YER: Marsiad Toplantı Salonu
TARİH: 08.03.2013 saat 18:00 de
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Kocaeli Üniversitesi ( Gönül Balkır – Hukuk Fakültesi )
2/ Türk Üniversiteliler Kadın Derneği ( Şenel Taras – Kocaeli Temsilcisi)
3/ Yerel Gündem21 ( Nilgün Doğanay – Üye )
4/ İdebir (Behlül Metin )
5/ Marmara Ordulular Derneği ( Mehmet Çun – Başkan )
6/ Thököly İmre Derneği ( İsmail Çoruh )
7/ KSMMMO ( Mehmet Toker )
8/ ÇEKÜL ( Numan Gülşah)
9/ Kocaeli Kızılay ( Muzaffer Şişmanoğlu – Şube Başkanı )
10/ Kartepe İnsan Hakları Derneği ( Orhangazi Ergin )
11/ Müsiad ( İsmail Özbay – Genel Sekreter )
12/ Mazlumder ( Medine Küçük )
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir-Sen ( Zeki Koyun )
2 / Eğitim Bir-Sen Kadın Kolları Başkanı ( Songül Dereli )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / İrfan Günay
2 / Ruhi Saner
3 / Ulvi Bakıcı
4 / Elif Çun
5 / Gülser Çun
6 / Nurcan Gün
7 / Reyhan Gün
8 / İbrahim Sarı
9 / Onur Şahna
10 / Erdal Ergül
GÖZLEMCİLER
1 / DSP İl Başkanı ( Selman Gürpınar)
2 / DYP İl Başkanı ( Murat Süer )
3 / DYP İzmit İlçe Yön. ( Mine Demirtaş )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 27 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Gazete Kocaeli
2 / TV41
MODERATÖR Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: Kadına yönelik şiddet
YEREL KONU: –
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1/Bahri Odabaş: Bu ayki toplantımızda bildiğiniz üzere ‘Kadına Yönelik Şiddet’ konusunu konuşacağız. 8 Mart tarihine denk düşmeside iyi oldu. Bu sebepten öncelikle konu ile ilgili olarak sözü Gönül Hocama söz vermek istiyorum.
2 / Gönül Balkır: İzlemiş olduğumuz sunumda tüm yönler ortaya çıkmıştır. 8 Mart Kadınlar gününü biz emekçi, çalışan kadınlar olarak ortak mücadele günü olarak kutlamak istiyoruz. Kadın erkek eşitliği konusunda duyarlılığımızı artırmak için değerlendirmek istiyoruz. Kadın haklarının korunması insana yöneliktir. Ancak kadına yönelik şiddet ise tam anlamı ile bir ihlaldir. Bir bütünün parçasına yönelik bu davranış ile bütünün mutluluğu mümkün değildir. Bu süreç toplumumuzun geçmişten gelen bir yarası olarak karşımıza çıkıyor. Çocuk gelinler ve töre cinyetleri gibi. Çalışan kadınlar için ise işe alımlarda en son tercih ediliyorlar. Çünkü hamilelik, doğum izni gibi sebepler ve evdeki sorumlulukların devam etmesi ile yeterli verim alınamayacağı düşünülüyor. Şiddetin en önemlisi görülmeyen şiddet aslında dünyada da ülkemizdede aynı işi yapan kadınlar erkeklerin yarısı kadar ücret alıyorlar. Ya da evdeki eşe bir ekmek parası kadar para bırakarak onun dışarı çıkması engellenerek, ama bu geçmişten öğrenilerek geliyor. Geçmişte dövülen iktidarı eline geçirdiğinde döven kişi oluyor.
