YER: Büyükşehir Belediyesi Konukevi Sosyal Çalışmalar Toplantı Salonu
TARİH: 2 Nisan Cumartesi 13:00
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Reyhan AKTAY (DİKAD BÖLGE KOORDİNATÖRÜ)
2 / MEHMET HASAN ALICI( FİLOZOFLAR DÜŞÜNÜRLER VE BİLGİNLER DERNEĞİ)
3 / Hatip KAYA ( ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ DİYARBAKIR)
4 / Nezahat BARUTÇUOĞLU( KAD-ER PLATFORMU SÖZCÜSÜ)
5 / ALİ İHSAN GÜLTEKİN (MAZLUMDER DİYARBAKIR)
6 / İBRAHİM SERT( SOHRAM DİYALOG GRUBU)
7 / AV.HASAN YALÇIN(MEZOPOTAMYA HUKUKÇULAR DERNEĞİ)
8 / MUHİTTİN BATMANLI (DİCLE FIRAT DİYALOG GRUBU
SENDİKALAR
Yok
ODALAR
1 / Ümit DEMİR (EMO DİYARBAKIR ŞUBESİ)
2 / Dr. Yılmaz MERTSOY (DİYARBAKIR TABİP ODASI):
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ
1 /
GÖZLEMCİ
DİĞER KATILIMCILAR
MODERATÖR
Mehmedi Aktoprak
GENEL GÜNDEM: Sığınma Hakkı, Dünyadaki Uygulama ve Türkiye-AB Anlaşması
KONUŞULANLAR
Diyarbakır KMM Nisan ayı toplantısı, 02.04.2016 Saat 13.00 de Büyükşehir belediyesi Konukevi Sosyal Çalışmalar toplantı salonunda başladı. Telefonla aranmalarına ve mail davetlerine rağmen ilimiz milletvekillerinin toplantıya katılımı olmamıştır… Toplantı öncesi hazırlana görsel sunum yapıldıktan sonra toplantıya geçildi. Toplantıya katılan STK temsilcileri görüşlerini ifade etmişlerdir.
Reyhan AKTAY (DİKAD BÖLGE KOORDİNATÖRÜ) : Bir kadın girişimcilik derneği olsak ta,şu an yaşadığımız bölgede çok büyük bir sığınmacı krizi olduğunu çok rahatlıkla görebilmekteyiz. Sokaklarda dilenen insanlar, hastanelerde her türlü hastalıkla boğuşan insanlar var, çoğu insan en temel ihtiyacını gideremiyor maalesef…….Bu iş dünyada galiba bu kadar kötü ve olumsuz yapılmıyor, ABD de bir Katrine Kasırgası olmuştu ,milyonlarca insan bir an muhtaç hale düşmüştü ,ama çok kısa bir sürede bu insanların her türlü ihtiyacı karşılanabildi. Oysa her türden sığınmacılık olgusu ile karşılaştığımızda bütünü ile her şey felç oluyor, istediğimiz bir şeyi yapamıyoruz. AB ile Türkiyenin bu noktada vardığı anlaşmayı çoğumuz içimize sindiremedik doğrusu,insan yaşamı söz konusu iken sadece mali konuları gündemden düşürmemek olayı anlamamaktır.
MEHMET HASAN ALICI( FİLOZOFLAR DÜŞÜNÜRLER VE BİLGİNLER DERNEĞİ) Suriyeli sığınmacılardan öncede ülkeye giren yüzbinlerce sığınmacı vardı,ve bunlar büyük şehirlerde çok olumsuz koşullarda yaşıyorlardı. Ama bu durumu pek sorgulayan yoktu. Avrupanın kapısına dayanan sığınmacılar bir bakıma tüm dünyayı uyardılar. Hele AYLAN KÜRDİ büyük bir sığınmacı sembolü oldu. Türkiye AB ile bu konuyu bize hep farklı anlattı, dünyaya farklı anlattı. Olayın anlaşılması için adeta bir operasyon yapılmış gibi geliyor. Yardımlar ve sığınmacılarla ilişki noktasında çok kötü bir tecrübe içinde olduğumuzu düşünüyorum. Dünyaya çok kötü bir imaj verdik, sanki para dilenen bir konumda kaldık. Sadece tehdit ile bu işi yapmak gibi bir şeyler oldu, bunu artık düzeltmek gerek.
Hatip KAYA ( ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ DİYARBAKIR): Türkiyenin şu an en önemli sorunlardan biri sığınmacılar ilgili her türden sorundur. Sadece sığınma ile sınırlı bir durum değil bu,bir çok noktada sorunları besleyen bir özelliği var.Suriye şu an büyük bir iç savaşı en yoğun şekilde yaşadığı için tüm dünyaya büyük bir sığınmacı akını var.Sığınmacı olayı yaşamamızın en büyük nedeni Suriye politikasıdır. Çaresiz insanlar ülkelerini terk ediyorlar,bu noktada Türkiyenin iyi bir sınav vermediğini düşünüyorum.
Nezahat BARUTÇUOĞLU( KAD-ER PLATFORMU SÖZCÜSÜ): Aslında bu konuda herkesin büyük sorumluğu var, çünkü milyonlarla ifade edilen sığınmacılar bu ülkede büyük bir trajedi yaşıyorlar ve hala onlarla ilgili bir umut verici çalışma ve çaba yok. Bu olguda sadece mali konularla ilgilenmek gibi küçük düşürücü bir durum yaşandı, oysa olay bir bütünlük gösteriyor, ve Avrupa milyonlarca göçmeni yıllardır belli noktalarda barındırmaktadır. Bu konuda sadece olaya maddi bakmamak gerekiyor. Sosyal çalışmalar en az diğer noktalar kadar önemlidir. Sığınmacıların çok büyük çoğunluğu zaten kadınlar ve çocuklar olduğu için, tablo daha fazla ağırlaşıyor.
ALİ İHSAN GÜLTEKİN (MAZLUMDER DİYARBAKIR): Sığınmacılar konusu bir çok noktadan zaten insan hakları kurumlarını ilgilendiren bir konudur. ,Temelde hep bu noktadan olaya yaklaşmak istiyorum. Bütün dünyada bu türden bir krizde hep aktivistler sivil toplum kuruluşları yerel yönetimlerle içiçe büyük bir çalışma ortaklığı yaparlar. Merkezi yönetimler kadar yerel yönetimlerin sığınmacı çalışmalarında çok büyük rolleri vardır.Bu noktada hala Türkiyede belli bir aşamada sıkışan sorunlar olduğunu söyleyebilriz.Bu aşmak kolay olmuyor,ama dünya örnekleri daha fazla verimli ve organize olan çalışmalar var.AB bu konuda baştan beri sadece sığınmacıları coğrafyamdan nasıl uzak tutabilirimin çabası içinde olmuştur.Türkiyenin tutumu da her türlü insani çabayı barındırsa da son noktada sadece mali konular bu insani duruşu etkilemiştir.
Ümit DEMİR(EMO DİYARBAKIR ŞUBESİ) : Bu sorun bu bölgede var olacağı için en önemli nokta bundan sonra bölgesel sığınmacı istasyonları kurmak ve bu türden olaylara karşı hazırlıklı olmaktır. Yine sığınmacılarla ilgili çok büyük hukuki boşluklar olduğu hep gündeme gelmektedir. Onun için sığınmacılara yönelik olumsuz algıyı yok etmeli, toplumsal çalışmalar yapılmalıdır.
İBRAHİM SERT( SOHRAM DİYALOG GRUBU).: Türkiye bu olayın başından beri bayağı farklı tutumlar sergiledi, sığınmacılara karşı öncelikle hamilik yada bir tür ağabeylik tavrı içinde olduktan sonra, sığınmacı maliyetleri artınca olayı dünya kamuoyuna taşıyarak bayağı büyük bir tartışmayı yaşattı ,dünyaya büyük şoklar yaşattı. İnsan kaçakçılığı ve sığınmacılarla ilgili yasal boşluklar artık bayağı büyük bir sorun olduğu gerçeği ortaya çıktı. Bu konuda yeni yeni bazı yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Ayrıca sığınmacıların temel ihtiyaçları konusunda tüm dünyanın çok büyük bir sorumluluktan kaçma ortaklığı yaptığını gördük.
AV.HASAN YALÇIN(MEZOPOTAMYA HUKUKÇULAR DERNEĞİ) : Savaşların yarattığı en büyük kurbanlar her zaman olduğu gibi sığınmacılar, kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Dünyada her yıl milyonlarca insan bu dramı yaşamaktadır. Bu noktada Türkiye çok büyük bir sığınmacı krizi ile karşı karşıya kaldığı gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Daha önce olan sığınmacı krizlerinden farklı olan en önemli ayrıntı, hala savaşın tüm şiddeti ile sürmesi, ve sürekli yer değiştirme potansiyeli olan milyonların varlığıdır. Bu konuda AB ile varılan anlaşmalarda aslında bu sorunu çözmeye yetmeyecektir, çünkü bütün Ortadoğunun savaş alanı olması gibi bir durum tehlikesi var ortada, yarın en olacak pek kolayca bilinemez..
Dr.Yılmaz MERTSOY (DİYARBAKIR TABİP ODASI): Sığınmacı krizi ve ortaya çıkan olumsuzlar konusunda birçok şey zaten ifade edildi ve hala büyük ölçüde devam eden bir durum var. Sığınmacı olayını anlamak ve bu konuda toplumu bilgilendirmek gerekiyor.Çünkü sadece olaya temelde bir göç olarak bakmak yetersizdir. Bu insanların bir ailesi var,yaşamı var ve devam ediyor yaşam hep….AB ve Türkiyenin bu noktada ortaklaşa ortaya koydukları tutum çoğumuzu zaten şaşırttı, çünkü önce para sonra insanlar demek gibi bir durum ortaya çıktı sonuçta……
MUHİTTİN BATMANLI (DİCLE FIRAT DİYALOG GRUBU) : Sığınmacı gerçeğini Suriye iç savaşı olmasa belki bu kadar çok yakıcı ile yaşamayacak yada görmeyecektik. Bu noktada dünyanın bizden çok ileri ve insani bir noktada olduğunu gördük, kabul etmek gerekiyor ki sadece AFAD ile bu iş hiç olmayacaktır. Ama sivil toplum hala bu konuda güzel şeyler yapabilecektir. Ayrıca en acı olan şey, bu kadar büyük insan kitlesinin insanlık dışı bir yaşam tabii tutulmalarıdır. Sığınmacıların yaşadığı her yerde saldırılar oldu ve dışlanmalar söz konusudur. Bu önlemek konusunda yöneticilerin büyük bir isteksizliği söz konusudur.