Yer: Belediye Meclis Toplantı Salonu
Tarih: 8 Aralık 2012
Katılımcılar:
Dernek, Vakıf ve Girişimler:
İlk Öncüler Derneği (Fatma Altundağ-Yönetim Kurulu Üyesi)
İlk Öncüler Derneği (Zeynep Kanbaz-Yönetim Kurulu Üyesi)
El Birliği Derneği (Handan Karataş-Başkan)
Kurdi-Der (Osman İzgör-Başkan)
KAŞİP-Taşeron İşçileri Derneği (Hakan Aydın-Genel Başkan)
Türkiye Araplar Yardımlaşma Derneği (ARAP-DER) (Şükrü Kırboğa-Başkan)
Türkiye Araplar Yardımlaşma Derneği (ARAP-DER) (Ali Şen-Başkan yrd.)
MAZLUMDER (Meral Dervişoğlu-Şube Yönetim Kurulu Üyesi)
İHD (Cemal Babaoğlu-Başkan)
Türkiye Yardım Severler Derneği (Sabiha Karabulut)
Şanlıurfa Gazeteciler Birliği (Mustafa Arısüt-Yönetim Kurulu Üyesi)
Meslek Odaları
TÜMSİAD (Mehmet Ayneli-Yönetim Kurulu Üyesi)
MÜSİAD (Abdurrahman Yetkin-Şanlıurfa Şubesi Başkanı)
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) (Emrullah Akbaş-Şube Yönetim Kurulu Üyesi)
c. Sendikalar
MEMUR-SEN (Mahmut Atçı- İl Temsilcisi)
Eğitim-Bir-Sen (İbrahim Coşkun-Başkan)
KESK-SES (İsmet Karadağ-Başkan)
DİSK Genel-İş (Sadık Demir-Şube Başkanı)
Özgür Eğitim-Sen (Vehbi Uzundağ-Şube Yönetim Kurulu Üyesi)
DİSK Emekli-Sen (Necdet Şansal-Şube Başkanı)
Katılan Milletvekilleri:Yok
Belediye Başkanları: Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba
Mesaj Yollayanlar: Yok
Moderatör: Yıldız Ramazanoğlu
Gözlemciler:
Emin Özçınar (Vali danışmanı)
Şeyhmus Çakırtaş (Viranşehir Belediye Başkanı Danışmanı)
Diğer Katılımcılar: Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 29 izleyici/gözlemci katıldı.
Medya:
İpekyol Gazetesi (Halil Yakut-Köşe yazarı)
Aktivist Gazeteci (Gül San-Köşe yazarı)
Yeni Urfa Gazetesi (M. Yusuf Akbaş-Köşe yazarı)
İpekyol Gazetesi (Mehmet Çiçek-Muhabir)
Konular:
Genel konu: Milletvekili Dokunulmazlıkları
Yerel konu: Sınırdaki savaş ve sığınmacıların durumu
Konuşulanlar:
Yıldız RAMAZANOĞLU: Ne zaman barış için bir adım atılsa bir engel çıkarıldı. Türkiye’nin önünde çok karmaşık bir yapı var. Ben de Türküm ve benim de hakkım gasp ediliyor. Bakın ben de başörtülü olduğum için seçilemiyorum. Başörtüsü için kampanya düzenlediğimizde de Başbakan çıkıp, düzenleyenleri azarlıyor. Bu dönem başörtülü adaylar gösterilmeli. Diğer partilerin de başörtülü aday çıkarması gerekiyor. Bu anlamda sadece Ak Parti’ye yüklenilmemeli. BDP de, MHP de başörtülü adaylar çıkarmalı.
1/ Sadık DEMİR: Toplum ve Ak Parti’nin demokrasiyi hazmetmemesi ve demokrasinin sonuçlarını kabul etmemesi özellikle yerel seçim sonucu Meclis Başkanı Cemil Çiçek bunlar Ermenistan sınırına dayandı sözünden sonra Belediye başkanları olmak üzere 11.000 Kürt siyasetçi şuanda cezaevinde. Dolayısıyla Kürtlerin binbir güçlükle seçtikleri milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılacak. Bugünki taraflı yargıya teslim edilmesi hepsinin tutuklanması demek oluyor.Daha önceki Başbakan söylemlerinde de ben yargıya güvenmiyorum ve dokunulmazlıkları kaldırmıyorum dediğini hatırlıyorum. Yargının taraflı olduğundan dolayı dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşıyım.
