YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 06 Aralık 2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Zeynel Abidin Vakfı (Erdoğan Ünverdi)
2 / Ali Dede Kültür Vakfı (Alaatin Günaydın)
3 / Barış Meclisi (Hasan Doğan)
4 / Sakatlar Derneği (Ali haydar Koyun)
5 / Toplum Gönüllüleri Birliği (Sinan Oral)
6 / Hacı Bektaşı Veli Kültür Vakfı (Hasan Meşeli)
7 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
8 / İnsan Hakları Derneği (Hüseyin Koğu)
9 / İmam Hatip Derneği (Mustafa Baştürk)
10 / Şeyh Hasan Derneği (Aydın Gültekin)
11 / Kamberiye Alevi Bektaşi Derneği (Adnan Kaçan)
12 / Sürgülüler Derneği (Mehmet Sevim)
13 / Malatya Alevileri Eşit Yurttaşlık Derneği (Vahap Altunok)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Hakkı Yiğit
2/ Enver Bakır
3/ Fahrettin Tuncel
4/ Asım Demirkök
5/ Hamza Doğuç
6/ Hasan Şahin (HDP)
7/ Gönül Öztürkoğlu
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok.
MODERATÖR
Eşref Doğan-Cem Vakfı Başkanı
KONULAR
GENEL KONU: Alevi Açılımı
KONUŞULANLAR
1 / Eşref Doğan Malumunuz son günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Alevilerin tabiri caiz ise gasp edilmiş haklarının verilmesine yönelik ve oy birliği ile aldığı karar Türkiye’nin gündemini meşgul etmektedir. Hangi kanal açarsanız açın muhakkak ki buna yönelik bir konuşmaya rastlıyoruz. Asıl mesele İzzettin Doğan Hocamızın da belirttiği gibi, Merhum Turgut Özal, döneminde başlamak üzere dönemin Başbakanları ile, Cumhurbaşkanları ile, siyasi parti liderleriyle özellikle paylaştığı bir konu vardı; “avrupalı bizlerden daha mı akıllı, bizden daha mı zeki, bizi bizden daha fazla mı seviyor ki biz bir takım meseleleri kendi aramızda çözmek var iken, bizi Avrupa Mahkemelerine yönlendirmeye mahkum ediyorsunuz” ve de mahkum edildik üzülerek söyleyeyim. Yapılan talepler insan hakları açısından temel yurttaşlık ve eşitlik açısından gayet masumane taleplerdi. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dini İslam’dır yüzde 99’u Hanefi Müslüman olan bir İslam ülkesidir, ve hatta şafi kardeşlerimizin dahi ismi geçmiyor. Anadolu tarihini iyi incelemek gerekiyor; 1071 Anadolu’nun İslamiyet’e kapılarını açtığı resmi savaş olarak bilinir. Elimizdeki belgelere göre Dersim aşiretleri ile beraber Anadolu’ya gelişi, Rumi 407’dir. Malazgirt savaşından aşağı yukarı 80 -90 sene evvel ki bu da 980 senelerine tekabül ediyor. Alparslan’ın güçleri birden bire bir Malazgirt savaşını kazanarak , Ege Kıyılarına kadar gitmediler. Elbette ki bunun bir alt yapısı var ve bu alt yapısının özünde de Alevi aşiretlerini görürüz. Şimdi gelelim Osmanlının Kuruluşuna Osman beyin İtalyan tariflerindeki ismi Kızıl Bölüklü, yani kızıl başlıklı Osman beydir bunu bize öğretmezler ama. Yani Osman Bey Türkmen olsaydı ne olurdu, olmazsa ne olurdu büyük her zaman büyüktür. Osmanlı ‘nın kuruluşunda da Alevi geleneği vardı. Bu yapı Yavuz Sultan Selim dönemine kadar geliyor. Bugünkü alevi-sunni çekişmesi veya siyasi otoritenin Alevileri özellikle dışlamaktaki ısrarı bir tarihi gerçeğe dayanıyor. Şii/Alevi, safevi savaşını cihad olarak değerlendiren fetvalar vardır. Biz burada bir azınlık değiliz, biz bu ülkede kiracı değiliz, biz bu ülkede ev sahibiyiz tapuları da cebimizde, kimse de bizleri kiracı konumuna düşürmeye çalışmasın.
