Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 09.02.2013
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Millet Derneği(Mustafa TEMİZER- Başkan)
2/ Anadolu Eğitim Bilim Kültür Vakfı (Kahraman CALASIN – Başkan)
3/ Akit Gazetesi(Halil İbrahim KARADAVUT-Kayseri Temsilcisi)
4/ Liberal Düşünce Topluluğu (Ferhat ÇAKIR – İl Temsilcisi)
5/ MAZLUMDER Kayseri Şubesi(Hasan SARIKURT, Muhammet KARAKAŞ-Üye)
6/ Çorakçılar Vakfı (Yılmaz ALTINÖZ – Başkan)
7/ Mirac kültür Vakfı ( Fazıl TAŞ – Başkan)
8/ Fakir ve Muhtaçlara Yardım Derneği (Burhan KARAMUSTAFAOĞLU – 2. Başkan)
9/ MTTB ( Hamza POLAT – Başkan, Enes DAĞDAĞAN – Üye)
10/ Yeşilay Kayseri Şubesi (Salih DEMİRAYAK – Üye)
11/ ASDER (Kemal METE – Başkan)
12/ Kayseri Gönüllü Kültür Kuruluşları (Ahmet TAŞ – Başkan)
13/ Kayseri Jeoloji Mühendisler Odası (Adnan EVSEN – Başkan)
14/ Diyanet Sen (Ziya DOLAŞ – Üye)
15/ AHUDER (Bekir Sıddık ÇELİK)
SENDİKALAR
1/ Memur Sen (Aydın KALKAN – Başkan)
2/ EğitimBir Sen ( Rıza BOZDAĞ – Sekreter, Mustafa LALE – Üye)
MİLLETVEKİLLERİ:
1/ Yaşar KARAYEL (Ak Parti Kayseri Milletvekili)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 50 izleyici katıldı.
MEDYA
TELEVİZYONLAR: TV Kayseri, Kay tv,
GAZETELER:Kayseri Gündem, Kayseri Haber, Kayseri Anadolu Haber, Akit,
MODERATÖR:Celal KAZDAĞLI (Araştırmacı, Gazeteci, Yazar)
Konu:İMRALI GÖRÜŞMELERİ
1/Celal KAZDAĞLI: Türkiye Haziran 2011 seçimlerine girerken aslında Kürt meselesi hakkında oldukça umutlu idi. Ancak bu umut kısa sürede yerini umutsuzluğa devretti. Çünkü önce seçilecek vekiller konusu ardından da BDP’nin Meclisi boykot kararı gidişatı olumsuz yönde etkiledi. Halkın bu boykota yeteri kadar ilgi göstermemesi ve İmralı’dan gelen emir üzerine BDP tekrar meclise dönmek zorunda kaldı.Bütün bunlar olup biterken Ağustos şurasının hemen öncesinde üç generalimiz genel ordu komutanlıklarındaki görevlerinden istifa ettiler. Bu istifalar da süreçte etkili oldu. O zamanki yüksek askerî şurada göze çarpan en önemli görüntü, toplantıya başkanlık eden başbakanımızın tek başına oturmasıydı. Bu fotoğraf artık siyasetin ordunun üzerinde ve ordunun siyasetin emrinde olduğunu göstermesi açısından oldukça önemliydi. Seçimlerin tamamlanması ve komuta kademesinin yeniden şekillenmesinin ardından PKK’nın silah bırakması için görüşmeler başladı. Bu çerçevede MİT’in girişimleri sonucu Oslo görüşmeleri yapıldı. Fakat PKK bu görüşmeleri deşifre ederek sona erdirdi.PKK’nın Silvan saldırısının ardından Öcalan Oslo görüşmelerinden çekildiğini, daha sonra da artık avukatları ile dahi görüşmeyeceğini bildirdi. Bunun hemen arkasından PKK birdenbire eylemlerini artırdı. Bunun yanı sıra KCK aracılığı ile şehirlerde yapılanmaya ve eylemler yapmaya başladılar. Orduyu başarısız gösterebilmek için çeşitli çalışmalar ve saldırılar yapılmaya başlandı. 28 Aralık’ta Uludere’de 34 kişinin “terörist ”diye öldürülmesi bunu kollayanlar için kaçırılmaz bir fırsat olarak değerlendirdi. PKK ve BDP bunu Kürt halkına yapılmış bir saldırı gibi tanıttı ve kendine göre kullandı.Siyasi erk, başbakanın talimatıyla MİT yetkililerini devreye soktu ve MİT yetkilileri İmralı ile görüşmeye gittiler. 