya kaçak saray dediğimiz halde. Çünkü makamı tarafsız saydık. Artık öyle bir tarafsızlık söz konusu olmayacak.
Eğer evet dersek, kararname çıkarma yetkisi verilecek. Meclis kanun çıkardığına çocuk tecavüzcülerinde olduğu gibi kamuoyu tepkisi ile durdurulabilirdi. Cumhurbaşkanında olsa bu geri dönme şansı olmazdı.
Biz şu partiye oy vermeyin demiyoruz. yetki vermeyin diyoruz. RTE’yi seviyorsanız kabul etmeyin çünkü 2 buçuk sene sonra yürürlüğe girecek, belki o zaman o olmayacak. Kiracıya tapuyu vermeyin.
Bakanlar milletvekili olabilir ama o zaman miletvekilliğini bırakmak durumunda kalacak. Başkan Meclis’i de fesh edilebiliyor.
Bütçe yetkisini tek bir insana veriyorsunuz. MGK’ye tek bir kişiye yetki veriyorsanız. Denetlenebilir mi, pratik olarak denetlenemez. 400 milletvekilinin onayı gerekiyor. Oldu diyelim, yüce divanının 15 üyesinin 12sini cumhurbaşkanı atıyor. Seviyorsanız akp’yi, cumhurbaşkanını seviyorsanız oyunuzu verin ama yetkiyi vermeyin.
6/ Mustafa Güler (iş adamı, MESİAD)
Anayasalar değişebilir ve değişmelidir çünkü ortak metinlerdir. Bunlar böyle değil biliyoruz, o yüzden değişmesi gerekir ama insan haklarına saygı yönünde değişmesi gerekir. darbe günlerinde yapılan anayasa tabii ki değişmelidir. Ama bu şekilde değiştirilmesi uygun değil, böyle değiştirilmesi caiz değil.
Yargı bakımında yetki kadar denetim de sağlanmalıdır. Bu sistemde adil bir yargılama beklenemez. Bu yetkileri neden veriyoruz. Basit gerekçe başbakan ile chş arasında sorun çıkıyor. Çıkmalıdır zaten. Görüş ayrılığı varsa kararın olgunlaşması gerekir. Tartışmadan kabulünü neden istiyoruz.
15 temmuz sonrasında cumhurbaşkanı yanıldık dedi. demek ki yanılanabiliniyor, bu yanılgıları engellemek için kararların tartışılması gerekir. Bu tartışmanın gereksizliğine işaret etmek bir garabet.
Yargı bağımsızlığı yoksa geriye suç kalır. Tabelasının ne olduğu değil, kararlarının objektif olması önemli. Hesap verilebilirliği önemli.
7/ Cemal Altan (öğretim üyesi)
Anayasa değişikliğinin maddelerinin herbirinin ayrı ayrı gerekçesi var ama genel gerekçelere bakılması lazım.
Bunlardan birisi 1982 anayasanın askeri yönetim tarafından hazırlanmış olması. Biz paketlerle bunu değiştirmeye çalışıyoruz bu da paketlerden birisi bu.
Bu milli iradeye öne çıkaran bir pakettir çünkü parlamentoyu biz seçiyoruz ama öte yandan cumhurbaşkanını da halka seçtiriyoruz. İkisini de halk seçiyor ama yürütme iki başlı halde. Bu paket tek başlılık getiriyor.
15 temmuzda halk ülkesine sahip çıkmıştır. Ülkesine sahip çıkan halk yönetime de sahip çıkacak. Yürütme dolaylı olarak halka karşıydı çünkü meclis üzerinden gerçekleşiyordu şimdi doğrudan halka sorumlu olacak.
Mevcut hal, cumhurbaşkanını devlet memuru kılıyor. Seçimle belirlenmesi ile halka karşı sorumlu olması için devlet memurundan ibaret olamaz. Bu mantıkla da partisinin devamı getiriliyor.
1983’den beri 21 hükümet kuruldu, 1,5 yılda bir hükümet bu da istikrarsızlık yaratıyor, Bunun için de gereklidir.
