Yer : Mustafa Necati Kültür Evi
Tarih : 03.12.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. İlk-Der (Hadiye Kılıç –Eğitimci)
2. ÜZYEÇDE (Sümeyra Ağaoğlu- Çocuk gelişimi uzmanı)
3. Başkent Kadın Platformu ( Nesrin Semiz- Başkan Yardımcısı)
4. Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifi ( D. Filiz Esenyel- Ev eksenli)
5. Uluslararası Af Örgütü ( Volkan Görendağ- Türkiye Şubesi Mülteci Hakları Koordinatörü)
6. AEGEE – Avrupa Öğrenci Forumu (Emine Sezin Kabasakal- Genel Sekreter)
7. Devrimci 78’liler Federasyonu (Nejat Kangal- Üye)
8. As-der (Şahin Akdoğan- Şube Başkanı)
9. İHD (Adile Erkan- Üye)
MESLEK ODALARI
1.Ankara Barosu- Yasa İzleme Enstitüsü ( Fatma Anıl Yıldırım)
SENDİKALAR: –
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER: Nejla Kurul (Ankara Üniversitesi-Öğretim Üyesi)
GOZLEMCİLER: BDP (Hüseyin Yaman- Ankara İl Yöneticisi)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ : AKP ( Ekrem Çelebi-Ağrı Milletvekili)
BELEDİYE BAŞKANLARI: Ankara Büyükşehir Belediyesi( Davut Erdem-Plan ve Bütçe Komisyonu Meclis Üyesi)
MESAJ YOLLAYANLAR
Hasan Çiloğlu (Hak-iş – Şube Başkan Yardımcısı)
İsmihan Gökçül (Güçsüzler Yurdu Derneği – Sosyolog)
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 7 izleyici katıldı.
MEDYA: –
MODERATÖR:
Doç. Dr. Mustafa Durmuş (Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi-Maliye Bölümü Öğretim Üyesi)
KONULAR
2012 Bütçesi hazırlanırken…
Genel konu: Devlet Bütçesi Türkiye’nin ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılıyor?
Yerel konu: Ankara Belediye Bütçesi Ankara’nın ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılıyor?
Konuşulanlar:
1.Mustafa Durmuş:(Bütçe üzerine sayısal verilerle bir bilgilendirme sunumu yaptı.)
2.Şahin Akdoğan: Ben kısaca şuna değineceğim. Türkiye’de vergi toplama tekniklerinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir sömürüye dayalı bir vergi toplama yöntemimiz var. Vatandaş ettiği kârdan devlete pay veriyor. Devlet dönen cirodan pay almalıdır. Devlet vatandaşın işini geliştirmesini engelliyor. Bir de ben şunu düşünüyorum; şu anki mantıkla Türkiye’de dev bütçeler oluşturulamaz.
3.Adile Erkan: Devlet bütçesinin ciddi bir bölümü diyanete ve silahlanmaya ayrılıyor. Pekiyi neden sivil toplum örgütlerine ayrılmıyor? Örneğin İHD çok geniş bir alan ancak Türkiye’de bir evi bile yok. Kendi imkânlarımızla böyle bir alan edindiğimizde de çok ciddi bir vergi alınıyor. STÖ’lerin bu tarz vergilerden muaf olmasını öneriyorum. STÖ’lere destek olunmalıdır.
4.Nesrin Semiz: Muafiyetlerin bir takım kalemleri var. Bu muafiyetlerin sermayenin yanında mı halkın yanında mı olduğu çok önemlidir.
Benim vurgu yapmak istediğim nokta şudur ki görünmeyen bir emek var. Ev kadınları buna en iyi örnek. Engelliler ve yaşlılar için bu bütçeler çok önemli kalemler. Bir ev kadınının bütçede bir kalem olarak görülmesi çok önemlidir. Ev kadını gerçek bir emektardır. Görülmeyen bu emeği görülür hale getirmek için kaleme alınması gerekmektedir. Çünkü ev kadınları bütçede yer alamazken hiçbir hak talebinde de bulunamıyor. Bu alanın oluşturulması oldukça önemlidir. Kısaca ev içi emeğinin gayri safi milli hâsılaya yaptığı katkı mutlaka belirtilmelidir.
5.Necla Kangal: Filozoflar iyi bir toplumu sokaktaki insanın yaşamını daha iyiye taşıyan olarak tanımlamaktadır. Bu yüzdendir ki tolumun tahayyülünü incelerken kültür merkezleri, yaşam alanları, spor alanları vs. yoksa bu inceleme doğru değildir. Önce bunla varlığı sağlanmalıdır.
