Yer : Ticaret ve Sanayi Odası
Tarih : 06.02.2010
Katılımcılar:
Dernek, Vakıf ve Girişimler:
İnsan Hakları Derneği ( Osman Kündeş-Şube Başkanı)
MAZLUMDER (Yönetim Kurulu Üyesi)
ÖZGÜR-DER ( Ramazan ÇELİKAL-Şube Başkanı)
Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu ( Mehmet Şat-Dönem Sözcüsü)
Çevre Gönüllüleri Derneği ( Hasan Argunaga-Şube Başkanı)
Kurdi-Der ( Abdulbasir Tüzün-Şube Başkan Yrd.)
Türkiye Emekliler Derneği (M. Emin Aydın – Yönetici)
Günışığı Demokrasi Derneği ( Ömer Keskin – Bşk)
KAMER ( Zozan Aksoy – Aktivist)
Meslek Odaları
Ticaret ve Sanayi Odası ( Mehmet Teymur- Oda Başkanı)
Gazeteciler Cemiyeti (Arif ARSLAN- Bşk)
Mimarlar Odası ( Mehmet Ekinci – Oda Başkanı)
Sendikalar
MEMUR-SEN ( Cahit Çekmen- İl Başkanı)
Yapı-Yol-Sen (Ayhan Şanlı-İl Başkanı)
Tüm-Bel-Sen ( Muzaffer Çınar-Şube Başkanı)
Eğitim-Bir-Sen ( Şafi Özperk-Şube Başkanı)
Özgür Eğitim-Sen ( Murat Kurhan -İl Sekreteri)
d. Kanaat önderi bireyler : –
Katılan Milletvekilleri: M. Emin Ekmen ( Ak Parti) Bengi Yıldız (BDP)
Belediye Başkanları: Serhat Temel (Batman Belediye Başkan Vekili)
Mesaj Yollayanlar:
Ahmet İnal ( AK Parti)
Moderatör: Cuma Gülcü ( kMM Girişimcisi)
Gözlemciler:
Ziver Özdemir (Ak Parti İl Başkanı)
M. Şah Kaygusuz (BDP il başkanı)
Diğer Katılımcılar:
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 20 (yirmi) civarında izleyici/gözlemci katıldı.
Medya:
Cihan Haber Ajansı
Batman Gazetesi
Kanal72
Batman Postası
Batman Çağdaş
Batman Doğuş
Batman Petrol
Batman Express
Batman Medya
Duruş Gazetesi
Konular:
Genel konu:Sivil vesayet, askeri vesayet ve anayasa.
Yerel konu:Batman’daki kayıplar.
Konuşulanlar:
YEREL KONU: BATMANDAKİ KAYIPLAR
Yerel konunun konuşulmasına geçilmeden önce İHD’nin hazırlamış olduğu kayıplarla ilgili 7 dakikalık bir sunum katılımcılara izletildi. Sunumun ardından İHD adına Nihat Ekinci söz alarak, 3 dakikalık bir açıklama yaptı. Batman da hala 34 tane kayıp olduğunu ve bunlarla ilgili bütün girişimlerden hala bir sonuç alınamadığını belirtti.
Osman Kündeş ( İHD İl Başkanı) :1990’dan sonra bölgede 17000 faili meçhul, 400’e yakın kayıp bulunmaktadır. Kayıp varsa ve bulunamıyorsa büyük bir sorun var demektir. Bu insanlar durup dururken kaybolmadılar, kaybedildiler. Bu sorun vicdan sahibi olan herkesin sorunudur. İHD 1995’ten beri bu sorunu gündemde tutuyor. Her yıl bir kez kayıplarla ilgili basın açıklaması yapılıyordu. 2009’dan itibaren ise her cumartesi günü kayıp yakınlarının sorunları ile ilgili basın açıklaması yapmaya başladık. Biz yaşamın her alanında var olan sorunlar için uğraşıyoruz. Bu sorun için herkesin uğraşması, elini taşın altına sokması gerekir. Kayıplar konusu Silopi’deki asit kuyuları ile gündeme geldi. Batman’daki kayıp sayısı 34’tür.
Hasan Argunaga ( Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı) : Öncelikle bu konuda İHD’yi tebrik etmek gerekir. Bu konuyu yüreklilikle gündeme getirip devam ettirdikleri ve bunu her hafta büyük bir özveriyle gerçekleştirdikleri için. Her hafta sonu yapılan bu bir araya gelişe her kesimden destek gelmelidir. Sorunun çözümü için başta vekillerimiz olmak üzere herkesin azami çaba göstermesi gerekir. Hepimiz o süreci yaşadık ve gördük. Kimsenin tekrar yaşamayı istemeyeceği akşam eve sağ dönülüp dönülmeyeceğinin belli olmadığı günlerdi. Ben o süreçte evlendim. O acıların içinde düğün bile yapamadım, yapmadım.
