Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 04.02.2017
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Fatih OKUT (MAZLUMDER)
2. Mustafa İLHAN (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ)
3. Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU)
4. Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
5. Rıza BOZDAĞ (MAZLUMDER)
6. Mekselina KÜRNE (KAYSERİ EREN EĞİTİM KÜLTÜR DERNEĞİ)
7. Habip KÜÇÜK (RİBAT EĞİTİM VAKFI)
8. Osman ÇETİN (ANADOLU GENÇLİK DERNEİĞİ)
9. Ahmet BİÇER CEYLAN (ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DERNEĞİ)
10. Mehmet AKPINAR (MİLLET DERNEĞİ)
11. Cafer BEYDİLLİ (TEKNİK ELEMANLAR VAKFI)
12. Ebru SARI (SİYAMDER)
SENDİKALAR
1. Bahri GÖÇMEN (BÜRO MEMURSEN)
2. Murat KUZKALE (TOÇ BİR SEN)
3. Bekir BİLGİÇ (HİZMET İŞ SENDİKASI)
4. Uğur MEMİŞ (EMEKLİ MEMURSEN)
GÖZLEMCİLER
1. Semra BÜYÜKÇEKİÇ (Avukat)
2. Mehmet TEMİR (Öğrenci)
3. Eser ATMACA (İŞLETMECİ)
4. Mehmet DEMİR (ERCİYES ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞR.)
5. Rümeysa AY (ANKARA ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞR.)
6. Oğuz EKİNCİ (ERZİNCAN ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞR.)
KURUMLAR
1. İbrahim ÜNAL (Tarım Müdürlüğü)
MEDYA
1. İhlas Haber Ajansı
2. Kay TV
ÖZEL KONUKLAR
1 Av. Fevzi KONAÇ
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 55 izleyici katıldı.
MODERATÖR:Adnan EVSEN
Kayseri küçük Millet Meclisi Şubat ayı buluşmasında "ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-1 konusunu görüşmek üzere özel konuğu Av Fevzi KONAÇ'ın da katılımı ile Şubat ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
04 Şubat 2017 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, kamu kurumu, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-1"
Özel Konuk Av. Fevzi KONAÇ :
Anayasamız ya olağanüstü süreçlerde yapılmış veya darbe sonrası yapılmış anayasamız var. Anayasayı yapma sicilimiz bozuk. Darbe anayasasından bir türlü kurtulamıyoruz ama maalesef toplumsal mutabakatı sağlayamıyoruz. Yine olağanüstü durumların arkasından yeni bir anayasa yapma uğraşı içindeyiz. 1980 Darbesinden sonra 35 yıldır Cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren topluma güvenilmez bir profil ile bugünlere kadar geldik. Kağıt üstünde o kadar çok yetkisi varki meclisi kilitleyebiliyor. Hükümeti kilitleyebiliyor. En güvenilir makam ve şahsiyet cumhurbaşkanı olarak görülüyor, ancak yetkisi çok ancak sorumluluk anlamında ülkeye ihanet dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmuyor. Bunu kağıt sütünden fiiliyata geçirmek istediğinizde su üstünde fırtınalar koparılıyor. 15 Temmuz fırtınası arkasından sonra olağanüstü bir durumdan geçtiğimizin farkında olarak toplumun bir kısmı bu olağanüstü duruma evet derken diğer bir kısmı da bu duruma hayır demektedir. Hayır diyenler tek adam figürü istenmiyor şeklinde hayır cephesini desteklemektedir. Toplum yaplan bu değişiklik ile birlikte bir veriye bir ankete henüz sahip değilken toplumda kırılması üst düzeyde olmaktadır. Ve bu olağanüstü süreçten geçerken de bizim olağanüstü bir kısım tedbirlere ihtiyacımız olduğunun hepimiz farkındayız. Gelinen bu noktada toplumun bir kesimi bu olağanüstü süreçten geçerken olağanüstü bir değişime ve yetkiye sahip cumhurbaşkanı figürüne ’Evet’ derken, toplumun bir başka kesimi de ülkeyi geriye götürecek tek adam figürüne dönüşecek. Üstelik daha da yetkileriyle beraber dolatılmış bir cumhurbaşkanının varlığı ile beraber hatta iddialar o noktaya kadar geldi ki ’Hayır’ diyenlerin bir kısmı diktatörlüğe gidebilecek bir ülke olma konumuna geldiğimizle ilgili olarak ifadelerle toplumu bir şekilde kamplaşmış durumdadır. Türkiye madem bir rejim değişikliğine gidiyor, madem bi diktatöre bu ülke teslim edilecek o halde bu değişiklik maddelerini okudunuz mu şeklindeki sorulara % 80 inin hayır şeklinde cevap verdiği bilinmektedir. Ne evet diyenler, ne de hayır diyenler neden evet ve neden hayır dediklerinin gerçek anlamda farkında değiller. Bunun anlamı Erdoğan'ı sevenler EVET oyu kullanacak, HAYIR diyenler Erdoğan karşıtı olduğu için oy kullanacaklar. Evet diyenler ile hayır diyenlerin bu ülkeden neler götüreceği, neler kazandıracağı şeklinde aslında ciddi bir öngörüsü yok. Güney Amerika'da olan bir takım uygulamalardan esinlenen bir başkanlık sisteminin neler getirip neler götüreceği aslında çok tartışılmıyor. Türkiye küçük Millet Meclisi bu fikri ayrılıkları taşıyanları bir araya getirme noktasında benzerlerinden çok daha uygun bir ortam sunduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Getirilmek istenen sistem Amerika Birleşik Devletlerinde olandan daha ziyade Güney Amerika ülkelerinde olan sisteme daha çok benziyor. Hayır cephesinde olanların eleştirisi tek bir kişiye bu kadar yetki çok fazla, 550 milletvekili zaten fazla iken neden 600 yapılıyor şeklinde, üstelik askerlik engeline rağmen 18 yaşı için eleştirilerde bulunulmaktadır. 18 Yaş sınırı Avrupa ülkelerinde var ancak orada askerlik şartı pek yok. Evet diyenler ise ecdadımız 21 yaşında İstanbul'u Feth etmiştir. Şu anda 18 yaşında üniversite mezunu bile değilsiniz. Burada bir ruh üfleme hadisesi öngörülerek motivasyon yapılması söz konusudur. Seçimler beş yılda bir ve aynı anda yapılması koalisyon ihtimalini yok ediyor. Bu değişiklik ile birlikte bir kesimin elinden iktidar şansı gitmiş oluyor. Cumhurbaşkanının üzerinde atfedilen yetkiler ve yapılacak atamalar oldukça önemli. Cumhurbaşkanının yargıya atama yapacak olması korkulu rüyalardan birisi. Her iki kesimin de korkusu Cumhurbaşkanı eliyle meclisin fesh edilmesidir. Bu kadar yetki cumhurbaşkanı adil olursa belki sorun olmaz ama farklı bir kişinin başkan seçilmesi durumunda bu kadar yetki belki de sorun yaşamamıza sebep olabilecektir. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, olağanüstü süreçte bu figüre ihtiyacımız var. Kararname çıkartmak, bütçe yapmak, OHAL ilan etmek, kanun çıkarmak ve veto etmek anlamında ciddi değişiklikler var. Partili cumhurbaşkanı olabilir mi, olmaz diyenler haklılar ancak bugüne kadar atanan veya seçilen bütün cumhurbaşkanları tarafsız değildi ve siyasi argümanı vardı . Partili bir cumhurbaşkanı pekala olabilir. Bu cumhurbaşkanı seçildikten sonra herkesi kucaklayacak bir anlayış içinde olmasıdır. Hayır diyenlerinde en az evet diyenler kadar özgürlüğü ve güvenliği olmalıdır.
Cafer BEYDİLLİ (TEKNİK ELEMANLAR VAKFI): Diğer maddelerden de keşke bahsetse idi. Ancak sizde söylediniz küçük Millet Meclisinin böyle bir kısıtı var. Umarım Mart ve Nisan ayında daha ayrıntılı konuşabileceğiz.
Mustafa İLHAN (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ): Bugüne kadar Cumhurbaşkanlarının bir çoğu belli mecralardan beslenen kişilerdi. halkın seçtikleri değildi. Bu anlamda iktidarın atadığı bir il müdürünü bile sıkıntıya soktu. Bugün Tayyip Erdoğan var bu yetkiler ona yakışır ancak ondan sonra bir diktatör gelir diye tereddütte olan kişiler var. Bilakis tahrik ediliyoruz. Anayasa değişikliği oluyor ancak siyasi partiler ve seçim kanununda acilen değişiklikler yapılması gerekiyor.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU): TC'de halka sorulan veya temsilcilerinin yapacağı ilk anayasa bu olacaktır. Bu anayasa değişikliğine başlarken 367 sayısı bulunsa bile halka soracağız şeklindeki açıklamalar aslında çok olumlu idi. Biz daha önce anayasa nasıl olmalıdır şeklinde çalışma yapılmıştı. Kayseri'den bir çalışma yapıp göndermiştir. Sanırım bunlar dikkate alınıyor. Türkiye artık eski Türkiye değil. Bu aşamadan sonra bulunduğu coğrafyada rol kapmak istiyor. Yeni rollere soyunmak istiyor. Yurt dışından Türkiye'ye bakışlar değişti. Ülkenin güçlü olması gerekiyor. Bu anlamda yasama yürütme yargı daha güçlü olmalıdır. Okuduğumuz anaysa değişikliklerine göre bir rejim değişikliği yok. Belki bir yönetim biçimi değişikliği mevcuttur. Önceki yıllarda seçilmişler dururken seçilmemişlerin sıkıntısını çekiyorduk. Evet diyenlerin önünde iktidar, Cumhurbaşkanlığı var, hayır diyenlerin de var. Eğer vatandaşın önüne çıkıp yapılacak icraatlar iyi anlatılırsa iktidar şansı her zaman var. Bunu yaşanmış örneği Fransa da var. Evet diyenler de hayır diyenler de bu ülkenin insanlarıdır. Her iki kesimde birbirini asla tahrik etmemeli. Medeni ölçüler içinde önyargıları bırakarak halk oylaması ile herkes üstüne düşeni yapmalıdır. Anayasanın ilk dört maddesine dokunulmamıştır.
Rıza BOZDAĞ (MAZLUMDER): Tek adam gelecek ve tek adam tarafından yargılama olacak diyenleri samimi bulmuyorum. Bu ülke 1923 den 1950 yılına kadar tek adam tarafından yönetildi. Birisi milli şef diğer ebedi şefti. Geçtiğimiz yıllardaki bu dönemi Türkiye'nin en güzel yılları olarak tanıtan bir siyasi partiyi ve müntesiplerini samimi bulmadığımı bildirmek istiyorum. Evet ve hayır cephelerinin kendilerine göre makul gerekçeleri var. Bu 15 Temmuz sürecinden sonra memleketimin insanları İDAM istiyordu. Bu anaysa değişikliğine İDAM eklenmeliydi. Madem meydanlarda bu kadar lafını ettiler. Sosyal medyada bu anlamda ciddi talepler gelmişti.
Eser ATMACA (İŞLETMECİ): Bazı maddeler milletin kafasını karıştırıyor. Milletvekili sayısının 600 olması, Cumhurbaşkanının Meclisi fesh etmesi gibi. Genel olarak evet ve hayır diyenlerin arasında kalan vatandaşlar şöyle diyor. Bu iktidardakiler ülkeyi zaten yönetiyorlar. Biz hayır diyelim diye düşünenler var. Mevcut Cumhurbaşkanından sonra gelenler ya mason olursa veya ihanet grubuna dahil olanlardan olursa diye endişe içinde olanlar var. Bunlar halka doğru anlatılmalıdır.
Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ): 1924, 1961, 1983 Anayasasını hatırlarsanız toplum ikiye bölünmüştü. Sonra derleme toplama bir grupla yapılan anayasa yapıldı. Bugün yeni bir çatışmanın eşiğinde evetçiler veya hayırcılar şeklinde yeni bir argümanımız oldu. Bugün ilk defa millet tarafından seçilen vekillerin çoğunluğunun oluşturduğu yeni bir anaysa yapılıyor. Mecliste kanunlaştı ve toplum bunu oylayacak. Bu süreç bile anaysa değişkeliğine olumlu bakmamızı sağlıyor çünkü sivil bir anayasa yapılıyor. Şu anda bu toplum nasıl yönetilmek istiyorsa ona göre davranacak. Bir hadis vardır hatırlasanız. Kardeşim bu toplumda mevcut Cumhurbaşkanından sonra gelen kişi kötü olacak diye anayasaya yetkilere kem gözle mi bakalım. Eğer sonraki toplumlar kötü yönetilmek isteniyorsa bu onların sorunu ancak biz bunu istemiyoruz. Tereddüt etmeye gerek yok. Bu ülkede ben bu TC vatandaşı olmaktan hicap duyuyorum diyenler var. İran'ın safında yer alırım diyenler var. Onlar bu ülkenin vatandaşı değil bence.
