YER:Tepebaşı belediyesi Özdilek Sanat merkezi
TARİH:3- Aralık 2016
Saat:12-15 arası
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1- Arama kurtarma derneği (Mahmut Makas)
2- Sivrihisar Köy Der(Yusuf Özey)
3- Türkiye Radyo Amatörleri Esk Şubesi(Yusuf Akkuş)
4- Sanat der(Tayfun Ak)
5- Sivrihisar Vakfı(Ziya Kandilci)
6- Sivrihisar köylülüleri derneği (Yusuf Özey)
7- Anadolu Üniversitesi.AB Başkanı Prof.Dr.( Özgür Tonus )
8- Dorlion Arama Kurtarma (Ali Ağırbaş)
9- Emekli Öğretmenler Der.( Gülşen Sayıl)
10- Eğitter(Gülhan Selamet)
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1-Disk Emekli sen ( Suat Başerer)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Halas.B. Gümüş
2/Kenan Ünlüce
3- Ayşe Yıldız
4- CHP Nadi Esenlik
5-/Rengin Karapazar
6-CHP.Mustafa Özkan
7-Ali kılıç
8- Münevver İzgi.
9- Mustafa Kantarcı
BELEDİYE MECLİS ÜYESİ:
GÖZLEMCİ:
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
(Katılım Olmadı)
MESAJ YOLLAYANLAR
MEDYA: Es gazete. İstikbal
KONULAR
Genel Gündemimiz:Türkiye AB ilişkileri.;Nereden Nereye?
Anadolu Üniversitesi.AB Başkanı Prof.Dr. Özgür Tonus
Avrupa Birliği 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması'yla Avrupa Ekonomik Topluluğu adı altında doğdu. Türkiye 1959 yılında bu topluluğun bir parçası olmak için başvuruda bulundu. 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında bir ortaklık çatısı oluşturdu[3]. Bu antlaşma 12 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girdi. 12 Eylül 1980 Darbesi AET ile Türkiye arasındaki ilişkilerin dondurulmasına yol açtı. 1983 yılında çok partili seçimlerin yapılması üzerine Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler yeniden canlandı. 14 Nisan 1987 tarihinde Türkiye resmen tam üyelik başvurusunda bulundu. Avrupa Birliği'yle bütünleşmenin ilk aşaması olarak Türkiye 1 Ocak 1996 tarihinde Avrupa Birliği Gümrük Birliği'ne girdi.[4] 2000'li yıllarda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma sürecinde bir hızlanma gözlendi. 17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlamasına karar verdiler. Başlayacak müzakerelerin ne kadar sürede tamamlanacağı konusunda kesin bir karar verilmedi. 2007 yılında, Türkiye 2013 yılına kadar AB hukukuna uymayı hedeflediklerini belirtti ancak Brüksel, üyelik için son tarih olarak bunu reddetti. 2006 yılında Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, üyelik sürecinin en az 2021 yılına kadar süreceğini belirtti. 31 Ekim 2012'de dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'ya bir ziyarette bulunarak 2023'te Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümünde Avrupa Birliğe'ne üyeliğini beklediğini açıkça belirtmiştir. İlişkilerde ortaya çıkan sorunlar[değiştir | kaynağı değiştir] Ekonomik sorunlar[değiştir | kaynağı değiştir] Türkiye'nin 2000'li yıllarda başardığı büyüme hızı Avrupa Birliği ortalamasının çok üstünde olmasına rağmen, bütçe açığı, dış borç ve işsizlik oranları açısından Türkiye hala AB ortalamasının çok altında kalmaktadır. Bazı AB üyeleri bu yüzden Türkiye'nin henüz AB'ye katılmaya hazır olmadığı görüşündedirler. Ayrıca Türkiye'deki yüksek nüfus artış oranı da bazı AB ülkeleri tarafından sorun olarak görülmektedir. Bu nüfus artış hızıyla AB'ye katıldığı takdirde Türkiye 2020 yılında Almanya'yı geçerek Avrupa Birliği'nin en büyük üyesi olacak ve Avrupa Parlamentosu'nda en fazla üyeye sahip olacaktır. [kaynak belirtilmeli] Türkiye'nin dış ilişkileri[değiştir | kaynağı