YER: BATMAN BELEDİYESİ MECLİS TOPLANTI SALONU
TARİH: 7 ŞUBAT 2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / BÜ Mezopotamya Çok Kültürlülük Topluluğu (İzzettin Ete – Başkanvekili)
2 / Çevre Gönüllüleri Derneği ( Recep Kavuş – Başkan)
3 / Baçet-Der ( Veysi Mercimekçi – Genel Sekreter)
4 / Türkiye Emekliler Derneği ( M. Selim Altunkaynak – Denetleme Kurulu Başkanı )
5 / Din Âlimleri Derneği ( Selim Yılmaz – Genel Sekreter )
6 / Güneydoğu Kadınlar Derneği ( Zeynebe Doğantay – Başkan )
7 / Mazlumder ( Hasan Argunağa – Başkan )
MESLEK ODALARI
1 / Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti ( Nihat Ekinci – YKÜ )
2 / Esnaf Odaları Birliği ( İbrahim Güneş – Sicil Müdürü)
3 / Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti ( Melek Barış – Kadın Komisyonu Başkanı )
4 / BATSO ( Medine Eren – Kadın Girişimciler Komisyonu Başkanı )
SENDİKALAR
1 / Kültür Sanat-Sen (Selim Pilatin – İl Temsilcisi )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Mansur Obut ( Gap Gazetesi İmtiyaz Sahibi )
2 / Leyla Kanat ( Öğrenci )
3 / Sozdar Akgül ( Sağlık Personeli )
GOZLEMCİLER
1 /
KATILAN MİLLETVEKİLİ
1 / Saadet Becerikli ( HDP Milletvekili )
BELEDİYE BAŞKANLARI
1 / Belediye başkanı katılımı olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
1 / Mehmet Ali Aslan ( HDP Milletvekili )
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Cihan Haber Ajansı ( Emrah Kocabey )
MODERATÖR
Cuma Gülcü (kMM Girişimcisi)
KONUŞULANLAR
Selim Yılmaz (Dader): Türkiye’de basın ve düşünce özgürlüğü diye bir şey yoktur. Özgürlük sadece iktidara yakın isen var. Gerisi yalan. İktidara yakın isen adam öldürme dahil her türlü özgürlüğün vardır. İslam Hukuku mezunu biri olarak şunu söyleyebilirim ki; İslami basının hali içler acısıdır. Utanılacak durumdadırlar. Bütün haberleri yalan ve iftira üzerinedir. Bu münafıklıktır. Askeri cunta dönemimde bile ifade özgürlüğü bu kadar baskı altında değildi.
Mansur Obut ( Gazeteci): kMM’leri önemsiyorum ama maalesef katılım çok az. İktidarın basın üzerindeki baskısı inkar edilemez durumdadır. Medya kuruluşlarının aynı zamanda ticari faaliyetleri de göz önüne alındığında bu olumsuz bir etki yapmaktadır. Aynı durum yerelde de söz konusudur. İnsanlar, gazeteciler düşüncelerini rahatça dile getirmiyorlar. Eskiden halk için gazetecilik yapılırdı, günümüzde ise patronlar için gazetecilik yapılıyor. Kimse elini taşın altına sokmak istemiyor. Yasama, yürütme, yargı ve dördüncü güç olarak da basın var. Şu anda hepsi tek bir çatı altında birleşti maalesef.
Recep Kavuş (Çevre Gönüllüleri): 25 yıldır hem gazetecilik yapan, hem de sivil toplumun içinde yer alan biri olarak çok sıkıntılı zamanlardan geçtiğimizi söyleyebilirim. Düşünce özgürlüğünün gelişebilmesi için bütün toplumda tam manasıyla oturması, demokratik bir yönetimin olması gerekir. Bugün bu koşulların olmadığı ortadadır. Her yönüyle olağan üstü bir süreçten geçiyoruz. Hasankeyf konusunda yaptığımız tüm etkinlik, eylem ve çağrılarımızda NTV sürekli yanımızdaydı. Ama Gezi olaylarından sonra yönetim ekibi değişince hiçbir şekilde bu yayınları görmemeye başladık. Yerelde de medya üzerinde aynı baskılar var. Yazarlar olarak biz de yazı yazarken patronlarımızı zor durumda bırakmamaya çalışıyoruz. Aman bizim yüzümüzden başlarına bir şey gelmesin diye düşünüyoruz. Yazı yazanlar sürekli yargılanıyor. İnsanlar kendini güvende hissetmiyor. Seksenli, doksanlı yılları yaşamış biri olarak şunu çok net söyleyebilirim ki, bugün çok daha zor zamanlar geçiriyoruz.
