YER: Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi, Araştırma ve Toplantı Salonu
TARİH: 7.3.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İHD – Ahmet Alagöz
2 / İHD – Nuri Karahan
3 / İHD – Faruk Yıldız
4 / Mülteci-Der, Talat Ulusoy
5 / Mülteci-Der, Mete Hüsünbeyi
6 / İzmir Kent Konseyi, E. Şennur Barutçu
7 / İZDİM – İzmir Kültürler Arası Diyalog Merkezi, Özcan Küçükaslan
8 / İZDİM – İzmir Kültürler Arası Diyalog Merkezi, Fatih Büyüksoy
9 / KA-DER – Kadın Adayları Destekleme Derneği, Hülya Uslu
10 / KA-DER – Kadın Adayları Destekleme Derneği, Aynur Aydın
MESLEK ODALARI
Katılım olmadı
SENDİKALAR
Katılım olmadı
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Hürriyet Mısırlıoğlu (izmirizmir.net)
2 / Sema İğtaç (Sibel Uyar Seçim Bürosu)
3 / Süleyman Eryılmaz (HDP İl Seçim Komisyonu)
4 / Özden Küçükdumlu (AK Parti İl Genel Meclisi)
5 / Sabriye Boğan (Bağımsız)
6 / Hacer Özcan (….. İzmir İl Genel Meclisi)
7 / Ekrem Yılmaz (Bağımsız)
8 / Nuran Öztürk Benli (Şair-Yazar)
9 / Ayşegül Atalan (AK Parti Konak İlçesi Kadın Kolları Üyesi)
10 / Ayşe Şen (HDP İl Yönetim Kurulu)
11 / Saime Sezgin Karahan (Bağımsız)
12 / Ekrem Özten (Bağımsız)
13 / Nesrin Mısırlıoğlu (Bağımsız)
14 / Zeki Narin (Bağımsız)
15 / Oya Özten (Bağımsız)
14 / Barış Özten (Bağımsız)
15 / Ayten Şenol (Bağımsız)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / CHP – İzmir Milletvekili Hülya Güven
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı
BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI
1 / Sibel Uyar, CHP Urla Belediye Başkan adayı
2 / Pınar Türk, HDP İzmir Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı
3 / Nevin Aytekin, HDP Bornova Belediye Eş Başkan adayı
BÜROKRAT
Katılım olmadı
AKADEMİSYEN
Katılım olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Katılım olmadı
DİĞER KATILIMCILAR
1/ Osman Doğan, YSGP İzmir İl Eş Sözcüsü
2/ Cavit Uğur, HDP İl Eş Başkanı
3/ Yaşar Durgun, Konak Meclis Üyesi
MEDYA
1/ İHA
2/ Evrensel
3/ Ege’de Bugün
MODERATÖR: Pervin Mısırlıoğlu – Gazeteci
KONULAR
GENEL KONU : “Kadına şiddet”
YEREL KONU : “Seçilecek adaylar arasında kadının yeri”
KONUŞULANLAR
Hangi bölgelerde şiddet daha fazla ya da az, bunların tespit edilmesi önemli.
Doğu ile karşılaştırıldığında İzmir’de eğitim oranı yüksek.
Bir seçmenle tartıştık. Anadolu’ya gittiğinizde bir kadın eşinin çalıştığı yere değil, mahalleye dahi gidemiyor. Ancak bir çocuğu yanına alarak oraya yakın bir yerde çağırtarak buluşabiliyor.
Yine Anadolu’da küçük bir beldede kadınlarla erkeklerin yanında görüşemedim. Üstelik onlar CHP’lilerdi. Beni garipsemiyorlardı ancak kendi kadınları için aynı şey geçerli değildi. Bu yüzden onlarla kocalarının olmadığı ortamlarda konuştum.
Eğitim kadınların sosyal olmalarını, bir statü sahibi olmalarını sağlar. Bu da onları toplumda daha eşit bir konuma getirir.
Bu konu hükümet politikası gerektiren, kanun gerektiren bir konu.
Oysa günümüzde eğitim sistemi de bunu destekler nitelikte değil. Hele 4+4+4’ten sonra… Bu imam hatipleri öne çıkarma değil, yalnızca ilk 4 yıl sonrasında, evde okuyabilmesi kolay değil. Çocuklar ilk 4 yıldan sonra 10-15 km uzaklıktaki başka okullara gönderiliyorlar. Bu da onların özellikle kız çocuklarının okula gitmelerinin önünde engel.
Hükümetin kadınları tamamen eve kapatma sisteminin devam ettirildiğini görüyoruz. Kesintisiz eğitim deniyor ama 4 yıldan sonra 10 yaşındaki çocuğu açık öğretime (açık) hale getirdiğiniz için bu da çoğunlukla eğitimden caydırıcı hale geliyor.
Köylerde eskiden birkaç öğretmenle okul idare ediyorlardı. Sonuçta kızlar cahil ve geride kalmaya mahkum oluyorlar. Erken evlilikler de sofrada bir boğaz eksiltmek için zoraki…
19 yaş altı evlilik 100 binin üstünde. İstatistiklere yansıyan budur.
13-14 yaşında bebek sahibi olan çocuk gelinler çocuğu kendi üstüne bile alamıyor. Kayınvalide üstleniyor ve daha sonra da bunu değiştirmiyorlar. Töre cinayetleri, kürtaj yasakları, ailesinden gizli doğurmak zorunda kaldığı bebeği ortadan kaldırıyor, öldürüyor.
Sadece görünürlük değil, sayısal olarak artmış durumda. Aile içi şiddet vakaları 18 binden 73 bine çıkmış durumda.
Yoksulluk da aynı denenlerden en çok kadını etkiliyor. Kadınlar neden son sıralarda? Bunun cevabı işte buralarda. Çocuklarımızın, kızlarımızın okumalarını, meslek sahibi olmalarını istemek gerekiyor. Kızların erkeklerin mutlaka okutulması gerekiyor.
