YER : Antakya Belediyesi Meclis Toplantı Salonu
TARİH : 08.03.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği ( Mevlüd Oruç – Yönetici)
2 / Antakya Tarım Platformu (İrfan O. Hatipoğlu – Başkan )
3 / Avrupa Öğrenci Topluluğu (Tolga Kıraç – Başkan )
4 / Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ( Nabi İnal – Başkan )
5 / Hatay Üniversite Öğretim Elemanları Derneği (Coşkun Durgaç – Yönetici )
6 / İnsan Hakları Derneği (Mithat Can – Başkan )
7 / Kadın Emeği Derneği (Sevcan Yılmaz – Başkan Yardımcısı )
8 / Mülteci İnisiyatifi (Lümeys Dede – Girişimci )
9 / Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (Cemile Güvercin Sayın – Başkan )
MESLEK ODALARI
1 / Harita Mühendisleri Odası (Kenan Kantarcı – Yönetici )
2 / Jeoloji Mühendisleri Odası (Rasim Can – Yönetici )
3 / Veteriner Hekimleri Odası (Yahya Hamurcu – Başkan )
SENDİKALAR
Katılım olmadı.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Av. Hatice Can (İnsan Hakları Savunucusu)
2 / Yrd. Doç. Dr. Dr. Melih Apa
3 / Dr. Tülay Atay Avşar
4 / Dr. Ayfer Dağdelen
5 / Cherih Hamdouch
GÖZLEMCİLER
Katılım olmadı.
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok.
DİĞER KATILIMCILAR
1 / Eda Dönmez
2 / Ela Miçooğlulları
3 / Gazi Şahin
4 / Gülümser Koşar
5 / Güner Uysal
6 / Hasan Yeşilmen
7 / Kemal Arıbaş
8 / Kezban Konuç
9 / Mehmet Eşki
10 / Mustafa Davarcı
11 / Mustafa Karageçili
12 / Nurhan Aşkar
13 / Pınar Tok
14 / Seda Şahin
15 / Sedat Baklacı
16 / Songül Can
17 / Tülin Binici
MEDYA
1 / Antakya Gazetesi – Tamer Yazar
2 / Asi Gazetesi – Petek Hançer
3 / Atayurt Gazetesi – Mert Güzel
4 / HRT Televizyonu – Samet Dede
5 / Köprü Gazetesi – Bahar Çetin
6 / Onuncu Köy Gazetesi – Halit Basık
MODERATÖR : Dr. Tülay Atay Avşar – (MKÜ Öğretim Görevlisi)
KONULAR
Genel Konu : “Kadına Yönelik Şiddet”
KONUŞULANLAR
Ekrem Dönmez – (Hatay küçük Millet Meclisi Hamalı) : Herkesin dünya kadınlar gününü kutluyorum. Kadına yönelik şiddet bugünkü toplantımızın ilk bölümünü oluşturuyor. İkinci bölümünde mecliste grubu olan dört partinin büyük şehir belediye başkanlarıyla temas içinde olduk ama gündem çok yoğun olduğu için katılamadılar. Ancak bu yine de burada bizimle birlikte olmalarını engellemiyor. Ne yapalım takdir kendilerinin, seçimlerden sonra katılacaklarını söylediler, bu bende açıkçası tebessüm yarattı. Belediye Başkan adayları olmayınca ikinci bölümde yerel seçimleri onlardan isteklerimizi konuşmak manasız olacaktı o yüzden konumuzdan çıkarttık. Tülay hocam, bizim moderatörümüz olacak.
