Yer: Öğretmenevi Toplantı Salonu
Tarih: 04.04.2009
Yerel Katılım:
1.Toplum Gönüllüleri Vakfı Malatya Koordinatörü – Mehmet BALİN
2. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı – Fevzi ÇİÇEK
3.Uluslararası Af Örgütü Malatya Grubu Üyelik Geliştirme Koord.-Ferman SALMIŞ
4.Sakatlar Derneği Başkanı – Ali Haydar Koyun
5.Kadın Girişimcileri Derneği-Nesrin YILDIRIM
6.Meşale Der-Kazım KAYAN
7.Türkiye Yazarlar Birliği Temsilcisi-Adil AKKOYUNLU
8.Eğitim Bir Sen-Selahattin CANPOLAT
9. Hak-İş (Öz İplik İş)-Mustafa BAŞTÜRK
10. İHD-Tahsin PEKER
11. Bilgi Yolu-Murat SEZİK
12. Mazlum Der-Alpaslan DEMİREL
13. Gazeteci-Asım DEMİRKÖK
14. Beydağı Yamaçları Eğitim Kültür Day.Der.-M.Sait AYTEKİN
15. SES (Sağlık Emekçileri Sendikası)-Bülent UÇAR
16. Mehmet Can ŞENLİK-TOG
17. Semra AKGÜN-TOG
18. Veysel OK-Üniversite Öğrencisi
19. Ersoy ERDOĞAN-Üniversite Öğrencisi
20. Aysel ÖZCAN- Üniversitesi Öğrencisi
21. Türk-İş (Eski Bölge Başkanı)-Servet AKBUDAK
22. İlhan KILIÇ-TOG
23. Lamih KIRMIZIALAN-TOG
24. Mazlum Der-Hüseyin SARIGÜL
25. Mazlum Der-Sinan Oral
26. Dilek YURTSEVEN
27. Eda AKKURT
28. Özkan HOŞHANLI
Medya:
1.GÜNEŞ TV,ER TV,TV MALATYA,KANAL MALATYA,UFUK TV,İHA
Moderatör: Adil AKKOYUNLU-Türkiye Yazarlar Birliği Malatya Temsilcisi
Konular:
1.Yerel konu:Malatya’nın Su Sorunu
2.Genel konu: Devlet ve Biz, Devletle İlişkilerimiz
Konuşulanlar:
1.Yerel Gündem
Fevzi Çiçek (Ziraat Mühendisleri Odası): Dünya nın 3/1 i suyla kaplıdır. Su sorunu sadece Malatya’nın değil,Türkiye ve dünyanın bir problemi haline geldi. Dünyada ve ülkemizde bir iklim dengesizliği oluştu. Son yıllarda metre kareye düşen ortalama yağış miktarında önemli azalma görülmektedir. Önceleri ülkemizde dört mevsim yaşanıyorken, şimdilerde iki mevsim yaşar hale geldik. Son dört yılda ilimize düşen yağış miktarı 2007 de 304 kilogram iken 2008 de 274 kilograma düştü. 250 kg’ın altına düşerse çöl sendromu yaşama tehlikesi vardır. Biz şu an kuraklığa hazırlık yapması gereken bir iliz. Malatya’da susuzluk sıkıntısı önemli orandadır. Önümüzdeki dönemde de su kaynaklarında azalma, yağışlarda dengesizlik görülecektir. Batı bölgelerinde yağışlar artarken, doğuda azalmaktadır. Malatya’da 2007 den itibaren sinyal vermeye başlayan kuraklık, su kullanımındaki alışkanlıklarımız suyun azalmasına neden oldu. Bizim için gelecekte en çok sıkıntı yaşayacağımız konu sosyo-ekonomik kuraklıktır. Kuraklık yalnızca suyun çekilmesi ve yağmur yağmaması olarak nitelendirilemez. Bitkilerin ihtiyacı olan suyun yetersiz olması durumuna tarımsal kuraklık diyoruz. Hidrolik kuraklık ise yer altı sularının azalmasından dolayı yer altı su havzalarının bitmesidir. Sosyo ekonomik kuraklık ise insanı doğrudan etkileyen kuraklıktır. İnsanların tüketecekleri gıdaların olmayışı anlamına gelir. Malatya’nın 425.000 hektar tarım alanı var. Bu alanların 24.100 hektarlık bölümü sulanıyor ve bunlar alışılagelmiş yöntemlerle sulanmaktadır. Haziran-Ağustos aylarında çok su kullanılmaktadır. Özellikle kayısı bitkisi belli bir dönemde su ihtiyacı olduğu için yaz aylarında su yoğun olarak tüketiliyor. Normal kullandığımız suyu çok aşırı kullandığımız için suyumuz ileriki yıllarda ciddi tehditler arz etmektedir. Mevcut su potansiyeline baktığımızda ilimizdeki tarım alanlarını sulayabilecek düzeydedir. Bizim de modern tarımın gereği olan su kaybını en azına indiren yöntemler kullanmamız gerekiyor. Ama bizde bu modern yöntemler aşamalı olarak ve yavaş bir şekilde hayata geçiyor. Tarımsal sulamada ürün desene gidilmesi gerekiyor. Suyu yöneten kişilerin suyun iyi kullanılması konusunda insanlara bilgi vermesi ve çiftçileri bu konuda eğitmesi gerekiyor. Kaynakları iyi kullanmada sıkıntılarımız var, sulama aralıkları 30-35 güne çıkarılabilir. 2009 yılında bu yağış rejimi devam ettiği sürece meyve bahçelerinde verim payını artırmak yerine ağaçların yaşamını devam ettirme sorunu yaşayacağız.