Pervin Mısırlıoğlu : Kadınlar aday olunca, kocaları 1. numarada araştırma adresi… Kocasıyla sorgulanan, mahkum edilen kadın adaylar.
Erkeklerin eşleri hiç önemli değil. Kadınlar niçin erkeği ile tartışılıyor?
Hülya Güven : Kadınlar 2. sınıf vatandaş olarak görülüyor. Seçilemeyen adayları başka partilere geçiyor. İlk kez CHP 2 kadın aday göstermiştir geçmişte.
Alışacağız kadın belediye başkanına. Eskiden başbakanda edinmiştik; Tansu Çiller.
Pervin Mısırlıoğlu : O biraz bıyıklıydı ama…
Seçilemeyen kadın aday adayları ile aynı durumdaki erkekleri karşılaştırdığımızda sizce kimler daha çabuk pes ediyor?
Kadınlar mı? Erkekler mi?
Hülya Güven : Bence erkekler daha çok demoralize ve öfkeyle doluyorlar. Erkeklerin bir kısmı küsüyor. Kadınlar biraz…
Ahmet Alagöz (İHD) : Teşekkürler. Vekilimiz çok doğru sözlerle ifade ettiler.
Aksaray’da HDP’ye yapılan saldırı ve şiddetti. Urla’daki şiddete neden buradaki okumuş kadınlar tepki göstermedi?
Hülya Güven : Bence sadece kadının değil erkeğin de hep birlikte tepki göstermesi gerekir. Koruma altındaki kadınlar bile öldürülebiliyor. Cezaların ağırlaştırılması gerekirken, caydırıcılığı yaratacak değil, suçu hafifletecek işler yapılıyor.
STK’ların önemi bu yüzden çok önemli. Hükümet politikalarının değişmesi ve toplumun bilinçlenmesi açısından.
Mete Hüsünbeyi (Mülteci Der) : 1934’ten beri seçme ve seçilme hakkı verildi. Kadınlar hala bu konuda yeterli şekilde yönetimlerde temsil hakkı bulamıyor. AKP, CHP ve HDP’li bir partili, kadına şiddet uygulaması halinde parti disiplininizde, tüzükte partiden atılıyor mu?
Hülya Güven : Tüzükte böyle bir şey yok ama çünkü bu sefer de kadın erkeğe şiddet uygularsa diye çıkıyorlar ortaya. CHP’de eşine şiddet uygulayana direkt bir ceza sistemi yok ama bu konudan dolayı bir mahkumiyet alana mutlaka ihraç ya da bir yaptırım var tabi ki. CHP olarak etik yasa çıkarılmasını istiyoruz. Bunun için de zaten bu kurallar var. Bizde de eşine şiddet uygulayanlar maalesef oldu.
Hülya Uslu (KADER) : Kadına şiddetten daha önemlisi aile içi şiddet. Az da olsa erkeğe şiddet de bir problem elbette. 20 Mart 2012 6184 sayılı Ailenin Korunması kanunu ile ilgili bazı yaptırımlar başladı. Gözlemcilerin bu yasaya ilişkin denetlemesi söz konusu mu?
HG – BDP, MHP, AKP hepsinde görülüyor fakat bu soru önergelerinden bir şey çıkmıyor. Sonuçta kadınlar siyasi şiddeti de partilerde yaşıyorlar.
Evdeki şiddetten kaçıp devlete sığınmaya çalışan kadını arayan kocaya belki de polis kendisi adres veriyor; git barış diyor. Burada illaki kötü niyet aramak gerekmiyor. Aile deyince hemen barıştırma zorlaması yapılıyor; erkek bakış açısı demek istemiyorum… Kadını 2. sınıf vatandaş gördükleri için kendilerine gelen insanı korumak amaçlı değil, geçinmeye zorlamak için… Bize sorun çıkarmayın demeye çalışıyorlar.
Erkeği kadından uzak tutmak için elektronik kelepçe ya da başka türlü takip biçimleri belli bir mesafede; 2 km ya da 10 km yaklaşması halinde acil buton konulması bizce de çözümlerden bir tanesi.
Peki bunun kontrolü var mı? Denetimi var mı? Yok!
İşin başından başlanması gerek. Çocuklarımızı yetiştirirken bu terbiyenin verilmesi gerekir. Başka türlü sonradan bunu sağlamak imkansız.
Nuran Öztürk Benli (Şair/ yazar) : 8 Mart nedeniyle sizlere.
Pervin Mısırlıoğlu : En son size söz vereyim şiir için.
Nuran Öztürk Benli : Aile butonu ve kelepçe sisteminin doğru bir önlem şekli olduğunu düşünmekteyim ben de vekilim gibi.
Kadın kıymet bilen için bir nimet ,bilmeyen biri için bir külfettir.
Hülya Güven : Şimdi bir basın toplantısına katılmak üzere karşıdaki ilçe binasına gideceğim ama hemen geriye dönüp toplantıya katılacağım.
Pervin Mısırlıoğlu : Bekliyoruz sizi Hülya hanım. Bugün aramızda Büyükşehir Belediyesi eş başkan adayı Pınar Türk de aramızda. Ayrıca HDP Bornova eş başkan adayı Nevin Aytekin de bizlerle. Urla Belediye başkan adayı (CHP) Sibel Uyar
Sibel Uyar : Ben de çeşitli sivil toplum çalışmalarında kadına şiddet meselesinin çözümü için uğraş verdim “Sevgiyle Uzanan El” projesi adı altında. Norveç büyükelçiliği ile bir çalışma yaptık. Sizlerin de söylediğiniz gibi biz kadınları değil, erkekleri eğittik bu konuda. Uşak’ta ilk başladık buna çalışan anneler üzerinde. “Şiddet nedir, ne düşünüyorsunuz” diye insanların ellerine bir anket verdik. Bu konudaki düşüncelerini anlamak için. Orada bir panel gerçekleştirdik. Avukatların, psikologların, sosyologların olduğu… Erkeklerin şiddetin ne olduğu konusundaki algılarında da bazı hatalar var. Onlar sadece bunu fiziksel şiddet olarak algılıyorlar. Evet, siz de söylediniz; siyasi şiddet var aynı zamanda. Ben de bunları yakın zamanda yaşadım. Ben 2009 yılında ilk aday olduğum zaman şimdi anlıyorum o zaman neler düşünüldüğünü hakkımda. O zaman meclis üyeliği için en son sıralarda gösterilmiştim. Hiç sesimi çıkarmadım. Ve bu benim için bir başlangıç oldu. Çünkü ben siyaseti seviyorum. Çünkü ben hizmet etmek istiyorum. Yerel yönetimlerde yer almak istiyorum. Hiç itiraz etmediğim halde yerini beğenmeyen arkadaşlar istifa ettiği için ben daha ön sıralara geçince nihayetinde 9. sıraya çıkmış oldum. Ve ben meclise girdim.
