YER:Taşbaşı Kültür merkezi
TARİH:9Aralık 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Sivrihisar Eğitim Vakfı(Naci Şakar Yönetim kurulu başkanı)
2/Çevre Derneği( Mustafa Olgun yönetim kurulu üyesi)
3/Eskut ( Mahmut Makas yönetim kurulu üyesi)
4/Mihalıçıklar Derneği( İsmail Can yönetim kurulu başkanı)
5/Af Örgütü (Şükrü Özer)
6/İçad işitme engelliler( Atiye Yıldırım)
7/7 Cüceler derneği (Erdal görgü)
MESLEK ODALARI( Katılmadı)
SENDİKALAR
Eğitimsen Yönetim kurulu üyesi( Faik Alkan)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Anadolu Üniversitesi(Ufuk Aydın)
2/Anadolu Üniversitesi(Murat Güldoğan)
3/İsmail Dağlı
4/Meryem Yurdagül
5/H Ziya Kandilci
6/Ergün Çetin
7/Aynur Orpak
8/Kanal 26( Erhan Yılmaz)
9/Elveda Erdoğdu
10/Ercan Orpak
11/Sevim Akkılıç(İcad)
12/Halit Demet
13/Haşmet Porsuk
14/ Feriha Denizkurdu.
15/Ezgi Güzel
GÖZLEMCİ
Liberal Demorat Parti il başkanı :Önder Atan
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ:Katılım olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI:Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
MEDYA:
1/Kanal 26
2/ESTV
3/Sakarya Gazetesi
4/İki Eylül Gazetesi
5/Anadolu Gazetesi
6/İstikbal Gazetesi
7/Milli İrade Gazetesi
8/Şehir Gazetesi
9/İstikbal Gazetesi
MODERATÖR
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ufuk Aydın
KONULAR
Genel Gündem: Dokunulmazlık
Yerel Gündem: Üniversite de Reform
( Stklardan gelen istek üzerine.)
KONUŞULANLAR
1/Moderatör :Ufuk Aydın: Yüksek öğretim, oldukça kapsamlı bir konu. Türkiye'de son zamanlarda birçok üniversite açılması eleştirilirken, aslında ülkemizdeki üniversite sayısı Avrupa, Amerika ve Hindistan'a göre hala düşük. Ülkemizde şu an yüz altmış sekiz üniversite mevcut. Öğrenci sayısı üç milyon sekiz yüz bini biraz aşıyor. Bunların sadece iki yüz bini vakıf üniversitesi öğrencisi. Vakıf üniversitesi öğrencileri genele oranla %10 un altında. Bu anlamda devlet üniversitelerinin ezici üstünlüğünü görmekteyiz. Türkiye'de akademik personel sayısı yüz bini biraz aşıyor. Akademik personel sayısında da vakıf üniversiteleri çok geride. Ancak; hoca-öğrenci sayısı oranı olarak %10a varamayan vakıf üniversiteleri, tüm üniversitelerin %30unu oluşturuyor. Üniversiteler hakkında yasa 1981 yılında kabul edilmiş. Darbe döneminin tüm baskısını bu yasada açıkça görebiliyoruz. YÖK kanunu, anayasanın kabulünden önce kabul edilmiş bir kanun. Bu anlamda genelden farklı; yani anayasaya kanuna uydurulmuş 2012 yılının ortalarında YÖK yasasının değişmesi gündeme geldi. Bu süreç ilk etapta bizlere YÖKün vesayetçi yapısının değişeceğini düşündürdü ve heyecanla karşılandı.2012 Eylül ayında YÖK tarafından üniversitelere bir metin gönderildi. Bu metinde YÖKün yasayı değiştirmek istediği ve üniversitelerin bu konuda görüş bildirmesi belirtiliyordu.Değişiklik olumlu karşılandı ancak görüş bildirmek için istenen cevap süresi oldukça kısaydı.Taslağın içeriğinde kurumsal özerklik, şeffaflık, rekabet, mali esneklik gibi ilkeler vardı. İlkeler olumluydu ancak uygulanabilirlik konusunda şüphe uyandırıcıydı. Taslak, hazırlanırken sadece devlet üniversitelerinin göz önüne alındığını ve bir anayasa değişikliği olmadan bunun uygulanamayacağını düşündürdü.Taslakta bahsedilen Üniversite Konseyinin yapısı, akıllarda ciddi soru işaretleri uyandırdı. Öngörülen