YER: MÜSİAD
TARİH: 08. 12. 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı (Resul Şahin – Başkan)
2 / Emlakçılar Derneği ( Mehmet Kıran – Başkan )
3/ Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan )
4 / Tüm işçi Emeklileri Derneği ( Mehmet Kayabaş – Başkan )
5 / Belediye Mec. Üyeleri Der. ( Rahim Ataş )
6 / Hacı Ormanoğlu ( Goncalar Solmasın Derneği – Başkan )
7 / Murat Özekinci ( Kan Arıyorum Derneği – Başkan )
8 / M. Atik Okuyucu ( Azadi Hareketi – İl Temsilcisi )
MESLEK ODALARI
Katılım Olmadı
SENDİKALAR
1 / Eğitim Sen ( Halit Ateş – Başkan )
2 / Bem Bir Sen ( Süleyman Akay – Başkan )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Katılım Olmadı.
GÖZLEMCİLER
1 / Siracettin Sarı ( Hak Par İl Başkanı )
2 / Sinan Kaya ( BDP Merkez İlçe Başkanı )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım Olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
1 / Zülfü Demirbağ ( AK Parti )
2/ Şuay Alpay ( AK Parti )
3/ Sermin Balık ( AK Parti )
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Kanal E
2 / Kanal 23
3 / Kanal 9
MODERATÖR:Halit Ateş – KESK Dönem Sözcüsü
KONULAR
GENEL KONU:Milletvekili Dokunulmazlıkları
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
1 / Halit Ateş: Türkiye’ de parlamenter işleyişle demokratik işleyiş arasındaki ilişkiler tarih boyunca sürekli tartışıla gelen bir konu olmuştur. Baktığımız zaman Türkiye’ de parlamenter işleyiş resmi ideolojinin kırmızı çizgileri doğrultusunda ve izin verilen ölçüde faaliyet gösterebilmiştir. Bu durum sadece günümüzle sınırlı değildir; özellikler merkezi devlet yapılanması çalışmalarının başladığı Abdulhamit dönemi ile başlayıp İttihat ve Terakki ile devam eden bir süreçtir. Buna karşın dönem dönem merkezi otoritenin tekleştirme çabalarına karşın, bazı siyasal oluşumların söylem bazında da olsa bazı çıkışları olmuştur. Ellili yıllarda Demokrat Partinin açılım söylemleri buna bir örnektir. Türkiye’ deki siyasi oluşumların düşünce itibariyle birbirlerinden pek farklı düşünmedikleri ama aktörlerin ve söylemlerin zaman zaman farklılaşmış olduklarını görmekteyiz. Enteresan olan; siyasetçilerin kendilerini iktidara taşıyıp nimetlerinden faydalanırken, STK ların bundan mahrum bırakmalarıdır. Buna rağmen demokratik kitle örgütlerinin kendilerini siyasal otoriteye endekslemeleri işin acı tarafıdır. Bugün milletvekili dokunulmazlığının gündeme gelmiş olması sadece BDP’ lilerin bu yazın PKK’ liler ile kucaklaşmasının bir sonucu değildir. Başbakanın son dönemlerde kullandığı dil, BDP’ lilere karşı nasıl bir tutum sergileneceğinin göstergesidir. Nihayetinde yerelde yapılan etkinliklerde güvenlik kuvvetlerinin yapmış oldukları fiili saldırılar kendilerinin deyimiyle dokunulmazlıklarının olmadığını göstermektedir. Sistemle ve resmi ideolojiyle aynı paralelde siyaset yapan parlamenterler bizzat bu güvenlik kuvvetleri tarafından korunmaktadır. Oysa farklı bir cenahta ve farklı talepleri olan parlamenterlerin bu güçler tarafından darp edilmiş olması bakış açılarının göstergesidir. Bir önceki yasama döneminde de dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelmişti, ancak o zaman daha çok yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırmak gibi konularla alakalıydı. Bugün BDP’ lilerin dokunulmazlıklarının da karşı gösterilen tepkiler sonucunda, bu sadece BDP’ lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir girişim değil, yolsuzluk yapan vekillerin dokunulmazlığıyla da ilgili durumdur gibi bir bil kullanılmaya başlandı.
