YER: Pazarcılar Derneği
TARİH: 08. 06. 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Arıcak Kültür ve Dayanışma Derneği (Abdulkadir Ünal – Başkan)
2 / Mamuret-ül Aziz Vakfı ( Burhan Güneş – Başkan )
3 / Azizan Derneği ( Mehmet Şimşek – Başkan Yard. )
4 / Belediye Mec. Üyeleri Der. ( Rahim Ataş )
5 / Elzerem (Mehmet Güleç– Başkan )
6 / İpekyolu Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
7 / Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan )
8 / İnsiyatifa Azadiya İslami ( Atik Okuyucu – Başkan )
9/ Kan Arıyorum Derneği ( Murat Özekinci – Başkan )
10 / Balakgazi Eğitim Vakfı ( Hakan Esen – Başkan Yard. )
11 / Nur Eğitim Derneği ( Mehmet Güneş – Yönetim Kur. Üyesi )
MESLEK ODALARI
Harita ve Kadastro Müh. Odası ( A. Vechi Yüksek – Başkan )
SENDİKALAR
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Feyzi Kahraman ( Harput Muhtarı )
GÖZLEMCİLER
1 / Siracettin Sarı ( Hak Par İl Başkanı )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım Olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Sermin Balık ( Ak Parti )
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Kanal 9
2 / İlke Haber Ajansı
MODERATÖR
Mehmet Güleç ( ELZEREM Başkanı )
KONULAR
GENEL KONU:
Gezi Parkı Olayları, gösteri Hakkı, Toplumun Kararlara Katılımı.
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
1 / Mehmet Güleç: Bu tür konularda STK ların sesleri daha gür ve daha objektif çıkmalı. Tahammül sınırları içerisinde herkes birbirinin fikrine saygı göstermeli. Taksim’ de başayıp Türkiye’ nin bir çok iline yayılan bu olayları çok iyi bir şekilde analiz etmek gerekmektedir. Bu olay tüm kesimler tarafından iyice araştırılıp ona göre hareket edilmelidir. Sonuçta bu ülke hepimizin ve herkesin fikrini rahatlıkla ifade edebileceği bir ortamda yaşamaktayız. Bu durum demokrasimizin geldiği noktayı da göstermektedir. Biz bu durumun Taksim’ de de zuhur etmesini isterdik ancak bir takım kışkırtmalar ve bir yerlerden düğmeye basmalarla olayları çığırından çıkardılar. Bunun sonucunda da ülkenin zarara uğramasına ve imajının zedelenmesine yol açtılar. Olmaması gereken olaylardı ancak bunda da bir hayır vardır diye düşünmek geliyor insanın içinden. Aynı şekilde bu olanları bir yol kazası olarak ta düşünebiliriz. Bu yaşananları iktidarla mücadele olarak da görmek mümkün, iktidara karşı olan diğer yüzde ellinin patlaması olarak da görülebilir.
2 / Atik Okuyucu: Biz Azadi İnsiyatifi olarak bu olayların içerisinde değiliz. Çünkü sayın başbakanımızla birlikte gelişen bir demokratikleşme süreci vardır. Bundan dolayı biz sayın başbakanı desteklemekteyiz. Olayların başlangıcıyla bugün gelinen nokta tamamen birbirinden farklıdır. Başbakan yardımcısıyla görüşen Gezi Parkı heyetinin görüşmelerini not almıştım onları okumak istiyorum. Bu heyet adeta devrim komitesi gibi hareket etmektedirler ve diyorlar ki; havaalanı yapılmayacak, kanal İstanbul projesinden derhal vazgeçilecek, boğaza üçüncü köprü yapılmayacak, hükümet istifa edecek ve başbakan vekaleten bile olsa başbakanlık yapmayacak. Bunlar Almanlar ve İngilizlerin rahatsız olduğu projelerdir. İçerisinde haklı olunan talepler elbette vardır ancak daha çok çözüm sürecini baltalamaya yönelik girişimlerdir. Ayrıca polisin kullandığı orantısız gücü de tasvip etmek mümkün değildir.