Evet işte meclise girerken çalışmaları erkeklerle birlikte yapmaya başladım. Kapıyı çalan ilk siz oluyorsunuz o zaman. Ve 2009 seçimlerini rekorla kazandım. İş meclis kısmına geldi… Tamam güzel…sen şöyle bir otur bakalım dediler. O zaman da oturamıyorsunuz. Sonrasında mücadele o zaman başlıyor. Yani içerde başlıyor. Şu an hala belediye meclis üyesiyim, hukuk komisyonu başkanıyım. Vekillik yaptım. Plan bütçede yer aldım. Kıyı Belediyeler ve Tarihi Kentler Birliği üyesiyim. Sağlıklı Kentler Birliği üyesiyim. Bunlar kavga değil ama belli bir mücadelenin sonucunda oluyor, bıraktığınız an tık diye geriye atılabilirsiniz. Dolayısıyla ilk aday olduğumda da a cesarete bak dediler. Yani bir kadın, Urla… Hani Urla değişik bir yer, farklı bir toplum. Çok cesursun dediler. Bence değilim. Ben bunu bir cesaret olarak görmüyorum. Atatürk bu hakkı bana 1930 yılında vermiş. Yıl gelmiş 2013’e… Türkiye’nin en batısında hala bu tartışılıyorsa esas buna bakmak lazım. Dolayısıyla ben hep çalıştım, hiç sorgulamadım. Ben yapmam gereken her şeyi yaptım. Sadece çalıştım. Ve adaylık süreci belirlendikten sonra da bu sefer sizin üzerinizden değil sizin aileniz üzerinden size yüklenmeye başlıyorlar. “Çok iyi bir kadın, ama…” Hep bir “ama”ları var. “Kocası onu yönetecek… Ailesi şöyle yapacak… Onun bilmem kaç kuşak önce şusu vardı…” gibi…tamamen sizi etrafınızdakilerle değerlendiren bir grup ortaya çıkıyor.
Pervin Mısırlıoğlu : Adaylardan “10 İstek” metnini okudu. “Siz bu maddeleri kabul edip, koruyup kollayacağınıza, yapacağınıza söz veriyor musunuz? Bunlara ekleyecek başka maddeleriniz var mı” dedi
Sibel Uyar : Tek başıma değil, Urla’daki tüm çalışma arkadaşlarımla bu metnin altına imzamı atarım dedi.
Nevin Aytekin : Sizi bir kadın olarak Urla belediye başkan adayı olmanızı kutluyorum ancak Urla’daki olaylarla ilgili CHP Milletvekilimize de aynı soruyu yönelttim ama bir cevap alamadım. Biliyorsunuz HDP seçim bürosunu açmaya çalışırken bize yapılan çok talihsiz bazı saldırılar oldu. Bu herkesin her yerde başına gelebilecek şeyler olabilir…zaten biz bunları göze alarak geldik. Her yerde birileri sizi beğenmeyecek, birileri size karşı çıkacak, birileri sizi protesto edecektir. Sorun orada sizin bir kadın olarak bu şiddete –ki orada 9-10 kişi yaralandı, 2’si ciddi) nedeni ne olursa olsun orada bir şiddet uygulanıyor, birileri yaralanıyor, kimisi ölüm derecesinde, ikisi beyin travması geçiriyor. Bütün bunların arkasından biz bekliyoruz ki, İzmir’de olan tüm partilerden ya da parti yetkililerinden bir geçmiş olsun, bir kınama, bir protesto. Hiçbir şekilde hiçbir partiden bu şekilde bir kınamayı, bir protestoyu almadık. Ama ben Urla chp belediye başkan adayının bir kadın olduğunu duyunca buna daha da çok şaşırdım, daha da çok üzüldüm. Bir CHP belediye kadın adayı ve CHP’li olan kadın aday Urla’da şiddetle ilgili hiçbir şey söylemiyor, hiçbir açıklaması yok. Protesto etmeyebilirsiniz, farklıdır görüşlerimiz illaki protesto etmeniz gerekmiyor ama buna rağmen bir kınama bekliyorsunuz, bunu da görmüyoruz. Daha sonra 2. defa biz tekrar oraya gitmek istediğimizde yine bizim girişimiz engelleniyor. Yine bir sürü taşkınlık, ordan buradan insanlar toplanıyor. Bu arada bir sürü şeyler konuşuluyor ve ben inşallah yanlıştır; şunu duyuyoruz; diyorlar ki CHP belediye başkan adayı propagandaya gittiğinde diyor ki; eğer beni belediye başkanı olarak seçerseniz Urla’ya Kürtleri sokmayacağım.
Sibel Uyar : Bununla ilgili bir kaydınız var mı?
