YER: EĞİTİM-SEN 2 NOLU ŞUBE TOPLANTI SALONU
TARIH:11.02.2017 saat: 13- 00- 15:15
KATILIMCILAR:
DERNEK VAKIF VE GIRISIMCILER:
1- Zeytin Dalı Diyalog Süleyman Eriş
2- Genç Beyinler Hasan ALTINAY
3- Diyarbakır Kadın Girişimciler Meltem BAKIR
4- Mazlum-der İbrahim AY
SENDİKALAR
1- Eğitim-sen İlknur AVCIOĞLU
ODALAR:
1- Elektrik Mühendis Odası Ümit DEMİR
2- Mimarlar Odası Sait BİNGÖL
KATILAN MILLETVEKILI VE SIYASI PARTI TEMSILCILERI:
YOK
GOZLEMCI: 0
MODERATÖR: Mehmedi AKTOPRAK
GENEL GÜNDEM: ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-1 ( YÜRÜTME)
KONUŞULANLAR:
Diyarbakır kMM Şubat ayı toplantısı 11.02.2017 saat: 13.00 da Eğitim-sen 2 nolu şube toplantı salonunda başladı. Telefonla aranmalarına ve mail davetlerine rağmen milletvekili katılımı olmamıştır. Toplantıda önceden hazırlanan görsel materyal sunumu yapıldı, toplantıya geçilmiştir. STK temsilcileri görüşlerini ifade etmişlerdir.
Sait BİNGÖL ( Mimarlar Odası Yön Kur.Üyesi): İlk defa bu türden bir toplantıya katılıyorum, konu çok güncel olduğu için ilgimi çekti. Anayasa değişikliği zaten şu an bu ülkenin 1 numaralı konusudur. Onun için mecliste yeterince tartışılmadığına inandığım anayasa değişikliğinin mutlaka tartışılması gerekiyor. Çünkü toplumun tümünü ilgilendiriyor. Bu konuda mecliste sert tartışmalar oldu, hatta aşırı sert görüntüleri gördük, ama daha fazla uzlaşma imkanı olsaydı, ortaya herkesin kabul edebileceği bir şeyler çıkardı. Yürütmenin başı Cumhurbaşkanı oluyor, ben ülkemizin buna hazır olmadığını düşünüyorum. Çünkü sembolikte olsa, o makam herkesi kuşatmalıdır. Oysa yürütmenin başı olan bir kişi, partisi varsa, kolayca toplumu kuşatamaz ve herkese aynı yakınlığı gösteremez. Bunun için sakıncalı diyorum.
Hasan ALTINAY ( Genç Beyinler Diyarbakır Grup Sözcüsü) : Tüm Türkiye’de şu an tek konuşulan şey, referandumdur. Bu noktada genç bir insan olarak, daha fazla bilgim olmasını isterdim. Çünkü ülkenin ve bizlerin geleceği söz konusudur. Şu an ülkede ki parlamenter sistem yetersiz olsa da, ona alternatif olarak bize sunulan yeni anayasa değişikliğinin de sakıncaları var. Tek adam korkusu var herkeste, çünkü bütün yetkiler dengesiz bir noktada toplanmış. Bir tek kişide bu kadar yetki söz konusu ise, yürütme gücünü kim kontrol edecek? Bu kişisel bazı sorunlar kadar sistem sorunudur. Kişiler üzerinden konuyu konuşmak doğru değil kesinlikle…..Bu noktada bu yetkileri kim kulllanmaya kalksa, tepki çekecektir. Onun için yürütme noktasında mevcut sistem daha iyiydi. Başbakan ve bakanlar meclise karşı sorumluydular, bu bir bakıma bir yeni krizi önlüyordu. Yürütmenin doğuracağı yeni bir krizi kim çözecek?
Nezahat BARUTÇUOĞLU( Ka-der Diyarbakır Şube Başkanı): Yürütme noktasında, zaten şu an büyük ölçüde bir Cumhurbaşkanının ağırlığı var, ve istediğini yaptırıyor. Belki de yapılmak istenen bu değişiklik, olaya hukuki bir boyut kazandırmaktır. Yoksa fiili bir başkanlık var zaten, bakanları ve büyük icraatları hep yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı yapıyor. ABD benzeri bir başkanlık söz konusu olsa, belki sistem çalışması adına onaylayabilirdi toplum, ama bu değişiklik içinde büyük bir karmaşayı besliyor. Yürütmenin başına meclis fesih yetkisi verilmesi, ve yürütmenin tüm kadrosunu seçmesi, çok kuşku yaratan bir değişikliktir. Zaman içinde diktatörlük yaratabilir. Cumhurbaşkanını yargılamak neredeyse, artık yeni dönemde imkansızlaşıyor. Siyaset bu kadar duygusal iken, hangi yürütme birimi objektif olabilir ki?
