YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 03 Aralık 2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
3 / İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
4 / Çağdaş Gazeteciler Derneği (İbrahim Göçmen)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Hamza Doğuç (Emekli Eğitimci)
3 / Enver Bakır
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Yrd. Doç.Dr.Işıl Arpacı
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye AB İlişkileri Nereden Nereye?
KONUŞULANLAR
1 / Işıl Arpacı Avrupa Parlamentosunun bu kararı çok çarpıcı. Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararları aslında iki öbekte analiz edebiliriz; görünen nedenler ve görünmeyen nedenler olarak. Avrupa Parlamentosu bu kararı aldığında görünen neden olarak Türkiye’ye şunu söyledi; Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan ve demokrasiden uzaklaşmış olması. Daha sonra bunu açıklamaya başladığında şöyle gerekçeler üretti, 15 Temmuzdan sonra alınan önlemlerin hukuksuz ve anti demokratik oluşu, siyasal sistemin daha despotik bir alana evrilmesi ve tek kişi yönetimine doğru gitmesi, cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon ve hemen arkasından Hdp’li parlamenterlerin göz altına alınmaları ve tutuklanmaları. Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararlar bir anlamda 15 Temmuz sonrası alınan kararlara tepki niteliğindeydi. Bir de kararın siyasi ve görünmeyen bir tarafı var; Avrupa’da siyaset artık sosyal demokratlardan ya da sol partilerden aşırı sağ partilere geçmeye başladı. Aşırı sağ partilerin en önemli argümanlarından birisi de Avrupa Birliği’nin politikalarına karşı olmalarıdır. En çok karşı oldukları noktalardan biri de Avrupa Birliğinin “genişleme” sürecidir. Çünkü bildiğimiz gibi Avrupa Birliği’nde çok ciddi bir ekonomik sıkıntı var. Bu aşırı sağ partilerin iktidara gelmesiyle beraber genişleme politikasına duyulan nefret ve kızgınlık odak olarak Türkiye’nin seçilmesine neden oldu. Çünkü Türkiye gerek nüfusuyla gerekse de dinsel özelliğiyle bu aşırı sağ partiler açısından itici özellik taşıyor. Tabi bu aşırı sağ partilerin milliyetçi ve muhafazakar olduklarının da altını çizmek gerekiyor. Bu niye şimdi gündeme geldi? Çünkü önümüzdeki altı ay içinde sırasıyla İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da ve Hollanda’da seçimler yapılacak.Öyle görünüyor ki Türkiye’nin Avrupa Birliğine alınmaması iç siyasette onlar için önemli seçim vaadi olarak ortaya çıkacak. Avrupa birliğindeki bu dengesiz ekonomik dağılım genişleme neticesinde bir tarafın çok çalışıp diğer tarafın çok fazla tüketiyor olmasına neden oluyor. Alınan bu karar iç siyasette popülist uygulamalar olarak değerlendirilebilinir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesini en çok destekleyen Liberaller ve Yeşillerdi. Bu kararın alınmasını Liberaller ve Yeşiller de destekledi enteresan bir şekilde.
