YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 08 Ekim 2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış
3 / Bilsam (Temel Aşıcı)
4 / Ekolojik Der (Hasan Buran)
5 / İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Hamza Doğuç (Emekli Eğitimci)
3 / Yusuf Gezer (Eğitimci
4 / Kadir Akgüneş (Avukat)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Semine Dengeşik
KONULAR
GENEL KONU: Malatya kMM çalışmalarının Değerlendirilmesi ve 15 Temmuz sonrası Türkiye
KONUŞULANLAR
1 / Ferman Salmış Ohal için başlangıçta “devletin aldığı bir önlemdir”deniyordu. Sonra bu giderek sosyal tabakaları, medyayı vs. etkilemeye başladı. İnsanlar giderek Ohal’i hissetmeye başladı. Kendi kendimizi adeta formatlamışız ve bu iklim Türkiye’ye çok da yarayacak bir iklime benzemiyor. Türkiye’yi sürekli baskı altında tutmak doğru bir yaklaşım olmaz. Ohal’in konma şartları, nasıl uygulanacağı anayasa hukukunda bellidir. Fakat en önemli problem şu;ohal sürecinde hukuk ve parlamentonun askıya alınmasıdır. Çünkü kanun hükmünde kararnameler çıkarılıyor ve dolayısıyla parlamentonun işlevini yani hem yasama hem de yürütme işlevini hükümet üstlenmiş oluyor. 15 Temmuz darbe girişimi karşılığında önlem alınması gerekiyordu. Türkiye olağan üstü bir hal yaşamasın diye insanlar sokağa indi. Türkiye bir darbe hafızasına sahip bir ülke ama yeni kuşağın darbeyle ilgili bir birikimi yok. Ohal ile birlikte bir takım sıkıntılar yaşanmaya başlandı; medyada, sosyal alanda, sivil toplum örgütlerinde bu çok net olarak görülüyor. İnsanlar sürekli tedirgin Türkiye’nin tepki gösterdiği mesele sayısı bir iken birkaç şeye yükseldi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ordusu bir Suriye’de bulunuyor, bir de Cerablus’tan sonra Başika kampında da sorun yaşadığını biliyoruz. Çünkü Irak parlamentosu BM’yi toplantıya çağırdı ordan da şöyle bir sonuç çıkıyor; Türkiye’yi işgalci güç olarak yorumlamaya başladılar.Toplumda bir “etiket” ve “ihbarcılık” furyası başladı ki bu da çok tehlikeli. Bu da toplum psikolojisini çok olumsuz etkiledi. Bir çok sivil toplum örgütü “bize de bir şey olacak mı” diye düşünmeye başladı. Kamuda ciddi bir tasfiye var. Böylesi dönemlerde daha fazla yakınlaşmaya ve sivil toplum örgütlerinin konuşmaya ihtiyacı var. Bu bir ara süreçtir ve geçici bir dönem olarak görmek gerekir.
2 / Asım Demirkök İçerde ve dışarda bize verilen yanlış ve eksik bilgilerle hemen bir şey hakkında hüküm ve karar veriyoruz. Olay ve olguları gerçeklik üzerinden analiz etmemiz gerekiyor. Bilgi fukarasıyız ve bilgili olmadan yorumlar yapıyoruz. Küçük Millet Meclisine şehrimizin ihtiyacı var. Burada birlikte yaşıyoruz ve burada olan her şey bizi ilgilendiriyor. Yüzyıl önce olduğu gibi yine Ortadoğu haritası değiştirilmek isteniyor, enerji ve doğalgaz yatakları var, kim oraya el koyacak onun hesapları yapılıyor. Bu nedenle okumalarımızı iyi yapmalıyız. Darbeler tarihini iyi anlayamazsak bugünkü 15 Temmuz kalkışmasını anlayamayız. 12 Eylül’de beş yüz bin insan içeri atıldı, yüzden fazla insan idam edildi, işkence edildi. 27 Mayıs’ta 140 profesör üniversiteden atıldı. Bu darbe girişiminin onlardan bir farkı var; bu kalkışma devleti ele geçirme kalkışmasıdır. Devletin organları vardır; yasama, yürütme ve yargı. 15 Temmuz kalkışması çok korkunç bir kalkışmadır, farklı emperyal güçlerin enforme ettiği bir yapı üzerinden yapmaya çalışılmıştır. Bu darbenin olmayacağını bile bile yaptılar ve Suriye ve Irak gibi iç kargaşanın yaratılmasını istediler. Temel amaç Ortadoğu’yu şekillendirmektir. Bu harita şekillenecekse biz de içinde olmalıyız.
3 / Hasan Buran Türkiye’de gelinen noktada biz 90’ları yaşayacağız. Bu dönemlerde daha fazla konuşmak çok değerli. İnanıyorum ki bu hükümet eliyle bu memleketi bölecekler. Yıllarca bu ülkede kan akmış ama toplumsal kesimler yine bir arada ve birbirinden vazgeçmiyorlar. Hala beraber yaşama kaygıları var. Akp ‘nin etrafını çeviren gruplar, cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarındaki gibi birbirini ekarte etmeye çalışan, çekişen gruplar birbirine çok benziyor. İktidara gelenler iktidarı sürdürmek için her şeyi yapar. Geçmişi okuyan ve yaşayan insanlar neler yaşanabileceğini ön görebiliyor. Şimdi yine bir şeylerin olacağını hissediyoruz. Darbe bahane edilerek bir sürü insan mağdur ediliyor. Her kesim tedirgin ediliyor, işten atılıyor ya da içeri atılıyor. İnsanların kafasında askeri darbeyi meşru kılmak için bu kaos ortamı yaratılıyor. Bu dönemde daha cesaretli olmaya ihtiyacımız var.
4 / Hamza Doğuç 15 Temmuz çok konuşuluyor ama 15 Temmuz’u bir daha yaşamamak için neler yapmak gerekiyor onu da konuşmalıyız. O gece yaşadıklarımız “metal fırtınası” kitabında yazılanlarla aynı şeyler gerçekleşti. Bizim farklılıklarımız var ve bunlar bizim değerlerimizdir. Bunları da güçlendirmemiz gerekiyor. Küçük meclisi daha etkin kılmak ve katılımı genişletmek için bir çabanın içine girmeliyiz. Birlikteliğe çok ihtiyacımız var.
5 / Temel Aşıcı Ülkenin yeni bir anayasaya acilen ihtiyacı var ve biz bu platformu milletvekillerine bir baskı aracı olarak kullanmalıyız. Küçük meclis bu anlamda katalizör görevi görebilir. 14 Temmuz’da yargı, iç güvenlik ve dış güvenlik darbeyi yapmak isteyen gücün elindeydi. O zaman niye böyle oldu ve niye buna teşebbüs ettiler? Bana göre Türkiye’de darbeler Amerika’sız hiç olmadı bugüne kadar. Bugünkü darbe girişimi de Amerika Afganistan’da bir örnek yaşadı, Ruslara karşı Usame Bin Ladin’e destek verdi. Genlerinde İslamcılık olan bir yapıya Amerika ne verdiyse sonra kendisine döneceğini düşündüğü için Usame Bin Ladin’i bitirdi. İkinci bir ülke Türkiye ve burada da ciddi bir yapı var; Amerika’nın izniyle dünyada birçok yerde hakim olmaya çalışıyorlar. Liderinin burada durma izni yok ve oraya aldı ama bir gün geldiğinde bu yapının oraya yar olmayacağı net. Bunu yaparak Türkiye’de iki şeyden kurtulmayı hedefledi; biri Türkiye’de bu yapının biraz da başarılı olmasını istemedi mi yoksa yapanlar gerçekten başarısız mıydı? Her üç kurumun tepe yapısındaki tüm insanlar tasfiye oldu ve bu yapı çöktü aynı zamanda da devlet çöktü. Bu durum kimin işine geldi? Darbenin önlenmesinde Erdoğan’ın halka sığınmasının rolü çok büyüktür. Öte yandan bu darbe girişiminde kazanılırken birçok şeyi de kaybettik. Bu kadar kadroyla başarılamayan terörle mücadele şimdi nasıl başarılacak anlamak mümkün değil.
