YER: Çankaya Bld. Ek Binası Mithatpaşa Cad. No:52 3. Kat Kızılay
TARİH: 6 Mayıs 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Kırmızı Şemsiye ve İnsan Hakları Derneği (Belgin Çelik – Raportör)
2 / Alternatif Düşünce Kuruluşu (Mete Alpsar – YK Üyesi)
3 / Doğal Yaşam Derneği (Yıldırım Kaya – Başkan)
4 / Mazlum-Der Ankara Şubesi (Ali Dalaz – Yönetici)
5 / Atatürk Çizgisi Platformu (Metin Genç – Başkan)
6 / Uluslararası Bağımsız Denetçiler Derneği (Eyyüp Sabri Güler – Üye)
7 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi (Mahmut Konuk – Üye)
8 / AEGEE Ankara (Arda Özkuşaksız – Üye)
9 / Öğrenci Velileri Derneği (Enver Önder – Başkan)
10 / Evrensel İnsan Hakları ve Özgürlükleri Derneği (Lütfi Gölpunar – Başkan)
11 / Hayat Sende Geçnlik Akademisi (Alçay Bingöl -Proje ve Faal. Uyg. Birimi Üyesi)
SENDİKALAR – KONFEDERASYONLAR
1 / Hak – İş Konfederasyonu (Hakkı Sever – Üye)
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 2 izleyici katıldı.
MODERATÖR
Oya Özden
GENEL KONU: Referandum Sonra Türkiye
KONUŞULANLAR
1 / Fahri Bakırcı: 61 anayasasında yürütme sadece görevdir, 82 anayasası yasama karşısında yürütmeyi görev ve yetki olarak öne çıkarır. Yapılan değişiklikte yürütmeden bir yetki olarak bahsediliyor. Şimdi ise 104. maddede yürütme yetkisi cumhurbaşkanına aittir deniyor, yani yasamaya bağlı değildir, yetki haline gelmiştir. Yürütme kendi içinde güçlenmiştir. Cumhurbaşkanının yürütme üzerinde sınırsız bir yetkisi var. Sorumluluğu da arttırmanız gerekir fakat burada tam tersi yapılıyor. Cumhurbaşkanı eskiden vatana ihanetten yargılanır deniyordu. Bu, diğer suçlardan yargılanamayacağı anlamına gelmiyor. Şimdi ise tüm suçlardan yargılanır deniyor. Belli özel durumlar getirildi. Önerge vermek için 300 milletvekili şartı, komisyon kurulması için 360 milletvekili şartı, Yüce Divan'a göndermek için 400 milletvekili şartı var, bu da neredeyse imkansız. Yetkiler olağanüstü arttırılırken, sorumluluk da o derece düşmüştür. Yasamaya sınırlar getirilmiş gibi görünüyor ama öyle değil. Kamu tüzel kişiliği cumhurbaşkanı kararnamesiyle kurulabilir ve bakanlıkları kurma yetkisini cumhurbaşkanına verdiğinizde üst düzey kamu görevlilerinin atanmaları, görev ve yetkileri dahi cumhurbaşkanı kararnamesiyle belirlenir dediğinizde, cumhurbaşkanına yasama organının üzerinde bir yasama yetkisi vermiş oluyorsunuz. KHK ile cumhurbaşkanı kararnamesi doğurdukları etki bakımından kesinlikle birbirlerinden farklıdır. Cumhurbaşkanı meclisten daha üstün bir yasama yetkisi sahip. Bunu Cumhurbaşkanının partinin genel başkanı olması ve meclis listelerini belirleyecek olmasıyla birleştirdiğimiz zaman, yasama yetkisi olduğu gibi cumhurbaşkanına geçmiş oluyor. Cumhurbaşkanı ile çatışan bir meclis çıkarsa ancak durum değişebilir. Seçim sistemleri nispi ve çoğunlukçu sistem olarak ikiye ayrılır. Nispi sistem seçimde adaleti güvenceye alır, her oy değerlendirmeye girer ve etki doğurur. Çoğunluk sistemi siyasal istikrarı sağlamaya yöneliktir. Bu sistemle sonucu lehinize değiştirebilirsiniz. Böyle yaptığınızda yasama organını çok daha fazla etki altına alabilirsiniz. Yargı üzerindeki etki iki şey üzerinde ortaya çıkıyor. Birincisi Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi son içtihatlarında zaten meclise ters düşecek kararlar vermedi. HSYK ile ilgili düzenleme yapılıyor. 22 üye 13'e düşürüldü. 2 tanesini doğrudan cumhurbaşkanı atıyor, 4 tanesini cumhurbaşkanı seçiyor, geri kalan 7'sini de meclis seçiyor. Genel olarak yürütme, yasama ve yargı üzerinden önemli ölçüde hakimiyet sağlanmış oluyor.
