Yer : İL GENEL MECLİS SALONU
Tarih : 03.04.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler
1- İl Genel Meclis Üyeleri Derneği- Nurkan Şanda (Başkan)
2- İnsan Hakları Derneği- Kenan Döner (Başkan)
3- Karadenizliler Derneği
4- Kent konseyi
5- CASİAD- Hüseyin Yalman (Başkan)
6- Fevzi PAŞA Dayanışma Derneği- Tolga Çapar (Başkan)
7- Genç Muhafazakarlar Derneği- Kamil Toprak
b. Sendikalar
1- Memur-Sen- Sefahattin Çiloğlu (Başkan)
Katılan Milletvekilleri:
1- Mehmet Daniş
2- Müjdat Kuşku
Belediye Başkanları:Belediye Başkanı katılımı olmadı.
Mesaj Yollayanlar:Mesaj yollayan olmadı.
Moderatör:Yücel İskenderoğlu
Diğer Katılımcılar:
1- Hasan Türkoğlu
2- Halil Rüştü Akgün
3- Av. Kaan Tonka
4- Necati Cerrahoğlu
Konular:
1- Genel Konu: Anayasa ve Referandum
2- Yerel Konu : İlimizdeki Kültürel Alanlar
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Hasan Türkoğlu: Toplumun ihtiyacı olarak anayasa değişikliği bir zorunluluk olmuş görünüyor. Benim düşünceme göre 12 eylül anayasası bir tepki anayasasıdır. Bütünüyle değişmelidir. Simdi iktidar kendisi için gerekli olan değişikliği yapıyor kanaatindeyim. Toplumun bütün ihtiyaçları doğrultusunda bir anayasa değişikliği yapmak söz konusuyken niçin bu maddeler değişiyor onu anlamış değilim. Anayasa mahkemesi var yüksek savcı ve hakimler meseleleri var, yasama yürütme yargının birbirinden bağımsız çalışabilme sorunu var yanı toplumun demokratikleşmesi için sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Ama uzlaşmamız gerekiyor. Sonuç itibarıyla mutlu bir toplum olmak istiyoruz. bütün bunlar yasandı çok uzun yıllardan beri ben 12 eylül anayasasına hayır vermiş bir birey olarak bu anayasayı hala benimsemiyorum. Halkın iradesine her zaman saygı duydum. Halkın iradesinin oluşması için sandık başkanlığı yaptığım zamanlarda titizlikle saygı gösterdim ve sonuçların güzel olması için caba harcadım. Ama mesela bazı belli kesimler kendi görüşlerini aktaramıyor. kendi temsilcilerini buraya gönderemiyor. Köyünü temsil edecek bir kurum yok . demek istediğim her kesimden bir insanla kendi düşüncelerini aktarıp birbirimizin düşüncelerine değer verip, zıtlaşmayla değil insan olarak anlaşmayla çözülebilir.
2- Kenan Döner: ülkemizde hiçbir zaman sivil bir anayasa yapılmamıştır. Halk söz sahibi olamamıştır. 1960 da bir darbe yapılmıştır bir başbakan asılmıştır. Bunun hesabı bile sorulmamıştır. 12 eylül anayasası halkın çıkarları doğrultusunda yapılan bir anayasa değildir. Günümüzde, bugün bir gelişme var. Hazırlanan 26 madde toplumun her alanda ihtiyaçlarını karşılamıyor olabilir ama baktığımız zamanda bu ülkede referandumla kabul edilecek olan yasalara hayır dersek baksa bir alternatif çıkmıyor. Ben insan hakları adına bu referandumda bu değişikliklere onay verilmesinden yanayım. Daha demokratik bir anayasa oluşmasına sebep oluruz.