6 / Yusuf Gezer Şu an Türkiye’de bir şeylerin yolunda gitmediği ya da doğru gitmediği çok net ortada. Çünkü insanlar konuşmaya korkuyor şu an ne kadar şeffaf konuştuğumuzu söylesek de ben bunlara inanmıyorum. Çünkü herkes bir tarafını gizliyor ve düşüncelerini saklıyor. Bu korku ikliminde yaşadığım için öncelikle üzgünüm çünkü böyle bir Türkiye doğru bir Türkiye değil inşallah süreç içerisinde değişir. Tüm idealim; insanların özgür olduğu, rahatça konuştuğu, birbirini anladığı bir yapı içerisinde yaşamaktır. Mevcut hükümetimiz on beş yıl önce gelirken çok idealizm, hayal ve hedeflerimiz vardı. Gelinen süreçte artık net olarak görüyorum ki bu ülkede bu mümkün değilmiş. Ülkenin demokratikleşmesi tahmin ettiğimiz kadar kolay değilmiş. Türkiye’nin bizlere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke olduğunu anlamış durumdayım. Kim gelirse gelsin bizim için fark etmiyor ve geldiği nokta hep aynı oluyor. Türkiye’de sivil toplum darbe olmuş gibi zarar gördü, bundan sonra toparlanmasının çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Hiçbir sivil örgütü olayları çıkıp analiz edemiyor, sorgulayamıyor çünkü konuşursa bir tarafın adamı oluyor. Ortada olan insanlara ihtiyacımız var, doğruyu-yanlışı söyleyecek insanlara ihtiyacımız var. Çok seslilik tamamen bitti. Öncelikle ülkemizi “konuşan” insanların olduğu bir ülke haline getirmek gerekiyor.
7 / Mustafa Baştürk Yaşadıklarımızın bir daha olmaması için bir arada olmalıyız ve birbirimize saygı göstermeliyiz. Birbirimizin olumsuz tarafları ile değil de olumlu taraflarını görmeliyiz. Bu coğrafyanın merhametli ve sevgi dolu insanlara ihtiyacı var. Hiçbir zaman ümitsiz olmamalıyız, ümitli olmalıyız ki bir şeyler yapalım ve iyi şeyler yapalım. Bu ülke üzerinde hedefleri olan emperyal güçlere karşı birlik ve beraberlik içinde ortak tepkimizi koymak zorundayız çünkü biz bu toprakların insanıyız. Kardeşçe bir arada yaşamanın yollarını en son noktaya kadar denemeliyiz. Siyasilerin yaptığı hataları ve kusurları da özgür irademizle ortaya koymalıyız.
8 / Kadir Akgüneş Bugünkü gidişata bakıyorum, devletin başında bulunan kişinin kendisinin dışında kimseye tahammülü yok. Sivil toplum örgütü olarak kimse kalmadı, eleştiri yapamıyorsun. Konuştuğum zaman diyorum ki “acaba çocuğuma bir zarar gelecek mi”? Meslekten atılanlardan intihar edenler var, çok zor durumda olanlar var. 15 Temmuz gecesi gerçekten silahlı eyleme katılanlar var ama onlara karşı olan insanlar da alınmaya başladı. Açığa alınanlar niye alınmış belli değil çünkü henüz yargılama yok.
9 / Ali Haydar Koyun 15 Temmuzdan sonra gerçekten de at izi it izine karıştı. Darbeye yedisinden yetmişine herkes karşıydı ve o ilk günler herkes meydanlarda şenlik havasında geçirdi.. Ancak daha sonra her şey birbirine karıştı. İnsanlarda bir korku oluştu, sivil toplumda da hiçbir şekilde ses çıkmıyor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
20 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet etti.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM