YER: SAİT TANIŞ KÜLTÜR MERKEZİ
TARİH:06/04/ 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Ada Fikir Kulübü-Şadi Tanış
2/Sakarya Gönüllü Eğitimciler Derneği- Rüstem Budak
3/Sakarya Dayanışma Derneği- Muharrem Demircan
4/Feta Girişimi- Menderes Daşkıran
5/Özgür Yazarlar Birliği- Beytullah Önce
6/Sakarya Mimarlar Odası- Hüsnü Gürpınar
7/Şehir Sakinleri Hareketi- Emre Mert
8/Sakaryatkmm- Faik Bostancı
MESLEK ODALARI Katılım Olmadı
SENDİKALAR Katılım Olmadı
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Şaban Günel
2/Yusuf Yavuzyılmaz
3/Veysel Saka
4/Ömer Yaşar
5/Osman Karagüzel
GÖZLEMCİLER
1/Emre Durmuş
2/Ömer Emecan
3/Ahmet Akça
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım Olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
MODERATÖR: Rüstem BUDAK
KONULAR
GENEL KONU: 4+4+4 ve Eğitimdeki Değişiklikler
1/ Hüsnü Gürpınar: Program daveti geldiğinde özellikle katılmak istedim. Eğitim hepimiz için önemli bir konu. Geleceğimizi ve neslimizi emanet ettiğimiz bir müessese. Yapılan değişikliklerin detayını bilmiyorum. Bilgi sahibi olabilir miyim diye de katıldım. Eğitimde yönlendirmenin mutlaka olması gerektiğine inanıyorum. Nasıllığına ilişkin tereddütlerim var. Ona birlikte karar vermemiz lazım. Şöyle bir örnek vereyim. Bir yeğenimiz vardı. Yanımızda çalışıyordu. 2 kere 2 kaç eder? dediğinizde düşünüyordu bu çocuk. Ailesi ısrarla liseye göndermeye çalıştı. Liseyi öyle yada böyle bitirdi. Ama çocukta öyle bir yetenek var ki elektrik panosunu hazırlıyordu. O panoyu nakış gibi işliyordu. Dolayısıyla o çocuğa illa liseyi bitireceksin, üniversiteyi okuyacaksın diye zorlamanın anlamı yok. Geçmişte hiç değer vermediğimiz meslek grubu olarak öğretmenler vardı. Öğretmenler itibarsızlaştırıldı. Diğer fakültelere göre hiçbirşey olamayanın öğretmen olduğu yerde öğretmen kaliteside doğal olarak düşüyordu. 12 eylül döneminde Salih adında bir arkadaşımız vardı. Hiçbir bölüme girememişti. Bir gün ne yapıyorsun dediğimizde Eğitim enstitüsüne gittiğini söyledi. 6-7 ay sonra yine karşılaştık. Bu defa öğretmen olup, atandığını söyledi. Böyle bir eğitim sistemi olmaz.
2/ Yusuf Yavuzyılmaz: Yapılan değişikliklerin çocukların yaşları ve kademenlendirme ile çok bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Bu topraklarda modernleşme problemi muhafazakâr dindar akılla- laik akıl arasında bir çatışma noktası oluşturmaktadır. Acaba din eğitimi bu sistem içinde nasıl ve ne şekilde yer alabilir? Cumhuriyetten bu yana köy enstitüleri ile başlayan eğitimi dinden arındırmaya karşı 1950’den itibaren bir refleks gelişti. İmam- hatip liseleri de bu refleksin sonucuydu. Yeni gelen hükümetlerde 28 Şubat sürecinde tavan yapan bu sorunu kucaklarında bulmuşlardı. İmam- hatip liseleri amacının dışına çıkmış sistem için tehlike halini almış göründü. Bu okullarda mezun olanlar her kademede etkin olmaya başlayınca sistemi zorlamaya başladılar. Sistem dini olanın bu denli etkin olmasını kabul etmedi. Türk elitlerinde de total, merkezi, tek tipçi eğitim sistemleri tartışılmaya başlandı. 