Nevin Aytekin : Ne yazık ki yok, keşke olsa…
Sibel Uyar : Böyle bir şey duyamazsınız çünkü ben ömrü hayatımda, hiçbir zaman, hiçbir yerde……
Nevin Aytekin : Ben karşılıklı konuşmak için demiyorum sadece duyduğumu dile getirmek istiyorum. Bunu ispatlama arzusunda zaten değilim, zaten böyle bir şey söylediğiniz düşünmek bile istemiyorum. Ama şimdi hiçbir kınama olmayınca insan düşünüyor böyle bir şey var mı diye… niye hiç kınama yapmadınız, en azından Urla’da olan bu olayları ben kınıyorum diye…niye böyle bir açıklamanızı hiç göremedik. Bırakın partili olmayı, bırakın bir aday olmayı, bir kadın olarak böyle bir açıklamanızı göremedik. Ben gerçekten merak ediyorum.
Pervin Mısırlıoğlu : peki şimdi soralım…haklı bir soru…
Herkesi kucaklayacak bir başkan olmanız umudunu taşıyan bir endişe.
Aynur Aydın (Kader) : İki askerin ve bir sivil vatandaşın da şiddete uğrayanların şiddete başvurduğunu, sopa ve kazma ile geldiklerini duyduk. Bu da yanlış değil mi?
Pervin Mısırlıoğlu : Müdahale etmeyin Nevin Hanım, karşılıklı konuşmuyoruz. İHD başkanı Ahmet Alagöz söz istiyor. Kendisini dinleyelim, tarafsız bir gözle anlatacağını sanıyorum.
Ahmet Alagöz (İHD) : İlk olaylardan sonra Urla'ya İzmir'den bir STK heyetiyle gittik. (Eğitim-Sen, ÇHD, KESK, İHD, İkMM) Kaymakam, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı, Ak Parti İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanları ile uzun uzun görüşmeler yaptık. Orada CHP, DSP, MHP, AKP vızır vızır seçim çalışmaları yapıyorlar, arabaları, adayları her an ortadalar. HDP’nin de buna hakkı var.
Biz şiddet hangi yönden gelirse gelsin karşısında duruyoruz. Ancak sizler de kendi seçmenlerinize, halkınıza bu saldırganlığı protesto etme çağrısında bulundunuz mu diye sormak istiyorum.
Pervin Mısırlıoğlu : CHP Urla İlçe Başkanı Yusuf Baratalı'ya sizden bazı partililerin de olduğu söyleniyor saldıranlar arasında diye sordum. Kendisi “kesinlikle hayır” dedi. “Biz bu tür saldırıların yanlış olduğunu düşünüyoruz” diye cevap verdi.
Peki onları “tahrik edecek” ne yapıldı, APO bayrağı mı asıldı? Ki asılsa ve bu suçsa onun cezasını mahkemeler verir dediğimde, APO bayrağı ya da başka bir şey olmadığını ayrıca herkes de kabul ediyordu.
Bunun ertesi günü de HDP’liler zaten içeriye sokulmadı. Urla'nın bu imajı sizi rahatsız etmiştir Sibel hanım…
Sibel Uyar : Bakın biz Urla'nın bu şekilde anılmasından hoşlanmadık. Bizler burada birlikte çok mutluyuz. Alevi arkadaşlarımızla yıllardır yan yanayız. Kadın siyasetçi olarak, nasıl bir ana olarak bütün evlatlarımızı kendimizin biliyorsak aynı şekilde tüm siyasetçileri de o şekilde görüyoruz. Dün bir toplantı yaptık odalar, ilçe başkanları, kaymakamın karısı ve daha pek çok kişi ile. Ben cesur bir kadınım. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Yusuf Baratalı gerekli açıklamayı yapmıştır. Bizim hiç kimseden önceliğimiz ya da sonralığımız yoktur. Ben bu eşitliğe inanmış bir kadınım. Bunu tüm samimiyetimle söylediğime inanın. Seçildiğimde de herkes eşit hizmet alacaktır. 10 İsteği gönül rahatlığı ile de imzalıyorum. Teşekkür ediyorum hepinize.
Nevin Aytekin : Kadına şiddeti ve duyarlılığı işlediğimize göre şiddetin bu derece yoğun olduğu ülkede eğer kadınlar aday oluyorsa, bu, şiddeti istemiyoruz anlamına geliyor. Köylere gittiğinizde, orada toplantılar yaptığınızda “Arkadaşlar bu olanlar yanlıştır” demenizi, tasvip etmediğinizi mutlaka anlatmanızı bekliyoruz. Kadın olarak duruşumuz bu olmalı.
Sibel Uyar : Biz orada beraber mutlu yaşıyoruz. İlçe başkanı gerekli açıklamayı yaptı.
Süleyman Eryılmaz ( YSGP) : Hala sizden bir kınama duyamadık.
Sibel Uyar : Her tür şiddeti kınıyoruz.
Sibel uyar imza attı.
Pervin Mısırlıoğlu : Urfalılar, Diyarbakırlılar “Urla'ya gelemeyecek miyiz?” diyorlar. Siz bence şefkatli kollarınızla birleştirici olabilirsiniz. Kimse kendi ülkesinin herhangi bir yerinde turist değildir.
Pınar Türk : (HDP İzmir Büyükşehir Bel. Eş Başkan Adayı) Kadın önceliğimiz var. Kadın partisiyiz biz. Eş Başkan konusu da bu yüzden önemli Kadınların, LGBT bireylerin ya da farklı kimlikteki insanların, herkesin kendini ifade edebildiği bir yönetim tarzı ve herkesin bu kararlara katılabildiği bir sistem düşünüyoruz. Biz kendi ülkemizde bir yere gitmek için kimseden izin alacak değiliz. Er ya da geç haklılığımız anlaşılıyor. Geçmişte ne diyorsak her şey tek tek açığa çıkıyor. Diğer partilerin zaten halka hizmet etmek gibi bir dertleri yok. Şiddet bizim benimsediğimiz bir yöntem değil. Ancak saldırıya uğrarsanız kendinizi savunmak zorunda kalırsınız. Bir hayvana bile saldırdığınızda benzer tepkiyi verecektir. Urla'ya biz Yörük müziği ile girdik. Çünkü ilçelerin özgünlüğünü dikkate alıyoruz. Bu yüzden Ege müziği ile girdik ilçeye, Kürt müziği ile değil. Elbette Urla halkını bu işin dışında tutuyoruz. Cemaat konusunda CHP ve AKP ilişkileri de bizim dediğimiz gibi gelişmekte. 10 istek kabulümüzdür ancak bir ekleme daha yaparak; ana dilde eğitimi projemiz içinde.