Ahmet BİÇER CEYLAN (ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DERNEĞİ): Biraz önce de bahsedildi. Bu ülkede sivil bir anayasanın yapılması noktasında tekliflerimiz oldu. Anadolunun bir çok yerinden STK lar ve değişik kuruluşlar teklif verdi. Vehimler üzerinden korku yaratanların kazanacağı bir şey yoktur. Bu süreçte anayasa değişikliğine hayır diyenler yeni bir teklif getiremeyenler, hayır tarafında saf tutmaktadırlar. Bu süreçte ne CHP ne de diğer partiler teklif getirmedikleri gibi var olan taslağa önerge de vermediler. Sadece karşı çıktılar. İnsanlık tarihi Nemrutları, Firavunları, Musaları ve İbrahimleri çok gördü. Ortaçağın karanlık dönemi ilimle fenle ve özgürlükle yıkılmıştır. Toplum nasıl yönetilmek isteniyorsa öyle yönetilmiştir. Adı İslam devleti olan devletler bile zulüm yapan insanlar olmuş ve zulüm yapanlar saltanatları düşmüş. Osmanlıda da böyle olmuş. Şu anda bir sistem değişikliği oluyor. Şu anda 15 Temmuzdan sonra bu ülkeden hangi oyunların oynandığı ortaya çıktı. Şu anda anaysa değişikliğini savunanlara muhalefet olanlar kimler? Bu iki partinin bir araya gelme sebepleri haklı ve doğru yolda oldukları noktasında yeterli bir görüntü vermektedir. Millet iyilikten yana bir tavır koyarsa diktatör niyetli olanlar orada oturamazlar. Kamuoyunda iyi kişiler süzülüp gelip oraya talip olacaktır. Türkiye eski Türkiye değil. Dünya eski bir dünya değil. Vehimler üzerinden tek adam gelir Türkiye'yi kötü yola götürür anlayışı yanlış bir anlayıştır. Bugüne kadar sivil anayasa yapan olmadı. Önceleri hep diktatör anaysalar yapıldı.
Murat KUZKALE (TOÇ BİR SEN): Yürütmede önceki yıllarda hükümetler bakanın müsteşarını atayamıyordu. Erbakan bu anlamda çok sıkıntı çekti. Seçilmiş bir hükümet olmasına rağmen tepedekiler sıkıntı oluşturdu. Şimdi ise 64. Hükümet bile bazı genel müdürleri atayamadı. Bunun sebebi ise hükümet ve Cumhurbaşkanlığı iki güçlü erktir. Yürütmedeki atamalar Cumhurbaşkanının kontrolünde olması beraber gelir beraber gider şeklinde değerlendirilir ve sağlıklı sonuçlar verir. Diğer bir konu ise değişen anayasa maddelerinin halka daha iyi anlatılması noktasında biz STK lara çok fazla görev düşüyor. 18 yaş sadece erkek arkadaşlar ile alakalı. Bayanların böyle bir sorunu yok.
Mekselina KÜRNE (KAYSERİ EREN EĞİTİM KÜLTÜR DERNEĞİ): Türk milleti duyarlıdır. İyi bir seçim yapacağından şüphem yoktur.
Mehmet DEMİR (ERCİYES ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞRENCİ):Maddeler üzerinde uzlaşma olmadı. 600 milletvekili neden oldu? Ama bununla birlikte olumlu maddeler de var. Hayır diyenlerin bir kısmı bir daha iktidar olamayacağını düşünüyorlar. 2010 Yılında da anaysa değişikliği oldu ve bu en çok FETÖ'ye yaradı. O gün vatana ihanet ediyorsun diyenler bugün yeni anaysa yapılması noktasında beraberler. Burada menfaat var gibi geliyor.
Rümeysa AY (ANKARA ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞR.): Şu anda mevcut cumhurbaşkanı pozitif olduğu için sanki sorun yokmuş gibi geliyor ancak bu maddeler kalıcı. Erdoğan'dan sonra mason veya emperyal güçlere teslim olmuş bir cumhurbaşkanı gelirse neler olacak emin değilim kafamda soru işaretleri var. Şu anda Cumhurbaşkanı ve hükmet yeterli çoğunluğa sahip iken istediği değişikliği yapabilme yeteneği var iken neden bu değişikliğe ihtiyaç duyuluyor.
Fatih OKUT (Kayseri kMM): Anaysa değişikliği halk tarafından kabul edildiği zaman halkın ve devletin kendine güveni artacaktır. Kötü bir insan türü yürütmeye seçilemez. Bireyin gücü bunu engeller. Korkuya gerek yoktur. Daha iyi olacak diye düşünüyorum.
Oğuz EKİNCİ (ERZİNCAN ÜNV. HUKUK FAK. ÖĞR.): Bu anaysa değişikliği daha önce gündeme gelmişti. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra anayasa konusunda böyle bir girişinin olması kafalarda soru işareti bırakıyor.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Bu ülkede yapılmış olan anayasaların hepsi askeri darbelerden sonra yapılan anayasalardır. Sivil bir anayasa değişikliği konusu halk tarafından da isteniyor ancak tam bir anaysa yapılması, anayasa değişikliğine bağlı olarak siyasi parti ve seçim kanunları da değişmelidir.
2. Mevcut anayasa değişikliği yürütme organı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine oldukça fazla yetki vermektedir. Vatandaş şu andaki Cumhurbaşkanına güveniyor. Ancak, Cumhurbaşkanlığına seçilen kimse eğer kötü niyetli olursa veya emperyal güçlerin eline geçerse ülke yönetiminde kaos olur.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı