Yer: Konakaltı Kültür Merkezi
Tarih: 02.10.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Genç Siviller (Baki Ekinci)
2- İHD (Kerim Değirmen- Başkan)
b. Meslek Odaları
1- Muğla Tabip Odası (Naki Bulut)
c. Sendikalar
1- Eğitim-Sen (Erhan Ayhan)
d. Kanaat önderi bireyler
1- Abdullah Gültekin
2- Dr. Gülçin Polat
3- Sinem Değirmen
Katılan Milletvekilleri:Katılım olmadı.
Belediye Başkanları:Katılım olmadı.
Mazeret Bildiren Vekiller:Mazeret bildiren vekil olmadı.
Gözlemciler:Katılım olmadı.
Medya: Katılım olmadı.
Moderatör: Gülçin Polat
Konular:
1- Genel Konu: Kalıcı bir barış için neler yapılmalı?
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Baki Ekinci: Ortaya çıkan barışçıl ortama karşı gelen herhangi bir parti olsa ve makul çizgiye yaklaşmama konusunda dirense bunun tek bir nedeni olabilir: statükonun korunması. Çözümü istemeyen parti bence oy kaybedecektir.
2- Sinem Değirmen: Kürtlerin kendi aralarında bir yaşam tarzı var kan davası gibi aşiret gibi yaşam tarzı var bunları kendi aralarında çözememiş iken kalkıp da nasıl bir barış yapacaklar bu da ayrı bir başka sorun olacak çünkü toplumun bunu kabullenmiş olması gerekir kalmış ki şiddete meyilli bir toplumumuz yok herkes barış istiyor güya onların da bunu ne kadar istediklerini görmek ve her iki tarafın bir yerde fedakârlık yapması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda sadece başbakan ve Kürt tarafları olması yetmez. Şu an sağlanan barış ortamı sevindiricidir. Daha sonrasında gelecek problemler düşündürücüdür. Acaba barış uzun vadeli kalabilecek mi?
3- Gülçin Polat: AKP ikili oynuyor yani soruna yönelik; yok ana dilde eğitim yapmalıyım ama işte öteki taraftan Kürtçe kurslar açabilirler deniyor. Türkiye’nin bilişenleri Türkiye’nin geldiği noktada Türkiye de hiç de asıl kalıcı barışı sağlayacak siyasetleri düzgün olmadığı bunun çok sağlanmadığını yapılırsa da AKP’nin tamamen bürokratik yön vermek hazırlanarak yapılabileceğini düşünüyorum birde işte birkaç gün içinde yoğun halkın bazı yönlerden değiştirilebilme olanağı var diye oluşabilirse oluşabilir. şu var ki bir ateş kes var bunun da karşılıklı olmasına önce ortamında barış ortamı olması sağlandıktan sonra ilk silahların susması ateşkes karşılıklı olarak devam etsin operasyonlar dursun bundan sonra Türkler ve Kürtler bir arada yaşamaya demokratik özerklik mi? iki bayrak yan yana duracak mı? Durmayacak mı? falan filan gibi şeylerin olması daha sonra konuşulmalıdır bir an öncede savaş ortamından uzaklaşılması gerekiyor onun dışında da toplumun etkileyici siyasi ortamın oluşması gerekiyor bunu iktidarlarda egemenlerde aslında çok fazla yapıyorlar.
4- Naki Bulut: 30 yıldır çocukluğumdan beri duyuyorum. Ancak günümüzde çok olgunlaştı. Hoşgörü ve dinlenebilir oldu. Her şeye rağmen siyasiler çözüm üretebilmeli. Biraz önce Muğla Veteriner Hekimleri Odası genel kurulunu dinledim. Orada aktarılan bilgilere göre 1985 yılında 46 bin küçükbaş 26000 büyükbaş hayvan varken bugün 21000 küçükbaş ve 12000 büyükbaş hayvana düşmüş. Bu durum bile bu sorunla bağlantılıdır. Her iki taraf konunun çözümü için istekli görünüyor. Kürtleri bir renk olarak görmek gerekiyor.