3- Sefahattın Çiloğlu: bugün itibariyle TKMM toplantısının düzenlenmiş olması ve Çanakkale ılının de oncu illerden birinin olması bizleri sevindirmiştir. Öncelikle önyargılar giremez pozisyonuyla değerlendirmenin çok net bir sivil toplum anayasasının olmasını net bir şekilde onaylıyoruz. Bizim görüşümüz anayasanın toptan değiştirilmesi ve sivil olmasıdır. Her maddesinin her fıkrasının gerekli duyulduğu zamanlar değiştirilmesi noktasında buna karsı çıkıyoruz ama hiç olmazsa en azından su an itibariyle toplumsal boyutta kargaşaya sebep olan ve insanların üzerinde istihdamlar oluşturan noktaların giderilmesi gerekir ve baktığımızda yargı noktasında tarafsız gibi görünerek asıl ideolojik tarafını ortaya net koyduğunu toplum anlamaya başlıyor. Bu noktada Memur-Sen olarak yargı reformunu önemsiyoruz. Teklif edilen değişikliklerin sivil toplumun gelişmesini sağlayacak toplu sözleşme pozisyonuyla değişikliklerinde yer alması bizleri mutlu etmekte ancak bunu sadece toplu sözleşme pozisyonuyla bizim acımızdan belki basarı gibi görünebilir ama biz daha geliştirilmiş bir boyutuyla yer almasını istiyoruz. Bu meclisin oluşturulması ve bunun devamlılığını sağlayacak toplantıların her ay tertiplenmesinde bizim konuşma yeteneğimizi arttıracak fikirlerimizi arttıracak. Bunu da önemsiyoruz, bu yönde atılacak adımları her zaman destekliyoruz anayasa değişikliğinin toptan değiştirilmesini istiyoruz. maddelerin sınıflara ayrılması söz konusu olabilir ama biz yinede bu konuda toplu bir oylama yapılmasını istiyoruz.
4- Hüseyin Yalman: Toplantıya ilk defa katılıyorum. Format hakkında bilgim olmadığı için. katıldığım derneğin görüşünü söylemem söz konusu değil. Şu anda söz konusu anayasanın bazı maddelerinin değişikliği ve ilgili konuların burada tartışabiliyor olması bile çok büyük bir gelişme. Atılan bu adımların toplumun daha özgürce kendini ifade eden bir toplum olmasına katkı vereceğime inanıyorum. Anayasanın, değiştirilirken daha ciddi tartışılarak, daha büyük ölçülerde değişiklik yapılması yeniden yazılması yakın gelecekte yapılacak değişiklikler kısmı olmayacak.
Bu düşünceler yeni tartışmaların onunu açacağına inanıyorum. Anayasa yazılırken, çok önemli bir vatandaş olarak eksikliğini duyduğum bir şey var. Bana verilen hakları anayasayı okuduğumda ben değil hukukçular da farklı sonuca ulaşabiliyor. vatandaş olma hak ve sorumluluklarını anlayabileceği bir anayasa olmasını ve vatandaşa verilen bu sorumlulukların en ince detaylarına inilmese bile çok önemli buluyorum. Dinimizin anayasası Kuran-ı Kerim Türk toplumunun yüzde 98’i Müslüman. Hem hukuksal anlamda hem de inanç anlamına inandığı dinin gerekliliğini okuduğunda anlayamayan bir toplum olarak sorumluklarımızı hiç bir şekilde öğrenmeden yaşamımızı bitireceğimize inanıyorum. bir vatandaş olarak tümüyle insan haklarını koruyan bir anayasa ele alınmasını istiyorum
5- Halil Rüştü Akgün: İl genel meclisi adına buradayım. Benim sıyası kimliğim ayrı bir kimlik olduğu için kendi adıma konuşacağım. Öncelikle bugün değiştirilmek istenen anayasaya baktığımızda 70 tane maddesi değişmiş. Her gelen iktidar şuanda sıyası iradenin önemli adamlarının olduğu donemde de bu anayasayla ilgili değişiklik defalarca yapıldı. Ancak bir anayasa hazırlanırken o anayasayla ilgili alt yapıyı yapmazsanız yapılan anayasalar maalesef günlük ihtiyaçları karşılamaktan öteye geçemiyor. 3 5 yıl sonra tekrar tıkanılıyor. Dolayısıyla bugün itibariyle konuşmacı arkadaşım söyledi bir polemik yaratmak istemiyorum. Parlamento çalışamaz hale geldi. 240 milyon dolarlık iç dış borç toplamı 600 milyon dolara çıkmış.
Her gün her yerde intiharlar artmış. İcra daireleri icra dosyalarıyla bas edemez durumda. Issızlık yine cumhuriyet tarihinin sınırlarını zorlamakta. İstihdamı sağlayan sektör milli denebilecek bir sektör kalmamış. Simdi bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman, anayasayla ilgili bir sıkıntı yok. Taam Erzincan cumhuriyet başsavcısının içeriye alınması, hakimler ve savcılar yüksek kurulunun elinden yetkilerinin alınmasıyla beraber anayasa geldi önümüze oturdu. Bu anayasa kokken değişmelidir. 1982 den bu yana gelen sıyası iradeler keşke 15 maddesini değiştireceklerine tümünü değiştirecekler. Biz anayasa yapı caz anayasa nedir? Ülkenin gerek siyasal gerek sosyal hukuk konumunu en üst noktada çerçeveleyen yazılı kurallar topluluğudur.