Pervin Mısırlıoğlu : Eş başkanlık nedir ve “10 İstek” konusunda ne düşünüyorsunuz?
Pınar Türk : Eş başkanlık yasal bir statüde değil. Ancak Osman Özçelik seçildiğinde ben de eş başkan olarak ve diğer arkadaşlarımızla birlikte kararları alacağız. Yasal olarak Osman Özçelik aday ancak temsiliyet bakımından eşit durumdayız. Kararları hep beraber alacağız.
Ekrem Özten : Ben bir yurttaşım. Aydın Çine’de doğmuş bir insanım. Ülkemde genel şiddetin nedeninin evrensel kültürden yoksun oluşumuz olduğuna inanıyorum.
Pervin Mısırlıoğlu : İtidal, kardeşlik çağrısı yapıldı, teşekkürler.
Barış Özten : Kadına şiddet ya da başka birilerine şiddet gelişmemişliğin işaretidir. Sizler kendi aranızda siyasi çekişmeler yaparken biz gençler işsizlikten yuva bile kuramıyoruz. Esas sorun bu.
Mete Hüsünbeyi : 1915 sayımlarına göre İzmir'de 100 bini aşkın Rum vardı. Levantenler ve … kamusal alan, ortak alan konusunda eskiden daha fazla imkanlar vardı. Yeni, birlikte herkesin sosyal paylaşımda bulunacağı kültürel alanlar yaratmayı düşünüyor musunuz?
Sadece seçime yönelik bir kampanya mı yapıyorsunuz yoksa bu çalışmalarınızı seçimden sonra da seçilmeseniz de sürdürecek misiniz?
Pınar Türk : Elbette, mücadelemiz bu sistemlere karşı sonuçta. Her zaman eşit haklar için ve ayrımcılığa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Aynur Aydın : Size başarılar diliyorum. Gördüğüm kadarı ile eş başkanlar hep kadın. Bu hep böyle mi?
Pınar Türk : Hayır, 14 tane ilçe var, başkan adayları hep kadın. Eş başkanlar hep kadın değil, erkekler de eş başkan adayı. Büyükşehirde Osman Özçelik başkan adayı ama ben de eşit karar verme hakkına sahibim.
Ahmet Alagöz : Siz münferit karar alabilecek misiniz? Kendi sivil toplumunuzda da eşit misiniz?
Pınar Türk : Tabii ki bir erkek benim adıma karar alamaz. Özgür kararlarımızı alabiliriz.
Nuri Karahan (Emekli doktor) : 8 Mart Kadınlar Gününüzü kutluyorum. Emekçi kadınlar hayatlarını verdiler bu uğurda. Rosa Lüksemburg'u ve diğer mücadeleci kadınları saygıyla anıyorum. Şiddetin temelinde zihniyet sorunu var. Evrensel normlar bu konuda neyi gerektiriyorsa onların yapılması lazım. Esas mesele benim için üç hilal ya da CHP’nin 6 oku benim için bir şey ifade etmeyebilir. Ya da Deniz Gezmiş asılmış biri olarak şimdi heykeli dikilmekte. Abdullah Öcalan posteri benim için anlamlıysa bu semboller bir arada durabilecek mi?
Pınar Türk : 80 darbesinin bize empoze ettiği bir şey. Bu yüzden kimse kimseye tahammül edemez durumda. Herkes kendi düşüncesini ifade etmek zorunda. Şiddete teşvik edilmesi, bir ırka ya da bir düşünceye nefret söylemi de bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil.
Nevin Aytekin (HDP Bornova Belediye Eş Başkan Adayı) : Merhaba, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü ben de en içten dileklerimle kutluyorum. Yerel politikaya kadın kimliği ile katılıp, onun içeriğini, dilini ve önceliklerini değiştirmek, kadınların politikaya aktif etkili katılımının demokratik-katılımcı bir politika için gerekli olduğuna inandığım için BORNOVA HDP’den EŞ BAŞKAN ADAYI oldum.
HDP için, kadınların özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesidir. Kadının siyasal-sosyal-ekonomik yaşama katılımının ve temsiliyetinin gelişmesi, bütün toplumun ve siyasetin demokratikleşmesi ile mümkündür.
HDP’de yüzde elli kadın temsiliyet hakkı vardır, fakat bu oranı biz yüzde elli sekizlere çıkardık. İlk defa eş başkanlarla seçime giriyoruz. Başkanımız erkekse eş başkanımız kadın veya tam tersi. İzmir’de on yedi belediye başkanımız kadın.
Bornova’da kadınların katılımıyla kadın meclisleri oluşturmak istiyoruz. Kadınların sorunlarını bu meclisler aracılığıyla çözeceğiz. Kadınların sırtına yıkılmış ev işlerinin toplumsallaşması amacıyla ucuz yemek evleri ve çamaşırhaneler açacağız. Kadınların sokağa ve alanlara çıkmasını engelleyen çocuk ve yaşlıları saatlik veya günlük bırakabilecekleri kreşler, bakımevleri kuracağız. Kadınların kendilerini rahatça ifade edebilecekleri kadın özgürlük evleri kuracağız. Şiddete ve ayrımcılığa karşı kadın danışma ve dayanışma merkezleri kuracağız. Yürüyüş yollarını, alt geçitleri, sokakları meydanları kadınlar için daha güvenli hale gelmesi için durak yerlerini, aydınlatma işlerini kadınlarla beraber düzenleyeceğiz. Kadının ihtiyaç duyduğu her saatte, acil durumlarda kullanabileceği ‘pembe taksi’ gibi taksi hizmetleri sağlanacaktır. Kadınların belediyelerde eşit istihdamını sağlayacağız. Tahsilini tamamlayamamış kadınların tahsillerini tamamlamalarına yardım edeceğiz. Kadının karşılaştığı sorunlarda başvurabileceği ücretsiz iletişim hattı oluşturacağız. Tüm bunları ilçemizdeki ilimizdeki bağımsız kadın örgütleriyle birlikte gerçekleştireceğiz.