Düşünün kırsalda ücretsiz işçi olan kadını siz kente getirip, bir eve hapsediyorsunuz. Oysa o kadın ne çevresini ne konu komşusunu tanıyor. Birde ona kenti tanıtmanız gerek. Erkeğe endeksli bir kent yapımız var. Otobüslerde bir kadın ayakta kalsa tutacaklar erkekler için yapılmış. Kadınların en çok zaman geçirdiği mufakta bulunan dolaplar bile onların boyuna göre yapılmıştır. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı yönünden İran’ın bile arkasında kalmış durumdayız. Kadın hakları açısından hukuken bir sorun yok ama uygulamada aksaklıklar vardır. Bugün uygulamaya geçecek olan yardım çağrı merkezleri 7/24 hizmet verecektir. 6284 sayılı kanunda belirtildiği gibi belge aranmaksızın şiddet gördüğünüze dair şikayet korunma talebi için yeterli olacaktır. Topluma kadın erkek eşitliği konusunda bilinçlendirmeliyiz. Çünkü bir kısmı okutulmayan bir kısmı evde hapis olan kesim buda toplumun yarısı eder. Bu farkındalığıda eğitimle yapabiliriz.
3 / Bahri Odabaş: Hocama teşekkür ederim. Kısa ve aydınlatıcı bir özet yaptığı için, yasalarla ilgili olarak sorun olmamasını kendi adıma sevindirici buldum. Soru cevap kısmını tüm konuşmacılar bilgilerini aktardıktan sonra yapmak istiyorum. Sözü Şenel hanıma veriyorum.
4 / Şenel Taras: Herkese iyi akşamlar, erkeklerin çoğunlukta olduğu bir toplantı olması sevindici. Gönül hocam herşeyi söyledi. Ama herşeyden önce zihniyet değişikliği diyoruz. Eşit bireyler olduğumuzun hem erkeğin hem kadının kafasında değişmesi gerekiyor. Doğa bizi ne kadar farklı yaratsada hukuksal haklarımız açısından bunun değişmesi ve toplumsal, geleneksel olarak gelen yanlış algılarımızı değiştirmeliyiz. Türkiye’de durum ne, bazı değerler vermek istiyorum. Kadına yönelik şiddet sadece dayakla olmuyor. Sadece görünen kısım ama ekonomik, cinsel, psikolojik şiddet, kadının sosyal yaşamdan soyutlanmasıda bir şiddetdir. 2012 itibari ile Dünya ekonomik formu küresel cinsiyet uçurumunu yayınlıyor. Ülkemiz açısından durum vahim geçen yıla göre 135 ülke arasında üç basamak gerileyerek 124.sırada yer almıştır. Bu kadar eğitim kampayalarına rağmen kadınların eğitime erişmeleri 135 ülke arasında 108.sırada geliyor. Adrese dayalı nüfus sayımına göre nüfusun %49,8 ini kadınlar oluşturuyor. Eğitim seviyelerine baktığımızda %74 ünün ilkokulu bitirmiş olduğunu görüyoruz. Bilişim çağında kadınlarımızın iyi eğitim görmesi ile bu zihniyeti değiştirebiliriz. 7 milyon küsür okuma yazma bilen, 2 milyonda hiç okuma yazma dahi bilmeyen kadınımız var. İş anlamında 135 ülke arasında 130.sıradayız. Ekonomik özgürlüğünü kazanmadan kadının birey olması mümkün değildir. Kadının kamusal alanda, özel sektörde ve girişim konularında her alanda desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Mutlu olmayan bir kadının olduğu bir evde mutlu bir evlilikten ve aileden söz edemeyiz. Bazı oranlar vermek istiyorum. TBMM de %14, Bakanlar Kurulunda % 3,8 kadın müşteşarımız yok, yüksek yargıda başkan yok, Vali % 1,2 Belediye başkanı % 0,8 Stk ve diğer kurumlarda % 0 , Rektör % 6 , siyasi il başkanı % 7,7 dir. İş hayatında kadın oranı %30 ama 90 lı yıllarda bu oran %34 lerdeydi. Bu bilişim çağında herşeye ulaştığımız bu çağda kadının bir rol modeli olmalıdır. Bir devlet politikası geliştirmeli ve toplumsal bir hamle yapmalıyız. Tabi hep kadının eğitiminden bahsettik ama erkeklerimizinde eğitilmesi gerekmektedir. Bunun birde psikolojik boyutu var. Bunuda atlamamalıyız. Bir araştırmayı paylaşmak istiyorum. Evli kadınların % 39, Kuzey Anadoluda % 53, Güney Doğu Anadoluda % 48, Batı Marmara % 25, Ege de % 31 kadının fiziksel şiddet gördüğü, evli kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe mağduriyetin azaldığı görülüyor. Lise ve üstü eğitim alanları oranı % 24 lere düşüyor. Eğitimin önemini tekrar vurgulamak için bu oranları verdim. Başka bir toplantım olduğu için sizlerden izin istiyorum. Herkese iyi akşamlar.