3 / Hakan Esen: Toplantının sunumunda kullanılan jargon çok da kabul edilebilir değildir. Yaklaşık on gündür süregelen olaylar bir özgürlük mücadelesi olmaktan çıkalı bir hafta olmuştur. Demokratik hak ve mücadelenin dünyadaki örneklerinin hiç birini bu olaylarda göremiyoruz. Şanar Yurdatapan’ ın bu kadar masum olarak göstermeye çalıştığı bu terörize faaliyetlerin ilk iki günden sonra sırf Taksim’ deki duvar yazılarına psikolojik ve sosyolojik olarak bakacak olsak vahametini anlayabiliriz. Bunların içerisinde hakaret var, yılların birikmiş öfkesi var, kin var, intikam var ve kan kokmaktadır. Bunlar kamuoyunun kafasında soru işareti olarak kalmıştır. Masum istekleri bir kenara koyduğumuzda ondan sonraki süreçte Ak parti binalarının yakılması, kamu araçlarına zarar verilmesi ve en önemlisi ambulanslara zarar verilmesi biz STK ların ciddi olarak sorgulaması gerekmektedir. Bizim burada başbakanın tavrını ve üslubunu kabul etmediğimizi de söylememiz lazım. Başbakan yurda döndüğünde bizim gönlümüzden geçen bir dil kullanmadı. Objektif bir değerlendirme yapmak gerekirse kimsenin masum olmadığı kanaatini taşıyorum. Başbakanın tavrı ve üslubu bu ülkeyi bir yere götürmeyecektir. Şayet ortada bir yara var ise o yara birileri tarafından kaşınır. Yapılması gereken o yaranın tedavi edilmesidir.
4 / Siracettin Sarı: Bu olaylar kendiliğinden gelişen olaylar değildir, daha ziyade karşılıklı söylemlerle birbirlerini besleyen ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir durum söz konusudur. Bu işte hükümetin ve başbakanın masum olmadığı açıkça görülmektedir. Başbakan son dönemlerde giderek kontrolü kaybetmektedir. Aşırı hırslı, sindirmeci ve kimseyle bir şey paylaşmak istemeyen ve tek adam görüntüsü vermeye çalışan bir politika izlemektedir. Ben bu durumun bir Ak Parti politikası olduğunu sanmıyorum. Öyle olsaydı başbakanın konuşmalarından sonra diğerleri daha yumuşak bir dil kullanmazdı. Ben ilk birkaç günlük olayların gerçekten masumane başladığına inanıyorum. Ancak bir sabah gerçekleştirilen sert polis müdahalesi aşırı derecede tepki çeken bir olay oldu. Polisin içerisinde de Ak Parti hükümetini zor durumda bırakmak isteyen ve olayları değişik mecralara çekmek isteyen gruplar olduğunu biliyoruz. Türkiye’ deki karanlık güçlerin seçimle yıkamadıkları hükümeti bu tür yollarla devirmek istediğini de bilmemiz gerekir. Bunu da atılan sloganlardan anlamak mümkündür. Mesele asla tek taraflı değildir. Başbakan bu yöntem ve üslupla devam ederse, bu tür olaylar çıkmaya ve yan yana gelmeyen insanları bu tür olaylarda bir araya getirmeye devam edecektir. Örneğin Taksim Meydanı’ n da namaz kılan insanları gördük, demek ki bu sadece birkaç çapulcunu çıkardığı olaylar değildir. Bu olaylar baskıcı politikalara, tek adamlığa ve diktatörlüğe karşı yapılan eylemlerdir.