değiştir] Türkiye'nin bazı komşu ülkelerle arasındaki ilişkiler sık sık Avrupa Birliği'yle olan ilişkilerinde gündeme gelmektedir. Bu ilişkilerin başında Kıbrıs Sorunu, Türkiye-Yunanistan ilişkileri ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri gelmektedir. Türkiye'nin kültürel ve tarihsel kimliği[değiştir | kaynağı değiştir] Bazı Avrupa Birliği üyeleri Türkiye'nin coğrafi konumunun, kültürel ve tarihsel kimliğinin Avrupa Birliği'ne uygun düşmediğini öne sürmüşlerdir. Avrupa Birliği'nin şu anki üyelerinin hepsi nüfuslarının çoğunluğu Hıristiyan olan ülkelerdir. Avrupa Birliği'ne katılması halinde Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ilk Avrupa Birliği üyesi olacaktır. AB'de buna karşı olarak sürülen görüş ise AB'nin bir Hristiyan kulübü olarak ortaya çıkmasının yanlış olduğu görüşüdür. 28 Nisan 2009'da nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Arnavutluk da Avrupa Birliği'ne başvurmuştur. Türkiye'nin coğrafi konum olarak Avrupa'da bulunmadığı görüşü de zaman zaman ortaya atılmıştır. Gerçekten de Türkiye büyük ölçüde Asya kıtasında yer almaktadır. Bazı AB üyeleri Türkiye'nin AB'ye katılması halinde Fas gibi Avrupa'nın uç köşelerinde yer alan bazı ülkelerin de AB'ye katılmak isteyebileceğini ileri sürmüşlerdir. Zaten Fas 20 Temmuz 1987'de AB'nin önceli Avrupa Ekonomik Topluluğu'na başvurmuş; ancak başvurusu Avrupalı olmadığı için reddedilmiştir. Türkiye'nin tartışmasız bir biçimde Avrupa'da yer alan bölümünün dahi birçok AB üyelerinin toplam yüzölçümlerinden daha büyük olması, Türkiye'nin Avrupa'yla yüzyıllardır süregelen tarihsel ilişkilerinin bulunması bu görüşlere karşı olarak ileri sürülmektedir. Ayrıca tamamen Asya'da bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2004'te AB'ye katılmasıyla bu görüş tamamen güncelliğini yitirmiştir. Vize muafiyeti süreci[değiştir | kaynağı değiştir] 29 Eylül 2011 tarihinde AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, Türk vatandaşlarına yönelik vize şartının kaldırılacağını belirtti.[5] Serbest vize rejimi birkaç aşamada başlatılacaktır. İlk değişiklikler, vize talebinde istenilen evrakların azaltılması, daha çok girişli vize verilmesi ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde uzun dönem kalma dönemlerini içerecek 2011 yılının sonbaharında içinde bekleniyordu. 2012 yılı Haziran ayında, AB vize muafiyeti konusunda Türkiye ile müzakerelerin başlangıcından yetkili olan AB Bakanı Egemen Bağış, vize muafiyeti işlemlerinin 3-4 yıl sürmesinin beklendiğini belirtti.[6] Aralık 2013 yılında Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması imzaladıktan sonra, AB "vizesiz rejim yönünde yol haritası" da dahil olmak üzere Türkiye ile vize serbestleştirme diyaloğu başlatıldı.[7] Anlaşmada belirli koşullar sağlandığı takdirde bir yıl içinde Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılması konusunda Kasım 2015 yılında ulaşılmıştır.[8] 18 Mart 2016'da, AB'ye girmek için mültecilerin engellemeyi amaçlayan AB, Türkiye ile göç anlaştı. Bu anlaşma çerçevesinde Türkiye, Yunanistan'a girmeye çalışan göçmenleri geri alacak ve AB, Türkiye'deki mültecileride almayı kabul etti. Karşılığında, AB Türkiye'ye altı milyar avro verecek ve Türkiye'ye sürdüğü 72 şartı yerine getirmesi durumunda, Haziran 2016 sonuna kadar Türk vatandaşları için vizesiz seyahat vermeyi kabul etti.