YER: Belediye Toplantı Salonu
TARİH:05.03.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Muş Kadın Derneği ( Elif Çetinbaş, Yön.Kur. Başk. Yard. Saniye Çetinbaş-Üye)
2/TEMA Vakfı ( İhsan Aytemiş-Yön. Kur. Başk. )
3/ASKF ( Abdullah Gündoğdu – Yön. Kur. Başk. Yrd. )
4/İHD Muş ( Melik Sonkur – Üye )
5/Muş Zehrader ( Muttalip Bingöl- Yön. Kur. Başk. )
6/Kadın Girişimciler Derneği ( Fatma Taş-Bşk Yar. )
7/Ak Parti Kadın Kolları ( Gülay Balkaya-Başkan )
8/El Sanatları Derneği ( Zübeyde Tanıt-Yön. Kur. Başk. )
9/KAMER Muş Şubesi ( Necmiye Boz-Ayşe Söylemez-Muş Sorumluları )
10/Mistaş Makina Sanayi Vakfı ( Ercan Taşdemir-Başkan )
11/Geçici ve Taşeron İşçiler Derneği ( Orhan Erkul- Yön. Kur. Baş. )
12/Tüketiciyi Koruma Derneği ( Sabahattin Karadağ-Yön. Kur. Başk. )
MESLEK ODALARI
1/Muş Barosu ( Sabahattin Göçmen-Baki Çelebi-Başkan-Üye )
2/Ticaret Odası ( Abdurrahim Devrim- Yön. Kur. Başk. Yrd.)
BİRLİK VE KOOPARATİFLER
1/Muş Kültür Sanat Merkezi ( Kasım Sığınç- Koop. Başk. )
2/Sağlık Ses ( İdris Gürkan-Üye )
SENDİKALAR
1/ Şeker İş Muş Şubesi-Türk İş ( Fikret Sancar-Şube Başk. )
2/Tes İş Muş Temsilciliği-Türk İş ( Ramazan Erdenci-Baş-Temsilcisi )
3/Eğitim Sen ( Derya Yolcu-Dönem Sözcüsü )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Belediye çalışanları Zabıta, Hizmetli 4 kişi ( isim yazmamışlar )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ YOK
BELEDİYE BAŞKANLARI
1 / Necmettin Dede ( Muş Belediyesi )
2/ Nazım Bakış ( Yeşilova Belediyesi )
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 2-3 kişi izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1/Muşun Sesi
2/Günaydın Muş
MODERATÖR Nurcan Çetinbaş KMM Kolaylaştırıcısı
KONULAR
GENEL KONU: Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye de Kadının Durumu
YEREL KONU: Kamu ve STK ilişkisi
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1 /Nurcan Çetinbaş: Erkeklerin Sevgisi Her Gün 3 Kadını Öldürüyor! Muş'ta son 1 ayda 6 kadın ölümü gerçekleşti. Türkiye de 2010 yılında 527 kadın öldürüldü. Bunlar resmi rakamlar. Kadın örgütlerinin çalışmaları gösteriyor ki bu kayıtlar dışında yüzlerce kadın da erkek şiddeti ve baskısıyla intihara zorlanarak “öldürülüyor”. Türkiye’de son yıllarda kadın cinayetlerinin sayısı bir cins kıyımından, kırımından söz edebileceğimiz boyutlara ulaştı. Katiller uzakta değil Hanemizde! Koca, baba, erkek kardeş, abi, sevgili, ayrıldığı eş, amca, dayıları tarafından katledilen kadınların haberleri her gün gazetelerin 3. sayfalarında… Hayatlarımızı alan erkek şiddetinin adı hep “cinnet” , “sapıklık” , “delilik”, “hastalık”, “işsizlik”, “onur”, “gurur” , “namus” oluyor. Kadınların canlarına kastedenlerin hep bir “bahanesi” var ama belli ki biz kadınların hayatlarının bir “değeri” yok! Zira her gün üç kadın öldürülen bir ülkede, cins kıyımdan/ kadın katliamından söz edilip, meclisin olağanüstü toplanacağını sanırsınız. Oysa Yasamanın, Yürütmenin böyle bir gündemi, kadın cinayetleri son yedi yılda % 1400 artarken durdurmak için bir eylem planı yok! Medyada ise kadın cinayeti haberleri, 3. sayfalarda, katillerin beyanını esas alan, kadın cinayetlerini ‘aşk cinayeti’, ‘kıskançlık cinayeti’ ‘namus cinayeti’ gibi katillerin dilinden aktararak sıradanlaştıran ve meşrulaştıran bir dille yer alıyor. Her gün 3 kadın öldürülüyor, dahası da intihara zorlanıyorken bunu dikkate almayan, önlem almayan, çeşitli gerekçelerle meşrulaştıran tüm ilgili kurumlar ve kayıtsız kalan herkes suç ortağı! Kadın Cinayetlerinin son bulması için Acil önlem alınmasını istiyoruz! Başta Başbakanlık olmak üzere, İç işleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aileden ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, mahkemeler, savcılıklar, valilikler ve belediyeler yani tüm ilgili kurumlar tarafından
— kadın-erkek eşitliği tartışmaya açılmaksızın fiili olarak hayata geçirilsin.
