Tarih : 02.10.2009
Yer : Muğla Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi
küçük Millet Meclisi katılımcıları:
1.Muğla Tabip Odası Dr.Naki Bulut
2.M.Esnaf Odası İhsan Özgen
3.SE.S Birten İnan Cebeci
4 .Eğitim Sen Altan Kalaycı
5.Disk Genel-İş Ergün Eği
6.Türk İş Yol İş Yahya Çulha
7.Türk İş Tes-İş Yatağan Alaattin Karataş
8.Türk İş Yatağan Maden-İş Osman İlhan
9.Türk İş Belediye İş Ergül Şahin Hasan Aşkın
10.M.Üni.Tıp Fak. Hüseyin Dursun
11.Muğla Gelişim Hareketi Hasan Özgür
12.Disk-Genç Sen Tufan Ağsakal Mizgin Aslan
13.Mimarlar Odası Suat Selvi
14.Arı Yetiştiricileri Birliği Ziya Şahin
15.Muğla Üni.Öğrenci Derneği Özgür Tarhan
16.İ.İ.B Fakültesi Öğr.Derneği Hüseyin Arslan
17.Eğitim Emekçileri Derneği Hamza Arpacı
18.Genç Siviller Baki Ekinci
19.İHD Aktivisti Mehmet Aka Gündüz
Milletvekili Katılımı: Katılım Olmadı
Belediye Başkan Katılımı: Katılım Olmadı
Medya:
1.Yeniden Doğuş Gazetesi
2.Muğla Anadolu Ajansı
Moderatör: Şanar Yurdatapan
Konu: Düşünce söz ve örgütlenme özgürlüğü
Konuşulanlar: Kolaylaştıcı – modeatör – olarak katılan; Şanar YURDATAPAN
TkMM amaç ve işleyişi ile ilgili :
Oluşumun tarihsel gelişimi, merkezi, sekretaryası, yürütmesi,
başarı düzeyi, kent konseylerinden ayrılan yanları, iletişimi, en büyüğünden en küçüğüne
katılımcıların bulunması gerektiği, toplantı şekilleri ,periyotları ,süreleri ve yerleri, milletvekili
katılımları ve oranları, ,gündem maddelerinin oluşumu ile ilgili açıklamalar yaptı ,
Toplantıya katılmayan milletvekillerinin toplantıların devamlı ve geniş katılımlı yapılması sürdüğü taktirde duyarsız kalamayacakları, giderek katılım gösterecekleri yaşadığımız diğer il toplantıları deneyimlerinde olduğu gibi görülecektir dedikten sonra DÜŞÜNE ÖZGÜRLÜĞÜ konusunda; ülkemizde yaşadıklarıyla bağlantılı olarak kendisi ve yazar Yaşar Kemal , Orhan Pamuk, Erdal Öz, ve sanat çevresinden bireylerin vermiş olduğu mücadelelerden örnekler anekdotlar aktardıktan sonra katılımcıların bu konuda düşüncelerini belirtmeleri için salonda bulunan kurumlara söz verdi.
Suat SELVİ ; ” konusunda Düşünce özgürlüğü bizlerin yeteri kadar ilgi ve istek göstermediğimizi konuyla direk ilgilenmediğimizi toplantısına katıldığım bir gazetenin ……………………………. ………………………………….. “ dedi
Tufan AĞSAKAL; Düşünce ve ögütlenme özgürlüğü konusunda “ yaşadığımz ortamda akademik veya demokratik haklarımızı veya istemlerimizi dile getiririken ilk önce polisin saldılarına hedef oluyoruz. Ben buraya Ankara’dan gelen bir Öğrenciyim Kızılay’da çok polis saldırısına uğradık. Ancak her ne hikmetse polis bizden şikayetçi oluyordu. POLİSE MUKAVEMETTEN Dava açılıyor ve bizler gözaltı ve tutukluluk süreleri içinde çok büyük acılar içinde hak mahrumiyetleri yaşıyorduk. Anayasada belirtilen hakların göstermelik olduğuna inanıyorum. Öyle ki ilginç uygulamalarla karşılaşıyoruz. Şöyle ki ;Burada en küçük olaysız geçen şarkılı, türkülü ve tiyatrolu basın açıklamalarına bile soruşturmalar açılıyor. En ilginci ifade özgürlüğünden öte “içeriye gereğinden fazla yiyecek maddesi sokmak”, “şüpheli şekilde taksiye binmek” gibi konularda bile üni. Öğrencilerine soruşturma açılıyor, Üniversite öğrencileri benzeri nedenlerle okuldan uzaklaştırılıyor.
