YER: Pazarcılar Derneği
TARİH: 09. 11. 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Elzerem (Mehmet Güleç – Başkan)
2/ Kan Arıyorum Derneği ( Murat Özekinci – Başkan )
3/ Goncalar Solmasın Derneği( Hacı Ormanoğlu – Başkan )
4/ Mamuret’ul Aziz Vakfı ( Burhan Güneş – Başkan )
5/ Belediye Mec. Üyeleri Der. ( Rahim Ataş – Başkan )
6/ Hayrat Vakfı (Yasir Özdemir – YKÜ )
7/ Yader ( Salih Çetin – Başkan )
8/ Harekata Azadiya İslami ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
9/ Pazarcılar Derneği ( İbrahim Özdemir – Başkan )
10/ Balakgazi Eğitim Vakfı ( Hakan Esen – Başkan Yard.)
11/ ATT Der ( Timur Gök – Başkan )
MESLEK ODALARI
Harita Müh. Odası ( A. Vechi Yüksek – İl Temsilcisi)
SENDİKALAR
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Metin Aktaş (Yazar )
Zakir Özbey
Cemal Yeşil ( BDP İl YKÜ )
Hayrettin Tanyıldızı ( Rızaiye Mah. Muhtarı )
Cihat Keskin ( Doğukent Mah. Muhtarı )
Mehmet Alp ( Emekli Avukat )
Hasip Ulus ( ATT Der )
GÖZLEMCİLER
1 / Siracettin Sarı ( Hak Par İl Başkanı )
2 / Turan Çelik ( BDP İl Başkanı )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım Olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Şuay Alpay ( AK Parti )
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Kanal E
2 / Kanal 23
3/ Kanal 9
MODERATÖR
Hakan Esen ( Balakgazi Eğitim Vakfı )
KONULAR
GENEL KONU: Yerel Seçimler ve Yerinden Yönetim
KONUŞULANLAR
1 / Hakan Esen: Doğrusu yerel seçimlerin İstanbul üzerinden yürümesi Türkiye’nin acı gerçeğinden öte bir şey değildir. Hangi tv kanalına veya gazeteye baksak İstanbul üzerinden bir yerel yönetim yarışının sürdürüldüğünü görüyoruz, bu da Türkiye’ nin idari bölünmüşlüğünün doğu ile batı arasındaki temel, sosyolojik farkların çok ciddi bir handikapı diye düşünüyorum. Avrupa Konseyi yerel yönetim ve özerklik şartına Türkiyede’ ki siyasal gelişmelerinde göz önüne aldığımızda yerel yönetimlerdeki yapısal, idari ve teknik değişiklikler hangi anlamda olmalıdır. Özellikler siyasi olarak bakacak olursak BDP ile mevcut siyasi partilerin ciddi görüş ayrılıkları olduğunu görüyoruz. Bu tür konuların serbestçe konuşulduğu ortamlardan biri de kMM lerdir.
2 / Burhan Güneş: Ben öncelikle yerel yönetim nedir ve bizler vatandaş olarak yerel yönetimlerden neler beklemeliyiz? Bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum. Yeryüzünde demokrasi daha iyisi bulunamadığı için en iyi yönetim şekillerinden biridir. Demokrasinin en önemli faktörü halkın yönetim mekanizmalarına katılımıdır. Katılımcılık merkezi yönetimde olduğu gibi daha çok yerel yönetimde öngörülüyor. Bana göre bir şehrin mutluluğuna, huzuruna ve sağlığına en çok etki eden belediyelerdir. Bu anlamda yerel yönetimler çok çok önemlidir. Ancak biz halk olarak bu önemin pek farkında değiliz. Şu anda bir seçim atmosferindeyiz ancak biz, hangi aday kazanacak veya hangi parti kazanacak gibi son derece sığ ve yüzeysel bir tartışma içerisindeyiz. Böyle olunca da bu halkın beklentilerinin hayata geçmesi çok kolay olmuyor. Halkımız doğal olarak kaliteli bir hizmet beklentisi içerisindedir. Bu da ancak kaliteli bir yönetim ve kaliteli bir kadro ile mümkündür. Kaliteli insan kaynaklarının yanı sıra çok ciddi finansal kaynaklara da ihtiyaç vardır. Bizler ancak talep ettiğimiz kadar kaliteli bir yönetime sahip olabiliriz. Bugün Elazığ’da eğitimle ilgili, sağlıkla ilgili ve çevreyle ilgili problemlerimize Ankara karar vermektedir. Bunun sancılarını Türkiye 90 yıldır çekmektedir. Ankara’ nın ne kadar sağlıklı karar verdiğini yaşayarak görüyoruz. Yerel yönetimlerde katılımcı demokrasi ile her türlü sorunun çözüleceğini düşünüyorum. BDP’ nin bu konudaki beklentisi hizmet açısından doğru, ancak siyasi olarak doğrumudur bu tartışılır.