Soru-Cevap
Oya Özden: Meclis iç tüzüğünde neler değişiyor?
Fahri Bakırcı: İç tüzük değişme önerisini ben hazırladım. Bu konuda teknik bir çalışma yaptık. Anayasa değişikliğinde ne kabul edildiyse, onun iç tüzüğe yansımasını yaptık. Bundan sonra meclise kanun tasarısı gelmeyecek, sadece milletvekilleri kanun teklifi edecek. İki olasılık var. Meclis yetkilerine sahip çıkarsa mecliste iyi bir yasa yapım süreci olabilir. Ama tersi olabilir. Meclis yasaları yapar gibi görünüp Cumhurbaşkanının hazırladığı yasaları milletvekiline verip bunu çıkarın talimatıyla çalışırsa elinde kalan yetkiyi de bırakmış olur. Mecliste sözlü soru da olmayacak, bakanlara cevaplandırmaları için soru sorulamayacak. Milletvekiline soru soracaklar, yazılı olarak cevaplandırılacak. Meclis ile yürütme arasında nasıl bağ kurulacak? Meclis, görüşmeler sırasında yürütmeden uzman çağırabilir. İç tüzükteki değişiklik bununla sınırla kalır mı, muhalefetin söz hakkını biraz daha kısan bir düzenleme gelir mi, onu ilerdeki günlerde göreceğiz.
Oya Özden: Bir Kanun çıkma sürecinde neler olabilir?
Fahri Bakırcı: Kanun çıkmasındaki etkisini artıran bir şey var. Önceki sistemde cumhurbaşkanının bir kanun teklifini meclise geri gönderme yetkisi var. Meclis kararında toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla ısrar ederse, cumhurbaşkanı bunu resmi gazetede yayımlamak zorunda, sadece meclise tekrar bunu düşünmesini söyleyebilir. Şimdi ise değişti. Meclisin kararında ısrar edebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğu gerekiyor, yani en az 301 kişinin evet demesi gerekiyor. Cumhurbaşkanının yetkisine sınırlamalar getirilmiş gibi gözükmesine rağmen, görünen o ki asıl yetki oraya veriliyor. Cumhurbaşkanı bir kanunun çıkmasını istemiyor ise çıkarmayacaktır. Büyük olasılıkla mecliste 301'in üstünde üyesi olacaktır. Üzerine de kanun hükmünde kararname ile sınırlama yapacaktır. 104. maddede deniyor ki cumhurbaşkanı temel hak ve yükümlülüklerle ilgili kararname çıkaramaz. Sonra deniyor ki kamu tüzel kişiliği cumhurbaşkanı kararnamesiyle kurulur. Peki kamu tüzel kişiliği ne iş yapar, temel hak ve özgürlükleri yapar. Bir madde ile verdiği yetkiyi bir başka madde ile geri alıyor. Eğer sayı 200'ün altına düşerse, cumhurbaşkanını yargılama hakkı doğar. 301'in altına düşmediği sürece istediği yasaları çıkarır, birisinin de yasa çıkarmasını engelleyebilir.
Belgin Çelik: Baraj konusunda bir şey yapılabilir mi?
