YER: Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 05.03.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Gap Görmeyenler Der. (Mahmut Göktaş – Üye)
2 / Gökkuşağı Derneği (Sema Yetiş – Gülhan Demirkol – Dernek üye.)
3 / Kamer (Zeliha Toprak Bşk)
4 / İmam Hüseyin Kültür Der. (Yılmaz Korkmaz – Der. Üye)
5 / Zihinsel Engelli Ailesi Der. (Hacı Karasu Der. Üye)
6 / Kardelen Gençlik Der. (Mustafa Oğuz Aslan Der. Bşk.)
7 / Kav Der. (Ramazan Gökay Der. Bşk.)
8 / Akalp Kadın Komisyonu (Türkan Ağır)
9 / Anadolu İş Kadınları Der. (Birsen Günay)
10 / Catom (Fatma Can )
MESLEK ODALARI
1 / Esnaf Kefalet Koop Bşk (Abuzer Aslantürk)
2 / Ticaret ve Sanayi Odası (Mustafa Uslu)
3 / Türk Mühendis Mimarlar Odası Şehir Plancısı (İbrahim Özcan)
SENDİKALAR
1 / Eğitim İŞ (Memet Bilğiç – Bşk)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Ali Büyükşahin
2 / Mustafa Işıldak
3/ Adıyaman Üni Kent Konseyi (Sevgi Karabulut)
4 / Kızılay (Bekir Uyanık)
5 / Yrd. Doc. Dr. Özge Özgür
6 / İsmet Kaya
GOZLEMCİLER
Yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Şevket GÜRSOY (Ak Parti)
BELEDİYE BAŞKANLARI
Yok
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 21 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2 / Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
MODERATÖR
Yrd. Doc. Dr. Murat Şakir CEYHAN (Adıyaman Üniversitesinde Öğretim görevlisi)
KONULAR
GENEL KONU: Kadına Uygulanan Şiddet (Türkiye’de Kadın Ne Kadar Eşit)
YEREL KONU: Adıyaman`da Kadın Sığınma Evlerinin Durumu
KONUŞULANLAR
1 / Murat Şakir Ceyhan: Slâytta kadının toplum içerisinde şiddete maruz kalmasının altı çizildi Ama benim altını çizmek istediğim ise kadına yönelik şiddet hep bu boyutta hep mi vardı yoksa gelişen görsel ulusal meydanîn etkisiyle biz ve toplum bunu yeni mi fark ettik. Şiddet bir hastalık, doğuştan gelmiyor; görerek öğreniliyor ancak itiraf etmeliyiz ki şiddetti sadece kadınlara ait bir sorun olarak görmek hadiseyi anlamamak olacaktır kelimelerin tükendiği Sözün bittiği yerde şiddete başvuruyor insanlar. Kadına yönelik şiddeti yargılarken şiddetin de ne olduğunu yargılamak gerekiyor. Ezberleri tekrarlayarak hiçbir yere varamayız.
2 / Sema Yetiş: Şiddet olgusunu sizin de dediğiniz gibi ele almak istiyorum.Ben bir doktor olarak şiddet olayını toplumda bir hastalık olarak görüyorum.Kime ,neden diye bakmaksızın tedavi edilmesi gerekiyor.Evrensel kodlarımızda,örf,adet,gelenek ve inançlarımızda bireylerin birbirlerinin haklarını gasp etmeden yaşamak gerekir.Şiddetin olduğu yer de güvenlik sorunu da ortaya çıkar.Şiddetin kadının fiziksel zayıflığından kaynaklandığını düşünüyorum.Pratikte sorun kadına olan şiddet olsa da çözüm erkekten geçmiyor,yine kadından geçiyor.Eğitim de şiddette bir unsurdur.Annelerin rolünün yadsınmaması gerekiyor.Erkeğide yetiştiren tine bir kadındır.Çözümün birinci basamağı burdan geçiyor.Kadının eğitimi önemli,sosyal şartlarının iyileştirilmesi gerekli.Konuya belli grupların meselesiymiş gibi bakmamak gerek.Ben de başörtüsünden dolayı çok şiddete uğradım bu ülkede.Bu meselenin bir kesime mal edilmesinden yana değilim.Devlet 96'dan bu yana yasalarla,yönetmeliklerle,kanunlarla birçok iyileştirmeler yapmıştır.Ama yeterli olmadığını gördük.O yüzden sorunun temeline inip çözümü temelinde aramalıyız.
3 / Murat Şakir Ceyhan: Cumhuriyetten bu yana organize bir biçimde kadının statüsünü güçlendirme çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda özellikle kadınların eğitim düzeyi ve bilinçlenmeleri hedeflendi ancak kadına yönelik şiddetin az kadının kadar erkeğin de sorunu olduğu gerçeği tam anlaşılamadığından tam bir sonuca varılamadı eğer fiziksel olarak, kas gücü olarak kadın güçlü olan olsaydı biz bugün erkeklere yönelik şiddeti konuşurduk. Erkeğin bu şiddeti neden uyguladığını cesurca bulabilirsek çözüme varabiliriz. Çok acı bunu söylemek ama bir ezberimiz var. Kadına yönelik şiddetti ancak ve ancak eğitimle çözülebileceğini tek şart kabul etmek. Evet, şiddeti uygulayan ve onu bir çözüm gören bireyleri eğitmek tartışmasız şart ancak tek başına yetmiyor, Oysa erkeklerin şiddete başvuranların arasında eğitimlisi de eğitimsizi de bulunuyor. Şiddet insanın ruhu ile ilgili. Erkeğin elini, kolunu, tabancasını neden kadına yönelik kullandığının cevabını bulmalıyız. Slâytta beni üzen bir şey oldu. Töre ve namus cinayetleri. Töre ve namus cinayetlerinde erkekler çok vahşice eslerinin canlarına kastediyorlarsa ve bu sokakta toplumun önünde yapıyorlarsa bu hadisede mutlaka bu mesajı alan gören ve etkilenen herkesin bu şiddetle iliksisi yeniden düşünmek gerekir.
4 / Ramazan Gökay: Kadının ve kadına uygulanan şiddetin tarihçesine değinmek istiyorum.Anaerkil dönemlerde erkeklere uygulana şiddetle ilgili bir belge bulamıyoruz.Ama Ataerkil dönemde kadına yönelik bir dizi şiddet olayı ve belgelerini bulabiliyoruz.Kadına şiddet doğal bir işlem gibi görülmekte.Kadını iki adım gerimizde yürütmek kadını itaata ve sadakata zorlamaktadır.Özür dileyerek söylüyorum bu köpeklere uygulanır.Kadın bir toplumda sosyal,ekonomik,kültürel anlamda bağımsız değilse o kadın kendini ifade etmez.Nazım Hikmet'in şiirinde derki soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen,bizim olan kadınlarımız.Yani kadının yeri öküzümüzden sonraki yer.Erkek oturur yemeğini yer kalanı kadınına,kızına yedirir.Kadınlarımızı dayatmayla yönlendirmek,onlara fiziki işkence uygulamak hatta kadınların ticaretini öngörmek bu ülkenin ayıbıdır.Bizim gibi oryantalist toplumlarda bu şiddet olayları daha çok görülmekte.Toplumumuzun büyük bir çoğunluğunu oluşturan kadınlar bu şekilde terbiye edilmektedir.Bizler demokrasi özürlü bir toplumuz.Geçenler de yine izledik eğer bir anne bebeğine mama veremediği için bebeğini kaybediyorsa bu olay bu ülkenin ayıbıdır.
5 / Murat Şakir Ceyhan: Toplumların değer yargıları kadının toplumdaki konumunu belirliyor. Kadınların şiddete uğrama sorunu kadının içinden geldiği kültürün hassasiyetini yıkmadan sorunu yıkmaya çalışmalıyız.
6 / İsmet Kaya: Kadınlara yönelik şiddetle ilgili yazılı kaynaklara baktığımızda günümüze has bir sorun olmadığını görüyoruz.Kadınların memeliler bölümünde bir hayvan olduğunu söylenmiş.Kadınlara köle gibi bakıyoruz.Avrupa'ya baktığımızda kadınlara uygulanan şiddetten,eşitsizlikten daha uzaklaştığını görüyoruz.Doğu kadınına göre daha iyi haklar elde ettiklerini görüyoruz.Diyarbakır,Mardin,Urfa'da ağalar varsa kadınlara yönelik şiddetinde olduğunu görüyoruz.Zamanında Konya'da da,Adana'da da,Karadeniz'de de aynı şiddet olayları görülüyordu.Cumhuriyet'in ilk yıllarında feodalite,töre,cinayetler açısından batı ile doğu arasında pek bir fark yoktu.Batı'daki bu sorunlar ortadan kaldırılmışken Doğu'da neden kaldırılamıyor.Devletin yargısıyla,yasasıyla,eğitimiyle,sağlığıyla bu sorunların üzerine gitmediğini düşünüyorum.
7 / Murat Şakir Ceyhan: Yani siz devletin izlediği programların batıda kadına yönelik şiddetin çözülmesinde basarîli olduğunu ancak ayni devletin doğuya dokunmadığını mı soyluyorsunuz?
8 / İsmet Kaya: Yaşatılan derebeyliklerin, feodalitenin günümüze kadar varlığını sürdürmeleri; kadınları öldüren, cinayetleri işleyenler olarak doğuyor.Duymak istemediğimiz,şahit olmak istemediğimiz bu gelenek ve görenekler hala yaşatılıyor.Devlet en büyük örgüttür.Devlet tavrını ortaya koyduktan sonra çözümler uzayabilir belki ama sorunların sonu vardır.
9 / Özge Özgür: İnsan ihtiyaçları çok çeşitli. En son nokta da kendini gerçekleştirme var. Sağlık, barınma, eğitim gibi daha temel ihtiyaçlarını gerçekleştirememiş bireylerin hak mücadelesine girmesi ya da haklarını savunacak düzeye gelmesi beklenemez ya da uzun zaman alır. Şiddet olaylarında Güneydoğu Anadolu'dan yapılan zorunlu iç göçün de etkisi olduğunu düşünüyorum.Kitlesel bir göçe zorlanma ve sonra da kaderlerine terk edilme durumu var. Altyapısı hazır olmayan kent merkezlerine, akrabalık bağlarıyla kitlesel olarak gelen insanların yaşadığı çok temel güçlükler var. Dolayısıyla kadına yönelik şiddeti değerlendirirken yalnızca bireysel ya da psikolojik etmenleri değil, sosyal, siyasal, politik bağlamları da değerlendirilmeli diye düşünüyorum.
10 / Murat Şakir Ceyhan: Şimdi ben şu ana kadar konuşulanları toparlamak istiyorum. Doktor hanımın söylediklerine kesinlikle katılıyorum şiddetin kendisine bakılmalı. Ancak hadisenin cinnet boyutu daha dikkatle incelenmeli bana göre Elimizdeki bütün imkânlar seferber edilmeli. Beyefendinin söylediklerine göre geleneksel yapının, kadına şiddet uygulayan dayatmacı kadronun şiddette rol oynadığını söylüyor. Diğer beyefendiye göre ise Devlet bilerek veya istemeyerek Doğu'da bu olayları çözmedi. Doğunun kültürel yargıları bugünkü şiddeti tetikledi
11 / Mustafa Oğuz Aslan: 7 sene yurtdışında kaldım.Rus kadınları Türk erkeklerine karşı büyük bir ilgi duyuyorlardı.Türklerin o kadınlara duyduğu ilgi ve saygıydı bunun sebebi.Çarşıda sarhoş olan Rus erkeği elindeki birayı çalkaladı ve kadının yüzüne attı.Ben buna Türkiye'de şahit olmadım. Oradaki kadınlara ilgiyi, saygıyı gösteren o Türk erkekleri de Güneydoğu'dan çalışmak için oraya giden erkeklerdi.
12 / Yılmaz Korkmaz: Bir slogan söyleyeceğim.Kadına uzanan eller kırılsın,diye.Slogan atılır ama hiç uygulanmaz.Türkiye'nin %99'u Müslümandır diye biliyoruz.Doğu'da daha çok islami inanç vardır diye biliriz.peygamber efendimiz kızına ümmü ebiha diye seslenirdi.yani babasının annesi diye.Kızı odaya girdiğinde ayağa kalkardı.Bunu ne kadar Doğulu kullanıyor.Bayanlar gerçekten üçüncü,dördüncü sınıf insanlar.İnsanlar dini bilmiyor.Van'da çok farklı bir kültür var.3. sınıftan sonra kız çocuklarını okuldan alıyorlardı.İslam dininde kadında ilim öğrenebilir.Kız çocuğu okula gitmezse nasıl doktor olabilecek? Biz kız çocuklarımızı okutmazsak bayanlarımız nasıl doktora gidecek?Yapılan eylemler din adı altında ama kültür uygulanıyor.
13 / Murat Şakir Ceyhan: Yapacağımız tüm aktivasyonlara din adamlarını da çağırmalıyız. Kadınlara yönelik şiddet de yardımlarına başvurulmalıdır. Toplum yararı hedeflenmelidir
14 / Gülhan Demirkol: Tam bu nokta da dinin devletin insiyatifinde olması gerektiği ortaya çıkmıyor mu?Devletin dini elinde bulundurması gerekir ki din bu tür dini kullanan insanların eline kalmasın.Doğu'da dine bağlılık var anlayışı doğru ise bile bu olaylar yanlış din anlayışından kaynaklanıyor.Peygamber efendimiz kendi söküğünü kendisi diken,kadınına al dik demeyen biridir.Bunun gibi birçok şey anlatabiliriz.Zamanın da kız çocukları diri diri toprağa gömüldü.Babası kızını gömerken yüzü toz olunca kız çocuğu babasının yüzündeki o tozu temizliyor.Bu hallerde bile kız çocukları gömüldü.Sizin bir tespitiniz ilgimi çekti.Erkekler diliyle cevap veremediği için mi eliyle cevap veriyor?Acaba erkeğe çok mu fazla yük yüklüyoruz?
15 / Murat Şakir Ceyhan: kadına yönelik şiddet de İslam dini adı altında yapılan veya ona mal edilen olumsuz ve şiddet içeren uygulamaların birçoğunun İslam diniyle ilgisi olmadığı açıkça vurgulanmalıdır. Sebep ne olursa olsun yanlış uygulamalarla savaşılmalıdır.
16 / Gülhan Demirkol: Din adına referanslar eğitim düzeyi yüksek insanlardan alınmalıdır.Ataerkil toplumlarda erkek ne kadar yük aldı farkında değil aslında.Erkek örf, adet, gelenek ve görenekleri korumak zorunda olan,herşeyi yapması gereken kişiymiş gibi bir düşünce var.Acaba bu aşırı sorumluluk yükü erkeği şiddete mi yöneltiyor?
17 / Murat Şakir Ceyhan: Cinayetin savunulacak yanı yok. Ama cinayeti işleyen erkeklerin ifade tutanaklarını okumayı çok isterdim. Nedenini daha iyi anlamak için. Yıllardır savunduğum bir şey var. Şiddete uğrayan mağdurların erkekler gözünde suçlarının ne olduğunu çok iyi tespit etmek sorunun çözümünde büyük bir katkı sağlayacaktır.
