Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 04.03.2017
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Adnan EVSEN (Kayseri kMM)
2. Fatih OKUT (MAZLUMDER)
3. Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ)
4. Salih DEMİRAYAK (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
5. Yasin KARAKAYA (İLİM VE HİKMET VAKFI)
6. Sena ÖZDEMİR (GÜNDES)
7. Mehmet Can SUNGUR (İÇEM VAKFI)
8. Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU)
9. Gizem BALCI (SİYAMDER)
SENDİKALAR
1. Bahri GÖÇMEN (BÜRO MEMURSEN)
2. Uğur MEMİŞ (EMEKLİ MEMURSEN)
3. Abdurrahman ASLAN (DİYANET SEN)
4. Serhat ÇELİK (HİZMET İŞ SENDİKASI)
5. Mustafa KURBAN (EĞİTİM BİR SEN)
GÖZLEMCİLER
1. Hüseyin SMAVİ (KOSOVA)
2. İlir GASHİ (KOSOVA)
3. Mikail KARABULUT (ÖZEL SEKTÖR)
KURUMLAR
1. İbrahim ÜNAL (Tarım Müdürlüğü)
MEDYA
1. İhlas Haber Ajansı
2. Kay TV
ÖZEL KONUKLAR
1 Av. Ferhat ÇAKIR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 30 izleyici katıldı.
MODERATÖR: M. Fatih OKUT
Kayseri küçük Millet Meclisi Şubat ayı buluşmasında "ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-2 konusunu görüşmek üzere özel konuğu Av Ferhat ÇAKIR’ın da katılımı ile Mart ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
04 Mart 2017 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, kamu kurumu, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-2"
Özel Konuk Av. Ferhat ÇAKIR
Tekrar birlikte olduğumuzdan dolayı çok memnun oldum. Küçük Millet Meclisleri kurulurken mecelleden bir hüküm örneklemesi yapılmıştı. Yeniden hatırlatmak isterim. Hakikatın ışığı müzakereyi efkardan çıkar demişlerdi. Değişik fikirlere mensup olanlar birlikte rahatça tartışacaklar ki gerçekler ortaya çıksın. Anayasa; ülkelerin toplumsal sözleşmeleri ve sınırları konusunda temel çerçeve çizen bir milli mutabakat sözleşmesidir. Medeni Kanun olarak İsviçre’nin Nöşatel kantonundan geldiği yönünde hep duyarız. Bu kantonda her gruptan her tür adam toplumu inceleyerek herhangi bir sorun anında neler yaptıklarını tek tek inceleyerek bu mutabakatı anayasa hükmüne çevirmişlerdir. Bizde ise yeni bir kanun değişikliğinde araştırmalar yapıldıktan sonra en kapsamlı olarak yapılan kanun metinleri tercüme edilerek Mecliste kabul edilir ve yasa ya da anayasa metnine dönüştürülür. Uygulamada ise herhangi bir uyuşmazlıkta hocaların bunun bir tercüme hatası olduğunu ifade etmeleri ile geçiştiriyorlar. Anayasa ile ilgili hazırlık yapanlar veya anayasa değişikliğini hazırlayanlar kimler diye kendime bir soru sorduğumda Kayseri küçük Millet Meclisin de de konu ettiğimiz şu isimler tek tek aklıma geldi. Bunlar; Şükrü Karatepe, Osman Can, Haluk Alkan, Birol Akgün, Yavuz Atar, Mehmet Uçun, Yusuf Şevki Hakyemez, Emine Ülker Tarhan gibi birçok anayasa profesörü küçük Mecliste konuk oldular. Şu anda anaysa değişikliğini hazırlayan kadronun en az yarısı Kayseri küçük Millet Meclisi’nin özel konuğu olmuştur. Hatta bunun dışında komisyonda görev alan bir çok bakan, milletvekili, bürokrat veya teknokrat anayasa değişikliği konusunda bu sıralarda konuk olmuş ve siz değerli hazirunun fikirlerini almıştır. Bence Kayseri küçük Millet Meclisi bu özelliğinden dolayı ne kadar gurur duysa azdır. Bugüne kadar anayasa değişikliği hep darbelerden sonra birkaç paşanın komutasında hazırlanmıştır. Günümüzde anayasa tartışmaları yapılırken konu öyle yerlere gidiyor ki bu metin değişikliğin neresinde diye kendime soruyorum. Bu değişiklikle birlikte deniyor ki bu yapılan değişiklikle düşük profilli bir başkanlık arzu ediliyor. Bu Orta Asya da uygulanan diktatörlük sistemine doğru bir gidiştir. Lütfen hatırlayalım 1808 yılında Senedi İttifak, 1856 yılında Islahat Fermanı, Kanuni Esasi, 1921 ve 1924 Anayasası olmak üzere yaklaşık 200 yıldan fazla bu metinleri tartışan bir topluluk olarak orada diktatörlük var, şeklinde uyarlarda bulunmaları sağlıklı bir propaganda olmasa gerekir diye düşünüyorum. Anlatılan bu metinler anayasa değişikliğinde yer almıyor. Üstelik Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi iki dönem ile sınırlıdır. Medeni Kanunu İsviçre’den aldık diye İsviçreli mi olduk?
En çok tartışılan konulardan biri de “yürütmeye güç devri yapılıyor” şeklinde tartışmalardır. İngiltere’de başbakan için diktatör tanımlaması yapılıyor. Almanya da ise yine aynı tartışmalar devam ediyor. Bizim ülkemizde ise 93 yılda 65 tane hükümet değişmiştir. Ortalama süresi 1,5 yılı bulmayan bir hükümetten bahsediyoruz. Çoğu zaman gensoru ile düşen veya koalisyonun küçük ortağının şımarıklığı nedeniyle görüş değiştiren bir iktidardan bahsediyoruz. Sürekli koalisyonlara mahkum olmuş sandıktan aldığı oya rağmen hükümet olamamış bir başbakan. Tarihsel süreçte Alier Meclisini herkes b,lir. Ali isimli şahıslardan oluşan Meclis, yürütmeyi de yönlendirmiş ve İstiklal Mahkemelerine de şekil veren insanlar. Mahkum edilen kişilerin itiraz hakları yoktur. Aynı adamlar milletvekili, ilk ve ikinci derece yargıcı, son temyiz mahkemesi ve iktidarı elinde bulunduran yürütme gücünü de elinde bulunduran kişiler. Bu olaylar 1946 yılından sonra yavaş yavaş değişmeye başladı. Hem il başkanı hem valilik yapılan dönemleri biliyoruz. 1970 li yıllarda iki meclisli dönemleri yaşadık. 1980 li yıllarda ise daha farklı bir yönetim tarzı getirildi. Darbe dönemi anayasası ile yönetildik. 2009 Yılında yetmez ama evet diyerek anayasa değişikliğine evet dedik. Bir tarafta 367 garabeti, bir tarafta Cumhuriyet mitingleri devam ediyordu. Yasama ve yargı birbirini seçiyordu bizim anayasal düzenimizde. Yargı sistemi aşırı derecede politize oldu. Yargıçlar anayasaya göre Türk Milleti adına karar verir. Yani 80 milyon vatandaş adına karar veriler. Ancak bu yetkiyi kim veriyor?
Şunu anlıyoruz ki evhamlar ile bir yere gidilmez. Bu değişiklik ile şeriat gelir anlayışı kesinlikle yanlıştır. Bu sistem kendi içinde değerlendirilmelidir. Bugüne kadar ikinci bir ajanda olsaydı şimdiye kadar olurdu.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU): Anayasayı hazırlayanların bizi ne kadar dinlediklerini bir kez daha hatırlardık. Önceki yıllarda yapılan anayasalarda halkın kanaati alınmadı. Sadece onaylatıldı. Şimdi biz görüyoruz ki yeni değişiklik ile özellikle de küçük Meclisin kanaati çok defa alındı ve biz görüşlerimiz burada beyan ettik. Arzu ederdim ki CHP ve HDP nin komisyon üyeleri sonuna kadar bekleyip, görüşlerini beyan etseydi. Ortak bir anayasa olsaydı daha iyi olurdu. Bu anayasa değişikliği ile evet diyenler de hayır diyenler de vatandaşı yeteri kadar aydınlatamadı. Evet demekte hayır demekte her ikisi de temel haktır. Hiçbir kimse evet veya hayır dediği için devletin düşmanı değildir. Bu böyle bilinmelidir. En doğal hukuki ve vicdani bir haktır bu. 2010 Yılında anayasa değişikliği yapılırken birçok sivil toplum kuruluşundan görüş alındı. Bu konuda Kayseri’deki sivil toplum kuruluşları olarak bizler de görüşlerimiz verdik. Umuyoruz bu devletin kayıtlarında yer alıyordur. Anayasa değişikliğini hazırlayanlar bu görüşlerimize umuyorum ki itibar etmiştir.
Adnan EVSEN (Kayseri kMM): Yasma ve yargı konusunda geçmişi hatırladığımızda mevcut siyasi partiler bize bir liste sunuyor, bizler bunu oyluyoruz. Ortaya iktidar veya koalisyon çıkıyor. Koalisyonun olması durumunda ülkede bir kaos çıktığını hep birlikte önceki yıllarda müşahede ettik. Bizim ülkemizde güçler ayrılığı diye bahsedilen olay tam da anlamını yerine getirmiyor. Yasama görevi için seçtiklerimiz bir süre sonra yürütmede bakan oluyor, hem yasamayı hem de yürütmeyi birlikte yönlendiriyor. Yasama görevi verdiklerimiz bu görevi yapmak yerine iş takipçiliğine başlayıp, ihale peşinde koşanları bile olmaktadır. Buradan şu anlam çıkıyor. Yasama ve yürütme iç içe girmiş durumdadır. Bu durumda güçler ayrılığından bahsetmek oldukça çok zor. Bu getirilen anayasa değişikliği ile yasma ayrı, yürütme ayrı oylanacaktır. Bu durum güçler ayrılığı dengesini daha da güçlendirecektir. Uygulamada ne tür zorlukların çıkacağını ise hep birlikte göreceğiz. Evet veya hayır şeklinde oy kullananlar anayasal görevini yerine getirmektedirler. Buradan bir devlet düşmanlığı veya ihanet çıkmaz.
Getirilen yeni sitemde her iki seçim birlikte yapılacaktır. Bunun değişik bir örneğini belediye seçimlerinde görmekteyiz. Seçmen yürütmeye kullanacağı oy ile yasamaya kullanacağı oyu farklılaştırışa kendiliğinden oto kontrol sağlanmış olması muhtemeldir. Veya hiç tahmin edilemeyen yeni bir kaos ortamı doğabilecektir.
Mustafa KURBAN (EĞİTİM BİR SEN): Güçler ayrılığı hala ayrı çalışmıyor. Yargı siyasallaşmış durumdadır. Yürütme kendi işinin dışında başka işler ile ilgileniyor. Görülüyor ki kimse kendi görevini yapmıyor. Herkes başka bir kuruluşun görevini yapmaya talip, yani kendisinin dışındaki kurumları yönetmeye talipler. Muhalefet bu değişiklik ile birlikte herhangi bir öneri getirmemiştir. Bu anayasal değişiklik ile birlikte toplumsal karşılığı olmayan marjinal düşünceler endişe içindeler. Bu ülkede evet diyenler ile hayır diyenlerin birlikte yaşadığı düşünülürse aslında her ikisi de görevini yapıyor.
Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ): Millet Derneği olarak yaklaşık yarım asırdır çağrı yapıyoruz. İnsanlarımızı iyiliğe güzelliğe hep davet ediyoruz. İnsanları hep hakkı tutmaya ve sabırlı olmaya davet ediyoruz. Bugün kü özel konuk bahsetti. Anayasa olması için toplumsal mutabakat şarttır. Yani seçimler sonucu ortaya çıkan anlayış bu milletin ortak mutabakatı sayılamaz. Bizim rehberimiz belli. Peygamber efendimiz döneminde birbirinden farklı en az 18 değişik grup adalet, eşitlik, hak, hukuk ve inançta serbestlik konusunda mutabakat sağlayabiliyor. Bu anayasanın en temel özellikleri de adalet ve hürriyet temelli anayasadır. Bize göre bir defa toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Bu ülkede anayasa tartışmaları tv yayınlarından kaldırılıyor. Bu anlamda benim özgürlüğüm engellenmiş oluyor. Önüme dayatılan maddeler ile ilgili bilgi alma hürriyetim engelleniyor. Akşama kadar aynı konular tekrar tekrar yayınlanıyor. Ben gerçekleri öğrenmek istiyor. Bu anlamda halk yeteri kadar bilgilendirilmedi. Toplum iki kutba ayrıldı. Netice de Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu şeklinde getirildi. Halbuki bizim nasıl yönetileceğimize karar vermeliydik. Bize bu referandum ile tünel köprü yol edebiyatı yapılacaktır. Biz bunları değil hürriyetimizi istiyoruz. Ülkemizdeki inanç illiyet, coğrafi durum vs gibi özellikler göz önüne alındığında yönetim şekli de kendine özgü olması gerekmektedir.
Salih DEMİRAYAK (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ): Mecliste milletvekillerinin nasıl seçileceği çok açık ve net değil. Bu konuda tereddütlerim var. Bununla birlikte yürütme organı KHK çıkartabilecektir. KHK halkın faydasına değil se bunu kim ve nasıl engelleyecek bu konu da endişelerim mevcuttur. Bugün güçlü bir liderlik söz konusudur. Eğer siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu yeniden düzenlenirse bu endişeleri giderilebilecek mi diye düşünüyorum. Dar bölge veya daraltılmış bölge seçimleri olabilecek mi diye düşünüyorum. Meclise seçilen kişilerin tek görevi yasama olduğu için bunun aslında güçlü bir denetim mekanizması olur mu diye düşünüyorum. Aslında seçim barajı da kalkmalıdır. Bu baraj kalkarsa ülkede istikrarı yakalar diye düşünüyorum.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Anayasa değişikliği konusunda EVET veya HAYIR şeklinde oy kullanan seçmenler anayasal görevi yaptığından dolayı horlanıp, hakir görülemez, aşağılanamaz. Devlet düşmanı değildir veya çok özel kahraman sayılmaz.
2. Güçler ayrılığı dengesi mevcut durumda iç içe girmiş durumdadır. Yasama görevi için seçilenler yürütüme de görev almakta ve yasama görevini yürütmenin eline bırakmaktadır. Getirilen değişiklik ile yürütme ve yasama ayrı ayrı oylanacak olup, bu girit durum kısmen de olsa ayrılabilecektir.
3. Ülkemizdeki yargı hep siyasal iktidara yakın olmuştur. Daha güçlü anayasal çerçeve çizilmelidir.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı