YER: Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi, Benal Nevzat Salonu
TARİH: 07.10.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Mazlum-Der (İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği), Jülide Tunakan – Dernek Başkanı
MESLEK ODALARI
Yok.
SENDİKALAR
Yok.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Hürriyet Mısırlıoğlu (izmirizmir.net)
Tahir Ozan (Söz ve Eylem)
Nihat Dağlı (Yazar)
GÖZLEMCİLER
1 / Hülya Uslu (AK Parti – İl Yönetimi Üyesi)
2 / Hayri Ateş (BDP – İl Yönetimi Üyesi)
3 / Salih Erdağı (Dikili Belediyesi)
4/ KEG (Küresel Eylem Grubu), Bekir Ersin
5/ Mülkiyeliler Birliği, Mete Hüsnübeyli
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Erdal Kalkan – AK Parti Milletvekili
BELEDİYE BAŞKANLARI
Yok.
MESAJ YOLLAYANLAR
CHP İzmir milletvekili Musa Çam, yeni dönemde başarı mesajı gönderdi.
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 33 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / İHA
2 / Yeni Asır
3 / Cihan Haber Ajansı
4 / Ege Telgraf
MODERATÖR
Şanar Yurdatapan – Müzisyen
KONULAR
GENEL KONU: 24. Döneminde TBMM'den ne bekleniyor? 2. Döneminde TkMM'den ne bekleniyor?
KONUŞULANLAR
1 / Şanar Yurdatapan: Herkese merhabalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi 24. Dönemine bu ay girdi. Malum, o büyük biz küçüğüz, bizler de bu ay 2. Dönemimize başlıyoruz. Hatırlarsanız Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte seçimlerden önce 10 istek çalışması yapmıştık. Yeni dönemin açılışını yaptığımız bu ay, bu 10 isteklerin ortak paydası üzerinden üzerinden “24. Döneminde TBMM'den ne bekleniyor? 2. Döneminde TkMM'den ne bekleniyor?” konusunu belirledik. Genel konuda Türkiye’nin ortak paydası üzerinden konuşacağız, yerel konuda ise İzmir’de yerel sorunlardan oluşan 5 isteğin ortak paydası üzerinden bir tartışma döndüreceğiz. Şimdi ilk olarak sözü sivil toplum kuruluşlarından ve bireysel gelen katılımcılara sözü vereceğim, daha sonra milletvekilleri ve parti temsilcileri söz alacak.
2 / Mahir Eyüboğlu (İzleyici): Eğitimci, iletişimci ve aile danışmanıyım. 30’a yakın sitede yazılarım yayınlanıyor, bu vesile ile beni belki tanıyor olabilirsiniz. Kendi branşım üzerine büyük millet meclisine çeşitli çalışmalarımı sunacağım, projelerim var. İnsanı insan yapan ailedir. Okul aslında evde başlıyor. Aile bireylerinin iyi bir eğitimden geçirilmesi lazım. Bugün hepimizin bir ehliyeti vardır. Ehliyet almak için hepimizi sınava/eğitime tabi tutuyorlar. Doktor/mühendis olmak için yine eğitime tabi tutuluyoruz, peki bir ömür boyu eş olabilmek için bir eğitimden geçiyor muyuz? Evlilik öncesi hangi kurumlar ve kuruluşlar bizi bir eğitime tabi tutuyor. Maalesef hiçbir kurum. Oysa oğlan ve kız bir denklik testine tabi tutulsa, sosyal açıdan, inanç açısından, ekonomik açıdan bir denklik testi yapılsa evlilik sırasında bir çatışma durumu olmaz. Hürriyet gazetesinin bir anketine göre evlilikler %85, bir ay veya iki aylık tanışma süresinde gerçekleşiyormuş. %87 ayrılıklar da bu tür evlilikler sonrası meydana geliyormuş. Burada söylemek istediğim şu; Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bu konuya ağırlık verirse –bana gelen bazı sesler var ama yeterli değil- mesela önerim, her ilde en az 5 tane evlilik nedir?, aile nedir? Eşler birbirine nasıl davranmalıdır? Gibi konularda eğitim verebilecek kurumların olması lazımdır.