Yürütmenin yasamanın içinden çıkması da bir sorun. Bu düzenleme ile sert bir çizgi çiziliyor.
8/ Asiye Erdener Gürses (emekli)
Kadınca seslenmek istiyor. Türkiye yanıyor, her yerden ağıtlar çıkıyor ve biz kişileri kurtaran anayasa peşinden koşuyoruz. Bunu düşünmek için ruhsuz olmak lazım. Bu çocukların nafile ölümünü bile tartışamıyoruz. İnsaflı olun. Bu kadar acelesi vardı da cumhurbaşkanı neden bekledi o kadar onaylamak için.
Geçen refrandumda yetmez ama evet dendi. Orada da oy alımın kesimin damarları önemliydi. Bizden sonrası tufan anlayışı önemliydi.
Bu partili cumhurbaşkanına hayır diyeceğim. Haksızlığa uğradığımda kime başvuracağım? Ben birilerinden izin alarak mı hak arayacağım. En tepedeki herkesi kucaklamak zorundadır ki bu yönde yeminleri var. Bu iktidara güvenmiyorum. 15 senedir güvenmiyorum.Davutoğlu’nu bile bir gecede değiştirmişlerdi. Susma sustukça sıra size gelecek dediğimizde bunu kastediyorum. Ben buna hünkarlıktır diyorum, benim buna biat edecek halim yok. Siyasetçilerin güvenilir olması önemlidir. Dış politika bile oturtamadık. Güvenilir insanlara ihtiyacımız var.
9/ Hüseyin Çamak (Milletvekili)
Herkes maddeleri biliyor.
Temel Karahanoğulları geçen gün şöyle dedi “bir sms geldi, evet diyeceğim ama düşünürsem hayır demem lazım”. Hepimizin düşünmesi lazım. 18 maddenin içinde 50 madde var aslında gizlice.
Temel iddia halk seçiyor, halka sorumlu olması lazım. Bu şart değil.
Şimdi anketler bıçak sırtı var. Öyle çıkarsa bu ne kadar meşru? Bu kadar siyasi, diplomatik sorun varken hiç yokmuşcasına. iyi düşünmek lazım. eğer demokratik, özgürlükçü bir ülke bırakmak istiyorsak buna itiraz etmemiz lazım.
Dün Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde olanlar bir demokratik ülkede olabilir mi? Masum bir basın açıklamasına bile gösterilen tepki varken yarın neler yaşayacağız?
Bakanlara ulaşamıyorsak, valiye ulaşamıyorsak. Bir de yetkiyi tek kişiye bırakacak olursak neler olur. Terörden yana olanlar hayırcı diyorlar, böyle şey olabilir mi?
Cumhurbaşkanının hakim, tarafsız olması gerekiyor. Parlementer sistem bunu gerektiriyor. Zaten en geri ülkeler başkanlıkla yönetilirken, bir de biz Türk usulü olanını getiriyoruz. Bu otelde bile bir müdür varsa onu denetleyen bir mekanizma vardır. Burada tamamen denetimsiz bir sistem geliyor. Aksini iddia eden varsa değişikliği okumamıştır.
Biz chp olarak parti adını kullanmadan türk bayraklarla görüneceğiz. Mevcut sorunlar bu sistemle çözülemez değil 600, 400 vekil bile fazla, daha az olsa daha verimli olur. zaten bir şey yapmıyor vekiller, haberleri bile yok.
Bir oyun bile çok kıymeti var.
Olmazsa değiştiririz deniliyor, 1982 anayasasını değiştirebildik mi?
AKP kadınlarının %80’i kararsız çıkmış bir çalışmaya göre.
10/ Ulaş Bayraktar (öğretim üyesi)
Bu yetkilerin mevcut cumhurbaşkanı tarafından nasıl kullanılacağını biliyoruz. 2014’ten bu yana fiili kullanılan, OHAL döneminde iyice artan bu tecrübe onun başkan olması halinde nasıl bir yönetim olacağının izlerini taşıyor.