3 / Hacı Ormanoğlu: Hz. Ali diyar ki ‘‘ öldükten sonra yaşamak istiyorsanız geride bir eser bırakın’’. Herkes ürettikleriyle ve geride bıraktıklarıyla anılacaktır. Bu belediye başkanı da olabilir, bir eğitimci de olabilir, sıradan bir vatandaş da olabilir. Ameller niyetlere göredir ve herkes niyetinin karşılığını alacaktır. Bizler yıllardır toplanıyoruz ancak bir gün bir gün belediyeden bir yetkiliyi toplantılarımızda göremedik. Demek ki ya biz sesimizi yeteri kadar duyuramıyoruz, ya da onlar her şeyin en iyisini bilip yaptıklarını sanıyorlar. Durum da ortada zaten kimse Elazığ’ ın yönetiminden memnun değil. Bir yandan İstanbul’ da yerin altında gerçekleştirilen icraatlar var ama Elazığ’ da yerin üstünde bile bir şey yapılmıyor. Acaba belediye başkanları büyük bir sorumluluğun altına girdiklerini biliyorlarmı. Allah diyar ki ‘‘ her şeyi affederim ama kul hakkını affetmem ‘’ bunu göz ardı etmemeliyiz. Aday adayları binlerce insanın sorumluluğunu alacaklarını ve bu yüzden uykularının kaçacağını biliyorlarmı. Bu konuda gerçekten samimiler ise bir aday gösterildikten sonra diğerleri gelsin bir araya ve bir istişare kurulu oluştursunlar, projeler üretip uygulasınlar bu şehir için. Seçilmeyenler her biri bir yere kaçacak ve kimin ne kadar samimi olacağını göreceğiz. Bir de ben aday adaylarında başkanlığı kazandığı zaman çiçek kabul etmiyorum dediğini duymadım.
4 / Mehmet Güleç: Tabii ki yerel yönetimler ve yerinden yönetim konuları çok önemlidir. Ancak yerel yönetimlerin yetkileri arttırılırken ayrılıkçı siyasi hesaplar mutlaka göz önüne alınmalıdır ve bu doğrultuda hareket edilmelidir. Bir seçim atmosferine girdik ve alabildiğine bir aday adayı pazarı oluştu. Tüm bunlara karşılık ben engellilerle ilgili projeleri olan ve proje üreten bir aday adayı görmedim. Özellikle belirtmek istiyorum Elazığ engelli bir şehir ve Elazığ’ da engelsiz bir site veya apartman göremezsiniz. İşyerleri de aynı şekilde değerlendirilebilir. Sadece göz boyamaya yönelik birkaç çalışmayla günü geçiştiriyorlar. Çünkü bir şehrin emini olmak o şehirdeki herkese hizmet etmeyi gerektirir. Bizi ziyaret eden tüm aday adaylarına bu konuda destek sunacağımızı belirtmek isterim. Bizim de bir engelliler platformumuz var ve engelsiz kent Elazığ nasıl olur diye 170 sayfalık bir kitap çıkarmışız ama kitabı basacak sponsor bulamıyoruz.