2 / Hasan Meşeli Türkiye’mizde milyonlarca alevi kardeşimiz var. Alevilerin malasef dinsel,siyasal ve kültürel açıdan dağlar kadar sorunları var. Doksan bir yıllık cumhuriyet hükümetleri döneminde alevilerin bu acil sorunları bir türlü bir meşru platforma oturtulamamış, aleviler ancak seçim dönemlerinde hatırlanmış ve bir takım vaatlerle oyları alınmış ve seçim bittikten sonra verilen vaatler unutulmuştur. Yakın tarihimizde sayın Recep Tayyip Erdoğan başbakanken yedi tane alevi çalıştayı yapılmıştır. Bu toplantıların dördüne katıldım. Bu toplantıların sonucunda ne yazık ki aleviler hüsrana uğratıldı, demokratikleşme adı altında akil insanlar heyeti toplantıları yapıldı bunlar da bir sonuç vermedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi ne yazık ki bu soruna çözüm bulamıyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çözüm buluyor. Bu Türkiye açısından son derece düşündürücü ve üzücüdür, bizim açımızdan da sevindiricidir. Aleviler dokuz tane haçlı seferine katılmış. Alevilerin bu insani hizmetleri Anadolu Selçuklu döneminde Gazi Mustafa Kemal döneminde Alevilerin yaptıkları bu hizmetler unutulmuş ve gündeme getirilmemiş. Osmanlı devleti kurulurken Osman Gazi’nin Bursa’yı fethinde Hacı Bektaşi velinin kardeşi Abdal Musa Bursa’nın alınmasında büyük kahramanlıklar göstermiş. 1326’dan sonra Orhan Gazi döneminde kurulan yeniçeri ordusuna Hacı Bektaşi Veli’yi Osmanlı pir kabul etmiş. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında Aleviler büyük hizmet vermişler. Aleviler bu kadar vatanına,milletine bağlı ve büyük hizmetler vermişler. Ama ne hazin ki bir safevi Şah İsmail meselesinde Şeyhülislamlar vicdansızca fermanlar vermişler. Aleviler şunları istiyor;Cemevleri ibadet yeri kabul edilsin ve bütçeden makul bir pay verilsin, din dersleri zorunlu değil isteğe bağlı olsun.
3 / Hasan Şahin Alevilerin bu ülkede talepleri gayet doğal ve insani. Aleviler yaradılışlarından dolayı ve getirdikleri kültürün parçası olmak ve bu kültüre sahip çıkmak için bu davanın peşinde olmuşlardır. Ama ne yazık ki Yavuz döneminde bir kırılma anı vardır;tüm Anadolu hızla sunnileştirilmiştir ve bu inanç ve etnik köken üzerinden yapılmıştır. Bu durum günümüze kadar gelmiş, Cumhuriyet dönemi alevilerin en çok savundukları dönemdir. Oysa bu döneme baktığımızda Alevilerin kesinlikle itibar görmediklerini temsilde adaletten anlıyoruz. Bugün alevi vali, kaymakam, hakim bulamazsınız. Bu ülke temel taşlarını şöyle örmüştür; devletin inancını sunni islam, etnik yapı Türk’tür gerisi teferruattır. En çok oy verdikleri Cumhuriyet halk partisinde bile alevi sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. İktidarın on iki günde çözeceği sorun on iki yılda çözülememiştir. Temsilde yokuz ve bizi şiddetle sünnileştirme baskısına maruz bırakıyorlar. Alevilerden çok sunnilerin alevi haklarını savunmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü alevilerin hakkı yeniyor. AİHM kararlarından bir şey çıkacağını zannetmiyorum ancak alevilerin şu kararlı duruşu mutlaka göstermelerini bekliyorum; aleviler seçimde tavır koymalı sandığa gitmemelidir. Kendilerinin oy deposu olmadıklarını göstermeliler ancak böyle varsayılan bir kitle oluruz.
4 / Enver Bakır Aleviliği İslam içinde görüyorum ve öyle değerlendiriyorum. Peygamber Efendimizin öldüğü gün Anadolu Alevileri kaybetmiştir. Orda Ehl-i Beyt kaybetmiştir, hazreti Hasan ve hazreti Hüseyin kaybetmiştir, Osmanlıda Yavuz’un karşısında Şah Hüseyin kaybetmiştir, Cumhuriyet dönemind e kökten yok sayılmıştır. Alevilerin haklarının ateistler tarafından gaspedilmediğini iyi biliyoruz, başka dinler tarafından da gasbedilmedi, alevilerin hakları bugün kendisine sunniyim diyen bana göre Emevi zihniyetini temsil eden zihniyetler tarafından gaspedilmiştir. Bizler eşit yurttaşlar olarak temsil edilmek istiyoruz. Çoğunluk üzerinden değil yurttaşlık üzerinden hak talep edeceksin. Birbirimize saygı duyacağız, birlikte yaşayacağız ama ayrı olarak duracağız.