5- Baki Ekinci: Sorun herkes tarafından görülür olmuştur. Her iki taraf için zarar verici olduğundan daha büyük felaketler getirmeden çözülmelidir. Bu gidişle çözülecek gibi zaten. Biraz zamana ihtiyaç var. daha da öne alınabilir. Politik çıkarlar için kullanılmamalıdır. Kalıcı barış olması gerekiyor. Bana göre referandumdan sonra bu sorunun çözümü taraftarı olmayanlarını bile ilgilenir durumuna gelmiş olduğunu gözlemliyorum. Kerhen de olsa mecburen de olsa gerçeklik dayattığından ilgilenir olduğunu gözlemliyorum. Cumhurbaşkanı yerel yönetimleri güçlendirme anadilde olması gereken yaklaşım olmalı. Uzlaşılmayacak konu kalmamıştır diye düşünüyorum. Eğer varsa siyasi ayak oyunu olduğunu düşünüyorum. Çözümün en yakın olduğu nokta. Kim ayak diretirse o kaybeder.
6- Abdullah Gültekin: Bu sorunun çözümü bugüne kadar şiddet ve silahla bastırılıyordu. Barışçıl alanda çaba göstermek gerekir. Bu konuda çözüm üretenler önümüzdeki süreçte iktidar olurlar. Bugüne kadar Ermeniler öldürüldüklerini, Kürtler yaşadıklarını ispatlamaya çalıştılar. Gelinen süreçte bunlar kabullenildi ve çözüm aranıyor. Öncelikle Demokratik haklar bakımından bakılmalı, mutlaka çözülmesi gereken sorun olarak bakılmalı. Bu soruna her demokratik kitle örgütü destek vermelidir.
7- Naki Bulut: 90 yıllık bir siyasetin bir günde değişmesi mümkün değil. Asimilasyon, imha ve inkâr devam edemiyor. Bu konuda çözüme en yakın partide AKP’dir. Bu bir şanstır. N yazık ki sol üzerine düşeni yerine getiremedi. Daha tutucu ve statükocu olmuşlar. Sorun çözülmezse çatışma ortamı artacak. İnegöl, Muğla…. Dörtyol gibi girişimler devam eder. Bu kaygıları dikkate almak ve dile getirmek lazım. Bölgede etkili güçlerin isteği de bu yöndedir. Irak …vb. bizler de üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Bir yandan düşünün barış ortamı var, ölümler yok. Bombalar yok. Silahlar yok. Bunun sağladığı huzur ortamı mutluluk barış ortamı bence bütün bunları aşabilir. En büyük güç ve potansiyel burada var. Ölümler geldikçe bunlar sağlanamaz. Silahlar susmuşken medya kullanılabilir. sivil toplum olabilir herhalde bunun yorumu yordamı vardır toplum mühendisleri Tarafından bu aşılabilir Türk dizileri olabilir ne bileyim mesela Türk yunan düşmanlığı vardı bir film çektiler iyi insanlar sempati oluşabilir Türkiye de bu kadar kolay bir iş ne bileyim müzikle edebiyatla da sanatçılarla Türkiye’nin kardeşliğiyle meslek örgütlerin kardeşliği de aşılabilir tekrar etmek lazım geciktikçe daha çok zorlaşıyor bu konunda aciliyetini belirtiyor. Önyargılar kin ve nefret duyguları intikam duyguları giderilebilir. Kolay değil yanına gitmek pek kolay değil
8- Kerim Değirmen: Kalıcı barış mümkün. Biz İnsan Hakları savunucuları yıllardır Kürt sorunu demokratik barışçıl yolarla çözülsün silahlar sussun kalıcı, eşit haklara sahip onurlu barış sağlansın istiyorduk. Bugün bu tür girişimlerin olması sevindiricidir. Olumlu gelişmelerdir. Ancak; bize sunulmaya çalışılan düzenlemelerde; parti kapatma, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün, tüm çalışanlar için grev ve toplu sözleşme hakkı, tüm alanlarda sosyal güvenceli çalışma, adaletli gelir ve vergi dağılımının olmaması, seçim barajının olması, kurum-kuruluşlarda yöneticilerin seçim yerine atamalarla yapılması, tek tip giyisi yaklaşımları, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluklar, adam kayırmalar, hukuk yerine keyfiyetin hüküm sürmesi, adil yargılamanın yerine yargısız infazların olması, demokratik kitle örgütleri ve sendikaların kapatılması, demokratik çoğulculuk adına azınlığın haklarının göz ardı edilmesi ve her türlü ayırımcılığın olması her zaman toplumsal barış ortamını bozan etkenler olacaktır. Kaldı ki bunların hepsi ülkemizde mevcut. Kürt sorununun çözümü açısından bakıldığında ise ; Barışçıl yaklaşımların en küçüğü bile anlamlıdır. Şiddet ve savaş ortamına en kısa sürede son verilmeli silahlar susmalıdır. Barışçıl çözüm arayışları devam etmelidir. Tüm beklentilere yanıt verebilecek katılım ve temsiliyet ile yanlışlarla yüzleşmeli, temel insan hakları ilkelerinde birleşilmelidir.