Ben aday adaylarına şunu söylemek istiyorum; yapamayacakları sözleri vermesinler, yerine getiremeyecekleri projeleri hiç anlatmasınlar. Çünkü bu toplum yıllarca yalan ve dolanlarla oyalandı. Bundan dolayı aday adayları somut ve Elazığ’ ın gerçeklerine uygun projeleri ve yatırımları ortaya çıkartsınlar.
Ben başbakanın son günlerde dile getirdiği kız-erkek ilişkileri ile ilgili tavrını şiddetle protesto ediyorum. Çünkü zinayı serbest bırakan bir yönetim var, öte yandan alabildiğine ahlaki yapımızı ilgilendiren filmler ve diziler varken tüm bunları siyasi bir manevra olarak görüyorum.
5 / İbrahim Özdemir: Hepimiz Elazığ’da yaşıyoruz ve Elazığ’ın havasını teneffüs ediyoruz. Bugün yirmiden fazla aday adayı var ve ben hepsine başarılar diliyorum. İnşallah biri ipi göğüsler ve bu memlekete hayırlı hizmetlerde bulunur. Hepinizin bildiği gibi Elazığ’ ın cadde ve sokakları içler acısı, çift yönlü parklar yetmiyormuş gibi bir de esnaflarımız kaldırımları işgal etmektedirler. Bu kaldırımlar ne için yapılmış ve kim için yapılmış. Belediyemiz ve idarecilerimiz bu konuda neden duyarlılık göstermiyorlar. Elazığ’ da hangi çeşme başına giderseniz ve hangi cami kapısına giderseniz köylü kisvesi altında seyyar satıcılar mevcuttur ve belediye bunlara müdahale etmektedir. Biz vergimizi veriyoruz, işgaliyemizi veriyoruz ancak bunlar devlete hiçbir katkı sağlamadan istedikleri yerde tezgah açabilmektedirler. Zabıtalar müdahaleye gittiler ancak zabıtalar da müdürleri de darp edilip geri gönderildi. Ancak belediye başkanı kendi müdürünü ve memurunu savunamadı ve onları ortada bıraktı. Bunun sonucunda ne müdür ne de memur görevini yapmayacaktır. Ve Elazığ bir seyyar satıcı cennetine dönecektir. Biz yeni gelecek belediye başkanından bu sorunlarla ilgili köklü çözümler bekliyoruz.
6 / Atik Okuyucu: Öncelikle Türkiye’de seçim sisteminin değişmesi gerekiyor. Çünkü hiçbir partide bir önseçim yok. Yani hakimiyeti milliye değil, egemenlerin hakimiyeti söz konusudur. Halkın teveccüh gösterdiği bir belediye başkanını bir türlü göremiyoruz. Genel merkezlerin atamaları ile yönetilmekteyiz ve burada bir demokrasi oyunu oynanmaktadır. Bence belediye başkanlarında ideoloji aranmamalıdır. Daha çok hizmet edebilecek insan profili göz önüne alınmalıdır. Yerel seçimlerde particilik ve bölgecilik yapmakla bir yere varamayız. Türkiye’ nin Avrupa Konseyi’ nin altına imza atmadığı şeyi kalmamıştır. Ancak Kürtleri ilgilendiren bir durum varsa hep çekince koymuştur. Bu kafayla bir yere gidilmez istense de istenmese de bölgede özerk bir yapıya doğru gidilmektedir. Türkiye’ de demokrasi geliştirilerek ve toplum da yumuşatılarak bu gerçekleştirilecektir. Bunun gerçekleştirilmesi Türklerin ve Kürtlerin refahı açısından önemli bir aşama olacaktır. Ne yazık ki Türkiye kendini Kürtlere endekslemiştir. Bütün politikalarını Kürtler üzerinden yürütmektedir. Bu da çok tehlikeli bir duruştur diye düşünüyorum.