— kadınlara yönelik her tür şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere gerekli tüm adımlar atılsın.
— kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak uygulamaya geçirilsin. Kadın cinayetleri davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ =‘erkeklik indirimi’ uygulanmasın. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denerek geri gönderilmesin, tüm yasal haklarını kullanmalarının sağlanması yanında özel önlemler alınarak koruma altına alınsın.2006/17 sayılı Kadın ve Çocukları şiddetten korumak için çıkartılan Başbakanlık Genelgesi uygulamaya konulsun. Sığınma evlerinin sayısı 38’den ivedilikle 3800’e, kısa sürede her 7500 kişilik nüfusa bir sığınma evi düşecek sayıya getirilsin. Acilen tüm bu önlemlerin alınmasını istiyoruz çünkü kaybettiğimiz her gün 3 kadın daha öldürülüyor! Burada bir sığınma evi olmalı. Yakın illerde ki kadınları da burada koruyabiliriz. Başkanımızın açtığı sığınma evi herkesin yerini bildiği çalışanı sosyologu, sağlıkçısı, hizmetlisi olmayan sığınma evinin hiçbir özelliğini taşımayan bir yerdir. Dolayısıyla bu bizim kastettiğimiz sığınma evi değil. Kadınları ölümden koruyan bir yer istiyoruz hedef olduğu bir yer değil.
2/Derya Yolcu: Demokrasi sorunu temel insani ihtiyaçlarımızın bile karşılanmadığı bir ülkede başbakan kadınları 3 çocuk yapması gereken bir varlık olarak görüyor. Bu ülkede her gün 3 kadının öldürülmesi kadın cinayetlerine töre namus adının verilmesi insanlık suçudur. Savaşı yaşayan Kürt kadınının ezildiği haklarının hiçe sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Hayatlarımızı alan erkek şiddetinin adı hep “cinnet” , “sapıklık” , “delilik”, “hastalık”, “işsizlik”, “onur”, “gurur” , “namus” oluyor. Kadınların canlarına kastedenlerin hep bir “bahanesi” var ama belli ki biz kadınların hayatlarının bir “değeri” yok! — kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak uygulamaya geçirilsin. Kadın cinayetleri davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ =‘erkeklik indirimi’ uygulanmasın. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denerek geri gönderilmesin, tüm yasal haklarını kullanmalarının sağlanması yanında özel önlemler alınarak koruma altına alınsın
3/Nazım Bakış: Siz ne savaşından söz ediyorsunuz bu ülkede savaş yok. Başbakana hakkında olumsuz yorum yapamazsınız.
4/İhsan Aytemiş: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum. Bu ülkede kadın sorunu var mı? Yok mu? Bence var, hemde çok ciddi sorunlar var. Televizyon dizilerine de bakarsak bunu bariz bir şekilde görürüz. Kadınlar istismar ediliyor kullanılıyor. Bu normal gündelik hayatımızın içinde de böyle kadınlar kullanılıyor. Dizilerde erkekler 2-3 evlilik yapıyor eşlerini aldatıyor bu topluma kötü örnek oluyor. Adaletin kapısı polistir kamu görevlileridir. Polislerin '' aile sorunudur '' deyip geri göndermesi doğru değildir.
4 / Kasım Sığınç: Öncelikle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum. Ülkemizde kadın sorunu ciddi yaşanıyor. Aslında bu kadın sorunu değil biz erkeklerin sorunudur. İktidar olmaya alışmışız neolitik dönemin sorunudur. Erkekliğimizin gereği olarak gördüğümüz kadını nasıl ezebileceğimiz, nasıl yönetebileceğimizi düşünürüz. İktidar sorunumun çözülmesi için bir erkek olarak kendime dönüp bakıyorum ben sorunluyum ben çok sevileyim, ben yöneteyim, ben ezeyim bu genetik bir davranıştır. Kadınlarımıza gereken özeni göstermeli ve haklarını vermeliyiz. Kendimizi değiştirmemiz gerekli. Yaptığımız şeylerin dinle alakası yok, dini kendimize kılıf haline getirmeyelim. . Baba doktor anne ev hanımı çalışan ve güçlü taraf hep erkek. Dünyada 4 milyon kadın fuhuş sektöründe kullanılıyor. Ucuz iş gücünde kullanılıyor. Biz kadınlar sağlıktan eğitimden kamu kurumlarından eşit bir şekilde faydalanmak istiyoruz. Çalışan kadınların süt ve doğum izinleri kadın örgütlerinin vermiş olduğu emekler karşılığında alındı. Ben bu toplantıyı çok verimli buluyorum. Bence doyumluluğa ulaştık her şeyi rahat bir şekilde tartışıyoruz.
5/ Abdurrahim Devrim: Öncelikle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum. Ülkemizde maalesef kız çocuklarımızın okutulması sorun. 21. yüzyılda bunların tartışılması bizim ayıbımızdır. Televizyon dizilerine de bakarsak bunu bariz bir şekilde görürüz. Kadınlar istismar ediliyor kullanılıyor. Bu normal gündelik hayatımızın içinde de böyle kadınlar kullanılıyor. Dizilerde erkekler 2-3 evlilik yapıyor eşlerini aldatıyor bu topluma kötü örnek oluyor diye görünse de bence toplumun gözü önünde aile reislerinin hataları sergileniyor. Orda yapılan şeylerin hata olduğunu görüyor toplum. Teşvik amaçlı değil kadınımızın ekonomik sıkıntısı var bu erkeğe ezme hakkı vermez. Kadınlarımızın daha çok okuması eğitim alması gerek. Her kadın namussuz değildir. Kadınlar savunmasızdır, kadınlar çiçektir. Burada millet vekillerimiz yok, belediye başkanımız bırakıp gitti hükümeti temsil eden kimse yok ben kadınlar adına bunları kınıyorum. Kadın sorununu çözmesi gereken iktidardır.
6/ Elif Çetinbaş: Biz kadın derneği olarak Muş'ta bir sığınma evinin olması şart çok önemli bir konu kadınlar şiddete maruz kaldıklarında ya da öldürülme tehlikesi olduğunda buradan hemen sevk etmemiz mümkün olmaya biliyor. Gece oluyor ya da hafta sonu savcılık kanalıyla gönderdiğimiz için her zaman gönderemiyoruz. Burada bir ara istasyon olmalı. Yakın illerde ki kadınları da burada koruyabiliriz. Başkanımızın açtığı sığınma evi herkesin yerini bildiği çalışanı sosyologu, sağlıkçısı, hizmetlisi olmayan sığınma evinin hiçbir özelliğini taşımayan bir yerdir.
7/ İdris Gürkan: Düşünce özgürlüğü yasaların ön gördüğü değil insanın özgürlüğüdür. Kadın cinayetleri davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ =‘erkeklik indirimi’ uygulanıyordu neyse ki bu yasalar kalktı. Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denerek hala geri gönderiliyor. Kadın ölümleri töre cinayeti denilerek basitleştiriliyor. Ekonomiyi çözelim kadın sorunu çözülür Kürt sorunu çözülür demek yanlıştır. Muş genelinde araştırma yaptık kadınlar intihara zorlanıyor ya da öldürüp intihar süsü veriliyor. Kadın tecavüze uğruyor hamile kalıyor ailesi tarafından intihara zorlanıyor. Mevcut toplumsal baskı kadınları öldürmeye yöneliktir. Çözüm noktasında kadın olmazsa olmaz. Muş'ta kadın sığınma evi yok bu büyük bir ihtiyaçtır. Bu sorun vardır hayatidir, can yakıcıdır. Bu soruna çözüm bulmamız için bir araya gelip güçlerimizi birleştirmemiz gerekli. İsraillerin Filistinlilere yapmış olduğu soykırıma benzetiyorum. Ezilmekten kazandığı gücü sinerji yapalım.
8/ Necmettin Dede: Bizim burada sığınma evimiz var zaten. Üstünde de tabela asmışız. Herkese açıktır ihtiyacı olan gelsin kullansın. Kadın kutsal bir varlıktır. Kadın annedir bacıdır eştir. Bizim bir atasözümüz var ya ' yuvayı dişi kuş yapar ' diye hakikaten öyle. Feodal yapıda hep erkek egemen sistemde yetiştik. Ama artık Muş'ta da kadınlar rahat şallı kadın gece 11-12 de parklarda, dışarıda gezebiliyor. Eskiden bu mümkün müydü? Çok çocuk dünyaya getirmek önemli değil önemli olan o çocuğa bakabilmektir. Fahişelerin çoğu ekonomik sıkıntıdan düşüyor. Bu haksızlıktır. Başbakanımız mecliste kadınlar çoğalacak, gençler çoğalacak dedi. Benim annemi dayısı, kaynı döverdi şimdi ben kızıma el kaldırabilir miyim? Ben belediye ye kadın çalışan aldım bilgisayar başında oturuyorlar. ( 3 kadın ) Düne göre çok iyiyiz ben erkektim 11 de eve geldiğimde annem kızardı. Şimdi kadınlar 12 de evlerine gidebiliyor. Kadın eli öpülecek varlıktır. Eksik etektir korunması gerekir.