2 / İbrahim Göçmen Tam bağımsız, demokratik Türkiye talebimiz hala geçerli. Yani tam bağımsız derken ille de dünyadan kopma ve ilişkilerini kesmek olarak görülmemeli. Alt yapısıyla, tarımıyla, sanayisi , ekonomisi, siyaseti ve sosyal yaşamı ile en üst düzeylere çıkararak yaşamını sürdürmesi anlamında bağımsızlıktan bahsediyorum. Bunun çağdaş hukuk devleti çerçevesi içerisinde olmasını temenni ediyoruz. Bugün bakıyoruz Türkiye’de çağdaşlığa karşı olan, demokrasiye karşı olan ve ülkede dini değerler üzerinden bugünkü iktidar gibi iktidarını sürdüren toplumların çoğu Avrupa’ya karşı olduklarını söylerler. Avrupa Birliğine illa girilmesi taraftarı değilim. İlk kez 1963’te başvurmuşuz. Avrupa’da o zamandan beridir bizi kapıda bekletmiştir. Bunun sebeplerinden biri de Türkiye’nin demokrasisinin yerleşmemesidir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra şimdiki iktidar tarafından basın susturulmuş, muhalefet olan herkes susturulmuş, siyasi partilerin genel başkanları, belediye başkanları içeri alınmış, kayyum atanmış ve her türlü anti demokratik uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuzda Fetö denilen örgüt başarılı olsaydı yapacağı bütün işleri bugünkü iktidar yapıyor. Biri silahla yapmaya çalışacaktı, biri Allah’ın lütfu dedi ve herkesi susturmaya çalışıyor. Avrupa Parlamentosunun bu kararında da Türkiye’ni demokrasiden tamamen uzaklaşmış olmasının etkili olduğunu düşünüyorum
3 / Ferman Salmış Avrupa Parlamentosu çok siyasi bir karar aldı. Özellikle Avrupa’da seçimler söz konusu olacak. Aslında Avrupa değerlerini kendisi için anlamlı ve değerli buluyor, kendisi dışındaki coğrafyalarda yeri geldiği zaman katliam yapmaktan yeri geldiği zaman da terör üretmekten geri durmuyor. Bazı kriterleri bizim için şunları ifade ediyordu; buraya bakarak reform yapmak. Ak parti hükümetleri 2012’ye kadar önemli performans sergilediler. Bunları yaparken Kopenhag kriterlerine göre yaptılar. Bugün itibarı ile yeni bir dünya var, dengeler değişti, Ortadoğu değişti, siyasetin yapılma biçimi değişti. Avrupa Birliği İngiltere’nin birlikten ayrılması ile siyasi açıdan bir darbe yemiş zaten. Yine paranın üstünlüğü bakımında dolar ve sterlin egemenliğini sürdürüyor. Acaba Türkiye için aldıkları kararlar “insan hakları gaspı” açısından mı alınan kararlar yoksa siyasi olarak mı alınan kararlar? Önümüzdeki sağı daha da güçlenecek gibi görünüyor ve bu sağ Avrupa Birliğini de bitirecek bir sağ. Türkiye’de de ohal süreci var ve bunun kalkması gerekiyor ki bir an önce doğal, rutin dediğimiz demokratik reformcu felsefeye dönsün. Bunun sadece Avrupa Birliği ile bağlantılı olduğunu söylememize gerek yok. Türkiye Ap’nin bu kararı ile göçmenlerle ilgili kararını askıya alacağını ifade etti ve Avrupa hemen tutuştu. Avrupa aslında demokratik bir Türkiye’ye ihtiyaç duymuyor, aslında bizi terbiye etmeye çalışıyor. Dünyada artık bağımsız ülke kavramı yok hiçbir ülke bağımsız değildir. Bütün bunlar Türkiye’nin daha demokratik, daha özgürlükçü ve daha eşitlikçi bir anayasa yapma ve kendi programını gerçekleştirmesine engel olmamalı. Bunları göstererek de otoriterleşmeye de izin verilmemeli. Bu da Türkiye’deki siyasetin, sivil toplumun berraklığı ile ilgilidir. Bu genel olarak hepimizin sorunudur, Türkiye’deki demokrasi sorunu Avrupa Birliğinin sorunu değildir. Onlar yeri geldiğinde bunu bize manivela olarak kullanmışlardır.
4 / Asım Demirkök Avrupa Birliği dediğimiz siyasi mekanizmanın ilk başta Almanya’yla Fransa ve birkaç devletle oturup ekonomik birliği kurmaları neticesinde oluştu. Başta siyasi birlik, parlamento vs. kararları yoktu. Bu süreç ilerledikten sonra 1963 yılında Türkiye başvurdu. O zamandan beri gelgit ler başladı. Edward Said bunun adını 1979’da koydu, “oryantalizm” diye. Biz de kendimize öyle baktık, Araplar da öyle baktı, geri kalmış ülkeler de öyle baktı. Geri kalmış ülkeler hep kendini oryantalizm üzerinden tarif etmeye başladı; “Avrupa çok güzel, biz çok kötüyüz” diye. Bizim hiç değerimiz yokmuş,kadim kültürümüz yokmuş gibi. Gittikçe farklı bir Avrupa göreceğiz. Sömürgeleştirdiği ülkelerden elde ettiği artı değerle kendi insanlarını kalkındırdı. Şimdi niye sıkışıyor Avrupa? Biz gelişen ekonomik güçleri iyi analiz edemezsek buradaki ilişkileri doğru değerlendiremeyiz. Biz kendimiz demokratik değerleri burada nasıl üreteceğiz? Farklı inanç ve kimliklerle nasıl bir arada yaşayacağız bunları düşünmeliyiz. Biz kendimiz için bir şeyler yapmalı ve kendimiz olmalıyız batı için değil. Başkalarının değerlerini getirip kendimize mal etmemize gerek yok.