Tülay Atay Avşar – Moderatör : Hoşgeldiniz. Burada beraber olduğumuz grubun hepsini tanıyorum zaten, bu duyarlılığınızdan ötürü çok teşekkür ederim. Ben zaten toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları yapıyorum. Akademik çalışmalarım doktora çalışmam da bu. Sorun olmasaydı zaten bu kadar da tartışmazdık diye düşünüyorum. Gelmeden önce şöyle neler oldu ona baktım. İlgi duyanlarla paylaşmak üzere çeşitlli raporlar getirdim. Şiddet sadece bizim sorunumuz değil. Avrupa’nın da sorunu. AB üyesi 28 ülkede 42bin kadınla görüşülmüş. Bu ülkelerden en kötü durumda olan da Danimarka. Hemen size bazı bilgileri aktarmak istiyorum. 10 kadından biri 15 yaşından önce cinsel tacize maruz kalıyor. 20 kadından biri de tecavüze uğruyor. Yine 10 kadından biri önceki partneri tarafından taciz ediliyor. Bu böyle uzayıp giden bir rapor. Bu 05 mart 2014 tarihinde The Guardian gazetesinde yayınlandı. Oradan alıntıladım. Bir diğer rapor da töre cinayetleri üzerine. Devlete bağlı ve stölerin rakamlarını biraraya getirdim. Şöyle bir tablo ortaya çıktı. Bu doğru da bir tablo değil. Daha sonra kamerden biriyle görüştüm rakamlar lazım dedim. Dedi ki devlet bir rakam yayınladı geçtiğimiz yıllarda, o rakamlara göre elimizde sadece bölgesel rakamlar var dedi. Ve neredeyse erkeklerin daha çok zarar gördüğü şeklinde bri durum ortaya çıkmış. Ben buna çok güldüm tabii o hanımefendi buna gülemedi o daha çok içinde olduğu için gülememişti. 2002 den beri dramatik bir şekilde artıyor töre cinayetleri. Ondan önce de vardı tabii ama kayıt altına alınmıyordu. Dünya gıda örgütüne ulusal bazlı toplumsal cinsiyet araştırması yaparken bunun farkına vardık. Cinsiyet ayrışım datalarınızı verir misiniz dediğimde tüik’ten alakasız datalar geldi. Şiddet sadece fiziksel değil, her kademede mevcut. Özellikle ekonomik şiddet çok önemli. Yine dünya ekonomik forumu nun her yıl yayınladığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği indeksi var. 2013 teki indeksi paylaşıyorum. Bu dört bölümden oluşuyor. Ekonomik katılım, eğitim katılım, sağlıktan faydalanabilme ve siyasi hayata katılımı . 136 ülke değerlendirilmiş. Genel değerlendirmede Türkiye burada 120. Ekonomiye katılımda 127. Bu önemli; ekonomik açıdan çok geliştiği iddia edildiği için. Ama görüyoruz ki kadın ekonomide yok. Eğitime katılımda 104. Sağlıktan yararlanma 59. Siyasi hayata katılımda 103. Milliyet’ten Mehveş Evin gelerek buradaki kamplar ve Suriye’deki kadınlarla iligli röportajlar yapıp yayınladı. Bu yazılardan Biri “kamptaki kadınlar öldürülmekten korkuyor” diğeri “Suriyelilerle evlilik ticarete dönüştü” başlıklarıyla yayınlandı. Eminim herkes bunların farkında.