2/ Abdurrahman YETKİN: Ülkemizde tartışılan birçok konu olduğu gibi Kürt halkının da hakları ancak yeni yapılacak olan anayasayla sağlanacağına inanıyoruz. Anayasa konusunda ilk çalışmayı başlatan MÜSİAD oldu. Ve herkesin bizim anayasamız diyebileceği özde bir anayasaydı. Partilerin hepsinin söylemlerinde dokunulmazlıkların kalkması vardır ama hiç bir siyasi parti de iktidara geldiğinde bu konu üzerinde durulmaz. Oysa Ak Parti 10 yıl sonra gündeme getirilmesi ve belli bir kesim için gelmiş olmasında neden artık kendini Kürt halkının meclisteki temsilcileri olmadığı noktasında düşünülüyor olmasıdır.
Biz iş adamları olarak hakların hiç bir şekilde şiddetle alınmayacağını, hakların alınmamasında bölgenin kalkınması gerektiği ancak bölge kalkınmasında o kadar şansların azalacağını ancak doğuda olan şiddet bölgenin kalkınmasına engel.
3/ Necdet ŞANSAL: Ciddi bir devlet adamlığı göremiyorum. Eylem ve söylemlerin aynı olmasını bekliyoruz. Başbakan, ‘Ben bu vekilleri affedersem Allah beni affeder mi’ diyor. Peki sayın Başbakan, sen bu vekillere haksızlık yapınca bunlara oy veren 3 milyon Kürt seni affeder mi?
Dokunulmazlığın kaldırılmasını doğru değildir.Kürsü ve siyasi dokunulmazlığın kaldırılmaması gerektiğine inanıyoruz. Yolsuzluk, rüşvet ve adli dokunulmazlığın kaldırılması gerekir.Tekrar eski hataya dönülmemeli BDP’li vekillerin dokunulmazlığının sadece kaldırılmasını doğru bulmuyoruz.Bir Oslo süreci yaşanıyor sonra sayın Erdoğan görevlendiriyor bu insanları.
Suriye’deki olaylara gelince tamamen emperyalizmin bir oyunudur. Suudi Arabistan dahil tavrını AB’den yana kullanıyor.İslam ülkelerinin hak, hukuk gözeterek acilen demokrasiye ihtiyacı vardır.
4/ Şükrü KIRBOĞA: Parlamenter sistemlerde Milletvekilleri dokunulmazlıkları siyasi arenada öz güvenin korunması ve geliştirilmesi açısından olması gereken bir konumdur.Milletvekillerinin özellikle kürsü konuşmaları ve yine siyasi kimlikleri ile en aykırı görüşleri kamuoyu ile paylaşabilmeleri ancak böyle bir konumda sağlanabilir ki bu şekilde tüm fikirler toplumsal yaşamda rahatça ifade edilebilsin. Bu açıdan özellikle halkın oyları ile seçilen milletvekillerinin bu konumlarının korunması son derece önemlidir.Şüphesiz bu dokunulmazlıkların yüz kızartıcı suçları da içermesi beklenemez. Bu sebeple toplumun genel ahlak kurallarına, teröre ve yüz kızartıcı suçlara eylemsel düzeyde katılmak, içerisinde olmak dokunulmazlık konumunu toplum nezdinde de tartışılır duruma sokar ki siyaset kurumu bu nedenle ciddi yaralar alır. Sonucunda derin ve zinde güçlerin geçmişte yaptıkları gibi bu zafiyeti suiistimal etmelerine de olanak sağlayabilir.Son günlerde ülke gündemini oldukça meşgul eden dokunulmazlıkların kalkması konusuna bu prensipler ışığında bakıyoruz. Fakat bu son tartışmalarda özellikle BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme getiriliyor. Böylesi bir yaklaşımın doğru sonuçlar vereceği kanaatinde olmadığımızın bilinmesini istiyorum. Nihayetinde belli bir kesimin oyları ile meclise gelmiş olan BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, kendilerine oy verenlerin dışlanması gibi bir duygu travması yaşatacaktır. Böylesi bir travmanın geçmişte yaşandığını ve sonuçlarının ne olduğunu hepimiz biliyoruz.Yeniden eski kötü günleri yaşamak bu ülkeye hiç bir şey kazandıramadığı gibi halklar arasında daha derin uçurumlar yaratacaktır. Teröre destek vermek tabii ki makul karşılanamaz; fakat siyasetinde uzlaşı kültürü olduğunu bilmek gerekiyor. Biri birimize tahammül edebilmeliyiz ki daha güzel yarınları inşa edebilelim.Dokunulmazlıklar kaldırılacaksa bunun daha genel bir çerçevesinin çizilmesi, sadece belli bir partiye değil de çizilen çevre içerisinde kalan tüm partilerden milletvekillerine uygulanması gerekir. Nitekim hırsızlık, kamu malını zarar uğratma, ülkenin kaynaklarını kendi çıkarı doğrultusunda kullanma gibi suçlar da terörden daha masum suçlar değildir.