2 / Resul Şahin: Öteden beri ülkemiz darbelerle boğuşmaktadır. Televizyonlardaki bir çok konuşmada milletvekili dokunulmazlığı sıkça dile getirilmektedir. Bunun sebebi milletin gözünde meclisi küçük düşürmektir. Meclisin çözüm bulmadığı ve tıkandığı konularda meclis dışındaki güçlere iş çıkacaktır. Halbuki bu güzel ülkede o kadar çok dokunulmaz var ki, sivili, askeri, bürokratı; saymakla bitmez. Türkiye’ deki dokunulmazlık sadece milletvekili ile sınırlı değildir, dokunulmayan çok kişi vardır, bu dokunulmazlıkların dokunulabilir bir hale getirilmesi gerekir. Cinayet, terör, teröre destek, suistimal, rüşvet ve yolsuzluk gibi hususlarda dokunulmazlık olmamalıdır. Ne vekile, ne bürokrata, ne de bir başkasına bu konuda ayrıcalık tanınmamalıdır. Bu gibi suçlardan birinden yargılanıp ceza almış bir milletvekilinin cezası ertelenmelidir. Ancak ikinci dönem tekrar aday olmasının önü de alınmalıdır. Şayet milletvekili yasama dönemi devam ederken alınırsa, mecliste oluşacak boşluktan dolayı bir temsiliyet sıkıntısı yaşanır. Dokunulmazlık sadece BDP’ lilerle sınırlı tutulmamalıdır, devlete, millete zarar veren tüm kişilere uygulanabilmelidir. BDP’ liler temsil ettikleri insanların problemleriyle ilgili meclise herhangi bir öneri taşımamışlardır. Yaptıklarıyla hukuken yargılanmayı hak ediyorlar. Dokunulmazlıklar kaldırılırken siyaseten düşünmek gerekir, bize ne getirir ve bizden ne götürür diye. Bunlar siyaset fakiridirler. Dokunulmazlıklarını kaldırarak halkın gözünde kahraman konumuna getirmemeliyiz.
3 / Atik Okuyucu: Türkiye’ de birçok sorun varken dokunulmazlık konusunu yapay bir gündem olarak görüyorum. Örneğin bir yandan kadınlar günü kutlanırken, öte yandan Türkiye’ de 60.000 kadının hayat kadınlığı için devlete müracaatta bulunduğu hiç gündeme gelmemektedir. Burjuva demokrasilerinde dokunulmazlık vardır ama işçiye, köylüye ve çiftçiye değildir bu dokunulmazlık. Yasama, yürütme ve yargı erklerinedir bu dokunulmazlık. Benim temsil ettiğim İslami düşüncede dokunulmazlık kesinlikle yoktur. Ne cumhurbaşkanı, ne de başbakan dokunulmaz değillerdir. Ben Türkiye’ de ki bu demokrasi oyunlarına inanmıyorum. Yok eğer demokrasi var diyorsanız tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmalısınız. Sadece BDP’ li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırarak Kürt sorununu en tehlikeli bir boyuta taşıyacaksınız demektir. Kürtlerin ekmem ve suya ihtiyacı yoktur. Özgürlüğe ihtiyacı vardır. Bir Kürt olarak benim düşünce, ifade ve inanç özgürlüğüne ihtiyacım var. Başbakan bir yandan terör örgütü ile Oslo’da görüşmeler yaparken öte yandan BDP’ lilerin görüşmelerini kabul edilemez görüyor. Bu mantıkla Kürt sorunu çözülmez, daha da kangren birhal alır.
4 / Siracettin Sarı : Sorun dokunulmazlık sorunu olarak tartışılıyor ama bence sorun bir hak ve özgürlük sorunudur olayıdır, Türkiye’ de tüm kesimlere eşit yaklaşıldığını söylemek mümkün değil. Sorun Kürt’ler olduğu zaman bakıyorum ortam söylemler birden gerginleşiyor.Dokunulmazlık konusu çok uzun zamandır ülkenin gündemini meşgul etmektedir ama bu konuda hiç bir zaman ciddi bir adım atılmadı.Daha önce meclise getirilmiş bir çok dokunulmazlık fezlekesi rafa kaldırılmasına karşın söz konusu Kürt cenah olunca birden asalım, keselim yaklaşımları sergilenme başlanmıştır. Bu çok haksızca bir yaklaşımdır suçluların yargılanması ve cezalandırılması tabi ki yapılmalıdır ama suçlu kimdir nasıl bir suç işlenmiştir mantığıyla yaklaşılmamalıdır. Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa dialog kapısı açık tutulmalıdır, ve işin muhataplarını köşeye sıkıştırmak yerine onları çözüm zemininde tutmak gerekir. BDP’ li vekilleri meclisten atmak ortamı daha fazla germekten başka bir işe yaramaz diye düşünüyorum. Yani insanlara ve sorunlara yaklaşım sadece birilerini ön plana çıkarma, kahramanlaştırma şeklinde olmaz. Bana göre olaylara insan hakları ve eşitlik temlinden yaklaşmak gerekir. Biz Hak Par olarak BDP’ li vekillerin PKK’lı militanlarla kucaklaşmalarını doğru bulmuyoruz. Bunun toplumsal bir fayda sağlayacağına da inanmıyorum. Bu hareket ortamı gerginleştirdiği gibi, Kürt sorununun çözümü konusunda atılacak adımları da engelledi. Bir millet vekilinin görevi siyesi ve demokratik mücadele vermektir, meclisteki koltuğunda fonksiyonunu yerine getirmektir. Dokunulmazlık da meclis kürsüsünde istediğini söyleyebilmektir.
