YER: Türkiye Yazarlar Birliği
TARİH: 05.01.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Liberal Avrupa Derneği (Hüsnü Adalı)
3. Adaleti Savunanlar Derneği (Osman Kaçmaz))
4. Liberal Demokrasi Hareketi Derneği (Feyza Geçmen)
5. Mazlum-Der (Hasan Postacı)
6. Şeffaflık Derneği (Oya Özarslan)
7. Alevi Vakıfları Fedarasyonu (Doğan Bermek)
8. Emekli İlahiyatçı ve Din Görevlileri Derneği (Vasfi Kösebey)
9. Kadıköy Kültür Sanat ve Bilim Dostları Derneği (Mahmut Şişman)
10. Türkiye Barış Meclisi (Meral Saklıyan)
MESLEK ODALARI Yok.
SENDİKALAR
1.Eğitim Bir-Sen (Nurettin Kalğı)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ: Yok
KATILAN SİYASİLER:
1. Mahmut Sürmeli (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi)
2. Mehmet Erdoğan (HAK-PAR)
3. Mert Yücel (Gezi Partisi)
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok.
DİĞER KATILIMCILARÇeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 10 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA Yok.
MODERATÖR Şanar Yurdatapan
Genel Konu: Yolsuzluk, Şeffaflık, Hesap Verilebilirlik
KONUŞULANLAR:
1.Oya Özarslan: Temiz bir toplumda yaşamak temel bir haktır. Birçok hakkınıza aslında erişmenizi de engelleyen bir husustur. Eğer yolsuzlukla bulanmış bir toplumda yaşıyorsanız ve özellikle dezavantajlı gruplara aitseniz yoksulsanız yada kadınsanız daha fazla mağdursunuz. Bu yüzden de temel haklara erişmek için aslında en önemli mücadele alanlarından birisi bu.Temiz bir toplumda yaşamak hepimizin hakkı. Temel haklarımıza ulaşmak için de son derece gerekli.
177 ülke arasında Türkiye yolsuzluk algısı kirli olan 53. ülke. Özellikle AB reforlarının yapıldığı dönemlerde bir takım temel kurumsal gelişmeler söz konusu oldu. Örneğin başbakanlık etik kurulu kuruldu, bilgi edinme yasası çıktı. Bunların hepsi aslında temel mekanizmalar. Tabi kurulmuş olması bir şey ifade etmiyor. Uygulanıyor olması önemli.
Bir başka endeks daha var bu da küresel yolsuzluk barometresi. Buna göre barometre çalışmasına dahil olan her ülkede insanlara şunu soruyorlar: Son 12 ay içinde 8 tane temel kamu hizmetini alırken rüşvet verdin mi? Yolsuzluğu karıştın mı? Bu sade vatandaşa sorulan soru. Türkiye ile ilgili bulgulara baktığımızda Türkiye’de %21 civarında olduğu görülüyor. Yani 4-5 kişiden biri rüşvet vermiş. Avrupa ülkeleriyle karşılaştırdığınızda çok vahim çok yüksek bir oran. Avrupa’da bu oran maksimum %4. Bizim özgür bir basına ihtiyacımız var. Bunları yazabilsinler rahat rahat araştırabilsinler. Bağımsız yargıya ihtiyacımız var. İyi bir denetim mekanizmasına ihtiyacımız var. Bu gibi olayları soruşturan kurumların içinden veya dışından müfettişlere ihtiyacımız var. Türkiye’de bu alanların hepsinde büyük sorunlar var.
2.Feyza Geçmen: Bunun hesabını biz sorarız, yargı soramaz savcılar soramaz tavrı yargıyı tamamen yok sayarak bunu söylüyor olması bu ülke için büyük bir tehlike. Bu üslup bu ülkedeki hiç bir yolsuzluğun usulsüzlüğün yada kendilerine karşı olan kendilerinin yaptığı herhangi bir yanlışın üzerine gidilemeyeceği anlamına gelmekte. AKP’nin iktidara gelirken bahsettiği özgürlük söylemlerinin yolsuzluğun üzerine gideceğiz söylemlerinin tersine çok başka bir yerde durduğunu görüyoruz.
3.Hüsnü Adalı: Bir ülkede hukuk adalet şeffaflık yoksa ne yabacı yatırımcı gelir ne yabancı sermeye gelir. Batı toplumları ayıp bir şeyin yapılmasından utanırmış doğu toplumları ise ayıbın görülmesinden ve duyulmasından. Demokrasiden yani Avrupa Birliğinden şeffaflık ve denetimsizlikten uzaklaşırsak siyaseten yozlaşma ekonomik yolsuzluk geliyor bu da ülkemize büyük bedeller ödetecek bu kaçınılmaz. Yürütme ne kadar güçlenirse yürütmek o kadar kolaylaşıyor ülkelerde. Savcı polise emir veriyor uygulanmıyor. İktidar kendi hukuki zeminini kaybetmiştir. Belediyelerin sadece %45’i Sayıştay denetimine açıkmış herhalde bunlar AKP belediyeleri değil. Kuvvetler ayrılığı ve Adem-i Merkeziyet olmadan bu sorunlar çözülemez.
4.Hasan Postacı: Vurun abalıya mantığı, sorunları çözmekten ziyade, bir linç söylemi var. Bu sorunları çözecek bir perspektif üretmiyor. Eleştirmek çok kolay. Türkiye’deki bu sürecin yapısal boyutlarına aktörlerden ziyade olayın ilkelerine dönük yaklaşımlar üretilmesini öneriyorum. Mazlum-Der olarak biz 17 Aralık operasyonuna dönük bir basın açıklamasında özellikle temiz siyasete yolsuzlukların hesabının sorulduğu hukukun ilkesel anlamda tüm mekanizmalarıyla uygulanabildiği bir çağrı metni yayınlamıştık. Ben yüklenilmesi geren yerlerin bunlar olması gerektiğini düşünüyorum. Sürecin kendi içinde bir takım detaylarına baktığımız zaman bizim konuştuğumuz Ak Parti homojen bir yapı değil. Ak Parti eşittir Tayyip Erdoğan’da değil. Tayyip Erdoğan’ın yokluğu bu sorunları çözmez. Varlığını devam ettirmeğe ısrar etmekte bunun üzerinden meseleyi konuşmakta sorunu çözmez. Heterojen bir yapıdan bahsediyoruz. İçerisinde çıkar gruplarının bulunduğu her birinin kendi içerisinde geçmişinde ideolojik iklimleri bile farklı olan insanların Ak Parti dediğimiz bu devasa yapıyı oluşturduğunun altını çizmek istiyorum. Her şeyin faturasını Erdoğan’a çıkarmak kolaydır. Ak Parti’nin siyaset yapma biçimi olarak Türkiye’de değişimi zorlayan önemli bir dinamik parti olduğunu halen düşünüyorum. İçerisindeki yolsuzluklar kabul edilebilir değildir. Hukukun basının üzerindeki egemenlik kurma veya kendisine yönelik saldırıları ve bunları denetleyerek bunlar üzerinde karşı hamleler geliştirerek sürdürebilme biçimini de sonuna kadar kınıyorum. Bunu kaotik ortamın verdiği refleksler olarak biraz görmek gerekir. Diğer taraftan cemaat dediğimiz yapının tarihine baktığımız zaman kendisiyle ideolojik anlamda genetik uyuşmazlığı bulunan iktidarlar döneminde bile hiç bir zaman siyasi aktör olarak öne çıkmamıştır. Hiçbir zaman devlet ve iktidar içerisinde çatışma alanı üretmemiştir. Geri çekilmiştir teslim olmuştur. Daha apolitik bir zeminde durmayı tercih etmiştir. Kendi amaçlarını hedeflerini hep bu apolitik zemin üzerinden sürdürmeye çalışmıştır. Burada yine büyüyen bir cemaatten ve onun içerisinde çok farklı aktörlerin hesaplarından bahsetmek gerekir. Madalyonun diğer yüzünde faydalı bir tartışma ortamını beraberinde getireceğini düşünüyorum.
5.Vasfi Kösebey: 17 Aralık operasyonu olgudan ziyade algılar üzerine kurulmuş bir operasyonudur. Ortada pek bir şey yok. Cemaatin iktidarla ters düşmesinin sonucu bu. Hoca mesih havasına girdi. Türkiye’de ki cemaat mensupları ise iktidarla pazarlığa girdiler.Adalet Bakanlığını istiyor MilliSavunma Bakanlığını istiyor, Milli Eğitim Bakanlığını istiyor. Yıllardan beri emniyetteki kadrolaşmayı herkes biliyor. Şimdi anlıyoruz ki Hanefi Avcı’nın yazdığı kitap doğruymuş.