7 / Hayrettin Tanyıldızı: Bu tür ciddi sorunlar karşısında bu tür toplantılarda çoğunluk sağlayamamak çok üzücü. Kızlı erkekli kalma sorunu çok ciddi bir sorundur. Ve bunu ne başbakan doğru dürüst anlatabildi ne de biz anlayabildik. Biz muhtarlar zaman zaman bu sorunla muhatap olmak zorunda kalıyoruz. Biz emniyetle birlikte öyle evlere girip çıkıyoruz ki gördüklerimiz bizim ahlaki yapımıza çok terstir. Bu durum komşuların ve vatandaşın rahatsız olmasına sebep olmaktadır. Bunun şimdi dile getirilmesi çok manidardır. Elazığ çok farklı bir yapıya sahiptir, seçmesine seçiyoruz ama hesap sormasını bilmiyoruz. Ben hep şunu söylerim ‘‘seçen seçilenin velinimetidir’’. Seçeriz eleştiririz, hakaret ederiz ama gidip havaalanında kırmızı halı sereriz. Bu muhtar olur, reis olur, vekil olur.
8 / Rahim Ataş: Belediyeler kendi bünyelerinde bağımsızdırlar ve bu yetkiler başkanın kendisine aittir. Ankara’ya bağlı değildirler. Şu anda bir sürü aday adayımız var ve biz kimin ne yapacağına dair bir vaadini duymadık. Elazığ’ ın çarpık kentleşme, yeşil alan ve otopark gibi çok ciddi sorunları var. Ayrıca işgal altındaki cadde ve sokaklar acaba aday adaylarının bu sorunları çözmekle ilgili ne tür projeleri var bilemiyoruz.
9 / Murat Özekinci: Avrupa Konseyi’ ne yerinden yönetim konusunda verilen söz siyasi midir yoksa hizmet açısından mıdır? Pek bilgim yok ama tartışılabilir. Bizler seçmen ve seçilen olarak görevimizi tam olarak yapmak zorundayız. Biz eğer STK temsilcisi olarak görevimizi tam yaparsak toplumdaki misyonumuzu yerine getirmiş oluruz. Üyeler de bunun hesabını sorarsa onlarda sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Bu durum muhtar için de, belediye başkanı için de, meclis üyesi için de geçerlidir. Muhtarımızın da dediği gibi eleştiriyoruz ve sonra gidip kırmızı halılarda karşılıyoruz durumu toplumun ahlaki yapısını gözler önüne seriyor. Belediye başkanı da eğer bu memlekete hizmet edecekse toplumun yapısına göre onun sonuçlarını irdelemeliyiz.
10/ Cemal Yeşil: Bazı arkadaşları dinledikten sonra acaba yetki bizde olsa şehrimizi nasıl dizayn ederiz diye düşünüyorum. Bu bazen ürkütücü de oluyor. Günümüzde kızlar ve erkeklerin bir arada kalmasının ne kadar sakıncalı olduğunu söyleyen insanlar var. Oysa bunlar reşit insanlar, 18 yaşını geçmişler. Demek ki yetki bazı insanlarda olsa kanunlarını sil baştan yazıp kendi istedikleri bir hayatı bu insanlara dayatacaklar. Başbakan bile bir takım sözlerini geri almasına rağmen Elazığ’ da hala bunu hortlatmaya çalışan insanlar var. Böyle bir şeriat düzenini 21. Yy. da getiremezsiniz uygulayamazsınız. Belediye başkanları partinin mi, genel başkanın mı yoksa halkın mı belediye başkanı olacak. Öncelikle buna karar vermek lazım. Belediye başkanının belirlenmesi parti başkanının iki dudağı arasında mı olacak yoksa parti organları halk meclisleri veya mahalle komiteleri mi belirleyecek. Eğer böyle olursa bizler demokratik bir işleyişi oturtabiliriz. Şayet varoşlardaki insanlar beni seçmişse ben kendimi onlara karşı sorumlu hissederim. Ve bir daha ki seçimde tekrar kazanmak için onlarla birlikte hareket etmek zorunda hissederim kendimi. Demokratik bir belediyecilikten bahsediyorsak, halkın sürece katılımını mutlaka sağlamalıyız. Bu konuda Fatsa’ da yaşanmış olan Terzi Fikri örneğini bilmeyen yoktur sanırım.