İlçemizin havasını fırınlarında yaktıkları yakıtlarla kirleten çimento fabrikalarına karşı hep birlikte çözüm üreteceğiz.
Naldöken ve Doğanlar mahallesinin bazı evlerinde elektrik ve suyun neden olmadığını araştırıp birlikte çözeceğiz.
‘Ağaçlı Yol’u ranta teslim etmeyeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz.
Yoksulların, emekçilerin barınma hakkı için çalışacağız. Üniversite kenti olan ilçemizde gençlerimizin barınma sorunlarını birlikte çözmeye çalışacağız.
Hizmette semt önceliği değil, ihtiyaç önceliği için tüm olanakları kullanacağız.
Belediye hizmet ve uygulamalarında dili, inancı, ırkı, cinsel tercihi nedeniyle bir ayrımcılıkla karşılaşıldığı durumlarda, şikayette bulunabilecek ’Aycımlılıkla Mücadele Birimi’ oluşturacağız.
Bornova’yı engelli dostu bir kent yapacağız.
Kente çocukların gözünden bakacağız. Kenti onlarla birlikte düzenleyeceğiz.
Gezi isyanından öğrendik! Gençler hazır, kenti onlarla birlikte yöneteceğiz.
Yaşlılara insan onuruna yaraşır ve güvenli bir yaşam sunma anlayışı ile çalışacağız.
Kent yaşamında hayvanların da hakkı vardır, onların da belediyesi olacağız.
Süleyman Eryılmaz : Az önce söze girdim ve Urla'da yaşanan linç girişimini saat 12.00’den 16.30’a kadar yaşadığım için buna yeterli tepki gösterilmemesine fazlaca hassa davrandığım için özür dilerim. Urla'da tapu müdürü hariç neredeyse herkes itidal çağrısı yaptı. Çok sıkı güvenlik önlemleri de vardı. Ancak yine de oradaki saldırgan topluluğu dağıtamamaları hayret vericidir. Kaymakam, belediye başkanı, ilçenin parti başkanları hep anons yaptılar.
Belediyelerde çok dilliliğin de sağlanması gerektiğini düşünmekteyiz. Metroda, otobüste ve kamuya açık yerlerde konuşulan dillerin de yer almasını sağlayacağız.
Kadınlarla ilgili olarak, bizim partimizde kadınların aldığı kararları tartışmayız bile. Erkekler konuşamaz bile.
Pervin Mısırlıoğlu : Yani eziliyorsunuz bile?
Süleyman Eryılmaz : Pozitif ayrımcılık isteyebiliriz. Kent merkezindeki otoparkları kaldırmak istiyoruz. Üst geçitleri ve alt geçitleri ile birlikte, kentin tamamını yaşanabilir yerler haline getireceğiz. Hatta AVM’leri kapatıp, oraları erkekleri rehabilite etmek için kullanacağız.
Pervin Mısırlıoğlu : Sayıları kabarık anlaşılan…ancak sığacaklar.
Ama bu AVM’lerden çok yüksek gelir elde ediyor belediyeler. Kimse bu rantı geri çeviremez. Kimse de kapatamaz AVM’leri…
Süleyman Eryılmaz : Bizim rantla ilişkimiz yok. Bu yüzden…
Pervin Mısırlıoğlu : Siz başa geçince rant ilişkiniz de başlayacak ama…
Talat Ulusoy : Hangi çılgın beni AVM’lere kapatacakmış şaşarım. Milletvekilimizin yumuşak, rehabilite edici sesiyle… eğitim şart deyişini kabul ediyorum. Ancak eğitimin içeriği önemli. Bir erkeği en büyük kurtarıcı, tapınılan rol modeller haline getirdiğinizde şiddet bu uçurumla birlikte zaten ister istemez başlıyor. Yani biz erkeği gereğinden fazla öne çıkarınca arkasından da bunlar yaşanıyor. Mesela acaba zengin ve yoksulluk ya da eğitimli eğitimsiz olanların şiddet göstermelerinin oranları neler?
Nevin Aytekin : Eğitilmişlerde ve zenginlerde bu oran daha yüksek bile bazen…
Talat Ulusoy : Erkeklerin bu konu için de danışmanlık alması ve tıpkı arada sırada kontrol edilen sürücülük ya da başka konuda ehliyet sorgulaması ya da testi gibi ara ara kontrolünde yarar var. Ayrıca askerlik meselesi. Askerde zaten gider gitmez erkeklerin saldırganlaşmasını sağlayacak pek çok yaptırım ve tahrik var. Kadınların el birliği ile militarizme ve askerliğe karşı durmaları da çözümün bir parçası olabilir.
Pervin Mısırlıoğlu : Kendinden olmayana davranabilme lisansı almalı erkekler.
Talat Ulusoy : Bu lisansın devamı da kontrol altında olmalı tabii…
Hülya Uslu : Kadına şiddet noktasında, zihniyet değişimi lazım. Akli melikeleri kontrol, insana, hayvana, çocuğa, tüm şiddet eğilimlerine, askerlikte, genelkurmayın üstüne düşenler, çalıştığı ortamlarda, biz dezavantajlı grupsak onlar da avantajlı grup olarak eğitime tabi tutmalıyız. Sadece o değil, ağaca, kuşa, şehire, hayvana şiddet uygulayan anlayışı değiştirmek, dönüştürmek gerek.
Pervin Mısırlıoğlu : CHP Milletvekilimiz Hülya Güven tekrar bizimle.