Fahri Bakırcı: Baraj parlamenter sistemde anlamlı. Bir hükümet oluştuğunda, bu hükümetin karşı karşıya kaldığı en büyük risk yeterli çoğunlukların oluşturulamamasıdır. Seçmen çokluğu yetmiyorsa yapay teknikler kullanırlar. Bu tekniklerden biri de barajdır. Hükümet oluşturma sorunu yok zaten şu anda. Cumhurbaşkanının yetkisi dahilinde oluşturulan ve bir çoğunluğa ihtiyaç duymayan, meclisten güven oyu almak zorunda olmayan bir yapı. Baraj tümüyle anlamsız hale gelmiştir. Dar bölge sisteminin en önemli etkisi çoğunluğun sağlanmasıdır. Çünkü siz her bölge içinde çoğunluğa sahipseniz, milletvekilini seçtirebilirseniz ve seçim bölgelerini ona göre manipüle edebilirsiniz. Çoğunluk sistemi her zaman için çoğunluk partilerinin lehinedir.
Belgin Çelik: Cumhurbaşkanının bağlı olduğu parti mecliste çoğunlukta olmaz ise ne olur?
Fahri Bakırcı: Normal başkanlık sistemlerinde yasam ve yürütme arasında organik olarak tam bir ayrılık vardır Ne cumhurbaşkanı meclisi feshedebilir ne de meclis cumhurbaşkanını. Eğer bu organlardan biri diğerini feshediyorsa orada başkanlık sistemi yoktur. Bu sistem istikrar için getirildi. Ama aksine istikrarsızlık üreten bir sistemdir. Parlamento çoğunluğu farklı partilerden olduğu anda amaçlananın aksine istikrarsızlık üretir. Parlamenter sistemde bu çözülebilirdi ama burada çözülemez. Kim güçlenirse. mesela meclis güçlü, salt çoğunlukla seçime gidebilir, cumhurbaşkanı seçimi de yenilenir. Diyelim cumhurbaşkanı meclisle anlaşamadı, ben meclisle anlaşamadım, beni de Yüce Divan'a gönderecekler, hadi gidelim seçime diyebilir, durmadan bir seçime gidebiliriz.
Lütfi Gölpunar: Meclis, 301 ile meclisin yenilenmesine karar verdi diyelim. Dolayısıyla cumhurbaşkanı da yenilenecek mi?
Fahri Bakırcı: Evet. Meclis'in artık seçimleri yeniliyorum deme hakkı yok. Meclisi yenileyeceği zaman cumhurbaşkanını da yenilemek zorunda.
Enver Önder: Bizde Haziran seçimlerinden sonra oluşmuş olan meclisin işletilmemesi, adı öyle olmasa da fiilen fesih değil midir?
Fahri Bakırcı: 82 anayasasında fesih var ama güç koşullara bağlı bir fesihtir. 45 gün içinde hükümetin kurulamaması halinde cumhurbaşkanı meclis başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Durup dururken cumhurbaşkanı bu yetkiyi kullanamazdı.
Zerrin Çetiner: Cumhurbaşkanı anayasanın da üzerinde olmuyor mu?
Fahri Bakırcı: Bir sistem öngörülüyor ve bu sistemin amaçlanan şekilde işlemesi için de birçok mekanizma devreye sokuluyor. Satır aralarında çok fazla şey var. Sadece bir maddenin başlığını değiştirerek değişiklik yapabiliyorlar. Anayasa hukukçuları bu süreci Anayasasızlaştırma süreci olarak adlandırdılar. Bit kişi bu anayasadaki tüm yetkileri istediği gibi kullanabilir. OHAL KHK'sı çıkarıp OHAL ilan edebilir. Hiçbir sınırlama olmaksızın ve Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi olmaksızın dilediğini yapabilir.
Yıldırım Kaya: Cumhurbaşkanını denetleyen bir mekanizma olmayacak. Cumhurbaşkanı Ak Parti'nin de başkanı oldu, başbakan gibi oldu diyelim. Neye göre yemin edecek? Yargılanması nasıl olacak?
Fahri Bakırcı: Başkanlık yemini var. Onun değişeceğini söylüyorlar. Cumhurbaşkanı partili olabilir ama bu onun tarafsızlığını kaybettiği anlamına gelmiyor. Tabii ki politik görüşleri vardır ama onun tarafsızlığını engellemez diye bir argüman var. Anayasanın 10. maddesini değiştirme çabası da var. Hakkında soruşturma açıldığında 401 oyu bulmadığı sürece cumhurbaşkanı yargılanabilir. Kendisini Yüce Divan'a gönderebilecek bir çoğunluk olduğunu anladığında da seçime götürme yetkisi var.
