YER: Cezayir
TARİH: 4 Ekim 2015, 14:00-17:00
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İstanbul Platformu (Ali Faik Aydın)
2 / İstanbul Hepimizin (Şahin Tekgündüz)
3 / Düşünce Suçuna Karşı Girişim (Şanar Yurdatapan)
4 / Uluslararası Kudüs Platformu (Mustafa Haksever)
5 / Beyaz Ay Derneği (Şafak Ergün)
6 / İstanbul Barosu (Tennur Koyuncuoğlu)
8 / Liberal Avrupa Derneği (Hüsnü Adalı)
9 / Emekli İlahiyatçılar Derneği (Vasfi Kösebey)
10 / ASSAM (Gürcan Onat)
12 / Eğitim Reformu Girişimi (Ayşegül Taşıtman)
13 / KADER (Pelin Taşkıran)
14 / Alevi Düşünce Ocağı Derneği (Erhan Kurtarır)
15 /Alternatif Bilişim Derneği (Aslı Telli Aydemir)
Milletvekili Adayı: Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 2 izleyici katıldı.
MODERATÖR
Yakup Kadri Karabacak
GENEL KONU: “Seçimlere giderken Türkiye”
YEREL KONU: "İstanbul'un vekil adaylarından sivil toplumun 5 isteği"
KONUŞULANLAR
Yakup Kadri Karabacak: 10 İstek çalışmasına katılan sivil toplumun işaret ettiği birkaç ortak mesele vardı. Bunlardan bir tanesi yasama sürecine ve karar alma süreçlerine sivil toplumun katılımını güçlendirecek yeni bir anlayışın tesis edilmesi noktasında vekillerden bir beklenti var bununla beraber siyasette liyakatın göz önünde bulundurulması demokratik, uzlaştırıcı ortaklaştırıcı bir dilin kullanılması gibi istekler var. Galiba 7 Haziran seçim sonrası siyasi partilerin performansları tam bunun tersi oldu. Siyasi gerilim gittikçe yükseldi Seçim öncesinde kullanılmaya başlanan yıkıcı dil güçlenerek devam etti. Şimdi önümüzde yine bir seçim var istekler yine aynı. 1 Kasım’da bu tablonun değişeceğini düşünüyor muyuz?
Şanar Yurdatapan: Haziran seçimlerinin sonucu çok net bir şey söyledi, kimse tek başına iktidar olamayacak o halde uzlaşma olması lazım. Uzlaşmama sesleri hemen çıkmaya başladı. Kırmızı çizgiler hatırlatıldı sonra görüşmeler başladı ama bir vatandaş olarak benim görebildiğim manzara şu idi; aslında yapmak istemiyorlar. Yapmak için çaba göstermedi denilmesin diye bütün bunlar yapılıyor. Bundan çıkarları ne olabilir kısa süre içinde tekrar seçime gidilmesi ne değiştirebilir? Ancak ortamda bir takım değişiklikler olursa bir değişiklik olur ve ortamda bir takım önemli değişiklikler oldu. Bunlar sonucu değiştirecek mi? Gözüken o ki yüksek seçim kurulunun dün aldığı kararla sandıklar yerlerinden taşınmayacak hemen hemen benzer bir tablo ile karşılaşacağız. Yedi sekiz ay sonra bir daha mı seçime gideceğiz? Tüm bunların toplumda yarattığı önemli tahribat var ve kaybettiğimiz bu kadar can var. Bütün bunlar değer miydi? Kim bu işi başlattı nasıl olduya baktığımızda çok vahim bir tablo görüyorum. Savaşları başlatmak kolay durdurmak çok zor.
Seçim sonucu yine benzer çıkarsa ne olabileceğini ben vatandaş olarak düşünemiyorum. Kim kiminle koalisyon yapar yapabilse bile ömrü ne kadar olabilir hakikaten karanlık bir tablo gibi görünüyor.