18 / Sevgi Karabulut: Bu erkekleri biz büyütüyoruz.Oğlan hep üst köşede oturur.Kız birşey yapsa sen sus denir.Bunları bizler verdik onlara.Ben anlam veremiyorum eşim imzayı atana kadar farklı ama;attıktan sonra bir farklı oldu,değişti.Bayan evde sesini biraz fazla çıkartsa erkek hemen ne oluyor yaa diyor. Şiddet eğitimlilerde de var.Bu kadınlar ne yapıyorlar da bu erkekler tarafından bu kadar dışlanıyorlar.Kadındır gelmese de olur,yapmasa da olur deniliyor.
19 / Murat Şakir Ceyhan: Slogan toplumlar oluşturuluyor. Avcı-toplayıcı toplumlarda erkek üstünlüğünden bahsedemiyoruz. Çünkü günlerce avda kalırlar ve avda konuşmak yoktur. Toplayıcılıkla uğraşmakta kadına kalır. İşte bu yüzden kadınlar konuşmak ve konuşarak anlaşmak konularında erkeklere göre 5000 yıllık bir üstünlüğe sahiptirler ya da daha tecrübelilerdir.
20 / Murat Şakir Ceyhan: Kadınlara verilmiş haklar tam anlamıyla kullanılamamıştır. Kadınlar birey olma konusunda yeterince arzu duymuyorlarsa ya da haklarına sahip çıkmıyorlarsa bu aslında tüm toplumun sorunudur beklide biz onlara. Birey olmayı anlatamamışızdır
21 / Memet Bilğiç: Sorun,cumhuriyet devrimlerine direnen gerici gülerin sorunudur.Kızları 12-13 yaşına geldiğizaman okullardan alan gerici zihniyetin sorunudur.Cumhuriyet kurulduğu zaman sosyal,kültürel olguları ele aldı.Bugün bunların şartları daha iyi.Cumhuriyet inşa edilirken bu fikirleri bertaraf etmek için çaba gösterenlerin sorunudur.Çocukları okullara gönderirken öğretmen sana kızar,polis sana kızar diyenler şiddeti içimize koydular.Şiddet bize öğretilmiş.Hep konuştuk ama çözüm nedir?Benim çözümüm önce kadınların eğitilmesidir.Erkeğinde kaynanası var kadınında.Kadınların gelin-kaynana didişmesi türkülere konu olmuştur.Erkeğe kadınını dövdüren kaynanalar var.Kızına bu evden gelinliğinle çıktın gelirsende kefeninle gelirsin diyen anneler var.Bu sorunları sıfıra indiremeyiz.Dünya'da yaşam devam ettiği sürece bu sorunlar devam edecektir.
22 / Murat Şakir Ceyhan: Kadınların haklarını arama konusunda toplumun çok çaresiz kaldığını üzülerek görüyorum.
23 / Mehmet Bilgiç: Batı'da şiddetin azaldığı söylendi.Batı'da eğitim de iyi.Demek ki eğitimle şiddet bir paralellik gösteriyor.
24 / Özge Özgür: Eğitim güzel,tamam. Kadınları da güçlendirelim eğitim yoluyla. Hep bu söylenir. Peki ama sistemin diğer unsurları; erkekler, çocuklar, işyerindeki patronlar, kayınvalideler…vs. güçlendirilmeden ya da haberdar edilmeden, yalnızca kadının güçlendirilmesiyle sorunun üstesinden gelebilir mi? Kocasından dayak yiyen kadın nereye gidecek? Onu destekleyecek güvenlik, adalet ve diğer hizmetlerimiz yeterli mi? Kadının sosyal güvencesi sağlanmış mı? Sosyal devletin kadınları korumaya yönelik kurumları yeterli olmadığı zaman kadını ikinci kez mağdur ediyoruz. Hem evde, hem de evdeki şiddete yeter diyip gittiğinde bir de toplum içinde mağdur ediyoruz, cezalandırıyoruz.
25 / Murat Şakir Ceyhan: Hocamın söylediklerine katılıyorum. Kadına haklarınızı arayın dedik. Kadın hakkını aradı, kendisine şiddet uğrayan kocadan kaçtı. Peki, nereye gidecek? Sığınma evleri çözüm olmalı ancak bu evler devlet tarafından korunmuyorsa kadını ikinci kez cezalandırılmaktan kim koruyacak.
26 / Fatma Can: Kadın sığınma evlerindeki bayanlardan biri orda çok kötü şeylere mağruz kaldığını söylüyordu.Türkiye'de her zaman erkeğine destek veren kadınlardır.Evde eşler şiddet uyguluyor o çocuktan nasıl sağlıklı bir gelecek bekleriz?Kadınlar haklarını aradığında da erkekler diyorki,kadının dili uzuyor.Bir Polis memurundan duydum.Bir cinayet işleniyor ama kadın hapise giriyor.Niye?Çünkü kadının söz söylemeye hakkı yok.Önce kadınlar değil erkekler değiştirilmeli.8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlanmasına rağmen bu şiddetler yine devam edecek.Toplumun hepsi bilinçlendirilmeli.Yağmurdan kaçarken doluya tutuldum diyor kadın.
27 / Özge Özgür: Biz ne yaptık? diye de sormak lazım. Hepimiz bir derecede sorumluyuz. Erkekleri de mağdur eden, "sen ne biçim erkeksin, karına sahip çıkamadın" diyen toplum da suçlu.
28 / İsmet Kaya: Kaın sığınma evleri diyoruz ama bu kavramla bile kadına hakaret ediyoruz.Evini, çevresini terk eden niye sadece kadın oluyor?Kadının kaçması gereken biri olduğu anlayışı var.
29 / Özge Özgür: Sığınma evleri geçici yerler olmalı. Acil çözüm sağlayan, kadının acilen güvenlik sorununu çözen yerler. Kadın kendini toparlayıncaya kadar,kadına bir yer sağlayıncaya kadar kalacağı yerler.Ama daha sonrası için kadına sağlanan destekler çok yetersiz. Bu yüzden de sürekli kalınan ya da yeniden baba evine ya da şiddet gördüğü yere geri döneceği yerler haline geldi.
30 / İsmet Kaya: Kimin nerelerde nefes aldığını,nerelere bağlı olduğunu,kimin evinde yemek piştiğini bilen devlet kimin kime şiddet uygulayacağını nasıl bilemiyor.Gerici kavramlarının kullanılması benim kanaatimce bizi asıl sorunlardan ziyade ideolojik kavramlarla çakıştırmaya,ayrıştırmaya itmiştir.Devletin politikası nedir,yansıması topluma nasıl oluyor?
31 / Birsen Günay: Kadınlarımızla ilgili çok proje yaptık tabiki.Güneydoğu olarak kırsal kesimde kadına daha çok şiddet uygulanıyor.Kırsal ve köy kesimlerine gittik.Kadınların dedikleri şu ,biz derdimizi anlatamıyoruz.Çünkü biz bunlara muhtacız, ekonomimiz yok.Ailelerde bu bu şekilde gidecek diyor.Bir kadın, ben 10 yıldır evliyim ama en az 50 kez dayak yedim.ne benim ailem ne de eşimin ailesi buna karşı olmuyor,dedi. Sığınma evleri de çözüm değil. Çünkü halk olarak sığınma evlerini kötü biliyoruz.Kadının en büyük sıkıntısı çalışmak.Kazandığımız taktirde bu şiddete mağruz olmayacağız, diyorlar.Ben aday adayı olarak mecliste kadınların daha çok yer almasını istiyorum.
32 / Sevgi Karabulut: Vekilleri yolluyoruz ama pek de verimli olmuyor.
33 / Gülhan Demirkol: Gönderdiğimiz adaylardan riyakat yerine sırf birtane de bayan olsun diye gönderdiğimiz için mi acaba?Kota niye koyalım ki?
34 / Birsen Günay: İnşallah Güneydoğu olarak,sivil toplum olarak biz mecliste el ele verip kadına şiddet konusunda birşeyler yapacağız.