[9] 19 Nisan 2016 tarihinde, Jean-Claude Juncker Türkiye'nin Schengen Bölgesine vizesiz giriş, kazanması için kalan kriterleri karşılaması gerektiğini söyledi. Avrupa Komisyonu Mayıs 2016 yılında resmi olarak, Türkiye'ye vizesiz seyahat verilmesini önerdi.[10] Mayıs 2016 yılında 72'den 65 kriter karşılandı. 19 Nisan 2016'da, Jean-Claude Juncker Türkiye Schengen bölgesine vizesiz girişi kazanmak için kalan kriterleri karşılaması gerektiğini söyledi. Ama Türk başbakanı Ahmet Davutoğlu, AB'nin Haziran 2016'da Türk vatandaşlarına vize muafiyeti vermezse, Türkiye'nin AB ile göçmen anlaşmasına destek vermeyeceğini savundu.[11] Mayıs 2016 yılında, Avrupa Komisyonu Türkiye ile vize muafiyeti için gerekli 72 kriterlerin çoğunu görüştüğünü söyledi ve 30 Haziran 2016 Schengen Alanı içinde Türk vatandaşlarının vizesiz seyahati için oylaması konusunda AB'yi yasama kurumlarına davet etti. Avrupa Parlamentosunun Türkiye'nin son beş kriterleri yerine getirmesi için vize muafiyetini onaylaması gerekiyor.[12] Türkiye tarafından yerine getirilmesi için beş kalan kriterler şunlardır: Türkiye, AB tavsiyeleri doğrultusunda, yolsuzluğun önlenmesi için tedbirlere geçmelidir. Türkiye AB standartlarına uygun Kişisel verilerin korunmasına ilişkin ulusal mevzuatın uyumlaştırılması gerekmektedir. Türkiye Europol ile bir anlaşma yapması gerekiyor. Türkiye cezai konularda bütün AB üyeleri ile çalışması gerekiyor. Türkiye'nin Avrupa standartlarıyla uyumlu olan terör yasalarını yerine getirmesi gerekmektedir. Müzakere süreci[değiştir | kaynağı değiştir] Türkiye, Avrupa Birliğine tam üyelik için müzakerelere 2005 yılında başladı. Tüm başlıklarda tarama süreci tamamlandı. 30 Haziran 2016 tarihi itibariyle 33 fasıl başlığından 16'sı açıldı, 1 fasıl kapatıldı. 15 başlıkta ise müzakereler devam ediyor.[1] AB Komisyonun tavsiyesi ile 8 başlıkta ise müzakereler kısmen askıya alındı.[13]
CHP Nadi Esenlik Sunumu ve sizi izledikten sonra çok eksiklerimiz olduğunu gördüm.Türkiye"nin AB şartlarının hepsini yerine getirdiğini varsayalım.Şimdi AB ne girildiğinde nüfus yoğunluğuna göre sandalye dağılımı diye bir şey var mı?Diyelim ki 80 milyon nüfusla AB ye girildiğinde Türkiye nin oradaki sandalye konumu ne olacak ,veyahut orada ağırlığı olan bir konumdamı olacağız ? AB içinde bu nüfus nedeniyle sorun yaratan bir konumda mı olacağız ?
Sanat derneği Ayşe Yıldız Kapıları açarım diye tehdit etti Cumhurbaşkanı.İngiltere niçin çıkmak istiyor ? Biz girmeye çalışırken ?
Avrupa'da Diyanet benzeri teşkilatlar varmı ? Artı Avrupada Türkiyedeki Diyanete bir bakış açısı var mı
HDP Kenan Ünlüce Türkiyede demokrasi yok.Demokrasi olmayan bir ülkeyi AB almamakta haksız mı haklı mı ?Türkiye'de iç savaş var.Devlet kendi insanını katlediyor.Böyle bir ülkeyi AB alır mı ?
Arama Kurtarma derneği Mahmut Makas Referandumda yüzde 80 evet çıksa,Karşı taraf sen kendi kendine referandum yaptın beni bağlamaz der.Ama hayır çıkarsa kendisine bir rahatlık çıkacak.Senin halkın da istemiyor denecek.Referandum Türkiyenin aleyhine bir hareket.Yapılması uygunmudur ?
Sivrihisar köylüler derneği Yusuf Özey:Mülteci davası var..İçimizde Bu kadar hain varken Cumhurbaşkanı ne yapsın.
SEV Vakıf Ziya Kandilci:biz AB ye düşüncemiz Ekonomik,Siyasal,bağımsız olmak gerekir derken,kendimizi bağlamış oluyoruz.AB ye girmesek Ekonomik durum ne olurdu.biz kendimiz başaracağız size ihtiyacımız yok diyebiliyormuyuz.Gümrük birşiği bize ne zarar ne fayda getirdi.biz AB ye girmek istemişiz ama dünya çapında bizim düşmanlarımızla siyasi birlik yapıp bizi kullandılar.