5 / Erdoğan Ünverdi Türkiye’nin çözmesi gereken üç ana sorunu var;birincisi Alevi sorunu, ikincisi Kürt sorunu, üçüncüsü de azınlıklar sorunu. 1923’te Cumhuriyeti kuranlar ne yazık ki çoğulcu demokratik bir yapı yerine tek din,tek millet ve tek devlet biçiminde oturtarak farklılıkların demokratik hakları konusunda çok da cömert olmamışlar. Bu tekcilik anlayış büyük acılara sebep olmuştur. Devlet bir tarafı tutarak bir tarafta olur gibi yaparak diğer tarafı görmemesi toplum içerisinde çeşitli kavgalara neden olmuştur. Farklılıkların her talebi ülke bölünür anlayışıyla evrensel hukuk kuralları yerine daha çok askeri yöntemlerle çözme anlayışı gelişmiştir. Türkiye 2004 yılında AB sürecine dahil olmak isteyince bu gerçeklerle yüzleşti. Devlet kendi iç hukukunu düzeltmek için çeşitli çalışmalar yaptı. Ancak tekçi anlayışa göre devleti tekrar dizayn etmeye çalıştı. Demokratik bir anayasa yapılırsa yetmiş altı milyon bu anayasadan kaynaklanan haklarını aldıkları zaman bu sorunlar olmayacaktır. Alevilerin iki talebi var;bir eşit yurttaşlık talebi bir de Cemevi talebi diğer talepler de bunları tamamlayan talepler. Bir yerin ibadethane olup olmayacağına mahkemeler karar veremez ancak o inanca sahip insanlar karar verebilir. Temel insan hak ve özgülükleri üzerinde pazarlık olur mu,çalıştay olur mu? Devletin çok samimi olduğunu sanmıyorum. Bu bir insan hakkı sorunudur. Alevilerin her türlü hak talebi sunniliğe karşı olarak algılanıyor. Cemevleri aleviler için bir ibadethanedir,bizim bir yerin ibadethane olarak rol biçme hakkımız yoktur. Bu bir hak ve özgürlük mücadelesidir.
6 / Hasan Doğan Azınlık kavramı ,birinci dünya savaşı sonrasında daha çok Lozan antlaşmasıyla söz konusu edilmiştir. Ogünün koşullarında birilerini sınırlamak için yapılmıştır. Kürtler,aleviler ve anadoluda yaşayan birçok ulus bu azınlık kavramının içine sığmamıştır. Bu coğrafyada yaşayan hiçbir kesimi temsil etmeyen bir kavramdır. Alevi sorunu tarihten gelen ve çok zor bir sorundur. En zor tarafı onu doğru tartışabilmektir. Öncelikle Aleviliğin tarih içindeki yerini bilmemiz gerekiyor. Çünkü Anadolu aleviliği Şia ile örtüşmüyor. Cumhuriyet döneminde laikliğe dört elle sarınılmıştır ama laikliğin Türkiye’ye getirdiği kurumların başında diyanet işleri başkanlığı gelmektedir.. Alevilik doğru tartışma zeminine çekilirse hukuku oluşacaktır. Demokratik özerklik sistemi içinde herkesin hakkı verilecektir.
7 / Asım Demirkök Bir inancın diğer inanca, bir kimliğin diğer kimliğe karşı duruşu hangi tarihte başladı? Devletin ortaya çıkışıyla inançlar ve kimlikler devletin istediği şekilde biçimlenmeye başladı. Farklı inanç ve kimlikler ulus devlette tekleşmeye başlıyor. 21. Yüzyıla girerken bilim ve teknoloji gelişti ve ilerledi kimliklerin hepsi baskı uygulayan ulus devletleri aşarak gün yüzüne çıktı. Aleviler “biz neden inançlarımızı yaşayamıyoruz” demeye başladılar. Eğer bir inancı diğer inanca bir kimliği diğer kimliğe karşı devletin şimdiye kadar yaptığı gibi karşı karşıya getirirsek ve her birimizin kendi acılarını diğer acılara karşı gösterirsek burdan çıkışımız olamaz. Devletin örgütlenme biçimini anayasa belirler. Bizim yapacağımız şey devletle yapacağımız o toplumsal sözleşmeyi her bir inanca ve kimliğe sahip topluluklar bir araya gelip ortak taleplerde bulunmalıyız. Herkes orda temsil edilmelidir. Hiç kimsenin diğerinin ritüellerini engellemeye hakkı yoktur. 90 yıllık devleti değiştirmek ve dönüştürmek zorundayız. Maraş, Malatya ve Sivas’ta olduğu gibi o kadar acılar yaşandı ki bunun müsebbibi devlet dediğimiz varoluşun kendisidir. Tek çıkışımız anayasayı değiştirmektir.
