Yer : Adana 4.Bölge Eczacılar Odası toplantı salonu
Tarih : 05.12.2009
Katılımcılar:
DİSK Bölge- Kemal ASLAN (Başkan )
TÜRK-İŞ Bölge- Edip GÜLNAR (Temsilci)
Tabip Odası –Dr.Rıza METE (Başkan)
Pir Sultan Abdal Derneği- Metin Çelik (Şube Başkanı)
Eczacılar Odası- Ali Yücel ŞEÇKİ (Eski YK üyesi)
Türk Hukuk Enstitüsü– Av.Özlem SÜSLÜOĞLU (YK Üyesi)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı -Av.Mustafa ÇİNKILIÇ (Adana Temsilcisi )
KADER Adana Şubesi- Saynur BULCA (Şube Başkanı)
SS Toros Kadın Koop. -Göksu GÜNAY- (Başkan)
SS Akdeniz Kadın Koop.Birliği- Melek KURT (Birlik Bşk)
EĞİTİM SEN Adana Şubesi- Güven BOĞA (Şube Başkanı)
KESK (Dönem Sözcüsü SES Adana Şb) -Faruk ONUK (Şube Sekreteri)
Katılan Milletvekilleri:
Katılan Milletvekili olmadı
Belediye Başkanları:
Katılan Belediye Başkanı olmadı
Mesaj Yollayanlar:
Kürşat ATILGAN (MHP)
Prof Dr.Gaye ERBATUR (CHP)
Av.Fatoş GÜRKAN (AK Parti)
Hulusi GÜVEL (CHP)
Mustafa VURAL (DSP)
Moderatör: Av.Özlem SÜSLÜOĞLU-THE -YK- Üyesi
Gözlemciler:
Av. Kemal DERİN- ABF YK Üyesi
Av. Emir BAŞESKİ- Malatyalılar Der. Üyesi
Binali TATLI – Hacı Bektaş Veli Der. Adana Şb. YK. üyesi
Rıza AYDIN- Pir Sultan Abdal Der. Genel Mrk.YK. üyesi
Kafi DOĞDU- Tuncelililer Der. Bşk.
Yılmaz ZEROĞLU- Tuncelililer Der.
Selman ELİK- Tuncelililer Der.
Hasan HOY – Bulamlar Der. Bşk.
Diğer Katılımcılar:
Av. Ali AKINCI
Sahra YETEROĞLU
Medya: KANAL A
Konular:
Genel konu: Aleviler ve Dersim,
Yerel konu: Adana Valiliğinin Toplantı ve Basın Açıklaması Yapılacak yerler ve aykırı davranışlara verilecek cezaya ilişkin duyurusu. Konuşulanlar:
Sunum: Mustafa ÇİNKILIÇ tarafından kısa bir bilgilendirme yapıldı. Millet vekillerinin karneleri dolduruldu. Toplantıya zemin oluşturmak için ,hazırlanan DVD sunumu gösterildi .
Av. Kemal DERİN (ABF YK. Üyesi) : Alevi kültüründe; tanrı, kutsal kitap, peygamber, namaz, oruç, ibadet şekli ve yeri konularında bilgi vererek, bu bilgilere göre sizler Aleviliğin İslam içimi ? yoksa İslam dışı mı? Olduğuna karar verin. Dedi.
1- Ecz. Ali SEÇKİ (EO): Kemal beyin açıklamalarına göre Aleviler deyişlerini Türkçe olarak söylüyordu. Peki Arap Alevileri, Kürt Aleviler de deyişlerini Türkçe mi söylüyordu? Dini konularda Diyanete sorarsın oradan bir fetva verilir. Bu konu Alevilikte nasıl yürüyor? Dini konularda kim açıklama yapıyor?
2- Soynur BULCA (KADER): Benim bu anlatımdan çıkardığım Alevilik bir kültür değil, bir dindir.
