Yer : Eğitim Hakları Derneği
Tarih : 06.11.2010
Katılımcılar:
Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Sivrihisar Eğitim Vakfı (Sev)(Naci Şakar- Başkan)
2.Arama Kurtarma (Eskut)(Mahmut Makas- Başkan)
3.Erkek Kadın Hakları Derneği (Erkader)( Halil Sevindi- Başkan)
4.Eğitim Hakları Derneği(Pelin Yalçınoğlu-Eş Başkan)
5.Saray Ören Köyü Kültür Yaşatma Derneği(Tevfik Demir-Yönetim Kurulu Üyesi)
Meslek Odaları
Sendikalar
1.Disk Emekli Sen(Suat Başaraner-Şube Başkanı)
Kanaat Önderi, Bireyler ve Diğer Katılımcılar
1.Halit Demet (Son Haber Gazetesi )
2.Meryem Yurdakul (Emekli Edebiyat Öğretmeni)
3.Meral Gürbüz (EHD-Yönetim Kurulu Üyesi)
4.Basri Özgür (EHD-Yönetim Kurulu Üyesi)
5.Nurettin Aldemir (EHD)
Katılan Milletvekilleri:Katılan yok.
Belediye Başkanları:Katılım yok
Mesaj Yollayanlar:
Beytullah Asil(MHP)
Burhan Sakallı (Odunpazarı Belediye Başkanı mesaj ve büyük bir çelenk gönderdi)
Moderatör:Davet edilmedi
Gözlemciler:Katılım yok
Medya:
1.Sakarya Gazetesi
2.Sonhaber Gazetesi
3.İki Eylül Gazetesi
4.Milli İrade Gazetesi
5 İstikbal Gazetesi
Konular:
1.Genel Konu Türban ve Kamusal Alan
2.Yerel Konu Ekmm
Konuşulanlar:
Suat Başaraner: Başörtüsü halkın sorunu değildir. Zaman zaman siyasilerin ürettiği bir sorundur. Siyasi rant için kullanıyorlar. Bugünlerde bu sorun siyasi çıkarlar uğruna kullanılıyor. Halkın daha başka sorunları var. Yoksulluk, işsizlik en temel sorundur.
Basri Özgür: Soruna hak ve özgürlükler açısından bakmak gerekir. Başörtüsü ile ilgili yasaklar kalkmalıdır. Siyasiler gerçek anlamda sorunun çözümünü istemiyor. Bu sorunu kendi açılarından kullanıyorlar. Halkın çoğunluğu sorunun çözümünden yanadır. Çözüme karşı duranların kaygıları ve korkuları var. Kendi hak ve özgürlüklerinin tehdit edileceğini düşünüyorlar. Özellikle Alevi yurttaşlar kendi hakları açısından endişe ediyorlar. Dünden bu güne hakları gasp edilen Alevileri anlamak gerekiyor. Buna rağmen sorun çözülmelidir.
Naci Şakar: Kadınlar bizim için kutsaldır. Onlar annedir, anne adayıdır. Başörtüsü sorununda siyasi çıkarları var. Kadınları siyasi çıkarlar için kullanıyorlar. Biz üç kuşağız ailede. İlk kuşak başörtülü, diğerleri değil. Kimse kimseyi sorgulamıyor. Ülkede bu kadar sorun varken bu konunun sorun haline getirilmesi beni üzüyor. Yaratılan bu sorun bizi ilgilendirmemelidir.
Meral Gürbüz: Sorun, kıyafet ve inanç özgürlüğünün bir parçası olarak ele alınmalıdır. Elbette inanç özgürlüğünün tamamı değildir. Dinsel baskılar, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri de inanç özgürlüğü bağlamında ele alınmalıdır. Kamusal alanın sınırları kesin olarak çizilmemiştir. Sosyal bilimciler belki daha yetkin tanımlamalar yapabilirler. Kamu otoritesinin olduğu yerler bağlamında ele alındığında ayrımcılık kaygısı duymamak mümkün değildir. Bu ayrımcılığın her iki yönü de olabilir.