9/ Sabahattin Göçmen: Kadın alanında çalışan kadınlarla sürekli görüşen ve süreci takip eden biriyim. Erkekler kadına özgürlük getireceğiz derse orda bir tuzak vardır. Erkekler kadına özgürlük getirmez, tarihimizde bunu kanıtlıyor. Erkek egemenliğini kaybetmek istemez. Baroya kadınlar geliyor ailesi tarafından zorla evlendirilmiş. Eşiyle anlaşamamış, şiddet görmüş, ezilmiş boşanmaya bile cesaret edemeyen kadınlar. Toplumun bütün yükünü taşıyan ama sözü dinlenilmeyen kadınlar. İkinci kez kız çocuğuna hamile kalmış kadın çocuğu doğurmaktan korkuyor, psikolojisi bozuluyor. Bu toplumsal bir baskıdır. Feodal bir yaklaşımdır. Bunlar ciddi travmalar ve aile sorunlarıdır. Kapalı toplumlarda kadınlar ilk gördüğü erkekle evlenmek ister yeterince tanımadan ben buna da karşıyım. Bir yerde babanın ailenin görüşünü önemsemek gerek. Baba çok demokrat olursa onda da hata var. Hz. Ayşe ve Hz. Muhammed' te beraber müsabakalara giderlerdi. Dinimizde kadın arka planda değildir. Mesela benim 3 kız kardeşim yanlış evlilikler yaptı ekonomi ve birçok anlamda sıkıntı yaşıyorlar biz de onlara destek olmaya çalışıyoruz. Bizim toplumumuzda erkek ne kadar fakir, çirkin, bakımsız, kaba olursa olsun kadınlar o erkeği sevmek ve ona katlanmak zorundadır. Üniversitede ki kadın akademisyenlerle konuştuğumuzda erkekler yüzümüze bakmadan konuşuyor diyorlar. Kadınların giyimine karışılmamalı ben inanıyorum ki başörtüsü yasağı kalktığı için artık daha çok kadın üniversite okuyacak. Şimdi hukuksal olarak baktığımızda eskiden indirim sebebi olan töre saikıyla işlenen cinayetlere şimdi ağırlaştırma uygulanıyor. Çoğu kararlar kadının aleyhinde veriliyor. Yanlış yapılan evliliklerin sonucu ölümle bitiyor. Fare zehriyle intihar ediyorlar, kendilerini asıyorlar. Sonuçları ağır oluyor.
10/ Ayşe Söylemez: Biz KAMER olarak mahalle çalışmaları yapıyoruz 400 haneye ulaştık, hedefimiz 1500 haneye ulaşmak. Muratpaşa mahallesinde kadınları toplayıp program yapmak istedik ama Vali yardımcısı tarafından engellendi. Bizim amacımız evden çıkamayan kadınları bir arada toplamak hakları ve yapabilecekleri konusunda yardımcı olmak ama maalesef kadın çalışmalarına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kurum olarak çok başvuru alıyoruz özellikle şiddet gören kadınlarımızda. Bizim burada çok ciddi bir sıkıntımız var sığınma evimiz yok şiddet gören, ölüm tehlikesi olan kadını koruyabileceğimiz bir yerimiz yok. Gece yarısı ya da hafta sonuna denk geldiğinde ortada kalıyoruz. Acil bir sığınma evi istiyoruz. Kız yurtlarında tehditler oluyor. Kız yurtlarında taciz olayları da var bunların önüne geçmemiz gerek. Eğitimsizlik, yoksulluk, kalabalık yaşam var. Bir evde 25 kişi yaşıyor Kürtçe bilen kadınlarımız kurumlarda kendini ifade edemiyor.
11/ Muttalip Bingöl: Konu çok önemli bir konu. Türkiye’miz de kadın hak ettiği yerde değil. Kadının iş hayatına giren kapitalist sistemde kadın ne kadar çalışırsa çalışsın emeğinin hakkını alamıyor. Kadının iş gücünü hep ucuza getiriyorlar. Kadınlar çocuk ya da kariyer yapmak zorunda kalıyorlar. Anne ve babası çalışan çocuklar sorunlu oluyor. Çünkü ebeveynleriyle yeterince zaman geçiremiyor aile sevgisinden mahrum kalıyorlar. Cumhuriyetten sonra kendilerine yeni bir kadın modeli yapmaya çalıştılar. Kadınlara şu şu ölçülerde olmazsanız aldatılır öldürülürsünüz denildi. Çalışan kadınlarda kazandığı parayı makyaja ve bakıcıya vermek zorunda bırakıldı. 1 traş reklamında ya da araba reklamında bile kadını kullanmanın onu bir cinsel obje olarak göstermenin ne anlamı var. Kadınların iç çamaşırını mağazalarda sergiliyorlar mahrumiyetini, özelini, kadının o temizliğini açık hedef haline geldi. Feminizm yaygınlaştı eşinize, babanıza kardeşinize güvenmeyin deniliyor o zaman kadın kime güvensin. Kürt coğrafyası ve hayat kadınını beraber telafus edersiniz. Dizilerde başörtülü kadın başrol oynayamaz ancak temizlikçi, çaycı olarak görünür. Sığınma evlerine bacımızı eşimizi bırakmamız da yanlış olur. Kadınlar tek başımıza bu sorunları çözeriz derse bu büyük bir hata olur. Bir araya gelip bu kadın sorunlarına çözüm bulmamız gerekli.
12/ Fatma Taş: Erkekler hata yapınca erkeği ilgilendiriyor ama kadın yapınca aileyi ilgilendiriyor. Bu ne biçim zihniyettir. Haksızlığa dur demek gerek.
13/ Derya Yolcu: Mehmet Altan '' Türkiye Cumhuriyeti Kürtleri öldürdü, dağa kaçırdı '' sarhoş bir kocaya benzetti. Kocalar dönüp neden beni terk etti diyor. Biz dünyaya erkek ya da kadın olarak gelmiyoruz biz dünyaya insan olarak geliyoruz. Hikâye ve ders kitaplarımızda baba işten eve gelmiş anne her zamanki gibi mutfakta. Baba doktor anne ev hanımı çalışan ve güçlü taraf hep erkek. Dünyada 4 milyon kadın fuhuş sektöründe kullanılıyor. Ucuz iş gücünde kullanılıyor. Biz kadınlar sağlıktan eğitimden kamu kurumlarından eşit bir şekilde faydalanmak istiyoruz. Çalışan kadınların süt ve doğum izinleri kadın örgütleri ve KESK'in vermiş olduğu emekler karşılığında alındı. Biz fiziksel değil zihinsel devrim istiyoruz.
14/ Necmiye Boz: Biz kadınlar olarak kadınların öldürülmediği erkek şiddeti görmediği bir yaşam istiyoruz. Ama yaşadığımız son olayda gösteriyor ki bu çok zor. Muratpaşa mahallesinde kadınları toplayıp program yapmak istedik ama Vali yardımcısı tarafından engellendi. Bizim amacımız evden çıkamayan kadınları bir arada toplamak hakları ve yapabilecekleri konusunda yardımcı olmak ama maalesef kadın çalışmalarına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
15/Sabahattin Karadağ: Zorla evlendirmeden dolayı kızlarımız intihar etti ama bir yakını bile soruşturmadan geçmedi. Bu ülkede kadının sıkıntısı var bunu görmek ve çözüm üretmek gerek. Kadına özgürlük verilmesi gerekir. Benim kimin başörtüsüne müdahale edilirse ben kızımı okutmam. Kılık kıyafete karışılmasın.
YEREL KONU
1/Ayşegül Söylemez: Bir kurumda yaşlı bir amcamız vardı. İki satırlık bir dilekçeyi 3 saatte yazamıyordu emekliliği gelmişte geçmiş ve bilgisayardan anlamayan biriydi. Kurumlarımızın çoğunda bu sorun var. Daha önce de söylediğim gibi biz KAMER olarak mahalle çalışmaları yapıyoruz 400 haneye ulaştık, hedefimiz 1500 haneye ulaşmak. Muratpaşa mahallesinde kadınları toplayıp program yapmak istedik ama Vali yardımcısı tarafından engellendi. KAMER’le görüşmem dedi.. Bizim amacımız evden çıkamayan kadınları bir arada toplamak hakları ve yapabilecekleri konusunda yardımcı olmak ama maalesef kadın çalışmalarına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kurum olarak çok başvuru alıyoruz özellikle şiddet gören kadınlarımızda. Ama biz kamu kurumlarından destek alamıyoruz ne kadar başvuru yaptıysak geri çevrildik. Emniyete gittik yardımcı oldular. Bize çok samimi davrandılar. Vali beyden 1 aydır kadın örgütleri adına randevu istedik ama maalesef hala bize cevap verilmedi. Kadın dernekleri olarak Valimize hoş geldiniz demek ve kadın sorunlarını anlatmak istedik bunu bile yaptırmadılar.
2/ Melik Sonkur: Korkutta bir kadına tecavüz ettiler. Bizde ailenin yanına gittik kadını öldürme kararı çıkmıştı. Aile bizim meselemizdir karışamazsınız dedi. SHÇEK'te aile meselesi deyip bilgi vermediler. Kolluk görevlileri yeterince araştırma yapmadığı için bizim daha çok araştırma yapıp olayların üstüne gitmemiz gerekli. STK'ları kurumlar dikkate almak zorunda.
3/Derya Yolcu: Biz kamu kuruluşları ile Valilik, Milli Eğitim, Emniyet gibi kurumlara bir türlü kendimizi dinlettiremiyoruz. Kurumların odacısı bile hesap soruyor. O koltuğa oturmuş kişiler atanmışlardır. Bir atanmış Muş'un sıkıntısını ne kadar ilebilir ki? Bizi dinlemektense odacısının yada başka birilerinin sözüyle bizleri tanımayı seçiyorlar. Ayrımcılık yapıyorlar burada ki halkı eğitimsiz cahil, hor görüyorlar. O koltuğun hakkını vermek gibi bir niyetleri yok. Sivil Toplum Kuruluşlarının bir kurumla iş birliği yaptırılmaması kamunun ayıbıdır. Seçilmişler olarak değil atanmışlar olarak geliyorlar. Dışarıdan ve alakasız kişiler geliyor.
4/ İhsan Aytemiş: Biz yakın zamanda Küçük Millet Meclisi adına bir panel yaptık. Bu panelin sponsorluğunu Belediye Başkanımız Necmettin Dede yapacaktı ama kendisi vazgeçti. Bizde Sivil Toplum Kuruluşları olarak kendimiz yaparız dedik. Güzelde yaptık birçok sorun yaşamamıza rağmen. Biz Halk eğitimde yapma kararı aldık ve resmi yazışmalarımızı da yaptık herhangi bir sorun yoktu. Ta ki Emniyet Müdürlüğüne gidip biz Küçük Millet Meclisi olarak '' Demokratik Özerklik ' üzerine bir panel düzenliyoruz denilene kadar. Emniyet bize çekim yapacağız, orda biri yanlış bir cümle kullanırsa siz sorumlusu olursunuz ve bir sürü evrak istenildi yani zora koşturdular. Halk eğitimden gün ve saat alınmışken bizi arayıp siz burada panel yapamazsınız dediler. Bizde özel bir otelde yaptık. Bunlar STK’lara yapılan engellerdir doğru değildir. Bu hataları görüp düzeltmek gerekir. Biz Sivil Toplumuz halkın sesiyiz bizi dikkate almamak halkı dikkate almamak demektir.
5/Muttalip Bingöl: Hepimiz kurumlarla sıkıntı yaşıyoruz. Bence o koltuklara oturanlar hak etmeden Ulusalcı bir anlayıştan geliyor. Bizim Valimiz de Trabzonlu Muş'un sorunlarına ne kadar çözüm bulabilir, ne kadar tanır. Kamuda çalışan memurlarımız orada hizmet vermekten ziyade oranın sahibiymiş gibi davranıyor. Orda insanların ihtiyacını karşılamaktan ziyade kendi çıkarlarıyla uğraşıyorlar. Ayrımcılık yapıyorlar burada ki halkı eğitimsiz cahil, hor görüyorlar. O koltuğun hakkını vermek gibi bir niyetleri yok. Sivil Toplum Kuruluşlarının bir kurumla iş birliği yaptırılmaması kamunun ayıbıdır. Seçilmişler olarak değil atanmışlar olarak geliyorlar. Dışarıdan ve alakasız kişiler geliyor.
6/ Necmiye Boz: Biz dilekçe Milli Eğitim müdürüne götürdük vali yardımcısıyla görüşmememiz gerekiyordu; vali yardımcısının odacısı özel bir konu olmasına rağmen dilekçeyi herkesin ortasında okumamız konusunda dayatmalar yaptı. Bir kurumda yaşlı bir amcamız vardı. İki satırlık bir dilekçeyi 3 saatte yazamıyordu emekliliği gelmişte geçmiş ve bilgisayardan anlamayan biriydi. Kurumlarımızın çoğunda bu sorun var. Daha önce de söylediğim gibi biz KAMER olarak mahalle çalışmaları yapıyoruz 400 haneye ulaştık, hedefimiz 1500 haneye ulaşmak. Muratpaşa mahallesinde kadınları toplayıp program yapmak istedik ama Vali yardımcısı tarafından engellendi. KAMER'le görüşmem dedi.. Bizim amacımız evden çıkamayan kadınları bir arada toplamak hakları ve yapabilecekleri konusunda yardımcı olmak ama maalesef kadın çalışmalarına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kurum olarak çok başvuru alıyoruz özellikle şiddet gören kadınlarımızda. Ama biz kamu kurumlarından destek alamıyoruz ne kadar başvuru yaptıysak geri çevrildik. Emniyete gittik yardımcı oldular. Bize çok samimi davrandılar. Vali beyden 1 aydır kadın örgütleri adına randevu istedik ama maalesef hala bize cevap verilmedi. Kadın dernekleri olarak Valimize hoş geldiniz demek ve kadın sorunlarını anlatmak istedik bunu bile yaptırmadılar.