6 / Medine Küçük: Herkese iyi akşamlar, umarım bir dahaki kadınlar gününde konuşmamıza şiddetle başlamak zorunda kalmayız. Hocalarımız konu ile ilgili istatistiki ve genel bilgiler verdiler. Ben ne söyleyebilirim diye düşündüğümde insanın bu dünyada ebediyete kadar varolma, kazık çakma, herşey benim olsun düşüncesi sebebi ile maneviyettan uzaklaşması sebebi ilk adalet ve merhamet duyguları körelmektedir. Ekonomik sıkıntı çeken bir adam evinde karısı dövmektedir. Adaletsiz bir ekonomik dağılım sebebi ile toplumda hakların eşit dağıtılmaması bu ve benzeri sorunları getirmektedir. Dünyada ve ülkemizde ne yazıkki en zayıf halka olan kadınlar bunun sonuçunda zarar görmektedir. Kadınların 2.sınıf olması yada tercihlerinize göre 3. Sınıf yada 4.sınıf olması maalasef kaçınılmazdır. Ülkemizde kanunlar yönünden bir sıkıntı yoktur. Ancak onların uygulanması ve denetlenmesi yönünde aksaklıklar vardır. Bu kararların alınması, uygulanması ve denetlenmesi aşamalarında kadınların yer alması gerekmektedir. Özellikle sivil topluma denetim mekanizmasının çalışması konusunda büyük iş düşmektedir. Son dört senedir stk içerindeyiz. Nereye gidersek gidelim kadın oranı %5-10 arasındadır. Kadın oranın artması problemlerin çözümünde etkili olacağına inanıyorum.
7 / Songül Dereli: Günümüzde kadınların sorunları ve talepleri gündemdeki yerini korumaktadır. Her 8 Mart’ta bu sorunlar dillendirilmekte ama köklü bir çözüm bulunmamaktadır. Kadınlar hemcinslerine karşı duyarsızlaştırılmakta ve karşı karşıya getirilmektedir. Kılık kıyafet ile ilgili olarak önemli bir kısmı ötekileştirilmektedir. Eğitim, öğretim ve sosyal alanlarda dışlanmaktadırlar. Yıllarca üniversite kapılarında kılık kıyafet ayrımcılığı sürmüş, hadi kızlar okula kampamyaları birer ironi gibi durmuştur. 1930 da seçme, 1934 de seçilme hakkı verilen kadına bugün ne giyeceğinin hakkı verilmemektedir. Yıl 2013 kamusal alanda başörtüsü bir engel olarak gösterilmektedir. 8 Mart’ın tüm ayrışmaların ve ötekileştirmelerin bittiği gün olmasını istiyoruz. Kılık kıyafet yasasının değiştirilmesi için başlatmış olduğumuz imza kampanyamız ile 2010 da ki referandumda kadınlara verilen hakların bir an önce yerine getirilmesini, getirilmezse 18 Mart’ta sivil kıyafet ile iş yerlerimize gideceğimizi deklare ediyoruz. Ayrıca az önce hocamız oranlar verdi. Evet bende Dilovasında ilk kadın okul müdürüyüm. İlk önce yadırgandı. Ama herkes şuan alışmış durumda, sonuçta bende diğer meslektaşlarım gibi aynı sınavlardan geçip buralara geldim. Sanırım sorun birazda kadınların bu gibi görevleri tercih etmemesinden kaynaklanıyor. Tek kadın Valimiz var. Oda yanılmıyorsam Yalova Valisi, kadınlar olarak korkmamalıyız. Dinlediğiniz için teşekkürler, herkese iyi akşamlar dilerim.