yapının 12 Eylül dönemindeki eleştirilerden uzaklaşmadığı, merkeziyetçi yapının aynı olduğu ve siyasi iktidarın etkilerine son derece açık bir yapı olduğu ve üniversitelerin ticari değer, fikri mülkiyet, bilgi lisansı, ticaret gibi kavramlarla özdeşleştirildiği görüldü. Türkiye'nin bir sosyal devlet olduğunu düşünürsek bunlar kabul edilemez.Görüş bildirmek için verilen kısa sürenin hemen ardından Ekim ayında daha geniş kapsamlı, içinde maddeler olan yeni taslak gönderildi, yine on beş gün içerisinde yanıt istendi. Ve bu, aslında taslağın içeriğinin ve maddelerinin hazır olduğunu, üniversitelerin görüşlerinin formalite icabı alındığını düşündürdü.Taslakta Türkiye Yüksek Öğretim Kurumu'ndan bahsediliyor. Bu kurum 21 üyeden oluşuyor. Bu 21 üyenin 5 tanesini Cumhurbaşkanı, 5 tanesini Bakanlar Kurulu, 5 tanesini de TBMM atıyor ve bunların hiçbirinin öğretim üyesi olma zorunluluğu yok. 6 üye de YÖK'e bağlı rektörler heyeti tarafından seçilecek olan profesörlerden oluşacak. Net bir şekilde görülüyor ki, siyasi etkilere oldukça açık bir yapı. Taslağın içeriğinde üzerinde basılarak vurgulanan kavram, 'denetlemek'. Bu denetlemenin nasıl bir denetleme olduğu ya da içeriği hakkında herhangi bir açıklama yok. Bu denetlemeler YÖK'ün keyfiliğine kalabilir. Yani YÖK, hoşuna gitmeyen bir bilimsel araştırma konusuna denetleme adı altında engel olabilir. Yeni taslak, YÖK'e üniversiteler üzerinde büyük bir denetleme yetkisi verdiği gibi, denetçilerin kim olacağı da belli değildir.Tüm siyasi partiler YÖK'ün vesayetçi yapısına tepki gösteriyordu ancak taslaktaki yeni YÖK'ün eskisinden kalır yanı yok.Taslaktaki Üniversite Konseyi'nin 5 üyesi üniversite temsilcilerinden, 2 üyesini Bakanlar Kurulu, 2 üyesini YÖK atıyor, bir üyesi mezunlar derneğinden, bir üye de o ilin en çok vergi ödeyen yükümlülerinden seçiliyor. Saydığımız son 6 üyenin akademisyen olma zorunluluğu yok. Bu 11 kişi; dekanları atamak, üniversite adına alım-satım yapmak gibi çok önemli yetkilere haiz.Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak bizce olması gereken yapı taslak haline getiriliyor. Ayrıca önceki metinlere ilişkin eleştiri ve öneriler tarafımızdan YÖK'e gönderildi. Bu taslakta öngörülen yapıda YÖK, bir eşgüdüm-koordinasyon kurumu olabilir, belli araştırmaları yönlendirebilir, yol gösterebilir ama bir denetim yetkisi olmamalıdır. Özellikle bilimsel denetleme yetkisi konusunda hassas davranılmalıdır. Belki akademik ileride denetleme yetkisi kullanılabilir ama bilimsel denetleme o-konusunda bu asla olmamalıdır. Üniversiteler mutlaka bilimsel özerkliği elde etmelidirler. Rektörler Üniversite Senatoları tarafından, dekanlar fakülte içinde seçilebilir. Bu konuda Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin taslak çalışması devam etmektedir.
2/Ziya Kandilçi (Sev Vakfı) Fakülte olarak hazırladığınız taslakta YÖK'ün hangi konuları denetlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
3/Ufuk Aydın: Mali-idari özerklik bakımından YÖK ile işbirliğine gidilebilir. Ama bilimsel denetim ayrı tutulmalıdır, bilimsel denetleme konusunda kırmızı çizgiler olmalıdır. Onun dışında üniversiteler zaten her sene maliye, danıştay tarafından denetleniyor. Bizim taslağımızda rektörü de üniversite seçiyor ve başarısız olduğunda o rektör zaten bir daha seçilemeyecek.
