Yer : Ticaret Odası
Tarih : 09. 10.2014
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Genç Çaba Derneği Serkan Demir
2- Muş Kadın Çatısı Derneği Nurcan Çetinbaş
3- Damızlık ve Sığır Yetiştiriciler Birliğı Salih Özmen
4- Amatör Spor Külüpleri Fedarasyonu Kemal Türkan
5- İHD Muhammet Aksoy
6- Yeşil-Der Kasım Sığınç
7- Eğitim Güneşi Derneği Seyyit Haşim Ekici
8- Muş Alman Kültür Derneği Remzi Erdoğan
9- Öze Dönüş Derneği Mehmet Karabalık
10- Lale-Der Ferzende Saygın
11- Muş Gezginler Derneği Abit Oruç
12- TEMA Vakfıİhsan Aytemiş
b. Meslek Odaları:
1- TMOB Mazhar Altundere
2- Harita Müh. Odası İhsan Pişat
3- Muş Barosu Sabahattin Göçmen
c. Sendikalar
1- Emekli-Sen Mehmet Işık
2- Tes-İş Sendikası Ramazan Erdenci
3- Öz-İş Fatma Aktı
4- Sağlık-Sen Kuzey Vurar
4- Birlik Haber Sen Öuzaffer Bozkurt
5- Bes Muş Temsilciliği
6- Yapı Yol Sen Sırrı Söylemez
d. Gözlemciler:
Moderatör Nurcan Çetinbaş-Kasım Sığınç
Konular:
1- Genel Konu : Ortadoğuda Değişen Dengeler ve Türkiyenin Dış Politikası
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar : Ortadoğuda Değişen Dengeler ve Türkiyenin Dış Politikası
1-Kasım Sığınç: Bütün bunları aşan bir insanlık trajedisine dönüşen bir süreci ifade ediyor. Dolayısıyla bugün burada yapacağımız toplantı da bu bağlamda düşünülmesi gereken bir çalışmadır. Bütün her şeyimizi bunun üzerine yoğunlaştırmamız gerekiyor. Hem Suriye de yaşananlar beraberinde tabiî ki Irak’ında içinde olduğu bir süreçtir bu ayrı düşünülemez. Son üç dört gündür, ülkemizde ve ilimizde yaşananlar, birlikte değerlendirilebilecek şeyler. Tabi bunlar karşımızdayken önümüzdeyken bizlerin sivil toplum örgütleri olarak susması, konuşmaması, seyretmesi bir yere kadar çokta anlaşılır şeyler değil. Belki her birimizin kendine göre farklı farklı fikirleri olabilir. Az önce dediğim gibi meselelere farklıda bakabiliriz. Ama bunları aşan bir nokta olduğunu tesbit etmek gerekiyor, görmek gerekiyor. Onun için dedik ki: susmaktansa, çünkü sessizlikte taraf tutmaktır diyen bir inanıştan geliyoruz. Bizim dinimiz böyle ifade ediyor. Gerçi hani din adına birçok şey söyleniyor, din adına birçok karalama kampanyaları yürütülüyor bunları da tartışacağız elbette. Ama biz Muş’taki Sivil Toplum Örgütleri olarak, daha öncede biliyorsunuz bir platform olarak, 5. senesine giren bir faaliyet sürecinden süzülüp gelen bir çalışma içerisinde dedik ki ne doğrudur ne yanlıştır bunları biraz aşalım. Ama güzel olan şeyleri açığa çıkaracak bir pratik örgütleyebilir miyiz, KMM’de karar alıp platform adına bir çalışma içerisine girebilir miyiz? Bizi dinleyecek bize kulak verecek bizi izleyen kesimlere acaba ha bunlar doğru söylüyor dedirtecek bir iki şey söyleyebilir miyiz? Bir iki şey yapabilir miyiz? Ki bu saatten sonra dünya malının canı cehenneme, yakılır yıkılır bilmem ne asla tasvip etmiyorum onu söyleyeyim baştan, hani yanlış anlaşılmasın. Yıkılanın yerine yenisi konulur. Gidenin mal olarak gidenin yerine yenisi konulur. Ama daha önemlisi bu saatten sonra bir tek canımızın bile gitmemesi gerekiyor. Onun için biz ne yapabiliriz diye bunun üzerine yoğunlaşalım dedik. Birkaç gündür arkadaşlarla sürekli istişare halindeyiz. Gidebildiklerimize gittik, görebildiklerimizi gördük. Ulaşamadıklarımız sizde biliyorsunuz ki bir sürü insana ulaşabilmek için yoğun bir tempo gerekiyor arkadaşlar. Gidemediklerimize telefonlarla mesajlarla ulaşmaya çalıştık. Fikir aldık ne yapabiliriz ne olabilir diye en sonunda dedik ki sivil toplum örgütlerimizi ve siyasi aktörlerimizi bir araya getirelim bunu da kmm ile yaptık. Onların canlı canlı yüz yüze görüşmelerinin neticesinde bazı şeyler açığa çıksın. Ama bunun yanında yaptığımız ve yapmayı planladığımız şeylerde var. Sekreter ya olarak bugün Divan-ı Molla’daydık. İlimizde ki saygın mollalarımızla bir araya geldik. Onların görüşlerini dinlemek istedik. Ve taleplerimizi ifade ettik. Onlar da son derece memnun oldular. Ve mollalar olarak zulüm karşısında susmamaları gerektiğini özellikle ifade ettiler. Önümüzde ki günler de kendileri de bir açıklama yapma konusunda hem fikir oldular. Yaklaşık on, on iki tane imamımız bir aradayken görüştük. Onların dışında da başka imamlarımızla görüşmelerimizde var. Bunu da söyleyeyim bugün gördüklerimiz dışında mesela molla Ali PEKER ve molla Zeki YASUL gibi imamlarımızla yaptığımız görüşmelerde söz konusu bu zulmün ve İslam adına yürütülen bu kara propagandanın, haksız olduğunu dolayısıyla bunun eleştirilmesi gerektiğini kendileri de ifade ettiler. Birkaç gün içerisinde meselenin aciliyeti de söz konusu olduğu için yapacakları açıklamanın da erken olmasını ifade ettik. Onlar da tamam dediler. Birkaç gün içerisinde bir açıklama yapacaklar. Bunun yanında yapmayı planladığımız bir başka şeyde kanaat önderlerimizin Muş’un geçmişinden bugüne Muş kamuoyunun tanıdığı bildiği sözü dinlenebilen diyeceğimiz insanlara ulaşalım onları da bir araya getirelim. Onlarla da bir mesaj paylaşımı yapalım istiyoruz. Tam buradan alacağımız güçle yetkiyle bu anlamda bir çalışma yürütelim istiyoruz. Her kurum kendi çalışmasını zaten kendi içerisinde yürütecektir bu ayrı mesele. Sizde böyle bir günde sağa sola bakmadan, önceki tartışmalara bakmadan çünkü onları artık tartışmamız gerektiğine inanıyoruz. Bir güzellik ortaya çıkar her şey düzelir. Sonra biz eksiklerimizi ve yanlışlarımızı birbirimizin yüzüne karşı söyleyerek tartışalım, birbirimizle bu anlamda helalleşelim ve yine önümüze bakalım. Ama bugün o tartışmalara gelmeyelim. Eski tartışmalarımızı bir tarafa bırakalım, sağı solu bir tarafa bırakalım, Kürdü Türkü bir tarafa bırakalım hep beraber kamuoyunun sesi olalım sözü olalım gözü olalım istiyoruz. dolayısıyla bunları tartışalım amacımız bu arkadaşlar moderatörlerden biri olarak tekrardan hepinize hoş geldin diyorum.