Böyle ulvi bir metni hazırlarken uyulması gereken bir kural var nedir bu kural. Milletin temsilcisi olarak meclise gönderdiğimiz yetkili kurum ve kuruluşların dikkate alınması. Birilerinin birilerine dayatmasıyla bir yasa olamaz. Memleketin bölünmesi için yeni ortamlar oluşturulmaktan ileri gidemeyiz. Gerekli maddeler tartışılsın. her yerde tartışılsın. Ve bu anayasa bastan yazılsın. Birçok noktada tasvip edilir şeylerde var ama ideal mi, değil. Böyle bir fırsat ele geçmiş. Mecliste bir komisyon kurulsun ve bu anayasa bastan yazılsın. Bu taslak yarın referanduma götürülecek meclisten yeterli oy çıkar ise. O zamanda bu anayasanın 26 maddenin hapsinin birden oylanmasını mantığını algılamak mümkün değil. Madem kayıtsız şartsız hakimiyet milletindir biz bunu sahibine sorarız demeyelim madde madde sorulmasında büyük fayda var. çok olumlu yanlar var iken, taslakta ileride hukuksal sıkıntılar çıkaracak maddelerde var. Bu maddelerin kabul edilmesi mümkün değil. Niye halk uygun olanı oylayıp olmayanı geri çeviremiyor. Ortak bir komisyonla bir çalışma yapılmalı bu çalışma yeterince tartışılmalı halkın düşünceleri geriye dönüş olarak alınabilmeli ve anayasa değişikliği tümden yapılmalı. Eğer yapılmıyorsa bu değişiklik maddeleri halka madde madde sunulmalı ve değişiklik öyle yapılmalıdır.
6- Tolga Çapar: Kamuoyunda izlediğim kadarıyla mevcut hükümet anayasayı hep beraber yapalım diyor. Fakat muhalefet yanaşmıyor. Bu muhalefet iyiye de muhalefet, kotu yede muhalefet. Fakat önüne geçecek bir şey de koymuyorlar. Onu da anlamış değiliz. Gecen gün mesela, CHP lideri siyaset meydanında parti kapatmaya ne hacet diyor. Bunlar kamuoyunu nasıl bilgilendiriyorlar ben anlamadım. Burada duyduğumuz farklı TV de duyduğumuz yine farklı.. Biz halk olarak neyin ne olduğunu anlamıyoruz halkı biraz daha bilinçlendirseler daha iyi olur.
7- Kamil Toprak: Anayasa taslağında kamu görevlilerine hürriyet hakkının verilmemiş olması samımı değildir. 20 yıldır hukuk fakültelerinde öğretilen bir şey var. Ne yazık ki bu taslakta adalet bakanı ve müsteşarın yetkileri arttırılmaktadır. parti kapatmayı ya kaldırırsınız yada çözüm bulursunuz. Ülkede demokrasi anlayışı oturmadı. Ülke barajı en yüksek barajdır. Ülke barajının kaldırılması veya makul bir seviyeye indirilmesi gerekmektedir. yine milletvekili adayı belirlenmesi süresinde meclistekileri biz seçtik.
Anayasa ve yaslarda değişiklik yapılmaması TBMM nin gerçek bir demokrasinin sonucu olarak oluşmadığı doğrultusunda istihdamlar yarattı. yeterli demokrasimiz yok. Milletvekili seçimlerinde on seçim şartı getirmemiş olması çok kötü. demokrasi ya vardır ya yoktur. Biz bir çok arkadaşımızla beraber bunu kabul etmiyoruz. Bu anayasa taslağını gereksiz buluyorum bu sebeplerden dolayı. Burada ne yazık ki bu anayasanın amacına ulaşamayacağına inanıyorum. Türkiye hazır derseniz, her şey tartışma konusu olur. Ne iktidar ne muhalefet biz demokrasi istiyoruz dememektedirler. İste orada tam demokrasi anlayışı yok.
8- Nurkan Şanda: Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Seçimlerde vekiller seçiyoruz vekiller bizim içimizden çıkan insanlar bizim adımıza hareket ediyorlar ve toplum adına yapmış olduğu hareketleri reddediyor. Su anayasada da böyle düzenlemeler var. Ben 82. anayasasında oy verdim. Askerden yeni geldim hemen on seçim getirdiler. Bizde bilemediğimizden dolayı ret oyu cıktı. demokrasinin olmadığını silah zoruyla değil, toplum adına seçilen insanların bir şeyler yapmasını istemiştim. vekiller bu anayasaya sıkı sıkı sarılmalı ve sivil bir anayasa hazırlanmalı. bugün asker elbisesini çıkarttığı zaman sivil oluyor. 82 anayasası gibi anayasa olmaz. Bu anayasa muhakkak yapılmalı ve bu anayasa kabul edilmeli referanduma gidilirse bu anayasa buradan geçer. 82 anayasasını o zaman benimseyenler bunu da benimser. sivil anayasaya mutlaka destek verilmelidir. Teşekkür adıyorum
9- Mehmet Danış: Sivil toplumun güçlenmesi zaman alıyor. Darbelerin topluma kazandırdığı hiç bir şey yok. O zaman bizler siviller ülkemize sahip çıkmak zorundayız. Maalesef bütün anayasalarımız darbeden sonra yapılmış. büyük hukukçular, bu meclis anayasa yapamaz diyor. Milletin seçmiş olduğu meclis her zaman kurucu iktidardır. Referandum tartışılıyor. Millet kurucu iktidardır. Referanduma giderse eğer kurucu iktidar karar vermiş olacak. Doğrudan kurucu iktidar olarak yetkisini kullanmasıdır. bütün maddeler tek tek oylansın buna ben saygı duyarım. Hsyk ye değinirsek Avrupa ortalamasına bakıldığında bizde onlarca parti kapanmış.ülke barajı da tartışılabilir.istikrar adına Türkiye bu anlamda devam etmeli,böyle diye düşünüyoruz.siyasi partiler kanunu de tartışılıyor Tkmm belki bunu da gündeme alacaktır bunu da tartışabiliriz. Şimdi anayasa mahkememiz şuanda 11asıl 4yedekten oluşuyor bunların hepsini cumhurbaşkanımız seçiyor.Almanya da federal meclis 8 üye federal konsey 8üye seçiyor gene hepsini meclis seçiyor. Avusturya'da da meclis seçiyor.getirilen yenilik nedir bireysel başvurudur. Fransa’da da meclis seçiyor.ispanyada da genel yargı 2 tane üye veriyor ama gerisini de meclis seçiyor.önerilen yapı ne?şu taslak şunu diyor 11 asıl 4yedek üye 17ye tamamlayalım. Avrupa insan haklarında en çok dava açılan ülkeyiz biz.yeni bir statü getirtiliyor fertler üyeler başvurabiliyor.yeni anayasa mahkemesinin oluşumunda AK Parti kendi düşüncesini dayatıyor diye bir şey yok.meclis içinde bir uzlaşma yapamasanız anayasa oluşmaz diye bir şey yok.mevcut yapıda anayasa mahkemesi üyeleri 65 yaşına kadar görev yapabiliyordu yeni taslakta bu 12 yıla indiriliyor.bu da yeni bir durum.yeni yapıda yedek üyeler yok sadece asil üyeler var.
Birazda HSYK’ya değinelim.bu konu yıllardır yargı reformu adı altında gündeme gelmiştir.bunlarda yazılı kaynaklara geçmiştir.bir kere üye sayısı azdır bütün yargı camiasını kaplamıyor.bu yönlerden yıllarca tartışılmıştır.iç itiraz mümkün değil.oysa kürsüdeki kesim burada temsil edilmemektedir.bunun bir çok sakıncası vardır.millet adına karar verirken yargı siyasetçi gibi beyanat verebilmekte.adeta bir siyasetçi olarak polemikler yaşanabilmektedir. Avrupa’da adalet bakanları yardımcıları artı müsteşarları bu kurulların içindedir Fransa’da cumhurbaşkanı başkanken adalet bakanı yardımcısıdır. Avrupa ülkelerinin çoğunda durum böyledir.82anayasasında adalet bakanı başkan 7 asıl 5 yedekten oluşuyor.yargı reformu tartışılırken geniş tabanlı temsil esası var.objektiflik tarafsızlık.bize yapılan eleştiri AK Parti kendi HSYK’sını oluşturuyor. Yok böyle bir şey.
10- Kaan TONKA :Sayın vekilimizin hukukçu kimliğiyle bir şey sormak istiyorum cumhurbaşkanının kurula üye ataması yaygın mıdır?
11- Mehmet Daniş: Avrupa’da da devlet başkanı kral sıfatıyla üye ataması var.evet doğru cumhurbaşkanını parlamento seçiyor.cumhurbaşkanını halk seçiyor şimdi bu gelişim bakımından doğru bir tespit.
12- Kaan TONKA: Parlamentonun seçimi demokratik.demokrasinin oluşması için demokratik bir oluşum gerek.anayasanın içerisine bunu koyabilirseniz gerçekten demokratik bir meclis oluşturursunuz.genel merkez yanlış yapsa bile milletvekili kendisini taban seçtiği için özgüvenlidir.parlamento seçsin tamam ama millet seçmiyor ki parlamentoyu.