Emrah Kocabey (CİHAN Haber): Bir gazeteci kamuoyunu bilgilendirmekle mükelleftir. Haber ne ise o şekilde verilmelidir. Tırlarla ilgili haberi bir muhabir olarak sonuna kadar destekliyorum. Kimin yayınladığının bir önemi yok. Biriyle konuşurken önce hangi ajanstan olduğum soruluyor. Ona göre konuşmaya başlıyor. Saha muhabiri olarak çokça sıkıntı yaşıyoruz. AA muhabiri iken sırf öğrenci iken cemaate yakın bir yurtta kalmışım diye işime son verildi. 10 Aralık Gazeteciler Günü’nde cumhurbaşkanı, “Basın özgür olmalıdır.” dedi.!!???
Melek Barış (GC Kadın Komisyonu): Demokrasilerde medya olmazsa olmaz unsurlardan biridir. Artık bir şey söylerken defalarca düşünmek zorunda kalıyoruz. Kendimizi ifade edemediğimiz bir ortamda gerçeğe nasıl ulaşabiliriz ki? Şu anda hiç olmadığımız kadar umutsuz ve mutsuz bir ortamdayız. Nasıl çözülür, nasıl ortak nokta bulacağız bilemiyorum.
Nihat Ekinci (GC): Olayları içinde bulunulan koşulların dışında değerlendirirsek doğru sonuçlara varmamız mümkün değildir. Bir darbe ürünü olan seksen anayasası bile basın özgürlüğü vardır diyor. Askeri mantıkla getirilmiş bir anayasayı bile uygulamayan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Ama basın özgürlüğü konusunda sadece iktidarı da suçlarsak yine eksik kalmış oluruz. Doksanlı yıllarda ne bu iktidar vardı, ne de şimdi ki havuz medyası ama o zaman da şimdiden pek farklı bir durum yoktu. Basın mensupları olarak korkuyoruz. Korktuğumuz için gerçekleri yazmayabiliriz ama saldırmak zorunda, ya da yalan yazmak zorunda değiliz. Basın bugün temel ilkeleri bir kenara bırakmıştır ve bunun gerekçesi olarak da vatan millet Sakarya edebiyatı yapmaktadır. Hükümet diyor ki ben olağan üstü şartlarda yönetiyorum, o nedenle istediğimi yaparım. Dediklerimi yaparsan seni korurum, yapmazsan sonuçlarına katlanırsın deniliyor. Bu sıkıntı en temelde siyasilerin üsluplarını değiştirmeleriyle başlar.
Medine Eren ( Batso Kadın Girişimciler): Bütün söylenenlere katılıyorum. Bütün ülke üzerinde bir korku psikolojisi var. Kimse düşüncelerini net olarak ifade edemiyor. Bu hayatın her alanına sirayet etmiş, yaptığımız işlerde bile bununla karşılaşıyoruz. Büyük bir ayrıştırma politikası var. Hükümete yakın basın organlarına yönelik bir ayrımcılık var. Numan Kurtulmuş diyor ki, bize yakın medya organlarına neden dokunalım ki? Böyle bir açıklama olabilir mi? Normal gazetecilik görevlerini ifa edenler tutuklanıyor. Kendi düşüncemi rahatça dile getiremiyorsam ben bu ülkede neden varım ki? İdealist bir yapım var ama her yönden kısıtlanıyoruz.
Selim Pilatin (Kültür Sanat-Sen): Bir yıl öncesine kadar durum çok daha farklı ve iyiye doğru giderken bugün gelinen noktada her şey çok kötü bir hal almıştır. Dolmabahçe mutabakatı ile başlayan süreçte her geçen gün daha kötüye gidildi. Basın özgürlüğü olmadığı için neden bu hale gelindi bilmiyoruz. Devlet başkanı ve halife Hz. Ömer’i tüm toplumun önünde eleştiren, uyaran bir halk topluluğu vardı. Ve bu uyarılar, eleştiriler karşısında gerekli olgunluğu gösterebiliyordu Hz. Ömer. Bugün gelinen noktada o özgürlüğün yanına bile yaklaşamıyoruz.
