Yer :Belediye Meclis Salonu
Tarih :04.09.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
Müsiad ( Metin Bulut – Başkan )
İHD ( M. Nafiz Koç- Başkan )
Ersin Eryılmaz ( Ab-ı Hayat Vakfı Bşk.)
Resul Şahin (İlim Ve Hayra Hizmet Vakfı Bşk.)
Gökdereliler Derneği ( Şahabettin Arslan – Başkan.)
Hıdır Canavar ( Şizofreni Der. 2. Bşk.)
Burhan Güneş ( Mamurat-ül Aziz Vakfı Bşk.)
Ferit Turgut ( Türkiye İşçi Emeklileri Der. Şb. Bşk )
Cafer Işık ( Elazığ Cem Kültür Merkezi 2. Bşk.)
Meslek Odaları-
Sendikalar
1. Kesk ( Halit Ateş – Eğitim Sen Şb. Bşk. )
2. Mehmet Arıca ( Türk Eğitim Sen Şb. Bşk.)
3. Akif Aladağ ( Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi)
Kanaat Önderi, Bireyler ve Diğer Katılımcılar
4. Mustafa Kul ( Müsiad Yön Kur Üyesi)
5. Siracettin Sarı
6. Muhammet Özçelik
7. Ethem Gülbay ( CHP İl Başkanı )
8. Hatice Kara ( CHP Kadın Kolları Başkanı )
Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları: Belediye başkanı katılımı olmadı.
Medya:
Kanal 23
Kanal E
Moderatör: Galip Ensarioğlu ( Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı )
Konular:
Genel konu: Referandum, Sivil Anayasaya Giden Yolun Neresinde ?
Konuşulanlar:
Galip Ensarioğlu: Türkiye’de herkesin önemle üzerinde durduğu bir sivil anayasa özlemi var. Çünkü şimdiye kadar hiç sivil bir anayasamız olmadı. 1924-61 ve 82 anayasaları kendini halkın üzerinde gören ve halkı bir kalıba sokmaya çalışan, dayatmacı bir anlayışın ürünüdür. Merkezine devleti alan, devleti kutsayan ve devleti kendi halkından koruyan anayasalardır. Oysa demokratik ülkelerde merkeze insan alınır, insan kutsanır ve insanlar devlete karşı korunurlar. 1800’ lü yıllarda dünyadaki değişim ve gelişim isteğini Amerika ve Avrupa gördü ama dünyaya hükmeden Osmanlı devleti bu durumu göremedi ve ayak uyduramadı. Birçok küçük devlete bölündü ve bakiyesi üzerinde kalan Türkiye Cumhuriyeti devleti üzerinde hepimiz yaşıyoruz. Türkiye yeni bir değişim dönemine girmiştir ve bu noktada referandum çok önemli bir misyon taşımaktadır. Mevcut anayasa demokratikleşememenin teminatı gibi duruyor. Bizler bugüne kadar sanıyorduk ki bir anayasa var ve bir de çıkarılan yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen bir anayasa mahkemesi var. Oysa öyle görünüyor ki bir de yüksek yargının kafasında yazılı olmayan bir anayasa varmış. Anayasa değişiklik paketinin iki maddesi önemlidir, bunlar yüksek yargının direncini kıracak maddelerdir. Bugün Türkiye’ de büyük bir değişim ve dönüşüm isteği vardır. Tabi kendi erklerini korumak isteyen statükocular da olacaktır. Bugün çağı okuyamazsanız değişimi yakalayamazsınız. Değişim kaçınılmazdır.
Ferit Turgut: Bugün memlekette adaletsizlik ve dengesizlik varsa kimse hukuktan bahsetmesin. Hak ve adalet sağlanmadığı taktirde güneydoğu sorunu çözülemez. 8 yıldır işçi emeklisine hiçbir şey verilmemiştir. Hükümet orduyu yıpratmaya çalışmaktadır.
Halit Ateş: Osmanlıdan beri süregelen statükonun değişime uğraması gerekmektedir. 1985 ten bu yana ilk defa devletin statükocu yapısının derinlemesine tartışıldığı bir süreç yaşanmaktadır. Toplumun ihtiyacı olan demokratikleşme genel olarak iktidar ve muhalefet arasında ki siyasi çekişmeden dolayı gerçekleşememektedir. Referandum demokratikleşme açısından çok önemli bir süreci başlatmışken, siyasi yapılanmaların ortaya koymuş olduğu tavır toplumda kamplaşmalara sebep olmuştur. Anayasa mahkemesinin içeriğine ve HSYK nın yapısına yönelik yapılmak istenen değişikliği yeterli bulmuyorum. Aksine daha derinlemesine bir değişikliğin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bir demokratikleşme başlatılacaksa, son otuz yıllık süreçte yaşanan faşist cuntanın yapmış olduğu anayasanın toptan değiştirilmesi gerekirdi. Toplumun bütününde derinlemesine yapılacak bir tartışmayla ve bir bilinç devrimini oluşturabilecek bir süreçle birlikte anayasada yapılacak bir kökten değişiklik çok daha anlamlı olacaktır diye düşünüyorum.
Ersin Eryılmaz: Halit Ateş’in söylediklerine aynen katılıyorum; ancak şunu eklemek istiyorum. Muhalefet partilerinin yaptığı gibi anayasa değişiklik paketi mevzusunu farklı bir zemine çekip hükümetin icraatlarını ele alıp niteleyecek şekilde ele alması sağlıklı bir yaklaşım değildir. Hükümetin doğruları ve yanlışları ancak genel seçimlerle değerlendirilebilir. Bizim için aştan, ekmekten ve emekli maaşından daha önemli olan şey toplumsal değerlerimiz ve özgürlüğümüzdür. Bu anlamda yapıulan değişikliği buna bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Toplumun her kesiminden köklü bir anayasa değişikliği talebi var. Anayasa mahkemesi ve HSYK ile ilgili değişikliklerle, Türkiye anayasa değişikliği yapabilecek bir konuma gelecektir. Bu asli bir anayasa değişikliği değildir; ancak daha sonra yapılacak köklü bir anayasa değişikliğinin önünü açacaktır diye düşünüyorum.
Resul Şahin: Siyasiler referandumu amacı dışına çıkarıp genel seçim havasına soktular. Bütün siyasi partilerin tüzüklerinde 82 anayasasının darbe anayasası olduğu kabul ediliyor ve önlerinde bir engel teşkil ettiği belirtiliyor. Şunu kabul etmek lazım, 82 anayasası darbe ürünüdür, 82 anayasasında vesayetçi bir zihniyet vardır. Bu anayasayla Türkiye’nin demokratik ülkelerin seviyesine çıkması mümkün değildir. Referandumda bir hayır oyu fazla çıkacak olursa halk 82 anayasasını kendi özgür iradesiyle meşrulaştırmış olacaktır. Yapılacak olan yeni anayasada insan hak ve özgürlükleri anayasanın ilk maddesini oluşturmalı ve halkı devletten korumalıdır. Demokratik çalışmalarda konsensüs sağlanmazsa bu durum halka götürülmelidir. Referandumda bunun bir sonucudur. Yargı kendini yürütmenin yerine koyuyor oysa yargının böyle bir yetkisi yoktur. Değiştirilen maddeler, bir öncekinden bir adım ileriyse evet denilmelidir; ama 13 Eylül den itibaren sivil toplum olarak yeni anayasa için bastırmalıyız.
Ethem Gülbay: Akp kritik iki maddeyi şeftalinin içine çekirdeği gibi gizleyip, şeftaliyle birlikte bu iki çekirdeği de yedirmek istiyor. Yeni anayasa mahkemesi üyelerinin değişmesi ile hakim ve savcıların adalet bakanlığı tarafından tayin edilmesi, cumhuriyet tarihinde işledikleri suçlardan dolayı olası bir iktidardan düşme durumunda yargıya gitmekten korkuyorlar. Evet çıktığı takdir de iktidar kendisine karşı olan bütün medyayı kapatacaktır. Kendisiyle birlikte hareket eden sivil toplum örgütleriyle de milletin kafasını yıkamaya çalışacaktırlar. Burada amaç Kemalist Cumhuriyetin tasfiye edilmesidir.12 Eylül, Türkiye nin kurtuluş savaşıdır, çıkacak bir hayırla Türkiye düze çıkacaktır.
M. Nafiz Koç: Milleti merkezine almayan, devleti kutsayan bütün anayasalar birbirinin benzeridir. Yapılmak istenen değişiklikler özü itibariyle demokratik olmayan bir anayasa değişikliğidir. Türkiye birçok etnik ve sınıfsal topluluklardan oluşmaktadır; ama baktığımızda anayasa hala tekçidir. Tek devlet, tek millet ve tek bayrak söylemleri vardır. Referandum sürecinde harcanan paraların kaynağı neresidir? Sivil toplum bünyesinde ki insanlar gerçekten sivil olmalıdır, partilerin yandaşı olmamalıdır. Biz ne evet diyenlerin, ne hayır diyenlerin ne de boykot edenlerin arka bahçesi olmayacağız. Türkiye’ nin gerçekten demokratik ve özerk bir anayasaya ihtiyacı vardır ve bunun bir an önce yapılması gerekir.
Mehmet Arıca: Her gelen hükümet kendi taraftarlarına yönelik anayasa ve hukuk yapmaya kalkarsa, milletin mutluluğu mümkün değildir. Anayasalar toplumun katkısıyla değiştirilmelidir. Küstürülen kesimler olmamalıdır ve milletin iradesine sorulmalıdır. Hükümetler devleti adil kılmak zorundadır. Biri kendini korumak için, diğeri kendini korumak için, öteki ise statükosunu korumak için anayasa yapmaya kalkarsa bu millete yazık olacaktır.
Akif Aladağ: Mevcut anayasada toplumsal mutabakat ifadesi yer almaktadır. Yapılmak istenen değişikliğin neresinde toplumsal mutabakat vardır. Anayasa mahkemesi ve HSYK ile ilgili yapısal değişiklik değil, sayısal değişiklik söz konusudur, bunu vurgulamak istiyorum. Keşke yapısal değişiklik olsaydı da hep beraber arkasında durabilseydik. Pakette YÖK ve RTÜK ile ilgili değişiklikler olmaması bir eksikliktir. Bugüne kadar 84 maddesi değiştirilen anayasa sivilleşmemişte 26 maddeyle mi sivilleşecek. Bu anayasa değişikliği toplumu gerginliğe ve kutuplaşmaya sürüklemiştir, çok fazla bir şey getirdiğine inanmıyorum.
Ersin Eryılmaz: Bazı arkadaşlar biz Türkiye’de yaşamıyormuşuz gibi davranıyorlar. Ben bugüne kadar hiçbir partiye oy vermedim ama sandığa gidip ’’evet’’ oyu kullanacağım. Çünkü hayır dediğimiz zaman bundan önceki düzenlemeleri aynen kabul etmiş sayılacağız. CHP il başkanı bunun Kemalist Cumhuriyeti tasfiye hareketi olduğunu söyledi. Keşke öyle olsaydı diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de ki bütün ekonomik ve toplumsal sorunların temelinde Kemalist oligarşi vardır. Bütün darbeleri gerçekleştirenlerde bunlardır zaten. Dersim katliamını yapan da, kardeşi kardeşe kırdıran da bu oligarşik yapıdır. Elazığ’ da ki ve Dersim’ de ki insanların nasıl olurda bu beyaz Türklere taraftar olduklarına bir anlam veremiyorum.
Metin Bulut: TkMM projesini takdir ediyorum. Zıt fikirde ki insanlar aynı ortamda kendilerini ifade edebiliyor ve tahammülle birbirlerini dinleyebiliyorlar. 82 Anayasasından hemen herkes şikayetçi olduğu halde, sorunun giderilmesi hususunda kimse bir şey yapmıyor. 26 maddeden ikisinin olumsuz olduğunu düşünüp, pire için yorgan yakanlar var. Eskiden insanlar partilerini ideolojileri uğruna destekleri, tabandan yukarıya doğru bir yönlendirme söz konusuydu ama şimdi genel merkezler büyük risk alarak tabanlarını yönlendiriyorlar. 82 anayasasından en çok sağcı ve solcular muzdaripken sırf genel merkezleri istiyor diye duyarsız kalıyorlar. Oysa kendi istekleri hiçte böyle değildir.
Siracettin Sarı: Bu değişiklik toplumsal bir yarar sağlayacaksa desteklenmelidir. Ben bu maddeleri inceledim ve ciddi bir sıkıntı yaratacak bir şey görmedim. Daha demokratik bir zemin oluşturması noktasında anayasa değişikliği kaçınılmazdır. Toplum bu değişikliği olumlu ama eksik buluyor. Yapılacak olan değişikliklerle ileriki süreçte daha demokratik ve çoğulcu bir anayasayı yapmak için uygun bir ortam oluşacaktır. Toplumun kafası karıştırılıyor, anayasa değişikliğinin içeriğinden çok şekli üzerinde duruluyor. Türkiye’ nin sorunları iktidarlara bırakılmayacak kadar büyük sorunlardır. Bu yüzden toplum kendi dinamikleriyle, kendi örgütleriyle, sendika ve dernekleriyle müdahil olmalıdır ve çözüm konusunda hükümetleri zorlamalıdır.
Ethem Gülbay: Statükoyu iyiye doğru değiştirirsen devrim, kötüye doğru değiştirirsen karşı devrim olur. Biz 12 Eylül de daha beter bir karşı devrim olmasından korkuyoruz. Recep Tayyip Erdoğan diktatörlüğü kurulacağından şüpheleniyoruz.
Halit Ateş: Türkiye sadece 12 Eylül den çekmedi, ülkenin kuruluş felsefesinden çekti. Ülkenin kuruluş yasası kendinden olmayan herkese çektirmiştir. Bu ülkenin kuruluş felsefesi tartışmaya açılmazsa, hiçbir siyasal platform demokratikleşme konusunda başarılı olamaz.
Muhammet Özçelik: Yüzde doksana yakın bir toplumsal mutabakat sonucu oluşturulan bir anayasanın değiştirilmesinden bahsediyoruz. Şimdi kalkmış toplumsal mutabakat sonucu yeni bir anaysa oluşturmaya çalışıyoruz, bu bir riyakarlıktır. Bu anayasa değişikliği gerçekleşse ve 2011 seçimlerinden sonra yepyeni bir anayasa yapılsa bile; bu anayasanın insanların mutluluğuna tam anlamıyla bir çare olacağına inanmıyorum. Bu referandum paketiyle Kemalist Cumhuriyetin değiştirileceği söyleniyor, bu tür söylemleri duyunca değişiklik paketine daha bir içten evet diyesim geliyor.
Galip Ensarioğlu: Dün hiçbir şekilde bir araya gelmeyecek insanların böyle ortamlarda bir araya gelmesi gelişme adına çok olumlu etkinliklerdir. Anayasa değişiklik paketi kendi kendini yönetmektir, referandumu böyle görmek lazım. Bu tür tartışmalar tabandan yukarıya doğru demokratikleşmeye neden olur.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Kırk kadar sivil toplum örgütüne haber verildi.
b. Milletvekilleri ile
Beş milletvekiline sms ile davet gönderildi. Ak Parti Milletvekilleri Tahir Öztürk ve Hamza Yanılmaz ile telefonla görüşüldü, her ikisi de mazeret bildirdi.
3. Medya
İki yerel tv kanalı katıldı.
Değerlendirenler: Ercan Sözüer ( Elazığ kMM Girişimcisi ) ve Yunus Güneş.