Nesrin Yıldırım: Geçen yaz Malatya’ya gelen Alman Mühendis heyeti dünyada doğal kaynaklardan gelen suyun en çok Malatya’da olduğunu ancak hala burada şişe suyu kullanıldığını ve bu duruma çok şaşırdıklarını söyledi. Su kaynakları konusunda teknolojinin ve alt yapının yenilenmesi gerekiyor. Bugünkü konunun tek nedeni dünyadaki küresel politikalardır. Bazı ürünlerin ekiminin yasaklanması veya azaltılması bugün bu sorunu yaşamamıza neden oldu. Sorunun küresel politikalardan kaynaklandığını görmek gerek. Sularımızı çok savurganca kullanıyoruz. Bitki örtüsünü değiştirme imkanımız var. Yağmur suları kanalizasyona karışmak yerine tarımda kullanılabilir.
Ersoy Erdoğan: Tarım sulamalarında çiftçilere ekonomik katkı sunuluyor. Neden suyun kullanımı hakkında bilgi verilmiyor? Malatya’da bir su platformu yok. Suyu kaliteli, ancak şişe suyu çok kullanılıyor. Atık sular da değerlendirilmiyor. Barajlarda buharlaşma daha fazla olduğu halde neden barajların yapımı devam ediyor?
Fevzi Çiçek: Atık suyun kullanılması ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Sulama suyu yazın gerekli. Kanalizasyon boruları arıtma tesisine ulaşmadan kırılıyor. Malatya’da bir yağışa karşılık dört buharlaşma oluyor.
Toplum Gönüllüleri Vakfı: Bugün su sorunun konuşmamızın nedeni küresel ısınmadır. Küresel ısınmanın ilk belirtisi 1870 yılında gündeme getiriliyor. Sanayinin gelişmesi ile ilgilidir su sorunu. 1980’li yıllarda doğa kendi kendini yenileyemedi. Doğanın dış müdahalesi belli bir kotaya kadar mümkün. Ondan sonra kendini yenileyemiyor. Yeni ağaçların dikilmesi, atmosferdeki gazların azalmasına neden olur. Kayısı yerine başka ürünler dikilmeli, ağaç çeşitliliği artırılmalıdır.
Meşale Der: Biz faturayı yine halka çıkardık. Dünyanın dengesini bozan yanlış politikalardır. Nüfus patlaması olmadı. Küresel ısınmanın nedeni devasa tesislerdir.
Servet Akbudak: Doğa-kültürel ısınma ilişkisi vardır. Baraj politikası doğayı tahrip eden bir uygulama. Bölgemizde özellikle meşe palamutları yok olma riski taşıyor. Su tüketimi konusunda bilinçlenmemiz gerekiyor.
Mazlum Der: Biz bilgi fakiriyiz. Bilgi fakiri olmasak, su fakiri olmayız. Devletin birçok sorunda çözüm gücü vardır. Su problemi birden çıktı. Türkiye su potansiyeline sahip bir ülke. Kaynakları ölçülü kullanmalıyız.
Adil Akkoyunlu: Malatya’daki su sıkıntısının en büyük nedenlerinden biri şebeke suyu ile kaçak olarak tarla ve bahçe sulanmasıdır. Su sıkıntısı geçen yıllarda da yaşandı. Ancak buna rağmen su ilimize yetti. Ama önümüzdeki yıllarda kentimizde su sıkıntısı yaşanacak. Bundan dolayı tedbirlerin şimdiden alınması gerekiyor. Çünkü önümüzdeki yıllarda su sorunu içinden çıkılmaz bir duruma gelir.