Bu anlamda burada Muğla Üniversitesi Rektörü veya, temsilen birilerinin de bu toplantıda olması gerekiyor. Dolayısıyla çağrılmalarını öneriyorum” Ayrıca Amerika’da İngltere de bile gerçek hak ve özgürlükler yok çünkü orada yaşanan Baby Sand ve Martin Luter olaylarının olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla dünyada henüz tam demokratik ve özgürlüklerin can güvenliği içinde yaşandığı ülke yok dedi.
İnsan Hakları Aktivisti Mehmet Akagündüz “ özgürlüklerin kısıtlanmasında silahlı güçlerin yaptığı darbeler-muhtıralar ve siyasi yaşama müdahalelerle düşünce örgütlenme ve eylem hürriyetlerini perde arkasından top yekun kısıtlama ve sindirme yoluna gittiğini; militarist güçlerin sadece askeri alanda değil pek çok alanlarda ülkede bir numaralı aktör olduğunu belirterek; militarist kurumlar ekonomik örgütlenmeleriyle de önemli bir ticari aktör olduğunu. Ülkemizde bankacılıktan otomotive gıda sanayinden taşımacılığa pek çok olanda söz sahibi ve giderek sermaye artırımı ile büyümektedir. Böyle bir yapılanma dünyanın başka hangi ülkesin var acaba merak ediyorum. Toplantımıza konuk olarak katılan Amerikalı gazeteciye soralım dünyayı parmağında oynatan Amerika nın ordusunun ekonomik işletmeleri varmı acaba,vergiden tamamen muaf yada vergi indirimden faydalanarak ABD ordusu ticari faaliyet gösterebiliyor mu? dedi ve konuk olarak katılan Amerikalı gazeteciye Şanar Yurdatapan tarafından İngilizce olarak soruldu….Aktarıma göre; Amerikan ordusu hiçbir şekilde ticari faaliyet gösteremiyor ya da dolaylı yoldan ekonomik işletmelere iştirak etmediğini bildirdi.
TÜRK İŞ YATAĞAN MADEN İŞ SENDİKASI Temsilcisi Osman İLHAN “ Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü söz konusu olduğu için biz sendikacıların işerlerinde sendikal örgütlenme yapmamızı engelleyen işyeri sahiplerinin temsilcilerinin de bu toplantılara katılması gerekir”. Dedi.
EĞİTİM EMEKÇİLERİ DERNEĞİ Temsilcisi Hamza ARPACI; ”Öğretmenler kendi düşüncelerini ifade edemeyip örgütlenmelerini tamamlayamamış, sürgüne gönderilme, işten atılma, dershane gibi özel sektör kurucularının kulağına gitmesi endişesi, atılma kaygısı ve korkusu taşıyarak Öğretmenler karşıdakilere kendi düşüncelerini anlatamıyor. Nasıl kendi haklarını savunacak kuşaklar yetiştirecek’ Eğer bizler kendimizi değiştiremezsek karşımızdaki insanlara kendimizi anlatamazsak yeni bir kuşak yetişemez, bir kuşak kendini öne atması gerekiyor yoksa yeni kuşaklar yetişmeyecek” dedi
MUĞLA GELİŞİM HAREKETİ Temsilcisi Hasan ÖZGÜR “ Daha önceki toplantıda sorulmuştu ama yeterince açıklanamadı bu oluşumun kaynağı konusunda kaygıları olan 4 kurum bu gelmedi. Bu konuyu biraz açıklarımsınız”. dedi
Soruya karşılık açıklamada bulunan Ş.Yurdatapan “ İlkönce bu konuyla ilgili Amerika da Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü üzerine yaptığım çalışmalar için tarafıma verilen ödülü almak için gittiğimde yerel yönetimlerden bu tür çalışmalar – projeler için …………………kuruluşundan hibe fonlar olduğunu öğrendim ve aldım daha sonra İngiltere ve Norveç te benzer fonlar olduğunu da öğrendim ve başvuruda bulundum.Türkiye’nin de AB sürecinde olmasından dolayı bu fonlara katılım için bütçeden paylar yolluyor. Dolayısıyla bizlerin planladığı çalışmalara hiç müdahale edilmeden bizlere parasal destek olanlardan bu parayı alırım. Aklıma Aziz Nesin in Yazarlar Sendikası giderleri ve etkinlikleri için dönemin kültür Bakanı Namık Kemal ZEYREK tarafından “proje hazırlayın sizler katkıda bulunalım” demesi üzerine verilen ve kullanılan bakanlık katkısı geldi. Aziz Nesin le 12 Eylül cuntası tarafından vatandaşlıktan çıkartılmamdan dolayı Avrupa’da karşılaşıp sohbetimiz içinde “ ekonomik olarak güç durumdaydınız sendikanın kirasını bile ödeyemiyordunuz şimdi oldukça para gerektiren çalışmalar yapıyorsunuz “ diye sormamda “ Hazırladığı projeye hiç ama hiç müdahale edilmeden destek katısı verilmiş olduğunu ve onu kullandığını söylemişti. Şimdi bu konuda çalışmalarımıza karışmadan bizlere verecek parasal fonları daha da araştırıyoruz. Çünkü bu çalışmalar için, ulaşım ve organizasyonlar için ekonomik destek gerekli. Önceleri bana verilen 10. 000 Dolar ödülle ve bazı bestelerimi satarak Düşünce özgürlüğü kampanyalarını yürüttüm. Sonraları yetmedi. Eğer para kazanmak isteseydim müzisyenliğe devam ederdim.Böyle kaygım olmadı ülkemde bizler ve gelecekteki çocuklara demokratik hak ve özgürlükler sağlansın diye çalışmalarıma devam ettim ediyorum. İşimize karışmadığı sürece SOROZ da parasal destek verse alırım” dedi
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ Temsilcisi ben Kerim DEĞİRMEN geçmişten günümüze tolumda toplumlar arasında baskı oluşturmak için düşmanca yaklaşımlar sergilenmiş temel yaklaşım olarak devlet görüşü haline gelmiş, sınırlanan alanın dışında kalanlar düşman ilan edilmiş dolayısıyla düşmanları etkisiz hale getirmek için ise savaş ilan edilmiş ve yok edilmiş. Ogünlerden kalan egemenlik anlayışı günümüz egemenleri tarafından devam ettiriliyor. Daha önceleri dışarıda aranan düşmanlar dışarıyla direk savaşlar bittiğinde kökü dışarıda diye damgalanarak saf dışı edilmeye çalışılmaktadır. Dış düşmanlara karşı yakıştırılan aşağılamaların uzantıları ülke içerisine taşınarak hak aramaların önünde engeller haline getirilmiştir. İçimize savaşkan ve yok edici bir kişilik yerleştirilmiş, içimize ulusal bir ordu yerleştirilmiş, yok edicilik yerleştirilmiş, Birileri Ermeni, Rum, Arap, Kürt, Rus, Alman, komünist, ateist, dinsiz v.b olmuş ve gereken müdahaleler yapılmış. Dünyadaki demokrasi ve insan hakları yönünde olumlu gelişmelerin olması nedeniyle uluslar arası ve insanlar arası ilişkilerde saygı daha dikkat edilmesi gereken duygu ve davranış haline geldi. Dolayısıyla temel insan hakları doğrultusunda yaşadığımız alanlarda birbirimize karşı din dil siyasi düşünce etnik köken, mezhepsel, cinsiyet, ve bedensel farklılıklara bakılmaksızın yaşam hakkı üzerinden birbirimize saygılı olmamız gerekmektedir. Anlayışlar karşıtlarıyla birlikte karşılıklı kişilik haklarına saygılı olmak koşulu ile tartışabilmeli, Asıl olan birbirimizi sevmemizdir. Ancak sevmek zorunda olmasak da, Yaşam hakkına saygılı yaklaşımların düşünce özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü doğrultusunda yararlı olacağı, demokratik ortamların oluşmasında ertelenemez yaklaşım olmalıdır. Böyle yaklaşımın buraya katılımları artıracaktır. Ayrıca bu konuda Hükümetin demokratik anayasa ve Kürt açılımı yaklaşımları hak ve özgürlükler açısından umut verici girişim olarak kabul edilebilir. ” dedim