Hatice Can (İnsan Hakları Aktivisti) : videodaki anlatımların hepsine birebir tanık olduk, yaşıyoruz da! Kendimi bildim bileli kadın insan hakları alanında çalışmalar yapıyoruz. Farkındalık artmış olsa da asıl problemimizin ülkemizde anayasamızda haklarımızın iç hukuka girmiş olsa bile hala cinsiyet eşitliliği yok. AKP’nin politikalarını kadın bedeni üzerinden yapıyor olması, AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddetin %1400 artmış olması gibi sorunlar hala mevcut. Hala kadınlar ikincil sırada görülmekte. Zihinsel dönüşüm sağlanmadığı için kadının ikincilliği, kadına yönelik şiddet devam ede gelmekte. AB rakamları da çok çarpıcı. Geçen yıl Türkiye Barolar Birliği’ni temsilen Hollanda’ya gitmiştim. Orada da şiddet oranlarının her kesimde olduğunu duyunca çok şaşırmıştım. Bürokraside kadın yok neredeyse. Antakya’da ilkokul öğretmenlerinin çoğunluğu kadın ama idareci olarak yoklar. Görüyoruz ki kadın lise müdürü iki kişi. Bu rakamlar karar mekanizmalarında Antakyalı kadınların da olmadığını gösteriyor, sosyal olarak çok iyi bir il olarak bilinse de! Avrupa Kadına yönelik şiddet sözleşmesi’nin imzası İstanbul’da yapıldı ve ilk imzalayanlardan biri de Türkiye. Uluslararası Kadına Yönelik Ayrımcılığın Önlemesi Sözleşmesi’nin imzacısı olan Türkiye’nin iç hukukta yasal düzenlemeleri yapmakla kalmayıp zihinsel dönüşümü de gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunu da eğitimle ve başka başka mekanizmaları kullanarak bunu devlet yapmak zorunda. Kadına yönelik cinayetlerde kadınları korumayarak Avrupa İnsan Hakları mahkemesinden ceza almış ülkeyiz. 6284 sayılı yasa ile yalnız yerel bürokrasiye de kadınla ilgili mekanizmaları kurma görevi verildi. Hala sığınma evi sayısı çok az. Her türlü şiddet karşısında gidilmesi gereken yerler sığınma evleri. Nüfusu 50binden yüksek olan belediyelerin sığınma evi açması zorunlu olduğu halde buna dikkat edilmiyor. Avrupa’da farkındalık yüksek olduğu için oranlar da yüksek. Kadınlar hep yakınları tarafından öldürülüyor, kimlerden tacize uğruyor, yine en yakınlarından. Umarım toplumsal cinsiyet endekslerinde üst sıralara çıkarız. Hak arama bilincinin yükseltilmesiyle bunun mümkün olacağını düşünüyorum.
Cemile Güvercin Sayın (Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği) : Bilgisayarda kısa bir sunumum var. Toplumsal cinsiyetle ilgili. Bir uzman olarak toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliğin ve toplumun bize dayattığı bu rollerin toplum tarafından yanlış anlaşılmasının yattığını düşünüyorum. Kızların okula ulaşma oranı erkeklerden düşük. Kadın istihdam oranı düşük. Öğretmenlik ve hemşirelik kadın mesleği olarak görülüyor. Kadın yönetici sayısı az. Erkeklerin ağlaması makbul değil. Evi geçindirmek erkeğin sorumluluğu. Kadına yönelik şiddet oranları yüksek. NEDEN? Kadınla erkek olmayı biz nasıl öğreniyoruz ben buradan başlamak istiyoruz. Kadın olmayı erkek olmayı aile içinde öğreniyoruz. Okuldan sonra sokak var. Sokakta yürürken bile kız çocuğu nasıl yürür erkek çocuğu nasıl yürür bunu ailede öğreniyoruz. Okuldaki kitap dergilerdeki ünitelerdeki rollerde öğreniyoruz kadın erkek olmayı. Yıllara bağlı olarak bu kitaplardaki ünitelerde medyadaki rollerin dağılımı değişiyor. Klişeler var bir de. Elin hamuruyla erkek işine karışma! Oğlan babadan sohbeti ve gezmeyi, kız anadan öğrenir sofra dizmeyi…. vb. Bunları çok duyuyoruz. Bunları duya duya bazı şeyleri içselleştirmişiz. Biyolojik cinsiyet bizim doğuştan getirdiğimiz biyolojik özelliğimiz. Toplumsal cinsiyet ise toplumsal olarak belirlenir, kültür içinde öğrenilir, zamana ve mekana bağlı olarak değişiklik gösterir, kültürden kültüre değişir. Eskiden sadece kadın hemşireler vardı mesela şimdi erkek hemşireler de var. İnşaat sektöründe çalışanların çoğu erkektir. Bu da ülkemize özeldir. Başka kültürlerde farklıdır. Kadın konuk evinde 12 kişilik yerde zaman zaman 30 kişi kalabiliyor. Uluslararası standartlara uygun bir fiziki ortam hazırlamamışız ne yazık ki! Hatay ilinde ilçe ilçe baz alarak bir çalışma yaptık. Altınözü’de 2012’de 7 tane, 2013’te 8; Antakya’da 2012’de 65, 2013’te 85… toplama baktığımızda bir düşüş var. Devlet olarak koruyucu önleyici hizmetler vermeye başladık. Klinik psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarıyla 6284’ü ve alo183’ü anlattık, iletişim seminerleri veriyoruz. İletişim sorunları çözülürse bu şiddet olaylarının ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Lümeys Dede (Mülteci İnisiyatifi) : Çok güzel bir söz okudum dün, “size özgürlükten önce ekmek gerek” diyen bir gazeteciye Afrikalı kadınlar dedi ki: “konuşma özgürlüğümüzü kısıtlarsanız ekmeği kimin çaldığını söyleyemeyiz.”. Kadınlar konuşmaya başladığından ortay açıktı bunlar. Keşke bütün partiler burada aramızda olsa da sesimizi duysalar. En üzücü olan artık erkekler, öldürme yöntemleri geliştirmeye başladılar. Memesine elektrik vermiş, burnunu kesmiş, kezzab dökmüş, kulağını kesmiş, dişlerini sökmüş… bir vicdansız savcı: oğlum tecavüz ettiğin kadınla evlenmeye hazır mısın?” diye soruyor. Aldığı evet cevabına da “aferin delikanlı adam böyle olur” diyor. Bu bir hukuk skandalıdır, bu bir hukuk cinayetidir. Kadın Hareketinde AKP’nin iktidara gelmesinden itibaren bir ayrışma oldu. Bu AKP’li kadınlar bize yanaşmamaya başladı. Halbuki bizim dertlerimiz aynı. Ama onlar-bunlar diye ayrıştırma başladı. Erdoğan’ın politikası bizi ötekileştirdi. İkinci grup, kürt kadınları. Geriye kalan aradaki kadınlar, feministler, biz gibi düşünen kadınlar… yani 3 gruba dönüştürdüler bizi. Son 10 yılda 240 polis tecavüzden, 91 asker, 17 özel timci, 15 koruyucu, 5 gardiyan 18 yaşından küçük kızların cinsel taciziyle duruşmaya çıkmış hiçbiri bir gün içeride yatmamış. Takipçiyiz bunların. Bunlar unutulacak diye ödümüz patlıyor. Keşke Belediye Başkanları burada olsa da onlara söylesem: “kadın haklarını iyi öğrenin kadın derneklerine yaklaşın kadın politikalarına bu insanlardan bilgi alın, kadın derneklerinin kirasını ödeyin ki bu insanlar proje üretsin yanınızda yer alsın. Kadın derneklerinin her türlü çalışmalarına su taşıyın. Hani kadın kotaları… hiçbiri bugün buraya gelmemekle bu terbiyesizliği göstermiş oldular. ”
Sevcan Yılmaz (Kadın Emeği Derneği) : Dirkt AKP iktidarından başlamak istiyorum. AKP iktidarıyla toplum hızla muhafazakarlaşıyor. Kadın cinayetleri %1400 artmıştı. Kadınlar öldürülürken buna batı aşk, doğuda töre deniliyor. Ne derse ne denilsin tarihin en eski şiddet biçimi olan erkek şiddetini devlet mantığı sürekli koruyor ve kadına karşı kullanıyor. Azalacağı yerden artan kadın cinayetleri kadının özgür ve örgütlü mücadelesiyle son bulacaktır. Farkındalıkla kol kırılır yen içinde kalır mantığı kırılıyor. Özellikle yanı başımızda Suriye varken görüyoruz ki yine en çok mağdur kadın oluyor. Savaş bir ulusun işgali olduğu kadar o ulusun kadınlarının bedenlerinin de işgalidir. Sistematik tecavüz savaşın en önemli araçlarından biridir. Özellikle hatırlayalım kadınlara tecavüz ederek onları hamile bırakarak Iraklı kadınlara Amerikalı erkeklerin çocuklarını doğurmak zorunda bırakılmıştı. Suriye’den savaş mağduru olarak Türkiyeye savunan kadınlar türkiye’de fuhuşa zorlanmaktadır. Kapitalist sistem 8 Mart’ın da içini boşaltmaya çalışıyor. Tüketimi arttırmak adına hediye alıp verme günü olarak gösteriyor. Türkiyede ve dünyada artan kadın cinayetlerini görmek mümkün her gün gazetelerde.