2.Genel Gündem: Devlet ve Biz,Devletle İlişkilerimiz
Asım Demirkök: Devlet soyut bir kavram ve binlerce yıl öncesinden geliyor. Devlet, çok kısa bir tanımla egemenliği kullanma biçimidir. Bu soyut anlayışı nasıl somutlaştırırız? Devlet bir örgütlenme biçimidir. Devlet ve anayasayı birbirinden ayırmamalıyız. Anayasa, devletle toplum arasındaki sözleşmedir. Eğer anayasalar bir toplumun kendi vatandaşlarınca hükme bağlanıyorsa demokratik bir anayasadır. Toplumda yaşayan farklılıkların haklarını kullandığı yerde barışıklık olur. Toplumda yaşayan insanların birbirini öteki görmesi sorunların yaşanmasına neden oluyor. Devleti anlayabilmek için anayasa çok önemli. Siyasi partilere standart getirildiği zaman tekleşme yaşanıyor. Siyasi partiler yasası Anayasa’ya hükmetmiş. Bugün Türkiye’deki en büyük sıkıntı hep toplumu gerginleştirerek yönetme anlayışıdır. Devleti somutlaştırmadan demokratikleştiremeyiz. Devleti sürekli değişebilir diye düşüneceğiz.
Sait Aytekin: Doğal devlet insanların ihtiyaçlarını karşılayandır, ırk ve inanca dayalıdır. Örneğin Irak’ta Araplar, Kürtler, Türkmenler yaşar. Ne dinde ne ırkta birlik vardır. Doğal devletlerde devlet kutsal değil, insan kutsaldır. Kölelik anlayışı biçim değiştirerek bugüne geldi. Her şey insanın hizmetinde olması gerekirken tam tersi yaşanıyor.
Tahsin Peker: Dünyada baskı ve şiddet uygulamayan devlet yoktur. Bizim devletimizde inkar vardır. Hiçbir devlet ve toprak insandan daha değerli değildir. İnsanlar devleti meydana getirdiğine göre devleti de insanlar şekillendirmelidir. Kendini gelişmiş olarak gösteren ülkelerde de baskı ve şiddet vardır. Devlet, sınıflara, dinlere ve ırka dayalı olmamalıdır. Bunların hepsini bünyesinde barındırmalıdır.
Alpaslan Demirel: Devlet konusu çok geniş bir şey. Yasama, yürütme, yargı devletin temelini oluşturur. Devlet herkesi kapsamalı.
Hüseyin Sarıgül: Devlet sağlığa zararlıdır. Egemenliği kim, nasıl, ne şekilde kullanacak? İnsanlık tarihine baktığımızda, insanların insanları öldürdüğü kadar kimse kimseyi öldürmemiş. Bir coğrafyada yaşayan farklı etnisiteleri tekleştiremezsiniz. Doğrudan demokrasiye geçmemiz gerekir. Kutsalın ne olup ne olmadığı tartışmalıdır.
Bülent Uçar: Bizi yöneten sistemin temel amacı kardır. Kar eden sektörler, fuhuş sektörü ve sağlık sektörüdür. Demokratik olmayan bir ülkede insanlar kandırılabiliniyor. Bir devlet bayrakla sınırlanıyorsa o devlet, devlet değildir…Temel şey, halkın varlığı olmalıdır. İdeal devlette herkes eşit olmalıdır, kadınlar yönetimlerde olmalıdır. Biz erkekler hep savaşmışız ve yok etmişiz.
Nesrin Yıldırım: Devlet ana gibi olmalıdır, analar hep karşılıksız verirler. Ana ruhuyla gelirse eşit olur. İnsanların, kişilerin dini olur fakat devletin dini olmaz, olmamalı. Devlet her türlü koşulda insana karşılıksız hizmet etmeli.
Mehmet Balin: İnsanlar devletin bir unsurudur, anayasa da bir unsurdur. AB, Birleşmiş Milletler, Nato bunlar yeni dünya anlayışının sistemleridir. Devletler bunların dışında nasıl bağımsız olabilir? Bir sitem var devletler de buna uymak zorundadır.
Servet Akbudak: Platon’un devlet anlayışı çoban-sürü ilişkisi içinde sürdürür. İdeal olarak tam demokratik devlet kurma hayalinin mümkün olmayacağını düşünüyorum. Buna en yakın devlet için hepimiz mücadele etmeliyiz.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
32 (Otuz İki) sivil toplum örgütüne davetiye verdik,telefon,e-mail ve yüz yüze görüşerek davet ettik.
b. Milletvekilleri ile
Tüm milletvekilleri ile telefonla görüştük ve faks çektik. Sadece Mevlüt Aslanoğlu mazeret bildirdi. Toplantıya hiçbir milletvekili katılmadı.
3. Medya
35 yerel ve ulusal medya mensubuna (yerel gazete,tv,ulusal medya yerel temsilcileri) mail attık, 5 yerel tv kanalına telefonla ulaştık. 5 yerel kanal, İHA muhabirleri katıldı. Tüm yerel kanallarda haber olarak verildi.
Değerlendirenler:
Semine DENGEŞİK Malatya Forum OÇG Girişimcisi