YER: BELEDİYE MECLİS SALONU
TARİH: 4 KASIM 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Aydın-Der (Evren Arı – Başkan)
2 / Kurdi-Der (Zübeyir Çelik – YKÜ)
3 / Çevre Gönüllüleri Derneği (Hasan Argunağa – Başkan)
4 / İHD (Osman Künteş – Başkan)
5 / Ahmedi Hani Derneği (Nuri Mehmetoğlu – Başkan)
6 / Sosyal İnovasyon Derneği (Remziye Saknuk – Başkan)
MESLEK ODALARI
1 / BARO (Cenk Eren – YKÜ)
2 / Ticaret ve Sanayi Odası (M. Salih Yıldız – Başkan Yrd.)
3 / TMMOB (Nevaf Taş – Sekreter)
4 / Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti (Fazıl Sezer – YKÜ)
SENDİKALAR
1 / Eğitim-Sen (Mesut Keleş – YKÜ)
2 / Özgür Eğitim-Sen (Mustafa Sevinçer – Başkan)
3 / BES (Abdurrahman Onat – İl Temsilcisi)
4 / Tüm-Bel-Sen (Hüseyin Yıldırım – Üye)
5 / Tarım Orkam Sen (Lazgin Baran – Üye)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 /
GOZLEMCİLER
1 / Gözlemci katılımı olmadı.
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Milletvekili katılımı olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
1 / Belediye başkanı katılımı olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Ziver Özdemir (Ak Parti)
2 / Ayla Akat Ata (BDP)
DİĞER KATILIMCILAR
1 / Mehmet Erdem Ceylan (Aydın-Der YKÜ)
2 / Ahmet Fırat (Ahmedi Hani Derneği YKÜ)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 2 izleyici katıldı.
MEDYA
1 /
MODERATÖR
Cuma Gülcü (kMM Girişimcisi)
KONULAR
GENEL KONU: AÇLIK GREVLERİ
YEREL KONU: Yerel konu konuşulmadı.
KONUŞULANLAR
1 / Cenk Eren: Baro olarak göreve başladığımız gibi bu konuyla ilgili olarak 5 tane avukat arkadaştan oluşan bir komisyon kurarak Batman’daki cezaevine gönderdik. Bu arkadaşlarımız grev yapanlarla görüşerek durumu anlatan bir rapor hazırladık. (Raporun örnekleri katılımcılara dağıtıldı.) Şu anda Batman’da açlık grevi yapan 14 kişi var. Bunların çoğu tutukludur. Kendi iradeleriyle bu eylemi gerçekleştirdiklerini belirttiler. İlk günden itibaren eyleme katılmış olan 2 kişinin daha önceden de var olan bazı hastalıklarından dolayı durumlarında ağırlaşma başlamış. Diğerlerinde de belirmeye başlayan rahatsızlıklar var. Bu insanların cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikâyetleri yok. Düzenli olarak doktor kontrolleri var. Bunlarla yapılan görüşmede taleplerini 3 başlık altında topluyorlar. 1- Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması. 2- Anadilde eğitim hakkı. 3- Anadilde savunma hakkı… Biz Baro olarak bu taleplerin karşılanabilir talepler olduğunu düşünüyoruz. Bunlar için gerekli yasal düzenlemeler yapılabilir. Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi hukuki değildir. Bu konuda tüm yasal prosedür yerine getirilmelidir. Ayrıca açlık grevi yapanların da bu eylemlerini bir an önce sonlandırmalarını baro olarak temenni ediyoruz.
2 / Zübeyir Çelik: Açlık grevi aslında yapılmış bir tercihtir. Son 30 yılda gittikçe yükselen, ama aslında yüzyıllardır var olan ve cumhuriyetin kurulmasıyla da son noktasına gelen bir sorunun neticesidir bu yaşananlar. Aslında Kürtlerin talep ettikleri şeyler sadece kendileri için değil, bu ülkede yaşayan farklı dil ve kültürdeki her halk için geçerli taleplerdir. Kürt mücadelesi şu anda her alanda devam ediyor. Hem siyasi alanda, hem barış girişimleri şeklinde, hem sivil toplum örgütleri vasıtasıyla ve daha birçok alanda… Ama maalesef hiçbir şekilde taleplere karşılık verilmiyor. Gittikçe artan sert müdahaleler, tepkiler oluyor. Biz asla açlık grevi olsun demiyoruz, açlık grevlerini de desteklemiyoruz. Ama baktığımız zaman da demek ki bu insanlar da başka bir çare bulamamışlar.
3 / Osman Künteş: Burada söz konusu olan şey yaşam hakkıdır. Yaşam hakkı üzerinden kimsenin siyasi rant elde etmeye çalışması asla doğru değildir. Geçmişte yaşanan örneklere baktığımızda şu anki tablo bizi umutsuzlaştırıyor. Geçmişte bu şekilde hayatını kaybeden 144 insan var. Diğer yandan baktığımızda burada böylesi önemli bir konuda toplantı yapılmakta ve maalesef ne vekil ne de sivil toplum örgütü katılımı istenen düzeyde değil. Bu duyarsızlığı anlamak mümkün değil. Aslında bu duyarsızlık sadece Batman’a özgü değil, belki de Batman bu konuda en duyarlı illerden biri, ama tablo bu olmamalıydı. Zaten toplum olarak bu kadar duyarsız olmasaydık son yılda ne elli bin can kaybedilirdi, ne on yedi bin faili meçhul yaşanırdı, ne de dört bin köy boşaltılırdı. Bütün yaşananların temelinde yatan tek şey toplumsal duyarsızlıktır. Şu an ki sürece de baktığımız da belli bir kesim dışında bir duyarlılık görülmemektedir. Şu anda eğer sayıda bir değişiklik olmamışsa 654 insan açlık grevinde bulunmaktadır. Bunların her geçen gün yaşamları tehlikeye girmektedir. Taleplerine baktığımız zaman bunların tamamen insani talepler olduğunu görüyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur. Ana dilde eğitim evrensel bir haktır. Anadilde savunma hakkı da iç hukuk ve uluslar arası sözleşmelerde fazlasıyla var. Bir yandan birileri insanlar ölmesin diye sokaklara çıkıyor. Öte yandan bunlara sert müdahaleler yapılıyor. AB ilerleme raporuna baktığımızda Türkiye gittikçe geriye gitmektedir. Cezaevleri ve karakollar bir ülkenin aynasıdır. Demokrasi ve insan haklarının ilerlemişlik göstergesidir. Son üç yılda on sekiz bin insan gözaltına alındı. Bunların yarısından fazlası tutuklandı. Vicdan sahibi her insan elini taşın altına sokmalıdır. Duyarlı olursak her sorunu aşabiliriz. STK lar da farklı düşünmek zorundadır. Onlar toplumun önünde yer almalı, topluma öncülük etmelidirler.
3 / Hasan Argunağa: Açlık grevleri dünya tarihinde eskilere dayanan bir eylem biçimidir. Genelde en son başvurulan bir yöntemdir. Kişinin kendi iradesiyle yaptığı bir eylem biçimidir. Çoğunlukla da cezaevlerinde yapılan bir eylem… Bu insanlar cezaevinde olarak zaten çok zor şartlar altındalar, üstüne bir de böylesi bir eyleme girişerek şartlarını daha da ağırlaştırıyorlar. Ben inancım gereği bu eylemler insan bedenine zarar verme aşamasına geldiğinde, hele ölüm riski söz konusu olduğunda açlık grevlerini savunamam, ama kayıtsız da kalamam. Ülkeyi yöneten siyasi anlayış olaya adaletli yaklaşmıyor. Özellikle de başbakan. Kendisi bir şey diyor, ardından adalet bakanı çıkıyor onu yalanlayacak tarzda açıklamalar yapıyor. Sürekli gerilim yaratan başbakan beni endişelendiriyor. Açlık grevlerini savunmam, ama grev yapanların talepleri makul taleplerdir. Onların taleplerini savunurum. Ama bu taleplerden anadilde eğitim hemen olacak bir şey değildir. Bu bir süreçtir. Bu konuda yapılacak olumlu bir açıklama belki şimdilik yeterli olabilir. Anadilde savunma için hemen bir çalışma yapılabilir ve bu sorun ortadan kalkabilir. Tecrit bir suçtur. Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi hukuka aykırıdır. STK’lardan barıştan yana olanlar açlık grevlerinin son bulması için çaba göstermelidirler. Önceki gün Türkiye Barış Meclisi Bölge illeri Barış Meclisleri toplantısı Batman’da yapıldı. Çok önemli bir taslak hazırlanmıştı. Batıdaki kentlerde uzun süredir devam eden ve hükümetin seyirci kaldığı linç girişimleri meselesine dikkat çekmek istiyorum. Son olarak Bursa’da yaşananlar tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Eğer cezaevlerinde açlık grevinden kaynaklı ölümler yaşanır ve tabutlar çıkarsa gerilimi, yansıması tüm Türkiye’ye olur. Batıdaki birçok kent karışabilir. O nedenle hepimize düşen görevler var. Açlık grevlerinin son bulması için hükümet nezdinde girişimlere ağırlık verilmelidir. Başbakan’ın ters çıkışlarına rağmen o partide eğer hala kalmışsa akil olanları uyarmalıyız. Burada BDY’ye de düşen görevler de vardır. Uluslararası platformlarda, aydınları, yazarları harekete geçirip duyarlılık yaratmalıdır. Sadece alanlara inerek eylemler yaparak olmaz. Onların görevi bana göre mahalle aralarındaki eylemlere katılmak değildir. Sürekli olarak dünyanın dikkatlerini bize çekmelidirler. Maalesef bu konuda vekillerimiz yeterli çalışma yapmıyorlar.
4 / Erdem Ceylan: Açlık grevinin bir eylem biçimi olarak doğru mu ya da yanlış mı değerlendirmesini yapmayı bugünün konusu olarak görmüyorum. Özünde devlet aygıtının hukuk ihlalinden kaynaklanan anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı gibi evrensel hakların neredeyse ulus devletin kuruluşundan itibaren gasp edilmiş olduğu gerçeği, bugün eylemcileri bedenlerini ölüme yatırma noktasına getirmiştir. Bu sürecin henüz çözüm bulmaması toplum adına utanç vericidir. Açlık grevini gerçekleştirenlerin taleplerine baktığımızda aslında bu taleplerin karşılanmıyor olması aynı zamanda devletin meşruiyetini tesis etmesi önünde de büyük engel oluşturuyor. Ayrıca medyaya baktığımızda da çok fazla dezenformasyon var. Demokratik kanalları zorlayarak çözüm arayışı içinde olmalıyız.
5 / Salih Yıldız: Bütün bu yaşananların temelinde yatan tek şey “Kürt Sorunu”dur. Bu sorun çözülmeden de hiçbir sorun çözülemez. Kişisel olarak açlık grevlerine karşıyım. Nasıl ki intihara karşı isek buna karşı olunmalı, bu olay kutsanmamalıdır. Dile getirilen taleplerin kimi insani, kimisi ise siyasi taleplerdir. Ama hepsi de doğru ve haklı taleplerdir. Ben bu konuda çok da ümitsiz değilim. Talepler doğru desteklenmeli, ama yöntem desteklenmemeli. Çünkü yarın öbür gün şehit anneleri de kalksa “Abdullah Öcalan asılana kadar açlık grevi yapacağız” derse ne olacak. Dediğim gibi talepler doğru yöntem yanlıştır. Türklerin sahip olduğu bütün haklara Kürtler de sahip olmalıdır. Bunun tek çözümü budur.
6 / Nevaf Taş: Aslında açlık grevi bir hak arama yöntemi olmamasına rağmen olaya farklı bir açıdan bakmak gerekir. Bu insanların bu yola başvurma sebeplerine bakmak lazım. Bu insanlar neden bu çaresizliğe sürükleniyor? Onlar içerdeler ve ellerinden gelen hiçbir şey yok. Ne bir basın açıklaması yapabiliyorlar, ellerine silah alıp bu yönde bir mücadeleye girebiliyorlar, ne siyasi mücadele yapabiliyorlar, yani kısa ellerinden gelen hiçbir şey yok ve yapabilecekleri tek şeyi kendi iradeleriyle yapıp beklemeye koyulmuşlar. Peki biz dışarıdakiler üzerimize düşeni ne kadar yapıyoruz. Şayet biz elimizden geleni yapsaydık, bu insanların bu yola başvurmalarına gerek kalacak mıydı acaba? Onların koyabilecekleri bir canları var, onu da ortaya koyuyorlar. Bence onların bu yola başvurmaları bir anlamda da bizlere bir tepkidir. Süregelen ve gittikçe kızışan bir savaş, gittikçe artan bir tıkanma var ve biz hiçbir şey yapmadan öylece duruyoruz. Talep edilen hakların tamamı, birilerinin deyimiyle ana sütü gibi doğal haklardır. Tamam, anadilde eğitim bir süreç meselesi hemen pat diye çözülmez. Ama diğerlerine baktığımız da zaten bunlar anayasal haklardır. Bizlerin bu işe bir çözüm bulması gerekiyor. Yarın öbür gün ola ki cenazeler gelmeye başlarsa olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum.
7 / Nuri Memetoğlu: Bu insanlar çaresizlikten bu yola başvurmuş canlarını ortaya koymuşlardır. Ama benim inancım olan İslam Dini bu yöntemi doğru bulmuyor bu sebeple ben de doğru bulmuyor ve onaylamıyorum. Ancak Talepleri çok doğru taleplerdir. Bunlar zaten onların en doğal hakkıdır ve ellerinden alınmıştır. Bu insanlar lütuf istemiyorlar, olması gereken haklarını istiyorlar. Ama gelinen noktada ilk gün greve başlayanlar bugün grevlerini sonlandırsalar bile maalesef sağlık yönünden asla eskisi gibi sağlıklı olamayacaklar kalıcı hasar ve sakatlıkları olacaktır. Doğru veya yanlış her ne şekilde olursa olsun açlık grevine başlamış kişileri taleplerini mümkün olduğunca yerine getirmek suretiyle ikna ederek eylemlerini sonlandırmanın toplumun üzerinde bir yük olduğu düşüncesindeyim. Bu sebeplerle çözüm için yetkilileri çok acil göreve davet ediyorum.
8 / Fazıl Sezer: Toplum artık tıkanma noktasına gelmiş. İnsan hak ve özgürlükleri konusunda bir tıkanma yaşanmaktadır. Genel seçimden önce olumlu bir beklenti oluşmuştu insanlarda, ama seçimlerden sonra bu beklenti yerini umutsuzluğa bıraktı. Yapılması gereken şey iyi kamuoyu oluşturularak siyasi erkler üzerinde baskı oluşturmaktır.
9 / Evren Arı: Üç talep temeli üzerinde gerçekleşen bir açlık grevi var. Bir insan bir ideoloji uğruna hayatı sonlandırabilme noktasına gelmişse bu intihar değil olsa olsa o ideolojiye bağlılık ve fedailiktir. Batman’da 287 tane STK var, ama burada 15 STK var. Bu duyarsızlıkla bu olayların üstesinden nasıl geleceğiz bilemiyorum. Ölüm orucu eylemselliğini tasvip etmiyorum, ama bu bir kısırdöngü siyasette çözüm dayatması olarak lanse ediliyor. Durum her ne olursa olsun 700 insanın yaşamını ortaya koymasına şantaj demek hakarettir. Bu gelinen süreçte bunu savunmak BDP’ye ve ona yakın çevrelere salt düşmemeli. Bu insani ve vicdani durumda herkes kendini ortaya koymalıdır. Bu insanlar bu saatten sonra zaten asla eskisi gibi olamazlar. Birçoğu artık bedensel ve ruhsal engelli sayılır. Durum her neyse geri dönüş için tüm çabalar seferber edilmelidir. Bu bütün Kürtlerin ortak sorunudur.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 / Açlık grevindekilerin taleplerinin tamamı anlaşılabilir, doğal, insani ve hukuki taleplerdir.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
100 civarı sivil toplum kuruluşu ile iletişime geçildi. E-mail ve telefonlarla bilgilendirmeler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve fax yolu ile 4 milletvekili ile de iletişime geçtik. Vekillerden Ziver Özdemir ve ayla Akat Ata’dan geri dönüşler aldık. Katılamama nedenlerini belirttiler. Ama vekil katılımı olmadı.
MEDYA İLE
30 civarı basın temsilcisi ile e- mail yolu ile iletişime geçildi. Toplantımız öncesi ve sonrasıyla yerel medyada haberleştirildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik. 2 yanıt geldi. İkisi de aynı konunun konuşulmasını talep ediyordu. Talepleri doğrultusunda konu seçimi gerçekleşti.
SONUÇLAR
Toplantı başlamadan ilkelerimiz tekrar hatırlatıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Batman kMM Hamalı Cuma Gülcü
04.11.2012 Batman TkMM Toplantı Tutanağı
previous post