13- Mehmet Daniş :Doğru bir tartışma konusu tamam dar bölge tek tur iki turlu seçim kabul edilebilir bu konu aslında gerçekten geniş bir konu.çok keyifli, tartışılacak bir konu.
14- Kaan TONKA: hukuki bir konu olarak eklemek istiyorum.HSYK niye var?ayrı ayrı yapının iddia ve kararın aynı mercide değerlendirilmesi neden ortada?yargının üç ayağı var.siz iddiayı ve kararı neden aynı mercide değerlendiriyorsunuz.bu iddia ve savunmayı aynileştirmektedir bu açık.HSYK ayrıydı 61 anayasasında.halk seçsin tamam ama bir tanede halk temsilcisi al HSYK'ya.hatta 100yapalım üyesini gene halk seçsin HSYK'yı.demokrasi burada çok oturmamış
15- Müjdat Kuşku: Mehmet hem hukukçu hem de anayasa komisyonu üyesi onun söyledikleri çok daha önemli ama bende konuşayım öncelikle ülkede çok yaygın bir ortaklık var.12eylül anayasası hakkında.belli bir kısmı değişmiş ama sivil bir anayasa yapılması çok yaygın bit kanaat buna herkes katılıyor.kamuoyunun hazırlanması çok önemli.demokratikleşme açısından seçilen milletvekillerinin sıralarının bile vatandaş tarafından seçilmesi güzel. Ama bunlar uygulandığı zaman bile çözülemedi.80den önce hakimler gözü önünde yapılıyordu ama hiçbir zaman o noktaya gelemedi Kaan arkadaşımızın söylediği gibi.ha hiç mi gelemeyiz bugün gelebilir miyiz tartışılır.milletvekilinin sıralamasının Çanakkale'nin çok geniş bir ortamda tartışılmalı karara bağlanmalı orda sorun yok.82anayasasında belirleyen Kenan evrendi.eğer bugün anayasa mahkemesi asil üyelerinden asil 3 kişi bugünlerde tesadüfen emekli olsa şimdi cumhurbaşkanı seçse itiraz gelir.halbuki bugün tutmaya çalışıyorlar.önemli olan milletin daha katılımcı olması.değişen anayasanın hiç kimsenin itirazı yok ama şunu unutmayalım ki referandumda oy vermiştim bütün paketle beraber devlet başkanını da seçmişlerdi yüzde 90larla devlet başkanı seçilmişti.12eylülden önce anayasa seçimi için millet hazırlanmıştı.bugünü bitirelim de ne olursa olsun denmişti millet tarafından.inşallah millet o günleri bir daha görmez.ülke buna karşıdır.bir birlik bir ortaklık lazım hepiniz takip ediyorsunuz bu konuda bir fikir bile beyan etmiyorlar bu konuda kendilerinin bile inkar edecek durumdalar.hiçbir şekilde fikir beyanı yok bu olmaz şu olmaz diye geçiştirilmiş konulardı.örneği bugün burada yoklar mecliste de yapmıyorlar orda da yapmıyorlar.milletin daha mutlu bir hale gelmesi için 82anayasası değişmeli demelidir.ümit ediyoruz ki bunlar komisyonlarda düzgünce tartışılır.cemil çiçek beyi dinledim akşam her şey açık açık konuşuluyor bu öneriler mecliste 367den daha yüksek bir oyla yasalaşır veya referandumda kabul edilir.önemli olan anayasanın iyileştirilmesi bu konuda Tkmm'nin çabasını da takdir ediyoruz teşekkür ediyoruz hayırlı olsun
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Nurkan Şanda: sayın kültür bakanımızın buraya bir kültür merkezi sözü olduğunu öğrendik. Belediye başkanımız da bu konuda ortak düşünceler içeriyor. Ancak şuanda yeri belli değil. Müzenin olduğu yer bir kültür merkezine çevrilebilir mi diye bir düşünce oluştu. Belediye başkanı da olumlu bir duruş sergiledi. Kültürden bahsediyoruz ve şehrimizde kültür merkezi yok. Yani bunun olması gerekiyordu şimdiye kadar ama olmadı.
2- Ali Rıza Berkit: Kültür geniş bir konu ve bu konunun muhatapları şuanda burada yok. Bir belediye başkanı kültür komisyon başkanı şuanda burada değiller. Üniversite ayağı da yok. Çünkü 18 Mart üniversitesi çok büyük bir üniversite. İçerisinde bir sürü topluluklar var. Bunun bilimsel ayağı üniversitede oluşuyor. Mesela ben kitap kırtasiye işleriyle uğraşıyorum. Gelen müşterileri kontrol ediyorum ve soruyorum: Lapseki'de doğmuş büyük matematikçi kimdir diye ama kimse bilmiyor. Çanakkale’de kaç kişi tanıyor biliyor bilmiyorum. Kültür diyorsunuz da yani kültür böyle bir şey. Kat kat kültürün üzerinde yaşıyoruz Çanakkale de. Örneğin her gün gördüğümüz kilit bahir. Kaç tane genel toplum üst üste. Antik dönemden başlıyor ve bu üniversite ayağını gerektiriyor. Yani kültür derseniz Çanakkale de kültür daha araştırılmamış. Ben valiye brifing verdim ben Çanakkale su sporları kulübü yöneticisiyim. Deniz havzasında kızıl denizde olmayan batıklar var. Bunların hepsi kültürel doku Çanakkale'yi tanıtacak şeyler. Kültür denince başka şeylerde akla geliyor yani mekanların kullanılması. Biz bunları çok konutluk tartıştık ama bir adım ileri gidemedik. Dil bilmeyen turizm müdürleriyle biz burada yıllarca ömür törpüledik. Ben ilkokul öğretmeniyim40 yıllık ama buradaki eksiklikleri de görüyorum. İl genel meclisi de bana göre sınıfta kalıyor belediye meclisi de. Belediye başkanlarının elinde kitapla halkın karşısına çıkmasını biz sağladık. Kitapsızdı belediye başkanları programı yoktu. Ben burada korsanla mücadele ediyorum belediye geldi burada meydanda korsan kitap sattı. Geçen hafta kitap basıldı ve Turgut Özakman'a korsan kitapçıda imza yaptırdılar. Siz Çanakkale’yi ne sanıyorsunuz kültürel dokumu var Çanakkale de. Oturun ağlayın yani. Neden çünkü eleştiri almıyorsunuz hep doğru yaptığınızı sanıyorsunuz. Yani ben kişisel olarak kimseyi suçlamıyorum bunda benimde suçum var. Ama çünkü bizler artık daha çağdaşız. Elimizdeki her şey Çin malı yani kalemimizden silgimize kadar her şey Çin malı kendi ürettiğimizle ballanıyoruz. Yani kendi vatanımıza sahip çıkamıyoruz ama tabi bu iletişimsizlikte söz konusu. Burada en büyük sorumlulukta yönetenlere düşer bana göre. Ama bunların hepsini göz ardı etmek gerekiyor.
3- Necati Cerrahoğlu: Hocam şimdi bu sadece yönetenlere düşmüyor. Bir sürü sivil toplum örgütleri var. Avrupa da sivil toplum örgütleri çok aktif. Şuanda kültürden bahsediyoruz söylediklerinize katılmıyorum çünkü kültür çok geniş bir kapsam yani içini doldurmak gerekiyor. Yani vekilimiz Mehmet beye katılıyorum. Üniversitemiz içinde bir konferans salonumuz var Süleyman Demirel konferans salonu. Burada yapılan etkinliklere bakıldığında Çanakkale de bir kültür merkezine ihtiyaç var. Biz çoğunlukla isteyenlere salonu veremiyoruz. Yani ben her zaman şunu söylüyorum. Siz eğer bir organizasyonu yaparken onun finans ayaklarını oturtmadığınız sürece o organizasyon başarısızlığa mahkumdur. Söylediğiniz konuların hepsi araştırılmaya değer konular. Kim araştıracak ve hangi bütçeyle nasıl vakit ayıracak bunların çözümleri de var. şuanda Avrupa birliği Avrupa da mikro hibe programı başlattı. Belki benim burada olmam bunu seslendirmem için bir fırsat oldu. Yani sizin söylediğiniz konular denizlerin araştırılması veya Dardanos’un araştırılması bunların hepsi ayrı ayrı proje olabilecek kapsamda. Yani üniversitelerde bunu yapacak bir insan bulmak zor niye derseniz yani bunu bana biri zorla yaptıramaz bu benim içimden gelecek bir şey. Avrupa birliği bu konuda büyük bir adım atmış durumda yani şimdi sizin dediğiniz batıklar araştırılırsa yani proje kapsamında oluyorsa bunu da kağıda dökebilirseniz Avrupa birliği de bunu kabul ederse bir hibe veriyor o konunun araştırılıp su yüzüne çıkması için. Yani yanlış hatırlamıyorsam kültür sanat üzerine ayrılan para 400 milyon euroydu. Kim kullanabilirse o alacak. Bu program geçen ay açıldı beklide ilk müracaat edenlerden biri benim. Benim hazır programım vardı gözlüyordum denk geldi gönderdim. Yani özetle şunu söylemek istiyorum. Bu konu çok geniş kapsamlı bir konu bunu sadece yönetenlere bırakmak gerekmiyor. İnsan içinden geldiği sürece her şey olur. Yönetim erkanından bir şey beklerken bizde elimizden ne geliyorsa ortaya koymalıyız. Avrupa birliği böyle konularda bir takım fonlar açıyor ve bizim oraya verdiğimiz paraları biz bu şekilde geri alabiliriz. Yani bu konseydeki arkadaşların böyle projeleri varsa ben üniversite ayağı olarak onlara zaman ayırıp bu konuda yardımcı olacağıma söz veriyorum. Teşekkür ederim
4- Yücel İskenderoğlu: bu konuda bende bir şeyler söylemek istiyorum. 6 nisanda valiliğimizin yaptığı bize de davet geldi yine saat 3'te Avrupa birliği hibelendirme konusuyla ilgili bir toplantı bilgilendirme amaçlı bir toplantı düzenlenecek. Yani ilgilenen varsa açık herkes katılabilir. Evet başka fikri olan varsa buyursun.
5- Seher Acar: ben üniversite öğrencisi olarak 2 senedir buradayım. Bir şeyler söylemek istiyorum bu konuda. Çanakkale halkının aklında bir önyargı var aslında Çanakkale halkının bir önyargısı var. mesela kültürel anlamda ben gelişmek istemiyorum burası İstanbul gibi olmasın ben İstanbul'a gelip gideyim ama Çanakkale’nin o şekilde olmasını istemiyorum. Ben buranın kültürel anlamda gelişmesini istemiyorum gibi bir düşünce var yani ben bunu sadece birkaç kişiden değil birçok kişiden duydum. Herhalde genel bir düşünce var Çanakkale'nin gelişmesini istemiyorlar. Yani bunu söyleyen insanlar cahilde değil benim görüşüme göre çoğu bu görüşü savunan insan üniversite mezunu. Eğitimli insanlar. Dedikleri şey ben Çanakkale’nin gelişmesini istemiyorum yine bu şekil küçük kalsın gibi. Hatta Gökçeada da yerli halkın bir düşüncesi var buraya turist gelsin yani burada turizm olsun ama kimse yerleşmesin yine ben kazanayım gibi. Yani isim vermek gibi olmasın bu konuda yapılmış TV programları var insanlarla yapılan röportajlar var.
6- Halil Rüştü Akgün: Şimdi Seher hanım siz üniversite öğrencisisiniz tamam da bu konuda hangi Gökçeada belgeselini izlediniz bilmiyorum ama gelişmeden bahsediyoruz. Bu gelişme hangi anlamda gelişme, kültürel gelişmeden ne anladığına bağlı şimdi insanın. Şimdi mesela arkadaşımızın da dediği gibi halk türkülerinin derlenmesi toplanması. Mesela folklor. Folklor Bulgaristan da zorunlu ders olarak okutuluyor. Yani bu Avrupa’nın bir çok ülkesinde böyle folklor derken zorunlu halk oyunları. Ama bizde nedense bu zorunlu ders değil bir eğitsel kol çalışmasıdır. Oysa bu halk oyunları bu Türk milletinin bir kültürüdür. Yani şimdi bu folklor olsun, türkülerin derlenmesi toplanması olsun bununla ilgili yazılı sözlü bir gelişmeye hiçbir Çanakkaleli olumsuz gözle bakmaz. Ama mesela mimari yapılaşmayla ilgili işte köprüdür vesaire, bunlarla ilgili bazı Çanakkale bölgelerinde tartışmalar var ama bunlarda olacaktır tabi. Yani insanların karşı olduğu mesele var yani buda nedir endüstriyel sanayiye dayalı yatırımlara Çanakkale halkı karşılar. Tarımsal sanayiye dayalı yatırımlar yapılsın isteniyor. Sizin o okuduğunuz izlediğiniz veya dinlediğiniz konu her neyse. Şimdi Gökçeada ya yazları oturmak için dışarıdan gelen insanlar var gelip 1 ay oturuyorlar. Yani bunlar adaya en son gelenlerin kendilerinin olmasını, kendilerinden sonra kimsenin gelmesini istemiyorlar. Bazı yerlerden yönlendirilen tipler. Bunlardan duyduysanız bilemem ama şuan Gökçeada da 10 bin insan yaşıyor ve millet kendini yırtıyor. Adada turizm gelişsin bol bol turist gelsin diye. Ben 1995'te ben çevre bakanlığına bir yazı yazdım. Bu özellikle denizlere deşarj hatlarıyla ilgili. Yani iptal edilmesi hususunda önceden serbestti iptal oldu bu. Yani kanalizasyon. Çevre bakanlığı bana bir yazı yazdı. Gökçeada belediye başkanlığına diye. Diyor ki sizin kirlenme bizim deşarj hattından değil evsel atıklarınızdan Tuna'daki temizlik çalışmalarından dolayı oluşmuştur diye. Yani bunu yazan müdür bürokrat Gökçeada’yı nerde zannediyor biliyor musun? Marmara denizinin içinde zannediyor. Yani bugün Gökçeada’ya gelen insan sayısı yıllık 200 bin yani Türkiye’de tandırlık oran bazında ilk ona yani yüzde onun içine girdi. Bilmem anlatabildim mi? Teşekkür ederim.