2-Mehmet Salih Özmen ; Hepimiz bir gemideyiz,ırkımız,cinsimiz ne olursa olsun selamete çıkarsa da beraberiz zarara çıkarsa da beraberiz. Yani bu dava hepimizindir. Van’dan beni aradılar bir arkadaş var orada Erciş’te diyor ki; bizim bu zarar Van depreminden daha büyük bir zarar verdi bize. Van depremi bile bize bu kadar eziyet vermedi bu kadar zarar vermedi. Van depreminden daha büyük bir belaya düştük, daha büyük bir felakete düştük diyor. Çünkü orda ki insanlar insanlık dışı bir şey yapmışlardır. Yani şu an da yaptıkları ışid’i lanetlemek kahretmek değil, ışid’e destek vermektir. Yani bu ışid’i yönlendiren bunları da yönlendiriyor bana öyle geliyor. Niye sen nasıl gelipte yıllardan beridir komşu olduğun kardeşinin dükkanını nasıl yakıyorsun yıkıyorsun.
Bu son şeylerde kalkıp, insanların inançları olabilir yani kürtler sadece solculardan PKKD’an oluşmuyor değişik kesimlerde vardır. Bu konuda daha çok birleştirici bir biçimde hareket edilmesi gerekirken diyelim ki birisi kalkıp islamı anlamda bir isimle dernek kurmuş. Bunlar provakatif bir yaklaşımdır. Bunlar diyelim ki kürt siyasi harekatının düşünceleri değildir yani. Hatta Hatip Dicle açıklama yaptı, Altan Tan açıklama yaptı, en tepeden açıklamalar yapıldı. Eğer bizim bir savaşımız olursa biz zaten açık açık söyleriz savaşımız kiminledir. Böyle bir savaş anlayışı yoktur. Provakatif birkaç kişi hatta diyelim ki belki de çok daha fazla farklı gizli güçlerde olabilir. Bu gibi yönlendirmeler içerisindedir yani.
3-Şerafettin YENER; Öncelikle Kobaneye yapılan yardım organizasyonuna destek veren tüm Muş halkına sizlerin şahsına teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımızın öyle bir etkinliği oldu ve kurban bayramı öncesi ciddi anlamda bir paylaşımda bulunuldu ve çok ciddi anlamdada kendilerine yardımlar ulaştırıldı. Bunun içinde arkadaşlarıma buradaki STK temsilcileri adına yani onların sizin şahsınızda onlara teşekkür ediyorum. Şimdi bir durum tesbitini yapmamızda fayda var. Size ilaveten devam ediyorum. Yaklaşık olarak 25 günü aşkın bir süre bir aya yakın bir süredir Kobane’nin ulusalaarası çetecilerin işgali altında ve katliama uğruyor olmasını çok önemli iki sebebi vardır. Yani bunun durdurulmuyor olmasının önemli sebepleri vardır. Yani bunu doğru okumak lazım. Uluslar arası çetelerin beslediği bu zalimlerin , Kürt halkını orada katlediyor olmasının bir sebebi, buna müsaade ediliyor olmasının bir sebebi benim kanımca şudur, orada mevcut Kürdistan’ın o bölgesinde bir uluslar arası gücün girmesi için, meşru bir uluslar arası zemin yok bunu çoğu bilir. Bunun olabilmesi için orada bir işgal kuvvetinin yerleşebilmesi için Kobane’nin çetelerin eline düşmesi gerekiyordu. Bunu besleyen güçler emperyalist güçler, bizim hükümetimizde buna dahildir. Bunu besleyen güçler oranın kendi ellerine geçmesinden sonra da kendilerinin orada bir güç bir kuvvet bulundurmalarının meşruiyetini sağlamak istiyorlar. Bundan dolayı orada kürdistanın o bölgesinin işgal edilmesi için şu an Kürtler’in katledilmesine seyirci kalıyorlar. İkincisi önemli başka bir konu yani bizim kendi kişisel düşüncemiz bir başka şey Kürdistan da, yine devletin kürdün hakkından Kürt gelir politikasının gündeme getirtiliyor olması çabası. Kürt’lerin yine Kürtle’re kırdırılması projesinin tekrar hayata geçirilmesi aşamasıdır. Söz konusu olay yani Diyarbakır da vs. illerimizde yaşananlar kürdün kürde kırdırılması politikasının çok aşikar tekrar yaşatılmak istenildiğinin göstergesidir. Bu manada biz Kürdistan haklarının dindarı dinsizi yani bunu ciddi manada hayatımızın perspektifine oturtulması gerektiğinin kanaatini taşıyoruz. Haliyle Kobane’nin nasıl bir dram yaşadığını arkadaşlarımla beraber gittik müşahede ettik gördük gözlemledik izledik. Yani bir insanlık ayıbı bir insanlık dramı yaşanıyor bunu zaten başka insanlara şikayet etmenin bir anlamı yok. Bence bu manada Kürtler’in artık bu acziyetten kurtulması gerekiyor. Yani devlet neden yardım etmiyor neden mesela biz, birlikte Filistin için Mısır için Gazze için vs. yerler için etkinlik yaptığımız Müslüman türk kardeşlerimizin bu etkinliğimize katkı sunmamaları ötesinde bizi Kürtçülükle ırkçılıkla başka şeylerle itham ettiklerini müşahede etmiş bulunuyoruz. Haliyle artık kürdün şikayet etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Dindarıyla, dinsiziyle, sağcısıyla, solcusuyla kendine dönmesi gerekiyor. Haliyle bir başka şeye alet olunmamasında kesinlikle ulusal anlamda fayda görüyoruz. Kürt’ün Kürde kırdırılması politikası ciddi anlamda senaryolarla oluşturulmuş, tekrar Amed’de ve diğer bölgelerimizde kürdün kürde öldürtülmesi, kürdün hakkından ancak kürt gelir düşüncesi daha önce bu yaşandı Kürdistan da. İnsanlar bu karambol de bir sürü faili meçhul bir asit kuyularını doldurdular. Ben yapılan eylemlerin yapılan sokak gösterilerinin hani bir devlet erkanının tarifi vardı ışid’le alakalı diyordu ki; işte bir grup öfkeli genç ışid çetesine ışid katillerine bir grup öfkeli genç diyen talihsiz bir açıklama yapan bir hükümetin aslında öfkeli gençlerin burada Kürdistan da olduğunu görmesi açısından anlamlı ve önemli olduğunu gösteriyor. Fakat kesinlikle yakmak yıkmak Kobane’ye yardım değildir. Kürtlerin barışını iç barışını bozacak bir durumdur. Biz bunu tasvip etmiyoruz, tavsiye etmiyoruz. Mutlak surette eylemler daha olması gereken bir aşamaya çekilmelidir. Ve biz sağduyu talebinde bulunuyoruz. Teşekkür ediyorum.