5/ Osman İZGÖR: Bir ülkede kendi anadilini öğrenmek için sadece paralı kurs imkanı yaratacaksın, sonra da kimse kayıt yaptırmıyor diyeceksin. Dünyanın neresinde görülmüş, insanın anadilini öğrenmek için para ile kursa gittiği. Bu çok korkunç bir durum. Sosyal ve kültürel haklar konusunda her türlü durumun sorgulanması gerekiyor. Ben hiçbir şiddet eylemine bulaşmamışken ve şiddete karşı olduğum herkes tarafından bilinmesine rağmen bir bakıyorsunuz gözaltına alınıyorum hatta tutuklanıyorum. Sadece dilimi öğrenmeye ve öğretmeye çalıştığım için.
6/ Meral DERVİŞOĞLU: Sayın Yıldız Ramazanoğlu’nuKürt sorunundaki duyarlılığını biliyorum ve eleştirilerim kesinlikle ona yönelik değil. Roboski’de yaşanan bir yaşam mücadelesi sonucunda o çocuklar hayata kalma mücadelesi verirken öldürüldüler. Sınırda olmalarının nedeni ya ailelerine bakmak ya bir bilgisayar ya da dershane ücretlerini vermek için ölümle yarışarak ayakta kalma mücadelesi içindeydiler. Bölgeye yatırım yapılmaması, iş olanaklarının olmaması, cumhuriyetin kurulduğu günden itibaren içinde yer almayan Kürtler ve dindarlardı. Başörtüsü cumhuriyet kadınının tiplemesine uymuyordu. Kürtler de Nasreddin Hocanın fıkrasında hoca bir karga alır, pazardan ancak kuşa benzemesini ister. Önce gagasını sonra kanatlarını kırpar ve eline kargayı alır, tamam şimdi kuşa benzedin der. Aynen bu sistem yıllardır bunu yaptı asimileyle, yasaklarla iki halkta özgürlüklerini elde etme mücadelesini veriyorlar. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna gelince benim düşüncem mecliste yer alan tüm milletvekillerinin de dokunulmazlıkları kalkmalı. Çünkü Türkiye’de herkes yargılanabilmeli. İşlenen suçlar neticesinde vekil olduğundan dolayı muaf tutulmamalı. Genelkurmay başkanı, diğer generaller askerlerde yargılanıp tutuklandılar. Suç işleyen herkes için aynı olmalı. Mecliste bulunan siyasi partiler CHP, MHP, AKP için hazırda bekletilen fezlekeler de var. Bunlarda tıpkı BDP fezlekeleriyle aynı hızda ele alınmalıdır. Yargı süreci mevcut darbe anayasasıyla yapmak, 12 eylül askeri darbesini yapanlardan Kenan Evren yargılanırken darbe yapmak suç değil, biz suç işlemedik, dedi. Darbeye teşebbüs etmek suçtur, demişti. Trajikomik bu durum. Ancak milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında ne kadar etkili olur göreceğiz.
7/ Mehmet AKBAŞ: Ortak geleceği tasarlamada bağımlı olmayan gönüllü bir birliktelikten bahsetmek için dokunulmazlık konusunda grup kararı olmadığı için vicdanların seslerini dinleyip özgür bir BDP Milletvekilleri nasıl özgür iradesiyle tavrını ortaya koyabiliyorsa Ak Parti milletvekilininde özgür iradesiyle tavrını ortaya koymasını bekliyoruz. Mevcut Anayasamıza göre dokunulmazlıkların kaldırılmasını doğru bulmuyorum. Sürece baktığımızda şartları tartışıyoruz Anayasamızın 83.maddesinde dokunulmazlıklar açıkça ifade ediliyor. Seçimden önce ve sonra meclis kararı olmadıkça tutuklanamaz yargılanamaz. Anayasa karineler var olabilir. Bu ne zaman gündeme geliyor açlık grevi ve BDP’nin tavrı bitmesine vesile olan süreç te ortaya çıkıyor.Meclis süreci uzun dokunulmazlık dosyalarının görüşülüp karara bağlanması 2 ayı geçebilir Ak Partinin değil Başbakan Erdoğan’ın dediği olacak. BDP’nin tavrı bağımlı bir tavır.Özgür değildir.