7- Ali Rıza Berkit: yani Gökçeada da bende bulundum. Şimdi yerli halkın öyle bir kaygısı olabilir bu normaldir. Yani keşifler olmasın bizim ticari hayatımız söz konusu diyerekten. Yani o halkında yapılan çalışmalardan zarar görmemesi kazançtan zarar görmemesi gibi düşünceleri var. yani ama topluma onu anlatmak gerekir değişime uğratmak gerekir. Şimdi Bozcaada da mesela bir şarap olayı vardı. Daha düne gelinceye kadar tanınmamıştı bilinmiyordu. Ama işte özel teşebbüsün orda bir girişimde bulunması, orda tekelin fabrikasını alması kaliteli iş yapması oradaki yerel halkada olumlu yansımaya başlıyor. Yani şuan bizde aynı şekilde Çanakkaleli olarak koruma içgüdüsüyle davranıyoruz ama bu düzeltilebilir anlatılabilir. Yani ben uzun zamandır Gökçeada ya gidiyorum sandalımla balık tutmaya falan. Şimdi sen ağustosun 16'sında gelebilirsen adaya 10 bin 20 bin kişinin aynı alanda eğlenebildiğini görebilirsin. Yani Türkiye’nin başka bir ilçesinde başka bir köyünde öyle bir eğlenceyi göremezsin kolay kolay. Yani bize bir kültür merkezi lazım ondan sonrası kolay insanlar yavaş yavaş artık bilinçlenmeye başlayacaklardır.
8- Jülide İskenderoğlu: 2 hafta önce ben Osmangazi belediyesinin düzenlediği bir tura gittim. Yani sizden ricam ben gördüm orada restorasyon nasıl olur düzenleme nasıl olur gidip bakmanız. Belediyenin ve hükümetlerin bence kesinlikle siyasi kimliklerini bir tarafa koyup ortak bir proje hazırlamaları gerekiyor. Yani eğer bu kenti bu ülkeyi gerçekten seviyorlarsa. Gerçekten koltuk kavgası değilse bu iş yapılabilir. Çünkü ben orda onu gördüm. Çok güzel kültür merkezleri yapılmış restorasyonlar yapılmış. Sol gruptaki arkadaşlar sinema gösterisi yapıyorlar diğer tarafta türbanlı arkadaşlar çay düzenlemişler. Yani o kadar güzeldi ki esas Türkiye oradaydı benim gördüğüm ve kültür oradaydı. Ben oradan geldikten sonra burada eski askeri hastaneyi gördükten sonra içim acıdı çünkü bizim niye yok diye düşündüm. Ve yerel yönetimin tiyatro gününü kutlarken 40 yıllık bir iktidarda bir tiyatro salonu yapmamasını ve bizi bir çadıra mahkum etmesini eleştiriyorum. Hiç kimse kusura bakmayacak ama ben o çadırı hak etmiyorum. Sayın hocam söyledi. Üniversitedeki salon çok güzel bir salon ama oraya benim türbanlı arkadaşlarım alınmıyor. Bunu yadırgamıyorum böyle bir kanun var. yani üniversite içinde böyle bir kanun varsa bunu kabul ediyorum ama böyle düzenlenen panellerde böyle uygulama yapılırsa böyle kiralama yapılırsa bunu ben kabul etmiyorum. Yani Çanakkale böyle bir merkez istiyor. Hükümet ve belediye lütfen böyle bir proje hazırlasın.
Değerlendiren
Yücel İskenderoğlu/Çanakkale kMM Girişimcisi