7/Kasım Sığınç: Buradaki yöneticiler sorun çözmekten çok sorun üretiyorlar. Kamu ile STK arasında çok ciddi sıkıntılar var. Kamu kurumlarına gelen kişiler sanki çiftliğine gelmiş gibi davranıyorlar. İdareci idare eden yöneten kişidir. Kamu adına çalışanlar Sivil Toplum Kuruluşlarıyla ortak bir çalışma yapmak için gelin beraber çalışalım demedi. Devlet koordine eder yok açar imkân sunar. Hukukun uygulanmasına geldiğinde mevcut olan yasanın eksikleri olmasına rağmen uygulanırsa sorunlarımız bu kadar çok olmaz. Yasalar uygulansaydı biz STK'lar olarak geçen hafta yaşadığımız sorunu yaşamamış olurduk. : Biz yakın zamanda Küçük Millet Meclisi adına bir panel yaptık. Bu panelin sponsorluğunu Belediye Başkanımız Necmettin Dede yapacaktı ama kendisi vazgeçti. Bizde Sivil Toplum Kuruluşları olarak kendimiz yaparız dedik. Güzelde yaptık bir çok sorun yaşamamıza rağmen. Biz Halk eğitimde yapma kararı aldık ve resmi yazışmalarımızı da yaptık herhangi bir sorun yoktu. Ta ki Emniyet Müdürlüğüne gidip biz Küçük Millet Meclisi olarak '' Demokratik Özerklik ' üzerine bir panel düzenliyoruz denilene kadar. Emniyet bize çekim yapacağız, orda biri yanlış bir cümle kullanırsa siz sorumlusu olursunuz ve bir sürü evrak istenildi yani zora koşturdular. Halk eğitimden gün ve saat alınmışken bizi arayıp siz burada panel yapamazsınız dediler. Bizde özel bir otelde yaptık. İstediğimizi yaptık ama sıkıntılar olmasaydı daha güzel olurdu. Buradaki kurumlar ayrımcılık yapıyorlar. SODES örneğinde gördüğümüz gibi. Hesaplarına gelenlerin projeleri geçti. Kurumlar amacına hizmet etmeli. Bizim vergimizle açılan yerler bize hizmet etmeli. Kraldan çok kralcı olmak hatadır. Biz Eğitim Sen olarak Halk Eğitimde Kongremizi yapacaktık ama bize vermediler. Demokratik özerklik paneli Muş'ta ki Sivil Toplum adına yapılan bir paneldi ama Halk Eğitim bize kapattı. Panelin konusu Başbakanın ağzından düşmeyen herkesin basında tartıştığı bir konu hem biz belki demokratik özerkliği istemiyor olabiliriz ya da isteyebiliriz konuyu ne konuşacağımızı, bir suç unsuru olup olmadığını bilmeden kapıları yüzümüze kapattılar. Bizden sonra onlara yakın olan sendikalar aldılar. Kamu kurumları STK'lara baskı uyguluyor. Beraber çalışmak istemiyor. Başka bir dünya mümkündür, KMM olarak kamu STK ilişkilerini deşifre edelim. STK'lar olarak Valimizi, Belediye Başkanımızı, Emniyet Müdürümüzü ve yetkili resmi kurum amirlerini ziyaret edelim. Umarız olumlu sonuç alırız alamazsak Başbakana rapor hazırlar sunarız. Bu böyle gitmez.
8/ Sabahattin Göçmen: STK'lar olarak bir panel düzenlemek bu kadar sıkıntılı olmamalıydı. Panelin ismi biraz fazla dikkat çekti. Biz Küçük Millet Meclisi adına Vali beyle acil bir görüşme yaptık. Sayın Valimize gereken açıklamayı yaptık. Belki biz orada Demokratik özerkliği kabul etmemek için toplanıyoruz konunun başlığı bize bu kadar sorun çıkarmamalıydı. Valimize içeriğini anlattım rahatlatmaya ve orada konuşup tartışacağız farklı fikirleri de dinleyeceğiz dedim. Valimiz yardımcılarımla görüşüp bir çözüm bulmaya çalışırız ama orası sadece eğitim için kullanılması gereken bir yer diye de söyledi. Halk Eğitim'de bir değişiklik olmadı sonuçta salonu bize vermediler. Bizde Panelimizi Zümrüt otelde yaptık. Hâlbuki Van Valisi geldiğinde Sivil Toplum Kuruluşlarıyla toplantı yaptı ve gelin Van'ı beraber yönetelim dedi. Panelin konusu Başbakanın ağzından düşmeyen herkesin basında tartıştığı bir konu hem biz belki demokratik özerkliği istemiyor olabiliriz yada isteyebiliriz konuyu ne konuşacağımızı, bir suç unsuru olup olmadığını bilmeden kapıları yüzümüze kapattılar. Bizim yaptığımız panel Ulusal basından çok büyük ilgide gördü. Sayın Valimiz bu konuda olumlu bir yaklaşım göstermedi. Seçilmişler ve atanmışların arasındaki farkı görmek lazım. Sivil olanaklarımızı kullanmamız gerek. STK olarak sanatı kullanmak gerek. Kamu kurumları STK'lara baskı uyguluyor. Beraber çalışmak istemiyor. KMM olarak kamu STK ilişkilerini deşifre edelim. STK'lar olarak Valimizi, Belediye Başkanımızı, Emniyet Müdürümüzü ve yetkili resmi kurum amirlerini ziyaret edelim. Umarız olumlu sonuç alırız alamazsak Başbakana rapor hazırlar sunarız. Bu böyle gitmez. Sizler bizim kurumlarımızsınız bilgi alışverişinde bulunabiliriz. Mesela asayişle ilgili bir sorun olursa STK ve emniyet ilişki halinde olursa sorunu daha sağlıklı bir çözüme ulaştırabiliriz.