Muzaffer Çınar ( Tüm-Bel-Sen Şube Başkanı): Kayıpların bulunmayışının sebebi, iktidarların mağdurun yanında olmaktansa sistemin yanında olmayı tercih etmeleridir. Sorun sistem ile halk arasında yaşanan çatışmadır. Amaç kaos ortamı yaratmak ve muhalifleri sindirmektir. Türkiye’de yaşanan demokratikleşme hareketlerinin tek sebebi AB’dir.
Ramazan Çelikal (ÖZGÜR-DER Şube Başkanı): Bu konuda yapmamız gereken şey, öncelikle bu konuyu üstlendiği için İHD ye teşekkür etmek olmalıdır. Bugün bu olayların üzerine gidilmezse ise ilerde bunların tekrar yaşanabilir.
Murat Kurhan (Özgür Eğitim-Sen İl Sekreteri): Bu kayıplar tam olarak özgürleşememekten, demokratikleşememekten kaynaklanıyor. Siyasilerin çetelerle iç içe girmesi kayıpların artmasına neden oluyor. Türkiye’nin demokratikleşmede rayına oturması kayıpların sayısını azaltmaktadır.
Nihat Ekinci (İHD ): İHD olarak valilik, emniyet ve partilerin il başkanlarıyla temasa geçtik. Vatandaş ile sorunlarını halledemeyen iktidarlar illegal yollara başvuruyor. Bu da kayıpları artırıyor.
M.Emin EKMEN (Milletvekili): Çok zor donemler yaşadık. O dönemi konuşmak bile bizi geriyor. Bir daha o günleri yaşamakta istemiyoruz. Bu sorunların temel kaynağı resmi ideolojinin tek tip vatandaş yaratma projesidir ve tek mağdur Kürtler değildir. Bu proje başarısız olmuştur. Projenin uygulanmasında yaşanan hukuk dışı olaylar toplum hafızasında önemli yer tutmuştur. Olayların
tekrar yaşanmaması için bunlar unutulmamalı ancak bunu bir kin gütme şekline de dönüştürmemek gerekir. Özellikle İHD ve MAZLUMDER kayıp olaylarının ortaya çıkmasında öncelikli rol
üstlenmişlerdir. Bu olayların tekrar yaşanmaması için demokrasiye inanan kesimlerin bir toplumsal mutabakatta buluşması gerekir. İş birliği ve diyalog içinde olmamız gerekir. Bu mücadele yarınlarımızın temelidir. Demokratikleşmenin kalbi Ankara’dır. Ankara tam olarak demokratikleşmediği müddetçe hiçbir yer demokratikleşemeyecektir. İnsan hak ve özgürlükleri
yöneticilerin inisiyatifine bırakılmamalı, anayasal ve yasal güvence altına alınmalıdır. Bazı konularda ise yeterince toplumsal tepki vermediğimizi düşünüyorum. Örneğin Temiöz davası…
GENEL KONU: Askeri ve Sivil Vesayet:
Osman Kündeş (İHD Başkanı) : Bütün sorunlar birbiriyle ilişkilidir. İnsan hak ve özgürlüklerine uyulmaz ise aynı sorunlarla tekrar karşılaşabiliriz. Yaşanan hukuksuzluklar yine yaşanacaktır. Öncelikle yaşam hakkına saygı gösterilmesi gerekir. Yasaların insanca yaşama göre düzenlenmesi gerekir. Türkiye 12 Eylül anayasası ile idare edilmeye devam ettiği müddetçe bu tür sorunlar yaşanmaya devam edecektir.
Muzaffer Çınar ( Tüm-Bel-Sen Şube Bşk): Demokrasi işlemiyorsa askeri vesayet ön plana çıkar. 12 Eylül Anayasası cuntacı generallerin oluşturduğu bir anayasadır. Öncelikle sivil bir anayasanın hayata geçirilmesi gerekir. Türkiye’nin önündeki en büyük engel 12 Eylül Anayasası’dır. Anayasa değişikliğinde AKP’nin rolü ne olacaktır. Fırat’ın doğusundaki STK lara danışılacak mı? Toplumsal mutabakatta kirli savaştan etkilenen mağdurların görüşü alınacak mı?
Murat Kurhan (Özgür Eğitim-Sen İl Sekreteri): Türkiye’de sorunların çözümünde Ak Parti’nin bir girişimi bulunmaktadır. Sivil vesayete geçilmesi için Kürt sorununun çözülmesi gerekir. Kürt sorununu iyi değerlendirmek gerekir. Bu bir kimlik sorunu sorunudur. İş veya aş sorunu değildir. Silahlı kuvvetler sivil ve demokratik otoritenin vesayeti altına alınabilecek mi?