Anadolu Üniversitesi.AB Başkanı Prof.Dr. Özgür Tonus
Bizim ne yaptğımızı anlatmak gerek.İçerde yangın var diyoruz,hatta şundan bahsedelim Avrupanın 15 Temmuzda ne olduğunu anladığını zanetmiyorum.Aradan 1 ay falan geçti; "bu iş çok büyükmüş" demeye başladı.Biz de geç anladık.Hatta buraya gelen insanlara "Bak buraua bomba attılar"demeye başladılar.Buraya getirdiler olayı.Avrupalıların bizi anlamaması onların ayıbı.bizim nasıl bir mücadele yaptığımuz konusunda da ben çok ilgili olduklarını falan görmüyorum.Yani dışardan ahkam kesiliyor evet.Ama sen gazetecilerini patır patır hapishanelere tıkarsan konuşurlar.Buna biz fırsat veriyoruz.Bir partinin eşbaşkanlarını içeriye atarsan,söylerler. Ama şunu da unutmayın bu hendek döneminde Türkiyenin sessiz kalmasına da hiç bir şey demediler.Ne yapıyorsun sen ,insanlar katlediliyor,günlerce evinden çıkamıyor sen ne yapıyorsun burada demedi.Niye ? Buna da cevap yok.Yani Avrupa ,çok samimi,çok dürüst,herşeyi olduğu gibi değerlendiriyor diye düşünmeyin,böyle bir şey yok.Elimizi vicdanımıza koyalım biz bunların hesabnı verebiliyormuyuz kendimize.Boşverin Avrupanın dediğini.Sizin bu sorunuz,aslında vize serbestliği ile ilgili Türkiye nin yapması gereken şeylerle ilgili.basının böyle söylediğine bakmayın.İnsanların kişisel bilgilerini bu serbest dolaşım sürecinde nasıl saklayacağız,bunlarla ilgili,detaylı çalışma var.Karşı tarafın da zaten serbest dolaşımla ilgili kaygıları var.Paranız varsa vızır vızır gezersiniz Avrupada.Alışveriş de yaparsınız kimse size birşey demez. Burda tartışılan;Türkiye üye olduğunda Türkiye den işsizler giderse diye.. Parası olana birşe yok.Burada iki tarafın da çok samimi davranmadığını görüyorum.Vize serbestliğinin alınması bizim açımızdan nasıl bir başarı olabilir?<bize bunu böyle anlattı hükümet.Yani Avrupaya daha rahat gideceğiz. Yani gümrük birliği olmadı,müzakere süreci başladı yine olmadı; en azından bir vize;işte Avrupada rahat rahat gez.Bu yeterli değil
Avrupa Birliğinnin yönetimine girersek ne olur?? Daha abartarak söyleyeyim "İngiltere çıksın biz girelim" ya da varken girelim farketmez.Evet nüfus,Avrupa Birliğinin organlarında temsil açısından önemli bir kriterdir.Türkiye de nüfus itibariyle Almanyadan sonra en büyük nüfusa sahip ikinci ülkedir.Dolayısıyla yaklaşık Almanya kadar parlamenter sokacaksınız,Almanya ile aynı gücünüz olacak,Yani Türkiye masaya oturduğu zaman,diğerlerinin kayması gerekecek yer açmak için.En çok da Fransa yı ittiriyoruz.Bunun anlamı ne demektir biliyor musunuz,bakanlar konseyi oylama yaparken nitelikli oy çokluğu yöntemini kullanıyor,, Türkiyeyi ikna etmeden bir kararı geçiremezsiniz.Yani Türkiye yanına İtalya,Polonya gibi birkaç ülkeyi yanına alırsa her istediği kararı çıkarttırır.
bunu bir refah sofrası olarak düşünelim,herkes bir şey koyuyor.Biz ne koyuyoruz sofraya ? Eğer karşı taraf inanırsa,Türkiye de bir katkı yapabilir,Vizyon belirleyebilir.O zaman sorun olmaz ama bizim böyle bir vizyonumuz yok.
İngiltere niye çıkıyor? İngiltere zaten başta yer almamıştı,sömürgeleriyle işleri iyiydi.Sömürgecilik resmi olarak bitince üzerinde güneş batmayan imparatorluk ;değerleri farklı,kültürü farklı,liderlik yapmadığı,bayrağını taşımadığı hiç bir şeyi devam etiirmez.Bir ada devlet. İngiliz vatandaşlarıda çok bağlı hissetmiyor kendini.İngilterenin trafik düzeni,metrik sistemi,para birimi farklı.Kültürleri farklı.Dolayısıyla bu bütünleşmede şöyle bir kural var, ortak politikalara herkes uymak zorunda.Herkes istisnasız.Ortak paramız Euro mu dediler,herkes uyacak..İngiltere ben buna katılmak istemiyorum dedi.Dolayısıyla şimdilik bu tartışmaları izleyeceğiz,bu uzun sürecek.Hemen yarına olacak işler değil.Ayrılma sürec
süreci de katılma süreci gibi yıllarca süren görüşmelerle oluyor
Diyanet benzeri bir yapı var mı ?Onlar laiklik işini samimi olarak halletmiş..Bizdeki gibi göstermelik değil. Dolayısıyla tamamıyla sivil yapılanmaya dayalı örgütler var.Tabi bundan ;Avrupada dinin toplumsal hayatta etkili olmadığı sonucuna varmayın.