35 / Mehmet Bilgiç: Nasıl bir zihniyet kadına nasıl bakıyor.Biz kadının ekonomik hayata girişini engelliyor muyuz?Yoksa sosyal hayata mı konuluyor kadın?Kadına 3 çocuk yapın deniliyor.3 çocuk yapan kadın zaten evde oturur çocuklarına bakar.
36 / Zeliha Toprak: Biz Adıyaman KAMER olarak 2 mahallede hane ziyaretleri yaptık.2803 kadınla konuştuk.Şu verileri belirledik;
*Bu kadınların %33'ünün hiç okula gitmediği,
*%72.7'si görücü usulü ile evlenmiş olup,%94.6'sının akraba evliliği yaptığı,
*20.7'si 16-17 yaş aralığında,%15.6'sı ise 13-15 yaş aralığında evlenmiş olduğu,
*%89.6'sının kendine ait hiçbir geliri olmadığı,
*Sadece %5.4 oranında kadının gelir getirici bir işte çalıştığı,
*%61.9 oranında kadın için işsizlik ve yoksulluğun en önemli sorun olduğu,
* %18.3 oranında kadının sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanamadığı,
*%51 oranında kadının ise işe ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir.
Şiddeti konuştuk,sonuçlarını konuştuk.Aslında sebepleri az önce oranlarla verdiğim verilerden anlaşılacak sebeplerdir.
Bana göre şiddet ailede başlayıp,normalleşip,diğer yaşam alanlarına(hastane,karakol,okul v.b)yayılan,din,kültür,erglerin v.b yanlış kullanılmasıyla beslenip edinilmiş duygu ve davranışlar biçimidir.
-Aile içinde eşitlik sağlanarak
-Erken çocukluk eğitimi alınarak
-Kadınların sadece yönetilerek değil yönetmesi sağlanarak
-Şiddeti kayıt altına alıp,caydırıcı cezalar uygulanarak
-Şiddet için mazeret aranmayıp reddederek
-Sığınaklar sağlanarak
-Kadınların,iş,eğitim ve dilden kaynaklı sorunlara acil çözümler bulunarak
-Camilerde kadın -erkek eşitliği,kadına yönelik şiddet konularında kadın ve çocuklara zarar veren yanlış bilgi ve uygulamalara vurgulu hutbeler okuyarak,
-Hastane ,emniyet,karakol,valilik ve ona bağlı kurumlar,vb kurum-kuruluşlarda yerel dil ve davranışa,kadın bakış açısına sahip çalışanların olduğu birimler oluşturularak
sorunun hafifletilebileceğini düşünüyorum.
37 / Murat Şakir Ceyhan: Kadının dilsel becerisi kesinlikle erkeğin önünde.
38 / Zeliha Toprak: Güneydoğu kadınlarının dilden kaynaklı sorunları var.Dil konusunda da kadınlara yardımcı olunmalı. Kadınlar için destek programları olmalı.
39 / Ramazan Gökay: Arkadaşlarımız sığınak evlerinin yanlış bir olgu olduğunu söyledi,katılıyorum. Birey olmak kendi toplumsal,sosyal,ekonomik ve özgürlük çerçevesindeki taleplerini yüksek sesle dile getiren,yetki birimlerine iletmeyi başaran kişi olmaktır.Birey olmak insanın kendi kendisiyle dalga geçmesini de bilmesidir.Ümmet toplumu değil,birey toplımu olalım.Bizler bu ülkede hukuk özürlüsüyüz.Tüm yetkilerimizi devlete bırakmışız. Devlet babalık yetkilerimizi kendi merkezinde topluyor.Evrensel kitlelere göre birey olmalıyız.
40 / Özge Özgür: Sesimizi duyurmaktan bahsediyorsunuz.Sesi sizden daha yüksek çıkan kişi sizin sesinizin duyulmasını engelleyebilir. Bu yüzden bireysellik vurgusu yaparken, toplumsal dayanışma, birbirimizi dinleme, anlama ve ortak sorunlar için birlikte hareket etme noktası gözden kaçırılmamalı diye düşünüyorum
41 / Ramazan Gökay: Bir arada yüksek sesle birey olmaktan bahsediyorum ben.Toplumu oluşturan birimler siyah-beyazdan ibaret değildir.Farklı renkleri de savunan örgütlü anlayıştan bahsediyorum.