5 / Enver Bakır Avrupa kapitalist ülkelerin kendi aralarında kurdukları bir birliktir. Tüm emperyalist ülkeler gelişebilmeleri ve çıkarları için milyonlarca insan katletmişlerdir. Avrupa’nın sermaye tarihi karanlıktır. Ama hala dünyada insan hakları mücadelesinin sonuçlarını en çok Avrupa almıştır, birçok haklar elde edilmiştir. Avrupa bir şey yaparken Türkiye’deki çıkarları önemliydi. Ama ikinci bir şey de kendi kamuoyunu görmemezlikten gelemez. İktidarların her yaptığı eleştirilebiliniyor ya da hesap veriliyor. Hukuk ve insan hakları mücadelesi için de en çok bedel vermişler. Türkiye’deki sermaye gruplarının büyük bir kısmının Avrupa Birliği ile ilişkileri vardır. İlişkilerimizi koparırsak sonuçları ne olabilir bizim açımızdan önemli olan nokta bu. İthalat ve ihracatımızın büyük bir kısmını oraya yapıyoruz. Dünyada tek başına kalma gibi bir durum olmaz işte Şangay beşlisine girme gibi bir tartışma var oraya baktığımız zaman da Türkiye’nin ithalat ve ihracatında büyük bir fark var. Ekonomimiz çok olumsuz etkilenir diye düşünüyorum. Amerika ve Avrupa’nın kolay kolay Türkiye’den vazgeçmeyeceğini ve bu restleşmenin bir süre sonra sona ereceğini düşünüyorum. Eğer gerçekten gözden çıkarırsa iç savaşa ve bölünmeye kadar gider.
6 / Hamza Doğuç Biz ülkede büyük bir aileyiz, dünya daha büyük bir aile. Avrupa Birliğine girdiğimizi düşünürsek bütün sorunlarımız çözülecek mi? Girdimiz zaman sokaktaki insanın eğitim sorunu, sağlık sorunu bitecek mi? Suriye’de yaşananlar, ölen insanlar, denizde boğulan mülteciler resmen insanlık suçu işleniyor. Dünya ülkeleri artık iç içe girmiş kimse inkar edemez. Karşılıklı ihracat ve ithalat yapıyoruz. En yakındaki insanlar birbirini tanımıyor ve anlamıyor. Dünya ülkeleri de birbirini anlamıyor. Eğer biz Avrupa Birliğini bizden daha üstün bir yer olarak düşünüyorsak hiç girmeyelim. Şu Suriye ve mülteci meselesinde dahi insanlık görevlerini yerine getirmiyorlar.
7 / Mustafa Baştürk Bana göre Avrupa Birliği’ne bizi hiçbir zaman almayacaktır. Şimdiki çabası da bizi kendisine benzetmektir. Dünyadaki gelişmeler bizi Avrupa Birliği üyesi olmaya zorlar ve illa olmamızı sağlarsa ancak o zaman üye olabilir. Ama başka zeminde asla üye olamayacaktır. Bana göre Avrupa Birliğine Türkiye girmelidir. Oradaki yaşam standardı ve kalitesini kendi insanımız da yaşamalıdır. Bu siyasi iktidarın Avrupa Birliğine girmek için çok emek verdiğini düşünüyorum, ama bunu engellemek isteyenler oldu. İnsanımızın insanca yaşayacağı bir ülke ve bir dünyada yaşamak hepimizin hakkı. Türkiye’de darbe girişimi oldu hiçbir Avrupa ülkesi kınamadı. Peki Mısır’da demokrasi mi var? Hiçbir batı ülkesi oradaki darbeyi kınadı mı? Bana göre Avrupa Birliğine girmek için çok da ısrarcı olmamak lazım bizi olduğumuz gibi kabul ederse de o zaman olabilir.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
20 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet etti.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM