YER: Eğitim-Sen Iğdır il Temsilciliği
TARİH: 8 Haziran 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Mehmet Erat (Sebzeciler Derneği Başkanı-ITSO M.Ü.)
2/Nihat Akkuş (Toplumsal İlerleme Derneği)
3/ İsa Bilir (Türkiye Emekliler Derneği Şube Başkanı)
4/ Halil Çavlu (Kredi ve Yurtlar Kurumu il Müdürü)
5/ Kurban Oluz (Asim-Der)
MESLEK ODALARI
1/ Ali Rıza Arslantürk (ITSO Meclis Üyesi-İş Adamı)
2/ Orhan Ağırkaya (Mimarlar odası)
SENDİKALAR
1/Yılmaz Hun (Eğitim-Sen il Temsilcisi)
2/Mehmet Sıdık Kaman (Yol-İş Sendikası İl Temsilcisi)
3/Cemalettin Kızıl (Tarım Orkam-Sen İl Temsilcisi
4/Hüseyin Begeç (Eğitim-Sen)
5/İsmail Yiğit (Eğitim-Sen)
6/Ayhan Alpaslan (Eğitim-Sen)
7/Yunus Tunç (Eğiitm-Sen)
8/Volkan Karçok (Eğitim-Sen)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Bayram Güneş (Emekli Öğretmen- Gazeteci)
2/Osman Akış (İl Özel İdaresi Şube Müdürü)
3/Mahmut Yusufoğlu (İş Adamı)
4/Mehmet Demir (Esnaf)
GÖZLEMCİLER: Murat Akkuş TkMM Iğdır İl Girişimcisi…
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI: Hüseyin Malk (Iğdır Belediye Başkanı)
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Yok
MEDYA
1/Ulaş Reşit Eroğlu (DİHA)
KONULAR
Türkiye küçük Millet Meclisleri Iğdır forumu Haziran 2013 toplantısında İlk Olarak Yerel Konu “Şehrimizin Sorunları ve Çözüm önerileri” görüşüldü…
Hüseyin Malk (Iğdır Belediye Başkanı): Çöp toplama merkezlerimiz arttı. Personeller azaldı. Şehrin en büyük sorunu olan çöp konusunda belediyenin çalışmalarının yanında yurttaşlarda da toplumsal bilincin olması lazım. 4 yıldır belediyeyi yönetiyoruz. Özelikle bu yıl çöp sorunun artmasında iki faktör önem arz etti. Birincisi gittikçe büyüyen şehrimizde çöp toplama merkezleri artınca buna bir de personel azalması eklenince sorun yaşadık. Her yıl bu açığı İŞ-Kur’dan kapatıyorduk. Ama bu sene ödenek olmadığı için bizlere personel veremediler. Bu da çöp sorununda sıkıntı yaşamamıza neden oldu. İkinci faktör ise ki bu en büyük sorun yurttaşlarımızın bir kısmının çöpleri zamanında ve çöp konteynırlarına bırakmamalarıdır. Bu da Temizlik birimde kısıtlı çalışan arkadaşımız olduğu için bir çöp merkezine iki defa gitmek zorunda bırakılıyor. Oysa zamanında ve düzenli bırakılan çöpleri belediyemiz personelleri gecesini gündüzüne katmadan çöpleri almaya ve şehrimizi temiz tutmaya çalışıyorlar. Dev projeyle şehrimizin su sorunu tamamen çözeceğiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Türkiye’de 21 belediye ile yapılan 30 Nisan 2013’te imzaladığımız “entegre su projesi” ile şehrimizin su sorunu ortadan kalkacaktır. Bu projenin bakanlıkça imzalamasının ardından çalışmalarımız başlamıştır. İlk beş yıl içinde su arıtma tesislerinin ayaklarını oluşturacağız. Bunun için gerekli çalışmalar başladı. Bu proje bittiğinde ise şehrimizin ne içme ne de sulama sorunu kalmayacaktır. Yapılan yeni sitemle de kanalizasyon ve yağmur suları doğaya zarar vermeden dönecektir. Yeni imar planı üç aşamada gerçekleştirdik. Birincisi hali hazır plandı. Onu tamamladık. İkincisi nazım imar planıydı onu da bitirdik. Şuan imar planının son aşaması olan uygulama planıdır. Onu da 2013 yılının sonuna kadar bitireceğiz. Uygulama planı da bittikten sonra şehrimizin yeni imar planı ortaya çıkmış olacak. Böylece eski imar planını rafa kaldıracağız. Böylelikle Şehrimizin çarpık kentleşme sininin önünü keseceğiz. Özelikle şehrin yollarına elimizden geldiği kadar önem veriyoruz. Asfalt yollarda çukurlukları yamalamaya çalışıyoruz. Kısıtlı personellerle bu işi yürütmeye çalışıyoruz. Savunmak gibi olmasın ama bu konuda gerçekten başarılıyız. Bu kadar kıt imkânlara rağmen bir de personel eksikliği yaşamamıza rağmen elimizden geldiğince yollarımızı yapmaya çalışıyoruz. Biri spor tesisi olmak üzere 4 park yaptık.13 tane daha yapıyoruz. Bunun yedisini belediyemiz kapsamında altısını da SODES kapsamında yaptıracağız. Yılsonuna kadar da bu parkların çoğu bitmiş olacak.
Orhan Ağırkaya (Mimarlar Odası-Iğdır Eski Belediye Başkanı): Belediye çöpleri toplamada ve genel temizlik işlerinde yetersiz kalmaktadır. 280 işçisi olan bir belediye çöpleri toplayamıyorsa yönetim zafiyeti var demektir. 280 kişi ile beraber İş-kur’dan alınan onlarca işçi ile bu şehir temizlenmiyorsa bu işi yürütemiyorlar demektir. İş-kur’dan alınan işçileri belediye çalıştıramadı. Temizlik bir kültür işidir. Toplumda bu konuda duyarsız ve eğitimsiz. Herkes kurallar çerçevesinde sorumlu davranırsa sonuç alınır.
Hüseyin Begeç (Eğitim-Sen): Maalesef toplumda da temizlik kültürü yok, belediye de yetersiz kalıyor ve Iğdır çöp şehir olmaya devam ediyor. Temizlik konusunda cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Belediyenin temizlik işlerini yürütemediği ortadadır. O halde en mantıklı yol olarak özel sektöre vermelidir.
Kurban Oluz (Asim-Der): Bir temizlik şirketine ihale edilmelidir. Bir firma Iğdır’ın temizliğini üstlenirse o zaman şehir çok daha temiz olur. Iğdır şehir midir köy müdür belli değil. Şehirde sürüyle hayvanlar besleniyor. Ot ve saman yığınları rüzgârda şehri kirletiyor. Başıboş köpekler hem çevreyi hem de güvenliği tehdit ediyor. Çöp kutuları yok denecek kadar az sayıya düşmüş. Belediye kültür işlerine harcadığı parayı ve zamanı çöp toplamaya da ayırmalıdır. Duyarlı vatandaşların poşetlerle çöplerini çöp toplama yerlerine koyduğu çöpleri de çocuklar didik didik ederek satılacak malzeme arıyorlar.
Nihat Akkuş (Toplumsal İlerleme Derneği): Çöpler etrafa dağılıp ekstra bir kirlilik daha doğuruyor. Kaldırım işgalleri sorunu da olduğu gibi devam ediyor. Çöpü rasgele atan bir toplum belediyeyi de çalıştıramıyor. Geçen hafta bir motosiklet sürücüsü yüzüne yapışan poşet yüzünden kaza yaptı. Tek çözüm temizlik işini özel şirkete vermektedir. Belediye şehrin temizlik sorununu yeterince önemsememektedir. Vatandaşta duyarsız.