8 / Aydın Gültekin Şu an gelinen noktada biz Avrupa’yı arkamıza alarak haklarımızı alacağız. Yalnız rahatsız olduğumuz ciddi bir sıkıntı var o da şu;bizim islamın içinde olmadığımıza dair söylentiler. Yapılan çalıştaylarda bizim aramızda sorun olduğu için süreç bu kadar uzuyor. Tüm dünyadaki ibadetlere baktığımız zaman Allah “tüm yeryüzünü mescit yaptık” der. Bütün her yer bizim için ibadethanedir yeter ki biz tek ses olalım.
9 / Mehmet Sevim Biz beşyüz yıllık bir sorundan bahsediyoruz, tarihin de bize dayattığı bazı şeyler var. Bugün bu tartışmalar biten ulus devletin ve yeni doğumun sancılarıdır. Tarihi arka planı topluma anlattığımızda alevi sunni arasındaki ön yargıların kırılacağını ve daha kabul edilebilir ortak noktaların çoğalabileceğini düşünüyorum. Çünkü biz tanımadığımız şeyin düşmanıyız ve cahiliyiz. Sivil toplum örgütlerinin rolü çok önemli ve sivil toplum örgütlerinin bunu iyi anlatmaları gerekir. Önemli olan toplumun iç barışının sağlanmasıdır yoksa devlet hakları verdiğinde sorun bitmiyor. Anadolu coğrafyasında farklı inanç grupları yüzyıllarca birarada yaşayacaktır buna inancım tamdır.
10 / Mustafa Baştürk Allah insanları yaratırken onları yeryüzünün halifesi kılmıştır. İnsanların birbirlerine kötülük yapmaları kötü tarafta yer almaları, iyilik yapmaları da iyi tarafta yer almaları demektir. Alevilerin hak ve menfaatlerini tabi ki alevi kanaat önderleri dile getirmelidir. Farklılıklarımız bizim güzelliğimizdir. Cumhuriyet kurulurken Diyanet İşleri başkanlığının kurulması ve dini kendi tekelinde tutmakla insanları aslında kendi dinlerinden uzaklaştırmak istemişler. Burda hem alevi kardeşlerimiz hem de dini yaşamak isteyen müslüman kardeşlerimiz de sorunlar yaşamışlar ve karşı karşıya gelmişler. Aslında din işleriyle devlet işleri devlete bırakılmaz, vakıfların yapması gerekir. Yeni anayasayı iyi yaptığımızda bu sorunu aşabiliriz ama yapamazsak problem devam eder. Din dersi zorunluysa alevilik de zorunlu olsun ve derslere girsin, serbest de bırakılacaksa bırakılsın. Birbirimiz kırmadan dökmeden bir arada yaşayabiliriz.
11 / Hakkı Yiğit AİHM kararının alevi kesim tarafından sevinç yerine üzüntüyle karşılanması çözüm arayışının ne denli önemli olduğunun göstergesidir. Keşke kendi haklarımızı kendimiz kimseye eyvallah etmeden kardeşçe verseydik. Dersim olaylarında gazetelerde “çapulcular” diye bir manşet vardı demek ki değişen bir şey yok. Devletin resmi elinden gelen dindarlığa sığınmadığımız gibi devletin resmi elinden gelen alevilikte de Allah’a sığınmamızı beklerim. Çünkü inanç devletlerin resmi eliyle değil gönül ve imanla olur, sivil toplumun işidir bu da. İnsanlar haklarını talep eder karşı taraf da bunu bir lütuf olarak veriyorsa bunu kabul etmek de insanın izzetine ve gururuna dokunur. Hak temelli olarak soruna bakmamız gerekir. Herkesin inandığı şekilde yaşama hakkı vardır. Çalıştaylar olduğu zaman çok ümitlenmiştim iki toplantıdan sonra ümidim kırıldı nedeni de şu diyanet işleri başkanlığında alevi-bektaşi kaynakları basılmıştı. Diyanetin cami imamları ve cem evlerindeki dedelerimize bu külliyatlardan dağıtılması gerekirdi oysa bu yapılmadı. Açılım yapılıyorsa bu konuda adım atılması gerekirdi. Siyasi arayıştan öte toplumsal arayış önemli merkezden değil tabandaki yansımaları çok daha önemli.