2012 yılındaki bu başarı ordu-MİT-siyasi erk üçlüsünün ortak ve dikkatli çalışmasıyla elde edildi. Bu arada Kürtler Suriye’deki PYD’yi kullanmayı düşündüler. Ancak Özgür Suriye Ordusu onları mağlup edince bu girişim de sonuçsuz kaldı.PKK uluslararası arenada da siyasi olarak mağlup oldu. Dışarıda PKK’nın destekçisi olan güçler bu süreçte uzakta tutuldu. Terörün bitirilmesi için yapılan görüşmeler sadece Öcalan ve Kürtlerle sınırlı tutulmadı. Bölgedeki etkili güçlerle de görüşmeler yapıldı. Bu dönemde ABD, Türkiye’nin Kuzey Irak petrollerine ulaşmasına ve Kürtlerle kucaklaşmasına mani olmaya çalıştı. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Irak’ta yapılan enerji konulu toplantıya kabul edilmemesi ve uçağının Kayseri’ye inmeye mecbur bırakılması ABD’nin isteği üzerine gerçekleşmişti. PKK’nın silah bırakmasını sağlamak maksadıyla PKK ve İmralı dışındaki Kürt grupları ve Barzani ile görüşmeler de yapıldı. Bu görüşmelerden de olumlu sonuçlar elde edildi. PKK mağlup olup Öcalan’ın tavsiyesi ile terörden uzak durmaya başlayınca DHKP-C devreye sokuldu. Paris’te üç PKK’lı kadının öldürülmesi ile hem Kürtler hem de Türkler imtihan oldu. Ama bazılarının beklentisi gerçekleşmedi. Cenazelerin defnedilmesi sırasında herhangi bir olumsuz hadise yaşanmadı. Demek ki her iki toplum gerçekten çözüm istiyor ve temkinli davranmayı düşünüyordu.Üst üste başarısız sonuçlar elde edilince DHKP-C kullanılmaya devam edildi. Bugüne kadar ABD ile hiç çatışmamış olan DHKP-C, ilk defa ABD büyükelçiliğine bombalı saldırı düzenledi.
2/ Adnan EVSEN: Bu mesele yeni ortaya çıkmış bir mesele değildir. Eskiye dayalı bir meseledir. Konuşmanız sırasında 2012 yılında ilk defa ordu-MİT-siyaset üçlüsünün ortak alışması ile teröre bir darbe indirildiğini söylediniz. Bu başarıda gerçekten devletin bir planı var mıdır?
3/ Ahmet TAŞ: Celal beye ve katılımlarından dolayı tüm katılımcılara teşekkür ederim. Türkiye çok önemli bir noktaya geldi. Bundan on sene önce “PKK ile görüşülecek” denseydi herkes alaşağı edilirdi. Ama bugün gelinen süreçte komutanlar bile dağdakilerle görüşmeler yaptı. Bazıları Orta Anadolu ve Karadeniz insanının bu tür görüşmelerde çok sert tepki göstereceğini beklediler ama bu bölgelerin insanları da barıştan yana tavır sergilediklerini ortay koydular. Devlet eliyle düşman kazanılmasına artık son verilmelidir. Biz bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile birlikte doğu illerimizi gezdik. O bölge insanları ile yıllarca kucaklaşamadığına ve batıdaki insanlarla aynı hakların verilmediğine dolayısıyla halkın devleti düşman bildiğini gördük. Devletin şefkat elini bölge insanı üzerine uzatması birçok şeyi çözecektir. Birkaç gün önce Hakkâri’de bir komutanın Kürt halkını ziyaret ettiğini ve onlarla Kürtçe konuştuğunu gördük. Bu tablo bize aslında çözümün ne kadar kolay olduğunu da göstermektedir. Yeter ki yöneticilerimiz çözümden yana tavır alsınlar. Ayrıca sivil kuruluşların bu konudaki görüşlerinin alınması da çok önemli olacaktır.
4/ Bekir Sıddık ÇELİK: Ben bu barış sürecinde BDP, PKK veya Kandil tarafının samimi olduğuna inanmıyorum. Çünkü daha önce sürekli olarak barış için İmralı ile görüşülmesi gerektiğini savunan ve dillendiren Kandil, şimdi ise kendilerinin muhatap alınmadığından şikâyet etmektedir. Paris’te öldürülen 3 PKK’lı kadın konusunda net bir yorum yapılamasa da devlet içerisinde çözüm istemeyenlerin veya İsrail’in devreye girmesi ile bu cinayetler işlenmiş olabilir diye düşünüyorum.
