Yer : Belediye Meclis Toplantı salonu
Tarih: 07.06.2014
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler
1. Mazlum-Der (Mustafa DURMAZ)
2. Kent Konseyi (Yusuf AKBAŞ)
3.Emekli Disk Sen il Bşk (Necdet Şansal)
4. Yaşam evi Dernek Başkanı (Hasret GÖKKAN)
5. İHD şube Başkanı (Atilla YAZAR)
6. Tarım işçileri Derneği (Mehmet GÖBEK)
b. Meslek Odaları
1. Müsiad (Sıtkı ALOĞLU)
c. Sendikalar
1. Memursen il Başkanı (İbrahim COŞKUN)
2. Diyanetsen şube BŞK (Abdülmecit AKSAN)
3. Eğitim birsen Bozova şubesi (Mehmet AKCAN)
4. EğitimSen (Dilek ÇAKIRTAŞ)
Diğer Katılımcılar: Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan 10 izleyici katıldı.
1. Cemal BABAOĞLU (Belediye Meclis Encümeni)
2. Mehmet demir (Gazete ipekyol)
3. İsmail Tok (Aktivist)
4. Mehmet Yusuf AKBAŞ (Yazarlar Birliği )
5. Mustafa DEMİR (Aktivist)
6. Ömer YAŞAR
7. Halil YILDIRIM (aktivist)
8. Mahmut KAYA (sosyolog)
9. Hacı FIRAT(İhd eski yöneticisi)
10. Mehmet Emin TEKBAŞ (Aktivist)
11. Fethi TAPAÇ (Mazlumder urfa şube Sekreteri)
12. Eyüp Karagöl (Revşen Fikir dergisi Editörü)
13. Mustafa Tapışmak (Taşeron işçi)
14. Halil ÇiFTÇİ (Orta nokta)
Siyasi Partiler:
1. BDP Cemal Babaoğlu
Katılan Milletvekilleri: Yok
Belediye Başkanı: Yok
Medya:
1. Gazete İpekyol
2. Gap Haber
3. Gap Gündemi
4. Dicle haber
Moderatör: AV. Ali Fuat BUCAK (Baro Başkanı)
Konular
Genel Konu: “Soma’nın ardından Türkiye’de iş güvenliği”
Yerel Konu: “Taşeronlaşma ve Güvencesizlik”
Konuşulanlar:
Ali Fuat BUCAK: İktidarın Soma’ya yaklaşımını eleştiriyorum. İyi bir sınav veremediler. İş sağlığı ve güvenliği yasası yürürlüğe girmesine rağmen, bu işin ciddiyetle yapılmaması, iş güvenliği şirketlerinin sıkıntısı bu yaşananların birer özetidir. İş sağlığı ve güvenliği noktasında Türkiye iş kazalarında şampiyon bir ülkedir. Avrupa’da bu işin ciddiyetle yapılması ölüm oranlarını azaltırken İLO şartnamesini imzalamayan ülkemizde ise ölüm oranları artmıştır. Haliyle taşeron firmalar ve işçiler büyük bir yaradır.
İbrahim COŞKUN: İş kazaları Türkiye’de had safhada. 6 dakikada bir iş kazası, bir saat içerisinde bir işçi ölmektedir. İş kazaları ve güvenliği, ülkelerin gelişmişliği ile paraleldir. Türkiye’de yaşanan kazaların %90’ı insan kaynaklıdır. Tabi mevzuat, taşeron, güvenliğin alınmaması gibi nedenler de etkilidir. İş kazaları ve güvenliği tedbirler alınarak engellenebilir. Ne yazık ki insan hayatının en ucuz olduğu ülke bizim ülkedir.
Hacı FIRAT: Sermaye ve emek çelişkisinden kaynaklanan bir durumdur yaşananlar. Sermaye daha az parayla ucuz iş gücü alırken, taşeron firmalar zenginleşirken insan emeği sömürülmektedir. Bu konuyu sendikalar çözebilir; fakat Türkiye’de işçi sendikaları iyi bir sınav verememişlerdir.
İsmail TOK: Denetim mekanizması iflas etmiştir. Doğal olarak iş kazaları kaçınılmaz oluyor. Suçlu devlettir Soma’da. Devlet normal şartlarda her şeyi kontrol ediyor ama sıra iş güvenliğine ve taşerona gelince bunu göremiyoruz. Bu yaşananlar modern köleliktir. Az parayla çok iş mantığı terk edilmeli. Bu sorunu devlet, sendika ve çalışan işçiler bir araya gelerek çözebilir.
Mustafa TAPIŞMAK: Bütün bu yaşananların altında özelleştirme, rant kapısı gibi unsurlar etkili olmuştur. Kendim bir kamu kurumunda taşeron işçi olarak çalışmaktayım. İnsanların geleceği yok. Dolayısıyla Soma’da yaşananları kınıyorum. Taşeronlaşma mantığı iyi irdelenmelidir. İşçinin emeğinin hiç edildiği, sendikaların süreçte etkisiz kaldığı bir kısır döngüdür bu. Gönül isterdi ki bunlar olmadan devlet bir çözüm bulabilseydi.
Necdet ŞANSAL: Soma’da devlet yoktu, ihmaller vardı, güçle değil zayıflığıyla vardı. İLO’yu imzalamayan bir ülkede Soma gibi faciaların yaşanması kaçınılmazdır. Avrupa’da bir ton kömür 120 dolara çıkartılırken; Soma’da 24 dolara bir ton kömür çıkartılmaktadır. Sonuç ise ölüm. Şirketin tutumu akıllara izan. Yaşam odasının bulunmaması, havalandırma bacalarında bile kömür çıkartılması bu kazaya davetiye çıkartmıştır. İhmali olanlar bir an evvel cezalandırılmalıdır.
Cemal BABAOĞLU: Soma’dan sonra iş güvenliğini tartışıyoruz. Sonuçları konuşuyoruz. Halkların onayı alınmadan taşeron firmalar vahşi kapitalizmi uygulamaktadır. Çare sendikaların etkin olması ve ortak paydalarda buluşulmasıdır. Hepimiz bir şekilde günahkarız. Bir yerde emek sömürülüyorsa Memursen’iyle, Disk’iyle, Türk-iş’iyle yani tüm STK’larla haktan yana, halktan yana, emekten yana tavır alınmalıdır.
Dilek ÇAKIRTAŞ: Taşeronlaşma gayri insani bir tutumdur. İş gücü maliyetini düşürme sermayenin kasasına para taşıma bu sonucu doğurmuştur. Kamu kuruluşlarında taşeronlaşma had safhadadır. Devlet iş veren mantığıyla hareket etmektedir. Bu mantığı derhal terk edip insan onuruna yakışır bir tavır sergilemelidir.
Halil YAKUT: Devleti denetleyen STK’ların olmaması ya da olanların devlet güdümlü olması yaşanan sürecin birer sorumlularıdır. STK’lar olaylar olduktan sonra ortaya çıkıyorlar. Taşeronlaşma ismi bile sakat bir anlayışın yansımasıdır. Devletin insanı önemsememe tavrıdır.
Mehmet GÖBEK: Denetleyenin denetimi yok. Adet yerini bulsun diye bazı işler yapılıyor. Kurumlar işleyişini yitirmiş politize olmuşlardır. İş sağlığı ve güvenliği önemli bir boşluğu dolduracakken boşlukta kaynaklanan sıkıntılarla boğuşmaktadır. Biz dernek olarak tarım işçilerine de değinmek istiyoruz bunların hiçbir sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. İş güvenliğini konuşurken tarım işçilerine yönelikte sosyal politikalar geliştirilmelidir.
Abdülmecit AKSAN: Kendi çıkarını toplumun çıkarına feda eden bir anlayışı geliştirmeliyiz. İnsanlığın ortak değerlerini dikkate alarak sorunları birlikte çözmeliyiz.
Mehmet AKCAN: Siyasal, sosyal ve idari hukuku ele almadan iş güvenliğini konuşmak anlamsızdır. Bir medeniyet ve hukuk krizi yaşanmaktadır. Önleyici hukuktan ziyade cezalandırıcı hukuk anlayışı var ve adalet yoktur. Devletin yasama, yürütme erkini meşrulaştıran bir hukuk sistemi bulunmakta bürokratik yapıyı koruyan bir anlayış bulunmaktadır. Kurucu felsefeyi sorgulamamız lazım, paradigmatik sorgulama yapılmalı yaşanan kriz idare hukukunun yeterince içselleştirilmeden bu toplumun değerleri göz önüne alınmadan Avrupa baz alınarak yapılmasındandır. Her şeyi yeniden ele alıp toplumu geleceğe taşımalıyız. Yoksa Somavari facialar kaçınılmaz olacaktır.
Yusuf AKBAŞ: İş güvenliği önce insanı merkeze almıştır. İLO 1919 kurulmuş Türkiye 1932 de üye olmuştur. İş güvenliği kanunu bulunmakta ama uygulama sıkıntısı yaşanmaktadır. Yasa çıkar çıkmaz yapay uzmanlar ortaya çıktı. Geçiş süreci sıkıntısı yaşıyoruz. İş güvenliği uzmanları maaşını çalıştığı iş yerin almakta burada da denetlenme olabilir mi sormak lazım.
Değerlendiren: Süleyman Çoban, Bilal Kaplan