YER: Büyükşehir Belediyesi Konukevi Karşısı Mazlum-Der toplantı salonu
TARİH: 6 Şubat Cumartesi 13:00-15:30 arasında
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İsmail Aktaş (DTK)
2 / Eyüphan Kaya (Basın Platformu)
3 / Ahmet Aksoy (MAZLUM Der)
4 / M. Hasan Alıcı (Yazarlar, Filozoflar ve Düşünürler Derneği)
5 / Karani Şimşek (BES)
6 / Hasan Yalçın (Mezopotamya Hukukçular Derneği)
7 / İbrahim Sert (SOHRAM)
SENDİKALAR
1 / Cengiz Dündar (Eğitim Sen)
ODALAR
1 / Dr. Yılmaz Altun (Tabipler Odası)
2 / Ümit Demir (EMO)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ
GÖZLEMCİ
DİĞER KATILIMCILAR
5 izleyici katıldı.
MODERATÖR
Mehmedi Aktoprak
Genel Gündem: Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Türkiye’de Medyanın Durumu
Cengiz DÜNDAR (EĞİTİM-SEN DİYARBAKIR): Düşünce ve ifade özgürlüğü oldukça kapsamlı büyük bir konuyu içinde taşıyor,hatta bana göre büyük ölçüde demokrasi ile ilişkili en önemli noktayı düşünce ve ifade özgürlüğü sağlıyor.Bu noktada Türkiye de ve tüm dünyada çok büyük sorunlar var ve hala dünyada 100 den fazla ülkede bu konuda durum çok kötü,ülkelerin demokrasi karnesi ne kadar kötü ise, düşünce ve ifade özgürlüğü o kadar kötü oluyor hep, sendikalar ve toplumsal oluşumlarda bu konuda yeterince aydınlatıcı bir çalışmadan hep uzaklar, durumun kısa sürede düzelmesi imkansız gibidir.
Eyüphan KAYA ( BASIN PLATFORMU SÖZCÜSÜ): Aslında toplumda da bu konuda çok büyük sorunlar var.Az önce Kürt konferansına katıldım,çoğu kişi kendisi gibi düşünmediğimiz gibi bize çok farklı bakıyor,oysa toplum renkli ve farklı olmalıdır.Hatta üzülerek ifade etmem gerek, düşünceye ve ifadeye saygı olmadığı gibi,küfür derecesinde hakaretler var,bunu şiddetle kınıyorum,bizim kültürümüzde bunlar yoktur.Onun için kMM daha fazla bu konularda çalışmalara ev sahipliği yapmalıdır.Hatta basında bile Düşünce Ve İfade özgürlüğü yoktur.En son yazdığım yazıların çoğu yayınlanmıyor,basında bir şekilde sansür var.Onun için Düşünce ve İfade özgürlüğünün önemi noktasında en önemli görev insan hakları aktivistlerine düşmektedir.
Ahmet AKSOY (MAZLUM-DER DİYARBAKIR) : Bizde insan hakları kuruluşu olarak en çok bu konuya büyük önem veriyoruz.Düşünce mutlaka özgür olmalı ve sınırı noktasında toplumsal gelişimler dikkate alınmalıdır.İktidar kolayca kendince birtakım sınırlar çizmemelidir..Çünkü bu sınırlar aynı zamanda toplumda korku yaratarak demokrasiyi bozmaktadır.Onun için ifade özgürlüğünden önce düşünce özgürlüğü sağlanmalıdır.
M.Hasan ALICI (YAZARLAR FİLOZOFLAR VE DÜŞÜNÜRLER DERNEĞİ): Şimdi ben Diyarbakır Sur ilçesinde yaşıyorum,ve 50 gündür kendi topraklarımda özgür değilim,ordan oraya sürgün yaşıyorum.Tüm bunların sorumlusu var ama biz bunları bile dile getiremiyoruz,onun için Düşünce ve İfade özgürlüğü biraz lüks gibi kalıyor.Sur ilçesinin her yanında ESEDULLAH timleri var,ve beni rahatsız eden birçok sloganları duvarlara yazmışlar.Onun için bu kadar kötü ve hukuksuzluk içinde bizim çabamız hep havada kalıyor maalesef,şiddet hala çok fazla can alıyor her yerde,birde aslında ifade özgürlüğü belli kişilere var,iktidar küfrediyor,,hangi savcı onlara dava açabildi ki?
Karani ŞİMŞEK (BES DİYARBAKIR): Düşünce ve İfade özgürlüğünün gerçek anlamda toplumsal yaşamda yeterince değer bulmaması bana göre en önemli sorundur.Çünkü toplum bu konuda yeterince ilgi göstermediği için,TBMM üzerinde bir baskı oluşmuyor,yasalar demokratikleşmiyor.Oysa batıda tüm kanunlar yapılmadan önce toplumun tartışması için kamuoyuna sunulur.İşte düşünce ve ifade özgürlüğü bunun için çok değerlidir.Toplum ilgi ve desteğini somutlaştırırsa,kesinlikle olumlu şeyler olacaktır.Baskı grupları ve tüm sivil oluşumlar öncelikle Düşünce ve ifade özgürlüğü demeli ve büyük kampanyalarla bunu toplumun gündemine taşımalıdırlar.
DR.Yılmaz ALTUN(TABİPLER ODASI DİYARBAKIR): Herkesin şikayet ettiği bir konu olsa da hala büyük ölçüde bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün mağdurları var. Sistem kadar toplumunda yarattığı mağdurlar var.Herkesin kendince düşünce ve ifade özgürlüğüne verdiği anlamlar bu konuda bir standart algı oluşmasını hep engellemektedir.Onun için evrensel değerleri mutlaka normlaştırmalıyız..
AV.Hasan YALÇIN(MEZOPOTAMYA HUKUKÇULAR DERNEĞİ): Bu konuda söyleyeceklerimden önce hala tüm şiddeti ile devam eden çatışmaların sürmesinden büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.Bu kadar uzun süren her çatışma hala fazla bizim için ayrılık ve kin demektir.Bu noktada tüm sivil toplum kuruluşlarının hemen devreye girmesi gerekiyor kesinlikle…Düşünce ve İfade özgürlüğünün ne kadar bizden uzak olduğunun en canlı örneğini son akademisyenler bildirisinde açıkça gördük.Bir konuda düşüncelerini açıkladıkları için bilim insanlarına açıkça linç uygulandı,bunu uygar dünyayla bağdaştırmak mümkün mü? Onun için düşünce ve ifade özgürlüğünün en yoksul dönemi
Ne tanıklık ediyoruz, bu kadar kötü bir iklim hiç oluşmamıştı.
Ümit DEMİR (EMO DİYARBAKIR ŞEBESİ) : Düşünce ve İfade özgürlüğünün sınırları konusunda son günlerde tüm çatışma basın üzerinden yürütülmektedir.Düşünün ki Can DÜNDAR ve Erdem GÜL’ün tutaklanmasını….Bu olay bile bu noktada bizlere ne kadar acımasız bir işlemin yapılabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.Basın ve görsel medya şu an kelimenin tam anlamı ile esir alınmış bir durumdadır.Hiç bir şekilde haber alma özgürlüğü yok toplumun,böyle bir durumda düşünmenin ne anlamı var? İfade etmek ne kadar gerçekçi bir durumdur? Aydınlar bundan sonra konuşabilecekler mi? Bilim ve akademik özgürlük nedir? Düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırını kim çizer? Gibi sorular yeniden yorumlanmalı ve değerlendirilmelidr.
İbrahim SERT (SOHRAM İLETİŞİM GRUBU): Düşünce ve ifade özgürlüğünün gerçek bir anayasal teminattan yoksun olduğunu açıkça görüyoruz. Demek ki en büyük sorun bu noktada anayasadır. Yeni anayasa çalışmalarında bu konuya büyük önem verilmelidir.Tüm STK lar bu noktada özel çalışma yapmalı, parlamenterlerin üzerinde baskı oluşturmalıdır.Partilerin düşünce ve ifade özgürlükleri ile ilgili çalışmaları kamuoyuna sunulmalıdır.
İsmail AKTAŞ (DTK DİYARBAKIR) : Düşünce ve ifade özgürlüğünü takip eden ve dünyayla paylaşan sayısız kurumun varlığına rağmen bu noktada durumun düzelmemesi bizleri sistem noktasında radikal bir değişime yöneltmektedir.Çünkü birçok sorunun kaynağı hep sistem ve devlettir.Tıpkı bugün dünyanın en çok gazetecisini hapiste olduğu ülkelerden biri olduğumuz gibi….Basılmayan kitapların toplatıldığı gibi…Onun için bu noktada toplumsal değişimin dinamiği olan halk ile birlikte her şey yapılabilir.herkesin şikayet ettiği bir şey hala değişmiyorsa, bu noktada sorun büyük demektir.Büyük çatışmalar büyük değişimleri doğurur.
Milletvekilleri ve Sivil Toplum ile iletişim:
06.02.2016 Saat 13.00 de Diyarbakır kMM toplantısı Büyükşehir belediyesi Konukevi karşısı Mazlum-der toplantı salonunda başladı. Telefonla aranmalarına ve mail davetlerine rağmen ilimiz milletvekillerinin büyük çoğunluğu Mardin de ve Diyarbakır da ki farklı toplantıları gerekçe göstererek toplantıya katılamayacaklarını ifade ettiler. Toplantı öncesi hazırlana görsel sunum yapıldıktan sonra toplantıya geçildi. Toplantıya katılan STK temsilcileri görüşlerini ifade etmişlerdir.