Cahit Çekmen ( Memur-Sen İl Başkanı) : Siyaseti yorumlamak için siyasi geçmişe göz atmamız gerekir. Saltanat ve cumhuriyet döneminde ülke elit bir kesim tarafından yönetiliyordu. Daha sonra CHP üzerinden yapılanmaya gidildi. Halk DP’yi başa getirdi. Askeri vesayet hüküm sürmek için belli aralıklarla darbe yaptı. Ak Parti’nin başa gelmesiyle demokrasi konuşulmaya başlandı. Sistem düşman algısı üzerinden halk üzerinde korku oluşturdu. Bugün herkesin sistemle sorunu var. Bunun üstesinden gelebilmek için sivil toplum örgütlerinin birleşmesi gerekir.
Hasan Argunaga ( Çevre Gönüllüleri Derneği Bşk.): Türkiye’de 4 tane anayasa yapıldı. Bunların tamamı askeri vesayeti koruyan anayasalardı. Darbe planları tatbikat olarak sunuluyor. Basında bunlara destek veriyor. Şuanda askeri vesayet vardır. Yanlış kimden gelirse gelsin eleştirilmeli ve buna direnç gösterilmelidir.
M. Emin Ekmen (Milletvekili) : Sistem top yekun demokratikleşmediği müddetçe vesayet tartışmaları bitmez. Vesayet sistemi ilk güvencesini 61 anayasasında bulur. 61 Anayasası demokratik bir anayasa
değildir. Sistemin kendini millete karsı korumaya aldığı bir anayasadır. Anayasanın 10 ve 42. maddelerinin değişikliği nedeni ile anayasa mahkemesinin verdiği karar sistemi tıkamış ve bir anayasa
değişikliğini pratik olarak imkansız hale getirmiştir. Bu gün yapılabilecek herhangi bir anayasa değişikliği ilk üç madde duvarına çarpabilir. Bu karar ile mahkeme kurucu meclis yetkisini tekeline
almıştır. Bu demokrasiye öldürücü bir darbedir. Bu sıkışmışlığı aşmak çok zordur. Anayasa değişikliği
konusunda MHP ve CHP uzlaşmaz tavırlar sergiliyor. Türkiye bir değişim süreci yaşıyor, bu sancılı bir süreçtir. Sistemin dinamikleri sistemi kilitliyor. Bu kördüğümde demokrasiye inanan İnsanlar tam bir demokrasi için güçlerini birleştirip iş birliği yapmalıdır. Partimiz demokrasi üzerindeki her türlü vesayeti ortadan kaldırırken, aynı anda çok değişik kesimlerce sivil vesayetle suçlanması ise çok düşündürücü bir durumdur.
Bengi Yıldız (Milletvekili): (Bengi Yıldız ikinci böülüme yetişebildiği için ilk bölüme yönelik düşüncelerini de burada belirtmiştir.) Faili meçhuller için bir önerge getirdik bütün gruplar konuştu, daha sonra oylamaya geçildi. CHP ve MHP evet dedi, ama AKP ret oyu verdi. .Anayasayı değiştirmek gerçekten zor, askeri vesayet var, bürokratik vesayet var, fakat mecliste bir JİTEM araştırma komisyonuna hayır diyenler var bu konuda samimi olmak lazım. Türban meselesinde şüphesiz askeri vesayet var, yargı vesayeti var. Türbana ilişkin CHP ve MHP'nin önergesine karşı bunların söylemine karşı AKP grup başkan vekili kalktı konuşma yaptı, konu GATA meselesini geldiğinde kalktık alkışladık. Bu konuda sayın başbakanın eşine yapılan haksızlık bizim eşimize kız kardeşimize yapılan haksızlıktır. Özgürlükler konusunda ortaklaşmak gerekir. Siyasi kaygıların dışında bu olaylara yaklaşmak gerekir. Türkiye demokratikleşme meselesini tartışıyor. Ama dünyanın birçok yerinde faili meçhuller ve kayıplar aydınlatılmadan demokratikleşme olmuyor. Bizim ülkemizde de böyle olması gerekir. Ergenekon davasında umudumuz buydu ama ne yazık ki en çok faili meçhullerin yaşandığı olan bölgemize ulaşmadı. Diyarbakır'da çok cılız bir yargılama var ama korkarım ki onun da temize çıkarılması gibi bir duruma gidiliyor ama yine de bu kuruma dokunulması iyi bir gelişmedir. Silivri’ye gittik parti olarak yüzlerce dilekçe sunduk mahkemeye, müdahillik talebimiz reddedildi. Teşebbüs konumundaki işler yargılanma konusu oluyor ama işlenmiş suçlar yargılanma konusu olmuyor…
AKP hükümetinden tutun diğer bütün hükümetlere kadar bir kurumu peygamber ocağı olarak tanımlarsan o kurumu sorgulama yeteneğini kaybedersin. Bir kere onu bir kutsiyet içerisine
koyduğun anda ona dokunulmaz bir alan yaratıyorsundur. Ordu suç işliyor. Resmi 3 tane darbe yapıyor tüm bu suçları işlemiş olan kuruma hala peygamber ocağı diyoruz. Devletin esas sahibi asker, partiler geliyor 5 yıl icraat yapıyor onun olumsuzluklarının yasal düzenlemesini yapan işler yapıyor sonra yıpranıp tarihin çöplüğüne atılıyor yerine başka parti çıkıyor ortaya. Genel Kurmay başkanını kimse sorguluyor mu? Genel Kurmay başkanı diyor keşke GATA’da ki olay olmasaydı samimi olsa gelin bütün kurumlarda bunu engelleyecek düzenlemeler yapın desin; destek veriyor mu buna? Hayır. Her gün üstüne vazife olmayan şey hakkında siyaset yapıyorsun, de ki hey meclis bu konuda da düzenleme yapın…
Bizim ülkemizde herkesi tehdit eden bir askeri sistemle karşı karşıyayız; bu aşılmaz değil eğer hükümet samimiyse temel değişikliler yapmalıdır ülkede genel özgürlükler problemi var anayasa değiştirmeden hiç bir problem değişmez. Emin Bey söyledi bu sistem kendi korucularını yaratmış askeri ve sivil bürokrasi Anayasa Mahkemesi Yargıtay Danıştay ve kaymak tabaka sistemin devamından yanadır; topyekûn değişmeden sistem ihya olmaz…
Yapamıyorsan yapamıyorum diyeceksin. Diğer partiler gibi sistemin maşası olmak istemiyorum deyip seçime giderim ben bu anayasayı değiştirecek çoğunluğa varıncaya kadar seçime giderim. Kürtler,
Aleviler, Çerkezler, Araplar, Ermeniler farklı düşünenler ben bu anayasayı değiştirmek istiyorum hepinizi bu anayasada tanımlamak istiyorum asker izin vermiyor anayasa mahkemesi izin vermiyor dese arkasından milyonları sürüklemeyecek mi? Sürükleyecek. Bir cumhurbaşkanının seçilememesi olayından halkın gösterdiği tepki yüzde 47’dir.
Muktedir olmayan meclis anayasayı değiştiremeyen bir meclis yumruklaşıyor birbiriyle uğraşıyor toplumun sorunlarını çözeceğine gerginliği tırmandıracak işler yapıyor. Tamda vesayeti gerçekleştirmek isteyenlerin yapmak istediği budur. Süreci yönetemeyen bir hükümetle karşı karşıyayız… Askeri vesayet konusunda bu hükümetin adım atamayacağı ortadadır… Ben şuna inanıyorum hükümet ve Genel Kurmay anlaşmış durumdadır… Şu anda AKP nin yapmak istediği düzenleme Genel Kurmay'ın yapmak istediği düzenlemedir… Eğitim sisteminden tutun tarih sistemine kadar bütün alanlarda demokratikleşmeyi gerçekleştirilmediği sürece o ülkenin demokratikleşmesi tepeden olur kalıcı olmaz… Harp okullarında hangi eğitim veriliyor meselesinde Milli Savunma Bakanı'na sorun Başbakana sorun hiç bir bilgileri yoktur. Bu sistemin yürütülmesinin has nedeni bizim birbirimizin düşüncelerine saygı duymamamız birbirimizi düşman olarak görmezdir. Bunu aştığımız oranda milletvekili demokratikleşecek askerde demokratikleşecek…
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
60 tane sivil toplum kuruluşuna e-mail, telefon ve davetiye yolu ile duyuru yapıldı. ( Toplantı lobisinde TkMM broşürleri de verildi
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile her dört milletvekiline de ulaştık.
c. Katılımcılarla
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, 7 kişiden yanıt geldi, bu 7 kişinin beşi aynı konuyu önerdi. Önerdikleri konu seçildi.
d. Medya ile
20 tane ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. 13 kadarı geldi. Medya ile daha sıkı ilişkiler içinde olmanın daha verimli olacağı sonucuna varıldı.
Sonuçlar: Toplantıya katılım ve ilgi geçen aya oranla düşük olmasına rağmen yine de iyi geçti. Bu ay dışarıdan Moderatör getiremememizin de etkisi vardı.
Değerlendirenler: Cuma GÜLCÜ ( İl Girişimcisi)