YER: Iğdır Doğuş Gazetesi
TARİH: 8 Nisan 2018 Pazar
SAAT: 13.00
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Çetin Deniz (Gazeteciler Cemiyeti)
2/ Akay Aktaş (Iğdır Gazeteciler Cemiyeti Derneği)
3/ Ahmet Malgaz (Kerimbeyli Hayvancılık Kooperatifi Başkanı-Ziraat Mühendisi)
4/ Ramazan Sayan (Iğdır Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği)
MESLEK ODALARI
1/Hüseyin Kamiloğlu (Elektrikçiler Odası)
SENDİKALAR
1 / Ahmet Karakuş (Yol-İş Sendikası Eğitim Sekreteri)
2/ Sedat Öztürk (Hizmet-İş)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Yok
GOZLEMCİLER
Murat Akkuş- TkMM İl Girişimcisi
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI
Yok
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Her zaman ki gibi haber yapıp meail atıyoruz. Hepsinde haberimiz çıkıyor.
MODERATÖR
Yakup Soylu (Birlik-Haber-Sen)
GENEL KONU
"Türkiye'de Medya; Haber Alma ve Yapma Özgürlüğü"
KONUŞULANLAR
Akay Aktaş (Iğdır Gazeteciler Cemiyeti Derneği): İnternet gazeteciliğinin artık bir zapt-u rapt altına alınması gerekiyor. Eline kamerayı alan bir facebook sayfası açan gazeteciyim diye geziniyor. Bürosu yok. Telefonu yok. Hukuki sorumluğu yok. Basın savcılığına bir dilekçe vermiş değil. Ama adı gazeteci! Bunun denetim altında tutulması gerekiyor. Gelişen teknolojiye paralel olarak sağlıklı ve yasal bir şekilde internet gazeteciliği yapanlara da Basın ilan kurumu tarafından ilanlar verilmelidir. Her türlü ilan matbaacılara verilmiş. Hepimiz biliyoruz ki bunlar günde 50 ile 150 arasında ancak gazete basıyorlar. Bunların da birkaçını valiliğe birkaçını savcılığa birkaçını bakkallara veriyorlar. Onlarda peynir sarıp satıyorlar. Beni gazetem olan Iğdır Haftaya Bakış Gazetesinin günlük internetten takip edenlerin sayısı 800’den aşağı düşmemektedir. Ve bunlar sıradan okuyucu da değildir. Bilgisayarı olan ve bilgisayar kullanabilen insanlardır. Basın ilan kurumundan talebim internet gazetecilerinin de ayakta durabilmeleri için ilan verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde basının durumuna gelince; TGS’nin ‘2017 Yılı Basın Hak İhlali Raporu’nda OHAL KHK'leriyle basın kuruluşlarının kapatılarak mal varlıklarına el konuldu ve çok sayıda gazeteci de işini kaybetti. Gazeteciler yıl boyunca adliye koridorlarını aşındırdı. Yıl içinde yargılanan gazetecilerin bir kısmı hapis cezası, bir kısmı ise para cezası aldı. Türkiye’de şu an 165 gazeteci tutuklu bulunuyor. 189 gazeteci hakkında dava açıldı. 187 gazeteci gözaltına alındı, 58 gazeteci tutuklandı, 15 gazeteci serbest bırakıldı. Gazetecilerin çoğu ya haber takibi sırasında ya da ihbar üzerine evine yapılan baskınla gözaltına alındı. 81 gazeteciye para ve hapis cezası verildi. Cezaların toplamı 183 yıl dört ay 18 gün hapis ve toplam 333 bin 120 lira. 373 gazeteci hakim karşısına çıktı. Bir gazeteci öldürüldü, bir gazeteci ölümle, bir gazeteci de silahla tehdit edildi. 18 gazeteci haber yaparken saldırıya uğradı. KHK’larla 35 basın kuruluşu kapatıldı. Önceki yıl kapatılan basın yayın kuruluşların mal varlıkları TMSF tarafından satışa çıkarıldı. Üç kanal TÜRKSAT’tan çıkarıldı, beş kanalın lisansı iptal edildi, 37 basın yayın kuruluşunun internet siteleri erişime engellendi. (Bu rapor açıklanırken dört site daha sansürlendi.) Beş gazeteci sınır dışı edildi, 25’i işten atıldı, 100 gazetecinin basın kartı iptal edildi. İşte ülkemizde basının durumu budur arkadaşlar..!
Çetin Deniz (Gazeteciler Cemiyeti): Basın özgürlüğü için de diğer bütün başka özgürlük konularında olduğu gibi ahlaki temizlenmenin tepeden değil dipten başlaması şarttır. Tepeden başladığı zaman iş tamamen şansa kalır Türkiye’de her konuda benzerini gördüğümüz gibi. Örnek vermek gerekirse bir muhabir yaptığı bir haberin çarpıtılarak başka bir amaç doğrultusunda yayınlandığını gördüğü an tepkisini göstermezse, hatta gerekirse istifa etmezse bu editörün, genel yayın yönetmeninin vs. ahlaksızlığı kadar bu muhabirin de ahlaksızlığıdır. Kamyonunda uyuşturucu olduğunu bile bile o yükü taşımaya devam eden şoförünkinden farksızdır bu davranış. Aynı şey sokak röportajı yapan kameramandan tutun, editöre kadar, gazete, televizyonun çaycısından genel yayın yönetmenine kadar geçerlidir. Ya biz napalım ekmek parası diyerek bu ahlaksızlığa, haber yoluyla insanları kandırmaya ortak olanlar ülkede olan hiçbir suç için kimseyi suçlayacak yüze sahip olamazlar. Gerçekleri olduğu anda gören gazetecilerdir medya patronları değil. Gazetecilere maaş veriyorlar diye o insanların yaptıkları haberleri istedikleri şekilde çevirirler. Adam bir röportaj yapar verir yayın yönetmenine sonra bir yayınlanır bakar ki yaptığı röportajla alakası yok. İçinde bir cümle çekilmiş çıkarılmış aha denmiş budur bunun ana fikri ki konuyla uzaktan yakından alakası olmaz. Bugün elinize aldığınız tüm gazeteler bir şekilde bir süzgeçten geçiriliyor, bir şekilde filtreleniyor rafineleştiriliyor sonra önünüze konuyor. Bu kadar işlemden sonra hangi basın özgürlüğünden bahsedebiliriz ki?
Sedat Öztürk (Hizmet-İş): Dünyanın en yalan konusu olduğunu düşünüyorum. Özü itibari ile basın özgür olamaz. Bana bir tane medya kuruluşu gösterin ki ekonomik olarak karlı olabilsin. Bir yerlerden ekonomik destek almasa kaç tane gazete, kaç tane haber kanalı ayakta kalabilirdi? Açıkçası ben hiçbirinin ayakta kalabileceğini düşünmüyorum. Ekonomik özgürlüğünü elde edemeyen medya kuruluşlarının da bağımsız olabileceğini düşünmüyorum.
Ahmet Malgaz (Kerimbeyli Hayvancılık Kooperatifi Başkanı-Ziraat Mühendisi): Günümüzde gazetecilerin özgürlüğü ile sınırlanmış gözükse de özünde halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanmıştır. Dolayısıyla basına yönelik kısıtlamalar, aynı zamanda halkın doğru ve tarafsız haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Türkiye’de uygulama malum. Yalaka ve yandaş değilse, gazeteci hedef gösteriliyor; bunun sonucu ya tutuklanma ya da öz sansür oluyor. Avrupa ve ABD'ye bakın, cumhuriyetçileri genelde destekleyen washington post'un trump'ın aleyhine olabilecek haberleri de verdiğini görürsünüz. Bir gazeteciye soruları yüzünden kızıp dokunan bir politikacının 'özür mektubu' yayınlamak zorunda kalabildiğini görebilirsiniz. Bizde nerede? Yüzlerce gazetecimiz tutuklu. Bir o kadar da yurt dışına çıkan var.
Ramazan Sayan (Iğdır Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği): Basının özgürce haber yapabilmesi, halkı bilgilendirebilmesinin yanında, basın dışında herhangi bir sektörde aktif olan holdinglerin medya şirketi içermesi veya bir medya şirketiyle iş yapmasının da yasaklanması gerekir diye düşünüyorum.
Hüseyin Kamiloğlu (Elektrikçiler Odası): Basın özgürlüğü basında çalışanların değil toplumun basın özgürlüğü demektir. Basının yaptığı hizmet kamu hizmetidir. Toplumu basın aydınlatır. Demokratik ülkelerde basının önemi ortadadır ve basını satın alan milletler demokratik değildir. Ülkemizde de basın özgür değildir.
Yerel Konu
Yok
ORTAK GÖRÜŞ
Yok
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. e-mail? Sözlü? Telefonla? Mesajla Toplantı lobisinde bulunuldu. Toplantıda Çay, kahve ve kuru pasta ikramı yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mesajla ve Telefonla davet edildiler.
MEDYA İLE
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. Gelemeyenlere haberi attık. Yayınladılar.
KATILIMCILARLA
Katılımcılarla birlikte yerel konuyu belirlemeye devam ediyoruz.
SONUÇLAR
Iğdır küçük Millet Meclisi çalışmalarını sürdürüyor.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Iğdır kMM Girişimcisi Murat AKKUŞ