Hasan Argünağa(Mazlumder): Vekil müvekkil buluşmalarında milletvekilini aramızda görmek sevindirici ve olumlu bir gelişmedir. Düşünce ve ifade özgürlüğü üzerine Mazlumder olarak hazırladığımız bir rapor var. Raporda yapılan ihlaller belirtildi. Genel olarak düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığını görüyoruz. Mevcut anayasaya göre vardır ama ne yazık ki hem günümüzde hem de diğer dönemlerde bu kısıtlanmıştır. Ak Parti ilk döneminde Ab uyum yasalarıyla birlikte çok olumlu adımlar atmış, çözüm sürecinde de güzel bir hava yakalamıştır. Eskiye nazaran ciddi adımlar atılmış, bu bizi umutlandırmıştı. Fakat çözüm süreci bittikten sonra, OHAL i yaşamış biri olarak diyorum ki, şu an ohal den daha kötü bir durumdayız. Akademisyenlerin bildirisini okudum. Bildiride bir yanlışlık yoktu. Evet, eksiklikleri vardı, tek taraflıydı ama onlara yapılanları doğru bulmuyorum. Eğer suç unsuru var ise bunun gereğini zaten yargı yapar. Vatan haini değillerdi. Medyadaki en büyük açmaz ise patronların içine girdiği ticari kazanç kaygısıdır. Medya patronlarının rant işlerinin içine girmemesi gerekiyor. Stk ların dik durması ve haksızlıklara karşı durması gerekiyor.
İzzettin Ete(Batman Üniversitesi MÇKT): İktidarların kendi düşüncelerine göre toplumu yönlendirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Medya patronları diye bir kavram oluştu maalesef. Para kimdeyse güç de onda oluyor. Anayasanın 26. maddesinde özgürlük var diyor ama sonrasında eklenen ama ile hepsinin önü kapatılıyor aslında. Basın kamuoyunun vicdanıdır. Prangaları başkasının elinde olan basın gerçekleri yazamıyor. Yerelde de basından doğru bilgi alamıyoruz maalesef.
Saadet Becerikli (Milletvekili): kMM’leri önemsiyorum, şimdiye kadar katılamayışım yaşanan sıkıntılı süreçlerden dolayı vakit bulamamaktan kaynaklıydı. Demek ki bundan sonra daha dikkat etmem gerekecek. Ülkede her dönemde insanlar üzerinde baskılar olmuştur. AKP’nin ilk dönemlerinde olumlu adımlar atılmış gibi görünse de aslında yapılan tüm yasal değişiklikler daha sonra çıkarılan genelgelerle işlevsiz hale getirilmiş değişen bir şey olmamıştır. Bunu bizzat İHD’de yönetici iken yaşadıklarımdan biliyorum. Bir de şimdi havuz medyası diye bir şey çıkmış. Her yönüyle problemli durumdalar. Ya bizden olursunuz ya da başınıza gelmeyen kalmaz zihniyeti var. Kaçak elektrik ile ilgili bir açıklamam oldu onu bile o kadar çok çarpıttılar ki hayret ediyor insan. Can Dündar ve Erdem Gül ajan suçlamasıyla yargılanırken, bir mafya babası düşünce özgürlüğünden fazlasıyla yararlanabiliyor. Koruma isteyen akademisyenlere kafana sıkarım denilebiliyor. Doğan medyası bir dönem kafa tutmaya çalıştı ama onların da başlarına öyle işler getirildi ki, onlar da biat etmek zorunda kaldı. Aydın Doğan bir mektup yazdı. Buna rağmen yine de yaranamadı. Doğruları yazmak isteyenler hep bir tehdit olarak görülüyor. Öyle bir hale geliyor ki ülke, şayet düşündüklerini gerçekleştirebilirlerse idamı bile getirmeyi düşünüyorlardır. Ekvator gibi bir ülkede bile yaşananlara baktığımızda kendini hangi noktada gördüğünü ve ne duruma düştüğünü rahatlıkla görebiliriz aslında. Aslında doksanlı yıllarda basın ve stk lar biraz daha dik durabilseler, doğrulardan yana tavır alabilselerdi bugün çok daha farklı ve iyi noktalarda olabilirdik. Batman yerelde çok güçlü bir yerel basına sahiptir. Bunun barış yolunda olumlu bir şekilde kullanılması gerekir. Bazı konuları ulusal basına taşımak gerekiyor. Ülkeye diktatörlük geliyor değil gelmiştir. Her şeye rağmen düşüncelerimizi dile getirmekten korkmamalıyız.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 /
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
100 civarı sivil toplum kuruluşu ile iletişime geçildi. E-mail ve telefonlarla bilgilendirmeler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Vekiller ile telefon, mail ve Ankara hamalları aracılığıyla iletişime geçtik.
MEDYA İLE
30 civarı basın temsilcisi ile e- mail yolu ile iletişime geçildi. Toplantımız öncesi ve sonrasıyla yerel medyada haberleştirildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ve telefon ile katılımcılarla iletişim kuruldu.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Batman kMM Hamalı Cuma Gülcü
Raporlama : Cuma Gülcü