Ayhan Alpaslan (Eğitim-Sen) : Iğdır Haydar Aliyev Parkı park olmaktan çıkmış. Tam bir ticarethaneye dönüşmüş. Parkta belediye tarafından kiraya verilen yerler her geçen gün hacimlerini genişletiyorlar. Parkın etraf ve üstünü kapatıp alabildiğine alan genişlemesi yapıyorlar. Fiyatlarda el yakıyor. Fahiş fiyatlarla ürünler satılıyor. İyi bir geliri olmayan yurttaşlar buralara oturunca bir daha oturamıyorlar. Etraflarını Sovyet döneminin polit büro üyeleri gibi çevirmişler. Halka dışarıdan bile bakamıyor buralara. Oysaki belediye parklar yönetmeliğinde “Parka gelip oturan vatandaş bir şey yiyip içmek zorunda değildir. Ve buna zorlanamaz” diyor. Ancak Iğdır’da durum böyle değil daha oturmadan bir garson başında dikiliyor “ne alırsınız? Diye… Oysaki park alanları ticarethane değil, halkın gidip dinleneceği yerlerdir. Haydar Aliyev park alanına arsasını veren vatandaşlar “Biz arsalarımızı park olarak halkın hizmetine sunulsun diye verdik. Anlaşmamızda da böyle yazar. Oysaki belediye vatandaşların faydalanmasından çok birkaç kişinin ticarethanesine dönüştürmüş durumda. Bizler yasalardan doğan haklarımıza dayanarak kullanma tarzına ilişkin itiraz ederek dava açmayı düşünüyoruz” diyorlar
Cemalettin Kızıl (Tarım Orkam-Sen İl Temsilcisi): Parkta fiyatlarda günlük değişiyor! İki erkek arkadaş gidip dinlenince örneğin çay 1 lira ise, birde eşinle ya da bayan arkadaşla gittin mi fiyatlar uçuyor. Maksat adam bayanın yanında fiyat pazarlığı yapmaz çıkarır verir hesabı! Ayrıca parklarda çocuklar için oyun gereçleri ve büyükler içinde spor gereçleri bulunur. Belediye parkında bu da yok. Vatandaşın oturması için monte edilmesi lazım gelen bankların sayısı çok az. İş güzar mekân sahipleri bunu istemiyorlar demek ki! Öyle ya bank olmasın vatandaş gelip onlarda otursun onlarda cepleri doldursunlar! Haydar Aliyev parkında tam on bankın yeri boş duruyor. Yeraltı pasajının üstüde aynı durumda… Banklar her nedense konulmamış. On tanesinin yerinin boş olmasının yanında, 6 tane daha bank, büyük şehirlerdeki gibi sırt sırta konulabilir.
Yılmaz Hun (Eğitim-Sen il Temsilcisi): Parktaki mısırcılar banklar takılırken kendi bulundukları yere koydurmuşlar önlerine tezgâhlarını kurmuşlar. Vatandaşın oturacağı yerlerde ise bank sayısı az maalesef. Parkta ışıklandırma sorunu da mevcut. Gece tenha ve korku salan bir hal alıyor. Iğdır’a gelen her yabancının uğradığı bu mekânda boyacılar, bilumum satıcılar, dilenciler cirit atıyor. Parkta sürekli iki görevli zabıtanın bulunması ve hijyenik tutulması lazım. Ağaçların ve yeşilliğin zamanında budanması ayrı bir hizmet olarak sunulmalıdır. Parkta ayakkabı boyacıları için ayrı bir köşe yapılabilir. Modern şehirlerdeki gibi tanıtım, gazete, kitap ve ilan köşeleri de oluşturulabilir. Hatta basın açıklamaları ve düşünce ifadeleri için bir serbest kürsü neden olmasın…
Türkiye küçük Millet Meclisleri Iğdır forumu Haziran 2013 toplantısında Genel Konuda “Gezi Parkı olayları, gösteri hakkı ve toplumun karar süreçlerine katılımını” görüştü…
Mehmet Erat (Sebzeciler Derneği Başkanı-ITSO M.Ü.): Ülke ve millet olarak, barış umutlarını yeşertmeye çalıştığımız ve ekonomide önemli kazanımlar elde edilmiş bir dönemde, herkesi sağduyulu ve sabırlı olmaya çağırırken, istismar ve provakasyonlara yol açacak fiil ve eylemlerden uzak durmaya ve devamı halinde ülkemize zarar verebilecek bu gösterileri sonlandırma yolunda sorumluluk üstlenmeye ve çaba göstermeye davet ediyorum.
İsa Bilir (Türkiye Emekliler Derneği Şube Başkanı):Gelinen noktada, istenmeyen gelişmelerin vatandaşımızın ve esnafımızın gündelik hayatını zorlaştırıyor. Kuşkusuz herkes, demokratik bir hak olarak tepkilerini ortaya koyabilmeli, fakat bu tepkiler, istismara yol açmayacak, marjinal gruplar tarafından kötü niyetle kullanılmaya meydan vermeyecek şekilde sağduyuya ve itidale dayandırılmalı, ülkemizin geleceği olan gençlerimiz masum ve haklı taleplerinde haksız bir duruma düşmemelidir. Diğer taraftan, görevleri güvenliği ve huzuru sağlamak olan güvenlik güçlerinin de, yine itidal ve sağduyu içinde her zamankinden daha dikkatli ve özenli olmaları gerekmektedir. Son olaylarda; işyerini açamayan, açsa bile camı, çerçevesi, vitrini indirilen esnaf ve sanatkârların, en çok zararı gören toplum kesimidir. Esnaf ve sanatkârların uğradıkları zararların tespitinin yapılarak bunların tazmin edilmesi konusunda gereken düzenlemelerin yapılması gerekir.
Yılmaz Hun (Eğitim-Sen il Temsilcisi): Türkiye’de son günlerde yaşananlar, çok uzun süredir gecenin karanlığının hakim olduğu bir ülkede eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye hasret bırakılan tüm kesimlerin umutlarını yeniden filizlendiriyor. Silmeye, unutturmaya çalışanlara inat, topraklarımızda süren toplumsal mücadeleler tarihine yeni sayfaların eklenişine tanıklık ediyoruz. Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılmasını dayatan talana ve ranta karşı başlatılan protestoları zor kullanarak bastırabileceğini zanneden AKP iktidarı tüm dikta rejimlerinin baş belası en sağlam kayaya, halka toslamış bulunuyor. Gezi parkındaki doğa katliamına karşı demokratik haklarını kullanarak tamamen barışçıl eylemler gerçekleştirenlerin canına kast eden boyutlara ulaşan devlet terörü ile karşılaşması yıllardır haksızlık ve hukuksuzlukla kuşatılanlar için bardağı taşıran son damla olmuştur. Baskı ve zulüm düzenine karşı ülkenin dört bir tarafında milyonların sahiplendiği, omuz verdiği Gezi Parkı direnişi bir halk hareketine dönüşmüştür. Tüm baskıların, devlet terörünün üzerine direniş kararlılığıyla yürüyerek ülkesine ve geleceğine sahip çıkan başta gençlerimiz olmak üzere tüm halkımızı selamlıyoruz. Türkiye`nin aydınlık geleceği için yürütülen bu onurlu mücadelede hayatını kaybedenlerin ailelerine, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Fahrettin tanır (Müteahhit-Kanaat Önderi): Son 10–15 gündür Türkiye'de maalesef Sayın Başbakanımızın da dediği gibi bir faiz lobisi Türkiye'nin başına bela olmak istiyor, bu da son derece tehlikeli. Halkın meşru ve demokratik haklarını kullanmasına hiç kimse bir şey demiyor. Ancak demokratik hak kullanmak yakmak, yıkmak değil. Yurt dışındaki çalıştığımız firmalar ve insanlar bizleri arayarak "Türkiye'de ne oluyor?" diyerek endişelerini dile getiriyorlar. Aslında hiç bir şey yok. Bazı art niyetli kişiler ve medya kuruluşları sadece o kalabalığın olduğu yerleri göstererek bunları tüm dünyaya servis ediyor. Aslında hemen kalabalığın az ilerisinde hayat normal akışında devam ediyor fakat bunları göstermiyorlar. Sadece orada bulunan marjinal grupların yakmasını, yıkmasını polise saldırmasını ekranlara getiriyorlar. Ülkemiz tüm bu yaşananları hak etmiyor. İhracatımızda ve ekonomimizde artışlar yaşanırken bu yaşananlar çok düşündürücü. Tabii ki herkes demokratik bir şekilde hak arayışına girebilir, tepkisini dile getirebilir. Fakat tüm bunlar tadında ve yerinde bırakılmalı. Gece gündüz bir parkta yatmanın kime ne faydası olabilir. Bu yapılanlar ülkemizi dünyaya karşı küçük düşürmek ve imajını zedelemekten başka hiç bir şey değil. Yaşanan bu olumsuzlukların bir an önce bitmesini temenni ediyoruz. Yoksa bizim 2023 hedeflerimiz hayal olabilir.
Hüseyin Malk (Iğdır Belediye Başkanı): İnsanlara itirazlarını muhalefetlerini dile getirebilecekleri alan bırakmazsanız, orada demokratik siyaset olmaz. Seçim barajı, siyasi partiler kanunu, terörle mücadele kanunu, basın kanunu bütün bunların demokratik bir reformdan geçmesi lazım. Adalet Bakanı bir takım hazırlıklarının olduğunu belirtiyorlar Ama hangi başlıklarla içerikte olduğunu bilmiyoruz. İnsanlar eğer sokakta konuşarak seslerini duyuramıyorlarsa, televizyonlarda konuşarak seslerini duyuramıyorlarsa, mitinglerde basın açıklamalarında konuşamıyorlarsa ya dağa çıkarlar ya da şehirde şiddet yoluna başvururlar. İnsanları dağa çıkaran politikalar tam da bu yasakçı politikalardı işte. İnanın ki İstanbul'da dağlar olsa şimdiye kadar birkaç genç daha çıkmıştı. Oradaki zulümden birkaç günlük faşizmden biri yola çıkarak baksanız gençler dağa çıkmıştı şimdiye kadar.
Mehmet Sıdık Kaman (Yol-İş Sendikası İl Temsilcisi): Bu olayın içerisinde ilk başta bir tarafta projesini anlatamayan bir taraf, diğer tarafta da bu projeyi anlamak istemeyen, parkın bahçenin ağaçların ve yeşilin zarar görmesini istemeyen bir taraf vardı. Son gelinen noktada hangi taraf daha fazla haklı, hangi tarafın kaygısı yersiz artık bunun bir öneminin kalmadığı bir noktaya gelindi. Artık burada ne proje sahibinin, nede bu projeye çevreci bilinciyle karşı koyanın asıl niyeti ortadan kalktı. Gezi Parkı eylemleri provokatörlerin, başkaca grupların, siyasi rant elde etmek isteyen grupların da devreye girmesiyle çok başkaca bir hal aldı. Bu ülkede yaşayıp bu zamana kadar, başkaca sebeplerden dolayı hükümete yada başka kesimlere kızgınlığı olanların kızgınlığı neyse hesabının bunun üzerenden görmeye kalkıştığı bir tablo oluştu. Ben sapla samanın karıştırıldığın, yeşili, çevreyi korumak isteyenlerin bu saf duygularının istismar edildiğini düşünüyorum. Bu istismarın sonucu ise Türkiye’nin tamamını üzen ölümlerle sonuçlandı. Bu tür olayların ülkemize, demokrasimize yakışmadığını gördük. Buradaki can kayıplarının hepimizin can kaybı, mali kayıpların faturasının ise hepimizin cebinden çıkacağının bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Sivil toplum örgütü temsilcileriyle telefonla ve ziyaret edilerek irtibata geçildi. Salonda bir önce ki toplantının haberlerinin yer aldığı gazeteler katılımcılara dağıtıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Katılım sağlanmadı.
MEDYA İLE
İldeki ulusal ve yerel medyaya haber verildi. Tümü foruma katılmasa da Toplantı haberi hepsinde yer aldı.
KATILIMCILARLA
Her zaman olduğu gibi destekçilerle birlikte yerel konuyu belirliyoruz.
SONUÇLAR
Iğdır kMM’de problem yok, devam…
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Murat Akkuş TkMM Iğdır İl Girişimcisi