5 / Abdulkerim Avanoz: Ben şahsen Gezi Parkı olaylarının demokratik bir tepki olduğunu kabul etmiyorum. Başından beri belli çevreler demokrasinin tabana yayılmamsı için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Gerçekten demokrasiden yana olanlar her insanın demokratik hakkını savunmalıdırlar fakat bakıyoruz tamamen keyfi bir tutum içerisindeler ve memleketin her yanını yangın yerine çevirmeye çalışmaktadırlar. Tek amaçları iktidara gelmiş olan inançlı bir kesimi yıkmaktır. Bu inançlı kesimin kendinden olmayanların hakkını savunmayacağı kabul edilemez. Türkiye’ de bazı siyasi partilerin ve bazı STK ların sahneden çekilmesi lazım, çünkü bunlar nifak tohumları ekmektedirler. Milleti kaynaştıracaklarına ayrıştırmaktadırlar. Demokrasi Türkiye’ de tabana yayılmalı, ilköğretimden üniversiteye kadar her ferde anlayabileceği şekilde anlatılmalıdır.
6 / Mehmet Şimşek: Türkiye’ ye demokrasi yerleşmekte ancak biz demokrasinin ne olduğunu tam olarak anlayamadık. Demokrasinin tanımının bu insanlara anlatılması gerekiyor. Bu olaylarla Türkiye iç savaşa sürüklenmek istendi. Örneğin Avrupa’ da kaldırım taşı sökülüp polise atıldığında, polisin o kişiyi üç kurşunla vurma hakkı vardır. Ancak bizim polisimiz öyle bir şey yapmadı. Ben Ak Parti’ li değilim ama Ak Parti’ ye oy verdim. Türkiye’ de muhalefet gereği gibi davranmıyor. Türkiye’ nin gidişatı çok güzel ancak bugün dünyanın her yerinde Müslümanlar zulüm altındadır ve Türkiye’ nin onlara öncülük yapmasını beklemektedirler.
7 / Resul Şahin: Ben bu olayların spontane ve kendiliğinden gelişmiş olaylar olduğunu düşünmüyorum. Çünkü olaylar olur olmaz ABD ve AB gibi ‘‘dostlarımız’’ müthiş bir dezenformasyona giriştiler. BBC ve CNN gibi yayıncı kuruluşların yaptıkları haberlerle ne kadar yalancı olduklarını gördük. Bu gençlerin kutsallıkla ve devletle herhangi bir alakaları yok, anne ve baba dahil her şeye isyan ediyorlar. İçkili olarak ve ayakkabılarla camiye girecek kadar da saygısızlar. En azından okumuş ve kültürlü olan bu gençlerin kendi fikrinden olmayana saygı göstermesi lazım. Ayrıca mahalle baskısından dolayı bu eylemlere katılan sanatçılar var ve hayat tarzımıza müdahale var demektedirler. Üstelik devletin kurumu TRT’ den yüklü miktarlarda paralar alan tuzu kuru sanatçılar bunlar. Karizmatik olduğu için hem içte hem de dışta başbakana karşı bir takım hareketler vardır. Çünkü her şeye rağmen hep oylarını arttırarak bugüne kadar gelmiştir. Bu başbakan ülkesinde ötekileştirilenlerin insan olduğunu herkese göstermiştir. Onların haklarını iade etmiş ve askeri vesayete dur demiştir. Ayrıca referandumla halkın desteğini de alarak yüksek yargının vesayetini de kırmıştır. Muhalefet kalelerini kaybettiği ve seçimle gelemeyeceklerini de bildiğinden bu olaylardan medet umar hale gelmiştir. Türkiye’ nin bölgede söz sahibi olması ve ABD, AB ve Rusya’ nın pastasına ortak olması bu devletlerin olaylara ilgisini arttırmıştır.
8 / Murat Özekinci: Küçük millet meclisi toplantısının başında gösterilen Şanar Yurdatapan’ ın hazırladığı sunumu kınıyorum. Görüntüler ve söylemler tek taraflı olarak ele alınmıştır. Özellikle başbakanın söylemleri konuşmalarından cımbızlanarak alınmıştır. Ben başbakanın söylemlerine getirilen eleştirilerin çok da yerinde olmadığını düşünüyorum. Gezi Parkı olaylarının ağaçlar için başlatıldığı bana inandırıcı gelmiyor. Elimdeki 25 Mart tarihli gazetede Gezi Parkı ile ilgili proje anlatılmaktadır. 25 Mart’ da açıklanmış bir projeye insanların tepkisi neden bu kadar gecikti merak ediyorum doğrusu. Eğer protestolar Amerika ziyaretinden sonra oluyorsa bunu bir kez daha düşünmek gerekir. Pankartlara ve duvarlara yazılan söylemler çok alçakça söylemlerdir ve bunu yazanların demokrasiden bahsetmeye hakkı yoktur. Tüm bu olayları yapanlara iyimser yaklaşmak çok gereksizdir. Müslümanlar uyanık olmalı ve olaylara öyle yaklaşmalıdırlar. Bu olaylara karışan insanların hayatları boyunca görmedikleri demokrasi bu hükümet zamanında onlara verilmiştir. Sonuç olarak ben bu olayların batılı devletlerin istekleri sonucunda çıkarılan olaylar olduğunu düşünüyorum.
9 / Burhan Güneş: Yaklaşık on gündür ülkenin gündemini meşgul eden bu olaylar herkes tarafından çok ciddi bir şekilde analiz edilmelidir. Bizim toplum olarak bir takım problemlerimiz var. Ülkemizin yaklaşık elli yıllık bir demokrasi pratiği var ancak bu ülkede herkesin kendini mutlu hissedebileceği bir ortamı sağlamayı düşünmedik ve toplum olarak bu kavramı içselleştiremedik. Bizim için toplumsal barış çok önemli, ancak bu kadar bedel ödediğimiz halde henüz bunun önemini kavramış değiliz. Ayrıca biz çok politize olmuş bir toplumuz ve objektif bakış açısından yoksunuz. Taraf olduğumuz veya kendi dünya görüşümüz doğrultusunda olaylara yaklaşmaktayız ki bu da sağlıklı bir yaklaşım değildir. Her zaman için tek yönlü bakış insanları yanlış yönlendirir ve hata yapmalarına sebep olabilir. Sunumda anayasanın 31. maddesine vurgu yapılmakta, yani herkes önceden izin almaksızın gösteri ve yürüyüş yapabilir deniliyor. Polisin güç kullanarak bunu engellemeye çalışması ise demokrasiye vurulmuş bir darbe olarak algılanıyor. Yapılan gösteriler de meşru olarak gösteriliyor. Peki bu gösteriler kamu düzenini bozarsa, hayatı felç eder ve üçüncü şahıslara zarar verirse bunu ne kadar masum görebiliriz. Şiddet bizim toplumumuzun genlerine işlediği için demokrasi kültürünün gelişmesi önündeki en büyük engeldir diye düşünüyorum. Ben bir musibet bin nasihatten iyidir diyerek bu olaylardan çok daha hayırlı sonuçlar çıkacağını umuyorum.
10/ Ahmet Vechi Yüksek: Ben olayı değil de konuşulanları biraz analiz etmek istiyorum. Özellikle muhafazakâr görüşlü arkadaşların kendilerini aleni ederek bu olayları yorumlamasını garip karşılıyorum. Bakınız biz her zaman dik durarak insani ve İslami ilkeler doğrultusunda olaylara yaklaşmalıyız. Basını tamamen zorlayarak bir sonuç çıkarma yoluna gitmesini doğru bulmuyorum. Ülkedeki fotoğrafı iyi çekmek ve onu iyi analiz etmek lazım. Bizler 27 Mayıs dahil son 30-40 yıldaki olayları iliklerimize kadar yaşadık. Ben 28 Şubat sürecini yaşamış ve ’’sen Arabistan’ da yaşamalısın’’ söylemine maruz kalmış biri olarak sormak istiyorum; neredeydiniz? Ve neden bizim için iki laf etmediniz? Ben bu genç arkadaşlara sormak istiyorum 2003 yılından başlayarak muhtıralara ve vesayetlere ne diyeceksiniz. Bütün Taksim’ de ki olayları dini bütün gerçek Anadolu insanı yapmış olsaydı ve yönetimde de hak etmediği halde düşük yüzdelerle koalisyonla hükümet kurmuş partilerden biri olsaydı halimiz ne olurdu, kan gövdeyi götürmezmiydi. Bir yazar ifade etmişti ‘‘Taksim derebeyliği kurulmak isteniyor’’. Gelin bizde ABD’ de, İran’da ve Rusya’da kuralım bir derebeylik, bakalım neler olacak. Çünkü birileri söyletiyor bunları. Demokrasi deniliyor, yani klasik anlamıyla çoğulculuk. Peki seçilmiş ve gelmiş birilerinin ülkeyi yönetmesinden daha doğal ne olabilir. Türkiye son on yılda ciddi bir mesafe kat etmiştir ve bu mesafe demokratik ve hukuki anlamda daha da derinleşerek kat edilecektir.