8/ Cemal BABAOĞLU: Dokunulmazlıklarla ilgili olarak, herkesin düşünce ve ifade özgürlüğü vardır. Hiç kimse düşüncesinden dolayı yargılanamaz.Hiçkimsenin imtiyazı yoktur. Görevi ne olursa olsun görevini kötüye kullanıp kendine menfaat sağlamak, ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk gibi ekonomik ve yüz kızartıcı suçların dokunulmazlığı söz konusu olamaz.
Suriye ile ilgili, Türkiye önce kendi içindeki sorunları çözsün. Kendi ülkesini yönetmede örnek olmaya çalısın. Kendi yurttaşının hakkını hukukunu tesis etmeyen-edemeyen bir ülke başkasının hakkını koruyamaz. Türkiye’nin ÖSO’nu silahlandırması eğitim verip tekrar Suriye’yegöndermesi gibi uygulama son derece tehlikelidir. Bu uygulamadan başka ülkede örnek alıp eğitimli militanları da senin ülkene gönderir. Dolaysıyla bu anlamda Erdoğan son derece tehlikeli işler yapmakta Ortadoğu’da ülkesini savaşa doğru sürüklemektedir. Biz tüm sivil kesimlerin Başbakan Erdoğan’ın bu açmaz politikalarına dikkat çekip bir an evvel bu yayılmacı saldırgan politikadan vaz geçirmesini sağlamaya çalışmanın tün kesimlerin bir görevi olduğunusöylüyoruz.
9/ İsmet KARADAĞ: Milletvekili dokunulmazlıkları ifade özgürlüğü dışında her konuda kaldırılabilir yüz kızartıcı suçlardolandırıcılık ihale yolsuzluğu vb.. ama iktidar ne yapıyor BDP düşünce özgürlüğü bağlamında atmasıgereken ifadeleri için dokunulmazlığı kaldırma derdinde. Hâlbuki adli suçlar vatandaşa karşı işlenmiş suçlardır. Dolayısıyla bu kasmamdakileri koruyor tıpkı hükümlülere zaman zaman bu ülkede getirilenaflar gibi hırsızları, yolsuzluk yapanları katilleri tecavüzcüleri af kapsamına alırlar ancak düşünce veifade özgürlüğü kapsamındakileri af dışı tutarlar bunları devlet kendisine karşı işlendiğini söyler vevatandaşa yapılanları vatandaş adına karar verip uygular. Halbuki devlet ancak kendisine karşı işlenensuçlar a af getirebilir ancak… Açlık grevlerinin bitmesinin ardında her kesim tarafından, kamuoyunda ve hepimizin çözümiçin diyalog olabileceği beklentisi vardı ancak sayın başbakan büyük bir ustalıkla milletvekilidokunulmazlığını gündeme getirerek gündemi yine değiştirmeyi başarmıştır.2011 haziranseçimlerinden buyana başbakan söylemleriyle tüm kesimleri şaşırtmıştır. Birden düşüncelerinde birdeğişmeye gitmiş ileri demokrasi söylemi altında milliyetçiliği körükleyerek Türk halkının hassas milliduygularını kullanarak oy peşine düşmüştür.Şimdi yıllardır her kesim dağdakileri siyaset yapmaya çağırır. Ancak siyaset yapanlarısiz siyaset yapmalarını engellerseniz bu kan nasıl duracak insanların güvenini nasılkazanacaksınız. KCK adı altında on binleri aşan siyasetçileri cezaevlerine atıyorsunuzyine; gazetecileri,öğrencileri,sendikacıları,STK temsilcilerini, İnsan hakları savunucularını,hukukçuları kısaca AKP’nin çizgisi dışında konuşan tüm kesimleri gözaltılar tutuklamalarla operasyon yaparak çekiyorsunuz. Sonrada sorunların çözüm yerinin meclis olduğunu ifade ediyorsunuz kimi bunainandırabilirsiniz ki siz kendiniz buna inanıyor musunuz? Şimdide Parlamenterlerin dokunulmazlığınıkaldırarak siyasetin önünü tamamen kapatıyorsunuz.. Böyle devam ederse zaten kutuplaştırılanbu halk daha da kutuplaşacak umutları tükenecek,binyıldan fazladır birlikte yaşayan Kürtler veTürkleri artık birlikte yaşam isteklerini dinamitliyorsunuz. Ben bu ülkenin birliğinden yanayım eşitkoşullarda tek ülkede yaşamaktan yanayım ancak ben bir sendikacıyım benim bile hakkımda basınaçıklamalarımdan dolayı onlarca dava açılmış gözaltılara maruz kalmışım peki ben hal böyleyken nasılsayın başbakanın hepimiz kardeşiz söylemine inanabilirim.