4-Ferda Gül Bağra: Şimdi tarihi geçmişte şu anda ki var olan eylemlere nasıl ne yapılabilir ne çözüm getirilebilir onu konuşmak istiyorum ben. Yani geçmişten günümüze Kürtler’in bugüne kadar çektiği zulmü gördüğü şunu bunu hiçbir şeye değinmeyecem sadece günümüzde şu an da yaşanan bu eylemlerin ister provakatif olsun ister gönüllü olsun ister bilinçli olsun ister bilinçsiz olsun sadece yapılan eylemler kürdün esnafına Kürt’ün okuluna Kürdün okuluna derken öğrencisine veya şuna buna zarar vermekten başka öteye gidilen bir şey var mı? Bunun çözümü nasıl olabilir. Diyarbakır yakıldı yıkıldı, Batman yakıldı yıkıldı, Van yakılmış yıkılmış az önce söyleyen başkanın dediği gibi Van depreminden daha büyük zarar verilmiş yani bu zarar kime. Mesele bunun çözümü nasıl olacak önde nasıl bir engel oluşturulacak veya nasıl bir çözüm gelecek bunu çözelim. Şimdi Kobane tamam orda bir katliam var zulüm var olan şeyleri biliyoruz ediyoruz. Ama şu an da bu gençler nasıl bir yönlendirmeyle karşı karşıya kalmalılar ki bilinçli hareket edilip yakma yıkma yapmalarını engellemesi için ne yapılabilir. Yani miting yapıyor mitingin sonu yakmaya yıkmaya düşüyor hepimiz esnafız yani en azından içimizde çoğumuz esnaf yani bugün esnafın dükkanına yönelme olursa esnaf ne yapacak müdahelede bulunacak. Ben bir esnaf olarak konuşuyorum. Müdahele etmezse 20 yıllık birikimi veya geliri veya dükkanı talan edilecek kimse tepkisiz kalır mı? Kalmaz tabi vursan bir türlü vurmazsan bin türlü geçim kaynağın o başka bir şey var mı? Muş’un esnafı belli ben Muş için söylüyorum nasıl önleyebiliriz. Veya nasıl önlenebilir. STK lar olarak ne yapabiliriz. Bu bir bilinçli gösteriden çok çeteciliğe dönüşüyor. Kobane deki ışid i kınıyoruz ama bizimkiler de aynı şekilde olmaya başladı farkımız ne. Bakıyorsunuz adam 20 yıllık birikimiyle dükkan açmış. Yani onu yağmalayınca çözümler gelişiyor mu? Bugün hepimiz esnafız dükkanımız yağmalandığı zaman Kobane sorunu çözülüyor mu? Ne oluyor herkeste bir nefret oluşuyor. Barış sürecine karşı da gelişimler oluyor, Kürtlere karşı antipati de daha çok çoğalıyor. Yani benim demek istediğim şu an içinde olduğumuz sorunun önüne STK olarak nasıl geçebiliriz. Yani görüyoruz Diyarbakır da çocuk esnafın malını yağmalamış götürüyor. Siirtte kuyumcuyu yağmalamış malını götürüyor. Bunlar hoş şeyler değil çetecilik yaşıyoruz resmen kendini savunursan varsın yoksa yoksun polis beni korumuyor asker beni korumuyor kim koruyacak herkes kendini koruyacak. Onun çözümü ne şiddete şiddetle cevap verilir o zaman. Şiddete nasıl bir cevap aranmalıdır onu bir dinleyelim bulalım. Yoksa yoksa tarihi geçmişte çözüm süreci buraya kadar geldi bundan sonra bu hendekler oluşturuluyor. Hendekler cesetlemi dolacak yoksa kapatılıp düzlük mü oluşturulacak mesele o.
5-Kuzey Vurar ; Bu bölgede akıtılan kan bizim kendi kardeşlerimizin kanıdır. Yani biz kendi kendimize bir zarar veriyoruz. Bizim bu saatten sonra toplumun gerçekten sakinleştirilmesi duyarlı hale sağduyulu hale getirilmesi için neler yapabiliriz. Bu şu anda doğu illerinde yaşanan kendi aramızda kendi kendimize verdiğimiz zararlardır. Dün yine olaylar vardı yani halkımıza hizmet veren sağlık ocağı yağmalanmış ve yakılmış. Ptt yakılmış yani bunlar hep bizim kendi halkımıza hizmet veren yerler ve buraların hepsi yakılmış yıkılmış. Evet bi tane kardeşimiz vefat etti. Bakın burada bi tane siyasi lider herkesi sokağa dökmeğe çağırdı. Ve 24 tane can gitti. Bunun hesabını kim verecek. Can yine bizim canımız bizim canımız gitti kimin canı gitti. Ben fazla uzatmak istemiyorum. Konuşulacaksa bunun üzerine neler yapılabilir. Dün yürüyüş yapıldı. Yürüyüş sırasında siyasi liderlerimizde vardı. Siyasi liderlerin o gençlere hakim olması gerekirken tam tersi yine olaylar vardı. Yani bu direk bir siyasi lider sanki bu olayların başını çekiyor gibi bu da hoş değil. Bizim kendi imajımızda zedeleniyor. Ben yine diyorum evet biz belki doğu kürtler olarak batıda ismimiz çok iyi algılanmıyor. Ama şimdi bu halimize onlar daha çok seviniyor daha beter olsunlar diyorlardır. Hani batıda bizimle aynı tepkiyi gösteren var mı? Bizimle aynı açıklamayı yapan var mı? Bizim gibi toplanan var mı? O yüzden biz bile bu bölgenin çocuklarıyız. Ben bile kendi genel merkezimi arayarak bu konuda neler yapılabilir onlarla istişarede bulunduk. Bayramdan önce bu Türkiye ’ye sığınanlar için yardım kampanyası başlattık memur-sen olarak. Bizim şimdi bununla ilgili genel merkezimizin atacağı bazı adımlar da var tabiî ki. Ama e tabi biz kendi bölgemizde kendi halkımızı nasıl sakinleştirebiliriz ve sağduyuya nasıl davet edebiliriz, bunu konuşmalıyız. Evet yani yaşanan olaylar burada ulusal arası bir sınırların dışında bir örgütün burada zulmü var yani tamam. Yani benim sizden ricam zaten şablon her şey ortada ama bu konuda bizler neler yapabiliriz. Ve toplumu kendi memleketimizde yaşanan bu kargaşayı nasıl söndürebiliriz bunu konuşmamız lazım bence
6-Ramazan Erdemci ; Hangi arkadaşımız genelde konuşurken, sanki burada bir maddiyatın dışında herhangi bir zarar olmamıştır. Yani bu kadar kürt halkı zarar görmemiştir. Bu kadar kürt halkı işkence görmemiştir.Bu kadar ızdırap çekilmemiştir. Bu kadar namusları lekelenmemiştir. Bu kadar katliam olmamıştır. 24 tane insan öldü kimse demiyor ki arkadaşım bu seviyeye kim getirdi. Sayın cumhurbaşkanım gidipte Gaziantep te dese ki Kobane düştü tabi ki insanlar kendini kaybeder her şeyi yapar. Tabi ki hiçbirimiz bunların yapılmasını tavsiye etmiyoruz. Kesinlikle ben burada Kürd’ün malına canına hepsine aynı gözle bakmak zorundayım. Ama burada önce can gidiyor. Biz önce can güvenliğini sağlayalım buna bakalım önce. O adamın orda namusu lekeleniyor.600 tane kadın götürdüler orda satıyorlar bakıyorum hiçbir arkadaşımız bundan bahsetmiyor. Mal gider mal gelir ama can gittiği zaman gelmez. Biz bundan sonra arkadaşlarımızı nasıl sakinleştirebiliriz, hükümete nasıl bir çağrı yapabiliriz, gerillaya nasıl bir çağrı yapabiliriz bunları konuşmalıyız. Yoksa burada onun bunun malı gitti biz bunu tartışmamalıyız tartışsakta bir yarar sağlamayız. Biz burada bu canları nasıl kurtaracağımızı tartışalım. Asker kalkıyor sokaktaki bi çocuğu alnından nişan alıp vuruyor. Bu hakkı kimden alıyor hangi hakla yapıyor. Eğer demokratik bir ülke olsaydı bugün bu hükümet düşerdi. Ama anti demokratik bir ülke olduğu için, kim ne yapsa kendisine kar kalıyor. Bu yüzden bugün ortalık bu kadar alevlenmiştir. Arkadaşlarımız bunu söylemiyorlar tutturmuşlar mal mal diyorlar. Ama can gitse geri gelmiyor. Biz nasıl insanlarımızı kurtarırız bunu düşünelim. Bugün kobane de insanlar açlıktan ölüyor kimse bunu konuşmuyor devletimiz bi insani yardım bile yapmıyor. üstelik ışid e yardımcı oluyor ve sınırdan geçiriyorlar. Madem ben senin vatandaşınım beni korumak zorundasın. Bugün ordakiler benim akrabamdır onlarıda korumak zorundasın. Teşekkür ederim.
7-Kemal Türkan: Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepimiz aynı konulardan bahsediyoruz. Tabi ölende kardeşlerimiz olayları yaşayanlarda kardeşlerimiz. Biraz önce konuşan hocamında dediği gibi kürdü kürde kırdırmak istiyorlar. Görünen o ama bu dünyanın oluşumundan beri bu böyledir. Büyük devletler küçük devletleri yutar. Büyük balık küçük balığı yutar. Şu an olanda budur. Önemlisi şu anki süreçte ne yapılabilir, STKlar barış sürecinde ne yapabilir. Benim kendi düşüncem doğu ve güneydoğunun yüzde yetmişi yüzde sekseni zaten kürt. Ama şu anki savaş ortamında birbirini vuranlarda kürt. Dini kullananlarda çok işte ışid ortada. Yani STKlarında devletinde herkesin mazlumun yanında olması gerekir. Zalimin yanında olmaması gerekir. Ama bu saatten sonra biz biraz daha sağduyulu olmalıyız. Emek verilmiş birikimleride yağmalamak çözüm değil, askeri polisi vurmakta çözüm değil. Onları da hükümeti de yanımıza alarak sesimizi duyurmalıyız. Rojavada kobane de yapılan zulümlere ne yapılabilir. Nasıl yardımımız ulaştırılabilir. Biz nasıl katkı sağlayabiliriz bunları bulmalıyız. Yani doğu ve güneydoğuda zarar görenlerin hepsi de Kürt. Daha sağduyulu olmalıyız. Özellikle bu kurum ve stkların başındaki yöneticilerin özellikle bizim önümüzde yürüyen milletvekillerinin bakanların daha çok sağduyulu olup yani gençleri biraz daha olayların dışında tutup birlik içerisinde beraberlik içerisinde sesimizi kamuoyuna tüm türkiyeye duyurmalıyız. Hükümetide yanımıza alarak olaylara çözümler bulmalıyız. Vurup kırmakla hiçbir yere varamayız. Ölende biz yaralananda biz zarar görende biziz. Bu yüzden ben tüm stkları sağduyulu olmaya davet ediyorum. Sesimizi de bu şekilde basınla duyurmak istiyoruz. teşekkür ederim.