Pelin Taşkıran: 7 Haziran seçimlerinden sonra çok keskin çıkışlar yapan ve toplumu ülkeyi nereye sürükleyeceğini, sonuçlarını düşünmeden sözler sarf eden siyasetçiler oldu. CHP’nin bu süreçte daha yapıcı olduğunu gözlemledim. Toplumun en temel taşlarında biri olan güven unsuru gerek yargıda gerek siyasette gerek parlamentoda gerekse basın özgürlüğünde herkesin ayakların altından çekildi.
Mustafa Haksever: 7 Haziran seçimlerinden sonra milletimizin partilere vermiş olduğu dersi almaya çalıştıklarını görüyorum. Ak Parti Kürt oylarını geri almaya çalışıyor. Toplumun istediği kişileri bu seçimde milletvekili adayı olarak gösterdi. CHP’nin ise topluma dokunucu projeler üzerinde çalıştığını görüyorum. MHP ilk seçim sonrası hükümete ortak olmam dedi şimdi ise seçime bir ay kala mutlaka koalisyonda yer alacağım dedi. 1 Kasım seçimlerinden ümitliyim kesinlikle hükümet kurulacak. Tek başına bile olmasa le koalisyon olacaktır.
Şahin Tekgündüz: Devlet Bahçelinin beyanı; HDP dışında koalisyona hazırız, HDP’ye cephe oluşturacak AKP ve MHP koalisyonu, olası gelişme bu. Böyle bir koalisyon hükümeti, Türkiye’yi nereye götürür? İçinde bulunduğumuz durumdan bizi çıkaramaz.
Gürcan Onat: Şuan geldiğimiz noktadan pek umutlu değilim. Güzel günler bizleri bekliyor diyemiyorum. Önceki seçimde bir fırsat kaçırdık. AKP ve CHP’nin koalisyonu HDP’nin de dışarıdan desteklemesi suretiyle oluşturulacak olan bir hükümet bu Kürt sorununu çözerdi. Sadece bu amaçla bile bu hükümet
kurulabilirdi ve bu Kürt sorunu çözülebilirdi. Savaşla hallolamayacağını hepimiz iyi biliyoruz. Bu önümüzdeki sorunların en önemlisi. Bakıyoruz ekonomik çok fazla sıkıntı yok, yine de bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Benin kanaatim Ak Parti oylarını arttırıp tek başına iktidar olacak.
Aslı Telli Aydemir: Oy ve Ötesi gönüllüsüyüm. Seçimlerin güvenli olup olamayacağı konusunda şüphelerim var. Ekonomik olarak sıkıntımız yok denilemez, son gelişmeler %30 fakirleştiğimizi gösteriyor.
Hüsnü Adalı: Ben de Oy ve Ötesi’nin içindeyim ve herkesi davet ediyorum çok iyi bir sivil toplum etkinliği. Bir kişi ölürse trajedi milyonlar ölürse istatistik demiş biri Türk siyaseti bu duruma geldi. Gördük ki kötü insandan iyi lider olmuyor. Hangi mesleği yaparsanız yapın zeminde önce iyi insan olmak gerekiyor. Ali İzzet Begoviç diyor ki dürüst lider ile yetenekli lider arasında seçim yapmak zorunda kalırsanız dürüst lideri seçin. İrlanda ve İspanya gibi ülkelerde çözümün iki ayağı var bizde olmayan. Bağımsız ve tarafsız medya var, bir de güçlü bir sivil toplum var.
Tennur Koyuncuoğlu: Benim gözlemlediğim en önemli konu yöneticilerle halk arasında çok büyük bir ayırım var. Halk halen sağduyusuyla kapışmalardan uzak duruyor. Yöneticilerin kapışması çok ilginç bu bizim demokraside hala bir noktaya gelmediğimizin göstergesi. CHP’nin uyumlu davranışı çok iyiydi, HDP’nin dışlanması ayıptı, MHP’nin her şeyi ben bilirim büyük taktik yapıyorum demesi çok yadırgandı. Aynı amaçta olanlar toplanır dernek kurar, parti kurar ben bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Farklı fikirde olanların asgari noktada niye birleşmediklerini merak ediyorum.
Vasfi Kösebey: Bu iktidar gelinceye kadar Kürt diye bir şey yoktu bu iktidar ne yaptı dillerini bıraktı, kitaplarını bıraktı, isimlerini bıraktı, TV kanallarını açtı. Türkiye’de koalisyon olmaz. Çünkü devletin yönetiminde adalet demokrasi liyakat vardır. Biri iktidara geldiği zaman bunlar benden olsun diye etrafında toplarsa bundan bir şey olmaz. Bir Kürt bakan olduysa bütün bakanlıkları Kürt ile doldurur. Alevi ise hepsini Alevilerle doldurur. Medya devamlı nefret üretmektedir. Cumhurbaşkanına karşı nefret var.
Mehmet Şafak Ergün: Türkiye seçimlerden sonra uzlaşma kültürünü yakalama fırsatını buldu. Bunu siyasi partiler değerlendiremedi. Türkiye’de farklı oyunlar dönüyor. Türkiye’de savaş yok terör var. HDP’yi cici olarak gösterdiler onlar için bir şanstı bu. Hakları savunacağım diye çıktılar milletvekilleri de terör eylemcisi olarak yakalandı. Keşke yapmasaydılar keşke bu barış süreci devam etseydi. Türkiye’nin uzlaşma kültürüyle tanışmaya ihtiyacı var.
Şahin Tekgündüz: Asıl sorun tepedeki kişinin kendi değiştirdiği yasaların kendi fiili davranışlara göre yeniden değiştirilmesini istemesi bu aslında hukuka ve hukuk düzenine meydan okumadır. 400 vekil verseydiniz bunlar olmazdı demek de şantajdır.
Şanar Yurdatapan: Benim önerim sivil toplumun bundan sonra atabileceği adımlar neler olsun eksiklerimiz neler onları konuşalım.
Gürcan Onat: Siyasi partiler adayları belirlemede hata yapıyor. Benim istediğim adaylar orada değil benim oy verdiğim parti beni temsil etmiyor. Zorunluluktan veriyorum ve bir çok insanın bu şekilde düşündüğünü biliyorum. Katılımcı demokrasi diyoruz ama katılımcı demokrasi yok. Katılımcı demokrasi STK ların daha etkin olmalarıyla olur. Ne yazık ki olması gereken yerde değil iktidar bu konuda çok yönlendirme yapıyor.
Pelin Taşkıran: Biz Kadın Adayları Destekleme Derneği olarak kadınların aday olma süreçlerinde onların yanında kampanyalarından tutunda bu konuda yüreklenmelerine kadar destek vermek ve siyasi partiler içinde diğer STK lar içinde lobicilik faaliyetlerini yürütmek var. Türkiye’de kullanılan dil çok eril bir dil. Son dönemde özellikle devlet erkanı içinde de bürokraside de STK ve siyasi partiler seviyesinde de kullanılmayacak üslup ve kelimelerin kullanıma maalesef üzülerek şahit oluyoruz.
Tennur Koyuncuoğlu: Konu kadınların erkeklerden üstünlüğü değil kadının kendi üzerinde hakimiyet kurması. Kadının kendi üzerinde hakimiyet kurması ancak ifade özgürlüğü ile ekonomik gelişimiyle olacaktır. Bakıyoruz kimler bizi temsil ediyor paralı olan milletvekilleri. Bence toplumda söz sahibi olan vekiller desteklenmeli.
Sivil toplumun başında olan kişi 20 yıl o kurumu idare ediyor. Bu da mümkün değil.
Şahin Tekgündüz: Demokrasi yerel yönetimlerden sokaklardan meydanlardan ve
bireylerden filizlenir ve yerleşir. Ama yurttaşı birey değil de kul gibi görme eğilimindeysek onları bireyleştirme bilinçlendirme konusunda çaba harcamak yerine bunun tam tersini yapıyorsak ne demokrasi bilincinin yerleşmesini sağlayabiliriz nede gerçek anlamda bir demokrasiyi kurabiliriz. Bu tabloyu değiştirebilmenin bir tek yolu kulluktan çıkmamızdır, yurttaş olmamızdır, birey olmamızdır.
Vasfi Kösebey: Koalisyonun zararlarını anlatırım burada ama çok zaman ister. Yaşadık çünkü hepsini. Hep yatırım bakanlıklarını almak isterler. Çünkü orada avanta çoktur. Bu seçimden sonra bir yumuşama olacaktır birbirlerine ağır konuşmayacaklardır.
Erhan Kurtarır: Sivil toplum iktidar ilişkisi açısından benim bir ütopyam var Liderin kim olduğunu bilmediğim ama sisteme güvendiğim bir toplum hayal ediyorum. Yönetenlerin tanımayım, isimlerini geçmişlerini cemaatlerini de bilmeyim ama o sisteme güveneyim istiyorum. Korkumuz, hep birileri bizi yönlendiriyor hiç sormuyoruz niye biz yönlendiriliyoruz niye bu kadar pasif insanlarız niye hep birileri bizim için bir şeyler tahayyül ediyor ve onların çizdiği yoldan gidiyoruz. Bir lider çıkacak illa hedefleri koyacak bizim adımıza her şey söyleyecek ve biz onu takip edeceğiz. Ben bunun açıkçası insan aklına hakaret olduğunu düşünüyorum. Bu kadar basit bir kurguyla yönetilmek yönlendirildiğimizi düşünmek ve bu şüpheler üzerinden herkese işte şu onunla beraber, o yüzden o grubun adamı diyerek birbirimizi yaftaladık ötekileştirdik. Liderin ne dediğine bakmadan ortak doğrular adına hareket etmemiz gerekiyor. Bunu kısa da olsa Gezi’de görebildiğimi düşünüyorum.
Hüsnü Adalı: Gelişmiş toplumlarda cumhurbaşkanına hakaret diye bir suç yok. Maddi tazminat davası açar cumhurbaşkanı, ödersin olur biter. Sosyal istikrarsızlık olursa bundan ekonomi de etkilenir. Türkiye’nin sorunu toplumsal barış sorunudur. Türkiye koalisyonla yönetilmek zorundadır.
Bu önerimin çözümü şehir plancılarına düşer. Metro, bu dünya şehrinde12’den sonra kapalı. Bir kampanya başlatılsın ve destek verelim.
Vasfi Kösebey: İdeolojik olarak sol bitmiştir. Bugün Kürtlerin durumu var Alevilerin durumu var. Geçmişe göre birbirimize daha yakınız.
Cem evi diye tarihte bir şey yok. Buraya Avrupa’dan geldi. Marksizm çöktüğü gibi faşizm çöktüğü gibi Alevilikte bir gün çöker.
Ulus devletler çökerken Kürtlerde ulus devlet hevesinde.
Şahin Tekgündüz: Faşizm çökmüştür. Sosyalizm ve komünizm alternatif olarak bir köşede durmaktadır çünkü kapitalizm göçmektedir dünyada.
Erhan Kurtarır: Yerel yönetim ve merkezi yönetim meselesinin ayrımını çok fazla konuşmuyoruz. Merkezi yönetim partileri aynı şekilde yerel yönetimin üzerinde söz sahibi olduğu sürece aslında yerel demokrasiden de çok fazla söz edilemez. Yerel yönetime aday olan partilerin aslında merkezi yönetime aday olan partilerden farklı olması gibi bir ütopyam var. Bu sağlanabildiği sürece tıpkı koalisyonların daha demokratik olduğuna inandığım gibi bunun da daha demokratik bir ilişki yaratacağına inanıyorum.