Kadın evinde şiddet görüyor ancak sığınabileceği bir alan yok. Ona başka bir hayat, sokakta bir hayat sunulmuyor. Sosyal harcamaların payının artması önceliklerimizden olmalıdır.
6.Hadiye Kılıç: Devletin yönetim şekilleri ve ideolojik alt yapılarına göre bütçeleri de şekilleniyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu günlere baktığımızda savunma bütçelerinin her dönem yüksek olduğunu, eğitim, sağlık, alt yapı ve sosyal transferlerden önde olduğunu gördük.
Birçok alanda bütçenin yetersiz kaldığını yaşayarak gördük. M. E. B. Bütçesi eğitimcileri tatmin etmedi. Eğitimi geliştirmeye yönelik bir ödenek ayrılmadığı dikkat çekiyordu.
Sağlık Bakanlığı doktor-eczane-ilaç üçgeninde bir ara kayboldu. Alt yapıları tam olarak oturtmadan radikal değişiklikler düzenin tamamen bozulmasına sebep oluyor. Ben de bir ev kadını olarak bu mağdurlardan biriyim. Ev kadınları önceden sosyal güvenlik sisteminden prim ödeyerek emekli olabiliyorduk. Ancak şimdi sağlık giderlerinden muaf tutulmadığımız için bu primleri ödeyemez olduk ve bu hak elimizden alındı. Eskiye oranla ödenecek miktarlar ikiye katlandı. Bütçe ele alınırken ne yazık ki ev kadınları en son ele alınıyor hatta alınmıyor. Bu konuya hassasiyet göstermek gerektiğini düşünüyorum.
Ev kadınının emeği görülmeyen bir emektir. Kadın bir evdeki bakıcı, temizlikçi, aşçı…gibi birçok işgücünün üreticisidir. Bunlar yadsınamaz gerçeklerdir.
7.Volkan Görendağ: Doğudan bir milletvekilimizin aramızda olması beni sevindirdi. Doğu ve Güneydoğu bölgeleri bütçeye katkı sağlamıyor düşüncesinin üzerine bu bölgelere daha az bütçe arılıyor. Ancak şu düşünülmelidir. Örneğim İstanbul bütçeye gerçekten ciddi bir katkı sağlıyordur ve bu yüzden de bu ile ciddi bir bütçe ayrılıyor. Ancak şu göz önüne alınmıyor İstanbul’da aynı zamanda bu ülkenin en fazla vergilerini veren insanlar, şirketler de bu ildedir ve zaten ilin buradan ciddi bir geliri oluşmaktadır. Ancak Diyarbakır gibi bir ilin ciddi vergi verebilecek kişileri, şirketleri yoktur ve bununla birlikte birçok sosyal ihtiyacı vardır. Bütçe hazırlanırken bunların göz önüne alınmasını istiyorum.
Ne yazık ki halen savunmaya ayrılan bütçe ilk sırayı alıyor.
Ben bir de kendi alanımdan bir konu aktarmak istiyorum. Biliyorsunuz mülteci dediğimiz insanlar zar zor canını kurtarmış ve başka bir ülkeye sığınmış insanlardır. Türkiye mülteci kabul etmiyor ancak belirli bir süre kalmalarına izin veriyor. Ancak bu süre içerisinde de bir para alınıyor. Bu parayı veremediklerinde de cezalandırma yoluna gidiliyor. Yaptığımız başvurularda bu parayı almasa devletin çökmeyeceğini ancak bunun sembolik bir para olduğunu söylediler. Bu insanların gerçekten bu parayı bile verecek durumları yok, bu konuda yeni bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Açıkçası hazırlanacak bu bütçe için benim için rahat değil. Van için toplanan parların nereye gittiği üzerine net açıklamalar yok hala örneğin.
8.Fatma Anıl Yıldırım: Bütçeyi Ankara barosu Yasa İzleme enstitüsü olarak ele aldığımızda görüyoruz ki Adalet Bakanlığı ile yüksek yargı organlarına ayrılan bütçe yetersiz kalmaktadır.
Bu yüzdendir ki halen yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları oluşturulamamıştır. Suç işlemiş kişilerin yeniden topluma kazandırılma alanı olan tutukevlerinde tutukevleri iş yurtları kurumları yeterince geliştirilememiştir. Yine adliye personeline yönelik kurum içi bilgi teknolojileri eğitiminin verilmemiş olması da önemli bir sıkıntıdır. Bununla beraber Adli yardım sisteminde belirlenmiş olan ödenekler de yetersiz kalmaktadır. Buna bir sebep olarak da yargılamaların makul sürelerde bitirilmemesini gösterebiliriz. Bu sebeple birçok mağduriyet yaşanmaktadır.