10/ Hakan AYDIN: Dokunulmazlıklar konusunda;Yasal düzenleme yapılmalı bir insan seçmenleri temsil etme yetisine sahip değil ise öncesinden önlem alınmalıki seçilip mecliste olması gerekirken yurt dışına kaçmış ve ya hapiste olmasın. Seçilen kişi seçmenlerinin arasında olsun. Olmalı.Aksi durumda mevcut sorunlar meydana gelmeye devam eder kaos ikilem ve fikir çatışmaları artar.
Suriye konusunda;Kendi ülkemizde taşeron işçi ve emekçinin hakkını veremezken, çiftçi ve memurumuz mağdurken. Esnafımız kepenk kapatma ile karşı karşıya iken dahil olmamız gereken bir konu değildi. Sadece Türkiye olarak değildi. Uluslararası sözleşmeler var ittifak ülkeleri Avrupa, Arap ve Asya birlikleri var. Neden yalnızca Türkiye bu işi üstlendi? NATO var. Dünyanın tek sahibi Türkiye mi?İnsanlık ve inanç kardeşliği adına elimizden geleni yapardık, menfi bir paylaşım olacak ise ulusal değerler açısından komşu ülke olduğu için girilirdi ama böyle hem taraf ol hem zarar et niteliğinde olmamalı.
11/ Gül SAN: Açlık grevleri devam ederken başbakanın idam konusunu gündeme taşımasını “ölümü gösterip sıtmaya razı” etmekti… Oysa açlık grevlerinde yaşana sonda şimdiye kadar muhatap alınmayan Öcalan söylemiyle son buldu. Doğudaki illerde kamu görevlileri Öcalan’lı söylemini anons ederek kitleleri dağıttı. Bu sona kamuoyu tepki vermedi. Müzakerenin devam etmesini bekleyen algı vardı toplumda… Dokunulmazlık konusuna neden olan BDP gerilla-terörist kucaklaşmasında şu soruyu soruyorum. CHP MHP veya AKP milletvekilleri teröristlerle karşılaşsa nasıl bir tepki vereceklerdi. Bunu çok merak ettim ve sordum kendime… Bunlar yaşanırken dokunulmazlık toplantısını meclis yerine AKP’de yapılması anayasaya aykırıdır. Grup kararı alınamaması gibi… Başbakanın dokunulmazlık kaldırılsın diye başlattığı çalışma milliyetçi kanattan oy almaktır. Zaten mecliste iki siyasi parti var biri AKP diğeri BDP ikisi de kimlik siyaseti yapıyor. AKP 3. dönemimde devleşti devletleşti Kürt meselesinde masaya oturacağı kesimi kendisi belirlemeye çalışıyor.
Kürtler açısında tarihi fırsatlar oluşmuştur. Suriye Irak Ortadoğu’da yaşanan koşullar ve şartlar Kürtler acısında tarihi fırsatları yakalamıştır. İktidar Kürt meselesinde yaptıklarını bir lütuf gibi görüyor. Oysa bunlar sürekli ve yoğun mücadelenin bir sonucudur. 20 yıl önceki Diyarbakır’la bugünün Diyarbakır’ı aynı değildir. Kürt kendi olduğu belediyesinden insanına görüntüsünden yaşantısına kadar her haliyle kendini belli etmektedir. Dokunulmazlıklar kaldırılsın kürsü dokunulmazlığı dışında…
Suriye konusunda yanlış yapıldı. Fazla ileri gittik. Güçlü ülke olurken emperyalistleştik. AK Partinin Suriye politikası emperyalist bir politikadır. Daha birkaç yıl önce Suriye- Türkiye ilişkilerinin geliştirmek için sizin (Yıldız Ramazanoğlu) da bulunduğu resmi ziyaretler yapıldı. O gün Suriye’ye ilgi ve bakış nasıldı? Şimdi, Ülkemin tutumunu ve bugün yaşananları aklım almıyor. Suriye konusunda medya yanlı davranıyor. Esad güçlerinin yaptıklarını yayınlarken muhalif güçlerin yaptıklarını yayınlamıyor.