8-Şerafettin Işık ; 30 yıldır Türkiye de çatışmalı süreçler oldu bu çatışmalı süreçlerde sıkıntı çeken insanlar çok oldu. 2012 nin sonunda aklı selim devreye girdi ve bir süreç başlatıldı ki silahlar sussun Türkiye de herkes barış içinde yaşasın diye bir süreç başlatıldı güzel. Şimdi arkadaşlar bir köyde iki kişi kavga ettiği zaman bunların arasını bulmak için yine devlet oraya gider. Aradaki sorunun sağlıklı sonuçlanması için iki tarafında birbirlerine karşılıklı saygı duyması gerekir dil ve üslup çok önemli. Üç dört gündür Türkiye de yaşanan olaylara sözü getirecem. Arkadaşlar şu anda Türkiye yi yöneten bir hükümet var. Bu hükümete biz yani barış sürecinin bir tarafı olarak bir şans verdik. Barış süreci için her kolaylığı her imkanı hükümete verdik. Ama yine de çok yavaş gidiyor. Sayın cumhur başkanımızın o söylemleri hepimizi yaralar. Yani pkk ile ışid i nasıl aynı görür. PKK ile barış yapmaya hazırlanıyorsun, böyle bir konuşmayı nasıl yapar. Barışmak istiyorsan neden hakaret ediyorsun neden bu konuşmaları yapıyorsun çekmen gerekirken neden itiyorsun. Ne oluyor o zaman insanlarda geriliyor. Bunu demokratik zeminde dile getirdiğinde de birileri öfkeleniyor kızıyor sağa sola vuruyor. Tamam sağa sola vurma olayı hepimizi üzüyor arkadaşlar bakın bugün Türkiye de olan zarar ne biliyor musunuz binlerce okuldur yüzlerce camidir çeşmedir. bizim isteğimiz bunların olmaması. olmaması içinde böyle düşündük hepimiz bütün siyasi partilere özellikle iktidar partisine yüklenelim. Partilerin yöneticileri gerektiğinde birleşsinler Ankara'ya kadar gitsinler. başbakana diyecekler kardeşim biz bütün zorluklara rağmen sizi destekledik ama siz bizi perişan ettiniz. Biz savaşmak istemiyoruz. Barış onların elindedir. Şu an karşı taraf beyaz mermi de duruyor. bütün doğu daki güneydoğudaki iktidar parti yöneticilerini zorlayalım. il başkanları Ankara'ya gidip biz bu durumdan rahatsızız siz bu süreci ya sağlıklı sonuçlandırırsınız yada biz hepimiz istifa edecez desinler.
9-Muzaffer Bozkurt: Biz iki gündür Kobane yi unuttuk. Batman'a Diyarbakır'a Muş'a canlı bağlanıyoruz Kobane gitti şu anda. Dün Bulanığ'a gittim bugün Varto'ya gittim hakkaten içim yandı. Yani biz kendi kendimize zulüm yapıyoruz. Kobane için sosyal medyada çok paylaşım oldu içimiz yandı zalim IŞİT’din yaptıkları hakaretler zulümler kabul edilemez bir durum. Hatta ne yapabiliriz Kobane'ye mi gidelim bir yürüyüş mü yapalım yaya mı gidelim arabayla mı gidelim diye çok düşündük. Hakikaten biz halk olarak çok çabuk şahlanıyoruz. Bir kelimeyle sokağa döküldük. Kime zarar verdik kendimize. Ne yaptık kendi kurumum adına bulanığı yaktık insanlar içinde diri diri yanıyordu zor kurtuldu. Malazgirt'i yaktık üstünde lojman vardı çoluk çocuk yanıyordu. Varto'yu yaktık ne olacak şimdi kime zarar verdik Çorum'amı verdik Yozgat'a verdik kime verdik zararı kendimize zarar verdik. Yani ne olacak orda ki halk özürlü parası yaşlılık parası alamıyor. Dün bir yürüyüş oldu çokta hoşuma gitti öyle sessiz. etrafa zarar vermeden yakmadan yıkmadan halkı kendi tarafımıza çekmeyi bilmiyoruz. Herkes kendi ilini düşünmelidir. Tabi ki Kobane bizim için önemlidir, Mısır da bizim için önemlidir, Irak ta bizim için önemlidir, orada insanlar ölüyor, tabi ki bizim için çok önemlidir. Ama hepimiz için öncelik Muş olmalıdır. Yani Muş'un insanları tedirgin oldu huzursuz oldu evinde. ya niye bunlar olsun bunlar üzerinde konuşalım ne olursa olsun Muş için ne yapılabiliyorsa Muş için beraber yapalım.
10-Fatma Aktı: Bu işe üç beş aydır yeni başladım , bu konularda veya siyasi konularda profesyonel olarak pek bilgim yok ama muş ta yaşayan ve insani olarak bakıyorum bu duruma. Kobaani ile ilgili ise şunları söyleyebilirim. Zulumler, yanlışlar, hatalar, ölümler ki bu savaş olarak her yerde var Kürtlerden ziyade müslümanlığın başında var ve bunu yapana kişiler , örgütler, çeteler, ülkeler ( İsrail , Amerika gibi ) hepimizin bildiği şeylerdir ve bunların amaçları birlik olduğumuz zaman bizi bölmek. Ancak bizi hiçbir şekilde bölemeyecekler , güç olarak bize yetemeyecekler. Ancak bizi türk kürt diye ayırmaya çalıyorlar çünki Kürtler hem çok iyi güçlü ve ve sayı olarak çoklar. Türkler de zaten Türkiye adı altında var olmaktaydılar. Bu durumdan yararlanarak bizi birbirimize vurdular. Böyle söylüyorum çünkü türkiyede yaşayanlar biziz. Ancak artk türk kürt yok biz varız ve bu ayrımların yapılması beni çok üzüyor. Bende aslen batmanlı bir kürdüm, bunu basına yansıtmak için söylemiyorum. Sonuç olarak kobani için burada toplandık . zulümleri yanlışları biliyoruz ama ülkemizde de çok farklı olaylar yaşanmaya başladı. Esnafların dükkanları yıkıldı ya da birçok şey oldu insanlar sokağa çıkamaz hale geldi tamam bunu görmeyelim 24 genç öldü şu oldu bu oldu ama benim dükkanım evim yıkıldıktan sonra ben de kobani deki insanlar gibi mağdur olmuyor muyum? Savaş mağduru olmuyor muyum. çünkü fakirleşiyorum yalnız kalıyorum. Çünkü hepimiz birikimlerimiz için çabalayan borçlanan insanlarız ancak gelip taş atıp benim dükkanımı emeğimi yıktıkları zaman ben ne yapacağım. Bende