Halit DEMET: Sorunun ülke gündeminden kalkacağını sanmıyorum. Çözüme çaba harcayanlar var ama Cumhuriyet Başsavcılığı’nın parti kapatma tehditleri ile bu sorun çözülemez. Üniversitelere başörtüsü ile giremeyen öğrencilerden on bini eğitimini yurt dışında tamamlarken; yirmi bin kişi eğitimden vazgeçti. Bu koşullarda sorunun çözümü imkansız görünüyor.
Tevfik Demir: Analarımızın da başörtüsü var. Türban başka bir şeydir. Türban siyasi bir simgedir. Kızımın sınıfında uygulama hocaların bireysel iradesine kalmış. Aynı öğrenci bazı derslere türbanlı girerken bazılarında türbanını çıkarıyor. Siyasi bir yönü var sorunun. Bu nedenle siyasi baskı konusu olmaya devam ediyor. Siyasilerin de işine gelen bir konu. Oy malzemesi olarak kullanıyorlar.
Pelin Yalçınoğlu: Kimseye nasıl giyinmesi gerektiği ile ilgili baskı yapılmamalıdır. Öngörüler üzerinden bir yasaklama ile eğitim hakkının kullanılamaz hale getirilmesi doğru değildir. Hak ve özgürlükler temelinde mesele ele alınmalıdır. Sorun diğer ülkelerle karşılaştırma yapamayacağımız bir sorundur. Bize göre bir sorundur, çözümü de bizde göre olmalıdır. Benim üniversitedeki öğrencilerim arasında başörtüsü kullananlar var. Benim açımdan bir sıkıntı oluşturmuyor. Başörtüsü takmasa da ben onun yaklaşımını biliyorum. Öğrenci başörtüsü takmadığında onun gerçeği değişmiş olmuyor. Çözülmesi gereken bir sorundur.
Halil Sevindi: Sorunu bu hale getiren siyasal ve sosyal bölünmüşlüktür. Bu ülkede plajlarda üstsüzler olduğu gibi türbanlılar da olacaktır. Buna rağmen İslam’ın bütün kurallarına uyduk da bu mu kaldı? İşi siyasetçiler sahiplenince bu hale geliyor. Bu bölünmüşlüğü siyasiler kullanıyor. Başörtüsü esasında dinsel değil ananevidir. Dinsel bir içerikle ele alınırsa bu dinin putlaştırılması olur.
Mehmet Makas: Eşimin beş kız kardeşi var. Toplam altı kardeşler. Üçünün başı kapalı, diğer üçünün açıktır. Benim eşim başını kapatıyor. Kimse kimseyi sorgulamıyor. Bir de sadece gözleri görünenler var. Bunları çok tehlikeli buluyorum. Ülke güvenliği açısından… Suçluların kendini gizleme yöntemi olarak kullanma ihtimali dikkate alındığında ne demek istediğim anlaşılacaktır. Kadınların bir bölümü kocasının yaklaşımına göre kıyafet seçiyor. Bu da bir baskıdır ve sorundur.
Nurettin Aldemir: İster kabul edelim isterse görmezden gelelim bu ülkede bir başörtüsü-türban sorunu vardır. Toplumun bir bölümüne göre yok sayılan, sıralamada en alta ötelenen bir sorun başka bir kesim için en üst sırada bir sorun olabilir. Sonuçta herkes kendi ihtiyacı olanı anlatabilir. Kimilerine göre Kürt sorunu yoktur. Kürtlere göre ve tabi ki benim gibi birçok insana göre vardır. Sünnilere göre Alevi sorunu, zorunlu din dersi sorunu yoktur ama Alevilere göre vardır. Azınlık sorunu olmadığını söyleyenlere rağmen bu ülkenin azınlıklar sorunu vardır. Düşünce özgürlüğü sorunu vardır. Bu realiteden yola çıkarsak meseleye doğru yaklaşırız. İnançları ile siyasi düşüncesi özdeş olanlar var. Onlara, bu sorun karşısında başörtüsünü siyasal simge haline getiriyorlar diye kızamayız. Benden önceki konuşmacılara katılıyorum: Siyasetçiler sorunun çözümünden yana değil çözümsüzlüğünden yana çaba harcıyorlar. AKP diğer kesimlerin hak ve özgürlük taleplerini görmezden gelerek bu sorunu çözmeye çalışırken aslında sorunun çözümsüzlüğüne oynuyor. Bu toplumda tüm kesimler birbirine güvensiz. Devlet tüm kesimlere güvensizdir. Kamusal alan tartışmaları da meselenin karmaşık hale getirilmesine hizmet ediyor. Toplumun farklı kesimlerinin temel hak ve özgürlük taleplerini aynı anda ortak bir paket olarak ele almak en anlamlı olanıdır. Herkes kendi sorununun çözümünün başkasının sorununun çözümünden geçtiğini bilmelidir. Güven vermeyen ve ayrımcı olan devlet anlayışının hüküm sürdüğü bu ülkede kanımca başka bir çözüm yolu yoktur.
Öneriler:
1.EkMM nin önemi katılımın daha çok olması için görev alalım denildi
Ortak sonuç: 4 Aralık EkMM Toplantısına katılan stklar ve gönüllüler yerel konu olarak sendikaların durumu ve katılamayan Örgütlerin katılımını sağlamak için her katılımcı 10 stk ya ulaşacak DİSK Emekli-Sen temsilcisi Tüm Sendikaları Yeniden yüzyüze görüşerek davet etme görevini üstlendi.
Değerlendirme:
İletişim:
a.Sivil toplum ile
1.Kentimizde bulunan Tüm STK, SENDİKA, ODA, Mail yoluyla 2 defa duyuru yapıldı.
2. 160 STK Temsilci, Başkan Telefonlarına Mesaj Çekildi.
3.Toplantımıza katılan tüm kişilere broşür ve toplantı tutanakları dosyalanarak verildi.
b. Milletvekilleri ile
1.6 Milletvekili 3.Belediye Başkanına Telefon, Faks, Özel Telefonlarına Mesaj Gönderildi.
c. Katılımcılarla
Önümüzdeki ayın yerel gündemini Katılımcılarla belirliyoruz.Çünkü Daha önce mail yoluyla fikirlerini sormuştuk defalarca.. Dönüşüm istenildiği gibi olmadı. Yinede gündemi paylaşıp fikirlerini soruyoruz.
c.Medya ile
Eskişehir”de bulunan tüm yerel ve yaygın basına mail, faks ve yüz yüze davet ve telefon ediyoruz. Yerel basın çok ilgili bazen Haber Yapamasalar da mutlaka toplantımıza katılım sağlıyorlar.
Sonuçlar:
Yüz yüze konuşmalarımız da Tüm katılımcılarımız EkMM nin Çalışmalarının, Öneminden ve mutlaka bu çalışma yapılmalı ve devam etmeli deniliyor.
Olumsuz olarak ise tüm çabalarımıza rağmen, nerede toplantı yapsak bazı Stk’ların ötekileştirme yaklaşımından kurtulamıyoruz. Örneğin önceleri Esyo (Eskişehir Sivil Yerel Oluşum)da toplantılarımızı yapıyorduk. Odunpazarı Belediyesi ve AKP deniliyordu. Kesk ve Eğitim Hakları Derneğinde yaptık Yine aynı mantıkla bu seferde diğerleri gelmiyor. Yüz yüze ve yerlerinde ziyaret ettik anlattık. 4 Aralık toplantımızı biraz daha kalabalık umuyoruz.
Değerlendirenler:
Toplantı esnasında Nurettin Aldemir (Eğitim Hakları Derneği) Toplantı konuşmalarını not olarak aldı ve mail yoluyla EkMM ye gönderdi. Benim aldıklarımla birleştirip tutanak haline getirdim.
Tevfik Demir(Saray ören Köy. Der) Toplantı resimlerimizi çekip Mail yoluyla Gönderdi.
EkMM Girişimcisi
Sevim Şahin