8 / Bahri Odabaş: Şahsen ben şirketimi kızıma bıraktım. Ve benden daha iyi bir şekilde götürüyor. Bu kararı alarak iyi yaptığımı şimdi görüyorum.
9 / Songül Dereli: Evet geçenlerde facebookta bir yazı paylaşmıştı. ‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Ama her başarılı kadının arkasında kendisi vardır.’ Diye bence doğru bir söz.
10 / Reyhan Gün: Herkese iyi akşamlar, kadın haklarından ve kadına yönelik şiddetten bahsediyoruz. Bende yaşadıklarımızı paylaşmak isterim. Babam anneme şiddet uyguluyordu tabiki bizlerede ben 15 yaşıma geldiğimde annem daha fazla şiddet görmemem için ilk gelen görücüye beni verdi. Evlendim. Eşimden, abisinden ve annesinden şiddet görmeye başladım. İlk çocuğumu yaşım ufak olduğu için kaybetmek zorunda kaldım. Bu durum yıllarca devam etti. Bir şekilde çalışmaya başladım. Ama bu seferde çalışmayacaksın, başını örtüp evde oturacaksın baskıları ile karşılaştım. Dövmeler sokağa atmalar yaşadım. Yılmadım bir şekilde çalışma yaşamıma devam ettim. Ama 10 yıldır sigortasız çalışıyorum ve işimden çıkartıldım. Demin hocamında dediği gibi ilk işten çıkartmaları kadınlar yaşıyor. Kadın hakları var deniyor.Ben buna inanmıyorum. Kızlarımda benim gibi olabilirler bu yüzden okumalarını ve kendi ayakları üstünde durmaları için onları tüm baskılara rağmen okutuyorum. Çalışmaya başladıktan sonra az şiddet görmeye başladım. Şimdi fiziksel şiddet görmüyorum. Önceden dışarı bile çıkamazken şimdi kendi başıma sokaklarda dolaşabiliyorum. Her ortama girip kendimi ifade edebiliyorum. 2 yıl önce Mehmet abiyle tanıştım. Onada yapmış olduğu yardımlar için teşekkür ederim.
11 / Mehmet Çun: Böyle bir günde sizlerle şuan yardımda bulunduğum bir aileden bahsetmek istiyorum. Ordudan ilimize gelmiş sosyal güvencesi olmayan bu ailenin öğrenci olan kızları maalesef lösemi hastasıdır. Çalınmadık kapı bırakmadık ama bir netice alamadık. Sizlerdende maddi anlamda katkı bekliyoruz.
12 / Bahri Odabaş: Mehmet bey bunun konumuzla ilgisi yok ama size yardımcı olabilirsek, geniş zaman konuşmak isterim. Öncelikle Reyhan hanımı tebrik ediyorum. Kendi ayaklarının üstünde durarak birşeyleri başarılacağının, şiddetin azalacağını, biteceğini bizlere göstermiş oldunuz. Teşekkürler.