6.Osman Kaçmaz: Yolsuzluklarla ilgili anlatılanlar çoğunlukla gerçekleri yansıtıyor. Yaklaşımlar farklı olsada demokrasi tarihimizin başından beri yolsuzlukların hep olduğunu söylemek şimdiki yolsuzluğun üzerine gitmeye engel değil. Yolsuzlukların üzerine giderek sonuçlandırılması taraftarıyım. Yolsuzluklarla mücadele siyasal ve toplumsal bir sorumluluktur. Hangi makam ve mevkide olursa olsun 76 milyonun ve tüyü bitmemiş yetimin kul hakkına el uzatanlara asla göz yumulmamalı. Suçu sabit görülenlerle ilgili acilen adli işlemlerin yapılması sağlanmalıdır. Hükümetin bu konuda kamuoyunu rahatlatacak daha güçlü bir duruş göstermesini seçim öncesinde algı yönetimi açısından gerekli görmekteyiz. Ancak hiç bir dönemde yok edilemeyen yolsuzluk iddiaları ile ilgili dosyaların hemen seçim öncesi gündeme getirilmesini siyasi hedefler taşıma ihtimali de gözardı edilmemelidir.
7.Doğan Bermek: Bize doğru dürüst bir devlet lazım. Toplumsal bir mütabakata ihtiyacımız var. Ortada camaat ve hükümet arasında kayıkçı kavgası var. Etrafta bizler seyrediyoruz kürek bizim kafamıza inecek. Kayıkçılar bizi dövmekle uğraşıyor.Bizim doğru dürüst devlet doğru dürüst anayasa talebini topluca yüksltmemiz ve yüceltmemiz gerektiğine inanıyorum. Bunu yapmazsak hadiselerin üzerine konuşur dururuz. Bu konuştuklarımız bizi hiç bir yere götürmez. 1936’nın Almanyası gibiyiz şu an. Nereye gittiğimiz, bu işin altından ne çıkacağı belli değil. Toplumun dikkati oraya çekiliyor bir şey yapılıyor, buraya çekiliyor başka bir şey yapılıyor. 17 Aralık’la ilgili suç delilleri’de büyük ölçüde yok edilmiştir. Bundan sonra bir kaç kişiye hapis cezası verilir, sonra çıkarlar. Dün sayın başbakan dedi ki “MİT yasasının 26.maddesine gore o tıra dokunulunamazdı.” MİT bu ülke adına bir başka devlete savaş açma yetkisine sahipse hükümet ne işe yarar meclis ne işe yarar devlet ne işe yarar? Bunu anlayamıyorum. Araç Türkiye hudutlarını terk ediyor gümrük bakanı benim kayıtlarımda yok diyor. Bu nasıl bir gümrük nasıl bir devlet? Devlet diye bir şey yok ortada biz hala olmayan devleti nasıl düzeltiriz diye uğraşıyoruz.
8.Mert Yücel: Adalet ve hukuk herkese eşit olmak zorunda.
9.M.Ali Erdoğan: Vatandaş en çok tapuya ve trafik polisine rüşvet verir. Gelenekselleşmiş bir durum bu. Az gelişmiş bütün ülkelerde aynı şey söz konusu. Tabi ki bakan çocukları, bakanlarında bulunduğu bu olayda bir rüşvet çarkı var. Bunların yargılanmaları lazım. Ama şimdi olayın böyle işte Fatih Belediye Başkanı, bakan oğlu, Halk Bankası bütün bunların aynı gün aynı saatte birden ortaya çıkmaları insanı düşündürüyor. Hükümetin savunuculuğunu falan yapmıyorum. Şöyle bir kumpasın kurulabileceği olasılığından kaygı duyuyorum. Fettullah Gülen, derin devlet, ergenekon ve CHP. Bu üçünün bir iktidarı düşürmesi. Benim bu olayda gördüğüm manzara bu. Bizi daha kötü şeylere razı etmeye çalışıyorlar. AKP’nin hataları var bunlar yargılanmalıdır. Bunlarada dikkat çekmeliyiz 90’lı yıllara dönmemek için.
10.Mahmut Sürmeli: Bu iki gücün söylediklerinin büyük oranla doğru olduğunu düşünüyorum. Bir tarafın hırsızlık yolsuzluk rüşvet gibi söylemleri ne kadar doğruysa diğer tarafında bu işin arka planında siyasi hesaplaşma olduğuna yönelik söylemleri doğru. Bunu kumpas olarak algılamak böyle aktarmaya çalışmak doğru değil. Yapılan yolsuzluklar hırsızlıklar doğru bütün bunlar birilerinin dün öğrendiği bugün bunların hesabını sormak için ortaya çıktığı şeyler değil. Dün de bildikleri belki bir çoğunu birlikte yaptıkları paylaştıkları ama bugün başka bir siyasi hesap üzerinden ortaya çıkarttıkları işler.
11.Hüsnü Adalı: Çözüm önerilerim adem-i merkeziyet, kuvvetler ayrılığı, küçük devlet, seçim barajı, siyasi partiler yasası, seçim yasası, şeffaflık
12.Feyza Geçmen: Siyasi partiler yasası, seçim kanunu ve yine acilen yerel yönetimlerle ilgili olan reformların mutlaka yapılması gerekiyor. Bütün bunların sistem içerisinde gerek bireysel gerek bu tip usulsüzlüklerle ilgili kaynakların kullanılması ile ilgili ciddi bir denge denetimin oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.
13.Oya Özarslan: Bu gelişmeler sürpriz değildi. Uluslararası araştırmalara gore belli sektörler yolsuzluk riski yüksek sektörler. Bunlar inşaat ulaşım enerji gibi alanlarda Türkiye’de dahil olmak üzere bütün dünyada yolsuzluk riskinin yüksek olduğu sektörler olarak saptanmıştır. Yolsuzlukla mücadelede iki alanı en problemli alan olarak görüyorum. Bir tanesi siyasetin kendisi. Bu alanda son 11 yılda herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Dokunulmazlıklar dediğimiz hadise, yolsuzluklarıda içericek şekilde dokunulmazlıklara sahibiz. Bir çok insan meclise girdi sadece dokunulmazlık zırhından yararlanmak için. Bunu değiştirmedik. İkincisi bürokratlarımıza -mesela Kayseri Belediyesi’nde yolsuzluk davasında olduğu gibi-ek korumalar getirdik onlarıda aldık bu koruma zırhının içine.
14.Meral Saklıyan: Hayatım boyunca kendimi bu kadar güvensiz bir ortamda bir dönemde hissetmedim. İnsanlar için en öncelikli şart yeni bir anayasa. Başka türlü bu işlerin altında kalkmamız mümkün değil.
15.M.Ali Erdoğan: Bu ülkede federasyon olmalı.
16.Mahmut Sürmeli: Ülkede hukuk yargı adalet dün de yoktu bugün de yok. Bunun için tek yol var demokratikleşme.
17.Kemal Aygün: Benim Tarlabaşı’nda bir evim vardı. Bir yasa çıktı bu yasanın sonucu olarak belli bir bölgedeki evlerin hepsi GAP inşaata verildi. GAP inşaat yönetim kurulu başkanı başbakanın damadı. Mahkeme kararıyla evi almak üzere mahkemeden karar çıkardılar fakat parayı ödeyemedikleri için evi alamadılar. Evi kullanmamı engellemek üzere GAP inşaatın işçileri yıktılar. Tapusu bana ait olan evi. Savcılığa şikayet ettim. Savcılık soruşturmaya gerek yoktur kararı verdi. Üst mahkemeye şikayette bulundum. Şikayette bulunurken şunu yazdım. Eğer Esra ve Berat Albayrak’a ait bir evi ben yıksam inşaat yapsam çevresini de girilmez diye çinkolarla kapatsam aynı kararı verir miydiniz ? Savcılığın kararı doğrudur diye bir yazı geldi. Onun için başbakanın ailesinin yargılanması gerekir.
18.Mahmut Şişman: İhtiyacımız demokratik bir anayasa bu kapsamda seçim yasası siyasi partiler yasasının da demokratik bir biçime sokulması elzem. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ki parlamenter demokrasiye inanıyorsak hayata geçirilmesi çok gerekli.
Belediye Başkan Adaylarından İstekler
19.Oya Özarslan: Şeffaf dürüst açık hesap verebilen bir yerel yönetimin mekanizmalarının kurulmasını isterdim. Bunun içinde temel olan şeyler şunlardır. Bütçeler gelir-gider kaynaklar açıklanmalı.Belediye başkanlarının ve üst düzey bürokratlarının mal beyanı açıklanmalı. Bunlar halka açık olmalı. Dünyada bir çok ülkede hem siyastçilerin hem üst düzey bürokratların mal beyanları kamuya açıktır. Bizde mal bildirimleri gizlidir kontrol edilmez. Bir yolsuzluk soruşturması söz konusu olduğunda o zaman dönüp bakılır işlevsiz bir haldedir. Bu yüzden bizi yönetenlerin açık yönetim kurallarını işletebilmek için gerekli mekanizmalarına sahip olmalarını istiyoruz. Seçime ilişkin finansmanları nedir bütçe nedir kaynağı açklansın istiyoruz. Bunu bütün aday olan kişlerden istiyoruz. Belediye meclis tutanaklarının açık olması lazım, imar planı değişikliklerinin açık olması lazım bunların kamunun katılımıyla yapılması lazım.
20.Meral Saklıyan: Kendi hür iradesiyle belediyecilik yapacak bir belediye başkanı istiyorum. Sürekli halkın içinde olduğu yerel yönetim istiyorum. Yemek ve yol konusunda öğrencilerin finansmanlarını üzerine almalılar.
21.Feyza Geçmen: Katılımcı demokrasiye bağlı kalması, projelerini halka sorarak yapması proje faaliyetlerinde il ve ilçesinde bulunan sivil toplumla iş birliği içinde yapmasını çok önemli buluyorum. Projelerini, engellileri yaşlıları ve çocukları düşünerek yapması gerektiğini düşünüyorum. Gençlerin görüş ve önerilerinin değerlendirileceği ayrı bir meclis tarzı bir yapı olmalı. Kent konseyleri var ama bunların düzgün bir şekilde işlediğini düşünmüyorum.
22.İlhami Mısırlıoğlu: Yerel yönetimler yasasının hemen kabulü ve uygulamaya geçirilmesi. Bu AB ile bağlantılı olan kısmına koyduğumuz şerhlerin kaldırılması. Valilik sisteminin kaldırılamsı ve sorumluluğun belediye başkanlarına geçmesini istemesi bu adayın. Buna bağlı olarak polisin ve okulların belediye başkanlarına bağlanması. İl genel meclisi denen ama hiçbir zaman gerçek anlamda meclis olmayan genel olmayan ili de temsil etmeyen kurumlar vardır. Bunların gerçekten böyle olması için ne yapılamsı gerekiyorsa onun için uğraşmalıdır bu adayımız. Şeffaflık kurumlarının her kurumda oluşturulması için özel çaba sarfetmelidir.
23.Hüsnü Adalı: Yerel yerinden yönetim adem-i merkeziyet çok önemli. Daha az beton daha çok yeşil çevreci yönetim denizlerin ulaşımda daha aktif kullanılaması önemli İstanbul için. Özgür yerel bağımsız medya önemli. İmzaladığımız Avrupa yerel özerklik şartına tam uyulmalı. Katılımcı gerçek demokrasi, mahalleye bir şey yapılacaksa o mahalleye sorulmalı.
24.Hasan Postacı: Sivil toplumun yerel yönetimler üzerinde etkisinin arttırılması için mekanizmalar üretilmeli. Yaşadığımız şehirlerle ilgil köklü projelerin hiçbirinde yerel refarandum kültürü yok. Yerel refarandum kültürü özellikle büyük şehir işleyişinde yasal bir mekanizmaya dönüştürülmelidir. Büyük şehir büyük bir organizasyon gücü gerektiren yerel bir birim. Biz sahneye çıkan aktörlerin şahsını tanıyoruz. Kadir Topbaş tek başına bu büyük şehirle ilgili işleri organize edebilecek güçte midir? Ben bunu ekibiyle kadrolarıyla tanımak isterim. Adaylar tanıtımını kendi ekipleri ile yapmalılar.
25.Vasfi Kösebey: Trafik ve park sorunları çözülmeli.
26.Doğan Bermek: Adaylar imar planı hakkında ne düşünüyorlar? Kültürel miras kentsel miras tarihi miras gibi kavramaları önemli buluyorum. Onlar için bir anlam ifade ediyor mu? Kent kültürü nasıl oluşur? Çocucuklar gençler işsizler emekliler gibi gruplar için projeleri var mı?
27.Mahmut Sürmeli: Aday olanlardan bir tek şunu isteybilirim mevcut işleyişi değiştirmek için halkla birlikte mücadele edeceğim diyen aday benim adayım olur. Mevcut işleyiş içerisinde verilen vaatlerin karşılığı olmayacağını bizler yıllardır biliyoruz. Bu toplum eğer Topbaş ile Sarıgül arasında seçime zorlanacaksa zaten geçmiş olsun. İkiside rantın sermayenin, ikiside aslında siyasi iktidarların yörüngesinde belediyecilik yapmaya çalışan anlayışa sahipler. İkisindende bugüne kadar halkın taleplerine isteklerine uygun bir belediyecilik anlayışı görmedik. Bir belediye başakan adayı şunu diyebilmeli ben çevre konusunda çevre derneklerinden başlayarak sivil toplum örgütlerinin hiçbirisinin ikna olmadığı hiçbir şey yapmayacağım.
28.Kemal Aygün: Benim beklentim çalmamaları ve hizmet etmeleri.
05.01.2014 İstanbul kMM Toplantı Tutanağı
previous post