YER: Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi, Benal Nevzat Salonu
TARİH: 03.02.2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Mülkiyeliler Birliği, Mete Hüsünbeyli
2 / İZDİM (İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi), Timuçin Gündem
3 / Mülteci-Der, Talat Ulusoy
4 / İMHAD, Fahrettin Yörük
MESLEK ODALARI
Yok
SENDİKALAR
Yok.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Hürriyet Mısırlıoğlu (izmirizmir.net)
Hülya Uslu (Ak Parti)
GÖZLEMCİLER
1 / Y. Kenan Çakar (AK Parti Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanı)
2 / Ü. Gülsüm Satoğlu (İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi)
3 / Kadir Uçar (AK Parti Karabağlar İlçe Başkanı)
4 / Arif Ali Cangı (Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı)
5 / Şengül Bayrak (Cumhuriyet Halk Partisi)
6 / Nilay Kökkılınç (Aziz Kocaoğlu’nun Avukatı)
7 / Ercan Demir (Ali Sabuktay ve Büyükşehir Belediyesi Avukatı)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Nurettin Demir – CHP Muğla Milletvekili
BELEDİYE BAŞKANLARI
Yok
MESAJ YOLLAYANLAR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir gün önce faks gönderdi.
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 45 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Yenigün Gazetesi
2 / Ege Telgraf
3 / DHA
4 / Yeni Asır
5 / Ege’de Son Söz
MODERATÖR
Pervin Mısırlıoğlu – Gazeteci
KONULAR
GENEL KONU: Yargıdaki Değişiklik Paketi Derde Deva Olacak mı?
YEREL KONU: İzmir Büyükşehir Belediyesi Operasyonunda Kim Haklı?
KONUŞULANLAR
1 / Nilay Kökkılınç: Çek yasasındaki değişiklik doğru bir uygulama olmuş. Hapis cezası zaten çağdaş ülkemize yakışmayan bir ceza. Ancak başka yaptırımlar getirilmeli. Alacakların alacaklarına sigorta sağlanmalı. Çek, senet tedavülde olacaksa, evlere de hacize gidilemeyecekse, bu alacaklar kağıt parçası haline gelmiş oluyor. Garanti sistemi gelmeli. Evlere hacize gidilmesi insan haklarına ayrıkı bir durumdu. Çocuğun bilgisayarı alınıyordu, kadının eşyaları alınıyordu. Amaç üzüm yemek değil bağcı dövmek oluyordu. Yargı reform paketinde çete suçlarında büyük eksiklik görüyorum. Özel yetkili mahkemelere getirilen düzenlemede çok büyük eksiklikler var. Özel yetkili mahkemelerin esasında kaldırılması gerekir. Tutuklama tedbirlerinde de yetersiz buluyorum.
2 / Y.Murat Alpaslan (İzleyici): Hukukla barışamamış bir toplumuz. Henüz yakınlar kızını satan bir baba var, Hrant’ın davasında kararı içine sindiremeyen hakim ve savcıların boğuşması var, Yorum konserinde bilet sattığı için mahkum olan insanlara mahkeme başkanı, “Benim de içime sinmedi ama böyle, napıyım” denilebilen bir hukuk oyunu bu. Yani hukuku bir türlü içselleştiremiyoruz. Bugün 12 Eylül darbesi ve darbe tehditleri konuşuluyor ama bunu var eden yasalar konuşulmuyor. Toplantı gösteri yasası tartışılmıyor, basın yasası tartışılmıyor, siyasi partiler yasası, seçim yasasının hiçbiri tartışılmıyor, ondan sonra oturup çek yasası böyle mi, şu yasa böyle mi diye tartışıyoruz. Yani dolayısıyla derinden ve kaynaktan uzaklaşarak tartışıyoruz. Mesela hiçbir siyasi parti, siyasi partiler veya seçim yasasını tartışmıyor. Kimse toplantı gösteri yasasından içeri alınan üniversite öğrencilerini tartışmıyor ama maçlardan sonra taraftarların bıçak ve satırlarla yürümesi normal karşılanıyor. Bütün bunlar varken oturup 5-6 yasayı değiştirmek hiç anlamlı değil.
3 / Y.Kenan Çakar: Operasyon, büyükşehir belediyesinde çalışan bir işçinin işten çıkarılması sonucunda, kendisinden istenen bazı şeyleri yapmadığını, bir takım belediye imkanlarının seçimler sırasında bir parti menfaati doğrultusunda kullanılması hususundaki belgeleri imzalamadığını iddia etmesiyle ve bunu savcılığa ihbar etmesiyle, daha sonra herkese açık yapılan bir ihaleye girmek isteyen bir takım müteşebislerin bu ihalelere alınmamak adına kendilerine bir takım engeller konduğu noktasındaki şikayetiyle başladı. Bunları ince ince anlatmamın sebebi şu, kamuoyunda bu operasyonun iktidar partisi baskısıyla yapıldığı söyleniyor. Bunun gerçeklerle alakası yoktur. Ben uzun yıllar yerel yöneticilik yaptım. Bir çok kez karakola ifadeye gittim. Bir kişinin karakola gitmesi, savcıya gitmesi, içeri alınması çıkması, onun suçlu olduğunun kanıtı değildir. Herkes savcıya veya karakola gidebilir. Bu bir süreçtir. Yargı, kararını alana kadar herkes suçsuzdur. İddianamenin içeriğine hiç girmiyorum, çünkü bu süreçte yargının alacağı kararı etkilemenin hukuken doğru olduğunu düşünmüyorum.
4 / Ercan Demir: Süreç 2 Mayıs’ta başladı. Arkadaşlarımızın evleri sabah 5 saatlerinde basıldı. Belediyede pek çok evrağa el konuldu. Özel yetkili savcılar bu işe bakıyor ama onlara özel görevli savcılar demek daha doğru olur. Bu toplantıya da tarafsız olmak adına böyle bir başlık konulmuş ama kim haklı diye sormaya bile gerek yok. Haklı olan taraf biziz. Haksız olanlar İzmir Büyükşehir Belediyesini suç örgütü gibi lanse ettirenlerdir. Tartışmanın ilk sorusu şu, özel görevli savcılık tarafından soruşturmanın yapılması ne kadar doğru? İlk defa bir iddianamede savcı, neden kendisinin görevli olduğunu belirten bir başlık açtı. Bir hukukçu gözüyle bakarsanız bu iddianamenin içi çok boş, bir senarist gözüyle bakarsanız bu iddianame bir senaryo olarak da hiç değeri olmayan, hiç birbiriyle bağlantısı olmayan kurgularla birleştirilmiş bir senaryo. Şevval Sam konserini neden ihaleyle yapmadınız diye sorular soruldu. Yapılabiliyorsa buyursunlar birlikte yapalım. Burada söylenecek şudur: İzmir belediyesine ve İzmir halkına çok büyük haksızlık yapılmıştır.
5 / Nilay Kökkılınç: İzmir Büyükşehir Belediyesinde yapılan bu soruşturma, Türkiye’nin hemen hemen pek çok belediyesinde de yapılabilir ama Türkiye’nin diğer yerlerinde yapılan bu soruşturmalar özel yetkili mahkemeler tarafından yürütülmüyor. Yargı reformu paketinde tutukluluk süreleri azaltılıyor ama eğer siz davalara büyükşehir davası gibi bakarsanız tutukluluk süresi azalmaz. Öncelikle eğer devlet memuruysanız İçişleri Bakanlığından soruşturma için izin alınmalıdır. Soruşturma izni çıkarsa Danıştay’a başvurup süreci tartışabiliyorsunuz, Danıştay duruma göre izin vermeyebilir ancak verirse soruşturma başlatılır. Ama burada özel yetkili savcılık olduğu için memurlar kendilerine tanınan hakları kullanamıyorlar. İddianamede 30 ayrı başlık var, o halde 30 ayrı dava olsun. İçerde olanların çoğu hayatında ilk kez içerde ve sabıkası yok. Ama kaçma şüphesinden dolayı hepsi içerde.
6 / Ayşegül Sabuktay (İzleyici): Merhaba ben tutuklu Ali Sabuktay’ın kardeşiyim. Elimde bir kayıt cihazı ile dolaşıyorum. Avukatım Ercan beyin dediklerini kayıt ediyorum. Normalde benim abim insanlar arasında ön plana çıkmayı sevmeyen bir insandır. Yaptığı işlerde de geri planda durmak ister. Böyle bir insanın ismi sürekli gazetelerde ve yanında çete, yolsuzluk gibi kelimeler var. Ali Sabuktay’ı çok az tanıyan bir insan bile, böyle suçlamalarla onun yanyana gelemeyeceğini bilir. Arkadaşları bu durumdan dolayı bir internet sitesi kurdular. www.izmirgozaltinda.net olarak girebilirsiniz. Basının yanlı haberlerine karşılık o sitede haber yayınlamak için bu kayıt cihazı ile dolaşıyorum. Tutuklu aileleri olarak da uğradığımız haksızlığa karşı durmak için her Cumartesi basın açıklaması yapıyoruz. Cumartesi günleri saat 14:00’de Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması yapıyoruz ve herkesi bekliyoruz.
7 / Arif Ali Cangı: Konu mağduriyetler yaratan bir konu olunca, konuşmak zorlaşır. Olayı siyasi boyutuyla ele almak gerekiyor. Soruşturma başladığından beri konuşulan şu: İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP’li olduğu için, siyasi iktidar AKP’nin baskısıyla böyle bir soruşturmanın başladığı söyleniyor. Siyasetin AKP ve CHP arasında sıkışmışlığı durumunu yaşıyoruz. Ben iddianamedeki olayları siyaseten tartışmak istiyorum aslında. Otopark ihalesini tartışmak istiyorum. Otopark ihalesi kamu yararına mı değill mi tartışmak istiyorum. Acaba bir kadrolaşmanın başlangıcı mı diye tartışmak istiyorum. Grand plazanın sandviçlerinin CHP’ye seçim malzemesi olmasını tartışmak istiyorum. Ama tartışamıyorum çünkü olaylar yargıya intikal etmiş vaziyette. Yargının konusu halini almış durumda. Eğer siyasi bir konuyu yargıya intikal ettirirseniz, siyaseti kısırlaştırırsınız. Bu süreçten biz de dahil tüm İzmir mağdur. Çünkü bunları tartışamazsak bu kentte sorunları çözemeyiz. Bu ülkede bir şey yapılacaksa ve buna reform deniliyorsa ben duraksıyorum. Çünkü o reform, reform olmuyor. Bu yargı reformu diye tanımlanan, bazı kanunları diğer kanunlardaki gibi aslında içeriğini en ince ayrıntısına kadar okuyup yorum yapan eski kanunla karşılaştırılan eski hukukçuların dışında kimsenin anlayamayacağı kanunlar çıkmaya başladı. Oysa millete uygulanacak kanunların hep birlikte tartışılması gerekiyor. O kamuoyunun tartışmasının meclise yansıması gerekiyor. Bu reform değil, bazı sıkışılan durumlarda tedbir almak amacıyla yapılmıştır o da tam değildir. TMK’da ciddi değişiklik var ama TMK kaldığı sürece neresini düzeltirseniz düzeltin, olağanüstü bir yargılamadır. TMK toptan kaldırılmadığı sürece kimse karşımıza reform diye çıkmasın.
8 / Ü.Gülsüm Satoğlu: Ticaretle uğraşan biri olarak 5 ya da 6 kez mağdur oldum ve savcılığa başvurdum. Birinde kendimden ziyade sahte çeki mahkemelerimiz bilsin ve takip etsin diye iyi niyetle götürdüm. Savcı ifadem alacak diye çağırdı, koştur koştur gittim sandalyeye oturur gibi yaptım, “Ben sana otur mu dedim?” dedi. Muhatap olduğumda 36-37 yaşımdaydım. Hukuktaki bu oligarşi, her şeyi ben istediğim gibi yaparım durumu çok kötü. Bir kimlik tespiti 1.5 ay sürebiliyor. Hukuktaki bu adaletsizlik yıllardan beri var. Ben üniversitedeyken arkadaşımı aldılar, 3.5 ay sonra getirdiler kız konuşamıyordu. Bu kaç yıllık sorun elbette bir reformla çözülemez ama gelin hep birlikte bir şeyler yapalım, bu reform başlangıç olsun.
9 / Y.Murat Alpaslan: Ben herhangi bir partiye mensup değilim, bağımsızım. Söylediğiniz şeyler kabul, hızlı adalet gerçek adalet anlamında ama şunu gözden kaçırmayınız. Buradaki temel sıkıntı şu, eğer hızlandırmayı biz, hakimlerin yargıçların görevlerini gereği gibi yapacak sistemi, adaletli sistem yapmak için değil de, ulemaya sormak için gibi bir şey olursa, bir kez bir korkulur, durulur. Karabağlar’da dayak yiyen, işkence gören kadının iddianamesindeki istenilen ceza miktarıyla, halen görevde olan polislere daha az ceza istenmesi –ki basın üstüne gitmeseydi belki o da olmayacaktı. Delil kaçıran polisi henüz dün terfi ettirip ta yukarılara taşırsanız, hatta bir ülkenin üst yargı mekanizmasıyla oynarsanız, bunlar çok tehlikeli şeylerdir. Bunlardan sonra da bu tür siyasi akımın hiçbir ortaklaşması samimi bulunmaz. Samimi olmak için yargının/hukukun siyasallaşmaması gerekiyor. Bakın ne güzel örnek verdiniz kız arkadaşınız örneğini, şimdi alıyorlar yıllardır insanlar gelmiyor, geldiklerinde de tanıyamıyorsunuz. Zamanında siz şiir okudunuz diye mağdur oldunuz ama bugün D.bakır’da Siirt’te insanları soruşturma yapmadan içeri tıkıyorsunuz. Onlara neden ifade özgürlüğü sunmuyorsunuz. Çünkü iktidarı ele geçirdiniz, doğası gereği de onu en hırçın şekilde kullanıyorsunuz.
10 / Y.Kenan Çakar: Her zeminde bizler birlikte hareket edebilirsek sonuç alırız. Ama bana dokunduğunda öbür arkadaşımın sesi çıkmıyorsa, ona dokunduğunda benim sesim çıkmıyorsa bir yere varma şansımız yok demektir. Hukuk da hepimize lazım, adalet de hepimize lazım. Yani birileri soruşturuluyorken adalete ihtiyaç duyuyorsa, soruşturulmayan insanların da bir gün adalete ihtiyaç duyacaklarını unutmaması gerekir.
11 / Mete Hüsünbeyli: Büyükşehir belediyesi operasyonunda tutuklanan bazı insanları tanıyorum. Ali Sabuktay’ı çevre hareketleri sürecinden biliyorum ve gerçekten değer verdiğim bir insan. Keza Halim Yazıcı, eski kültür müdürü onun da sürecini biliyorum ve bu insanlar benim de kefil olabileceğim kişiler. Bu dava beni bir nevi vicdan olarak da yaralıyor. Bir de bu insanlar tutuklu ama Aziz Kocaoğlu hakkında yüzlerce yıl hapis cezası isteniyor. Dolayısıyla o dışarıdaysa içerde olanların da dışarıda olması gerekiyor. Değinmek istediğim diğer nokta taşeron işçilerin durumu. Belediye bir çok taşeronu sendikaya taşıdı. Bu nokta da biraz da CHP’ye eleştiri olarak, geçmişte de Karşıyaka belediyesi sendikalı olan 300 kadar işçiyi işten çıkardı. Yerine başka bir yere ihale verdi. Genel olarak özel yetkili mahkemeler kesin olarak kaldırılmalı, bunların mantığı açıkçası DGM mantığı. Bunlar hakimleri de etkiliyor. Bizim hocamız Baskın Oran bir sürü hakaret yedi ama danıştay Baskın hoca Agos’ta yazıyor diye hakaretleri görmezden geldi.
12 / Nurettin Demir: Muğla milletvekili olmama rağmen İzmir’de uzun yıllar çalıştım. Türkiye’de hukukun üstünlüğü gerçekten yok. Bağımsız bir yargı yok, bunu herkes görebiliyor. Türkiye’de 2900 civarında belediye var. Bu belediyelerin 500 kadarı CHP elinde olan belediyeler. 2400 kadarı da diğer partilere ve çoğunluğu iktidar partisine ait belediyeler. Aynı yasalarla yönetiliyoruz, aynı toprakta yaşayan insanlar tarafından yönetiliyoruz. Marmaris Belediyesine 600 küsür, İzmir belediyesine bilmem kaç, Eskişehir belediyesine hatırlamıyorum ama bir o kadar müfettiş gönderilmiş. İstanbul belediyesine ise hiç müfettiş gitmemiş. Siz Marmaris belediyesine 673 kez müfettiş gönderirseniz, İzmir belediyesini bu kadar baskı altında tutarsanız, yargıyı bu kadar manipule ederseniz, bu kadar insanları içerde tutarsanız, ülkeye hizmet nasıl verilecek? Ben bir çok şehirde, kadın doğum hastanelerinde görev yaptım. Bu görevler süresince ihale lafını duyunca korkardım. Kamu için hizmet yapmak istiyosunuz, bir ihaleye gireceksiniz, bu hastanız için ihale yapılacak, inanın biz uyuyamazdık. Böyle bir hizmet anlayışı olur mu? İhale için elbette ön görüşme yapılır, ihale şartları konuşulur. Her konuyu kısa sürede tartışıp kanunlaştırmak istiyorlar. Çünkü %50’ye güvenip, %50’yi hiçe sayıyorlar. Böyle bir ileri demokrasi olamaz. Ben ne diye gidiyorum o zaman meclise? 12 Eylül yasaları olduğu gibi duruyor bunları neden değiştiremiyorlar? Seçim yasası, %10 barajı hala duruyor.
ÖNERİLER
–
ORTAK SONUÇ
Yok.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Toplam 58 sivil toplum kuruluşu e-mail yolu ile davet edildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail yolu ile parti il başkanlarına ve milletvekillerine ulaştık.
MEDYA İLE
5 medya kuruluşundan 6 kişi katıldı.
SONUÇLAR
Genel konuya ilişkin video gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir küçük Millet Meclisi Hamalı Pervin Mısırlıoğlu ve Sinan Canbay
03.02.2012 İzmir kMM Toplantı Tutanağı
previous post