mağdur olacam. Peki bu durumda benim oradaki insanlara nasıl desteğim olacak bu durumda? Olacak olan da nefretim olur. Neden doğuda, batıda neden yürüyüşler yapılıp dükkanlar taşlanmıyor. Oluyor tabiî ki ama buradaki kadar değil. Bakıyoruz ptt yıkıldı, okul yıkıldı yarın dışarı çıkıp onları kullanan yine bizleriz. Sonra batıdan kimse buraya gelmek istemiyor. İlk hemşire ilk doktor ilk öğretmen olanları buraya atarlar , acemilerin hepsi burada , buranın insanı da cahil.ne oluyor? hep beraber köreliyoruz. Bu tür eylemlere ben de katılıyorum olsun da sesler duyrulsun ama vurdu kırdıyla yapılınca insanlar nefretle bakıyor. Ben dahi öyle bakarım, kobaniyi unuturum yardım bile etmek istemem bu nefretle. Şunu söylemek istiyorum iki kardeş tartıştığı zaman ne yapılır? Büyükler devreye girer. Bu durumda da çözüm için bence ileri gelen iş adamları, muş ta sevilen sayıla bilinen değer verilen dernek başkanları olabilir, aşiret başkanları olabilir, hocalar olaiblir, bunların birararya getirilip konuşularak ortak paydada buluşmak. Bunu dışında esnafın bir araya getirilmesi toplu konuşmalar yapılması. Bu insanların, halkın, eylemcileri ve stk ları toplayıp basın bildirimi yapılabilir. Onlara öncülük yapıp seslerini duyurmayı sağlayabiliriz. Bunların dışında beyefendinin dediği gibi yardımlaşmalar olsun. 11-Gaffur Bey: Bence eleştirel özellikli mekanizmasının işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi adıma söyleyeyim iki tarafında sürecin iyi yönetemediklerini düşünüyorum . ister hükümet tarafı olsun ister kandil yada HDP tarafı olsun süreci iyi yönetemediklerine inanıyorum. Eğer HDP Selahattin demirtaş insanları eyleme çağırsa şunu diyebilirdi. Esnafın dükkanını yağmalayan, bankaları yakan ve ya insanlara zarar veren insan bizden değildir deseydi bunların olmayacağını düşünüyordum. Ağrı mitinginde Sırrı Sakık orda dedi ki “ eğer zarar verecekseniz, yakacaksanız o insanlar bizden değildir” dedi. Yani bu süreci yürüten insanların bunu yapmaları gerekiyor. İnsanları eyleme çağırdığımız zaman insanlara, kurumlara, esnafa zarar vermemesi gerektiğini de belirtmemeleri bir eksiklik olduğunu söylüyorum. Bir de kamu kurumu dediğiniz zaman bu kamu kurumları kimin kurumları? Bizim de kurumlarımızdır. Sonuçta bankadan yararlanan, ptt den yararlanan, okıullara çocuklarını gönderen bizler değil miyiz ? bu durumda açıklamalar içerisinde iki tarafında sorumluluklarını yerine getirildiğini , yerine getirmeleri, barış sürecinin olumlu sonuçlanması gerektiğini vurgulanması gerektiğini düşünüyorum. Benim önerim budur.
12- Muhammet Aksoy: Yapılan eleştiriler daha çok esnafın uğradığı zararlar ile ilgili oldu arkadaşımızın dediği malım gittikten sonra kobani yi düşünemem gibisinden serzenişte bulundu.böyle söylendikten sonra belli başlı ayrımı yapmamız gerekiyor. Kobanideki durum üzerinden bi toplantı yapıyorsak bizim şunu dile getirmemiz gerekir. Birinci kuşak ikinci kuşak üçüncü kuşaka haklar diye bildiğimiz haklar var. Yani birinci kuşak hak olarak biz zaten yaşama hakkını ortaya koyuyoruz . ondan sonra ikinci üçüncü kuşak hakları eğitim hakkı vs oluyor. şimdi temel konumuz bizim yaşama hakkı ihlal edilen kobani ile ilgilidir. Bizim bu temel ilkeyi ele almamız gerekiyor. Asıl sorunumuz bu olmalıydı. Bugun mevcut haliylen Türkiye sınırları içerisinde 24 canımız gitti, yaşam hakkı ihlal edildi. Bu hak yoksa ikinci üçüncü hak yoktur zaten. Bunun üzerinden benim esnafımın malı gitti , şu oldu bu oldu. Şiddete karşıyız , malların yağmalanması böyle bi isteğimiz yok zaten. Ama şuna dikkat etmemiz gerekiyor; bir katliam var, kadınlar tecavüze uğruyor, çocuklar katlediliyor hatta kesilen kafalarla top oynanıyor. Buyuk bir insanlık ayıbı var. Biz mevcut haliyle nasıl düşünebiliriz? Önceliğimiz insanlık adına neler yapabiliriz? Avukatım iki aya yakın büro mu açmıyorum, umrumda da değil. Orda mükemmel derecede göremediğimiz bir eziyet var. Bu yakada ise kötü muamele var , işkence var. Şunu söyleyelim, Yargıtay şu an da taş atmak cezasını bile düşünce ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmişken biz hala gençleri nasıl susturabiliriz, nasıl terbiye edebiliriz, nasıl ıslah edebiliriz noktasına geldik. Tepkimiz nasıl olacak? Aktif bireyler olmak zorundadır. Ve o aşamaya gelmeden bu mücadele yürütülmez. Kobani de 400.000 insan var. Muş’un bu insanlara destek olması gerek.
Biz hükümetin hem iç politikadakı hem de dış politikadaki tavrını gördük. Deklere etmemizde fayda var. İç politikadaki kürdü kürde düşürme politikası bu ortada. Dış politikada ise kobaniyi çetelerin eline düşürüp orada Türk askeri ile beraber bir tampon bölge oluşturup Esat ile mücadeleye devam etmek. Bunun için Kürt’lerin katliama uğramalarını seyirci kalmamaları gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. Bunu en azından devlete dayatmak zorundayız. Hükümetin kobani düşecek derken bunu amaclıyor. Kürtler bunun farkında bunu için Kürdistan da kürt Kürd’ü öldürmeyecek ve Kobani’nin de Türkiye’nin askerlerinin NATO askerlerinin üs yapacağı bir yer olmasına müsaade etmemelidirler.
13-Zelal BAĞDAN: Ben de Muş Varto’luyum, olaylar olduğunda Varto’daydım. Cenazeyi getirdiklerinde hastaneye gittim . az önce arkdaşlarla da bu acıyı konuştuk . bu acının aslında tarihsel bir nedeni var. Yakın zamanki durumu kobani. Ben türkiyedeki gerek hükümetin gerek Müslümanların kobani konusunda sınıfta kaldığını düşünüyorum . hükümet zaten başlı başına farklı bir yerde. Fakat burada mu ş esnafı olabilecek Zaralardan bahsettiler. Ancak gönül isterdi ki muş esnafı kobani ilk olduğunda sokaklara çıksaydı ve en azından Kobani’ nin Kürt’ler için ve Kürt siyasal hareketi için bir turnusol kağıdı olduğunu söyleseydi. Çünkü biliyorum ki burada Gazze için başörtüsü ve başka durumlar için sokaklara çıkılıyo fakat söz konusu Kobani ve Rojava ile ilgili olduğunda sokaklara çıkılmadı, çıkılmadığı gibi de başından beri hükümetin tacizkar söylemleri oldu. Aslında biz Mazlumder olarak başından beri birkaç defa basın açıklaması yaptık ve hükümeti ve özellikle yürüttüğü bu çözüm sürecine sahip çıkması gerektiğini düşündük çünkü Kürt siyasal hareketine şunu söyledi Kobani onlar için turnusol, Kobani düşerse her şey biter dedi. Bunu hep başından beri söyledi . nitekim insanlar sınıra dayandığı zaman insanların alınmaması bekletilmesi . bunlar Kürt halkında , Kürt siyasal hareketinde bir kırılmaya neden oldu çünkü aslında kobani eşitti Amed eşittir Suruç eşittir muş bizler için. Bu çok anlaşılmadı. Bunun anlaşılmaması 25 gündür sürüyor ve hala da çok barışçıl olmayan sivri sert aslında tarihkar bir dili var cumhurbaşkanının ve diğer STK’ ların. Geçenler de bir şairin twitti , bende sosyal medya da paylaşmıştım, şöyle diyor “ Kürtlerin ADB si varsa İŞİD in de Allahı var “ diyor. Şimdi bu ne demektir. Bu vb söylemlerle aslında Kürtler kürt siyasal hareketine oy verenler Müslüman değildir, katli vaciptir gibi bir algı bir mesaj veriliyor aslında. Bunlar sıkıntılı şeylerdir ve bunlara aslında İslami camia dediğimiz insanların söylemleri oluşturmuş oldukları algılar vs barışçıl bir dili yok ve kobani başından beri hükümetin bir şekilde politikaların olduğu, bizim bilmediğimiz gizli ajandasının olduğu bir süreçte ilerliyor. Kobani ile ilgili yaklaşımı vs . çözüm önerilerine gelecek olursak aslında konuşacak çok şey var , arkadaşlarımızın söylediklerinin birçoğuna katılıyorum. Fakat çözüme geldiğimizde hükümeti gerçekten özellikle cumhurbaşkanın, çünkü masaya oturduğunuz bir örgütle bir barış süreci yürütüyorsunuz ama aynı zaman da bu örgüt için diyorsunuz ki pkk eşittir İŞİD.şimdi bana dediğinizde başka bir şey söylemek istiyorsunuz. İnsanlara kalkın kırın demek istiyorsunuz. Yaşama hakkının önmeli olduğunu düşünüyorum, demokratik ülkelerde yakın zamanda ingilterede biliyorsunuz bir isyan oldu. Fransa da Arapların sürekli işte mağrip grupların araba yakma olayları var keza newyork’ ta çeşitli ülkelerde bizim çeper de yaşayan , ötekileştiren insanların isyanı oldu ve bu yuzden insanlar yağmaladılar. Fakat o insanlar öldürülmedi çünkü o insanların yaşama hakkı kutsal. Mesela Varto daki olayda polis direkt nişan alıyo şimdi siz net olarak böle bir uyarıda bulunabilirsiniz yani emniyet kesinlikle gerçek mermi kullanmayacak ve ya havaya ateş açın ya da yerler ateş açın. Ancak bunu demediniz ve vur emri verildiğinde polis vurur. Nitekim polisim vukuatları bu konuda çoktur. Hatta Mazlumder in bu konuda çalıması var. Polisin gerçek mermi kullanması toplumsal olaylarda. Şimdi siz bu gergin atmosferin yaratılmasında en önemli olan şey özellikle diyarbakırda, batman da Hüdapar la göstericilerin birbirlerine düşürmesi . burada ben bir provakasyon olduğunu düşünüyorum. Çünkü devletle sizin bir alıp veremediğiniz olduğu zaman daha farklı bir şey olur ama halkla kendi aranızda bir sorun olduğunda ve geçmişten gelen yüzleşilmeyen bir problemin var ise onu sürekli kaşıyabilirsiniz. İnsanlar da buna müsaittir. Nitekim ölümlerin çoğu böyle bir şey oluyor . ve her neden se ….
14-İhsan Aytemiş: Mevcut durum butun bunları aşan bir insanlık trajedisine dönüşen bir süreci ifade ediyor. Dolaysıyla bugun burada yapacağımız çalışma da bu alanda düşünülmesi gereken bir çalışmadır. Bütün her şeyimizi bunu üzerine yoğunlaştırmamız gerekiyor. Hem Suriye de yaşananalar beraberin de ırakta olanlar bir süreçtir önümüzdeki günlere açıklama yapmayı dübu ayrı düşünülemez . hem de son üç dört gündür ülkemizde ve ilimizde yaşanan olaylar birlikte değerlendirilebilecek şeyler. Tabi bunlar karşımızdayken sivil toplum örgütleri olarak susması, konuşmaması, seyretmesi bir yere kadar çokta anlaşılabilir şeyler değil. Herkesin kendisine ait farklı fikirleri olabilir ama bunları aşan bir nokta olduğunu tespit etmek gerek. Bu nedenle susmaktansa , çünkü susmak taraf tutmaktır diye bir inanıştan geliyoruz biz. Biz Muş’taki stk lar olarak daha önce de 5 yıllık bir faailyet sürecinden gelmekteyiz. İnsanlara doğruyu yaptığımızı söyleyebilir, anlatabilir miyiz ki . yıkılanın yerine yenisi konulur ama daha önemlisi bu saatten sonra bir tek canımızın dahi gitmemesi gerekiyor. Onun için biz ne yapabiliriz bunun üzerine yoğunlaşalım dedik. Birkaç gündür arkadaşlarla sürekli istişare halindeyiz. Fikir alıverişinde bulunduk son olarak stk bir araya getirmeye karar verdik . bunun dışında divanı meladaydık ilimizdeki saygın melelerimizle bir araya geldik. Taleplerimizi bildirip görüşlerini aldık. Meleler zulum karsısında susmamaları gerektiğini özellikle ifade ettiler. Önümüzdek igünlerde kendileri de bir açıklama yapmayı düşünmektedirler. İslam adına yürütülen bu kara propagandanın haksız olduğunu , bunun eleştirilmesi gerektiğini ifade ettiler. Bunun dışında kanaat önderlerimizi bir araya getirip onlarla da paylaşım yapacaz. Böyle bir günde tartışmalara bakmadan, eski kavgaları, türk kürt , sağ sol demeden hepbereber buraya gelip paylaşımlarda bulunarak kamuoyunun sesi olalım, sözü olalım , gözü olalım diyoruz. Amacımız bu . tekrardan hoş geldiniz diyorum.