13 / Ruhi Saner: 8 Mart emekçi kadınları günü olması ile tüm kadınlarımızı kutluyorum. Ve saygılar sunuyorum. Birçok araştırma ve istatistikleri ve hatta tez ve doktora yazılarını okudum. Durum pek iç açıcı değil tek bir rakam var aklımda oda 2 yıl önce yapılan bir araştırmaya göre Türk kadının %62 si şiddete maruz kalıyor. Ama bu oran daha fazla neden derseniz, 1994 yılında parti olarak bir panel düzenlemiştik. Bu panele köyden, kentten ve hatta yüksek öğrenim sahibi mühendis konuşmacılar katıldı. Ben o zamanlar yüksek tahsilli kadınları şiddet görmediğini savunuyordum. Ama panele katılan hanım efendilerden biri onlarda maruz kalıyor. ‘Fakat bu onur kırıcı hareketi dillendirmiyorlar.’ Demişti. Dünya’da doğu ülkelerinde kadına yönelik şiddet söz konusu bunun sebebi ise aileden gelen kültür ve eğitimden gelmektedir. Şiddete maruz kalan erkek çocukları maalesef daha sonra şiddet uygulayan oluyor. Bunu değiştirmenin en önemli yolu eğitimden çekmektedir. Ama hem erkek hem kızlarımızı eğitmeliyiz. Bu eğitim televizyon, görsel medya organları ve okullarda verilmelidir. Aileler evde erkek ile kız çocuklarına yapılan ayrımcılıktan vazgeçmelidir.
Kız evlatlarımız okutulmalıdır. Parti olarak fırsat eşitliğini kabul etmiyor. Fırsat önceliğinden yanayız. Kadınlarımız üretime katılmalı, istihdam yaratmalıdırlar. Hem üretim çeşitliliğmiz hemde ihracatımız artarak, ekonomik rahatlama sağlanacaktır. Bizler hep kalkınma ile gelişmişliği karıştırmışızdır. Gelişmişlik insan başına düşen doktor, yeşil alan vs. demekken, kalkınma insan başına düşen milli gelir dağılımıdır. Kuzey ülkeleri gelişmiş ülkelerdir. Ama şöyle söylemlerde yanlıştır. İslamiyet ile kadının 2.sınıf olması bağdaştırılmak istenmektedir. Herşeyin başının ekonomik olduğu kanısındayım. Çünkü bir ülkede insanlar ekonomik güçe ortaksa iktidarada ortaktır. Tüm mesele kadınımızın eğitim görmesi ve istihdama ortak olmasından geçmektedir. Hangimiz kızlarımızın bir başkası tarafında şiddete maruz bırakılmasına seyirci kalabiliriz. Bu yüzden kadınımızla birlikte bu sorunları aşmak için birarada olmalıyız. Teşekkürler.
14 / Orhangazi Ergin: Hükümetin ve aileden sorumlu bakanımızın bazı açıklamaları olmuştu. Ev hanımı olan kadınlarımıza erkeklerin eve yeteri kadar para bırakmaması yüzünden maaşlardan kadına ödeme yapılması gibi ama erkeklerin çoğunun asgari ücretle çalışması yüzünden şimdiki işsizlik sigortası gibi yapılacak uygulama sürümcemede kaldı. Ama devletimiz sigorta gibi ev hanımlarına 200 tl gibi bir ödeme ile bazı sorunları giderebilir diye düşünüyorum. Birde kadına yönelik şiddetten bahsettik ama bence aile içi şiddetten bahsetmeliyiz. Geline kaynana ve diğer aile fertleri tarafından uygulanan şiddetten söz edebiliriz. Buda büyüklerin sözünden çıkamam olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca televizyonlarda, reklamlarda ve dizilerde kadın bedenine yönelik uygulamalar ile ilgili medyada çıkan STK lar hiçbir açıklama yapmamaktadırlar. İnşallah bu konuşulanlar meclis tarafından değerlendirilir.