28 şubat travması muhafazakar aklı da bu noktaya çekti. Eğitimde çoğulculuğu savunacağı yerde bu defa devlet eliyle tekelleşmeyi savunur hale geldi. Aslında her iki modele de muhalefet etmek gerekiyor. Devlet aklının çizdiği insan modelinin en iyi olduğunun garantisi nedir? Devlet dini- ideolojik değerler üzerinden eğitim vermeli midir? Muhafazakâr aklın mühendislik eğitimi ile problemi olmadı. Özal’dan bu yana öncü isimler bu fakültelerden mezun olmuşlardır. Devlet din ve değerler üzerinden vereceği eğitimi sivil topluma aktarsın. Rasim Özdenören bir grup arkadaşıyla Necmettin Erbakan’ın yanına gitmiş. 1987lerde ve sonrasında özel okulların önünün açılması gerektiğini defaatle ilettiğini belirtir. Çünkü resmi ideolojiyi kıracak olanın ancak bu olabileceğini belirtir. Muhafazakâr dindar akıl Kemalizmi tersinden okuyarak aynı sistemi tersinden uygulamaya çalıştı. Devlet imkânlarını arkasına alarak tepeden aşağı değişimi savunan bir projeye dönüştü. Aslında gelinen nokta böylesi bir sürecin mümkün olmayacağını yaşadığımız dünya gerçekleri göstermiştir. Burada zorunlu eğitime nasıl bakıyoruz? Zihin açılımı bu noktadan olabilir. Siyasal yapı farklı din ve ideolojileri örten- engelleyen bir fonksiyon gören algı hâkim durumdadır. Otoriter zihin tüm kodlarımıza hâkim olmuş durumdadır. Siyaset açısından çoğulculuğu savunan bir kişiye Alevilik dersi olsun mu? Deyin hemen cevabını yasakçı bir yaklaşımla bulursunuz. Şizofrenik kişiliklere sahibiz. Ailedeki biz, okuldaki biz, işteki biz veya başka bir yerdeki biz aynı dili konuşmuyoruz. Ak Partinin siyaset yapıcıları CHP’yi öyle bir noktaya çektiler ki sorunu imam-hatip lisesine endekslemeye çalıştılar. Ve toplumsal desteklerini artırdılar. Bu sisteme desteği artırmak için dünyadaki modelleri incelemişler. Özellikle alman modelini…
3/ Beytullah Önce: Dikkat Yazılı Var! kitabından öğrencilerin sınavlarda verdikleri bazı cevapları örnek vermek istiyorum.(öğrenci cevaplarından bir seçki yapıldı) eğitim sistemi çökmüyorsa birazda öğretmenlerin gayretiyle çökmüyor. Birazcık asli görevlerini yapsalar çok şey değişecek. Buradan son değişikliklere gelelim. Sistemin derinliğine ilişkin bir tartışmayı gerektiriyor. Yapılanlar eğitim sisteminin sorunlarını çözmek için değil bazı gereksinimleri karşılamak için yapılıyor. Yapılanlar yerel ve küresel sermayenin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük değişikliklerdir. Yapılan değişiklikler başbakanın deyimiyle tüccar akılla yapılmaktadır. böylesi bir akılla yaptığınızda öğrenci ve veli müşteri, eğitim ise kar elde edilecek bir metaya dönüşür. Eğitime Pazar gözüyle baktığınız zaman büyük bir değer erozyonu gerçekleşir. Özal ile başlayan neoliberal eğilim sonucu her şeyin Pazar nesnesi haline gelmesini doğurdu. Ve zirve yapmış durumdadır. 12 yıl zorunluluk olması, açık lisenin hafız- engelli- gibi tercihler dışındakilere kapatması önemli bir adımdır. Zorunluluk artmaktadır, tercih hakkı bırakılmamaktadır. Sizin önünüze konulan şeylerden tercih etmek zorundasınız. Kendi tercihinizi yapamazsınız. Orta öğretimde imam-hatip kısmının açılması dışında bir değişiklik yok. Liseye başı açık bırakmak olmak zorunda kalması karşısında sadece Kur’an dersinde başlarını kapatmalarına razı olmak ayrı bir çelişkidir. Kamu okullarının içeriğinin boşaltılması ve piyasacı okul sisteminin ön plana gelmesini doğuracaktır. Özel okulların finansmanını sağlamak ciddi sorunlar doğuracaktır. 4+4+4 eğitimin ticarileştirilmesine dönük bir adımdır. Ana motivasyon ekonomiktir. 12 yıl olması Pazar payının artırılmasına dönüktür.
4/ Şadi Tanış: Bu proje öylesine hazırlıksız yapıldı ki hangi yaştan başlayacağına dair anlaşmazlıkta kendini gösteriyor. Okula başlama yaşının düşürülmesinde olduğu gibi ne öğretmen potansiyeli ne de okul ortamı müsait olmadığı halde bu tasarı alelacele meclisten geçti. Bir arkadaşım değil 5 yaş 7 yi bitirip 8 yaşına girdiği dönemde vermek istediğini söyler. Anasınıfı süreci son yıllarda popüler hale geldi. Ancak bazı okullarda kalorifer kazan odası anasınıfı yapıldı. Bu tasarı niçin yapıldı. İmam hatiplerin orta kısmının açılması için yapıldı. Eğer öyle ise tüm meslek liselerinin orta kısımlarının açılması lazım. İmam-hatiplerde zaten ortam müsait. Başbakan hizmet satın almaktan bahsediyor. Özel sektör meslek lisesi açsın. Eğitim sektörleşmesi teşvik ediliyor. Seferberlik ilan edilir, alt yapı hazırlığı yapılır. O durma göre değişim yavaş halde geçilirdi. Kervan yolda düzülür mantığı ile imam hatip liseleri ile sürece başlandı. Yönlendirmede kıstaslar ne olacak? Herkes çocuğunun doktor olmasını ister. Öğretmenlerin yönlendirmede hazır durumda değil. 4-5 yıllık dönemi içerseydi bu hazırlıklar yapılırdı.
5/ Menderes Daşkıran: Şu andaki eğitim politikalarının da mimarlarından olan Mehmet Sağlam konferansa gelmişti. O dönem üniversitelerde yapılan değişiklikler pedagojik mi sosyolojik mi diye sormuştuk. O da tamamen sosyolojik bir süreç olduğunu söylemişti. Ebu Cehil yeni fark ediliyor. Ebu cehil uyguladığı katı kuralların sonuç vermediğini görünce teklifi şöyle olmuştu: bir gün senin dinine inanalım, bir gün benim dinime inanalım. Muhtemelen bir kamuoyu oluşturmaya çalışmıştı. Yapılanlar bir takım reflekslere göre tavır geliştirilmektedir. İnsanlar kendilerinde bir şeyler buluyor, tutum sergiliyorlar. Birileri de kendilerine tehdit olarak görüyorlar. Mantıksızlık mantığı içinde bir mantık geliştirilmektedir. İnsanları gönüllü gladyatörlüğe soyundurulmaktadır. Talepleri kendi bünyelerine aldılar. İnsanların inanç dünyalarına dair samimiyetleri vardır. Temel üç soru. Bu iş niçin, nasıl ve yapılırken enstrümanlar neler olacaktır. Eğitim ideolojiktir. Usuller işkence boyutludur. İkna odaları merkezli bir baskı yapılmaktadır. Hayatları okullarda okumak merkezli inşa edildi. Meslekler zor gösterilerek öğretimi yapılmaktadır. Mühendis olmak için yıllar alacakmış gibi davranılmaktadır. İnsanlar çıkmaz sokaklara yönlendirilmektedir. Müfredat hakikatin kendisi değil. Tabletler ile de kapitalizme nefes oluşturacak şekilde tasarlanmaktadır. Bu süreç insani, ahlaki ve İslami değildir. Şok doktrini oluşturulmuş Amerika’da. İsviçre’de mevcut kimliklerini unutturmak için deneyler yapılmış. Toplumsal hafızayı silme ve yeni hafıza inşa etmek için bazı sosyolojik deneyler yapılmış. İç çatışma unsurlarını alevlendirmişler. Devletler direkt müdahale edemediği için karteller ile müdahale ediyor. Şu anda bu hafıza silme eylemi eğitim üzerinden sürdürülmektedir. Matematiğin yalan söyleyebileceğini tahmin edemiyorlar. Türkiye’nin eğitim felsefesi yoktur. Made in Amerikan olan eğitim felsefesi bize giydiriliyor.
6/ Ahmet Akça: Yapılanlar da bir güzellik görmek lazım. Yapılanları çoğulculuğa doğru bir adım görülmelidir. Amerika’da evde eğitim modelleri kullanılmaktadır. Ak parti üyesi değilim, hatta mağdur oldum. Türkiye daha yeni soluklanıyor. 12 Eylül kâbusu daha bitmedi. Bu süreçten normal insan çıkmaz. Şans tanımak lazım. Dünden daha iyi olduğunu düşünüyorum.
7/ Şaban Günel: Eğitimsiz bir insan olduğum için eğitimi red ediyorum. Bunu tartışmak baştan tartışmayı kaybetmektir. Aydınlanmanın filozofları halk devleti sevecek kadar eğitilmelidir. Bu ülkede eğitim başarılıdır. Sen bunu planlamıyorsun. Bize ihtiyaçları yok. Nasıl eğitildiğini herkes biliyor. Çocuklar disket olarak görülüyor, okuldan sonrada iş makinesi olarak görülüyor. Devletin vicdanı olmaz. Sermayenin de vicdanı yoktur. İşçi sınıfının vicdanı yoktur. Amerikanın keşfinden önce dünya güllük gülistan değildi. Her türlü iktidara karşıyım. Bilgi ile iktidar kuranlara da karşıyım. Eğitimin red edilmesi lazım. Bu red etmedikçe yüzümüzün gülmesi mümkün değil. Devletin şerrinden sermayeye sığınıyoruz. Devletten bir şey istemiyorum. Din, ezan, Kur’an konulmuş. Eğitimin planlayanlar iyi niyetli ve namuslular belki niçin eğitileceğini biliyorlar. Kimin eğitileceğini biliyorlar. 2 çocuğumu mutlu olsunlar diye eğitmezler. Toplum mühendisliği yapacağım diyorlar. Biz buna itiraz etmiyoruz. Şimdi sıra bizde deniliyor. Ben çocuğuma din dersi aldırmam. Devletin ateist yetiştirmesine razı değilim. Din dersi seçmeli değil. Alevi anne- baba ders aldırmıyor. Memleket Müslüman’ı zorla bu dersin verilmesine karşı çıkmadılar. Anne-babaya git dilekçe ver, dersi vermesin deniliyor. Bu başka türlü bir aşağılamadır. Ben bilerek konuşmuyorum, zanlarımı konuştum. Çünkü bende bir şeyler saklanarak yapılıyor.
8/ Emre Durmuş: 4+4+4’ü destekliyorum. Metal öğretmeniyim. Atanmam lazım. Okulda staj dönemleri vardı. İnsanların çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme hakkı vardır. Meslek liselerinin orta kısımları açılıyor. Staj yapıldığı zaman ücret ödenmiyor. Bir sene boyunca emek sömürülüyor. Sermayeye bedava işgücü oluşturuluyor. İş sahibi olmak adına 12 boyunca emeğin sömürülmesi var.
9/ Muharrem Demircan: Okulda fen lisesinde staj yaptım. Dershanede fen lisesi öğrencilerini seçtim. Diğer grupları müdürden benden almasını istedim. Karlı bir öğretmen olmadığımı gördüm. Başka bir alana geçtim. Programlama ve danışmanlık yaptım. Bir dershanede görev yaptığım sırda bir eylemde bildiri okumaktan görevden alındım. Türkiye bir süreçten geçiyor. Osmanlı coğrafyasında yaşanması gerekenler şimdi yaşanıyor. Yaşanan eğitim 2 tip insanı çıkaracak. Ömer Seyfettin ve Mehmet Akif. Ömer Seyfettin gibi Müslüman gibi görünen ama olmayan. Yeni gelişmeler bize farklı ufuklar açacaktır. Yeni sınıfların oluşmasına zemin hazırlayacak. The Wall şarkısı 1980 yılında söylenmiş. Bizde bu şarkının benzeri için herhalde 40 yıl daha geçmesi lazım.
10/ Veysel Saka: Devletin verdiği her türlü eğitimi red ediyorum. Amacıma hizmet eder mi bilmiyorum. Eğitim dili içinde tanrısal vergi olan dil konusunda taleplerinde oluşması azlım. Bir şeyler söylemek lazım geldiğimi düşünüyorum. Devletin dayattığı her türlü zorunluluğunu red etmek lazım.
11/ Osman Karagüzel: Mahkeme kararını bile anlayamaz hale gelmemiz yapılan değişiklerin nasılda travma oluşturduğunu görmek lazım. 28 Şubat’ın bazı izlerini kaldırması bakımından olumlu görüyorum. Yönlendirme yönüyle de olumlu katı sağlayacaktır. Yıllardır sanayi kesimi bu konuda talepleri bulunuyordu. Din dersinin olumlu katkı yapmayacaktır. Ama devletin çocuğuma din dersi vermem için her türlü ortamı sağlamalıdır. Bu gündem bazı dış ve iç gündemleri örtmüştür. Füze kalkanı ve İran krizi gölgelenmiştir.
ÖNERİLER
Öneri Olmadı
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
25 sivil toplum örgütüne duyuru yapıldı. E- mail, mesaj ve telefon ile ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik- Ayşenur İslam- Ali İhsan Yavuz- Ayhan Sefer Üstün- Münir Kutluata- Engin Özkoç
MEDYA İLE
Sakarya ilinde faaliyet göstermekte olan ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ Rüstem BUDAK- SakaryakMM Girişimcisi
06.04.2012 Sakarya kMM Toplantı Tutanağı
previous post