Süleyman ERİŞ (Zeytin Dalı Barış Grubu) : Ben kişisel olarak evet diyorum bu anayasa değişikliğine, çünkü ülkenin önü açılmalıdır. Bu noktada tüm dünya bizim ülkemizin karşısında iken, yürütme güçlü olmalı,15 Temmuz darbesi bize birçok eksiklik olduğunu gösterdi. Mecliste uzlaşı olsaydı, ve Yenikapı ruhuna uygun bir taslak çıksaydı, hepimiz çok büyük bir mutluluk duyacaktık ama, şimdi haliyle bazı çekişmeler olacaktır..
Ümit DEMİR ( Elektrik Mühendisleri Odası Yön.Kur.Üyesi) : En kapsamlı ve sistemi etkileyecek olan değişikliği referanduma götürüyor siyasal iktidar. Bu noktada uzlaşı ile bunun yapılmaması, toplumda bir kamplaşma yaratmıştır. Gelişmiş ülkelerde başkanlık yetkisi kısıtlanırken, bu kadar güçlü bir yürütme gücünü istemek, sistemi baştan aşağıya kadar değiştirmek, kesinlikle bir büyük kaosu beraberinde getirecektir. Anayasal bir yetki olsa da, bu güç bizim gibi ülkelerde, çok kötü kullanılacaktır. Artık hiç kimse siyasal iktidara hesap soramayacaktır, aynı zamanda bloklaşma rahatsız edici bir hal alacaktır. Yürütmenin yaşadığı değişim konusunda halkın yeterince bilgisi yok, nasıl bu durumda sağlıklı oy kullanacaktır ,, bilmiyorum.
Meltem BAKIR ( Diyarbakır Kadın Girişimciler İnsiyatifi): Bu türden büyük bir anayasa değişikliğine iktidar neden ihtiyaç duyduğunu mutlaka biz seçmenlere anlatmalıdır. Çünkü zaten istediği yasayı meclis çoğunluğu ile yasalaştırabiliyordu. Onun için referandum kampanyasında bu durumu açıklamalıdır. Şu an yönetim de bir çift başlılık olduğunu iddaa ediyor iktidar, ben buna katılmıyorum. Küçük bazı sorunlar, bu anayasa değişikliği için önemli bir bahane oldu, bu kadar yürütme yetkisi çok tartışmalıdır. Meclis kendi gücünü kaybedecek, zaman içinde daha sert bir tek adam yönetimi doğabilecektir. Onun için toplum bu tür toplantılarla aydınlanmalı, tartışarak önyargıdan uzak tercihlerde bulunmalıdır. Evet ya da hayır, bizlerin tercihidir, bu suçlama nedeni olmamalıdır.
İlknur AVCIOĞLU ( Eğitim-sen 2 nolu Şube Üyesi): Demokrasi ve hukuk adına bu son anayasa değişikliğine yüksek sesle hayır diyorum, çünkü bu noktada sorun sadece başkanlık yolu ile baskıcı bir yönetim ortaya koymaktır. Şu an ülkede hukuk askıya alınmıştır, kamudan ihraç edilen kişiler nerede haklarını arayacaklarını bilmiyorlar, olağanüstü hal bahanesi ile baskı sistemleştiriyor. Olağanüstü halde referandum olmaz, çünkü hiç kimse özgürce seçimini yapamaz. Bu bir tür otoriter başkanlık ya da krallıktır. Bunun için halk ret etmelidir. Yürütmenin güçlendirilmesi, demokrasinin güçler ayrılığı prensibine aykırıdır, bu noktada yeni durum herkesin aleyhinedir.
İbrahim AY ( Mazlum-der Yönetim Kurulu Üyesi) : Başkanlık dense de adına, bu yeni sistem daha fazla yürütme, daha az yasama ve yargı demektir. Cumhurbaşkanına meclisi fesih yetkisi galiba dünyada en ilginç örnektir. Bütün meclisin feshi, milletin iradesini yok sayılmasıdır. Onun için dengeli bir sisteme ihtiyacımız var. Üyelerini atadığı Anayasa Mahkemesi, artık hiçbir yasayı objektif açıdan Cumhurbaşkanı aleyhine inceleyemeyecektir. Yürütmenin güçlendirilmesi, bizim ülkemiz için çok büyük sistem sorunları doğuracaktır. Bakanları atamak, görevlerine son vermek, ve istediği yasaları kararname olarak çıkarmak, büyük bir sorundur.