Esas sorun bu yetkilerin bu kadar liderlik vasfı olmayan bir başkanın elinde nasıl kullanılacağı. Ben ana muhalefet liderinin yerinde olsam kendi resmimi basar altına “ya ben başkan olursam?” yazarım. Ya Demirtaş başkan olursa, Davutoğlu, Demirtaş, Gülen, E. İhsanoğlu seçilecek olursa da bu başkanlık yetkilerini layık görecek misiniz? Başlarda bir arkadaş Necdet Sezer zamanında, hükümet ile cumhurbaşkanı arasındaki sorunları hatırlattı. Ya Sezer bu yetkilere sahip olsaydı?
Kaldı ki, AKP hükümetlerinin ekonomi, AB, mega projeler gibi icraatlarının hepsinin parlamenter sistem sayesinde olduğunu hatırlamak lazım. Dolayısıyla parlementer sistemin içinde de istikrar ve icraatın olabildiğini hatırlamak durumundayız.
11/ Ayla Gündoğdu (avukat)
Öyle bir korku imparatorluğu yaratıldı ki, her sabah 6’da kalkıp, vatandaşların sorularına cevap vermeye başlıyorum. Sadece “uzun adam” dediği için göz altına alınan kişilerin dosyalarının peşinde koşuyorum. Göremiyoruz müvekkeli, gördüğümüzdde çoktan hazırlanmış buluyoruz iddianeme. Hemen tutuklanması için sulh cezaya gönderiliyor. Sadece 3 avukat alınıyor, sanıkla birlikte o da isminin önceden verilmiş olması gerekiyor. Adil yargılanma ortamı ortadan kalkmış durumda.
12/ Ahmet Uygun
Bu sorunlar çözülecek olsaydı şimdiye kadar neden çözülmedi? Kamu görevlilerinin aktif olarak kampanyanya katıldığını hiç görmedim.
Şimdi bir kredi verdiler (50bin lira hibe) faizsiz sanılıyor oysa bu cebimizden çıkıyor, bu rüşvet. Ötv, promosyon rüşvet. Bunlar halkın oyunu almaya yönelik rüşvet.
13/ Ahsen Ak (Mezitli Sivil Toplum Derneği)
Avukatlar hukuk dilini neden türkçeleştir miyorsunuz?
İleri demokrasi denilen zamanında tüsiad hükümet düşürmedi mi? Muhturalarla hükümetler düşmedi mi? Bu ileri demokrasi mi? 1982 anayasasını büyük bir çoğunluk kabul etmedi mi?
Şimdi hayır diyenlerin bugünlere gelmemizde hiç suçu yok mu, neden evet diyorlar düşünmek lazım. Tüm geçmişte yapılanlar buna hizmet etti
Bazı icraatlar, hizmetler sırf belli kişilerin kaprisleri yüzünden aksadı. Şimdi evet deyince halk geçmişte ektiğiniz tarlaya bakmanız lazım.
14/ Abdullah öztürk (Gazeteci)
Şimdiki kavga cumhuriyet öncesinin kavgasıdır. Bu hilafetin cumhuriyetle olan kavgasıdır, imar, hizmet kavgası değildir. Sol hiç iktidar olmadı.
Hükümetler düştü zamanında evet ama artık kimse denetleyemeyecek. Kimse 5 yıl boyunca hesap soramayacak. Hatta sonra da sorulamaycak. Hizmet değil sorun, belediye başkanını beğenmezseniz değiştirebilirsiniz. Ama cumhurbaşkanını denetleyemiyorsunuz bile.
15/ Yusuf Zeren
Refrandumun ohal ortamında yapılmasını çok sakıncalı buluyorum. İçime sindirmem zor.
İkincisi anayasa değişiklikleri elbette yapılacaktır ama bu tepeden değil, tabandan yukarıya yapılması gerekir.
Bunlar olmasaydı daha demokratik bir sonuç çıkabilirdi.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
MİLLETVEKİLLERİ İLE
MEDYA İLE
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu ve genel konunun anayasa olan ilişkisi ele alındı. Neler olumlu, neler olumsuzdu, düzeltmek için neler yapılmalı? Mutfaktan istenen ve beklenen şeyler varsa bunlar neler?
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Mersin kMM Hamalı Erkan AKKOYUNCU