4/ Şükrü Özer(Af örgütü): Son zamanlarda arka arkaya oldukça fazla üniversite açıldı. Yeni açılan üniversiteler eğitim kalitesini düşürüyor mu? Kafamdaki Üniversite özgür üniversite,her kesimin, açığın,kapalının her kesimin okuduğu üniversite,geçmişte öğrenciler insanları, ırklarından, inançlarından, kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarından içeri alınmamışlardır.hem özel üniversite hemde devlet üniversiteleri denetlenmeli,sadece devlet üniversitelerinin denetlenmesi bana Osmanlı İmparatorluğunun son dönemdeki eğitim sistemini hatırlatıyor, o zaman devlet okulları denetlenmiş yabancı okullar denetlenmemiş yabancı okullar ülkenin başına bela olmuş.
5/Ufuk Aydın: üniversiteler ilk kurulduklarında kalite, diğer köklü üniversitelere göre daha düşük oluyor. Ancak zamanla toparlanıyor. Bu geçiş süreci kaçınılmaz. Zaman içinde kaliteli hale gelmeye başlayabilirler. Bu konuda net bir şey söylemek zor.
6/Naci Şakar(Sev Vakfı)Eski YÖK kanununda hiçbir husus öğrenciye indirgenmemişti yani YÖK kanunu açısından bu konuda ne düşünüyorsunuz?
7/Ufuk Aydın: YÖK yüksek öğretim çağına gelmiş öğrencileri planlamalı, durumlarına göre meslek yüksek okullarına yönlendirmeli. Ancak yeni yasada da bununla ilgili bir şey yok.
8/ Halit Demet:Talebeler yeni YÖK kanununa neden karşı?Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci düzeyi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Anadolu Üniversitesi'nin ayrılıp, Açık Öğretim Fakültesinin ayrı bir üniversite olması gündemde. Bu konudaki söylentiler ne derece doğru ve siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Eskişehir' e yeni üniversiteler kurulacağı gündemde. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
9/ Ufuk Aydın: Öğrencilerimizin %30 u hakimlik-savcılık,%70i de avukatlık mesleklerini sürdürmekteler. Ayrıca akademik kariyer olarak da oldukça ilerideyiz. Birçok öğrencimiz akademik kariyerlerine devam edip, mezun oldukları okulun kürsülerinde ders vermektedirler. Fakültemiz sıralama olarak da Türkiye'de devlet üniversiteleri arasında ilk 10 un içerisinde. Yeni kanunda öğrencilerin yönetime katılması ile ilgili hiçbir şey yok. Bu yüzden öğrencilerin tepki göstermeleri normal.AÖF, Anadolu Üniversitesi'nin en büyük fakültesi. Ancak kendi akademik kadrosu hemen hemen hiç yok. İİBF, Hukuk Fakültesi,Edebiyat Fakültesi gibi diğer fakülteler tarafından desteklenen bir fakülte. Bu yüzden ayrılması çok zor.Eskişehir gibi bir öğrenci kentine yeni üniversiteler açılmalıdır. Daha çok öğrenci Eskişehir'deki öğrencilik hayatını tatmalıdır. Eskişehir'e olmasa, başka yerlere üniversiteler açılacak. O yüzden bizim şehrimize açılsın, Türkiye'nin her yerinden öğrenciler gelsin ve bu modern, demokratik şehrin havasını solusun isterim.
10/ Ergün Çetin: Üniversiteye hoca olarak geçtiğimde çok farklı bir kurum olduğunu gördüm. Akademisyenler Asistanlara ders verip yetiştirmeye çalışmıyorlar. Kendi sınavlarına bile girmiyorlar.
11/ Faik Alkan: Üniversitelerin piyasalaşması ne kadar etik? Eğitimsen üniversiteden salon talebi oldu verilmedi bu yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz.
12/ Ufuk Aydın: Ar-ge araştırmalarında piyasa kendi öz kaynakları ile laboratuarlar açmalı, üniversitelerden beyinler gidip o laboratuarlarda çalışmalı.Taslakta bu tam tersi. İlk metinde bu tamamen atlanmıştı, ikinci metinde biraz kırıntıları var.
13/ Önder Artan: Anayasaya göre rektörü oy çoğunluğuna bakmaksızın Cumhurbaşkanı atıyor. Bunun önüne nasıl geçilecek?
14/ Ufuk Aydın: Bunun için ya anayasa değişecek ya da Cumhurbaşkanı'nın takdir hakkı ortadan kalkacak.
15/ İsmail Dağlı:Yeni YÖK yasa taslağında daha özgür bireyler yetişmesi anlamında bir düzenleme var mı?
16/ Ufuk Aydın: Maalesef bu konuda çok gerilerdeyiz. Eski YÖK kanununun darbe etkisinde olduğunu düşünürsek bunu bir derece normal karşılayabiliriz ancak yeni taslakta da bununla ilgili bir şey yok.
17/ Ufuk Aydın: Milletvekili dokunulmazlığı yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı içeriği ile Anayasa Md. 83'te düzenlenmiştir. Bu madde en çok tartışılan fakat buna reğmen üzerinde herhangi bir değişikliğe gidilmeyen maddedir. Anayasa Md. 83/1: ''TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.''- Yasama sorumsuzluğu ilkesi. Anayasa Md. 83/2: ''Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suç üstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.''- Yasama dokunulmazlığı (bağışıklığı) ilkesi yasama sorumsuzluğu ilkesi mutlaktır. Milletvekili sıfatı kalktığında bile geçerlidir. Ancak yasama dokunulmazlığı ilkesi Milletvekili sıfatıyla gelen ve bu sıfat sona erdiğinde ortadan kalkan bir ilkedir. Dokunulmazlık sadece meclis tarafından kaldırılabilir. Bu da biraz ironiktir. Günümüzde polis, milletvekiline trafik cezası bile yazamaz. Neden? Dokunulmazlığı var diye. Halbuki bununla alakası yok.
18/Şükrü Özer: 83. madde en çok tartışılan ama üzerinde oynanmayan madde dediniz. Dokunulmazlık şu an kalkarsa BDP'ye mi yarar?
Milletvekilleri dokunmazlığı kaldırılmalı ve de tüm milletvekillerinin, bugün milletvekili dokunmazlığı kaldırılırsa kaos olur ve ülkenin zararına olur, her şeyin zemin zamanı vardır
19/Ufuk Aydın: Şu aşamada dokunulmazlık kaldırılmamalı. Dokunulmazlık konusu tartışılmalı, kararlaştırılmalı ancak şu zamanda değil. Etik olmayacaktır.
20/Ezgi Güzel: Muhalefet partileri gündeme yasama sorumsuzluğu ilkesinin sabit tutulup, bağışıklık ilkesinin kaldırılmasını getirdiler. Sizce milletvekkillerinin görevlerini rahatca yapabilmesi için yasama sorumsuzluğu ilkesi yeterli mi? Yasama dokunulmazlığı ile ilgili fıkra değiştirilecek olsa 'meclis kararı' ibaresinin kaldırılması yeterli olur mu?
21/Ufuk Aydın: Yasama sorumsuzluğu ilkesinin milletvekillerinin görevlerini yerine getirmeleri için yeterli olduğunu düşünüyorum. Dokunulmazlık maddesiyle oynanacaksa bile oraya milletvekili iradesini de dikkate alınacak bir ekleme yapılmalı. Milletvekili kendi isteğiyle yargılanabilmeli.
Öneri: Katılımcıların isteği doğrultusunda soru cevap şekli oluştu.
ORTAK SONUÇ: Olumlu bir toplantı oldu.Katılımın düşük olması ara verildiğinde çok soğuk olduğu için gelen arkadaşlarımız etkilendi. Salon konusu önümüzdeki ay tekrar görüşülecek eksiklerin giderilmesi sağlanacak.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Eskişehir de var olan tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail ile? Mail kullanamayanlara telefonla hatırlatma yapıldı. Toplantı lobisinde geçen ayın tutanakları verilmiştir.tüm STK lara telefon edilmiştir.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon , mail ve mesaj ile
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE
Telefon Mail Görüşüldü.
MEDYA İLE
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. Yerel basın tam katıldı. 2-televizyon katıldı.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, geri dönüşüm oldu. Yerel gündem belirlendi.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu işlendi. Yerel basın bu ayki toplantımızı2 Gazetemiz birinci sayfadan verdi., ES TV ve kanal 26 Çekim yaptı haber olarak verildi. Anadolu gazetesi EkMM yi iki gün yazdı.Eskişehirin EkMM YE ihtiyacı var dedi. köşe yazarı Ömer Duru katılımın düşük olması EkMM yi yıldıramayacak sevim şahin 4 yıldır bıkmadı başlıklı yazısı oldu.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
EkMM Hamalı Sevim Şahin
Rapor: Ezgi Güzel .Sevim Şahin
Salon düzenlemesi : 4 yıldır Sevgi Ekmekçioğlu.