Türkiye önüne doğru hedefler koyduğunda,motive olduğunda çok kısa sürede bazı şeyleri başarabiliyor.Nutuk ta belirtildiği gibi neler yapmış bu ülkenin insanı.Doğru motivasyon,doğru liderlik,doğru yönlendirme ile herşeyi yapmış.Dolayısıyla demokrasiyi belli bir standarda çekmek sadece yasaları değiştirmekle olmuyor.Ekonomik gelişme ile de ilgili.Şimdi ülkenin bir bölümünde bir sıkıntı var.Bu sıkıntıların çözülmesi ve refahın arttırılması gerekiyor.
Referanduma hayır dersek ne olurdu;Türkiyedeki bu iradeyi görürdü herkes.2002 de destek yüzde 80 lerdeydi,sonraki yıllarda giderek eridi.Bu da açıkça sonucu gösteriyor
Ekonomik bağımsızlık sorusu önemli bir soru.Cumhuriyetin ilk yıllarındaki anlayışla ki siyasi bağımsızlığı, ekonomik bağımsızlığı öngörüyordu..Bu gün bunu gerçekleştirmek zor.Günümüzdeki bağımsızlık anlayışı ülkenin kaynaklarına dayanan,SErmaye birikimini arttırmayı hedefleyen,refahı arttırmayı hedefleyen biçimde oluyor.Bunun için de üretimi ve ihracatı arttırmamız gerekiyor.Nüfusumuzu iyi beslememiz,iyi sağlık hizmeti sunmamız,onlara iyi eğitim vermemiz gerekiyor.Bunlar şu andabağımsızlığın temel parametreleri.Bunları yapmazsanız o zaman sıkıntılar yaşarsınız. Bakın ben bu konuyu çok önemsiyorum,Nüfusunu iyi besleyen,onlara iyi sağlık hizmeti,iyi eğitim sunan ülkeler,bu günün gelişmiş sanayi ülkeleri diye tanımlayabileceğimiz ülkeler.Hepsinin ortak özelliği.Ve,bir ülke geliştikçe,sanayi,si güçlendikçe nüfusu şöyle değişiyor:Önce hızlı bir şekilde artıyor,sonra duruyor.Yavaşlıyor,sonrada azalmaya başlıyor.Sonra da yaşlanıyor.Almanyayı gözünüze getirin.kinci Dünya Savaşından sonra hızlı doğumlar oluyor,belli bir aşamaya geliyor,şimdi yaşlanıyor.Ülkeler nüfus artışının hızlı olduğu dönemlerde insan gücü kaynağı da maksimum oluyor.Bu da her ülkenin tarihinde bir kere oluyor.Buna da Demokratik Fırsat penceresi deniyor.Bizim fırsat penceremiz 2040 da geliyor. 2040 da demokratik fırsat penceremize gireceğiz.Bu kadroyla pencereye atlarmıyız yoksa çerçevesine takılır mıyız,Onu da sizler düşünün.
Gümrük Birliği ne getirdi,uzun bir soru.Eğer Gümrük Birliği olmasaydı biz hala Renault 12 Murat 124 türü arabalara biniyor olacaktık.Niye derseniz bu araçları belirli bir sermaye grubu üretiyordu.Rekabet yoktu.Gümrük Birliği Sanayiiye,rekabeti öğretti.Bunlar önemli. Kaybettiğimiz şeyler oldu mu,evet oldu.Bazı insanlar işsiz kaldı,Gümrük Vergisi gelirlerini kaybettik,Bağımsız bir Dış Ticaret politikasından yoksun kaldık.Ne demek bu? Ortak gümrük tarifesini uyguluyorsun.Gümrük Birliği bizim için araçtı.<gümrük Birliği,imalat Sanayiini kapsıyor.Mesela domates girmiyor ama onu salça yapıp satarsanız,imalat sanayiine giriyor.
Eskişehir de var olan tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail ile? Mesaj, Mail kullanamayanlara telefonla hatırlatma yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon , mail ve mesaj ile
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE
Telefon Mail .
MEDYA İLE
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, geri dönüşüm oldu. Yerel gündem belirlendi.
SONUÇLAR : AB.Sunumu dikkatli izlendi.Beğenildi. daha sonra konuğumuzun önce konuşması istenildi.sonra sorular soruldu.Teşekkür ederek ayrıldılar.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
EkMM Hamalı
Sevim Şahin
Bu ay toplantı tutanağının dinlenip yazıya dökülmesi Rengin Karapazar tarafından yapılmıştır.