3- Rıza AYDIN (PSAD): Her dinde bir “Allahın evi” kavramı vardır. İslamiyet’te Kabe olduğu gibi. Ama Alevilikte bir mekan anlamında “Allahın evi” yoktur. İnanış gereği hak insanın gönlündedir. İnanca göre gönül kırmak en ağır kusurdur. Hiçbir gönül kırılmamalıdır. Aleviler allanın evini insanda, insanın gönlü, kalbi olarak anladıkları için semah dönerken insana dönerler yüz yüze ibadet ederler. Semah bizim ibadetimizdir.Alevi suniyi, Suni Aleviyi ayrı bir din görmüştür.
4- Av. Kemal DERİN(ABF) :Öncelikle her etnik kimlik şüphesiz ki, kendi dilinde deyişlerini söylüyordu. Ancak bu yolun ulu ozanları var ve bu ulu ozanlar deyişlerini Türkçe söylemişlerdir. Alevilik daha çok Anadolu’ya özgü olarak gelişmiştir. Alevilikte bir kitap ve bu kitaba göre bir ibadet ve fetva yoktur ancak bir konuda Alevi inancı ne diyor diye araştıracak olursak ulu ozanların deyişlerine başvururuz. Alevilik bir mezhep değil, Alevilikte bir mezhep yok “yol” vardır.
5- Metin ÇELİK (PSAD): Arkadaşlar gündem Alevilik değil, 1937 yılında Alevilere uygulanan ve acısını bugünde içimizde hissettiğimiz, konuşulması bile yasaklanan Dersin olaylarıdır. Bunu konuşmak lazım. Gündemimize bu konu açılım tartışmaları sırasında biraz da talihsiz biçimde geldi ve tartışılmaya başlandı. 1937 de iyi şeyler olmadı. Devlet meydana gelen olayları kendisine bir tehdit unsuru olarak algıladı. Bu bir bakıma anlaşılabilir. Eğer birileri eline silah almış dağlara çıkmışsa, silaha karşı devlette silahla cevap vermişse bu anlaşılabilir. Arzu etmiyoruz ama PKK dağlarda silahlı dolaşıyorsa onun silahına karşı da sistem kendini koruyor, çatışma çıkıyor. Ancak 1937 de yaşananlar silahlı bir güce karşı bir mücadeleden daha çok sivil halka yönelik olmuştur. Annem anlattı. Daha çocukmuş köye askerler geldiğinde kendilerine yapacakları kötülükten kurtulmak için kendilerinden daha büyük birileriyle köyden uzaklaştırılmış ve bir mağaraya sığınmışlar. Askerler yaklaştığında yanlarındaki köpek doğal olarak havlıyor. Kendilerinin emanet edildiği abla köpeği boğuyor. Askerler köpek sesini duyup gelmesinler diye. Bu korkulu ortam yaşananların bir sonucudur. Bu güne kadar konuşulmaması, konuşulamaması da olayın vahametini gösteriyor aslında. Toplantının başında gösterilen sunumda da vardı. İhsan Sabri Çağlalayangil en yetkili ağız olarak söylüyor. Bunlar hoş yeyler değil.
6- Av. Özlem SÜSLÜOĞLU( THE): Kemal Beye teşekkür ediyoruz. Bu bilgileri de değerlendirerek 1937 de Dersimde gerçekten neler oldu? Bakalım. Ben gelmeden biraz yasalara baktım. Bir il için özel bir kanun çıkarılmış olduğunu gördüm. Bir il için başka bir kanun çıkarılmış mı? Hatırlamıyorum. İlginçtir, 1937 deki olaylar için 1935 de yasa çıkarılmış, inanılmaz yetkiler verilmiş.