15 / Behlül Metin: Az önce hocamız bazı değerler verdi. Doğu’da %45 olan oran Ege’de % 25 dir. Bence Ege’de de aynı çünkü eğitimli kesim yapılan bu şiddeti konuşmak istemiyor. Çocuklarımızın kendi haklarını savunmaları için onların eğitilmesi gerekmektedir. Kendini savunamayan birey şiddete çok kolay maruz kalmaktadır. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar kız çocuklarını okula göndermek istemiyor. Bunun sebepleri bazı dayatmalardır. Kızlarının erkeklerle karma bir şekilde okuması istemeyen yada başı örtülü olarak okumasını istemesi sebebi ile okula göndermiyorlar. Ruhi beye sormak istiyorum. Ülke inkılaplarla mı? yoksa bireyleri isteği doğrultusunda mı? Yönetilmelidir. Ruhi beyde eğitimden bahsetti. Ama bir insanın eğitimli olması şiddet göstermesine engel değildir. Düşünün avukat bir bayan şiddet görüyor. Tabiki eşide ilk okul mezunu değil onun gibi eğitimli bir insandır. Bizler çocuğumuza nasıl andımızı öğretiyorsak. Baba olduğunda koca olduğunda nasıl davranmalıdır. Bununla ilgili bir reçete verebilirmisiniz. Zehra hanıma sormak istiyorum.
16 / Ruhi Saner: Önce son söylediğinizden başlamak istiyorum. Eğitimle, öğrenim farklı şeyler. Eğitim insanlara iyi, doğru güzel alışkanlıklar kazandırmaktır. Eğitim anne karnında başlıyor. Bizler çocuklarımıza iyi alışkanlıklar doğru şeyler aşılarsak. Okulda öğrendikleri ile bu perçinleşir. Gelelim sizin sorunuza evet yapılablir. Kızlara ayrı sınıflar ilkokul, üniversite de ayrı sınıflar işte onlara dersleri anlatacak bayan öğretmenler yetiştirilebilir. Ve hatta tıp öğrencileri için ayrı laboratuvarlar açılabilir. Devlet bir öğrenciyi yetiştirmek için bu kadar emek ve para harcarken mezun olup doktor, avukat olan bu hanım kızımız çalışmayacak mı? O zaman nufüs itibari ile herşeyi ayırmalıyız. Benim kızım Birleşmiş Milletlerde görev yaptı. Ve Sudan’a gitti. Devlet dairelerinde %50 kadın %50 erkek var dedi. Sudan müslüman bir devlettir. Nüfusunun tamamı müslümandır. Toplum hayatınıda incelemiş tabi kadın erkek nil nehri kenarında oturup eğlenebiliyorlar dedi. Bence öncelikle toplum hayatında kendimizi eğitmektende geçiyor. Dini eğitimimizde önce nefis eğitimi verilmelidir. Neden oruç tutuyoruz. Aç olanı anlayalım. O süre içinde kötü sözden davranıştan uzak olalım ve nefsimizi terbiye edelim. Biz kendimizi eğitememişiz, nefis eğitimimizi alamamışız demektir. Biz kadına nasıl bakacağız. Hangi gözle bakacağız.Birlikte çalıştığımız kadınlar bizlere eşleri, babaları, abileri tarafından emanet edilmiş bacılarımızdır. Bu anlayış ile erkek ve kız çocuklarımızı yetiştirirsek durum değişir. Bu sebepten herşeyi devletten beklememeliyiz.
17 / Gönül Balkır: Dünya’da da ülkemizde de kadın mülksüzdür. Çalışan kadın gelirine sahip çıkıyorsa, kendi kimliğinede sahip çıkmış oluyor. Ama yoksul olan kadın hiçbir şekilde kendini görüyorum.’ Demişti. Üniversiteli kadın ise üniversiteli eşinden şiddet gördüğü için utanıyor ve boşanmak istese bile şahit dahi bulamıyor. Oysa ona şiddet uygulayanın utanması gereken bir durum içindedir. Neden çünkü erkekler şiddet uygulayı kendileri için bir hak olarak görüyorlar. 1992 yılı öncesi şiddet karşımıza bir suç olarak gelmiyor. Yeni yasalar ve farkındalıkla gençlerimiz bilinçleniyor. Ben bu sebepten umutluyum. Reçete demiştiniz. Reçete Avrupa’da var olan kadın erkek eşitliği ile ilgili kurulların kurulmasıdır. Çünkü biliyorsunuz erkeklerin parası değerli bu sebepten alınan cezalarla bir yaptırım olabilir.
18 / Mehmet Toker: Kadınlarımız için hükümetin başlatmak istediği bir uygulama var. Ben tüm burada olan hanımlara sormak istiyorum. Kadına verilen bu paranın nasıl ve nereden kazanıldığı önemli değilmidir? Kadınlarımız neden bu maaş konusuna karşı çıkmıyorlar. Çünkü gene birilerinin eline bakmış ve bırakılmış olmuyorlar mı?
19 / Gönül Balkır: Öncelikle şunu belirtmek isterim. Aile hanımlığı diye bir şey ne dünyada nede ülkemizde yoktur. Gündem yaratmak için ortaya atılmıştır. SGK tarafından kadın evdede üretim yapıyorsa prim ödeyebiliyor. Ayrıca işsizlik sigortası dediğimiz, çalışan kadının işsiz kalacağı düşünülerek kesilen primlerden işsiz kalması durumunda 10 ay boyunca maaşının yarısı kadar ödeme yapılması şeklinde olur.
20 / Medine Küçük: Dünya kadın ve erkek ayrımının olduğu bir dünya değildir. İnsan bir değer üretir ve bu değerin karşılığını bir kazanç olarak geri alır. Sadece mesele para kazanmak değildir. Üreterek kazanmaktır. Bu kadın yada erkek hiç farketmez. Gerektiğinde yardım alabiliriz. Fakat bedava verilen birşeyin değeri yoktur.
21 / Songül Dereli: Ülkemizde şiddetin görüldüğü yerlere baktığımızda en önemli sorunun ekonomik sorunlar olduğunu görüyoruz. Bir erkek yada kadın işsizse bakmakla yükümlü olduğu çocukları ve evi varsa bunun sonucunda şiddete başvurabiliyor. Ülkemizdede ciddi anlamda bir işsizlik söz konusudur. Bunun neticesinde ezilen en zayıf halka olan kadındır. Yapılan bu uygulama ile ailenin korunması hedeflenmektedir.
22 / İsmail Çoruh: Aileden sorumlu bakanımız bir açıklama yaptı. Kadınlarımıza acil müdahale hattı oluşturulduğunu müjdeledi. Bence bir çözüm değildir. En acil yardım itfaiyedir. Bugünlerde yaşadığım bir olayı örnek vermek istiyorum. Bir takım yanıcı madde kullananlar tarafından çevremizde birtakım küçükte olsa yangınlar oluyor. İtfaiyeyi arayıp durumu anlatıyorum. Polisi aramalısınız diyorlar. Polisi arıyorum. İlgileniyoruz diyorlar. 45 dakika sonra müdahale ediliyor. Mehmet bey az önce söylediği olay fiili olarak aile yardımı olarak Güneydoğu’da 3 çocuk meselesinden beri kadınlara aylık 600-700 tl gibi bir miktarla ödenmektedir. Kadınlarda maaş alır gibi gidip bankadan çekmektedirler. Eğitim eğitim diyoruz. Ama bir kitaba 10 tl vermeyi çok buluyor. 50 tl falcılara veriyoruz. Teşekkürler.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 /
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
78 Sivil Toplum Kuruluşlarına yazılı, e-mail ve telefonla davetler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine telefon ve e-mail yolu ile davetler yapıldı.
MEDYA İLE
12 basın yayın kuruluşuna e-mail yolu ile toplantı bildirildi. 2 Basın mensubu katıldı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ: Bahri Odabaş
02.03.2013 Kocaeli kMM Toplantı Tutanağı
previous post