Şu ana kadar Suriye’den gelen mülteciler başlı başına sorun özellikle sınır illerimizde işgücü, tarımsal üretim, toplumsal yaşamda sorunlar başladı. Pamuk işçiliği yevmiye fiyatları düştü. Sınırdan getirilen küçük ve büyükbaş hayvanlardan dolayı hayvancılığımız olumsuz etkilendi. Yine ilimizde bu yıl ki fıstık üreticileri zarar etti. Keza zeytin ve nar üreticileri aynı sorunu yaşıyorlar. Diğer bir sorun, haciyye yani kadın cinselliğinin ticarete dönüşmesi meselesi Bu vakalarda ciddi artış var İlimizin turizm geliri zarar ediyor. Sınırda yaşanan savaşın tüm olumsuz etkilerini yaşıyoruz…
12/ Emin ÖZÇINAR: Müslümanım ve Müslümanlar sadece kendilerine özgürlük istememeli. Tarih bize hep yanlış anlatıldı. Örneğin Malazgirt sadece Türklerin zaferi değildi. Bugüne kadar bu gibi yanlış bilgileri bize dayatanlar bugün de suni-alevi çatışmasını bize dayatıyor. Halkların kardeşliği gözetilmeli. Sorunun çözümü adına taraflar bir araya gelmeli ve gelirken de eşit olmalı. Ancak sorun bu şekilde çözülür.
13/ Şeyhmus ÇAKIRTAŞ: Erdoğan şiir okuduktan sonra cezaevine girmiş ve bu duruma karşı olan, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunanlar da imza toplamıştı. Ancak kendisi iktidara gelince kendisine yapılanın aynısını başka kesimlere karşı yapıyor. Bugün iktidarın yaptığı doğru değildir. Başkan Fakıbaba da güzel konuştu. Ancak kendisi de kentin tarihi mekanlarına koydurduğu tabelalarda Arapça, Türkçe, İngilizce yazı yazdırmasına rağmen Kürtçe yazı yazdırmadı. Kürdistan isminden rahatsız oluyor. Irk isimlerinden rahatsız olunuyorsa Türkiye isminden de rahatsız olunmalı. Herkesin savaşa ve şiddete karşı olmasına rağmen, tüm Ortadoğu’da şiddetin dili hakim oluyor. Şiddet çözüm aracı olarak kullanılıyor. Etnik kimliklerin, ezilenlerin haklarını alma konusunda birlikte hareket edilmeli. Aksi takdirde biz daha çok sıkıntı yaşamaya devam ederiz. Dolayısıyla iktidar mensupları da sıkıntı yaşar.
14/ Ahmet Eşref FAKIBABA: Türkler ve Kürtlerin bir araya gelip kendi sorunlarını kendilerinin kaldırması lazım. Sadece siyasi partiler de değil, sivil toplum kuruluşlarının da inisiyatif üstlenmesi gerekiyor. Ve bunun bir bölünme olmadığı, Kürtlerin haklı olduğu batıya çok iyi anlatılmalı. Türklerin ne hakkı varsa Kürtlerin de olmalı. Samimi olunmalı. Tüm bunları yaparken ırkçılığı üstün tutmamak gerekiyor. Ben Fakıbaba olarak nasıl ki dokunulmazlığım yoksa milletvekilinin de olmaması gerekiyor. Kimse halka karşı dokunulmazlığının ardına saklanmamalı. Ancak bu dokunulmazlıkların kaldırılma zamanlaması ve sadece BDP’lilere yönelik olması doğru algılanmadı.
Öneriler:
Dünya insan hakları haftasındayız, keşke bugün insan hakları evrensel bildirgesini, Medine sözleşmesini konuşsaydık. (Cemal Babaoğlu)
Ortak sonuç:
Yok
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Sivil toplum kuruluşlarına 60 adet mail, 35 SMS gönderildi. STK’larla 15 telefon görüşmesi yapıldı.
b. Milletvekilleri ile
Telefonla görüşüldü ancak bütçe görüşmelerine katılacaklarından bir dahaki toplantıya geleceklerini bildirdiler.
c. Katılımcılarla
d. Medya ile
Medya yayın organlarından 30’una mail, 15’ine SMS gönderildi. 5’iyle görüşüldü.
Sonuçlar:
Değerlendirenler: ŞkMM İl Girşimcisi Nahide Felhan ve ŞkMM Eski Girişimcisi Mustafa Arısüt
08.12.2012 Şanlıurfa kMM Toplantı Tutanağı
previous post