42 / Mustafa Uslu: 14 Şubat Sevgililer Gününde eşim bana şöyle bir tepki gösterdi,sadece sevgililer gününde beni hatırlayacaksan lazımı lüzumu yok,dedi.Cahiliye döneminde kız çocukları diri diri gömülürdü.İslamla birlikte kadına çok değer verildi.Evin kadını olmak demek haklarının ihlal edildiği anlamına gelmemeli.Temel yargılarımızı aşılamazsak malesef bugün bu durumlarda oluruz.Bugün boşanmaları,yuvaların yıkılmalarını görünce gerçek evliliğigörücü usulüyle yapanlar mı sağlıyor acaba diye düşünüyorum.İslamda kadınlara şiddet yapmayı söylememiş.Camilerde bunların söylenmesinden daha doğal birşey yok.Kırsal kesimde değil İstanbul'un göbeğinde de şiddet var.Kız arkadaşını parçalayan adamlar var.Kadın milletvekili,doktor,polis olmalı elbette ama olurken de olması gereken gibi olmalı.Kadın her yerde olmalı.Ama kadının haklarına değer vererek olmalı.
43 / Şevket Gürsoy: Dinlemek,fikirlerimizi söylemek bile elimizi taşın altına koyduğumuzu gösteriyor.Görücü usulü ile evlendin,mutluyum.Kadınlarımız toplumun yarısını oluşturuyor.Kadın kadına da şiddet yapıyor.Hukuk gelişiyor,en iyi tarafa gidiyor.Benim çocuklarım benim yaptıklarımı geçmezse ilerleme olmaz.Biz imar nedir bilmeden belediye başkanı olduk.Ama artık kent kültürü gelişiyor.Vekillerinize bakın ve deyin ki sizin şurda bir eksiğiniz var.En iyisinin olması için ben elimi taşın altına koymuşum ama benim donanımım bu kadar.Siyaset işiniz ,aşınız,ekmeğiniz olmuşsa sandıkta seçeceksiniz.Barış çok zor kavga çok kolay.Düşüncelerinizin yayılması, ulaşılması lazım.Camideki imam ‘temizlik imandandır’ı aşacak,artık herşeyi konuşacak camisinde.Aydınlanma dönemine girdik ama tamamlanmadı.Birgün mutlaka iyileşmeye kavuşacağız.Eğer herkes Allah'a inanıyorsa O'nun yarattığını da seveceğiz.Sadece insanını değil taşını,toprağını da seveceğiz.Kadının kendine değer verdiği kadar size değer veren bir kardeşinizim.
44 / Mustafa Işılak: Çin atasözü derki intikam peşinde koşan iki mezar kazsın.Siyasetçiler biz memleketin hayrına ne gibi yararlar yaptık diye söylenseler Türkiye'nin bugünki sosyal ve ekonomik durumu daha iyi olur.Bayan kardeşlerimizin kadın hakları konusunda vekillerimizi yargılamaları gerekiyor.
45 / İsmet Kaya: Siyasetin tanımı maddi ve manevi değerlerimizin dağıtılmasıdır.Maddi ve manevi değerlerden Adıyaman'ın yeterince payını almadığını düşünüyorum
YEREL KONU: Adıyaman`da Kadın Sığınma Evlerinin Durumu
Konunun Muhatapları Katılmadığı İçin Konuşulmadı…
ÖNERİLER
–
ORTAK GÖRÜŞ
–
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
MİLLETVEKİLLERİ İLE
MEDYA İLE
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Rapor Adıyaman kMM İl Girişimcisi H. Şenel ŞARALDI ve çalışmaya gönüllü olarak destek veren Rüveyda Tüysüz tarafından hazırlanmıştır.