Nabi İnal (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) : Hepimiz kadının mağdur olmasından şikayetçiyiz. Ben bir tek konuya dikkat çekmek istiyorum. Tüm bunların altında yatan eğitimdir. Eğer insanlarımız yeterli eğitime sahip olabilse kadına yönelik şiddetin çok çok azalacağını görürüz. Tıp ki işçilerin haklarını kullanmayı bilmedikleri gibi kadınlarımız da yasaların onlara verdiği hakları kullanmasını bilmedikçe bunlar devam edecektir. Bakın partilerde kadın kotası vardır. Ama baktığımızda bunun kullanılmadığını görüyoruz. Buna tepkimizi koymadığımız sürece kadınlarımız siyasi alanda ve diğer alanlarda ikincil planda kalacaklardır. Sokakta dolaşan kadınlarımıza hala mal ve meta olarak bakmaya devam edersek bu şiddet devam edecektir. Eğitim sadece okulu bitirmek değildir, eğitilmektir. Çağdaş bir beyne sahip olmaktır. Bu yapıldığı takdirde tüm sorunların çözüleceğini düşünüyorum.
Mevlüd Oruç (Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği) : 8 Mart dünya emekçi kadınlar birlik, mücadele ve dayanışma günü kutlu olsun. Ülkemizde kutsallaştırılan araçlar uğruna insan kurban etmeye devam ediliyor. Devleti kutsallaştırıp, uğruna vatandaşı kurban ediyoruz. Aileyi kutsallaştırıp, uğruna kadını ve çocuğu kurban ediyoruz. Gelenekleri, töreyi kutsallaştırıyoruz, uğruna kadını, çocuğu, erkeği, insanı kurban ediyoruz. Kutsal devlet, kutsal aile, kutsal töre yoktur, kutsal insan vardır şiarını ülke olarak rehber edindiğimizde çağdaş uygarlık seviyesine varacağımızı düşünüyorum. En başta çocuk yetiştirme tarzımız çok geri ve cahilcedir. Genel olarak çocuklarımızı aşağılıyoruz, eziyoruz, baskılıyoruz, dövüyoruz, kendine güvensiz, hayat karşısında zihinden felçli, şiddet eğilimli çocuk yetiştiriyoruz. Geleneksel çocuk yetiştirme tarzımız şiddetin toplumda sürekliliğini sağlayan en önemli nedenlerdendir. Toplumun geleceği çocuklar olduğu göre bu gidişle geleceğimiz pek parlak görünmüyor. Ülkemizde açığa çıkmayan çocuk tacizleri, açığa çıkanlardan daha çoktur. Şiddet gören, aşağılanan, tacize uğrayan çocuklar büyüdüğünde, şiddet uyguluyor, aşağılıyor, taciz ediyor. Süreklilik arz eden bu şiddet döngünün kırılması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin çok önemli bir kısmı şikâyet konusu bile olmamaktadır. Kadınlar ev içinde şiddetin türlü biçimlerine maruz kalıyorlar. Fakat çoğu zaman özel alan, özel konu diye müdahale edilemiyor. Şiddete maruz kalmış kadınların çocukları da şiddet ortamında bulunmalarından dolayı olumsuz etkileniyor ve davranış bozukluğu yaşıyor. Bu çocuklarda anneye ve diğer çocuklara karşı saldırgan tutum içine girebiliyor. Maalesef kadına yönelik şiddete karşı devlet, siyasi partiler ve yerel yöneticiler etkili politika geliştiremedi. Mahalleyi, ilçeyi, kenti, kadınlarla erkekler eşit kullanmaz ve ekonomik, toplumsal ve mekânsal olanaklardan yararlanma fırsatları eşit değildir. Bu nedenle kent ile ilgili politika(sızlık)lar kadınlarla erkekleri farklı biçimlerde etkiler. Fakat karar mekanizmasında kadınların yer bulması oldukça zordur. Adayları genellikle atama yolu ile genel merkezler belirler. Para, zaman, güç, eğitim konusunda kadınlar dezavantajlı olduklarından aday yapılmıyorlar. Bir kaç parti hariç bu seçimde de başta AKP- CHP- MHP gibi merkez partiler olmak üzere bütün partiler sınıfta kalmıştır. Yani Yerel alanda da temsiliyet bir cinsten ötekine devrediliyor. Nüfusun yarısının ihtiyaçlarına baştan bir körlük oluşmuştur. Erkek egemen anlayıştaki bütün partileri kadın kotasını göstermelik değil, sağlıklı bir şekilde uygulamaya zorlamalıyız. Kadının öncelikli yerinin ev olduğunu benimsemiş bir toplumuz. Erkek çocuklar için erken yaşlardan itibaren aileleri ve çevreleri tarafından biçilen rol iyi bir meslek sahibi olması ve iyi bir maddi imkâna kavuşmasıdır. Kız çocuklarına ise geleneksel rol biçilmiştir. Bundan dolayı da kadınların iş hayatında başarılı olmaları pek yaygın değildir. Bu soruna yönelik olarak yerel yönetimlerin ve devlet kurumlarının kadın istihdamı konusunda %50 kota uygulamalarını zorlamalıyız. Ayrıca özel işletmelerin kadın istihdamı ile ilgili teşvikleri artırılmalıdır. Okullar, basın yayın kuruluşları, filmler, diziler vb ile kadının eşinden ayrılma hakkı olduğu ve ayrılması durumunda sahipsiz, güvencesiz, açıkta kalmayacağı ve hangi haklara sahip olduğu işlenmelidir. Kız çocuklarının okullaşma oranını ve üniversite okumalarını teşvik edecek pozitif ayrımcı politikalara ihtiyaç var. Bugünkü koşullarda kadınların önemli bir kısmı kendilerini sahipsiz ve çaresiz gördüklerinden geleneksel rolü kabullenmiştir. Başka kadınla yaşayan kocasına, kendisine her gün dayak atan kocasına, hakaret eden kocasına, alkolik kocaya hayat boyu katlanmak bu toplumda az rastlanan bir şey değildir. Ayrıca kadına yönelik şiddetin kadın sağlığı üzerinde doğrudan ve dolaylı birçok etkisi vardır. Eşi veya birlikte yaşadığı kişilerce psikolojik ve fiziki şiddete maruz kalan kadınların amansız hastalıklara yakalanma oranı artıyor.