5/ Mustafa TEMİZER: Türkiye üzerinde oynanan terör oyunu daha yeni ortaya çıkmış bir oyun değildir. Bu oyunun kökleri Küçük Kaynarca anlaşmasından sonrasında Ermenilerin kullanılmasına kadar uzanır. PKK üzerinde batılı ülkelerin büyük etkisinin olduğunu söylediniz ki bu doğrudur. Çünkü bizim kıblesi, kitabı, ilahı bir olan kardeşlerimizle bir sorunumuzun olması düşünülemez. Dolayısıyla bu da batının Türkiye üzerinde oynadığı oyunlardan biridir. Bu meseleyi kesin olarak çözmek istiyorsak sadece terör olaylarını gerçekleştirenlerle değil, aynı zamanda bunların üzerindeki güçlerle de uğraşmalıyız. İmralı görüşmeleri ile bu sorunun gerçek manada çözülebilmesi mümkün gözükmemektedir. Onların üstlerinde etkisi olduğunu bildiğimiz güçlerle görüşmeler yapılmalıdır. Bir bakıyoruz, birçok ilimizin düşmandan kurtuluş yıl dönümleri kutlanıyor. Sormak ve öğrenmek istiyoruz, kendilerinden kurtulduğumuz için kurtuluş günleri kutladığımız bu düşmanlarımız kimlerdir?
6/ Muhammet KARAKAŞ:Devlet olarak ırkçılığı, mezhepçiliği veya buna benzer bölücülük akımlarını önleyemezsiniz. Elbette bu tür konularda dış güçler devreye girecektir. Geçmişe baktığımızda Cumhuriyetin ilanından beri yapılan baskıların bizi bu noktalara kadar getirdiğini görürüz. Ben doktora tezimi Suriye konusunda yapmak istemiştim. Benim danışman hocam “Ne yapacaksın Suriye konusunu, herkes gibi sen de git Osmanlı arşivlerinden bir iki belge tercüme et” dedi. Düşünebiliyor kusunuz, biz komşumuz olan bir ülkeyi tanımak istemiyoruz! Oysa bizim Suriye’yi çok iyi tanımamız gerekmektedir. Bizim niçin bir Ortadoğu masamız yoktur? Ben Yrd. Doç. Olarak kadro almaya gittiğimde ismimden dolayı benim Arap ya da Kürt olup olmadığım soruldu. Oysa ben Antalyalı bir Türkmen’im. Buna rağmen beni o üniversiteye almadılar. Ülkemizde böyle bir hâkim zihniyet var.
7/ Rıza BOZDAĞ: Son günlerde sanat dünyası da ülkemizdeki barışın sağlanması açısından bir takım faaliyetlere girişmektedirler. Önce Ayşen GRUDA, ardından Hülya Koçyiğit gibi sanatçılar çözüm için kendilerine ne düşüyorsa orada yer alabileceklerini, hatta gerekirse Kandil’i bile gidebileceklerini söylediler. Sizce sanat dünyasından gelecek olan bu tür girişimler de bir sonuç ortaya koyabilir mi?
8/ Mustafa LALE: Bu meselenin İmralı ile görüşülmeye devam edilerek çözülebileceğine inanıyorum. Ama Şemdinli ayağı ne olacak? Çünkü Öcalan’ın etkisinden kurtulmuş çok sayıda PKK’lı grup var. Onlarla da görüşülüyor mu? Ayrıca Başbakan’ın AB’yi çizer bir tavır takınarak Shangay’dan yana tavır alması artık AB’nin ya da ABD’nin çizildiği anlamına gelir mi? Yoksa bu tamamen ayrı bir konu mudur?
9/ Enes DAĞDAĞAN: Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesi, gizli olarak yürütülen bu görüşmelerden herkesin haberdar olmasına sebep oldu. Bu görüşmelerin gizli yürütülmesini nasıl değerlendirmek gerekir. Gizli olmasa da açıktan yürütülseydi nasıl olurdu?
Değerlendirme:
1.İletişim
Sivil toplum ile
30STÖ ile telefonla görüştüm ve maille davet metnini gönderdim. 14 STÖ bu çağrıya olumlu cevap verdi ve toplantımıza katıldı. Ancak 16 STÖ temsilcisi katılmadı.
Değerlendirenler:
Ahmet TAŞ KAYSERİ kMM hamalı