Hülya Güven : Eğitmin içeriği çok önemli gerçekten de. İzmir'de ilçelerde ve merkezde zaten Bornova Belediye Başkan adayı Nevin Aytekin'in dediği, önerdiği projelerin bazıları yapılmaya çalışılıyor. Elden geldiğince. Kadınların eğitiminin çok önemli olduğuna inanıyorum. Norveç'te bir seyahatimizde, orası kadınların önde olduğu yer biliyorsunuz, Fatma Şahin'le birlikte gitmiştik. Eskiden kadınların evde çocuklarını yetiştirmesinin birinci derecede önemli sanıyorduk ancak şimdi kadınların eğitiminin her şeyden daha fazla önemli olduğunu gördük. % 40 45 civarında kadın vekilimiz var dediler… Kadın bakan sayısı da neredeyse yarı yarıya.
Çünkü yapı bunun üzerine yürüyor.
Sabah ifade edemedim. Tecavüze uğrayan bir kadının her ne olursa olsun hiçbir sebeple o suç hafifletilemez ve hatta asla serbest bırakılamaz. Belediye başkan adaylarının herkese eşit davranması gerek. Ayrımcılık yapmaması gerek.
Ahmet Alagöz (İHD) : İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in bir ifadesi vardı. Kürtlerle Türkler eşit olamaz demişti mecliste ve çok alkış almıştı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Şiddet konusu da bir sistem meselesi değil mi? Bu sistem meselesi ise niçin bu sistemi değiştirmek gerekmiyor. Zihniyet aynı, kadını ezmek noktasında bir değişiklik olamaz o zaman. Kadınların bu özgüvene sahip olması gerek. Ayağa kalkması gerek başka türlü nasıl olacak?
Hülya Güven : Gerçekten ben kendi partimiz için konuşayım. Bizde her görüşten arkadaşımız mevcuttur. Doğru olan da budur. Kendi içimizde tartışmalarımız sürer. Doğru olan da bu, her görüşten insanların olması lazım. Çok alkış alabilir çünkü aynı görüştedirler. Doğuya gittiğimizde bize aynı soruyu soruyorlar. Batıya geldiğimizde de o kişiye Birgül Ayman Güler'e sahip çıkın diyorlar. Bazı şeyler çok abartılıyor. Önemli olan bizim kendi parti politikalarımızdır. LGBT bireyler için de farklı anlayışlar var içimizde. Sonuçta ama onlara da güvence verenimiz var. Partilerin içinde çok farklı görüşler, anlayışlar vardır ve hatta olmalıdır da. O onu söyledi diye suçlanmamalı, kızmamalı, kızdırmamalı. Başkası da başka şey söyleyebilsin zaten. Her görüşün bir destekçisi de olabilir. Partileri de ötekileştirmemek lazım. Bu ötekileştirmeleri ortadan kaldırmamız lazım.
Kadınların neden ayağa kalmadığını soruyorsunuz. Kadın olarak benimsemişler o modeli. Hatta kocamdır, sever de, döver de diyenlere de haklarını öğretmek lazım. Kendisini dövenden ayrılamayan kadının mesleksizliği, ekonomik bir güvenceye sahip olmaması bunu zorunlu hale getiriyor. Bu zihinsel dönüşümü yapmamız lazım. Kadınları uyandıracak olan sivil toplum kuruluşlarıdır. Danışma merkezleri önemlidir gerçekten de. Onların da katkısı ve hatta hükümet üzerindeki baskısı ile çok önlem alınabilir. Boşanmalar arttı deniyor çünkü kadınlar iş hayatında daha fazla yer alınca yaşamlarını kendileri kontrol etmek istiyorlar. Kadına şiddetle ilgili yasa tasarısı hazırlandığında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının web sayfasında günlerce yayımlandı. Kanun taslağı bizim komisyona geldi. Gelen tasarı o kadar alakasız ve bambaşka bir şeydi ki. Ve ben kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonun da bir üyesiyim. (hukuksal bir yaptırımı yok) Ama elbette STK’lar, hukuk komisyonunda tartışıldı, konuşuldu… Şiddete uğrayan kadını suçlu gösterecek bir kanun teklifi idi. Ancak sürekli dile getirilen bazı eleştirilerle son haline geldi yasa tasarısı. 70 madde komisyondan oy birliği ile çıktı, meclise gittiğinde 200 maddeye çıkmıştı. Sabahlara kadar, gece yarılarına kadar süren bu çalışmaların sonucu da ortada.
Ayşe Şen (HDP İl Yön. Kur.) : Kreş açılması konusunda devlet açsın dediniz. Oysa devlet açmıyor
HDP’nin hantallaşmış bu devletin küçük yapılara bölünerek demokratik özerkliği öneriyor partimiz. Doğrudan demokrasi için de yerinden yönetim konumuz ayrılma olarak çarpıtılıyor. Oysa belediyeler bunu yapabilir. Siz de öyle düşünmüyor musunuz?
Hülya Güven : Size bir örnek vereyim; benim gelinim Rus. Kafkaslar tarafında yaşadıkları yere gittiğimizde gördüm, gözlemledir. Ev yapanlar kreşlerini de yapıyorlar. Her yerde ve mahallede Avrupa’da da bu böyle. Kreş için annelerin illaki çalışıyor olması da gerekmiyor. İmece usulü yapılıyor bu.
Nevin Aytekin (HDP Bornova Belediye Başkan Adayı) : Merhaba, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü ben de en içten dileklerimle kutluyorum. Yerel politikaya kadın kimliği ile katılıp, onun içeriğini, dilini ve önceliklerini değiştirmek, kadınların politikaya aktif etkili katılımının demokratik-katılımcı bir politika için gerekli olduğuna inandığım için BORNOVA HDP’den EŞBAŞKAN ADAYI oldum.
HDP için, kadınların özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesidir. Kadının siyasal-sosyal-ekonomik yaşama katılımının ve temsiliyetinin gelişmesi, bütün toplumun ve siyasetin demokratikleşmesi ile mümkündür.
HDP’de yüzde elli kadın temsiliyet hakkı vardır, fakat bu oranı biz yüzde elli sekizlere çıkardık. İlk defa eşbaşkanlarla seçime giriyoruz. Başkanımız erkekse eşbaşkanımız kadın veya tam tersi. İzmir’de on yedi belediye başkanımız kadın.
Bornova’da kadınların katılımıyla kadın meclisleri oluşturmak istiyoruz. Kadınların sorunlarını bu meclisler aracılığıyla çözeceğiz. Kadınların sırtına yıkılmış ev işlerinin toplumsallaşması amacıyla ucuz yemek evleri ve çamaşırhaneler açacağız. Kadınların sokağa ve alanlara çıkmasını engelleyen çocuk ve yaşlıları saatlik veya günlük bırakabilecekleri kreşler, bakımevleri kuracağız. Kadınların kendilerini rahatça ifade edebilecekleri kadın özgürlük evleri kuracağız. Şiddete ve ayrımcılığa karşı kadın danışma ve dayanışma merkezleri kuracağız. Yürüyüş yollarını, alt geçitleri, sokakları meydanları kadınlar için daha güvenli hale gelmesi için durak yerlerini, aydınlatma işlerini kadınlarla beraber düzenleyeceğiz. Kadının ihtiyaç duyduğu her saatte, acil durumlarda kullanabileceği ‘pembe taksi’ gibi taksi hizmetleri sağlanacaktır. Kadınların belediyelerde eşit istihdamını sağlayacağız. Tahsilini tamamlayamamış kadınların tahsillerini tamamlamalarına yardım edeceğiz. Kadının karşılaştığı sorunlarda başvurabileceği ücretsiz iletişim hattı oluşturacağız. Tüm bunları ilçemizdeki ilimizdeki bağımsız kadın örgütleriyle birlikte gerçekleştireceğiz.
İlçemizin havasını fırınlarında yaktıkları yakıtlarla kirleten çimento fabrikalarına karşı hep birlikte çözüm üreteceğiz.
Naldöken ve Doğanlar mahallesinin bazı evlerinde elektrik ve suyun neden olmadığını araştırıp birlikte çözeceğiz.
‘Ağaçlı Yol’u ranta teslim etmeyeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz.
Yoksulların, emekçilerin barınma hakkı için çalışacağız. Üniversite kenti olan ilçemizde gençlerimizin barınma sorunlarını birlikte çözmeye çalışacağız.
Hizmette semt önceliği değil, ihtiyaç önceliği için tüm olanakları kullanacağız.
Belediye hizmet ve uygulamalarında dili, inancı, ırkı, cinsel tercihi nedeniyle bir ayrımcılıkla karşılaşıldığı durumlarda, şikayette bulunabilecek ‘Aycımlılıkla Mücadele Birimi’ oluşturacağız.
Bornova’yı engelli dostu bir kent yapacağız.
Kente çocukların gözünden bakacağız. Kenti onlarla birlikte düzenleyeceğiz.
Gezi isyanından öğrendik! Gençler hazır, kenti onlarla birlikte yöneteceğiz.
Yaşlılara insan onuruna yaraşır ve güvenli bir yaşam sunma anlayışı ile çalışacağız.
Kent yaşamında hayvanların da hakkı vardır, onların da belediyesi olacağız.
Nuran Öztürk Benli (Şair) : 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kendi şiirini okudu. (Yalnız Vardiyam) – Kadın
10 istek imzalandı. Öncesi Sibel Uyar imzalamıştı. Pınar Türk ve Nevin Aytekin de imzaladılar. Hülya Güven de şahitlik imzası attı. Bir örneği de Milletvekiline teslim edildi.
Toplantı bitimi Hülya Güven Suriye'den gelmiş bir ailenin yapmış olduğu baklavayı meclisteki konuklara dağıttı.
ORTAK SONUÇ
Yok.
DEĞERLENDİRME
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 38 izleyici ve gözlemci katıldı.
Kolaylaştırıcılığını gazeteci Pervin Mısırlıoğlu'nun üstlendiği toplantıya 10 sivil toplum örgütü temsilcisi ve 3 medya grubu temsilcisi katıldı. Toplantıda çeşitli siyasi partilerden ve bağımsızlar dahil katılımcı ve gözlemci olarak katkıda bulunan 38 kişi vardı.
SONUÇLAR
Genel konuya ilişkin video gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir küçük Millet Meclisi Hamalı Pervin Mısırlıoğlu E.
İzmir'in 10 İstek metni:
1- Belediye bütçesinin şeffaflaşması, belirli periyodlarla kamuoyuyla paylaşılması; katılımcılık ve hesap verebilirliğin yönetim ilkesi olarak benimsenmesi.
2- Alt yapı ve raylı sistemler başta olmak üzere toplu taşıma yatırımlarının arttırılması; trafik ve otopark sorununun çözümü.
3- Park, bahçe, kütüphane, meydan, vb. gibi kamusal alanların arttırılması.
4- Kentsel dönüşüm ve imar planlarının tartışmaya açılarak ve paydaşların görüşlerine başvurularak uygulamaya konması.
5- Şehir temizliğine önem verilmesi, yeşillendirme çalışmalarının yapılması.
6- Dezavantajlı grupların (kadınlar, gençler, çocuklar, engelliler, LGBT bireyler…) sosyal yaşama katılımı için projelerin üretilmesi, pozitif ayrımcı şehircilik politikalarının hayata geçirilmesi; kadın sığınma evlerinin açılması.
7- Sivil toplumun desteklenmesi, kent yönetimine paydaş kabul edilmesi.
8- Kültürel varlıkların açığa çıkarılması, korunması ve turizmin teşvik edilmesi.
9- Sosyal ve kültürel faaliyetlerinin arttırılması ve desteklenmesi.
10- Yoksulluk ve işsizlikle mücadele; yeni istihdam alanlarının yaratılması.
11- Ucuz ve temiz şebeke suyu.
12- Belediye kadrolarının partizanca değil, niteliklerine göre seçimi.
13- Ana dilde eğitim