5 / Sinan Kaya: Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun bizim üzerimizden gündeme gelmiş olması Türk demokrasi tarihinin büyük bir ayıbıdır. 94 örneği herkes tarafından bilinmektedir. İnsanlık adına ve demokrasi adına utanç verici bir süreçti. Biz BDP olarak hiçbir zaman dokunulmazlığın arkasına sığınmadık ve böyle bir talebimiz de olmadı. Dokunulmazlığın olup olmaması bizi fazla bağlamamaktadır. Bizce hiçbir milletvekili yaptıklarından dolayı dokunulmaz olmamalıdır. Halkına ve adına siyaset yaptığı kesime hesap verebilir bir durumda olmak zorundadır. Bu şekilde dokunulmazlığın kaldırılması bizimde kabulümüzdür. Arkadaşlar Kürt siyasi hareketi üzerinden örnekler vererek olayı terörize etmeye çalıştılar. Oysa karşımızda bir Roboski örneği var. Gene başbakanın çocuk da olsa, kadın da olsa yaptıkları cezasız kalmayacak diye bir söylemi var. Biz Türkiye’ nin kanayan yarası Kürt sorunu konusunda herkesin bir araya gelip müzakere ve diyalog yoluyla elini taşın altına koyup çözüm bulmasından yanayız. Bizim 6 milletvekilimiz, 39 belediye başkanımız ve binlerce il genel meclisi ve parti üyemiz içeridedir. Bu da bizim ne kadar dokunulmaz olduğumuzu göstermektedir. Ben BDP nin meclis dışına itilmesini Kürt sorununun demokratik çözümünün önünde büyük bir engel olarak görmekteyim. Ben başbakanın başkanlık sistemini düşünürken, milliyetçi kesime daha iyi görünmek için bizi hedef tahtasına koymuş olabileceğini düşünüyorum. Siyaset halk adına yapılır, eğer bu konuda bir parti haksız ise veya yanlış yapmış ise bunun cezasının halk tarafından verilmesi gerekir. Dokunulmazlık bu ülkenin gerçek gündemi değildir, bunu gündemimize sokanlar bu ülkeyi germekten başka bir şey yapmamışlardır. Sorunların tek çözüm yeri meclis çatısının altıdır.
6 / Rahim Ataş: Bir vekil önce kendini suçsuz hissedebilmeli ki vekaletini aldığı kişileri savunabilsin ve haklarını arayabilsin. Bugün dokunulmazlık gündeme gelmiş ve kalkması uygun görülüyorsa bence kalkmalıdır. Kürtlere ne verilmemiş ki Kürtler kendilerini bu kadar mağdur olarak görmekteler. Seçilmişler seçildikleri bölgenin sorunlarıyla ilgilenmektense terörle uğraşmaktadırlar. Bu durumda meclisin yapabileceği başka bir şey yoktur.
7 / Hacı Ormanoğlu: Ben bir eğitimci olarak olaylara bu yönüyle bakıyorum. 10 yıl bölgede görev yapan biri olarak olayların ne kadar sıkıntılı oluğunu çok iyi bilmekteyim. Şunu özellikle belirtmek istiyorum, bölgedeki okullara molotof atıldığı zaman BDP bunu çok net bir şekilde kınamalıdır. Ülkede bu kadar sorun varken gidip PKK’ lilerle kucaklaşmaları çok yanlıştı. BDP’ nin bunu kabul etmesi gerekir. Ben Zaza’ yım, Kürt’ üm ama BDP benim temsilcim değildir. BDP kendini bütün Kürtlerin temsilcisi olarak görmektedir. Oysa bölgede onlar gibi düşünmeyen çok insan vardır. BDP’ nin içinde olup BDP’ yi eleştirenler de çoktur.
8 / Mehmet Kıran : Bence hiçbir milletvekilinin dokunulmazlığı olmamalıdır. Ben işlediğim herhangi bir suçtan yargılanabiliyorsam, bir milletvekili de aynı şekilde yargılanabilmelidir. Ben genelkurmay başkanı olsam; kucaklaşma anında orayı bombalar ve terörist zannettim diyerek vekilleri de vururdum. PKK Kürtleri temsil etmiyor ve Türkiye’ de Kürt sorunu da yoktur zaten. Bunu çıkaranlar Ermeni’ ye ve Yahudi’ ye maşalık ve uşaklık yapanlardır. Son on yıldır Türkiye’ de olumlu gelişmeler olmaktadır. Bu durum diğer ülkeleri rahatsız etmekte ve terör örgütüne desteklerini arttırmaktadır. Çözüm insan sevgisinde ve Allah sevgisindedir.
9 / Murat Özekinci: Her ne kadar malumu tekrar etmek olsa da, hemen hemen hepimiz aynı fikirdeyiz. Genel anlamda dokunulmazlıklar kaldırılmalı diye düşünüyorum. Sadece bir milletvekilinin yasama ile ilgili, kendi görevini yerine getirirken dokunulmazlığı olmalıdır. Yani mecliste hiçbir baskı ve etki altında kalmadan görevini yerine getirebilmelidir. Aksi takdirde suça karışmış bir milletvekilinin cezası dönem sonu beklenmeden anında verilmelidir. Türkiye’ de ifade özgürlüğü kötü bir yerde değildir, bu konuda kimsenin baskı altında olduğuna inanmıyorum. BDP’ lilerin şimdiye kadar herhangi bir suçu yoktu da sadece bu kucaklaşma sonucunda mı suçlu duruma düştüler, bunu iyi düşünmek lazım. BDP terör olaylarıyla ilgili tavrını net bir şekilde ortaya koyabilmelidir. Hangi terör olayını destekliyor veya hangisini desteklemiyor, bunu açıklamalıdır. Aksi takdirde sorunların çözümü konusunda bir adım bile ileriye gidemeyiz. Son 30 yılda devlet tarafından olsun, derin devlet tarafından olsun veya terör örgütü veya uzantıları tarafından olsun birçok yanlışlar yapıldı. Her şeye rağmen çözüm için şu anda bizim yaptığımız gibi, herkesin bir araya gelip konuşması lazım diye düşünüyorum. Şunu herkes iyi düşünmeli; 1997-2001 yılları arasında Kürtlerin hiçbir sorunu yok mu du ki olaylar azaldı. 2001 den sonra Kürtlerin sorunları ayyuka çıktı da bu yüzden mi olaylar arttı. Acaba olaylar iktidarlara göre mi değişiklik göstermektedir. Özellikle okulların yakılması konusunda BDP tavır ortaya koymadığı sürece samimiyet konusunda şüphe duyarım. Anadilde eğitim olacaksa yakılan bu okullarda olacaktır.
10 / Mehmet Kayabaş: Genel anlamda bizimde kabul edemeyeceğimiz bir suç, bir milletvekili tarafından işlenmişse dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. Bizler Türkiye vatandaşları olarak neden köyümüze ve mahallemize muhtar, belediyemize reis, TBMM’ ye milletvekili seçeriz. Seçtiklerimizin maaşlarını da bizler veririz neden? Bizleri temsil edenlere sesleniyoruz. Kişisel ve toplumsal isteklerimizi ve taleplerimizi ilgili merci ve makamlara iletip kanun ve yasalar çerçevesinde takipçisi olsunlar diye seçildiniz. Bu milletvekilleri seçildikleri bölge insanlarının refahı, aşı, işi, yolu, hastası, öğrencisi ve kalkınması için ne yaptılar. Ergenekon örgütünü destekleyenler ve silahlı terör örgütleriyle kucaklaşanlar gelin silahınızı bırakıp TC kanunlarının pişmanlık yasasından faydalanarak teslim olmaları yönünde ikna etselerdi o vekiller baş tacı olurlardı.
TC devletine kastedenlerle Türk halkını ve askerini kardeşçe öldürenlerle Kürt kardeşlerimize sizlerin hak ve hukuklarını koruyoruz deyip Kürtlerin duygularıyla oynayıp onları da öldürüp evlerini yakan, yıkan hatta beşikteki çocuklarını dahi öldüren Ermeni ve Hıristiyan devletlerinden beslenen kandırılmış hainlerle işbirliği içinde olan her kim olursa olsun dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır.
11 / Süleyman Akay: BDP’nin Kürtlerin temsilcisi olduğunu kabul etmiyorum. PKK’ nin de bunların Ergenekon’ u olduğuna inanıyorum. BDP gücü yetiyorsa Türkiye’ de ki Ergenekon’ a karşı olduğu gibi PKK’ ye de karşı olabilmelidir. Çünkü PKK Kürtlerin ve BDP’ nin üzerinde baskın bir silahlı terör örgütüdür. Şayet BDP fikirleriyle siyaset yapmak istiyor ise PKK’ yi elinin tersiyle itebilmelidir. O zaman haklılıkları Türkler tarafından da kabul görebilir. Aynen İsrail’ in Terörist olarak gördüğü mazlum Filistin halkı gibi. BDP’ nin PKK Ergenekon’ undan kurtulup, bağımsız ve özgür siyaset yapmalı ama bunu yapmıyor. Bu yüzden dokunulmazlıkları kalkmalı ki, ak ile kara belli olsun. Bunun yanı sıra adi suç işleyen milletvekillerinin de dokunulmazlıkları kalkmalıdır.
12 / Suphi Döner: Bizim evrensel bazı açmazlarımız var. Sorunlara nesnel yaklaşamıyoruz. Türkiye’ de ki Kürt sorununa, Ortadoğu’ da Filistin Sorununa, Rusya’ da Abhazya ve Çeçen sorununa eşit yaklaşamamak gibi bir açmazımız var. Bu topraklarda Müslüman olarak doğduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. Millet ve etnik köken ayrıştırıcı değil, belirleyicidir. Türk olmak, Arap olmak, Kürt olmak bir haktır, fıtridir ve özden gelmektedir. Bu hakkın üst kimlik yani devletler tarafından tanınması gerekir. Bizler Anadolu halkları olarak yıllarca Afganistan; Cezayir ve Tunus için ağladık. Bugün de güncel olarak Suriye ve Filistin için ağlamaktayız. Merhametimizden şüphe edilmemelidir. Demek ki Kürtlerin de sorununu tanımlamış olsaydık oturup ağlayacaktık. Sorun kimine göre devlet kurulana kadar, kimine göre anadilde eğitim görene kadar, kimine göre de müziğini dinleyebilmektir. Sorunu ve çözümü kimler tanımlamaktadır? Bunu iyi değerlendirmek gerekir. Dokunulmazlığın sınırları çok iyi belirlenmelidir. Normalde geniş düşünen biri olarak dokunulmazlık konusunda biraz dar düşünürüm. Beğeniriz veya beğenmeyiz, sonuçta 550 milletvekilini meclise gönderiyorsak, biraz korunmaları da gerekir. Ben bu noktada çok da böyle sınırsız ve herkesin itibarıyla oynanacak bir durumun yaratılmasını istemem. Her vekil halkını temsil ettiği ve sorunlarını dile getirdiği oranda meşrudur. Fakat halkının taleplerini dile getirirken sağduyulu davranmalıdır. BDP’ li vekiller yaptıklarıyla toplumsal nezaketi çiğnemişlerdir.
13 / Halit Ateş: Geçmişte legal alanda Kürt cephesinde siyaset yapılmaya çalışıldı. Her şeye rağmen Kart-Kürt ve Dağ Türkü bakış açısından kurtulamadık. Bursa’ da ki kar da Tak-Tuk-Türk diye ses çıkarıyordu olsa gerek. Resmi ideoloji yıllarca Ermeniliği ve Yahudiliği hakaret edici bir araç olarak kullandı. Sanki bunlar Allah’ ın yarattığı kullar değilmiş gibi. Devletin tekçi anlayışı bugün Kürt sorunu konusunu ve inanç özgürlüğü konusunu ülkenin gündemine taşımıştır. Şu iyi bilinmelidir; şiddet desteklenmedikçe ve şiddete bulaşılmadıkça herkes kendini istediği gibi ifade edebilmelidir.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
80 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS, Sözlü ve Çağrı Pusulalarıyla haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
5 milletvekiline E-Mail atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, üç Tv kanalı katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Girişimcisi Ercan Sözüer
08.12.2012 Elazığ kMM Toplantı Tutanağı
previous post