15-Zahir Aktaş: Bildiğim kadarıyla şöyle arkadaşlar sebepten daha çok sonucun üzerinde yoğunlaştılar. tabi sebebin değişmedikçe sonucun değişmesi fizik kurallarına da bilim kurallarına da aykırıdır. Zaten sosyolojik kurallarına da tümden aykırıdır. Onun için biz bence STKlar olarak burdaki sebepleri değiştirmeye çalışalım. 22 insan öldü. arkadaş bişey söyledi biz birbirimizi öldürüyoruz. bir iki yer dışında biz birbirimizi öldürmedik devletin görevlileri halkı gençleri hedef alarak kurşun sıktı öldürdü. biz birbirimizi öldürüyoruz derken bir iki yerde belki o da iddia belki basında da takip etmişsinizdir. yine aynı şekilde bu kaos ortamını yaratmaya çalışanların bir oyunudur diye her yer de yazılıp çiziliyor gördüğünüz gibi. Dolayısıyla bugün burada kardeş kardeşi vurdu mantığından ziyade burda Kobane gibi şuan insanlık için gerçekten bir onur meselesi olan can yakıcı olan bu meselenin daha gündemleştirip onun üzerinden sonuca varılması gerekiyor. Sebep nedir onu bulmamız gerekiyor. Bu katliamlarda bizim de bir payımız vardır bence. Yani tezkere çıktı izledik. Suriye deki olaylar çıktı izledik. Hep izledik onun dışında olaylar oldu izledik ne zaman olaylar geldi kapımıza dayandı şimdi toplandık ne yapabiliriz onu konuşuyoruz. Yani biz zamanın da refleks gösterip karşı çıkmazsak zamanında evimize de gelir. Evimize gelir köyümüze gelir işyerimize de gelir. dolayısıyla ateş yanar uzaktadır mantığıyla yaklaştık. yani bugün biz gerçekten ne yapabiliriz orda katliamla karşı karşı kalan insanlar var. selahattin demirtaşın kck nın açıklamaları vardı yapılan yakma ve yıkmaları şiddet olaylarını tasvip etmediklerini söylediler. ama şuda bir gerçektir yani sosyal patlama olduğu zaman siz o insanları kontrol edemezsiniz. Mantıklı yaklaşalım Yani emniytein amacı nedir, gerçekten oradaki insanlar katliam ile karşı karşıyadır. Keşke hiçbir vatandaşın , hiçbir esnafın camı kırılmasa. Türkiyede sağcısı da solcusu da bunu tasvip etmez ancak hiç kimse yitirilen yirmi dört candan bahsetmedi. Muş ta ufak tefek şeyler oldu ve herkes ona yoğunlaştı. Evet önemli bir durum ama şunun farkına varalım, sebepler değişmeden sonuç değişmez. Dolaysıyla biz sivil toplum kuruluşları olarak çağrıcı bir pozisyondan çıkıp eylemsel bir platforma dönüşmemiz lazım. Biz ne yaptık diye baktığımda yaptığımız çadırlar, çalışmalarımız devlet eliyle yıkıldı. Biz çağrımızı yapacaz bunun dışında neler yapabilirirz. Kış geliyor havalar soğuyacak orada insanlar aç, açıkta yaşıyorlar, buna yönelik bir şeyler yapmamız gerekiyor. Kendi adımızı bir şeyler yaptık ancak yeterli olmuyor. Bazı arkadaşlar burada belirtti bu mağduriyetleri sadece çağrı yaparak mı halledecez? Biz hep beraber kolaktif çalışma yapıp gıda vb yardımlar yapmak yerine bu katliamı nasıl önleyebiliriz buna yönelik çalışmalar yapmalıyız. Dün başbakanımız şunu söyledi bir iki gencimiz yaşamını yitirdi, misli ile karşılık verilecek sonrasında katliam ölüm haberleri ardara geliyor. Biz öncelikle sonuçlara değil de sebeplere eğilirsek çözüme ulaşırız. Muş şu an Türkiye’ deki diğer illere nazaran en sakin il. Bunu düşünmemiz gerek . çağrımız içerisinde ilk isteğimiz insani yardım koridorunun açılması ve çözüm süreci içerisinde kobaninin düşmemesi gerektiğini vurgulamamız gerekir ve Muş’lu STK’lar olarak bütün insanlarımızı, Suriye’den gelen insanlarımıza karşı insani sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekir.
Öneriler : Muş Sivil Toplum Platformu adına Kobani’ye destek eylemi yapılması
Ortak Sonuç : Muş Sivil Toplum Platformu olarak Kobani’ye destek eylemi yapılması ilgili kişilerle görüşmeler yapılması, Türkiye’in Kobani konusunda yeterince destek olmadığı, en azından insani yardım için Koridorun bir an önce açılması. Türkiye’in dış politikalarda özellikle Ortadoğuda hatalar yaptığı bunu düzeltmesi yönünde görüş bildirilmesi.
Değerlendirme: Gündem Kobani ile ilgili olunca katılım çok oldu ve toplantı dolu dolu geçti. a. Sivil toplum ile STK ve belediyeler ile toplam 115 kişiye SMS yolu ile bilgi verildi,
b. Milletvekilleri ile önce bilgilendirme mesajı gönderildi sonrasında telefonla 4 milletvekili ile görüşüldü,
c. Katılımcılarla daha önceden STK ile yapmış olduğumuz toplantıda yerel gündemimizi belirlemiştik.
d. Medya ile 2 ulusal 6 yerel gazetelere mail ve sms yolu ile bilgilendirme yapıldı. Gazeteciler katılım sağlamadı.
Sonuçlar: Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi. M. Vekilleriyle tek tek görüşülmesine rağmen kimsenin katılmaması STK’lar tarafından hoş karşılanmadı. Her görüşten yada farklı görüşten STK’ların az olması toplantıda farklı görüşlerin çıkmamasına neden oldu ve eleştirildi. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalara devam etmeli.
Değerlendiren: Nurcan Çetinbaş