3 / Ömer Karakuyu (İzleyici): Benim genel ve yerel yönetimlerden şunu talep ediyorum; siyasete kaybolan inancımı yeniden diriltmelerini istiyorum. Ben Türkiye’de siyasetin samimi yapıldığına inanmıyorum. Bunun da gerekçeleri çok belli. Bi kere bizim seçtiğimiz milletvekilleri biz tarafından atanmıyor. Bu 80 sonrasının anti-demokratik uygulamalarının devamıdır. O uygulamalar bugün hala devam etmekte, ben 33 yaşındayım, küçükken ne konuşuluyorsa hala aynı şeyler konuşuluyor. Siyasetçiler vicdanlarıyla davranmalı ama ülke koşullarında vicdanla siyaset yapan birinin ömrü en fazla 10 yıl oluyor. TBMM’nin TkMM’ye örnek olabilmesi için yapması gereken yegane şey anayasa değişikliğidir. Anayasa değişikliği gerçekten samimiyet testi olacak. Bu ülkenin gerçekten demokratikleşmesini istiyor muyuz? İstemiyor muyuz? Bir de bu uzlaşma komisyonu gerçekten samimi olarak mı kuruldu? Yoksa sayısal zorunluluktan ötürü mü kuruldu? Bugün sivil toplumun çok güçlü olması gerekir ama 80 sonrası insanlar maalesef sivil topluma girmekten çekiniyor.
4 / Ahmet Adıyaman (İzleyici): Biz bu büyük millet meclisine 550 tane milletvekili gönderiyoruz ama Türkiye’nin sorunlarından hiçbiri çözülmüyor. Başlıca sorunumuz, çocuklarımızın ölmemesi. Basın burada tarafsız olmalı, bir çoğu basın savaşı adeta körüklüyor.
5 / Yusuf Taş (İzleyici): Burada karşılaştığım manzara düşüncelerimin ne kadar doğru olduğunu göteriyor. İnsanlar toplumsal olaylara ne kadar ilgisiz olursa ülkeyi bazı kişilerin/grupların yönetmesi daha kolay oluyor. Günümüzdeki bu siyaset algısı artık misyonunu tamamlamıştır. Artık yeni bir siyasi algıya ihtiyacımız var. Artık toplumu yönlendiren değil, toplumun yönlendirdiği bir siyaset algısına ihtiyaç var.
6 / Jülide Tunakan : Vekilimize şunu sormak istiyorum; Biz STK’ların hükümet nezdinde yeni anayasa çalışmalarındaki yeri ne? Biz nereye kadar ne şekilde dahil olacağız?
7 / Erdal Kalkan : Siyasi konuşmalarım sanırsam ikinci bölüme kalacak, ben biraz sivil toplumu açmak istiyorum. Bir İzmir milletvekili olarak bu tablo benim için üzücü. Niçin böyleyiz, niçin sivil toplum bu kadar etkisiz? Ama geçmişimize bakacak olursak, Selçuklu Osmanlı yapısından alırsak bizim aydınlanma tarihimiz, bizim demokrasi tarihimiz askeri darbeler tarihidir aslında. Özellikle 80 darbesine kadar insanlar örgütlenirken, sendikalaşma artarken asker bürokrasisi hep müdahale etmiştir. 80 darbesinden bu yana 31yl oldu, 31 nesil geldi ama hala sivil toplum etkisiz. El birliğiyle bu işi çözmemiz gerekir. Sivil toplum bir ülkede ne kadar güçlü olursa, siyaset-halk ilişkisi ve siyaset o kadar güçlü olur. Bu konuda da en iyi örnek her zaman Kuzey Avrupa ülkeleridir. Şimdi konumuza dönmek istiyorum. Artık yaşadığımız dünya, global bir dünya eskisi gibi 2 kutuplu değil. Sürekli krizlerle karşılaşıyoruz ve bu krizler herkesi etkiliyor. Teknoloji gelişmiş durumda, Arap Baharını an an televizyonlardan izledik. İşte böyle bir dönemde parlamentonun büyük bir önemi var. Biz parlamentoyu sürekli geliştirmek zorundayız. İlk yapmamız gereken, Türkiye’nin ihtiyacı olan sivil, katılımcı ve demokratik bir anayasayı çıkarmak olmalıdır. 1924’ten bu yana gelen anayasaların hiçbiri düzeni değiştirecek bir anayasa olmamıştır. Çünkü içinde hiç halk olmamıştır. Temeli hep devlet olmuştur bu anayasaların, halk olmamıştır. Oysa anayasa insanların huzur ve barış içinde yaşaması için yapılır. Mesela sivil toplumu geliştirmek için bile anayasanın değişmesi lazım. Biz tüm partilerle ve sivil toplum örgütleriyle uzlaşıp, bir yıl içinde yeni bir anayasayı çıkarmak istiyoruz. Kürt sorunu da anayasa ile iç içe geçmiş bir konu. Bu sorunu da özgürlüğe dayalı ama güvenliği de elden bırakmayarak bir çözüm ile çözmemiz gerekir. Bu kolay bir iş değil. 80 sonrası bu konuda çok aşama kaydedildi ama asıl aşama 2002-03 yıllarından sonra kaydedildi.