7- Av. Emir BAŞESKİ(MALATYALILAR DER.) : Dedem tayyare askeri imiş anlatıyordu; olaylar sırasında zehirli gaz kullanılmış. Askerler küçük çocukları almış. Sadece bir ile özel çıkarılmış kanundan da anlaşılmıyor mu? Derin devlet o zaman da vardı. Provokasyonlarla zemin hazırlandı ve bir jenosit uygulandı. Bana göre yaşananlar bir soykırımdır.
8- Rıza METE (ATO): Alevilik İslamiyet’ten önce de vardı. İslamiyet’te Ali ile akrabalık kurdu? Sorun bir vicdan meselesidir. Hissetme meselesidir. Ali’ye yapılanları vicdansızlık olarak gördüler. Yazılı belgeler gün ışığına tam çıkmadı. Çıkmıyor. Belki de çıkmayacak ama olaya bir vicdan yönü ile bakmak gerekir. Seyit Rıza ve çocuklarına yapılanlar bile vicdanı sızlatmaya yetmez. Tam bilinmiyor ama benim bilebildiğim. Seyit Rıza idam edilecekken “Beni çocuklarımdan önce idam edin” diyor. Çocuklarının ölümünün görmemek için ama idama götürülürken oğlu Hüseyin’i idam edilmiş olarak görüyor. Arkadaşlar her şey bir yana olaya vicdan gözüyle bakmak gerekir. Yaşananlar revamıdır. Yaşananlardan yağma, savaş zenginleri türedi Örneğin “Ağrılı Ali” bilinir ki “Dersim Zenginidir” Cemal Süreyya Dersimden sürülen bir çocuktur.
9- Mustafa ÇİNKILIÇ(TİHV): Gündeme getiriliş yeri ve biçimi bir yana Onur ÖYMEN’ e belki de teşekkür etmek gerekir. Eğer o talihsiz bir şekilde gündeme getirmeseydi bu gün burada bu konuyu tartışmıyor olacaktık. Konuşulmasının bile korkulacak bir şey olduğu bilinçlere kazınmış bir olayın üzerindeki perde aralanmaya başlamıştır. Hazırlanan DVD’de de görüldüğü üzere, tanıklar kamera karşısında konuşmuyor. Kapatılırsa diyecekleri olduğu açık. Aslında görülen ceberut bir devlet yapısında farklılıklara tahammül edilememesi ve sorunları çözmede tek yolun şiddet olduğu başka çözümün olmadığının kitlelere kabul ettirilmeye çalışılmasıdır. Bilinen bir söz var “sorunları çözmek için elindeki tek aleti çekiç olanlar, bütün sorunları çivi olarak görürler.” Yaşananlardan ders alıp, devleti daha demokratik bir yapıya zorlamadan, silah kullanma tekeli olan devletin dilediği zaman dilediği dozda şiddet kullanmasını engelleyen demokratik mekanizmalar kurmadan Dersimlileri önlemek mümkün değil. Bu gün 1937 ye bakıp belki de bu dersi çıkarmalıyız.
10- Edip GÜLNAR(TÜRKİŞ): Arkadaşlar, aslında çocukluğumuzdan itibaren bizleri Alevilere karşı önyargılı yetiştirdiler. “Kızılbaş” dediler, “mum söndü” yapıyorlar dediler.Ama ben hayatım boyunca bir Sünni olarak, 100 Sünni arkadaşın 50 sinden kötülük görmüşsem, 100 alevi arkadaşın3’ ünden 5’inden kötülük görmüşüm o kadar da olur her toplulukta bu kadar yanlış yapan çıkar.