11 / Metin Aktaş: Çok az katılıyorum bu tür toplantılara ve kurum temsilcilerinin dillerini duydukça da çok üzülüyorum. Bu oldukça uzun ve önemli bir konudur ve ben şunu vurgulamak istiyorum. Yerel yönetimlerin merkezi hükümete bağlanması siyasi bir karardır. Aynı şekilde yerel yönetimlerin özerkleşmesi de siyasi bir karardır. Yönetime ve yönetilmeye dair verilen her karar siyasidir. Ancak hangisi ülkemiz için daha iyidir, bunu konuşmalıyız. Ben bu kurum toplantılarında sanki merkezileşirsek daha iyi olur gibi bir anlayış sezdim. Oysa tam tersinedir. Dünyaya baktığımızda yerel yönetimlerin güçlü olduğu yerlerde insanların yaşam tarzı bakımından daha yüksek standartlara sahip olduğunu görebiliriz. Demek istediğim yönetimin merkezi yapıdan yerele kaydırılması çok daha iyidir. Özelliklede halkın yerelde yönetime katılması demokrasi açısından çok önemlidir. Bu yaşadığımız kentte insanlar çok dar düşünüyor, bu kent bir ülkenin içinde o ülke de dünyanın içindedir ve bu dünya farklı ırklardan, dinlerden, dillerden ve farklı yaşam tarzlarından meydana gelmektedir. Buna felsefi anlamda global dünya deniyor. Bu globalizm inanılmaz bir şekilde bu farklılıkları iç içe serpiştiriyor. Bu iradi bir olay değildir. Bunun önüne kimse geçemez. Bizim artık farklı inançlara ve ırklara sahip yurttaşlarımız vardır. Belki onların yaşam tarzlarını kabul etmeyiz ama onlarla bir arada yaşamayı kabul etmek zorundayız.
12 / Turan Çelik: İlk defa geldiğim bu toplantıda hayal kırıklığına uğradım. Elazığ’ daki sivil toplum bu kadar olmamalı ve değildir de. Şimdi buranın tıklım tıklım olması gerekirdi. Şimdi demokratik özerklik nedir ve biz ne anlıyoruz. Biz hiçbir zaman atanmışların seçilmişlere galip gelmesini istemeyiz. Atanmışlar bir şehri ne kadar tanıyabilir, oysa seçilmişler buradan çıktığı için burayı iyi tanırlar. Ve bunlar yetki ile donatılırsa bir şehrin yönetimi çok daha kolay olur. Elazığ sadece Elazığlılardan ibaret değildir ve iyi ki de değildir. Elazığ eskiden beri çok kültürlü bir yerdir ve biz bununla gurur duymalıyız. Bizler yöneticilerimizi seçerken projelerini dikkate almıyoruz. Örneğin kayısımız, tulum peynirimiz ve mermerimiz başka iller tarafından sahiplenilmektedir. Dört yanı suyla çevrili Elazığ’ın turizmi çok zayıftır, Harput’ da aynı şekilde ele alınabilir. Bir belediye başkanının görevi sadece birilerine iş yaptırıp onlara rant sağlamak değildir. Belediye başkanı seçildikten sonra siyasi kimliğini bir kenara bırakıp bütün bir şehre hizmet etmelidir. Bir başbakan kendini tüm bakanların yerine koymamalıdır. Başbakanın görevi bol bol yurt yapıp, bu dile getirdiği sorunlara meydan vermemek olmalıdır.