Cherich Hamdoch (Suriyeli sığınmacı, Hukukçu-İnsan Hakları Savunucu) : Suriye’de Kadın Haklarıyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Orada yaşananları anlatmak istiyorum. Kadın son sıralarda yer alıyor. Ben bu özgürlüğümü –şu an gördüğünüz kılık-kıyafet-düşünce bakımından- her istediğim yere girerek dile getirmiyorum. Çocuklarımla ve yaşadığımız insanlarla kötü durumdayız ekonomik sıkıntılarımız var. Yaşamsal kaygılarımız var. kadın çocuklarına çocuklarının babası olmadan pasaport alamıyor. Çocuklar, kimlik sahibi olamıyor. Kadının çocuğu kendi üstüne kaydettirme yetkisi yok. Antakya’da yaşıyorum. bir kızım bir oğlum var, eşimle kendi imkanlarımızla buraya geldik. Kadın Lübnan tarafından 14-15 yaşında evlendiriliyor, 1000-2000 dolar başlık parasıyla. Kadın hamile kalsa bile geri verilebiliyor. Bu arada burada halk dilinde dolanan 1000-2000 dolara Suriyeli kadın bulunabilir söylentisinden çok rahatsızım. Kadın çocuk yapma hakkına karar veremiyor. Sağlık açısından rahat hizmet alamıyoruz kamplarda. Gösterildiği gibi değil. Konuyu ve toplantıdan daha önce haberim olsaydı hazırlıklı gelir daha detaylı bilgi verirdim. Irak’ta yeni bir yasa çıkartıldı evlenme yaşı 9’a indirilmiş. İki talebim var: ya bize sizin kültürde okullar açılsın ya bizi mevcut okullarınıza kabul edin. Savaş uzayacağa benziyor biz çocuklarımızı hiç değilse kamplarda sizin kültür seviyenizde eğitme şansı versinler.
Cemile Güvercin Sayın (Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği) : bu salonda bulunan insanların hepsinin toplumun duyarlı kesimi olduğunu gözlemledim. Kadını güçlendirecek yönde eğitimin verilmesini düşünüyorum. Suriye ile ilgili meseleye çok kısa değinmek istiyorum. Örnek bir mektup getirecektim size Hatayın dışardan görünümüyle ilgili. Bize şöyle bir teklif gelmişti. Şuradan emekliyim, şu kadar aylık gelirim var, Suriyeli bir kadınla evlenmek istiyorum diye. İnanın bir değil iki değil o kadar çok ki! Dışardan insanların bize bakış açısı böyle. Kadına yönelik şiddet sadece bir kadın sorunu değil, toplum sorunu insan hakları ihlali sorunu.
Tülay Atay Avşar – Moderatör : Bu konuları konuşmak zor ama konuşmadığımız zaman sıkıntıların daha da büyüdüğünü büyüyen sıkıntıların da hepimizin sırtına yüklendiğini düşünüyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum. Kadını güçlendirmek dedi Cemile. Evet anahtar kelime bu. Nasıl olacak bu? Farkındalığın sağlanarak bunun aşılacağını düşünüyorum. Bunu uzlaşarak gerçekleştireceğimize inanıyorum. Bir daha ki toplantıda görüşmek üzere.
ÖNERİLER :
ORTAK SONUÇ :
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM :
SİVİL TOPLUM :
Elektronik posta, telefon ve SMS ve Sosyal Ağlar üzerinden sivil toplum örgütlerine ulaşıldı. Toplantıda katılımcılara TkMM broşürleri, tahmini program verildi. Toplantıda TkMM ilkeleri videosu ile gündemle ilgili hazırlanan sunum izlendi.
MİLLETVEKİLLERİ, BELEDİYE BAŞKANLARI, SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ VE BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI :
Hatay’ın milletvekillerine ve milletvekili danışmanlarına, Siyasi Parti İl Başkanlarına, Belediye Başkanları ve Belediye Başkan Adaylarına telefon ve SMS ve e- posta ile ulaşılarak toplantı öncesinde toplantı konu, yer ve zaman bilgileri ulaştırıldı.
MEDYA :
Ulusal basının temsilcilerine ve yereldeki bütün basın temsilcilerine SMS ve elektronik posta ile ulaşılarak toplantının yer ve zaman bilgileri ulaştırıldı.
SONUÇLAR :
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ekrem Dönmez – Hatay kMM Hamalı