9- Erhan Ayhan: Devlet şimdi bunu çözeceğiz dedi ama bunun kabul görmesi için toplum olarak da bir şeyler yapması lazım şimdi psikolojik olarak ikanlar zorlandı ki medya aracılığıyla özellikle genç kesim bunu toplum nasıl kabullenecek yani diğer taraftan toplum mühendisleri çok kolay kabul edebiliyorlar ama bir yandan İmralı’yla görüşü yoz diyorlar sivil topumda bunun karşılığı yok evet bu nasıl algılanacak burada ne yapacak yani devlet yani PKK'yi mi kontrol edecek topluma mesaj veriyor. kendini dengeliyor bir yandan habire ben barış yapacağım diyor bir yandansa insanlara kendini ipte yürüyen cambaz gibi bütün AKP iktidarda ola cam diye nalına vuruyor mıhına vuruyor öyle yapıyor yani böyle olmaz barış deneyimleri Avrupa örneklere batığımız zaman hem kanunları değiştirmek hem de kafaları da değiştiği kafalarında değişmediği bundan sonrası değişecek Kürt düşmanlığı çok hat safhadayken yani şimdi bundan sonrası değişecek mi bu konuda bir proje var mı ben göremiyorum yani gazeteler televizyonlar aracılığıyla bu barış toplumun kan bürümüş yani araya uzun süreli savaş yaşanmış. Türkiye’nin yönü değişiyor. Yani çok köklü değişiklik gemiyi alacak başka bitarafa bakacak buda bir süreç alacak sivil toplum neler yapabilir bunu da konuşmak lazım. Kendi çapında neler yapabilir sendikalar neler yapabilir eğitim sen ne yapabilir üniversiteler neler yapabilir şimdi hükümetin atacağı adımlarla yapılmamalı yani sadece hükümete bırakılmamalı çünkü hükümete bırakınca o kendi siyasi çıkarlarına göre hareket eder biraz zorlamak lazım. Yani çünkü CHP, MHP sürekli ağır çekiyordu CHP de biraz değişiklik var şimdi Baykal dönemi çok farklı bir politika vardır. Ama bir bakıyorsun şimdi birden bire bunun tersi bir durum var. CHP de. Ben birazda provokasyonlardan korkuyorum dikkatli olmak gerekir muhakkak bu barışı istemeyenler bu barışı bu süreci baltalamak için iki taraftan elinden geleni yapacaktır buna hazır olmak gerekir hemen o oyunlara gelmemek gerekir.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Sivil toplum örgütlerine e-posta gönderilerek ve de yüz yüze davet ulaşmıştır.
b. Milletvekilleri ile
Milletvekillerine e-posta yolu ile haber verildi
c. Medya ile
E- mail ve faks yolu ile haber verildi.
Değerlendirenler: Kerim Değirmen- Muğla kMM Temsilcisi