13 / Siracettin Sarı: Türkiye’ nin genel görüntüsü aynı zamanda onun yereline de yansımaktadır. Demokratikleşmekten bahsederken merkezi yapının gevşetilmesi ve yetkilerini yerele devretmesinden bahsediyoruz. Bu yüzdendir ki demokrasisi çok güdük, ağır ve aksak işlemektedir. Şu andaki yönetim şekli 13 milyonluk Türkiye için kabul edilmişti ama şimdi 75 milyon nüfusa sahiptir. Demek ki bu nüfus artık bu yönetim şekliyle yönetilmiyor. Zapt u rapt altında tutamazsınız ve yön veremezsiniz. Gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğunda yetkiler merkezi yönetimden alınmış ve yerele aktarılmıştır. Ve bu durum başarılı sonuçlara yol açmıştır. Türkiye’ nin çoğulcu bir yapısı var ve Türkiye bu çoğulcu yapıyı yönetime katıp kendini böyle idare etmelidir. Dış işlerinde, savunmada ve ekonomide merkezi yönetim ön planda olmalı, eğitim, sağlık, ulaşım ve çevre gibi konularda da yerel yönetimler ön planda olmalı diye düşünüyorum. Türkiye Avrupa Konseyi’ nin bu konudaki maddesine çekince koymuştur. Bu da Kürt sorununun bir sonucudur. Acaba diyor ben bu çekinceyi kaldırırsam Kürtler ne kadar hak sahibi olur. Oysa korkunun ecele faydası yok, aksine bu durum Türkiye’ yi daha da demokratikleştirecektir. Başbakanın son zamanlardaki çıkışları çok dar ve sığdır. Kişinin özel hayatı yasalarla teminat altına alınmıştır. Kimse buna müdahale edemez ve kendine göre ayarlayamaz. Devlet iyileştirici yönde adımlar atmalıdır.
14 / Ahmet Vechi Yüksek: 2010 dan beri mümkün olduğu kadar bu tür toplantılara katılıyorum. Aslında düşünsel olarak çok iyi ancak işlevsel olarak aynı şeyi söylemek zor. Bizler mevcut yöneticilerle ilgili olumsuz görüşlerimizi ifade ediyoruz. Seçimlerdeki reklam konusu dile getirildi. Bu konuda reklama en çok karşı olan benim. Ben belediye başkanı olmak için aday olmuşum. Bu konuda farklı düşünen aday adayı arkadaşlarımız olabilir ancak benim bu şehirde ne kadar yeterli olduğumu ifade etme sıkıntım var. Bu konuda STK lar ne görev üstlendi diye soruyorum. Bu kentte yaşadığımız alanlara sahip çıkma zorunluluğumuz var. Bizler STK olarak kimin daha birikimli ve kimin daha layık olduğunu bilmek zorundayız. Ben aday olmaya çok zor karar verdim. Baktım şehrin cadde ve kaldırımları işgal altında ve gecekondulaşma had safhada ama asıl gecekondulaşma beynimizde var. Mevcut gecekonduları yıkmak kolaydır. Zor olan beynimizdekini yıkmaktır. Bir belediye başkanı geldiğinde temel olarak bunlarla da mücadele edecektir. Bizler STK olarak güçlü bir anlayış ortaya koymazsak şehrin sıkıntılarının üstesinden gelmemiz mümkün olmaz. Örneğin Elazığ krallıkla yönetilecek ve herkesin ihtiyacı karşılanıp mutlu olması sağlanacak desem, kim karşı çıkar, kimse. Demek ki bizim kavramlara takılmamamız gerekiyor. Katılımla ilgili kurum ve kuruluşlar irade ortaya koymalıdırlar. Yerel yönetimler sadece belediyelerden ibaret değildir. Diğer kurum ve kuruluşlar da yerel yönetimlerde söz sahibidirler. Ben üç ay çalışıp Elazığ’ ın sorunlarını rapor haline getirmişim. Elazığ tek merkezli bir şehir kurgusuna sahip hizmet sektörü olarak ön plana çıkıyor. Elazığ’ ın bunlardan kurtulup alt merkezlerini oluşturmalı ve bu şekilde idare edilmelidir. Turizm potansiyeli değerlendirilmeli ve lojistik sektör göz önüne alınmalıdır.
