Yer : Belediye Toplantı Salonu
Tarih : 03.04.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1. İnsan Hakları Derneği ( M. Nafiz Koç – Başkan )
2. Ab-ı Hayat Vakfı ( Ersin Eryılmaz – Başkan )
3. Anadolu Gençlik Derneği ( Ahmet Pekcoşkun – Bşk. Yard. )
4. Kalem Der ( Muharrem Güneş – Başkan )
5. Müsiad ( Nedim Durgungül – Bşk. Yard. )
6. Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan )
c. Sendikalar
1. KESK ( Halit Ateş – Eğitim Sen Şub. Bşk. )
2. Memur Sen ( Mehmet Okur – Eğitim Bir Sen Teşkilatlandırma Sek.)
d. Kanaat önderi bireyler
1. Atik Okuyucu ( İHD Yön. Kur. Üyesi )
2. Siracettin Sarı ( Eğitim Sen Üyesi ve Aktivisti )
Katılan Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları: Belediye başkanı katılımı olmadı.
Mesaj Yollayanlar: Mesaj yollayan olmadı.
Moderatör: Yar. Doç. Dr. A. Tevfik Ozan ( Şair- Yazar ve Hekim )
Gözlemciler:
Behçet Susmaz ( MHP İl Başkanı )
Diğer Katılımcılar: Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 5 izleyici/gözlemci katıldı.
Medya:
1.Kanal 23
2. Kanal E
3. Kanal 9
4. Elazığ Star Haber Gazetesi
Konular:
1. Genel konu: Anayasa ve Referandum
2. Yerel konu: Risk Hattındaki Elazığ’da Deprem
Konuşulanlar :
A. Tevfik Ozan (Moderatör) : Türkiye’nin genel manzarasına baktığımız zaman bir atanmışlar bir seçilmişler ve bir de seçenlerin olduğunu görüyoruz. Bu seçenler ve seçilmişler cephesinde pek fazla bir gürültü kopmuyor. Seçimlerin yapıldığı bir ülkede oy verdiğimiz parti geliyorsa oy vermediğimiz gidiyorsa bunun üzerine kavga etmemizin bir anlamı yok. Ama atanmışlar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Saltanatları bozulmasın diye büyük gürültü koparıyorlar. Cumhuriyetin vazgeçilmez unsuru olan halk nasıl seçime gidebiliyorsa aynı şekilde anayasa değişikliği için referanduma da gidebilmelidir. Olaylar en çok atanmışlar çevresinde görülüyor oysa suç işleyen seçenler ve seçilmişler rahatlıkla hakim karşısına çıkabiliyor. Türkiye’de solcu, sağcı ve milliyetçi muhafazakar partiler var bunların hepsi çeşitli söylemlerle milleti kendilerine baştacı yapan partilerdir. Bu durumda seçimden ve referandumdan korkmamak lazım. Ben referandumla ilgili maddelerin alabildiğine tartışılmasına ve gerektiğinde halkın iradesine saygı gösterilerek sandığa gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Geçici 15. madde kaldırılmalıdır ki, bundan sonra darbe meraklısı maceraperestlerin önü kesilebilsin. HSYK kendi verdiği kararlarda millet iradesi kavramını kullanıyor ama kendi yapısını değiştirmeye yönelik millet iradesine karşı çıkıyor, bu kabul edilebilecek bir durum değildir.
Ersin Eryılmaz (Ab-ı Hayat Vakfı) : 30 yıldır rahatsızlık duyulan bir darbe anayasası söz konusudur. Daha eskiye gidecek olursak, cumhuriyetin ilanında ‘’hakimiyet-i milliye’’ sloganı etrafında bir sistem kurulmuştur, ama maalesef cumhuriyetin ilanından beri milletin egemenliği diye bir şey söz konusu olmamıştır. Önce tek adam yönetimi, sonra tek parti yönetimi daha sonra çok partili bir dönem ama atanmışların egemen olduğu oligarşik bir yönetim varlığını devam ettirmiştir. Şu anda bile yüzde 47 oyla başa gelen bir partinin gerçek anlamda iktidar olduğunu söylemek mümkün değildir. Gündemde olan anayasa değişikliği ile ilgili maddeler halkın beklentilerini tatmin edici düzeyde değildir. Gönül ister ki mevcut anayasa halkın beklentileri doğrultusunda baştan aşağıya değiştirilsin. Ve yeni anayasa devleti millete hizmetkar kılacak bir anlayış çerçevesinde oluşturulsun.. Değiştirilmesi teklif edilen maddeler aracılığıyla yürütmenin etrafındaki kuşatma kaldırılıp, halkın yararına bir takım şeyler yapılmak istenmektedir. Ayrıca daha kapsamlı anayasa değişikliklerinin de ön hazırlığı olduğunu düşünüyorum. Çünkü başörtüsü ve katsayı sorunlarında görüldüğü gibi yasama ve yürütme yargının kıskacında olup keyfi uygulamalarına maruz kalmıştır. Halkın bu konudaki iradesine feodal yöntemlerle karşı gelinmiştir.
Mehmet Okur (Memur Sen) : Anayasa değişikliği paketini önemsiyoruz. Memura toplu sözleşme hakkı verilmesini destekliyoruz ancak, grev hakkı da verilmelidir diye düşünüyoruz. Ayrıca memura siyaset yapma hakkı da verilmelidir. Özgürlüklerimiz ve eğitimde fırsat eşitliği anayasal güvence altına alınmalıdır. Başörtüsü yasağını ve katsayı adaletsizliğini ortadan kaldıran bir anayasa istiyoruz. Bunun dışında inanç ve değerlerimizin temel alınması gerektiğini düşünüyoruz. Egemenliğin millete ait olduğunu belirten demokratik bir anayasa istiyoruz. Sivil ve askeri diye ikiye ayrılan çift başlı yargı sistemini ortadan kaldıran bir anayasa istiyoruz.
Halit Ateş (KESK): 1923 ten bu yana yapılan anayasalar cunta anayasalarıdır. Dolayısıyla demokratik uzlaşıdan uzak bir anayasanın gölgesinde yaşadık. 1924 ve 1982 anayasalarını kıyasladığımız zaman daha baskıcı, daha inkarcı, bu toplum içerisinde bulunan farklı kimliklerde, farklı kültürlerde ve farklı inançlarda olan insanları tanımlayamayan, herkesi tek tip tek yapı ekseni üzerinde kurgulamış ondan sonrası amalar ve fakatlarla vatandaşa kendi istemleri doğrultusunda yönetmiş bir anayasa süreci var. Hiçbir dönemde insanların iradesinin dışında insanları yönetme mantığı demokrasi ve insan hakları açısından doğru olan bir süreç değildir. Seçimle işbaşına gelmiş hükümetlerin bu süreci çok daha erken başlatmış olmaları gerekirdi. Cuntacıların yapmış olduğu anayasa çerçevesinde seçimler yapılıyor ve bu şekilde toplum yönetiliyor, dolayısıyla bu seçimlerin sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü toplumsal mutabakatın olmadığı bir seçim sistemi ile iktidarlar oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu iktidarlarda anti demokratik bir şekilde oluşturulan anayasaya bağlıdır. Kesk ve Eğitim Sen olarak yıllardır mevcut anayasanın değiştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ama bunun yamalı bir bohça gibi değil topyekün değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Yaklaşık bir yıldır ülkemizde yaşanan demokratikleşme ve açılım süreci anayasal güvence altına alınmalıdır.
Ahmet Pekcoşkun (Anadolu Gençlik Derneği): Hsyk nın uygulamaları halkın tepkisini çekmiştir. Yargını siyasallaştığını düşünüyorum. Anayasa yapıcılar kendilerini ev sahibi, geri kalan halkı ise kiracı olarak görmektedirler. Anayasa kökten değiştirilmelidir ve devlet halk için var olmalıdır. Anayasal değişiklikler kişilere göre değil de, halkın genel beklentilerini karşılayacak şekilde düzenlenmelidir. Hükümet bu anayasa değişikliklerinden nemalanmaya çalışmaktadır. Anayasa değişiklik paketinin anayasa mahkemesi tarafından reddedilmesi kabul edilemez. Türkiye’ de demokrasi halkın istediği şekilde değil birilerinin isteği doğrultusunda yönlendiriliyor. Oysa biz istiyoruz ki halkımızın istediği doğrultuda bir demokrasi olsun. Anayasa değişiklik paketini olumlu karşılıyoruz ancak topyekün referanduma götürülmesine karşıyız. Her ilden nüfusuna göre o ilin seçtiği hukukçulardan oluşan bir komisyon tarafından oluşturulacak bir anayasanın daha makbul olacağını düşünüyoruz.
M. Nafiz Koç (İnsan Hakları Derneği): Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar oluşturulmuş anaysalar devleti kutsayan ve ön planda tutan anayasalardır. Birçok kişinin özgürlükçü gördüğü 1961 anayasası bile MGK nın fikir babasıdır. Mevcut anaysa da devlet; baba olarak görülmektedir. Ordu ise devletin koruyucusu ve kollayıcısı olarak bu halka kabul ettirilmiştir. Bu anayasaya ve orduya karşı çıkmak devlet düşmanlığı olarak karşılanmaktadır. Hiçbir demokratik ülkede Türkiye de ki kadar darbe yapıcılar korunup kollanmamıştır. Geçici 15. maddenin çok daha önceden kaldırılması gerekirdi. Anayasa değişiklik paketi insan hak ve özgürlüklerini temel olarak almıyor. İnsanı esas almayan bir anayasa da demokratik olamaz.
Nedim Durgungül (Müsiad): Hükümetin askeri vesayetle veya yargı vesayetiyle devrilmesine karşıyım. Bu konuda halkın genel kanısının da bu yönde olduğuna inanıyorum. Anayasanın tamamen değiştirilmesine inanıyorum. Şu anda ki pakette ön hazırlık paketidir. Referanduma götürülecek anaysa maddeleri tek tek partilere sorulacak olsa evet diyeceklerdir. A partisi bunu yaptığı için B partisi buna karşı çıkma gereği hissediyor. Ama halkın sağduyulu davranıp bu anayasa değişikliğine evet diyeceğine inanıyorum.
Muharrem Güneş (Kalem Der): Anayasa değişiklik paketinin bütün kesimlerin mutabakatıyla oluşturulabileceğine inanmıyorum. Bu küçük millet meclisi toplantısında bile herkes kendi siyasi görüşü doğrultusunda fikir beyan edip milli duygularıyla hareket ediyor ve gerçekçi olunamıyor. Ordu içerisinde din ve millet karşıtı insanların olmadığı söyleniyor, bu çokta gerçekçi değil. Bu ordunun milli olduğuna inanmıyorum. Mevcut orduya askerlik yapan vatan evlatlarının annelerinin, bacılarının ve eşlerinin herhangi bir askeri tesise girerken başörtülerini çıkarma talimatı veriliyorsa, böylesi bir orduya milli demek yanlış olur.
Atik Okuyucu ( İHD Yön. Kur. Üyesi ): Bizler hem Kürt hem Müslüman olarak iki defa eziliyoruz. Bunun sonucunda anayasa değişikliğini en çok ta biz istiyoruz. Mutabakat sağlanamadığı taktirde mutlaka referanduma gidilmeli ve halkın iradesine saygı gösterilmelidir.
Siracettin Sarı: Ben de anayasanın bütünüyle değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Toplumsal yapıya uygun halkın ihtiyaçlarına cevap veren demokratik bir anayasa istiyorum. Bugün anayasa değişiklik paketine muhalefet olan partiler geçmişte zaman zaman anaysa değişiklik paketini gündeme getiren partilerdir. Bu maddelerden hangisinin doğru hangisinin yanlış, hangisinin tamam hangisinin eksik olduğuna bakılmaksızın karşı çıkmak anlamsızdır. CHP anayasanın virgül ve noktasının bile değiştirilmemesini istiyor, MHP ise işi sonraya bırakalım diyor. Bu partilerin samimi olmadığının göstergesidir. AKP de bu değişim konusunda pek samimi değil ama içi ve dış koşullar ülkeyi değişime zorluyor. Dünya da saygın bir yer edinmek istiyorsak anayasa değişikliği kaçınılmazdır.