12 / Sinan Oral Bugün Aleviliği tartıştığımızda ölçüt alacağımız en üst makam Ehl-i Beyt’tir, hazreti Hüseyin’dir, hazreti Ali’dir. Ebuzer Gıffali’ni Şam valisine gösterdiği tavrı biz bugün hakkımızı alanlara karşı gösterdiğimizi zannetmiyorum. Hazreti Hüseyin’in oraya gittiği zaman “senin kazanma şansın yok” dendiğinde “ben de biliyorum ama eğer ben de gitmezsem bugün yeryüzünde hakkı savunacak kimse kalmaz” dediğini biliyoruz. Cumhuriyet döneminde tekke ve zaviye kanunuyla birçok kesimin hakkı gaspedilmesine rağmen bugün cemevlerinde Atatürk’ün fotoğrafı var. Bu tavırla alevilerin haklarını nasıl gaspettiği konusunda ciddi bir duruş sergilememiz gerekiyor. Çalıştayların bu kadar uzaması bu duruşun bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir mi?
13 / Adnan Kaçan Kur’an da bir ayet var diyor ki; “öncelikle adaletli olunuz, iyilik yapınız, akrabaya ve eşe dosta yardımcı olunuz”. Biz herşeyden önce insan haklarına saygı,demokrasi,özgürlükler, evrensel hukukun her zaman yanında olmalıyız. Kur’anı, efendimizi, Ehl-i Beyti ne kadar anlamışız? Bir tek aleviler değil herkese saygı duymak gerekir yoksa İşid gelir bir gecede herşeyi talan eder.
14 / Hüseyin Koğu Bize yakışan; devlet baba biz evladız, Avrupa’dan gelen herhangi bir şey bize yakışmaz. Yalnız, bir baba hergün evladına zulmederse, hiçbir hakkını ve hukukunu vermezse isyanlara teşvik eder. Sivas katliamından beraat edenlere” hayırlısı buymuş” diyen bir cumhurbaşkanına da sahibiz. Bizi cumhuriyet bekçisi diye süreki kullandılar ama cumhuriyetin nimetlerinden faydaladırmadılar. Camilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve cem evlerine hiçbirşey yapmayan bir sisteme mahkumuz. Dünkü zihniyet bizi tanımıyordu bugünkü tanımaya çalışıyor ama benim cemevime cümbüş evi diyebiliyor. Sunni kardeşlerimizin ,alevi sorunu kendi sorunuymuş gibi dile getirmesi lazım. Çalıştaylar yapıldığı dönem bu hükümet daha fazla oy almıştır veya Kürt sorununu konuştuğında daha fazla oy almıştır yani bir oy kaybı söz konusu değildir. Ne zaman kışkırtıcılık yapılmışsa kan dökülmüştür. Bugün yapılanlaın iki boyutu vardır;birincisi kürt halkının hakkını vermemekle alevileri içinde bölmeye çalışmıştır. Yıllarca bu baskı ve zulme rağmen, alevi ocakları ve dedeleri içeri atılmasına rağmen alevilerin yolu doğru düzgün devam ediyordu
15 / Vahap Altunok Tarihimizde daima ayrışmalar veya azınlıklar/çoğunluklar diye bölünmeler olmuştur. Asıl sorunun biraz da kendimizde olduğuna inananlardanım. Alevinin de bir müslüman olduğunu tüm dünya biliyor. Çalıştayların kararlı bir şekilde yürütüldüğünde, birlikte yapıldığında iyi şeyler olacağı kanaatindeyim.
16 / Alaattin Günaydın Kullanacağımız dil çok önemlidir diye düşünüyorum. Dinden önce dil eğer dil birleştirici olursa herkes birbirini anlamaya çalışırsa be herkes ortak dili konuşabilirse sorunlar o zaman azalır. Cemevleri yasallaşmadığından dolayı bir araya gelmemiz bile mümkün olmayabiliyor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Görüşme, email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
30 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet ettik.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM Girişimcisi