YER: Taşbaşı Kültür merkezi
TARİH: 4 Ocak 2014
.Saat:…12- 15 arası
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Kent Konseyi( Nadir Suğur Başkan )
2/ Memleket Sevdalıları(Hakkı Kurt)
3/ Esip( İsmail Can Başkan)
5/ Türk Basın birliği(Tülin Edis)
6/ Sivrihisar Vakfı(Naci Şakar Başkan)
7/ Uludereliler Derneği başkan(İbrahim Görgülü)
8/ Kırkalılar derneği(Uğur Tepe Başkan)
9/ Eskut( Mahmut Makas)
10/ Anneler Kültür Derneği Başkan(Hafize Erdoğan)
11/ Af Örgütü(Şükrü Özer)
12/ Seyder Başkanı(Mehmet Çoşkun)
13/ Oğuz kayı boyu derneği( Basri Köseler başkan.)
14/ Tema(S.Levent Gökgöl)
MESLEK ODALARI Katılmadı
SENDİKALAR
1/ Türkiş Başkan (Nejat kılıç)
2/ Şeker iş Sendikası(Cengiz Ünder)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/M.Emin Uludağ
2/Aynur Orpak
3/Adnan Benuğur
4/Gülseren Bozkurt
5 /Ziya Kandilçi
6/Hüseyin Öge
7/Ayşe Yıldız
8/Dilaver Denifer
9/Ercan Orpak
10/Yasemin Kurtcan
11/Serdar Ulucan
12/Selim Çolpan
13/Saadet Sert yalcın
BELEDİYE MECLİS ÜYESİ:
Meclis üyesi aday adayları
1/Chp Gülseren Bozkurt
2/Chp Adnan Benuğur
3/Chp Zehra Düzgüneş
GÖZLEMCİ HDP İL Eş başkanı Gürsel Şen Şafak
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR Olmadı
MEDYA:
1/Esgazete
2/Sakarya Gazetesi
3/İstikbal gazetesi
4/Milli irade
5/Anadolu
6/Sehir
7/Yenigün
8/Hürriyet Gazetesi
KONULAR
Genel Gündem : “Yolsuzluk, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik”
Yerel Gündem: “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” öncesi gelen bu yasak yeniden basın özgürlüğü
( Stklardan gelen istek üzerine.)
KONUŞULANLAR
Genel gündem:
Nadir Suğur (Prof.Dr. Kent Konseyi Başkanı)Değerli arkadaşlar,
Ülkemizin gündeminde hükümet ile cemaat arasında gerginliğe neden olan yolsuzluk mevzusu var. Bizim de EKMM olarak gündemimiz ise şefafflık ve hesap verebilirlik.
Türkiye'de bir siyasi geleneğimiz var ve bu gelenek bugün de devam ediyor. Bu siyasi gelenek devletin güçlü, bireyin ise güçsüzlüğü ilişkili bir durum. Yani ülkemizde bireyler birer yurttaş olarak son derece güçlü ve kudretli olan devletin karşısında zayıftırlar. Birey de, sivil toplum da devletin karşısında zayıf. Böylesi bir durumda zayıf bireylerin kendisinden son derece güçlü olan devletten hesap sorması beklenemez. Zayıf birey hesap soramaz. Güçlü gördüğü devleti karşısına alamaz. Tam tersine kendisini onun karşısında değil yanında konumlandırmak ister. Türkiye'de birey de sivil toplum da devletin güçlü ve kudretli olmasını hayatın merkezine koyar. Yolsuzluklar olsa bile bu bir komplodur der, bu dış güçlerin bir oyunudur der, yedirtmeyiz der, milli irade der, sandık der, ama hiçbir zaman devleti yöneten siyasi aktörlere "hesap ver" diyemez. Bu nedenle asıl mesele bireyin ve sivil toplumun güçlendirilmesinden geçmektedir. Ancak bu şekilde hesap sorabilme kapasitemiz artar.
Bir diğer konu ise devletin hesap verebilirliliği ile ilişkili. Bakınız, devletin çeşitli kurulları var, devlet denetleme kurulları var, Sayıştay var, bunlar devletin kendi iç denetimi için, devletin şefaff olması için kurulmuş olan kurullardır. Ancak şeffaflık adına herşeyi bu kurullara havale edemeyiz. Hani derler ya "bozacını şahidi şıracı olurmuş", burada benzer bir durum olabilir. Yani bu denetleme kurulları bazen "denetlememe" işlevi de görebilir. Nereden bileceğiz? Bilemeyiz. Bilebilmemiz için asıl hesap sormanın ve hesap vermenin tabandan yani yurttaşlardan ve sivil toplumdan olması gerekir. Yani devletin tepesi aşağıdan yani toplumsal tabandan bakıldığında cam gibi şeffaf görülmesi gerekir. Ama göremiyoruz, bilemiyoruz. Herşeyi devletin kendi denetleme kurullarına havale etmişiz. Asıl şeffaflık tabandan olan hesap sormalarla olur. Bu olmadığı takdirde devlet şeffaf olmaz, olamaz. O yüzden bir sivil toplum kuruluşu eğer ben sivilim diyorsa ilk önce "devletin değil" bireyin ve sivil toplumun güçlendirilmesini faaliyet alanının merkezine alması gerekir. Eğer bir STK hep devleti yüceltiyor ve devletin gücünü kutsuyorsa o bir STK falan değildir. Ve bugün STK'ların çoğunluğu da malesef öyle. Hatta kimi STK'lar bir devlet organı gibi haraket ediyor. Bu sivil toplum ve demokrasi adına son derece üzücü. Bizler resmi değil sivil olan alanın yani devlet karşısında bireyin ve toplumun özgürlük alanın genişletilmesi mücadelesini vermemiz gerekiyor.
Gürsel Şenşafak(HDP İl Eş Başkanı) AKP nin 11 yıllık icraatı boyunca rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, yolsuzluk haberleri, başbakan ve hükümet yetkililerinin çocuklarının gemicikleri, dev şirketleri, rezidansları basına yansısa da resmi olarak belgelenmiş bir bilgi yoktu. 17 Aralık operasyonu ile AKP-Cemaat çatışması bu bilgileri açığa çıkardı. Halkın tepkisi Gezi eylemlerinde olduğu gibi sokağa güçlü bir şekilde taşınmasa da, milyonların gözünde AKP'nin teşhiri önemli bir yer tuttu. Bu süreçte toplumun örgütlü güçlerinin temsilcisi, sendikalar ve meslek odaları yeterince refleks gösterip, tabanını alana çıkarmadı. Bekleyelim görelim politikası uygulandı. Eğer siyasi parti ve yapılar, kitle örgütleri doğru tutum sergilese idi. Hükümet bu yolsuzluğun ve hırsızlığın hesabını halka vermek zorunda kalırdı. Artık bundan sonra sonra gösterilecek tutumda önemli. Başbakan her fırsatta sandığı gösteriyor ya halk güçlerinin de sandıkta başbakana dersini vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Zehra Düzgüneş: (Meclis üyesi adayadayı) Emekli İnşaat Mühendisi, Küçük Millet Meclisine bireysel olarak katıldım. Sözlerime şöyle başlamak istiyorum. Türkiye de Demokrasi adına ne varsa, Adnan Menderes hazırladı, Turgut Özal pişirdi, Tayyip Erdoğan yedi, halk hani bana, hani bana dedi seyretti. Şu anki sorunların sebebi eğitim eksikliği dendi . Gezi eylemlerinin baş aktörleri lokomotifi olan gençler, hepsi eğitimli, kültürlü pırıl pırıl gençler ayağa kalktılar, süregelen iktidarın, haklarının ihlallerine artık dayanamaz hale geldiler. Ve artık yeter dediler, dayatmaların hepsine karşı durdular, mücadele ettiler, direndiler. Ben bu hareketin arkasından halk hareketinin gelerek gençleri güçlendirerek, devrim yapacaklarına inanıyordum olmadı. Sebebi bizler halk, gençlerin arkasında durmadık. Seyrettik, tüm olanlara rağmen hala uyuyoruz. 17 Aralıkta yataktan düştük silkinip kalktık, ne yazık ki hala uyuyoruz. Tüm bu olanlar yolsuzluklar, tüm Türkiye pislik çukuruna dönmüş, koku ayyuka çıkmış bir tepki yok bizlerden. Odun pazarında kardeşlik platformu olayların akabinde bir miting yaptı, Bu yolsuzlukların ayyuka çıktığı ortamda, iktidara ”dik dur eğilme, senin arkandayız” mesajı gönderdi. Peki, biz bu boğazımıza kadar hep beraber bu bok çukurunun içinde olmamıza rağmen neden kitlesel tepki koyamıyoruz. Ben Nefes alamıyorum. Çocuklarımdan utanıyorum. Nasıl bir gelecek bırakıyoruz onlara? Çok üzgünüm. Sizler Aynadaki kendi yüzünüze rahat bakabiliyor musunuz? Hiç mi kendinizi suçlu hissetmiyorsunuz? Örgütlülük mücadelede önemli diyoruz. Minareyi çalan kılıfını hazırlar hesabı, iktidar örgütlülükten, o güçten sizden çok korkuyor, yolları tıkıyor. Kentsel Dönüşüm projesi altında dönen oyunların farkında olup, talana dur diyen örgütlü TMMOB direncini etkisiz kılmak için kararlar alırken, biz kendi meslektaşlarımızı odalarının mücadelesinde göremiyoruz. Sendikalar hak arayışında bir güç. Benim eşim bizzat içinde yer aldığı memur sendikalarını kurduklarında evet güçtük. Ama kendi memur arkadaşlarımız kişisel çıkarları için, müdürlüklerinin makam değişiklik dayatmaları, sürgünler, ayak oyunları yüzünden, kendi dişiyle tırnağıyla kurduğu sendikasını terk etti, hükümet güdümlü sendikalara gitti. İşyerlerinde KESK sendikaları sayıca çok kayıp yaşadı. İktidarın dayatmalarına karşı, örgütlülükten gelen grev hakkını kullanmak istediğinde grev başarısız oluyor, azınlıktalar çünkü diğer karşı sendikalılar iş bırakmıyor, bir güç olamıyor ve eylem amacına ulaşmıyor. İktidarın her türlü dayatmasına karşı cephe kurulamıyor ne yazık ki. Keseri kendimize döndürelim, Kişisel menfaatlerimiz, kendi kuyruğumuz kaygısıyla ses çıkarmıyoruz ve bizlerde bir şekilde yolsuzlukların, haksızlıkların ortağı oluyoruz. Bu durumdan bizler hepimiz suçluyuz. Bizler hala neden bu hırsızlara DEMOKRASİ TOKATINI çakamıyoruz?
Şükrü Özer(Af Örgütü) Kutuplaşma toplumların gözünü kör eder, toplum kutuplaşmış durumda, yolsuzluk kimden gelirse gelsin şiddetle kınıyorum, osmanlı dan bu güne birçok hükümetler zamanında yolsuzluk olmuştur
Mustafa Kemal -İsmet İNÖNÜ olayı
Adnan MENDERES Kedi köpek davası
Tansu ÇİLLER Selçuk PARSADAN olayı
2005 CHP Kongresinde Deniz BAYKAL-Mustafa SARIGÜL olayı
17 Aralık AKP Olayı
Zaman gelir yolsuzluk yüzünden partisinden kovulanlar kahraman olarak aynı partiye döne bilirler
Çünkü toplum kutuplaşmış Sendikalar Siyasallaşmış KES CHP nin kuyruğunda, Memur Sen AKP nin kuyruğunda Kamusen MHP nin kuyruğunda
Olaylar senin hırsızın benimkinden daha kötü durumuna gelmiştir
Eskişehir de var olan tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail ile? Mesaj, Mail kullanamayanlara telefonla hatırlatma yapıldı. Toplantı lobisinde geçen ayın tutanakları dağıtıldı. STÖ lere Anket dağıtıldı. Ankete katılan STÖ ler tutanaktan sonra faks olarak iletilecektir..tüm STK lara telefon edilmiştir.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon , mail ve mesaj ile
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE
Telefon Mail .
MEDYA İLE
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, geri dönüşüm oldu. Yerel gündem belirlendi.
SONUÇLAR Toplantımızın yerel gündemi içinGazeteciler Cemiyeti Başkan ve yönetim kurulları ile görüştüm yerel gündem için konuşmacı istedim. Eskişehir baş yazarlarından Ali Baş davet edildi. Davetimizi kabul etti son gün mazeret bildirdi. Ekmm görev yapmak için gelen Basın emekçilerini davet etti tek tek sorunlarını dile getirdiler. STÖler sorular sordu. Genel gündemimiz içinse salonda herkes söz aldı konuştu.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
EkMM Hamalı
Sevim Şahin
Ulaşabildiğim stk lara telefon Tek başıma telefon ettim. STGM Görevlisinden bu ay için telefona yardım etmesini rica ettim boş olmasına rağmen kabul etmedi.. Tüm salon içinde kullandığımız fotokopileri ESYO dan aldık.
Salon düzenlemesi: Büyükşehir belediyesi görevlisi Serkan bey eksiksiz salon düzenini sağlamıştır. Bunun yanında. arada cay ve pasta ikramı olmuştur.