9/ İhsan Aytemiş: Küçük Millet Meclisi toplantısına Millet Vekilleri, Belediye Başkanları, Sivil Toplum Kuruluşlarının katıldığı ve bir anlamda temsil ettiği bir yerdir. Buradaki kararlarımızın dikkate alınmaması bize hakarettir. Biz Devletin görevini kolaylaştırıyoruz. STK'ların hepsi gönüllü çalışır. Şu da bir gerçek ki biz STK'lar arasında da bir iletişim eksikliği var. Biz STK olarak bir kurumun ya da siyasi bir görüşün temsilcisi değil, birbirimizin rengine düşüncesine bakmadan diyalogumuzu korumalıyız. Demokratik açılım fikri Başbakandan çıktı bu konuyu tartışın geliştirin dedi. Başbakan bütün Valilere sen o koltukta oturmayacaksın kapın açık olacak dedi. Ama maalesef biz uygulamada görmedik.
10/ Abdurrahim Devrim: Buradaki kamu çalışanları ile kişisel ilişkileriniz iyiyse işiniz olur. Burada demokrasi yokken başbakan ileri demokrasiden söz ediyor. Konuşup tartışmadan Sivil gücü ortaya koymadan bir çözüm bulamayız. Valimize 5 yıldızlı otel yapacağız dedik Vali yerinizi biz veririz gereken her türlü imkânı sağlarız dedi. Sonrasında yerimiz yok dedi. Bende kendinize yandaş arıyorsunuz dedim. Valilikte, belediyede ve resmi kurumların hepsinde bizim fikrimizde değilseniz bizim için yoksunuz diyor. Ama onların fikrinde olanlara kapılar sonuna kadar açılır.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ: Kadın ölümlerinin son bulması için Acil önlem alınması, Başta Başbakanlık olmak üzere, İç işleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aileden ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, mahkemeler, savcılıklar, valilikler ve belediyeler yani tüm ilgili kurumlar tarafından kadın-erkek eşitliği tartışmaya açılmaksızın fiili olarak hayata geçirilmesi, Kadınlara yönelik her tür şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam haklarını garanti altına almak üzere gerekli tüm adımların atılması, kadın örgütleriyle birlikte kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil bir eylem planı hazırlanarak uygulamaya geçirilmesi, Kadın cinayetleri davalarında ‘haksız tahrik indirimi’ =‘erkeklik indirimi’ uygulanmaması, Şiddet gören, ölümle tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denerek geri gönderilmemesi, Muş'ta sığınma evinin gerekliliği ve aciliyeti, Bu ülkede her gün 3 kadının öldürülmesi kadın cinayetlerine töre namus adının verilmesi insanlık suçunun olduğu, STK ve Kamu kuruluşları arasında iletişimin olmadığı Kamu kurumlarının Sivil Toplum Kuruluşlarını yeterince dikkate almadığı konusunda mutabakata varılmıştır.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
STK ve Belediyeler ile toplam 115 kişiye SMS ve mail yolu ile bilgi verildi. Yaklaşık 7 STK ziyaret edildi ve Küçük Millet Meclisinin amacı anlatıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Önce bilgilendirme mesajı gönderildi sonrasında telefonla 4 milletvekili ile görüşüldü. 3 vekil işlerinin yoğunluğu nedeni ile katılamayacaklarını söyledi. 1 Vekile ulaşılamadı.
MEDYA İLE
Medya ile 2 ulusal 6 yerel gazetelere mail ve SMS yolu ile bilgilendirme yapıldı. 2 yerel gazete katılım sağladı.
KATILIMCILARLA
Mart ayında yapmış olduğumuz toplantıda '' Heyet oluşturulup Kamu Kurumlarını ziyaret etmek ona göre gündemi belirlemek '' gerektiği konusunda ortak bir karar alınmıştı.
SONUÇLAR
Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye'de Kadının yeri videosu izlendi. Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi. Muş belediye başkanı Necmettin Dede'nin toplantıyı erken bırakması eleştirildi. Milletvekillerinin toplantıya katılmaması katılımcıları olumsuz etkiledi. 1 Belediye başkanı Başbakana yapılan eleştirileri bahane ederek toplantıyı terk etti. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalar yürütülmelidir.
DEĞERLENDİREN KİŞİ Muş kMM Hamalı Nurcan Çetinbaş
05.03.2011 Muş kMM Toplantı Tutanağı
previous post