Yerel gündemde:
1. Av. Ali AKINCI: “Adana Valiliği emekçilere bu ekonomik koşullarda verilecek en büyük cezanın para cezası olduğunu biliyor. İyi bir tespit yapmış. Biliyorsunuz daha evvelde ; taş atan çocukların ailelerinde yeşil kartlı var ise yeşil kartını iptal etmeyle gündeme gelmişti Adana Valisi. Şimdide toplantı yerleri belirlemiş belirlenen yerler dışında basın açıklaması yapana bu yıl için kabahatler kanununa dayanarak 140 Tl para cezası veriyor. 06.11.2009 tarihinde basına duyurulduğu söylenen bu bildiriye dayanılarak ilk cezayı 12.11.2009 tarihinde SGK il binası önünde basın açıklamasına katıldığım için ben, DİSK Bölge Başkanı Kemal ve EĞİTİM İŞ Şube Başkanı Güven hep beraber aldık. Cezanın yasal dayanakları yok. “Kamu binalarını önünde ve yanında” açıklama yapılmasını yasaklıyor. Hem usul, hem de esas yönünden hukuka aykırı. İtiraz ettik. İptal davası açacağız.” Dedi. Tartışmaya zemin teşkil etmesi için yasal dayanaklarını ve cezanın veriliş biçimini anlattı.
2. Rıza AYDIN(PSAD): Ozana bizde valilik önünde “Duyurunu da al git” diye bir açıklama yapalım. Cezamıza katlanalım.
3. Edip GÜLNAR(TÜRKİŞ):Evet arkadaşlar maalesef bu uygulama var ama benim duyduğuma göre Vali, Güveni arayarak bu sorunu çözeceğini söylemiş. Çözülmez ise bende arkadaşın görüşüne katılıyorum. Valilik önünde paralarımızı da hazırlayıp bir açıklama yapalım ve ayrıca dava da açalım.
4. Güven BOĞA (EĞTİMSEN): Basın açıklaması için izin alınması gerekmediği gibi, yer belirlemesi de yoktur. Evet kamu binalarının içerisinde ve müştemilatında basın açıklaması yapılamayacağı yasada düzenlenmiş ancak valilik “kamu binalarını önünde ve yanında” da açıklama yapılmasını yasaklıyor. Bildiğimiz kadarıyla başka bir ilde yok. Konu Evrensel gazetesinde yazılınca sanırım İçişleri Bakanlığından vali bey aranmış olacak ki beni aradı ve sorunu çözeceğini söyledi. Şimdilik bana söylenene göre PTT önünde açıklamalara ceza verilmeyecek.
5. Mustafa ÇİNKILIÇ (TİHV): Konu OLEYİS sendikası Bölge başkanına kesilen ceza nedeniyle bana da geldi. İnceledim. 06.11.2009 tarihli bu duyurunun hukuka aykırı olduğuna inanıyorum. İdari işlemlere karşı 60 gün dava açma süresi var. Edip’in basın açıklaması fikrine bende katılıyorum. Açıklama yapalım ve en geç 05.01.2010 a kadar da dava açalım.
Öneriler:
Rıza AYDIN: Valilik önünde bir sivil itaatsizlik örneği olarak Basın Açıklaması yapıp ceza verilirse davalar açmak.
Ortak sonuç:
Ortak görüş: Valilik önünde yayınlanan bu duyuruyu ve verilen cezaları kınayan bir açıklama yapmak.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Toplantının doğrudan muhatapları olarak gördüğümüz Alevi Derneklerine de bu toplantı için özellikle davet çıkarıldı. Yazılı faks ile ve telefonlarla 36 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapılmıştır.
b. Milletvekilleri ile
Tüm millet vekillerine faks ile ulaştık. Ayrıca İstanbul aracılığı ile de toplantıyı vekillere duyurduk. Telefonla bizzat ulaştığımız iki CHP’li vekil başka illerde toplantıları olduğunu bildirerek mazeret ilettiler.
3. Medya
4 yerel TV ve 6 yerel basın ve 2 ulusal ajans davet edildi. Sadece bir Yerel TV geldi. Toplantı öncesinde zaman yaratarak bizzat gidip yüz yüze görüşmeni yararlı olacağını düşünüyorum. Deneyeceğim.
Değerlendirenler:
Mustafa ÇİNKILIÇ (TİHV Adana Temsilcisi, Adana kMM hamalı)