8 / Hayri Ateş : Bilindiği üzere partimiz olağanüstü bir durumla karşı karşıya, bu yüzden bugün vekilimiz gelemedi. Bu saldırı politikası planlı ve sistematiktir. 1924’ten bu yana Türkiye’de iç huzurun yaşanmadığı çok açıktır. Çünkü varlığı yok sayılan kesimlerin kendilerini ifade etmeleri her dönemde gündeme geldi, bu ifade etmeler her seferinde şiddetle bastırıldı. Bugün Kürt meselesinde gelinen durum, Kürtlerin kendilerini ifade etmesinden kaynaklanan kararlılıktan bu noktaya gelmişizdir. Bugün hükümet mantığının geçmiş hükümetlerin mantığından bir farkı yok. Kürt realitesini tanıyor ama Kürtlerin nasıl yaşayacaklarına kendileri karar vermek istiyor. Savaş tezkeresinin parlamentoda oylanması bu dönem için trajik bir başlangıçtı. Bu yöntemler sorunu çözmemiştir, maalesef parlamento bunu görememiştir. Meclis sadece Kürt meselesinde değil; Alevi sorununda, türban sorununda, kadın sorununda adımlar atmalıdır.Anayasada bizim gibi benzer sorunlar yaşayan İrlanda, İspanya gibi ülkelerin kurulum aşamasında yapılan anayasalara bakılması lazım.
9 / İhsan Canik (İzleyici): Şu an da bizim yürütmekte olduğumuz aile mektebi programı var. 5 yıl devam ettik, burada yerel yönetimlerden taleplerimize bir cevap alamadık. Değerli vekilimizin aile mektepleri hakkında bir yaptırımı var mı İzmir’de?
10 / Mahir Eyüboğlu (İzleyici): Hangi etnik kimliği taşıyor olursa olsun, TC kimliği taşıyan bir vatandaşımızın Türkiye’nin 82 vilayetinde, isteği işi kurma hakkına sahip midir? İstediği ticareti yapabilir mi? İstediği gibi memur olabilir mi? Bizim insanlarımızın hangi sorunları var ki, bilmem kim etnik grubu diye ele alıyoruz. Ticaret yapabiliyor, memur olabiliyor, cumhurbaşkanı dahi olabiliyor. Peki daha ne istiyor ben bunu anlamıyorum. Acaba bağımsız bir ülke mi kurulmak isteniyor?
11 / Ahmet Adıyaman (İzleyici): Bir insan doğarken bir dili vardır. Annesi doğarken o ne konuşursa o da onu konuşur. Bu kutsal kitaplarda da vardır. Bu dili yasaklamak doğru mudur kutsal kitaba göre, insanlık onuruna göre?
12 / Ömer Karakuyu (İzleyici): Erdal Kalkan’a başkanlık sistemini sormak istiyorum. Başkanlık sistemine nasıl bakıyor? Başkanlık sistemi bize ne getirir? BDP temsilcisine de şunu sormak istiyorum; şartlarda ne değişti de tekrar meclise girdiler? Bugün başbakanın dediği noktaya gelinmedi mi? CHP temsilcisi olsa ona da sorardım, yani tükürdüklerini yalamadılar mı? CHP temsilcisi olsa ona da şunu sorardım; Korku imparatorluğu dediler, yeni CHP dediler ne değişti?
13 / Hayri Ateş: Ne istediğimizi her zaman açıklıkla dile getiren bir partiyiz. Fakat ben TBMM gizli celse tutanaklarından bir bölüm okumak istiyorum, sanıyorum bir çok şeye yanıt olur: “Adım adım bütün memlekette ve geniş ölçüde doğrudan doğruya halk tabakalarının ilgili ve etkili olduğu mahalli idareler kurulması iç ve dış siyasetimizin gereklerindendir. Kürtlerin oturduğu bölgelerde ise, hem iç siyasetimiz ve hem de dış siyasetimiz açısından adım adım mahalli bir idare kurulmasını gerekli bulmaktayız. Milletlerin kendi memleketlerini bizzat idare etmeleri bütün dünyada kabul edilen bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Kürdistan’daki bütün çatışmalar bu gayeye dayanan siyasetle geliştirilmesi El Cezire kumandanına aittir.” Mustafa Kemal Atatürk. Kısacası yeni anayasada bu 1921 anayasası ruhu ele alınırsa çok yol kat ederiz. Meclise giriş bizim açımızdan kesin bir gitmeme durumu olmadı hiçbir zaman, yapılan bir karara karşı yapılan bir eylemdi sadece. Türkiye şartlarını değerlendirdik ve buna bağlı olarak meclise girdik.
14 / Erdal Kalkan: Benim kişisel anlayışımda temel olan insandır. Irkı, dili, dini ne olursa olsun, yüce tanrının yarattığı en değerli şey olduğu için biz insana değer veririz. Bana göre anadilin yasaklanması son derece yanlış, insan haklarına ters bir davranıştır. Partimize göre ise bu topraklarda yaşayan herkes kardeştir ve eşittir. Tarh boyunca da bu böyle olmuştur. Aile konusuna gelince, aile bizim için toplumumuzun kökü niteliğindedir. Bizim geleneğimizde aile kültürü önemlidir ve sağlamdır. Bakın batıya, hepsi yozlaşma içindedir. Kadın konusunda da ciddi çalışmalarımız vardır. Kadın komisyonu bugün resmen kurulmuştur. Ben açıkçası kendi adıma başkanlık sistemini desteklemiyorum. Bizim toplumsal sürecimize, tarihsel geçmişimize uymaz. Bizim parlamentoyu güçlendirmemiz lazım, milletvekillerini parti üyeleri hatta bir hakim eşliğinde halk seçmelidir. Partimizin başkanlık sistemiyle ilgili oturup konuşup, karar almışlığı da yoktur.
15 / Jülide Tunakan: Biz yerel istekler konusunu biraz özele indirgeyeceğiz, aslında burada bir CHP milletvekilinin olması veya Büyükşehir Belediyesinden birinin olması daha iyi olurdu. Biz başörtülü öğrenci pasolarının bu yıl ki durumunu merak ediyoruz, geçtiğimiz yıllarda bu durumla ilgili pek çok sorun yaşadık zira. Keşke aslında Milli Eğitim Bakanımız da burada olsa da kendisine Milli Güvenlik dersinde yaşanan durumlardan bahsedebilsem. Derneğimize bu yönde çok mağduriyet başvurusu oldu. Bu derslere bildiğiniz gibi tam rütbeli kişiler giriyor ve bu derslerde başörtülü öğrencilerimizi tırnak içinde, dersten atma durumu oluyor. Zorunlu din dersiyle de ilgili çalışmamız olacak. Ayrıca belediye hizmetlerinden tam hizmet almak istiyoruz. Burada en büyük sorun ulaşım sorunu. Buraya da gelirken ulaşım yüzünden geç kaldım. Artık metro hizmetlerinin bir şekilde bitirilmesi lazım.
16 / İsmail Köstekçi (İzleyici): Biz yapı olarak muhafazakar bir derneğiz. Çeşitli projelerimiz var ve biz bu konuda belediye hizmetlerinden yararlanamıyoruz. Ayrıca biz bir etkinlik yaparken belediye bizlerden para istiyor, belediye sivil toplumdan kesinlikle para almamalı. Ayrıca bir motor kullanıcısı olarak yolların durumundan şikayetçiyim.
17 / İhsan Canik (İzleyici): Biz durumu olmayan insanlara dernek olarak aşevimizden yemek dağıtıyoruz. Ancak bu aşevine kira veriyoruz, belediyeden bu konuyla ilgili bir yardım istiyoruz. Kapılar semtinde oturan biri olarak yol istiyoruz ayrıca. Aşağısı merdiven, yukarısı merdiven.
18 / Özlem Coşan (İzleyici): İzmir’in sorunu yerel kalmak değil, yerelde kalmaktır. Ben isterim ki dünyanın 3 doğal limanından biri olan İzmir’in, Homeros’un şehri olan İzmir’in, özgür düşüncenin merkezi olan İzmir’in biraz daha uluslararası alana açılmasını isterim.
19 / Mete Hüsnübeyli: Günümüzde 12 Eylül süreciyle bir hesaplaşma içine girildi, olumlu anlamıyla. En son İzmir Barosundaki avukatlar bir eylem düzenledi. Benim de bir talebim olacak. 12 zamanında Yeşilyurt’taki Karafatma dağlarına MİT binaları inşa edildi ve etrafına duvar örüldü. Benim önerim MİT’in oradan başka bir yere taşınması ve o alanın sosyal bir alan olarak değerlendirilmesidir. Teşekkür ederim.
20 / Hülya Uslu : Bugün burada sivil toplumun olmaması çok kötü bir durum. Ülke yeni bir anayasa sürecine girmiş durumda, burada en aktif rol oynaması gereken sivil toplum örgütleri ve onlar yok. TkMM’ler burada sivil toplumu çekmek için çalışmak durumunda diye düşünüyorum.
21 / Bekir Ersin: Ulaşım İzmir’in ciddi sorunu. Ulaşımın ulaşılabilir olması daha önemli diye düşünüyorum, ayrıca ulaşım araçlarının konforlu olması da şart. Otobüslerin İzmir gibi bir yerde klimalı olması şart. Ayrıca 9 Eylül Hastanesinde bir son durak olması lazım, çünkü orası hastane. İnsanlar otobüse oradan sıkış tepiş biniyor. Metronun bitmemişi ayrı bir çile, bitmişi ayrı bir çile. İzban yapıldı ancak onda da sorunlar devam ediyor. Menemen’e otobüsle 40 dakikada giderken İzbanla yaklaşık 1 saatte gidiyorsunuz. Enerji sorununda ise İzmir aslında bir jeotermal cenneti ama evlere doğalgaz döşeniyor. O da kazılarla çile haline dönüşmüş durumda. İzmir’de ayrıca hala 12 Eylül’le ilgili kalıntılar var, darbecilerin adını taşıyan meydanlar var. Bunların kaldırılması önemlidir.
22 / Erdal Kalkan: Aslında bunların hepsi yerel yöneticilerin muhatap olması gereken sorular, ama bugün burada hiçbiri yok. Biz iktidar olarak bütün yerellere eşit şekilde yardım etmeye çalışıyoruz. Burada belediyemiz olmamasına rağmen İzmir için 35 tane proje ürettik ve bunların yavaş yavaş temelleri atılıyor. İzmir gelişmesi gereken bir şehir. Hem turizm, hem kültür, hem ekonomik açıdan bir çok potansiyeli var.
23 / Hayri Ateş: Keşke burada belediyelerden biri olsaydı da dinleseydi. İzmir’de yaşanan sorunlar aktarıldı. Sorun belediyelerin temelinde, çünkü katılımcı bir belediyecilik yok. Türkiye’de göç hareketindeki düzensizlik ortadan kaldırılmazsa burada sorunları konuşmaya önümüzdeki senelerde de devam edeceğiz.
24 / Tahir Ozan: İzmir’in büyümeye ihtiyacı var ama bu anlatılan 35 proje ile büyüme olmaz, ancak yeni rant alanları açtırır. Sermayenin ihtiyaçlarına değil, ezilenlerin ihtiyaçlarına karşılık projeler üretilmelidir. İzmir’i devasa bir İstanbul haline dönüştürmek gibi bir proje varsa, benim gibi bir çok insan buna karşı çıkacak. Bunun nedeni İzmir’i bu kadar büyütmeye gerek var mı? Körfezi bu kadar kirletmeye devam etmek zorunda mıyız?
ÖNERİLER
Yok.
ORTAK SONUÇ
Yok.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Toplam 53 sivil toplum kuruluşu e-mail yolu ile davet edildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail yolu ile parti il başkanlarına ve milletvekillerine ulaştık.CHP milletvekili Alaattin Yüksel, katılacağını beyan etti ama gelmedi.
MEDYA İLE
4 medya kuruluşundan 4 kişi katıldı.
SONUÇLAR
Genel konuya ilişkin video gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir küçük Millet Meclisi Hamalı Pervin Mısırlıoğlu ve Sinan Canbay
08.10.2011 İzmir kMM Toplantı Tutanağı
previous post