Yine CMK ödeneklerinin kifayetsizliği nedeniyle sanık ve mağdur haklarının korunamadığını söyleyebiliriz. Ancak görüşülmekte olan Adalet bakanlığı bütçesi ile CMK ödeneğinin tekrar iyileştirilmesi de mümkün görülmemektedir.
Adalet Bakanlığı’na ayrılan bütçe ile gerek hâkim ve savcı eksikliğinin gere diğer adliye çalışanı eksikliğinin giderilmesi mümkün değildir. Bunu azaltmanın yolu bazı uyuşmazlıkların yargıya götürülmeden çözülmesini sağlamaktır.
Enstitü olarak, söz konusu 2012 yılı mali bütçe görüşmeleri sırasında anlatma çalıştığım aksaklıkların giderilebilmesi için Adalet bakanlığı bütçesinin arttırılması talebimizin Yasama Organınca dikkate alınacağını ümit etmekteyiz.
9.Nejat Kangal: Bütçenin kullanılma şeklinden herkes şikâyetçi.
Bütçenin belirlenmesine baktığımızda biz vekil seçiyoruz ve onlar bu bütçeye karar veriyorlar. Yani küçük bir topluluk geniş bir tabanın ihtiyaçlarına karar veriyor. Bu işleyiş sıkıntılıdır.
Belediyelere baktığımızda yaşadığımız semtlerde hangimiz ne kadar b bütçeye etki edebiliyor? Kapısının önündeki sorunu aktaramıyor, isteklerini duyuramıyor. Katılımcı bir bütçe yapamıyoruz. Katılımlı bütçeyi devlet kabul etmiyor çünkü biliyorlar ki halk silaha verilen bunca paraya evet demeyecek. Ama bir başlangıç olarak belediye bütçelerini katılımlı bir bütçe haline getirmeliyiz. Seçilenlerin tabandan haberdar olabilmesi için yerelleşmeye önem verilmelidir.
10.D. Filiz Esenyel: bütçeyi çeviren şey vergiler ama biz de vergilerden şikâyetçiyiz. Bunun için bakanlıktan randevu istedik, Fatma Şahin’den hemen randevu aldık ve görüştük.
Ancak belediyelerle bu görüşmeyi sağlayamıyoruz. Bakanın aracılığı ile belediyenin kapıları bize açıldı. Kendilerinden yer istedik v e elimizde bunun için toplanmış 5 bin imza vardı. Belediye görevlisinin bize dediği şey “İmzalarınızı verin ama bir işe yaramaz bizim elimizde kalır.” Eğer böyleyse bizim sesimiz nasıl duyurulabilir?
11.Şahin Akdoğan: Sistemler kurulurken vatandaşın değerleri hiçbir zaman dikkate alınmamış, hep baskıcı bir rejim uygulanmış. Bu yüzden de halen hiçbir alan tam olarak işlemiyor. Eğitim alanında topyekûn aksaklıklar var örneğin ve siz eğer eğitim alanında bir şeyleri değiştirmezseniz hiçbir şeyi değişemezsiniz.
12.Nejla Kurul: Toplumun sistemini incelerken içerisindeki işeleyişe bakmak gerekir. Örneğin mevcut eğitim kurumları. Eğitim kurumları sistemin ideolojik aygıtlarının devamlılığı olarak görülür. Ancak böyle görülmesine rağmen son yıllarda öğrenci sayısına paralel bir bütçe artışı görülmemiştir. Buradan da eğitim yerine başka bir ideolojik aygıtın ön plana çıktığını görüyoruz ki bunu da diyanet işleri başkanlığının bütçesinin artmasıyla açıklayabiliriz.
Sistemin yeniden üretimi açısından da bakıldığında eğitim alanı içerisinde evet sistemin istediği tip insanı yetiştirme durumu var ama bunun dışında alternatif arayışları da eğitim alanı kendi içerisinde barındırır. Özellikle üniversiteler bu potansiyeli barındırır. Mustafa Hocamın üniversitelerle ilgili söylediği şeyler son derece çarpıcıydı, 8 üniversitenin gelirine yakın bir ödeneğin cumhurbaşkanlığına aktarılıyor olması, 103 üniversite için çok az bir kaynağın ayrılmış olması ki bunların arasında bildiğiniz gibi çok büyük güçlü üniversiteler var ve yeni kurulmuş birçok üniversite var. Dolayısıyla toplumsal tabakalar ve gruplar açısından baktığımızda gelir durumu iyi olan insanların çocukları büyük üniversitelere, özel üniversitelere dershaneler, özel dersler, özel kolejler aracılığıyla girebilirken yoksulların pazarları manavları gibi üniversitelerinin de farklılaştığını göreceğiz.
Ayrıca üniversite öğretim üyelerine imkân sağlanmalıdır. Ama bugün söylenen şey maaşınız arttırılmayacaktır, ama siz kaynağınızı istediğiniz yerden sağlayın. Bu da kalitenin düşük olacağı bilinmesine rağmen ikinci öğretim, yan dallar ve paralı programlar açılarak bu alan yaratılabilinecektir. Tüm bunlara hayır diyen bir cephe var üniversite cephesi dolayısıyla onların seslerinin duyurulması lazım.
13.Hüseyin Yaman: Bu ülkede %10 barajı ile gerçek bir temsil sağlandığı söylenemez. Bugün bu ülkenin ciddi bir çoğunluğu asgari ücret ile asgari koşullarda bile geçimini sağlayamıyor ve tüm bunların yanında devlet sürekli bomba yağdırıyor. Analar artık ağlamayacak diyen bir açılımla yola çıkıldı artık silaha para gitmeyecek diye sevindik ama bu sevinç kısa sürdü. Şuanda silahlamaya ayrılan bütçe eğitime ayrılsa bu ülkede çok ciddi değişimler olacaktır.
Bulunduğumuz bu toplantıyı tartışma kültürünü geliştirmesi açısından çok önemli buluyorum. Çünkü bu ülkede halen pek çok şey değişmeyi bırakın konuşulamıyor bile.
14.Volkan Görendağ: Bugün bütçenin oluşumunda etki edemiyoruz ama en azından denetlenmesinde etkin rol alalım, bunların imkânı sağlanmalıdır.
15.Nesrin Semiz: Bahsedilen bütçeler küçük bütçeler değil. Kurumlara ayrılma şeklinden memnun değiliz ama yine de bu paraların nasıl kullanıldığı çok önemlidir. Birçok kurum ihtiyacını fazla gösterip bütçeleri alıyor sene sonunda sıra hesap vermeye gelince hızla ve amaçsızca tamir, tadilat ile faturalandırma yapılıyor. Bütçeler verimli kullanılamıyor. Bu yüzden yalnız sene sonunda değil sürekli bir denetim gerekmektedir.
16.Davut Erdem: Ben de bu toplantıda farklı bir şey gözlemledim ve bundan çok mutlu oldum. Şikâyet etmek kolay olandır. Ama buradaki insanların aynı zamanda bir çözümleri de var, bu çok önemli.
Belediyeden bir beklenti var ama belediye hangi parayla hangi işi yapacak ona da bir bakmak gerekir. Belediyeye verilmesi planlanan bütçe 2 milyar 750 milyon TL. bu rakamlar çerçevesinde gider gelirden oldukça fazla.
Kişi başı 500-600 TL gibi bir bütçe düşüyor. Türkiye’nin en yaşanabilir ili Ankara. Tüm bunların yanında raylı sistem belediye imkânlarıyla yapılamayacak kadar bütçe gerektiriyor. Vatandaşın kapıdan çıktığı anda karşılaştığı sorunları belediye gidermek zorundadır. Ankara’da ulaşım genel olarak çözülmüş durumda. Büyük şehirlere baktığınızda Ankara’daki rahat ulaşımı göremiyorsunuz. Trafik sorunu neredeyse yok. Ancak bunların yanında birçok kamu görevlisi ulaşım imkânlarından ücretsiz faydalanıyor ve bu belediyenin üzerinde ciddi bir külfet. Tüm bakanlıkların genel merkezler Ankara’da haliyle çok fazla kamu görevlisi var. Postacılar bile ücretsiz ulaşım sağlıyorlar. Bu konuda bir düzenleme getirilmelidir.
Bir de şikâyet diyoruz ama marifet az bütçeyle çok iş yapabilmek. Bu konuda bürokratik engeller nedeniyle kaynaklar verimsiz kullanılıyor. Bunu bir özeleştiri olarak sunabilirim.
Yerelleşme konusuna ben de hak veriyorum. Yerel yönetimleri güçlendirirsek dünyada çok önemli yerlere gelebiliriz.
STÖ’ler konusunda da belediyemiz tüm STÖ’lere elinden geldiğince yardımcı oluyor. Böyle bir sorun oluştuysa çözüleceğine inanıyorum.
17.Ekrem Çelebi: Kentsel dönüşüm en yoğun AKP döneminde yaşandı. Bugün TOKİ daireleri olmasaydı kiralar çok fazla artardı.
Sosyal yardımlar konusunda gıda, yakacak, burs gibi yardımları arttırmıştır. Belediyeler kapsamında birçok engellinin evine kadar yardım gitmiştir. Bu alan için birçok bütçe oluşturulmuştur. Ankara için de konuştuğumuzda şu gerçeği atlamamalıyız. Bugün çok farklı bir Ankara’yla karşı karşıyayız örneğin 90’lı yıllarda Keçiören’e gitmek imkânsızdı.
Yapılanları atlamamak lazım bu bir gerçek ki Türkiye’de artık insanlar kendilerine güveniyor, çünkü devletine güveniyor.
Ev hanımları konusunda bir şeyler yapılması gerekiyor. Bir ev hanımı köydeyken görünen bir üretim sağlıyor. Ancak şehre geldiğinde üretimi dört duvar arasında kalıyor.
SGK ile ilgili bir çalışma yapıldığını biliyorum ve evde çalışan kadınlar için ayrıca bir çalışma yapıldığını biliyorum. Bunu yasal anlamda araştırmasını yapacağım
Eskiden enflasyon yüzde seksen yüzde doksandı günlük zamlar tavandaydı. Şu an ise bitçe fazlalığı var.
Mali disiplin konusunda 1.7 olarak öngörülen açığın 1.5’e düşülmesi planlanıyor bütçe sıkıntılı bir alan her an yeni ve beklenmedik durumlar oluşabiliyor. Örneğin Van depremi bunlardan biridir. Türkiye’de sağlık hizmetlerinde de ilerlemeler var. Eskiden 14-14.30’da pek çok doktor hastane olmazdı. Bugün bunun önüne geçilmek için çalışılıyor.
Eğitim alanlında bugün karatahtadan kurtulduk. Hatta tabletler geliyor. Taşımalı eğitim imkânı artırıldı. Eğitim parası hizmetiyle anne ve öğrenciye bir miktar para verilerek eğitim sağlanması sağlanıyor.
Öneriler:
Nesrin Semiz:. Ev içi emeğinin gayri safi milli hasılaya yaptığı katkı bütçede belirtilmelidir.
Nejat Kangal: Bütçe hazırlanırken yaşanan yerellerin ihtiyaçlarının belirlenememesi ve ihtiyaçların karşılanamaması sorunu yerelleşmeye verilecek önemle çözüm bulabilir
Volkan Görendağ: İllerin bütçesi belirlenirken o ilin bütçeye sağladığı katkı ve yüzölçümü üzerinden bütçe belirlenmemeli illerin sosyal ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak ön tarama yapılabilir.
Ortak sonuç:
1.Bütçe yerelin sesine kulak vermelidir. Yerellerde ihtiyaçlar birebir halktan dinlenmeli ve bu bütçeye yansımalıdır.
2.Bütçenin dağıtımında etkin rol alamayan halk bütçelerin kurumlarca kullanılmasında kontrol hakkını elinde barındırmalı ve bu sayede şeffaf bir siyaset sağlanmalı.
3.Bütçede bir türlü yer alamayan ev kadınları, ev içi çalışanları olarak bütçeye dahil edilmelidir.
4.Üniversitelerin bütçeleri öğrenci sayısı ile doğru orantılı arttırılmalı ve üniversite bütçeleri belirlenirken sosyal etkenler de göz önünde bulundurulmalı ve öğrencilerin bu ihtiyaçları da giderilmelidir.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
124 STÖ ile telefonla görüştüm ve maille çağrı metnini, ilkelerimizi ve TkMM 2013’e kadar toplantı takvimini yolladım. 18 STÖ bu çağrıya olumlu cevap verdi. Ancak 10 STÖ temsilcisi katıldı.
SONUÇLAR
Gazi Üniversitesi Maliye bölümü öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Durmuş’un kolaylaştırıcılığını üstlendiği toplantımız hocamızın verdiği bilgiler ile başladı. Birçok sorunun yanıt bulduğu bu sunum, katılımcılar tarafından oldukça beğenildi. STÖ’lerin kendi alanlarında bütçedeki sorunlara çözüm yollar sunması toplantıyı verimli kıldı.
Değerlendirenler:
Oya ÖZDEN – Ankara kMM- TBMM hamalı
Esin ALP – TkMM Ankara girişimcisi