YER: Mustafa Necati Kültür Evi
TARİH: 8 Aralık Cumartesi, 14.00-17.00 arası
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Pembe Hayat ( Belgin Çelik, Raportör)
2 / Mülkiyeliler Birliği Vakfı ( Süleyman Coşkun, Başkan Yerdımcısı)
3 / Anadolu Kadın Derneği (Zübeyde Ozanözü, Yönetim Kurulu Başkanı )
4 / Devrimci 78’liler Federasyonu (Nejat Kangal, Yönetim Kurulu)
5 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ( Mahmut Konuk, Sözcü)
6 / İHD ( Cafer Ekmekçi, Üye)
7 / LDT (Bilal Sambur, Üye)
8 / Kürd-der ( Mustafa Bitmez, Yönetim Kurulu Üyesi)
9 / Demokratik Anayasa Hareketi ( Abbas Kılıçoğlu, Üye)
10 / İHAD ( Ertuğrul Cenk Gürcan, Üye)
11/ ÖZEV ( Bülent Avcılar, Üye)
12 / Avrupa Öğrenci Forumu ( Emine Türkmen, Avrupa Kurumları sorumlusu)
MESLEK ODALARI
1 / TMMOB (Mükremin Barut, Üye)
2 / Ankara Veteriner Hekimleri Odası ( Gizem Şen, Üye)
SENDİKALAR
1 / Hak-İş (Hasan Çiloğlu, İl Temsilcisi)
2 / Türkiye Gazeteciler Sendikası ( Ercan İpekçi, Genel Başkan)
3 / KESK (Devrim Kahraman, Tüm-Bel-Sen Ankara 2 Nolu Şube Başkanı)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GOZLEMCİLER
1 / Yeşiller ve Sol Partisi ( İbrahim Okan Akkın, Kurucu)
2 / Barış ve Demokrasi Partisi (Mehmet Can, Çankaya İlçe Yönetici )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Aylin Nazlıaka (CHP- Ankara)
2 / Özcan Yeniçeri (MHP – Ankara)
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 Katılım olmadı
MODERATÖR
Mehmet Elkatmış, 23. Dönem Milletvekili, Avukat
KONULAR
GENEL KONU: “Milletvekili Dokunulmazlıkları”
KONUŞULANLAR
1 / Özcan Yeniçeri: Dokunulmazlık dediğimiz zaman yasamaya dahil olabilmeleri için, dışarıdan baskı altında olmadan kendilerini özgürce ifade edebilmelerini sağlamak için vardır. Ancak kişilerin hukuksuzluğa bağışıklık kazanmaları için yoktur. Bir hakkın istismar edilmesi söz konusu olmamalıdır. Türkiye’de gerek demokratik sistem gerek sivilleşme gerekse ekonomik durum normal değil. Ülkenin çeşitli yörelerinde etnik ve dinsel ayrışmalar söz konusu. Türkiye bölünme tehdidiyle karşı karşıya. Hiçbir özgürlük bir başka özgürlüğü kısıtlamak anlamına gelmemelidir. Türkiye’de Milletvekili ne yaparsa yapsın dokunulmazlığı olsun mantığıyla da bakılmamalı. Bu yüzden dokunulmazlığın da bir sınırı olmalı.
Bir milletvekili polise tokat atıyor ve ben o tokadı sana değil devlete attım diyebiliyor. Bu ülkede terörü savunan ve onu normalleştirenler var. Devletin kuruluş şekli itibariyle yanlış olduğunu söyleyenler ve devlete karşı silahlanmayı normal görenler var. Bunlar halka da silahlanma çağrısında bulunuyorlar.
Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur ve olamaz. Toplum vicdanını sızlatacak, terörle ilgili suçlarda dokunulmazlık olmamalıdır. Demokrasi ile şiddeti, siyaset ile silahı birbirinden ayırt etmek şarttır. Bunları birbirine karıştırırsak kaos olur.
2 / Bilal Sambur: Kısaca bu dokunulmazlık ile ilgili görüşlerimi bildirmek istiyorum. Türkiye uzun bir süredir bir gündem bombardımanına tutuldu. Art arda gelen gündemler gün geliyor kürtaj tartışılıyor, gün geliyor idam tartışılıyor… Her konu bir hafta on gün konuşulup geçiliyor. Tavır ortada yok. Son gündemimize giren dokunulmazlık tartışması da çok doğal bir şekilde karşımıza çıkmadı. Bu bir zincirin halkasıydı. Türkiye’de uzun süre dokunulmazlık tartışıldı. Cumhuriyet tarihinde seçilmiş milletvekillerimizin öyle korunaklı olduğunu düşünüyorum. Eğer dokunulmazlığı kaldırırsak bizim seçilenlerimizin bundan zarar göreceğini düşünüyorum. Bu yüzden bu dokunulmazlığı kürsü dokunulmazlığını sabit tutarak kaldıralım.
BDP Milletvekilleri ile ilgili dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili durum için de söz konusu tarihten ders alarak hareket etmek lazım. Biz bu insanların partilerini kapattık, cezaevlerine attık ama bu sorunu normalleştiriyor. Bu bizim gazımızı alabiliyor ancak sorunu ortadan kaldırmıyor ve bizim bütünleşmemize katkı da sunmuyor. Olgun bir ülkenin vatandaşı olarak hala biz bu tartışmaları günlük politikada zaman kazanma gibi kullanamayız. Bu tartışmalar psiko-sosyal sorunlara neden oluyor.
3 / Mustafa Bitmez: Dokunulmazlıkların kaldırılmasının herkes için değil de BDP vekilleri için olduğu ortada. Haklarındaki fezlekeler hep siyasi çalışmalarından ve düşünce suçlarından dolayı. Kürt Halkının oylarıyla dokunulmazlık verip, sorunlarına siyasi çözüm üretmeleri için meclise gönderdikleri vekillerine, benim sana çizdiğim çemberin dışına çıkamaz ve farklı çözümler bulamazsın diyerek meclisten atmak daha önce denenmiş ve bir işe yaramamıştır, bu sadece Kürt halkına bu meclise girseniz bile sorunlarınıza istediğiniz çözümler çıkmaz mesajı vermekten başka bir şey değildir. Kürt halkı meclise bir daha vekil göndermeyip kendi çözümlerini bulabilir
4 / Nejat Kangal: Yaşadığımız topraklarda ciddi bir bölücülük sorunu var. Bu ülkenin bölünmesinden ciddi olarak korkuyoruz. Toplumu birleştirmek için yapıldığı söylenen şeylere bakalım. Madımak’ı müze yapıyorsunuz, sonra orayı yakanla orada yananın fotoğraflarını yan yana sergiliyorsunuz. Bu bölücülüktür. Hrant Dink’in ceza almasında imzası olan kişiyi baş denetçi seçiyorsunuz. Bu bölücülüktür. Bu kesinlikle arızalı zekaların ürünüdür. Baş denetçi bir Ermeni olabilirdi, bu birleştirici olan olurdu.
Dokunulmazlıkları kaldıralım, kimin? Kürtlerin. İşte bu da bölücülüktür.
5/ Murat Fırat: Bizim ortaya koymamız gereken öncelikle milletvekillerinin zaten dokunulmazlıklarının olmadığıdır. En çok biber gazı yiyen, yumruk yiyen, fiziksel ve ruhsal şiddet gören BDP milletvekilleridir. Hala dokunulmazlıkları olduğunu mu söylüyorlar. BDP’nin tezkerelerine baktığımızda neredeyse tamamı düşünce suçu olduğunu görüyoruz. Kürtçe konuşmak bile suçlamaların içerisinde bulunmaktadır. Sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırma suçuna bakınca başı AKP çekiyor.
Dokunulmazlıkları konuşacaksak tüm yanlarıyla konuşmalıyız. Altan Tan bir PKK’linin cenazesinde Fatiha okuyup ayrılıyor ve bu sebepten hakkında 23 yıl hapis isteniyor. Selahattin Demirtaş Kürtçe konuştuğu için hakkında ceza isteniyor.
Türkiye terörist adı altında tutuklamaların en fazla olduğu ülke. Rusya’dan sonra AİHM’de en fazla dosyası olan ve ceza alan ülkedir.
Başbakan herhangi bir konuda istediği gibi gündem yaratabiliyor. BDP vekillerini dokunulmazlıklarını kaldırmakla korkutacaklarını sanıyor. Daha önce yapıldı da ne oldu. Çözüm üretilmeye yönelik adımlar atılmalı.
BDP grubunda olanlara baktığımızda toplamda 118 yıl yatılmış hapis cezaları var. Bu insanlar bedel ödemiş insanlar. Onlar diyalog için mecliste, dokunulmazlık için değil. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla onları korkutamazsınız.
6 / Belgin Çelik: Ülkemizde herkese dokunuluyor. Eşcinsellere, Kürtlere, Ermenilere.. sorunlar bunlara dokunulduğunda çözülüyor mu? 94’te dokundunuz, peki ondan sonra kaç PKK’li daha, kaç asker daha öldü? Nedense bu dokunulmazlıklar MİT müsteşarına dokunmadı, bir gecede yasalar değişti. Ama diğer yandan Roboski’de kaç cana dokunuldu, İnci Pastanesi’ne bile dokunuldu.
Şimdi kendi örgütümle ilgili bir dokunma durumundan bahsedeceğim. Seks işçilerine polis her gün dokunuyor. Binlerce lira ceza yazıyor. Bu şekilde yine seks işçiliğine de mecbur edilmiş oluyor. İşyeri açmasına, kamuya alınmasına yanaşan yok. Aldıkları eğitim sertifikaları da ancak duvara asılıyor çünkü devlet iş vermiyor. Özel sektör deseniz zaten toplumdaki önyargı ortada.
Siz bu insanları yok sayıyorsunuz ama bu insanlar da oy veriyorlar. Türkiye’de KCK, Ergenekon, Balyoz yetmedi bir de LGBT’liler alındı. Hem de askeri ajan suçlamasıyla. Bu insanlar seks işçisi, onlarla münasebetleri belli. Ama 6 aydır tutuklu LGBT’ler var. Savcı dalga geçer gibi, iyi işte tatil yapıyorlar diyor. Türkiye’de konuşulması gereken birçok şey konuşulmuyor.
7 / Mükremin Barut: Ben artık rüştümüzü ispat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Rejimin cumhuriyet olmasına meclisin yarısından azıyla karar alınmıştır. Sonrasında da o meclis Ali Rüştü Bey’e çok fena şekilde dokunmuştur. Lozan Antlaşması’nda İsmet Bey sıkıştırıldığında Kürt milletvekillerine konuşma yaptırılmıştır. O konuşmayı yapanlardan olan Hamza Hayri Bey’e 1 sene sonra çok fena dokunulmuştur. Biz hala bunları savunuyorsak, ulus devleti savunuyorsak çözüm olmadığını da görmeliyiz. Federasyon hükümetlerin, özerkliğin yeni bir icat olmadığını bilmemiz gerek. Hala birilerini ötekileştirerek bölünme korkularıyla bir yere varamıyoruz. Bu ezberlerden kurtulmamız lazım.
Kimse kimseye hodri meydan diyebilecek durumda değil bugün bu ülkede. 3500 köyün boşaltılmasına, binlerce faili meçhule can vermesine rağmen hala barış isteyen bir halk var. Bunun kıymeti bilinmeli ve gerçek adımlar atılmalıdır.
8 / Murat Köylü: Biz içinde olduğumuz üniformalarla ve kimliklerle öylesine özdeşleşiyoruz ki hiç uzaktan bakıp durum değerlendirmesi yapamıyoruz.
Bir Türk milleti devleti var. Nedir onu devlet yapan? Dökülen kanlar, ödenen bedeller, dilleri..
Bir de Kürt milleti var. Onlar da bedel ödemiş, kan dökülmüş, dillerine sahip çıkıyorlar. Onların bu varoluşunu yok saymamalıyız. Çoğunluk olan azınlık olana uyguladığı şiddeti normalleştirmemeli.
Bugün BDP vekillerinin dokunulmazlıkları kaldırmak çoğunluğun azınlığa şiddeti olacaktır.
9/ Özcan Yeniçeri: Burada belli bir entelektüel seviye var ve bu umut veriyor. Ancak herkes karşı tarafı tamamen suçlu, kendisini ise tamamen haklı sayıyor. Eleştirileri iki tarafa da yapmıyoruz. Sorunu böyle çözebiliriz.
10 / Ercan İpekçi: Fikir suçları ve siyasal suçlar ile adli suçları birbirinden ayırmak gerekir. Bugün parlamentodaki üç muhalefet partisinin de “terör örgütü üyesi” olmakla suçlanarak cezaevine konulan milletvekilleri var. Parlamento, kendi üyelerini hapisten kurtaramazken, toplumun diğer bireylerini nasıl koruyacak? Parlamento, şimdi başka milletvekillerinin de cezaevine gönderilmesinin yolunu açacak girişimlerde bulunurken daha dikkatli hareket etmelidir. Kürsü dokunulmazlığını, meclis kürsüsünden yapılan konuşmalarla sınırlı sayamayız. Milletvekillerinin görevleri gereği yaptıkları düşünce açıklamaları ve siyasi faaliyetlerin dokunulmazlık kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
11 / Mustafa Bitmez: Milletvekilinin polisi tokatlamasından önce polisin, demokratik haklarını kullanmak isteyen insanlara karşı kadın, çocuk, ihtiyar demeden su ve gaz bombalarıyla uyguladığı orantısız şiddete karşı hiçbir şekilde soruşturma açılmaması ve hiç bir polisin bunlardan yargılanmamasına karşı ne diyeceksiniz?
12 / Özcan Yeniçeri: Şiddeti kim kullanırsa, kurallara kim karşı çıkarsa hatalıdır. Peki ben de soruyorum, siz 94’te alındınız, peki neden bundan ders almadınız? Yasalarda çok elastiki bir algılama biçimi var, bazen basit bir meseleyi bile terör meselesi haline getirebilen bir durum var. Yasalardan çok yasa uygulayıcılarına bakmalıyız.
13 / Hasan Çiloğlu: Şuana kadar bizim konumuzla ilgili hiçbir şey konuşulmadı. Dokunulmazlığın kaldırılması taraftarıyım. Düşünce özgürlüğü hariç dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır.
Benim gibi bir milletvekilinin de suç işlememesi gerekmektedir. Ancak BDP ile sınırlandırılmamalıdır, kaldırılacaksa tüm vekillerin dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.
14/ Devrim Kahraman: Sayın Başbakan gündemi kendi isteğine göre belirliyor ve hepimiz de o konuyu konuşuyoruz. Muhalefet iktidarı eleştireceğine iktidar sürekli muhalefeti eleştiriyor ve muhalefet de diğer muhalefeti eleştiriyor.
Ben Ak Parti vekilleri hariç tüm vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istiyorum. Çünkü Ak Parti vekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldığı zaman onların adalet önünde bir şekilde aklanmasından korkuyorum. Onlar iktidarda değilken kalkmalı dokunulmazlıkları ki gerçekten hesap sorulabilsin.
Bizler devleti kutsuyoruz. Halkın seçtiği vekiller, halkı devlete karşı koruyacağın halktan devleti koruyorlar. Ortada bir devlet var ve biz bu devleti demokratikleştirmenin yollarını aramalıyız.
15 / Mahmut Konuk: Devletin kuruluşuna eleştiri getirenlere hastalıklı beyinler dendi. Ben o hastalıklı beyinlerden biri olarak konuşacağım. Bu devlet verdiği sözü tutmadı. Bu ülke Lazların, Kürtlerin, Çerkeslerin, Türklerin devleti olacaktı ama sadece Türklerin devleti oldu. Hatta sadece hanifi-sunni Türklerin devleti oldu.
Dokunulmazlıklar meselesine gelince; Kürtlerin hiçbir zaman dokunulmazlığı olmadı ki. Vekillerin hali ortada. Dokunulmazlıkların dile getirilmesi bugün Kürtlerin içine kapanacağı anlamına da geliyor.
İsviçre tek bir federal devlet. İçinde 49 devlet var. Her resmi kurumda 3 resmi dil kullanılıyor. Bugün Kürtlerin taleplerini bu kadar yok saymak, yasak kılmak anlamsız. Dünyada binlerce örnek var, istenen çok ilginç bir şey değil. Bu kadar çözümsüz olmamalı.
16 / Süleyman Coşkun: Pek çok konuda olduğu gibi Tayyip yine son derece başarılı bir girişimde bulundu. Çok ciddi bir meseleyi daha sulandırdı.
Parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması konusu son derece ciddi bir konudur. 95 yıllarına kadarki dokunulmazlık kararlarına bakıyoruz. 47 Milletvekilinin işledikleri suçlardan dolayı dokunulmazlıkları kaldırılmış. Bunlardan yalnızca 3-4 tanesinin işlediği suç, toplumda herkes tarafından suç kabul edilebileceği içindir. Diğerlerinin tamamının dokunulmazlığı politik sebeplerden kaldırılmıştır. Diğerlerinin suç işlediğine kim karar veriyor? Tabiî ki o günün egemen gücü.
Bugün de AKP, MHP’yi yanına almış Kürtlerin politika yapma hakkını elinden almaya çalışıyor. Bugün Kürtler siyaset yapmak istiyor, ellerinden bu hak alınmak isteniyor. Özel bir kanalda yayınlanan bir diziye bile müdahale edilebiliniyor.
Dokunulmazlıklar konusu, demokrasinin yaşama geçirilmesi için engel olmaktadır. A partisi B partisinin siyaset yapmasına engel olmamalıdır. Yıllardır politika yapmayı beceremiyoruz. Türkiye’de birçok parti sadece ama sadece savunduğu düşünceden dolayı kapatıldı. Bu bir dönem sol/sosyalist partiler oldu, bir dönem muhafazakar partiler oldu.
İnsan hakları, benim hakkımsa insan hakkı ama başkasınınkiyse hak değil düşüncesinden kurtulmalıyız.
17 / Cafer Ekmekçi : Ben bu ülkeyi kuran zihniyetin, bu ülkenin vatandaşlarını nasıl daha iyi kılarım, daha mutlu kılarım değil var olan despotik rejimin devamı olarak görüyorum. Bir sınır belirlenmiş ve bu sınırın dışına çıkarsanız sizi ya asimile ederim ya da katlederim diyen bir zihniyet var. Gayri insani koşullar yaşadı bu insanlar ve tüm bunlara rağmen hala barışı istiyorlar. Bunun benzeri dünyada yoktur. Bizim gerçekten insan hakları demokrasi, çağdaş düşünceye varabilmemiz için gerçek adımlar atmamız gerekmektedir.
18 / İhsan Doğan: Bugün kendimize bir soru sormalıyız. Neden Sayın Recep Tayyip Erdoğan dokunulmazlık konusunu ortaya attı? Aynı Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılında seçimlerden önce, seçileceği taktirde dokunulmazlığı kaldıracağını söylemişti. Peki neden on yıl sonra ve şimdi? Bugün dokunulmazlıklar söz verildiği üzere gündeme gelmemiştir, BDP üzerinden gündeme getirilmiştir.
Bir programda CHP vekili Gökhan Günaydın’ın bir konuşmasını dinleyene kadar ben de dokunulmazlıkların kaldırılmasından yanaydım. Vekil, dokunulmazlıkların kaldırılmasının özellikler kritik oylamalarda nasıl kullanılacağından bahsetti. İstenmeyen yönde oy kullanacak kişiler meclise gelirken bir bahaneyle sorguya alınabilir ve oylamadan muaf kalabilir. Bu yüzden bu ülkede dokunulmazlıkların kaldırılmasının getireceği sonuçları iyi ölçmeliyiz.
19 / Abbas Kılıçoğlu: Milletvekillerinin dokunulmazlıkları neden konuşuluyor? Meclisin yüzde ellisi suç batağına mı battı da temizlemek için mi yoksa Kürtler için mi? Burada konunun gizli öznesi Kürtlerdir.
İnsan insanı öldürmemeli ama insanların kimlikleri de öldürülmemeli.
Ben cumhuriyeti şuna benzetiyorum. Biri gelip tek katlı 2-3 evi alıyor ve apartman dikiyor sonra da onlara yarımşar ev veriyor. İnsanlar hak iddia edemiyor. Bugün devletin Kürtlere yaptığı da budur.
TBMM’nin TkMM’leri örnek alması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de bugün yasalara göre her şey yer değiştirebilir. Yasama süreci içerisinde dokunulmazlıkların olması gereklidir.
20 / Mehmet Can: Bu ülkede en büyük haksızlık Türklere yapılmıştır. Nasıl ki bir metabolizmadan bir parçayı koparırsınız ve onu artık hastalıktan kurtaramazsınız, durum buna benziyor. Ermenileri koparmakla başladı sorun aslında.
Sorun dokunulmazlıklardan öte rejim sorunu, bu yüzden öncelikle rejimi konuşmalıyız. Ben BDP dışındaki partilere düzen partisi diyorum. Bizim 90 yıldır bir doğrumuz var ve bunu bir türlü değiştiremiyoruz. Ancak bilmeliyiz ki doğru da kendi içinde değişebiliyor. 23’ten önce Ermeniler, Rumlar katledildi, sonra da Kürtler, aleviler. Demokrasi bedel ödemeyi gerektirir ancak paylaşmayı da gerektirir.
AKP’nin dediği şu; ya Mehmet Metiner gibi Kürt olacaksınız ya da senle savaşmaya devam ederim. AKP’nin de CHP’nin de birleştiği bir nokta var. O da Kürt sorununu bireysel özgürlükler sorunu altında çözmek. Biz diyoruz ki biz bir ulusuz ve o masaya öyle oturacağız.
Düşüncenin üstesinden gelemeyenler düşünenin üstesinden gelir mantığından kurtulmalı. Sen realitenin üzerine silahla gidiyorsun. Tarihten ders almak lazım.
Bu zihniyetten kurtulmak için başta eğitim sistemini değiştirmeli, camideki vaazların içeriğini değiştirmeli. Bu ülkede Rönesans da reform da yaşanmadı. Çoğulculuğu reddeden tek tip bir rejim kuruldu. Bizim artık bugün öncelikle ifade özgürlüğünün önünü açmamız gerekli.
21 / Aylin Nazlıaka: Bu toplantıya davet edildiğim için öncelikle çok teşekkür ediyorum. Biz her yerde konuşuyoruz. Ancak bu toplantılar bizim sizleri dinlememize imkan sağlıyor. Bu yüzde de ayrıca çok kıymetli buluyorum.
Ben sizlerin söyledikleri üzerinden bir konuşma yapacağım. Öncelikle Abbas Bey’in söylediği bir şey çok kıymetliydi. TBMM de TkMM’ler gibi olmalı demişti. Gerçekten ben de bugün bunu istedim. Çünkü biliyorsunuz özellikle iç tüzükte yapılan değişiklik sonrası muhalefet sesini duyuramaz oldu. Bir ifadeniz daha vardı. “İnsan insanı öldürmemeli ama insan insanın kimliğini de öldürmemeli” demiştiniz. Kesinlikle buna da katılıyorum.
İhsan Bey’in söylediği, Başbakanın seçimler öncesi 2002 yılında yaptığı dokunulmazlıkları kaldıracağım vaadi neden 10 yıl sonra gündeme geldi? Dokunulmazlıkların kaldırılması gerçek niyetiyle değil de Kürtlerin üzerinden dile getirilmiştir. Biz de bunu yanlış buluyoruz. Bu durum aynı zamanda kritik oylamalarda tehdide dönüşecektir.
Bu parti 3 Y ile savaşacağını söylemişti; Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Ancak görüyoruz ki 3 Z söz konusu bugün; Zam, Zulüm, Zindan.
Mahmut Bey’in dile getirdiği eleştirileri ben de üzerime almalıyım. Ancak şunu söylemeliyim; biz Atatürk milliyetçiliğini yanlış anlıyoruz. Bu milliyetçilik, Misak-ı Milli sınırları içerisinde bu topraklarda yaşayan herkese kucak açmıştır. İlerici, demokrat, insanı ve barışı savunan bir milliyetçiliktir.
Ercan Bey’in söylediklerine katılmamak elde değil. Gerçekten de hala bu ülkede düşünce suçlarından ceza almış binlerce kişi var.
Bizler toplumun tüm azınlıklarının yanında olmaya çalışıyoruz. Halen Uludere için bir açıklama yapılmadığını biliyoruz. Bu yetmezmiş gibi “Her kürtaj bir Uludere’dir.” Açıklaması tüyler ürpertici. Devlet istenmeyen çocuklarını bombalıyor mu?
Kürt sorununun çözümü için de öncelikle bölgesel kalkınmadaki farklılıkları kaldırmalıyız.
Bizler kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasını destekliyoruz. Ama bugün bunun olması BDP vekillerine yönelik olacaktır diye düşünüyoruz. Bu doğru olmayacaktır.
Güçlü adaletli, adalet ise güçlü olmalıdır. Bugün bu ikisinin de olmadığı ne yazık ki ortada.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
140 STÖ ile iletişime geçildi. 29 STÖ geleceğini bildirdi ancak 18 STÖ katıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Esin Alp
08.12.2012 Ankara kMM Toplantı Tutanağı
previous post