Metin Genç: 17-25 Aralık nedeniyle dört bakanın yargılanması gerekiyordu, hatta cumhurbaşkanının. Neden yargılanmadılar?
Fahri Bakırcı: Çünkü mecliste çoğunluk oluşmadı. Önce karar alınması gerekiyor. Komisyon kuruldu, yargılamaya gerek görmedi. Yargılansalardı da bir sonuç almazdık diye düşünüyorum.
Hakkı Sever: Dar bölge sisteminde sürekli aynı hükümetin gelme şansı ne kadar?
Fahri Bakırcı: Çok yüksek. Çoğunluğa sahip partinin avantajına bu sistem.
Lüfti Gölpunar: Dar bölge ile daraltılmış bölge arasındaki fark nedir?
Fahri Bakırcı: Dar bölgede her milletvekili bir bölgeden, bir seçim çevresinden seçilir, daraltılmış bölgede ise şimdiki seçim çevrelerinin daha daraltılmış oluyor, örneğin bir bölgeden 5-10 milletvekili seçiyorsunuz.
Belgin Çelik: Bütçe konusu ne olacak? Uluslararası anlaşmalara, uluslararası politikaya nasıl adapte olacağız?
Fahri Bakırcı: Bütçe ilk gelişinde deniyordu ki, gönderdiği bütçeyi meclis kabul etmezse bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranında attırılarak belirlenir. Böyle olduğunda meclisin bütçe göndermesine gerek yoktu. Komisyon bunu biraz esnetti. Geçici bütçe olarak uygulanır ve yeniden değerleme oranında olur ama bir başka bütçe yapar gönderir. Uluslararası anlaşmalar konusuna gelince; bütün bunlarla birlikte yürüyecek bir süreç. Son zamanlarda AB'nin de açıklamaları arttı. Almanya bir açıklama yaptı, idamı geri getirecekseniz referandumu burada yaptırmam dedi. Bu bir karşılıklı oyun. Türkiye hangi ligde oynayacak, ilerleyen süreçte belli olacak.
***
2 / Hakkı Sever: Türkiye Cumhuriyeti referandum sonrası evet kararıyla önemli bir dönemece gelmiş bulunuyor. Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana gelen başbakanlık sistemi 2019'da rafa kaldırılıyor, yerini partili cumhurbaşkanlığı sistemi alıyor. Türkiye içinde halkımızın ve iş adamlarımızın beklentisi, hükümetin uzun zamandır ötelenen yapısal, ekonomik reformları uygulamaya koyması ve daha kapsamlı hızlı adımlar atması ve işsizliği aşağı çekmesi. OHAL'in devam etmesi güvenin zayıflamasına, üretici ve tüketicinin geri durmasına neden oluyor. Dış dünyada gelişmelere karşı hassasiyet göstermeye devam ediyor ve bekleyen AB, Yunanistan, Rusya, Almanya ve Suriye ile sorunların bir an evvel çözülmesini bekliyoruz.
3 / Enver Önder: Referandum sonrası karşılaştığımız durum bizi şaşırtmadı. Ülkenin her yerinden toplumsal mutabakat sağlanmışçasına hayır oylarının fazla çıkacağına inanılıyordu. Sonuç gerçekten öyle oldu ancak OHAL davranışı, koşulları devlet olanaklarını elinde tutanların lehine çevirdi. Ancak bu durum hayır birlikteliğinin ve dayanışmasının önemini ortadan kaldırmadı, aksine geleceğe dair bir umut ortaya koydurdu. Bu gücün kişisel ya da grupsal çıkarlar uğruna harcanmaması, tüm hayır bileşenlerinin ortak değerlendirmeleriyle demokrasi noktasında ortaklaştırılması hayati önem taşımaktadır. Öncelikle referandum sonuçlarına itiraz edeceksiniz, hayırlar cebren hile ile evet ile değiştirildi, ardından yüzde 49'a fit olmuş gibi söylemlerinizi bunun üzerine kuracaksınız, burada bir yanlışlık var. Burada bir söylem birliği ve tutarlılığı göstermelisiniz. Neden 49? Şu andaki çabalar niye? Muhalefete "Bu seçim sonuçlarını YSK'nın ağzıyla, egemenliğin söylemiyle ifade ediyorsunuz, sonra da itiraz ediyorsunuz, bunun mantığı nedir" diye soracaklardır. Hayır bileşenleri içerisinde Haziran üyeleri, Demokrasi için Birlik, Oy ve Ötesi, kadınlar, partiler, halkevleri gibi emek vermiş kesimler vardır. Şimdi bu sonucu bir yere kanalize etmeye çalışmak yanlıştır. Kimin adına kim nereye atamalar yapıyor, bunları iyi izlemek gerekiyor. Çünkü hayır bileşenleri Gezi Parkı'nda ortaya çıkan bir dayanışmanın uzantısıdır. Bu potansiyeli demokratik bir anlayış içinde katılımcı bir mantıkla büyütmeliyiz.
4 / Belgin Çelik: Yüzde 49 CHP'nin başarısı değil. Meral Akşener, Sinan Oğan gibi isimlerin de katkısı var bunda. OHAL'de ve KHK'larla referanduma gidildi. Biz adaletsizliğin en güzelini gördük burada. Hayır oyu verenler vatan haini, bölücü terörist oldu. YSK açıklama yapmadan Cumhurbaşkanının kazandığı açıklamaları yapıldı. Oy veriyoruz ama oyumuz süreç içinde ne değişimlere uğruyor ve gerilimler doğuyor. Doğu'da oylarımız yükseldi diyorlar ama öyle bir şey yok. 1 Mayıs daha kalabalık olabilirdi. Enseyi değil gözü karartmaya doğru gitmeliyiz. Ankara'yı, İstanbul'u kaybettiler. Bunları da unutmayalım. Haziran ayında yeni yasama çalışmaları başlayacak. Neler yapacaklar acaba? Böyle bir adaletsizlik zemininde yine de umudum var. Yeni bir kan gerekiyor.
5 / Lütfi Gölpunar: Türkiye ve Ortadoğu'yu dizayn hareketi sürdürülüyor. Orada bir Kürt devleti kurulacak, ABD bunun kurulmasından yana, Rusya Suriye'den yana, bir plan işletiliyor. Türkiye'deki referandumu da bu planın dışında görmek doğru olmaz. Sonuçta referandumun hikayesi yeni değil, 7 Haziran olayı da planlı bir olaydı. Avrupa burjuva demokrasisi ile yönetiliyor, Türkiye gibi ülkeler de faşizm ile yönetiliyor. Referandumun sonucu meşru değil. Evet ve hayır'ın eşit koşullarda yarışmadığı, eşit koşullarda çalışılmadığı, hayırcıların her türlü imkanlardan yoksun bırakıldığı bir ortamda yapıldı. Hayır çıkan yerleri evet diye açıklıyorlar, YSK kendini yasama yerine koyuyor. YSK'ya mühürsüz oylar geçerli sayılsın diye iktidar partisi taraftarlarından itiraz ediliyor ve YSK bunu dikkate alıyor. Gezi olayı kontrolsüz bir öfkenin patlaması sonucu oldu. O günden bugüne devletin bu ülkeye verdiği tahribatın sonucu referanduma yansıdı. Bunu planlı programlı şekilde örgütleyecek bir mekanizma yok. 15 yıldır iktidarda olan Kara Parti, halktan yeni yetkiler istiyor, Bunu yaparken de önlerine demokratikmiş gibi görünen ama diktatörlüğü pekiştiren fırsatlar konuyor. Milletvekili seçilme yaşını 18'e düşürdüler. Yine kendi çocuklarını önümüzdeki döneme yetiştirecekler. Hayır'ın ilerde bir etki yaratabilmesini sağlayacak örgütlü bir mekanizmaya ihtiyaç var. Bu da şu anda CHP ya da muhalif güçlerle olanaklı değil. İktidar meclis iç tüzüğünü de değiştirerek seçimleri erkene alacak, 2018'in Mary ayında seçim olacak diye düşünüyorum.
6 / Ali Dalaz: Referandum sonuçları açıklandı. YSK’nın bazı yanlışları dışında genel anlamda bir aksaklık görülmedi. Referandum sonrası tecelli eden iradeye saygı duymak lazımdır. Referandum öncesi de burada ifade ettik; “evet” de çıksa “hayır” da çıksa kazanan bizim insanımız ve kardeşlerimizdir. Referandum öncesi “hayır” diyenleri terör ile terörist ile yan yana koymak “evet” diyenleri denize dökmek nasıl yanlış ise ve halkların kardeşliğini zedeler dediksek, referandum sonrasında ise “evet” diyenleri cahil , okumamış, eğitim seviyesi düşük diye hor ve hakir görmek küçümsemek, akıl dışı ve insan haklarına aykırıdır. Hep birlikte kardeşliği hukuku ve adaleti tesis etme ve bu yolda mücadele etme zamanıdır. Yanlışlara engel olma barış ve özgürlükler yolunda adımlar atmak, Hukuksuzluklara ve keyfiliğe son verme zamanı olmalıdır. Hukuksuzluklara ve ötekileştirmelere son vermek için uğraşı içerinse girmek gerekiyor. Özellikle KHK Mağduriyetlerine son verilmelidir. KHK Mağdurları için bir komisyon veya kurul oluşturulmalı acilen gerçek mağdurlar işlerine geri iade edilmelidir. Çocukları ailelerinden koparıp dağa çıkartıp “gönüllü asker" yapmak olmamalıdır.
7 / Eyyüp Sabri Güler: Global sermayenin dünya haritasını yeniden çizdiği, sermaye toplayıp yeniden dağıttığı bir sistem üzerinde oynanan oyunların piyonları olarak devam ediyoruz. Ne demokrasi, ne anayasa değişikliği var. Bir derebeyinin oyununu seyrediyoruz. Bekliyoruz, umarım ülkemiz için hayırlı olur. Mecliste beş dakikanız varsa eğer, onu çıkıp susarak kullanabiliyorsunuz. Ben burada arkadaşlarımıza saygısızlık olacak ama susuyorum, susarak protesto ediyorum. Onların söz haklarını yememek adına konuşmak istemiyorum.
8 / Mahmut Konuk: Referandum süreci tam bir adaletsizlik sürecidir. Bir siyasi partinin iki eş başkanı hapiste, birçok belediye başkanı, parti temsilcisi hapiste, belediyelere kayyum atanmış durumda. Binlerce işçi ihraç edilmiş, 107 bin kişi KHK ile işten atılmış durumda. 2 milyon 650 bin evet oyunun mühürsüz olması gasptır, hiledir. YSK da tam kanunsuzluk durumu oluşmamıştır diyebiliyor. AB raporları Türkiye'deki seçimlerde hile olduğunu söylüyordu. Ancak ne olduysa birdenbire AB sus pus oldu. Bu ülkede Anayasa Mahkemesi de yok. KHK'larla ilgili yetkisinin olmadığı söyledi çünkü. Bu ülkede Anayasa Mahkemesi KHK'ların anayasaya aykırı olduğunu söylemeyecekse ne olacak? Bizim demokratik yollarla sesimizi duyurma şansımız yok. Yapılabilecek tüm düzenlemeler, seçimi nasıl alabiliriz düşüncesi üzerinden yapılacak. Diğerlerini nasıl barajın altına düşürebiliriz gibi hesaplamalarla olacak. Referandum sürecinde Ak Parti'ye ayrılan süre, TRT'de 44 saat, CHP'ye 3 saat, HDP'ye 0 dakika. Böyle bir ortamda insanların hangi kitle iletişim araçlarıyla nasıl etkilendiği ortada. Önümüzdeki süreçte tek çıkış yolu fiili, demokratik, sokakta kitlesel mücadele. CHP'nin bu mücadeleye önderlik etme niyeti olmadığını görüyoruz.
9 / Arda Özkuşaksız: Referandum sonrası Türkiye'yi gençler açısından değerlendirmek gerekirse; son 3-4 yıl içinde olanlar, özellikle bombaların patlamasından sonraki süreçte Türkiye çok etkilendi. Dünyada küçümsenmeye başladı. Seçimlerin yanlış olduğu, insan hakları ihlallerinin olduğu bir ülkeye insanlar gelmek istemiyorlar. Milletvekili yaşının 18'e düşürülmesi gibi bir durum söz konusu. Propaganda süreçlerinde gençler ciddi bir şekilde yer aldılar. Aslında genel sorun eğitim. İnsanlar eğildikleri sürece birçok konuda fikir edinme ve kendi fikirlerini geliştirme sürecine tabi oluyorlar ve bireyleşip sorgulamaya başlıyorlar. Keşke ülkemizde herkes eşit şartlarda eğitim alabilse, eşit şekilde devlet imkanlarından yararlanabilse. Referandumdaki sonuç yüzdeleri gösteriyor ki, insanlarda bir hareketlenme var. İnsanlar seslerini üst makamlara duyurmak konusunda çaba gösterecekler ve bir şeyler değişecek diye düşünüyorum.
10 / Yıldırım Kaya: Daha önce aldığımız duyumlar hayır yüzdesinin 58 olduğu yönündeydi. 2,5 milyon oy dikkate alındığında, bu yüzdenin 58'e varabileceği görülüyor. Bunun bir göstergesi de Erdoğan'ın basına verdiği demeç öncesi yüzünde görülen sıkıntıydı. Bu sistem Erdoğan'ın kendisinin yargılanma şansının olmayacağı ve rahatça yaşayacağı bir düzeni getirme isteğinin ürünüydü. Son dakikada bunu gerçekleştirdi. Bir ülkede 2,5 milyon oyunun çalınması bir yana, sandıkta evet oylarının basılışını gösteren videolar bile bu seçimin iptalini gerektirir. Sistem öyle güzel işleyecek ki 2018'de bizi seçim bekliyor. Öyle bir seçim yapacaklar ki, insanların tatile gittiği bir döneme denk getirip daha iyi sonuç alacaklar. Eğer biz kendimizi kurtarmak istiyorsak, önce kendimizi eleştirmeliyiz. Yüzde 49 gösteriyor ki, muhalefet Erdoğan'ın seçilmesini istemiyorsa; ortaklık ve işbirliği yaparak milletvekili sayısını 200-250 değil 400'e çıkarmalı. Eğer bunu yapamıyorsak aynı şeyleri konuşuyor olmaya devam edeceğiz.
11 / Alçay Bingöl: Hepimiz süreci biliyoruz, okuyoruz ama adım atamıyoruz. Türkiye'de görev tanımları karşılığını bulmuyor. Uluslararası alanda büyük sorunlar var. Ekonomide işsizlik gibi sorunlar var. Artık siyasi alanda bir muhalefetin dışında çıkıp birleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ak Parti'ye, hükümete, muhalefete ne kadar kızarsak kızalım, onlarla bir işbirliğine gitmemiz gerekiyor. Son dönemdeki FETÖ, 15 Temmuz olayları, Ak Parti'nin oy oranına katkısıdır. KHK ile işten atılanların yanında durup, onların da bizim yanımızda olmalarını sağlamalıyız.
12 / Metin Genç: CHP diyor ki %49 oy bana verildi, ben bunu nasıl korurum. 15 yıldır %25'in üzerine çıkamayan CHP'nin oyu değildir bu. Bu oylar, tüm vatansever vatandaşların oylarıdır. 15 Temmuz bir tezgahtı ve kamuoyu oluşturuldu. Şimdi de 16 Nisan referandum tezgahı ile anayasa sözde kabul edildi. Bana göre yüzde 51 hayır. Bunu herhangi bir partiye vermeden, sivil toplum örgütleri olarak yeniden yapılanmamız lazım.
SİVİL TOPLUM İLE İLETİŞİM
340 sivil toplum kuruluşuna e-mail ve telefon yoluyla duyuru yapıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Nagihan Konukcu