15 / Mehmet Özcan: Elazığ Belediyesi nasıl bir belediyecilikle yönetilmeli? Öncelikle sadece hizmete dayalı bir belediye oluşturması gerekiyor. Özerklikten bahsettik, özerklik bence siyasi değildir. Yerel belediyelerde kendiliğinden bir yönetim olması gerekiyor. Halk tabanına inmediği sürece hiçbir verim alınmaz. Burada Elazığ’ ın birçok sorunu dile getirildi. Türkiye’ de sadece bir ilde engelliler parkı vardır. 5-6 dönümlük bir alan ve içerisinde her türlü aktivitenin yapıldığı bir yerdir. Engellilerin durumu sadece rampalarla çözülmez. Engelliler hiç kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan tüm işlerini halledebildikleri zaman sıkıntıları giderilmiş demektir. Pazarcıların çok ciddi sıkıntılarının olduğu doğrudur. Neden hala mahallelerde kalıcı pazarların oluşturulmadığı sorulabilir. Kalıcı kent pazarları mahallelerin gelişimine katkıda bulunur. Alışkanlıklarımızdan kolay kurtulamıyoruz. Halka sorduğumuzda biz belediyeye oy vermedik başbakana oy verdik diyorlar. Öyleyse Elazığ ile ilgili tüm bu sorunların ve sıkıntıların hesabı başbakana sorulabilmelidir. Çok büyük bir aday adayı projesi vardır ve reklam da kişinin kendi reklamıdır. Bu da çok fuzuli masraflara yol açmaktadır.
16 / Zakir Özbey: Aslında biraz kavram kargaşası yaşanıyor. Avrupa’ da ki yerel yönetimler mi, bizim merkezi idare mi, yoksa maddi ve idari yönden yerel yönetimlerimiz mi, bunu sorgulamak gerekiyor. Bunun sonucunda konu aday adaylarımıza geldi. Bence insanlar arasında parti, mezhep, ırk bölge farkı gözetmeksizin, eğer sevgiyi, barışı, adaleti, dostluğu, huzuru ve en önemlisi hizmeti ön planda tutuyorsak biz bu noktada bu işe doğru başlıyoruz diye düşünüyorum. Bunun da olmazsa olmazı zihinsel bir dönüşümdür. Ülkede önemli olmak değerli olmanın önüne geçti. Bu mantıktan kurtulmamız gerekiyor. Bunun için kurumsal bir kültür oluşturmalıyız. İdari ve mali yapımızı buna göre dönüştürmemiz gerekiyor. Bu da bireysel çabayla başlayan, ekip kalitesi ile devam eden ve yönetim sistem kalitesi ile son bulan bir anlayışta olmalıdır. STK lar burada çok önem arz etmektedir. Yani yöneten ve yönetilenden ziyade birlikte yönetmek mantığını ön plana çıkarmalıyız. Elazığ’ daki olumsuzlukları sadece belediyeye yıkmak da haksızlık olur. Bunda siyasilerin hiç mi payı yok. Atanmışların, seçilmişlerin ve STK ların elbette ki payı var. Bir ilin veya ülkenin karar mekanizmasına STK ları katmazsanız orada değişimden ve gelişimden söz edemezsiniz. Bunun için bireysel kalite çok çok önemlidir. Yani kişiyi geliştiremezseniz derneği de, vakfı da, şehri de geliştiremezsiniz.
17 / Hakan Esen: Avrupa Konseyi yerel yönetimlerde özerklik şartının siyasi değil idari anlamda alınması gerektiğini söyledik. Bugün Türkiye’ de etnik siyaset yapılmadığını kimse iddia edemez, ama Türkçülük siyaseti ama Kürtçülük siyaseti.
Bunu yüz yıl önce Prens Sabahattin ortaya attığında buna ilk karşı duran Said-i Kurdi’ dir. Bütün argümanlarını ve çekincelerini de ortaya koymuştur. O günkü çekince ve şerhlerin bugün de mevcut olduğunu görmekteyiz. O gün çoğunluğun itibar ettiği önde gelen Kürt liderler ve kanaat önderleri doğru düşüncedir bu olmalıdır ancak merkezi zayıflatmadan bunun düzenlenmesi gerekir demişlerdir. Ben de bu ülkenin merkezden yönetilmesine karşı çıkanlardan biriyim, yerinden yönetim şarttır ama nasıl ve hangi şartlarda yapılır bu tartışılır. Bana kalırsa bugün bu konunun burada tartışılıyor olması bunun ileride gerçekleşeceğinin sinyallerini veriyor.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
100 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SM ve Sözlü olarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
5 milletvekiline E-Mail ve SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, 3 TV kanalı katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Girişimcileri Ercan Sözüer ve Salih Çetin