11 / Abdulkadir Ünal: 30 yıldır kardeşi kardeşe kırdıran bir iç çatışma, 1999’ da başlayan bir barış süreci ve 2000 yılında bu sürecin sekteye uğraması, aynı zamanda barış süreci devam ederken Oslo olayının patlak vermesi ve son olarak da Gezi Parkı olayları. Ben tüm bunların arkasında dış güçler ve onların içerideki uzantılarının olduğunu düşünüyorum. Ülkenin büyümemesini ve refaha kavuşmamasını isteyenler var. Kendileri için demokrasi ve insan hakkı isteyenler başkalarının bu haklarını gasp ettiler. Basın özgürlüğü isterken basın arabasını devirip ateşe verdiler. Tüm bunlar özgürlükse ben özgürlüğün anlamını anlayamadım. Yaşanan bu olayları tasvip etmemiz mümkün değildir. Her şeye rağmen başbakanın kararlı tutumu bizleri umutlandırmıştır.
**********************************************************************************
1 / Abdulkerim Avanoz: Demokrasilerde her ferdin korunması gerekir. Dış güçler Türkiye’ de her türlü faaliyeti yürütmektedirler, bu mutlaka engellenmelidir.
2 / Siracettin Sarı: Arkadaşların çoğu olaylara genelde aynı pencereden bakmaktadırlar. Biz Ak Parti’ nin bugüne kadar yaptığı doğru şeyleri inkar etmedik ve hep destekledik. Ancak bu onun yanlışlarını eleştirmediğimiz anlamına gelmez. Ateşin olmadığı yerde duman çıkmaz önemli olan bu yangını çıkarmamaktır. Aksi takdirde ateşin olduğu her yerde birileri ondan faydalanmaya çalışacaktır. Türkiye’ de karanlık güçler hala devrede ve uyuyan hücreler halindedirler. Şayet yanlış yaparsanız bu hücreleri tekrar uyandırır ve harekete geçirirsiniz.
3 / Hakan Esen: Demokrasinin ilkokullardan üniversiteye kadar ders olarak okutulması fikrine tamamen katılıyorum. Çok önemli ve gerçekçi bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye’de ki demokrasi anlayışı kültürel ve bölgesel olarak çok değişkendir. 28 Şubat sürecinde Müslümanlar benzer bir olay yasaydı aletlerin altında kimler can verirdi hepimiz biliyoruz. Türkiye’de Müslümanlar hiç böyle olaylar yapmamış, devletin malını yakıp yıkmamıştır. Bir demokraside sandıktan yüzde 99 la da çıksanız eğer bir şehirle veya ülkeyle ilgili bir tasarrufunuz varsa bunu STK larla veya diğer ilgili unsurlarla birlikte halletmelisiniz.
4 / Atik Okuyucu: Hep demokrasiden bahsediliyor ama kimse seçim sisteminden ve siyasi partiler yasasından bahsetmiyor. Halbuki bunlar anti demokratik yasalardır. Aslında devlet başkanları halkın hizmetçileridir ve öyle hareket etmeleri gerekir. Başbakan güzel şeyler yapıyor ve biz de destekliyoruz.
5 / Resul Şahin: Ben şuna dikkat çekmek istiyorum olay çıkaran gençlerin yaşları ve profilleri ortadayken Bülent Arınç’ la görüşen devrim komitesindeki insanlar hepsi oda başkanı veya işçi partisi patentli insanlar ve bunların o gençlerle bir alakası yok. bunlar durumdan vazife çıkarıp durumdan vazife çıkarıp o gençleri kullanmaktadırlar. Ben bu şerden bir hayır çıkarılabileceğini umuyorum.