Selahattin Gürgöze: Cuntacıların oluşturduğu anayasadan sonra birçok iktidar geldi ve geçti bu ülkede, değişimin bu kadar yıl sonra ele alınıyor olması üzüntü vericidir. Bir an önce tamamen olmasa bile Türkiye’nin kangren olmuş yaralarına çözüm getirecek maddelerin değiştirilmesini istiyorum.
Behçet Susmaz ( MHP İl Başkanı ): Ordumuz içerisinde milli ve manevi değerlerine bağlı insanlarımız var, bunları sahiplenmeliyiz. Biz MHP olarak bu anayasa değişikliğinin gerektiğine inanıyoruz. Günümüz şartlarına uymayan, ülkemiz insanının yapısını uymayan maddelerin değiştirilmesini savunuyoruz. Ama zaman ve zemin açısından bu değişikliğin bu kaos ortamında değil de seçimlerden sonrasına bırakılmasını savunuyoruz. Çünkü AKP hükümeti kendi kafasına göre gündem tayin edip bir AKP anayasası meydana getirmiştir. Nasıl ki cunta anayasasına karşıysak bunun sivil ve demokratik olmadığını tenkit ediyorsak, bu tasarlanan anayasanın da bir siyasi partinin olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. Çünkü mecliste ki ana muhalefet partisi ve diğer gurubu bulunan partiler bu anayasa değişikliğine karşı. Sivil toplum örgütlerinden de karşı olanlar var. Referanduma olumlu bakıyoruz ancak bundan önce değişikliği teklif edilen anayasa maddelerinin halka tüm yönleriyle ve bütün açıklığıyla anlatılması gerektiğine inanıyorum.
Yerel Gündem:
M. Nafiz Koç (İnsan Hakları Derneği):Deprem öldürmez ihmal öldürür. Yapılar taştan veya kerpiçten yapıldığı için can ve mal kaybı artıyor. Devlet ve belediyeler tarafından ciddi denetlemeler yapılmalıdır. Sadece deprem sonrası halkın yanında görünmekle bu sorun çözülmez. Devlet tarafından ciddi tedbirler alınması gerekmektedir. İhale şartnamesinin değiştirilmemesi yapılarda malzeme çalınmasına sebep oluyor ve bunun da sonuçları çok ağır olabiliyor.
Ahmet Pekcoşkun (Anadolu Gençlik Derneği): Çarpık yapılaşma can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Bunun nedeni ekonomik imkansızlıklardır. Gelir seviyesini yükseltmek çarpık yapılaşmaya engel olabilir. Bu konu da devlet tarafından kredi verilip teşvik geliştirilmelidir. Özellikle hayvancılık teşvik edilmelidir.
Mehmet Okur (Memur Sen) : TOKİ ile işbirliği yapılarak köysel dönüşüm sağlanmalıdır. Sivil toplumda projelerle çözüm sunmalıdır. Çok katlı otoparklarla sokaklara park etmek engellenerek, deprem anında müdahalenin kolaylaştırılması sağlanmalı.
Muharrem Güneş: Halk deprem anında ve sonrasında nasıl davranması konusunda bilinçlendirilmelidir.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
40 kadar sivil toplum kuruluşuna davetiye, sms, telefon ve e mail ile çağrı yapıldı. Katılımcılara anayasa değişikliği önerileri fotokopileriyle, ilkelerimiz broşürleri dağıtıldı.
b. Milletvekilleri ile sms ve e mail yolu ile çağrı yapıldı, katılım ve geri dönüş olmadı.
d. Medya ile
3 yerel televizyon kanalı ve 6 yerel gazeteye çağrı yapıldı, üç tv Kanalı ve bir yerel gazete geldi.
Değerlendirenler:
Ercan Sözüer
Elazığ küçük Millet Meclisi Girişimcisi