6 / Ahmet Vechi Yüksek: Anadolu topraklarında demokrasi kültürü var ve kaşıma olmasa herhangi bir sıkıntımız yok. Bir ayet vardır ‘‘bir topluma olan kininiz sizi adaletsiz davranmaya itmesin’’. Tabiki çoğulculukla yönetilmeliyiz ancak azınlık çoğunluğa uymak zorunda bırakılmamalıdır. Ben bu gençlerin bize iyi bir ders verdiğine inanıyorum. Biz bu mesajı Elazığ ile ilgili olarak nasıl algılamalıyız diye bir düşünmeliyiz.
7 / Murat Özekinci: Biz aşırı iyimser miyiz bunu bir irdelememiz lazım. Acaba mesele gerçekten bir ağaç meselesi mi, yoksa ağaç bir bahane mi? Bu gençler bize bu dersi verirken geçmişte neredeydiler. Ben ağacın bahane olduğunu düşünüyorum, gerisi saflık olur. Başbakanın üslubu haklılığını ortaya koymaz. Başbakan gibi sorumluluk sahibi birinin tavrını ortaya koyması ve tepki göstermesi normaldir.
8 / Burhan Güneş: Türkiye’ de demokrasinin içselleştirilemediğini söylemiştim. Mevcut düzen vatandaşı temsil etmiyordu, sadece belli bir kesimin temsil edildiği bir düzen idi. Bunun sonucunda ötekileştirilenler oldu. Müslümanlar, Kürtler, Aleviler hep ötekileştirildiler. Böyle olunca da insanlar ister istemez taraf oldular. Türkiye’ de demokratik algının gelişmesi zordur, bu ancak empati ile olur. Bizim sosyal ve kültürel yapımız aynı ve hangi tarafta isek olaylara o açıdan bakmaktayız. Ben bu olaylarda çok büyük hayırlar olduğunu düşünüyorum. Bu olaylar STK ların önemini arttırmıştır. Rant uğruna şehirlerimiz katledilmektedir. Bu tür olaylarda tekimizi ortaya koyabilmeliyiz. Ayrıca bu gençlerin sosyolojik yapısı incelenmeli, bu çok ciddi bir sorundur. Çünkü bunlar bizim geleceğimizi teslim edeceğimiz gençlerimizdir.
9 / Mehmet Güleç: Buradaki STK ların hemen hemen hepsi neredeyse hemfikir. Şöyle ki; hükümet tavrını biraz daha yumuşatmalı, polis aşırı güç kullandığını kabul etmeli, eylemcilerin gerçek niyetleri ortaya çıkarılmalı, uluslar arası güçlerin ülkemizin gelişmesine yönelik çabaları boşa çıkarılmalıdır. Hali hazırda orada bulunan gençlerin inançsız, kültürsüz ve vizyonsuz olduğunu söylemek çok yanlış bir yaklaşım olur. Bu olayları tabi ki suistimal edenler var ve tabi ki yarayı kaşıyanlar var. Sonuçta olan memleketimize oldu ve en önemlisi biri polis üç vatandaşımız hayatını kaybetti. İnşallah bu olaylar bir an önce biter ve başbakanımız dâhil tüm taraflar durumu çok iyi irdeler ve kendilerine bir pay çıkarırlar diye düşünüyorum.
ÖNERİLER: Toplantı sunumu objektif değil, başbakanın söylemleri cımbızlanarak alınmış. Bu durum TkMM’ lerin ilkelerine terstir. Böyle devam ederse Elazığ kMM de katılım konusunda sıkıntı olur.
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
80 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS, Sözlü olarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Vekillere E Mail ve SMS ile toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, bir TV kanalı ve bir haber ajansı toplantıyı izledi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Girişimcisi Ercan Sözüer ve Salih Çetin
08.06.2013 Elazığ kMM Toplantı Tutanağı
previous post